24 Nisan 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

24 Nisan 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

LZ İKTISADİ Almanya, Yugoslav pazarını kaybederse ne İngilterenin Balkanlarda harekete geçmesi, yavaş yavaş tesirini göstermeğe başladı Hasan Âli Edz Yazan: İngilizlerin Iktisadi abluklarını O Bal-| değişti. Dünyanın yeniden taksimi için sü kanlara teşmil etmeleri neticesinde, Al-|ratle harbe hazırlanmağa başlıyan OAl- manların Bulgaristan ve Romanya pa-|manya. Balkanlara, bu arada Yugoslav- zarlarında neler kaybedeceklerini bun-' yaya büyük bir ehemmiyet vermeğe baş- dan önceki yazılarımızda tetkik oetmiş-'ladı. Deniz hakimiyeti İngilizlerin elin- tik. ide bulunduğu müddetçe denizaşırı yer- Bu yazımızda da, Almanların, Yugos-|lerden getirtliği iptidai maddelerin, gü- elden çıkarmakla nelerlnün birinde, arkası kesileceğini pekâlâ ini tesbit etmeğe oçalışa-| hesablıyan Almanya için. hele Avustur- Almanların, Yugoslavya ile olan eko-|lunmaz bir pazar olabilirdi. nomik münasebatı bir hayli eskidir. Da-! İşte 1933 yılından tibaren Almanların ha 1914-1918 Dünya Harbinden önce. Yu-| umumiyetle Balkan ve: hususile Yu- göslav pazarlarında hâkim olan ecnebi! goslav ekonomisindeki tesir ve nüfuzla- sermayesi, bilhassa, Avusturya-Macar ve|rı, İngiltere, Fransa ve İtalyayı arka plâ- Alman sermayesi idi. Esasen Yugoslav-!na atarak süratle büyümeğe başladı. Bu- yanın kültüründe de, kendini en fazla nu. Almanların, ftsehaft und Sta- hissettiren hareket, Almer kü'türü O)-|listiks adlı ekonomik mecmualarında çı- muştur, İkan şu rakamlardan pek güzel anlıyabi- Dünya Harbini takib eden devirlerde. liriz: harb dolayısile baştanbaşa harab olan; 1934 yılında, Yugoslavyadan Yugaslavyanın imarı için harekete ge- yaya yapılan ihracatın met kıymeti çen devletler İngiltere ve Fransa olmuş-' 36.300.000 mark tuttuğu halde, bu r tu. Bu vaziyet, bir zaman için Yugoslav- tar 1945 yılında 61.400.000 marka; yanın ekonomik münasebatına da yeni yılında ise 70.200.000 marka kadar yük- bir veçhe vermiş, Almanların ekonom'k selmiştir. Bunü takib eden yıllarda Al püfuzlarını bir dereceye kadar kırmıştı. |manların harb hazırlıkları arttığına na- Fakat bu, muvakkat ve geçici bir hal-| zaran, Balkanlarla bu meyanda Yugos- di. Hakikatte 1914-1918 Dünya Harbi ne-ilavya e olan ticari mübadeleleri de art- tcesinde, eski Avusturya-Macar Oimpa- mıştır. râtorluğu hesabina dört beş misli büyü-| (O Aynl artışı Almanyadan Yugoslavyaya yerek teşekkül eden Yugoslavyada, Al-' yapılan ihracatta da görmekteyiz. Gene manların ekonomik ve kültürel nüfuz- ayni Alman mecmuasının neşrettiği ista- Alman. yanin ilhakından sonra, Balkanlar Obu-| miştir. ları 1913 yı'larını da geçmeğe başlamıştı. Es: da pek tabii bir netice idi. Çünkü Yugoslavyanın harb neticesinde ilhak ettiği Bosna-Hersek. Dalmaçya, Hırvs' tan gibi yerler, ekonomik bakımdan ta mamer Avusturya ve Almanlara tâbi bi- rer mıntaka idi, Bu mıntakalarda inkisa- fa başlıyan endüstri bareketleri, hep Ak man ve Avusturya sermayesinin izlerini taşımakta idi. 1914-1918 Dünya Harbini müteakıb, Yugoslavyanın İtalya ile komşu olması, yavaş nın da bu memlekete ciddi bir alâka göstermesini mucib ol- muştur. Bu suretle 1933 yılına kadar, yani Al- manyada Hit'er iktıdar makamına geçin- ciye kadar, Yugoslavyada İngiliz, Fran- siz, Alman. İtalyan ekonomik müfuza mütevazin bir şekilde yürüyüp oduru- . yordu. Fakat Hitler iktıdar makamına geç- tiklen sonra, bütün Ralkanlarda olduğu gibi Yugoslavyada da vaziyet köklinden mm On yildanberi, Okâinatın mesafe- sini tetkik: için kürülmüş bir fen he yeti mevcuddur. Astronotik araştırmalar için Sovyetler 1924 te bir merkez ofisi te- sis etmiş'erdir. Bu sahada, halkın ekse- riyetle zahnettiğinden daha ileriye gi- dilmiştir. Baron, Rober'in masanın üstüne bi- raktığı porto şarabından kadehine döl- durup ağzı hayretle açık dinliyerek: — Evet, evet, diye tasdik etti. Hakika- ten bütün bunları, bana bırakmış oldu- Banuz notlarda gördüm gibi iyor. Hü- lâsası, şimdi demek sizce mümkün bu? İçerisine bir insan girecek olan bir a'e- tin. atmosferik tabakaları aşmağa kâfi bir süratle arzın bir noktasından havaya fırlatılması oOve caz'be kanunundan kurtularak istediği gibi boşlukta sefer etmesi?.. — Evet, mösyö. — Fakat şunu söyleyin bana, ben öy- i-!miktar 1885 yılında İtistiklere nazaran 1984 yumda Alman .yadan Yuğoslavyaya yapılan ihracatın «yektinu 41.500.000 msrk olduğu halde, bu 36.900.000 marka; 11936 yılında ise birdenbire bir sıçrayış iyaparak 72.700.000 marka kadar yüksel- miştir. Yugoslavya. gerek gıda maddeleri ba- kımından, gerekse harb sanayiine yara- yan iptidai maddeler bakımından Al İmanya İçin fevkalâde ehemmiyeti haiz bir memlekettir. Almanya, gıda maddesi olarak Yugos- Javyadan kül'iyetli miktarda et, meyva, İsığır, dömüz. koyun, yumurta alır, Fakat Almanyanın Yugoslavyadan aldığı şey- ler arasında hepsinden mühimmi. harb İsanayii için lâzım olan, çinko. bakır, İkurşun ve boksittir. Doğrudan doğruya Almanların tesiri altında olarak son yıllarda Yugoslavya- daki boksit istihaalâtı fevkalâde artmış- tır. Meselâ, 1933 yılmda Yugoslavyadaki İboksit istihsalâtı 81 bın ton iken, 1834 yı «San Postavnın edebi tefrikas: 34 kâfi miktarda parçaları birbiri arkasın- dan patlaya pat'aya kend! kendisini hiz- AŞKA ADAM gelecektir. Halbuki üzün zamandanberi, |renin sürati arasındaki farkı ve muayyen (le yürüyebilir şu sizin. nasıl diyordunuz, astronef? SON POSTA TETKİKLER C1 olur ? lında 84 bin tona, 1935 yılında 190 bin tona, 1936 yılında ise 290 bin tona kadar i yükselmiştir. Gene ayni şekilde 1937 yılında Yugös- lavyada 26,6 bin ton miktarında olün de- ! mir istihsalâtı, 1986 yılının 9 ayında 296,6 bin tona kadar yükselmişti. Bakır istih- salâtı da ayni şekilde 303.2 bin tondan 420 bin tona kadar bir yükseliş kaydet- 1929-1930, hattâ 1933 yıllarına kadar Yugos'avyanın ithalât ve ihracatında bi- rinci mevkii işgal eden memlekete İtal- ya idi. Fakat 1933 yıllarından itibaren İtalya, yerihi süratle Almanyaya terket- meğe başlamıştır. Meselâ, Yugoslavyadan İtalyaya vaki| olan ihracat 1929 yılında, bütün Yugos-| lavya ihracatının “o 24,9 unu tutarken, 1932 yılında © 2 ünü, 1933 yılında 21,5 unu, 1934 de 20,5 unu, 1935 te 10/7 si- ni; 1835 yılının 9 ayında ise ancak 22 si- ni tutmakta idi. Iyaptığı ithslâtta da görme! 11929 yılında Yugoslavya yaptığı ithalâta, bütün Y. İtinın 96 10,8 ini tutarken, bu İ yılında © 127 sine; 1933 İtalyadar i av ithalâ.| miktar 1932 15,9 una ka- ında azalmağa başlıyarak 15.5 uğa; 1935 te (10) a; 1996 yılının 9 ayında ise bütün azalarak bütün Yugoslav İthalâtının 0,1 ine kadar düşmüştür. İtalyanın Yugoslav pazarlarında kay- bettiği bu yerleri, tamamen: Almanya iş- gal etmiş bulunuyor. Almanyanın, bilhassa gıda maddeleri bakımından bu harbde en esasl: istinad İnoktalarından biri Yugoslavyadır. İngil İtere bunu çok iyi bildiği için, bütün Bal- İkanlarda olduğu gibi. Yugoslavyada da, İ geniş mikyasta harekete geçmiş. ve Al- manların oradaki ekonomik ve politik te- sirlerini azaltmak için birçok çarelere baş vurmuştur. İngilizlerin bu hareketi, hemen tama- men Almanların ekonomik esaretleri al- İtana düşen Yuguslavyanın ds işine gel diği için, derhal Yugoslavyada dikkate! değer netice'er vermeğe başlamıştır. | Bu neticelerin en mühimmi, Yuğös-| lavyanm 20 yıldanberişbir türlü tanmek istemediği Sovyetler Birliği ile ekonomik ve politik münasebetlere girişmek kara “Devamı 11 inci sayfada) TERCÜME HALİT FAH "bir zaman zarfında aşılacak mesafeyi na- İ zarı dikkate alarak, hacerin. meselâ arza İrüme mahzun mâ NANMAYAN Son Postanm zahıfa romanı, 21 Danslar kraliçesi | Çok inadei idi. Danstaki istidadının çok basit bir surette inkişaf etmesine rağmen yılmadı, çalıştı. İdefiksini ken- disine bir (din) yaptı. Ve nihayet yük- selmeğe, tanmmuğa. Oweşhur olmağa başladı. On sekiz yaşında İstanbulun en güzel dans eden, en güzel raksları yapan azı idi. Yirmi yaşında ismi it nınmış bir artistti. O. bu tehlikeli yaş” ta yalnız san'atinin aşkile yaşıyordu. Çok ciddi, sakin bir kızdı. İşte 'bu sıralarda onun hayatında bir fevkalâdelik oldu. Fakat, bütün merak ve alâkama tağmen işin iç yüzünü öğ renemedim. — Yazık! — Evet. 925 senesi sonlarına doğru bir gün bana geldi. «Sana veda etme- ğe geldim» dedi. Şaşırdım. Beni baba- sını kucaklar gibi kucakladı. Göğsüm- de hıçkırdı. «Nereye gidiyorsun?» diye sordum. Söylemek istemedi. Israr et - tim. Bana kimseye o söylemiyeceğime dair yemin ettirdikten sonra Parise git mekte olduğunu haber verdi. Buradaki hayatını bozarak neden Fransaya git - mek İstediğini öğrenmek istedim. Yi n baktr o «Senin bana iyiliğin çoktur. Babasız. kimsesiz hir kızı kurtardın. Fakat, bunu bans sorma. Çünkü söylememe imkân yok.» Ben de fazla bir şey sormadım. Çünkü gk iztırab çekiyordu... Fevkalâde bir kuvvetin elinde esir gibi idi. . Gitti... Uzun müddet ondan bir haber alama - öm. Bir sene sonra, ertist getirmek i- çin yaptığım bir Avrupa tumesinde 0- nun Paris kabarelerinde çalıştığını gör- düm. Sonra Amerikaya gitmiş... Ora- da uzun müddet kalmış. oradan İngil- tereye. İngiltereden de Avrupaya geç- miş,,. Artık tam menasile bir mace - ra kadını olmuştu. Nasıl yaşadığını ta- bif bilmiyordum. Kendisini senelerden sonra bir kere de Viyanada (gördüm. Barlarda numaralar yapıyordu. — Görüştün mü? — Tabii — İstanbula dönmek istemiyor mu? — Kat'iyen! Ben onu İstanbula ge- tirmek için çok ısrar ettim. Fakat im- kân bulamadım. Burada bir şeyden. bir kimseden korkuyor (İstanbul) lâf olunca tir tir titriyordu. — Allah Allah! Bu korku ve endi - şesinin sebebini öğrenemedin mi? — Ben Senihanın bütün (hayatını biliyorum. Bilmediğim yalnız bir bu tarafı var. Zaten Viyanddaki barda o buluşmamız son oldu. Ayşeyi bir daha da görmedim. — Anlayamadım. — Acele etmel Şimdi o anbyacdk - gn. Şu Senihayı öldürdüğünden şüp - EDEN: v RI OZANSOY Yazan: Jorj Delaki — Fikirleri tesbit etmek ve çok karışık İandırıp ileriye atan fişek prensipi kabul en yakın olan Zührenin, yahud Merihin. cebir izahlarına girmemek için, toparlak olunmuştur. Size gaz reaksiyonları asga- yahud daha iyisi arza bunlardan bile ya- hesab, dakikada vasat! 3 ilâ 10 kilomet - riye indirilmiş fişek nümunelerimi gös- kın olan ayın cazibe mıntakasına yanaş- re arasında bir süratle. tereceğim. Bunlar, boşlukta da hsvadski gibi, hattâ malüm ya, tazyik mevcud ol- madığından. boş'ukta havadan daha iyi işliyorlar, Bu, sadece, bir sıklet ve infilâk kabiliyeti meselesidir. masını tayin edebilmekten ibarettir. Zira hepsi yürüyor bunların! Arz yürüyor; hatta mahreki etrafında dakikada 1.700 kilometre süratle yürüyor; hepsi muhte ili süratlerle mermi yürüyor, ay yürü- Je endaht ilmine pek vâkıf değilim. an-| — Pekâlâ. Bunu kabul ediyorum. Di- yor ve bunların cümlesinin, büyük olmu cak bana öyle ge'iyor ki, buna muvaffak! yelim ki arzı terkettiniz. fakat o Kan ve kendisi de yürüyen bir noktada olabilmek için şöyle canına yandığımın mükemmel bir top ve o kuvvette batuta filân ihtiyaç var! Bernar, kafası tamamile mevzuu ile dolu, yavaş yavaş eteşlenerek Ğ — Bilâkis hiç te top meselesi mevzuu- bahs değil, Zira, saniyede aşağı yukarı 50 kilometreye yaklaşan başlangıçtaki sürat öyle müthiş olacaktır ki içerideki yolcu daha hareket ederken lapa haline bir yere. hiç şüphesiz bir seyyareye ya- naşmak lâzım. Onu da siz intihab ede- İ mezsiniz yal İ — Bütün mesele, merminin güneşin Jeazibesine kapılmaksızın çizeceği mah- reki hesablamaktan, bir de, astronef'in (97 sürati ile varılmak istenilen seyya- e Seyyare kadırgası diye tercüme edile, karşılaşmaları lâzım geliyor! Fakat ca- nım, seyyârst makine ilmi bundan dahâ muğlâk hesabları halletmiştir. Meseleye heveskâr sıfatile ve sadece tecessüsle alâkadar görünen baron: — Pek iyi anlıyorum, dedi. Yalnız arz- la Merih'in arası pek uzak! — 42 milyon kilometre, — Bir şey değil. Peki ne kadar sürat- | — Bu suretle başka bir kıt'aya var- mak için ne kadar zaman lâzım gelir? — Ardan 380.000 kilometre uzakta bulunan aya varmak için elli saat kadar zaman lâzımdır. 42 milyon kilometre ü- zaktaki Zühre'ye gitmek için, dakikada on kilometre süratle kırk sekiz gün. ve, 78 milyon kilometre uzaktaki Merih'e de salnız gidiş seyahati olarak tam üç ay Yazım. Baron, keyifli keyifli: — Velhasıl, diye hesabladı, aya gidip gelme bir seyahat yüz saatlik, haydi di- yelim beş günlük bir gaybubetten ibaret. Hakikaten, yeryüzünde Havr'dan New York'a gitmek için lâzım gelen zaman- dan daha az bir zaman. KELİMENİN EORAFRLU ? “ Yazan: İhsan © he edilen Julide yok mu? İşte © sile yaptığı bir Avrupa seyebi Viyanada, bir gece. barda Ayş ii saklüf ediyor. e Bir Türk kızı bir Viyana numara yapıyor. Enteresan bir & Kız, Ayşe ile alâkadar oluyor. * istidadı nüzarı dikkatini celbdi bir sefahat yatağı olan bu yere i olmasından dolayı ona acıyor. # am hakikaten iyi bir kalbi” ii j — Bir dakika! Sen bay Atâyı © yor musun? — Hayır! Yalnız onun buğday K sasını elinde tutan bir milyönef ğunu gazetelerden öğrenmiştim: le halkkında başka bir bildiğim Ö Gelelim hikşyemize... Seniha sonradan anlattı. Kızımın ısrarı W ne bay Atâ, Ayşeyi himayesine © Parise götürmüşler,.. Orada av dolusu para sarfederek Avrupanii yüksek dans hocalarını tutn i risin en büyük terzilerinde ona © ler, tuvaletler | hazırlatmışlar. yükselmesi, meşhur olması için para akılmışlar,,. Malâm ya, 2885 lik... Parayı. nereye sarfedeceliği bilemiyorlar. Velhasıl, kız. bu #5 i ş” yesi altında parla r kraliçesi) Avrupanın en yüksek sosyetelerini” miş, Paris sahnelerinin en gü: şık ve en cazib artisti olmuş.. lardan, prenslerden. milyonerler! şıklar toplamış... İşte. böylece, müklü kızın istediği gibi bir ( olmuş. Biliyorsun ki ona A (Şark yıldızı) diyorlar. — Senihanın bir Amerikalı ile* lendiği doğru mu? — Bilmiyorum. Bu kadının izö veya izdivaçları hakkında o kadar İğ il şey söylendi ki hangisine il ben de bilmiyorum. Hayatının kısmı azamı baricde Si tiği için bu hususta fazla bir şey “o miyorum. O da hususi hayatı haki” | da bir şey söylemezdi. — Amerikağa bir ile de evlenmiş! 4 —“Ehhhh artık buraların ince” yip sık dokuma da hikâyemizi diği hım. Bir gün bayan Julide buraya “5 ziyarete geldi. Yanmda tam me muhteşem bir kadın vardı. Güzele “4 har ve çok şık bir kadın... ÜZE çok kıymetli bir kürk vardı. Yüzü Ik. biçimi, bakışları, yürüşüşü. şuşu, velhasıl her şeyi değişmişti" kat'iyen tanıyamadım. o Çünkü, Ayşeden onda hiç bir şey kah # müzik-hol yl (Arkası vE es Evet, fakat biraz daha fazla v keli, N — Öyle olmasa zevki nerede © i fi Filhakika. biraz da bu tehlike met den konuşalım, isterseniz. — Evet. pek büyük tehlikeler ve il i nu saklamak lüzumsuz. Vakıâ kadar gördük, sadece en yeni sti tecrübelerle normal havayı nesimi “| şında ikamet edebilmek şart'arı © olunabildi. ancak bu da mahzurdâ? değil: bunun delili de, Rus havar feci ölümü. Bundan maada, bu kad rikulâde bir sergüzeştin bir uzviyei€ | edebileceği teşevvüşlerin muhtelif Si halarından da tamamiıe bihaberi£ hakkak ki boşlukta kendilerini te! atan ik astronotlar, hayatlarını, H£ çi yareciler, ilk gemiciler, kâinatın © vi na karşı ilk tecrübeye girişen bütüm cüleri gibi evvelden feda etmişli bu defa da hiç şüphesiz daha fazif olacak! — Sahiden umuyor musunuz. arası küçük vagonunuza ilk defa ei kadar yüreği pek birisini bulabil© nizi? gede Bernar, bir nevi babayiğitçe vt — O! dedi, serdengeçtiler eksi ga Fakat, bu kâfi değil. Şayed geri ge” S sl , se. müşahedeler yapılmast, vesika! tirilmesi lâzım. İşte hiç şüphesiz ©“. bulunabilecek olan şahıs ta budu (Arkası ef) 4 fi

Bu sayıdan diğer sayfalar: