Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.
6 Savfa SON POSTA meâa | Son Posta P o & Ya.ıını Halid Ziya Uşakııgll En eski sadrazam ile en yenisi arasında tarihi bir mülâkat mektebleri İstanbul kız ve erkek müsabakası Hşkkı Paşa söze başlıyor - Said Paşanın müphem mukabelesi - Bildiklerini söylemeklen kaçınan muallim ve müşkil bir imtihanda sorguya çekilen tilmiz - beklenen mededden emare zuhur etmiyor - Kabinenin istifası İki sadrazam karşı karşıya geldiler, a- arasında muhtelif fikirler dönüyor gi - be ediyorcasına hareket ediyordu; niha - ra'arında görüşülecek mesele son derece / biydi. Sonra mutlaka bir cevab vermek yet hep o kaçınan, suallerin doğrudan lâzım geldiğine hüküm verdi, öyle bir ce- doğruya arkasına takılmaktan içtinab e- ehemmiyeti haizdi. Elbette yalnız kalmak isterler mütaleasile yerimi terkederek a- yakta, istizan eder bir vaziyette durdum. Said Paşa: — Makamınızda kalsanız daha muvafık olur, zannındayım; tarzında bir cümle ile ve elile sanda'yemi göstererek beni alıkoydu. Hakkı Paşaya, istifsar ma- kanında baktım, o da gözlerinin bır işa- Tetile: — Evet, kalınız!.. dedi. ! İçeriye kimsenin salıverilmemesine dair icab cden tenbihat da yapıldıktan sonra, artık mademki kendilerine karşı hürmet eseri olarak sandalyemden ve yazı masasının yanından ayrılmaklığıma bile muvafık nazarile bakılmıyor, yer'me oturdum; bittabi pek edibane ve mevcu- vab ki hiç bir mütalea ifade etmiş olma- sın. Pek yavaş söyler, kullanılacak kelime- lerin en mutabık olanlarını aramakta pek ziyade dikkat eder, hüsusile son dereze, nazik olmağa itina gösterirdi. — Benda - niz, diye başladı; mes'ul mevkiünde bu - lunan!lardan değilim, elbette o mevki de | bulunanlar icabı hale göre alınacak ted- biri düşünürler. Bendeniz nasıl bir mü-. talea dermeyan edebilirim?.. Bu kelimeler birer birer, aralarında u- fak nefes fası'aları bırakarak, yavaş bir! sesle, sanki kendilerini işitmekten ihti - raz ile ağzından döküldükçe muhatabının | , %den ihtiyatile: — Bendeniz, dedi; nasıl |bir mütalea serdedebilirim. Ahvale an - |cak uzaktan agâh bulunuyörum, Onları | yakından bilenler sızlersiniz. Hakkı Paşa son bir gayretle: —— harb, ya teslim?,.. İkisinden bifi... |bildi. O, gene bir müddet düşündükten sen- ra: — Harbedilebilir mi? Edılemeıse* 'teslim olunabilir a1? Teslim de oluna -| Kız liseleri arasında yapılan atletizm mazsa ikisinin urtasında bir çare var mı- müsabakalarının seçmelerine dün Şeref dır. acaba?.. stadında devam edilmiştir. Finaller 28 Cevab verilecek yerde cevabı ıstilzam | Nisanda yapılacaktır. |eden bu suallere karşı Hakkı Paşa bir -î Dünkü müsabakalar manialı ve mani- den, azim bir fütur ile ve kendisince ya- | asız koşularla atmalar olarak ve iki grup Ya diye- diyetimi hazfedercesine mahviyetkâra - veçhmde endişe çizgileri daha ziyade de- pılabılecek işe nihayet karar veren bırİüzermden yapılmıştır. Neticeleri yazıyo- ne,.. ı Said Paşa sağ tarafta, tâ yazıhanenin yanında bir koltuğa gömüldü, biraz öne | doğru eğilerek ve gözlerini «acaba ne | söylenecek?» merakile Hakkı Paşaya di'l& kerek... Hakkı Paşa göbeklice vücudile rinleşiyor gıbiydi. Beklenen mededden | bir emare zuhür etmiyordu. Şu sadrazamların en eskisile en yenisi arasında, birinde sanki bildiklerini söy- lemekten kaçınan bir mua'lim, ötekinde muşkul bir imtihanda sorguya çekilmiş |küskün: — Refiklerle görüşeyim... tavırla ayağa kalktı; biraz kırgın, buaz ruz: dıye' Maniasız koşular: İki grupta üçer İi- izin aldı ve gözile bana işaret ettı Onu genin 20 şer kişilik bayrak takımları âara- teşyi etmek için odamın kapısına kadar gında 70 metre mesafede yapılmıştır.  gittim, yavaş sesle: — Hünkâr elbette ©- grupunda: Kız Muallim 3.51.1 saniyede nu görmek istiyecektir, belki kendisine bınncı, Cümhuriyet ikinci, İnönü üçün- Kızlar arasındaki atletizm müsabakaları güzel Boğaziçi lisesi Ticaret mektebini 7 -0 vendi rukarıda Muallim mektebi, aşağıda Çamlıca takımları koltukta rahat edemive>eğinden bir san- genç bir tilmiz vaziyetile, bu muhavere bir fikir verir; dedi, dalye çekti ve hep o şaşırmış halile o da ,Uzun bir zaman devam etti. Bunu harfi-| Zaten merakla mabeynde netice bek- gözlerini bazan bana, bazan kar:ısxm"a yen ve aynen zaptetmeje bugün kadir de- /|liyen hünkârın nezdine çıktım ve müc - bekliyen ihtiyar vezire gezdirerek bir ğilim; fakat en manalı, en canlı noktaları 'mel bir şekilde hikâye ettim. O Said Pa- müddet durdu. Sonra başladı, en evvel tamamen hâlâ kulaklarımın, göz'erimin şayı görmek istedi. hiç bir şeyden haberi olmıyan Said Pa - şaya meseleyi anlattı, İtalyadan alınan yirmi dört saatlik ihtarı söyledikten son- ra ilâve etti: — Zatı fahimanenizin irşadına muh - tacız. Ya harbi kabul etmek, ya istenilen koca bir vilâyeti terketmek şıklarından birini ihtiyar etmeli. Bu müşkül vazi - yette ne yapmak imkânı olduğuna dair bizleri tenvir buyurmanızı istirham edi- yoruz. Mükerreren, nice müşkül ahva! icinde sadareti işgal eden ve imkân dairesinde her türlü zorlukların içinden sıyrılmak çarelerini bulan bu ihtiyar vezir, işte şu- rada, hasta bacaklarını, yıpranmış vücu- dünü, bütün fersude yaşlılığını tekzib e- den: bir hayat parıltısile ışıldıyan gözie- rini, karşısında, âciz kalmış bir tilmiz pe- rişanhğile meded uman yeni idarenin genç sadrazamına dikti; daha ilâve edile cek bir söz varsa onun da söylenmesine zaman bırakmak ıstiyor göründü; belki kendisi de verilebilecek cevabı zihninde evirdi çevirdi. Zeki göz'lerinin cıvıltıları içinde yaşıyor. Hakkı Paşanın adeta yalvaran bir eda- sı, bir sesi vardı; denize düşmüş; çırpı - Onun yavaş yavaş bastonuna dayana | dayana merdivenlerden çıkması, elinden ' |bastonunu bırakarak huzura girmesi, o olmuşlardır. B grupunda: Çamlıca !355 saniyede birinci, İstanbul lisesi ikin- İci, Boğaziçi takımı üçüncü. gelmiştir. Manialı koşular 'Gene iki grup üzerin- [den ve 70 metre mesafe dahilinde yirmi- şer kişilik takımlarla yapılmıştır. A gru- punda; Kız Muallim 4.4.1 saniye ile bi- İyinci, Cümhuriyet ikinci, İnönü üçüncü nan bir adamın sahilde durar. adamın e- rada ka'ması o kadar uzun sürdü ki bu ölmüştur. lini yakalamak istiyen bir istimdad hali. Sahilde duran adamın uzatılabilecek bir eli var mıydı? Bunu zannetmiyorum. F - ğer e'inde boğulmak Traddesine gelmiş bedbahtın halâsına yetişebilecek bir kuv- vet olsaydı elbette onu uzatırdı. Bir aralık Hakkı Paşa: — Zatı fahima- neniz, mes'ul mevki'nde değilsiniz elbet- te ve bu istirham size o sıfatla arzolun- muyor. Bizler hep sizin kiyaset mektebi- nizde yetişmeğe çalışan ma müstefidi ve daima muhtacı olan ma- nevi evlâdınızız. İşte bu sıfatladır ki bu- gün zatı fahimanenizden, hiç, bir mes'u- liveti dâi olmaksızın, «acaba mes'ul mev- kiinde olsaydınız, ne yapmak düsünür - dünüz?» diye ders almak istiyoruz. dedi. Said Paşa kemali dikkatle dinledi, göz'eri hep evlerinde dönüyor, dudak - ları hep söylenecek sözleri deruni teerü- şakird'eriniziz; | - A : l irfanınızın. tecrübenizin, dehânızın dai-, * müddet zarfında Hakkı Paşa refiklerile | görüşmek, ve esas itibarile verilmiş ölan bir karara nihai şekli vermek için bol bol vakit bulmuş oldu. Hakkı Paşa heyeti vükelâ namına isti- fa ediyordu. Yanlarında bulunmadım, ne görüştü - ler, ne söyleştiler, vâkıf değilim. Yalnız biliyorum ki istifanameyi yazmak için « epeyce zaman uğraştılar. Tesvid işinde en büyük faaliyeti Necmettin Mollanın gös terdiğine kailim, Said Paşa huzurdan çıktı ve bana ve- da ederek binek taşına kadar, merasimle | teşyi olundu, arabasına bindiri'di. Hün- kâr beni celbetti. Said Paşa ile nasıl gö- rüştüklerine dair tek bir kelime süyle - meğe lüzum görmedi. Belki de söylene- cek bir şeyler yoktu, yahud ihtiyat etmek istedi. — Hakkı Paşa ve refikleri ne yapıyor- | ! | Atışlar: A ve C grupları arasında ya- pılmıştır. A grupunda: 1 — Kız Mua'lim /223,5 sayı, 2 — Cümhuriyet, 3 — İnönü. [C grupunda ise: 1 — Kandilli 199,5 sayı 2 — Erenköy, 3 — İstiklâl... Boğaziçi - Ticaret maçi Mekteb maçlarının son karşılaşmasını |teşkil eden Boğaziçi - Ticaret maçi Taksim stadında yapılmıştır. Birinci devre Boğaziçinin tam / miyetine rağmen 2-0 bitmiştir. devrede beş gol daha yapan Boğazi$i I galib gelmiştir. Bu hafta yapılacak milli 1 küme - maçları Bu hafta İstanbul ve Ankarada (l | him milli küme maçları yapılacaktır. V| martesi Muhafızla, Pazara da Gençi' birliğile karşılaşacak olan G. Saray " sabah Ankaraya gitmiştir. Fenerbahç€ bugün hareket ' edecek ve Cum Gençlerbirliği, Pazar günü de Muhâ gücü ile maç yapacaktır. İzmirden Altınordu ile Altay: küme için şehrimize geleceklerdir. martesi günü Taksim stadında Vefa, ©-| tınordu ile, Beşiktaş, Altayla karşıî caklardır. Pazar günkü maçlar Şeref dında yapılacaktır. Beşiktaş, Altınordü la, Vefa da Altayla maç yapacaklardır İzmirnde G. Sarayı yenmeğe muva olan İzmir takımlarının şehrimizde pacakları maçlar büyük alâka ile beld mektedir. T |lar? diye sordu. lt — Zannederim ki istifa edecekler; de- dim, - — O halde ben bekliyeyim, dedi. — İsabet buyurulur, diye mukabele et: tim. Ş * İstifaname nasıldı, iyice tahattür et - miyorum, elbette evrak arasında mah - fuzdur. Bunu tahattür etmeğe lüzum da yok, netice itibarile heye'i vükelâ müş- kü'âtın içinden sıyrılmak için yegâne ça- reye tevessül etmiş bulunuyordu. — Hünkâr istifanameyi dinledikten $0? mutad olan selâmlarını, teessüflerini 1” rar ettikten sonra hareme çekilmek W re ayağa kalktı ve bana: — Yarın sa? * leyin Said Paşanın konağına gider: î( Sadareti ona kabul ettirmek için çaliş sınız. Elbette itizar edecektir amma nunda muvafakatini istihsal edersiP , Bu da olamazsa, ben kendisini tekraf & rürüm; dedi, a Hal:d Ziya Uşakligiıı Ve daha fazia melânkoli ile, Jak de - vam etti: — Görüyorsunuz ya, akıllı ve sade Pu- petciğim, bir kirise hakkında aldanmak ve onu fena tanımak kadar acı hiç bır şey yokmuş... Rözelin, onun tarafından anlaşılmadığı için öldü... Ne malüm, | kendisinin de insanı şaşırtacak surette öl- Pupet, kaçamak yaparak: — Evet, dedı. Her ne ise, herkesin fik- ri kendisinin! O haide, artık gelecek se - neye değil mi, şayed daha evvei görüş - mezsek... Ve Pupet, metronun parmaklığı ara - sında kaybolmadan, Jak'a, dostça, zarif -son bir işaret daha yaptı. * Şimdilik baron ölmeği düşünmüyor - *du, yahud hiç değiise böyle bir his ver- miyordu. t V Sanki, üstüstüne gelen bu feci hâdise- “ler sonunda, Petrof, zemin ve zamana uy- gun kederli bir hal takınmaktan vazgeç- «Son Posta»nın edebi tefrikası: 29 AŞKA INHNMFWRN ADAM TERC ME HALİT FAHRİ OZANSOY 53 EDEN Junuyordu. Halbuki bu hal, buna şahid o- lanların ondan en son umacakları bir fa-, ziletti. Hemen daima, faciadanberi hakkında gittikçe çoğalan bir sevg' göstermeğe baş- ladığı Jak'la beraber birçok işlere dalı yor, onunla gezintilere, avare avâre do- laşmalara çıkıyor ve hu esnalarda genç arkadaşına hiç durmadan coşkun coşkun anlatıp duruyor, adeta acemi bir insan gibi bu hayatta yepyeni bir alâka bulu— yordu. Zaten delikanlı da bu sempatiye karşı mütehassisti. Baron insanca onu alâka - “miş gibi idi. — Hiç bir şey belli etmiyordu. Gösteriş - E; ten mi, kendine hâkim oluşundan mı, he—’ sabh tavrından mı? Kımse bir hüküm ve- remiyordu. Yalnız hakikaten onda daha fazla bir tabiilik, hiç bozulmıyan bir nevi yumu - -şak huyluluk, intihablarında bir naziklik, hâsılı kendisinde hep ayni neş'e ve sabrı göstermek suretile yepyeni bir hali farko dar etmeğe başlamıştı; ve umumi bahçe- lerin gölge'iklerinde. yahud Ormanın (*| geniş hiyabanlarında. iki adam, kendi - lerini itirafların tatlı zevkine bıraka - rak, feylesofların adımı - ile —memnun memnun yürüyorlardı. Baron, kendisine söz söylemek için .Tak'm kolunu mdınbbe*'e tutuyor ve sa- Ü Paristeki Bolonzek ormnüz. mimiyetle içini boşaltmaktan umulmadık bir zevk duyuyordu. — Şüphesiz, aziz doslum, öyle ümid e- | derim ki eğer siz benı biraz nnlamağı başlamamış olsaydınız, bütün bu mestle hakkında çok fena bir hüküm vermiş ©- lacaktınız. Muhakkak ki ıztırab da bir şifadır. Bu, karakterlerin hakiki unsur - larını ortaya çıkaran kuvvetli bir miyar- dır... bırakın anlatayım size,.. haya tımda bana ilk defa vaki oluyor böyle kendimi bırakışım.. veriyor. Şimdiye kadar hiç böyle bır his- se kapilmadığım halde, sanki bu küçxxk kızın ölümündenberi ben de kendimde bn' samimi olmak ihtiyacını kuvvetle duy- maktayım. Sanki hakikaten bütün öm - rümce susmuşum gibi, halbuki ne kadar gevezelikler etmiş, ne kadar boş. buda - laca sözler, ne kadar aleyhte çirkin lâ- kırdılar etmiş bir adamken... Jak, yol arkadaşının tatlı tatlı, rahat rahat fikirlerini dökebilmesi için sükütu . ve bu, bana ıyılık| Yazan: Jorj Delaki muhafaza edip hoşlanaraktan dinliyordu. Baron bu anlayışlı ihtirazından dolayı tondan memnun kalıyor ve monoloğunu uzun üzun hü!'yalarla kesiyordu. — Böyle İ anlarında ağaçlara, göke, mütevazi şey - Jlere, yeşil üniformalı bekçilerin, yahud Imemnu çayırlar üstünde oynıyan çocuk- ların hayallerine daha dostça bir nazarla bakıyordu.., — Birkaç gündiür ben arhk ıhtıyar bir pinponum; siz çok genç bir adamsınız; ve şimdiye kadar, ikimizden, en akıllı o- lam da sizdiniz... Benim yüzümden çok ıztırab çektiniz. nılıyorum fakat sizin :Z- tırabınız, aziz dostum, hani müsaadeniz- Je bu ıztırabın asaletini azaltmadan söy- liyeyim, beşeri bir ıztırab olarak kalmak- |'tadır: yâni şöyle mütenasib, tahammül o- lunabilir, güzel, âdeta gurur verici bir 1z- tırab... Siz lâtif bir kız seviyordunuz, öldü.. bir dereceye kadar âdeta bir ni - şanlınızdı... Bu, işte bir kaza... O! bili - yorum... uzun müddet onun yakıcı ha - tırasını saklıyacaksınız,.. Böyle uzun zadıya bunu saklamak için sizin öni de zaman var!... Şimdi bunun arkasıl” bir de beni düşünün, ne kadar ıztırab kebileceğimi.. ben ki, şüphesiz, sizin onu seviyordum, hiç değilse daha eV denberi.. fakat kendi hatamla kay onu.. tam benim olduğunu anledığım zada!.. Ey, nasıl?.. İşte tamiri imkâ yürek parçalayıcı, günahı atfedilemeZ lâket buna derler değil mi?.. evet, 5 hı affedilemez... Ve, kendi kendine, daha acı bir s tekrarlıyordu: «Günahı affedilemez... mez...> Düşünün ki şimdi, o küçük kızca$ bütün o hoş söz'eri ve yaptıkları Allah da şahid, ne incelikler yara'—l ; birer birer zihnimden geçtiği şu an masal gibi yılların bir tek dakikasi tur ki halâsım pahasma da olsa tek yaşamak arzu etmiyeyim! Onun bi' T bile fasıla vermeden, bir an bile ihtif, etmeden ve bir kerecik olsun şikây bulunmadan ayaklarımu serptiği bü mimilik hazinelerine ben hiç bir sur©) inanmamıştım. Halbuki şimdi... on cana yakın sözlerinden, o l'ıakı]ı:a'deini | dolu güzel mavi bakışlarından bir y dikkatlerinin, o küçük kız şeytanlıklat? g en sadesini bile her hatırlayışımda--* bu hatırlayısın sonu gelmiyor. vallahi € (Arkası 9“"?