3 Nisan 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

3 Nisan 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA TİYATRO | Komedi Fransezden Françoise Delille ve Jean Şehir tiyatrosu kuleslerindeyim temsil gecesi Andromague ro'ünü muvaffakiyetle oynuy dikkati celbetmiş olan sa, artist Jeanne Sully ile konü nı gözetliyorum. Bu fırsat çok mes'ud bir ş ş Şirin san'at- kâr, «Matine poetik» te alacağı rolü tek- çir benim bulunduğum sa'ona Mülâkat yapan: fik viyesindeki rak nazi ve sevimli şmak fırsati- — Bir Türk piyanist gelecekmiş, ken- disini gördünüz mü? diye sordu. ine, deklemek için yanıma oturdu ve o sırada içeriye giren bir başka artiste hitaben — Piyano üzerindeki şu bahar çiçek- , ne güzel! dedi. Bir akşam evvel onu ağır ve hüzünlü bir rolde görmüştüm. Karşımda şimdi çapkın, neş'eli, ele, avuca sığmaz genç bir kadın vardı. Geniş kı is kadar düğmeli beyaz ipekten & yerlere kadar inen dar bir eteklik giy- miş, sapsarı saçlarım omuzlarına gelişi güzel bırakmış, durmadan dolaşıyor, ko- muşuyor, şakalaşıyordu. Bir dakikalık bir süküttan ade ederek kendisine sordum: — İstanbula ilk defa mı geliyorsunuz? — Evet ve burasını çok, pek çok be- ğendim... Size gizli bir şey söyliyeyim mi? Ben bu memlekette yaşasam kabil değil çalışamazdım. Bu güzellik bana ga- rib bir hüzün, bir gevşeklik, bir tembel- lik veriyor, — İstanbulu gezdiniz mi? — Pek az... Bu sabah Kapalıçarşıya gittim, biraz da Boğaziçinde / dolaştım. Orası peri masallarında görülen yerler kadar nefis... Bana bu cevab'arı verirken © sirada kapıdan giren genç bir arkadaşına hitab etti, — Karnım acıktı... Seninle şöyle sıvışıp kaçsak, bir pastacıya gitsek! Ve yene bana döndü: — Burada iştiham açıldı; sade yemek ve uyumak istiyorum. şuyorduk,. İstanbulu çok sevdim diyor. dum değil mi? — Siz eneşhur sanatkâr Suliy'nin kızı mısınız efendim? — Evet ve bana tiyetrn aşkını aşılı- yan da babamdır. Koyu mavi gözlerinde bir işik yanıp sönüyer, En çok severek oynadığınız roller hangileridir? — Belli başlı sevdiğim bir Tol yoktur, derine bir Monet — Hani inanır mısın, hiç şüphesiz çok çetin şey, bu acemi kız! Yahud ona çok şiddetli nasihat vermişler, İhtimal ken- disinden büyük olan arkadaşı tarafından, yahud bir dalgasından. Merak ediyorum, bakalım beni ne kadar oynatacak! Doğ- rusu bu enteresan şey! Sen öyle bulmu-| yor musun? Her ne hal ise, sen barn söy- İedindi ya, melek yüzlü şeytanlar var- mış bu da' Bu da onlardan biri ol- malı! Ro'ünü ne de güzel oynuyor, ta- savvur edemezsin! Ah! ne sakin masum- luk, ne kendini tutuş. ne çok bilmişlik! Onda hepsi var, hiçbir eksiği yok. *nsan hani sakalı ele verir! Sen ne dersin buna? Feylesof fikrini bildirdi: — Doğrusu ne diyeceğimi pek bilemi- yorum, mösyö. Kendi tecrübemle tak etmedim ki bileyim, bu bir komedi mi- dir, yoksa... — Nasl «bir komedi midir»? başka ne olabilir dersin? Feylesof, havanasını çekerek bir lâhza aşağı yukarı dolaştıktan sonra: — Mösyö, dedi, bir şey başka şeye ben- zeyebilir ve maamafih gene ondan başka türlü de o'abilir. Bir erkekle komedi oy- pıyan bir kadınla bu erkeği seven bir kadini birbirinden ayıramamak ihtimali vardır. İnsanların büyük sefaleti » Vol- ney, Harabeler müellifi bunu daha ev vel müşahede etmişti - hiç şüphesiz doğ- ruyu iğriden asla ayırmamak ve iğriye de doğru kadar inanmaktır. O halde böy- Peki, Evet, ne konu." a Jeanne Sully Françoise Delili- bütün rollerimi severek oynarım. Neş li olanlar da, hazin olanlar da beni alâ- kadar ediyor. — Bugün sahnedeki rolünüz nedir? — Birkaç küçük şarkı söyliyeceğim. Bu cümlesini bitirmişti ki piyanoda kendisine refakat edecek olan genç Türk piyanisti geldi ve çalışmağa başladılar. Matmazel Sully'nin ne güzel bır sesi var! Tatlı, canlı, heyecanlı bir ses... Üç ne Suliyile mülâkat Muazzez Tahsin Berkand şarkı söyledi, üçü de birbirinden nefisti. i Arada bir du md'un fi ce ısınma devam a bana döndü; hoşunuza gitti. Pek neş'eli 1 olan sonuncusu- nu beğendiğimi söyledikten sonra ilâve ettim: — Fukat hepsinden güzel olan, sizin yüzünüzün her şarkıya göre aldığı gih düşünceli, gh fettan mana... Bu sözlerim onu güldürdü. — Bu geceki temsile gelirseniz beni «Seyyah ve sindeki Amerikalı kadın rolünde göreceksiniz... Orada çok eğlenceli bir aktrisım... dedi Biz konuşurken salondan İ dam Catherine Fonteney girm nediyorum ki artistler sı 0... Arki vardı, Göğsü omuzla yadan çiçeklerle süslenmi İsatenden uzun bir eteklik giymiş, saçlarını buklelerle ensesinde toplamıştı. — Öyle uykum ver ki... diye söze baş- ladı... Hepsi gülüştüler. Genç bir aktör ona yaklaştı! » Bâkır» buldum. Pek güzel şeyler değil umma Fronsadeki dostlarınıza yazmak isterse- niz size birkaç tane veririm Madam Fonteney tattı tatlı esnedik- ten sonra; Teşekkür ederim, Yalmz bir tane alırım... dedi ve Ayasofya camisi Kartpostal meraklısı genç aktör defa bana hitab etti; — Güzel kartvostal bulamadık, otel- de yok dediler ve şunları verdiler; daha iyi bu'mak kabil değil midir? Misafirlerimize iyi kartpostallar teda- İzik etmek gibi en basit bir hizmeti ifa etmemiş olan otel idaresne içimden hid- det etmiştim amma bunu belli etmeden Beyoğlunda herhangi bir kırtasiyeci dük- kânında bunların çok omükemmellerini bulmak kabil olduğunu sö Bizim mükâlememiz, o dakikaya ka- dar biraz uzakta duran matmazel Fran- çoise Deli'let şti. Dudak- larında tatlı bir tebessümle bize yaklaştı ve ahenktar sesile: — Siz gazeteci misii Siyah saçlı, es “Devam 11 riye ma- işti. Zan- ıda en yaşlı bir bluz 2? diye sordu. yüzlü I gözlü, ia) «Son Postuvnın edebi tefrikas: 14 i le bir masume de bir baronla hayasızca oyniyabilir,.. İyi oyuncu olan baron: — Evet, bu vaziyet âynen odur! Dedi, Efendisine çiğ çığ hakikati vazifesile müke'lef olan omantke: fikri kabul etti: — Mümkündür, tıpkı Sezarın arka- sındaki esire gibi. Ve bir başkası da, Ruth'ün Booz'u sevmesi gibi samimiyet le sevebilir (*). — Yani ne demek istiyorsun, katmer- li ukalâ, bu küçük haspa bana âşık mi J olabilir? — Evet, istemiyerekten dediğim bu. İ Ben afaki olarak muhakeme etmedeyim. İBu çocuğun izah edilemez vaziyeti an- cak bu suretle tefsir olunabilir, — Fakat bu çocuk bana bu kanaati ve- recek hiçbir şey söylemedi ki söylemek bu (“1 Tevratu göre, Ruth, Booz'un karısı - dr, TERCÜME — Tabii öyle olacak. Yoksa samimi sürette sevmiyen bir kız, sizi aşkına i- nandırmak için çoktan her şeyi söylerdi. — Fâkat bunun için daha #nce, bir ka- dının bir erkeğe samimi surette âşık ola- bileceğini kabul etmek lâzım gelirdi. le Bu da görülmüş şeylerden... Lük- res, Berenis... Mavi Sakal, infialle: — Haydi canım, dedi, bunları senin © menfur kitablarından başka nerede gör- müşsündür? Samimi rede gördün bunu, üç katlı ahmak, man- tıksız ukalâ? Tsbirletde bundan daha kaba nddiyet mi olür? Eğer ben bu su perisine bu ihtiyar zengin debdebemle yaklaşmasam, bu kızcağızın ışık batar- yasını çevirip te bana bakacağını sahi- den tasavvur eder misin? — Şuna biliyorum ki Romaine Aria kocası Coecina Poetus'a olan aşkından litz de, Alman şairi kocası için ayni şeyi bir kadın mı? Ne-| SİNEMA Sinema şehri 0 demde? En güzel delikanlısı ,, ile en sehhar yıldızı bir filmde - Joan Blondel öğüdleri - Gülliver «Cinsi cazibe» kra- İliçesi diye anılan gür zel Dorothy Lamuur ile Holivudun gü - zel delikanlısı adde âilen Tyrone Power İ birlikte bir film çe virecek'erdir. Filmin isim «Şeyti rak- #1» dır. | Bu anın 76) yıldız ile çevireceğin- den dolayı Tyrone Power çok, pek çok memnundur. Tyrone Power bir kaza net İcağından yaralanmış. tar, iyi olur olmaz fil- me başlanacaktır. Bu film ve partös neri hakkında Do rothy Oo Lamour'dan fikri sorulmuş, güzel yıldız şunları söyle- miştir; Tyrene Pow nci sınıf biri san'at- | kârlardandır filminin şarkıları Holieudun sarışın yıldız Altce Foye en yeni filminde şmemiş l liğini yaşamaktadır. Onunla film çevir- |mekten muhakkak müstefid olacağım.» Dorothy Lamour'la konuştukları sonra otelde birkaç Kartpostal muharrir Tyrone'un zevcesi olan Anna.|4 — Çok bellaya acaât ederek kocasının güzel ve füsunkâr Dorothy Larcur ile film çe- virdiğindeh dolayı kıskançlık hissedip et- miyeceğini sorm! Bu sual Annabellayı güldürmüştür: Hayır, kıskançlık fena bir huydur. ti. | Fakat Tyrone gibi meşhur bir san'atkâr| bu İle evlendikten sonrü ihsan «kıskançlık» | ke ni hafızasından çıkarmalıdır. Tyrone ile ben'm birlikte film çevir. İmeme gelince, zannetmem ki halk bir İkarı-koca tarafından çevrilmiş olan aşk İ sahnelerini hoş görsün. Dorothy Lamour çek güzel olmakla be- raber kıskanmağa hakkım yoktur!» “ Gülliver'in seyahatleri ,, filminin şarkıları Bundan on gün kadar evvel, Ameri- İkada büyük bir film Kumpanyası tara İtindan «Gülliverin seyahatleri. adında mühim bir film hazırlandığını haber ve bu film hakkında şayanı dikkat malü - mat vermiştik. Fim Amerikada şayanı hayret dene: ağbet kazanmıştır. AŞKA İNANMAYAN ADAM EDEN HALİT FAHRİ OZANSOY Yazan: Jorj Delaki | yapmıştır. Maamafih onun bu fedakâr- liği kocasına hiçbir dâhilik vermediği de| İ muhakkak! Sizin himaye ettiğiniz kıza İgelince, onun hakkında size sfyledikle- rim tamamile nazari ve harcıâlemdir. İHakikaten bu çocuk, ihtimal sizin serve İtinize göz diken fettan bir yosmacıktır. Bu da pek tabii. Ha bir başkası, ha bu. Şimdi, iki numaralı nazariyeye göre © nun sizi sadece menfaatsiz sevdiğini ka- bul edersek, daka iyi ya, elinizde kendi nizi ona sevimli kılacak vasıtalar da var demektir. Bilâkis bu, hiçbir şeye mâni Jolamaz! On altı yaşında bir kızın kendisini! İböy'e altmış yaşında «kendi şahsı için. sevebilmesi fikri, baronun safra ve mer- dümgirizlikle apacı dudaklarını müsteh* zi geğirmeler çıkarıyordu. Haydi camm! İZaten, deliler arasından ve edebiyatçıla- İn acayib romanlarından başka bir yer- tilmiş midir? mde altı şarkı vardır. Bu şarkılafın isimleri de şunlardır: |, 1 — Her şey yolunda 2 — Hep bera beriz. 3 — Bir rüya işitir gibi oluyorum gözel bir gün. 5 — Dalma sa- dık, 6 — Mehtabda mavi kuşlar... Amerikan cadyo O kumpanyalarının hepsi hergünkü programlarında bu şar- kılardan birint muhakkak sıra ile çak rlar, Hetkes, irili ufaklı, sokak- larda, gezmelerde. hattâ salonlarda bu şarkıları tekrarlamaktadır. ık'ar daha film şük bir rağbet ile e karşılanmıştır. Joan B'ondell'in öğüdleri Sinema yıldızları içinde gerek güzel- İlik, gerek fktıdar bakımlarından Joan İBlondeli ileri mevkii işgal (edenlerden biridir. Çok hoşsohbet, dama neyel! bir İkadin olan Joan Blendeli evlidir ve tam manasile bir âile kadınıc İ Şimdi Ho İParise gidiniz! adında büyük bir çevirmektedir. Amerikan gazetecilerinden biri onun İevlilik hayatındaki yüksek mevktini ileri İsürerek iyi bir zevce olmanın hangi şartlara tâbi olduğunu sormuştur. Joan Blondeli sü cevabı vermiştir; Devamı 11 inci kızlar, film Zihi len, kafaların: ile satın alabilmekten başka aşımıyan milyarderlerin mukadder rey- bitiği hakkında meteliksiz mütelekkirle- rin köhne nakaratlarını ve yaranın ne sari hsstalık olduğuna dâir bütür, edebi basma kalıb gözleri geçiriyordu; kendi- sini ne kadar düsturların ve beylik söz- İlerin üstünde tutarsa tutsun ve ne ka- dar başkalarının karanlık Od apaçık gördüğüne inanarak © boş bunlarla öğünürse öğünsün, diğer taraf- tar, sadece, hirs beslemiyen bir dostlu- ğun, hilekârlıktan yahud menfaat güt- mez bir sadakatten muaf bir sevginin mevcudiyetini farzetmek (hiç şüphesiz, köpeklerinin, atlarının ve (o şempanzesis ninki müstesna) onun kalbinde, Cennet serabına karşı İblisin duyduğu zalim in- kâr hissini şiddetlendiriyordü. * a Bir akşam, ahbablarla Lido'da yemek yerlerken, i Sakal, bir masuda, tatlı hülyaya dalmış vaziyette oturan bir delikanlının dikkat Rozelin'e çevirmiş olduğunu gördü. Bu çok güzel olan genç, kendisi de 2a- rafetinin farkında idi ve kadınlar ar bir alâka uyandıracağı mus i gizlice sında ateşli kendisini öldürmüş ve Charlotte Stieg-|de ciddiyetle bundan bahsolunduğu işi | hakkaktı. (Arkan var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: