10 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

10 Mayıs 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA SPOR (EDEBİYA Galatasaray, Beşiktaş| Milli Mücadele Destan Fener ve Vefa Yazan: Halid Fahri Ozansoy karşılaşıyorlar İlk ve orta çağların o herikulâdeliğe meftun ve her türlü kahramanlık vak'a- “7 , İlarını efsanelerin mukaddes ışığı içinde Pazar günüde Beylerbeyi | büyüterek gören epik ruhu geçtikten i sonra edebiyatlardaki destan nev'i yavaş ile Beyoğlusopr yavaş sönmeğe, sillimeğe başlamıştı. BU oynıyacaklar şüphesiz, harblerin ve kahramanlıkların Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, |9onu gelmesinden doğmuyordu. Bilâkis Vefa takımları arasında Cumartesi ve | harbler ve kahramanlıklar gene asırlari Pazar günleri Taksim stadında bir fut-İsarsıyor, taktlar yıkılıyor, dünya yüzün- Sayfa 7... zl TA B al i a İ Tanıdıklarımızdan biri; Kaş yaparken yöz çıkaran a Yazan: İsmet Hulüsi N : 'Tanıdıklarımız arasında o da vardır. Kaş yapayım derken göz çıkarır, fakat bir türlü bu huyundan vazgeçemez. Az çok bütün insanlar pot kırarlar. O da pot kırar. Fakat pot kırdığı zamen daima tamirs kalkar, Bu yüzden kırılan pot bir çam olur, o çam bardak olsa tse, amma bardak olmaz devrilir. Kaş yapayım derken göz çıkaran bir gün vapurdadır. Vapur Moda burnuna yaklaşıyordur. Yanındaki ârkadaşına: — Buruna bak- Der, amma ne burun, O sırada karşı koltukta oturanın bur- nunu görmüştür. Adamın burnu büyük. tür, Kaş yapayım derken göz çıkâran, bir tuhaf olur: — Ya adam alındıysa İşte bu fena, ... Buruna bak, diye kendi gösterdim zannettiyse. ... Ben şimdi vazıyeti tashih ederim. ... Burna bak demekten maksadımi ta- bii anladın, şunun bunun burnunu kas- detmiyorum. Ben sana Moda burnuna bak dedim. Büyük bürun'u adam biraz evvel biç bir şeyin farkına varmamışken bu söz Ü- zerine hihddetlenmiştir. Seri seri bakar, — Buna terbiyesizlik serler, —ım Kaş yapayım, derken göz çıkaran bir dostunun evine gider. Duvarda fotoğraf. lar vardır. Bunlardan biri güzel bir kadın fotoğrafıdır. Ev sahibine sorar: — Bu güzel kadın kim? — Karm! Kaş yapayım derken göz çıkaran pot kırdığının farkına varmıştır. Tashih et- meyi düşünür — Şöyle bir bakışta güzel tesirini ya- pıiyor amma Insan dikkat edince farkına varıyor. yüzüne bakılmıyacak kadar çir- kin. Kaş yapayım, derken göz çıkaran so « kakta yürür. önü sıra bir kadın yürü . yordur. Kaş yapayım derken göz çıkaran dikkat eder, kadın mütenasib endamlı dır, Her halde yüzü de güzel olmalı. Kadın birkaç adım daha yürür, o da peşisira kadını takib eder, kadın. bir soka- ğa sapar, fakat o sokağa sapmaz, yalnız sokağın başıma vardığı zaman, ayakları- nı yavaşlatır bakar. İşte hepsi bu kadar, Aklında yer etmiştir: burnunu — Acaba kadının peşısıra yürürken bir gören oldu me? Onun saptığı sokağın basında da çok fazla yavaşlamış, pek dikkatli bak - mıştım. Kim gördüyse nazarı dikkatini celbetmiştir. ,.. Belki karıma da bir söyliyen olur. ... Daha iyisi ben meseleyi yolile ka. rma anlatırım. Evine döndüğü zaman hep bunu dü - şünür, karısile karşı karşıya otururlar - ken: — Bugün. der, bir kadın gördüm. Kadın değil mi, giyime meraklıdır. ilk sali şu olur: — Ne giyiyordu? — Kiremld renginde bir kostüm. — Bu renk de çok moda.. Orasını bilmem.. şey. Kadın bir an düşünür; içine kurd gir miştir: — Bana bir kadın gördüğünü ne müna- sebetle söyledin? — Şey karıcığım vallahi benim bir gü. ahım yok. — Ne dedin, ne dedin, gördüm, dedi- in kadın metresin mi? — Ne münasebet karıcığım, bem me diye metresim olsun, benden nasıl şüphe edersin? — Söyle söyle hele. — Ha şöyle, bırak da söyliyeyim... Kadın önüm sıra yürüyordu. Biraz mü « tenasib erdamlı idi. — Anlamadım, mütenasib endamılı 30 idi, daha daha söyle... — Ben de arkası sıra yürüyordum. Val bol tumuvası tertib edilmiştir. Maçla- ra Smt üçde başlanacak, birinci gün Fener - Vefa. Galatasaray - Beşiktaş karşılaşmaları olacak. Pakar günü de bunların ibleri çarpışacaklardır. hakemleri şunlardır: rbahçe - Vefa: Ha- kem: Ahmed Âdem. Galatasaray - Be- şiklaş: Hakem: Tarık. i Pazar: Mağlüb takımlar maçı: Ha - kem: Sami. Galib takımlar maçı: Ha - ikem: Necdet. Beyoğluspor - Kurtuluş karşılaşması Ankara ve İstanbul takımlarından olup da milli küme haricinde kalan ta- kımlar arasmdeki maçlara Pazar gü - nü Taksim sahasında devam edilecek- ir, Pazar sabahı yapılacak Beyoğluspor Şişli maçını Şazi 'Tezcan idare edecek - tir. Beyoğluspor - Beylerbeyi terfi maçı Geçen hafta 2-0 Beyoğluspora mağ- 1âb olan Beylerbeyi Pazar günü ikinci ve son maçını Kadıköyde yapacaktır. Maçı Ahmed Âdem idare edecek - tir, Mekteb muhte'itleri maçı Kadıkövda yapılacak Ew yapayım, derken göz çıkaranın evi.) Mektebler arasında yapılacak muh - ne akşam misafirler ge'ır.. siyasetten, mo-İtetit takımlar maçı Pazar günü Kağı - Kr Aldi Necatiden, şundan bun- köy stadında oynanacaktır. Ankara an açılan bahisler, gıda maddelerinin) X. GÜN“NRİ pahalılığına kadar uzanır, muhtelit Cumartesi günü gelecektir. Kâş yapayım derken göz çıkaran da sğ) | Mühtelit takımlar maçını Ahmed 1e karışır: J Adem idare edecektir. Ayni gün Gala - aza Gida maddeleri | hakiketen biraz |tasaayla Boğaziçi liseleri arasındaki imth.. fazla israfa gitmeme! im. ânğ- rusu ben buna pek dikkat ediyorum, Am! üzel de oynanacaktır. ie re ma öyle münasebetsiz nisanlar var kı, böy | Je tesadut etmesi bu maçlara e ,ıvük bir ehemmiyet verdirmiş olacak - Jlahi billâhi karıcığım yolum o tarafa düş- İmüştü de... — Kadınların peşine düşü alçak seni. ya sonra kim bilir daha ne İler yapmışsındır. Tevekkeli de İ — Tevekkeli değil, dedin, y ikimse münasebetsiz bir şey mi söyledi? O sokağın başında başımı biraz çevirip bakmak'a iktifa ettim. — O hangi sokak, fena sokak değil mi? Sen kadınisrin peşine düş. fena sokakla- ra dal, daha da utanmadan, başımı biraz çevirip bakmakla iktifa ettim, diyorsun.. sövle yezid, söyle alçak.. beni kımler hangi sokak sü tülerile aldatıyor - zlerin sonunda kopacak kızıl kıya . met malüm. Üstlik misafir doyursun bu o'acak şey de- gü. Gözü duvardaki saate ilişir, Yemek vak ti yaklaşmıştır. Düşünür: — Misafirlerin yanında sözüm çok fe- ne kaçtı. kongresi bu akşam saat 6 da klüb mer. Yaptığı hatayı tamire kalkar, İkezinde toplanacaktır. | — Sakın bu sözden alırmayın. eğer ve-| o Geçen hafta ekseriyet olmadığı için meğe kalacaksanız bâştmın üzerinde VE- ;nhah yapılamamıştı. Bugün kongreye rini: » bei den ve i ei gilenlee e ie zamanı Mİ.) aleeeklerin mevcudu ile yeni © idare Soğuk bir rüzgâr esmiştir. Misafirler: heyeti seçilecektir. — Biz gidecektik esasen. fazla di “ demek ML İN İskoçya kupası maçı Devdee ile Ravgers takımları ara - Galalasaravın fevkalâde konuresi Galatasaray oklübümün fevkalâde Deyip çıkarlar. Kâş yapayım derken göz cıkâran soka- W ku 1 > ğa çıkmıştır. Tramvaya biner, tramvay- meyi ver Eg Yana da ancak bir kişilik oturacak bir yer var,|C©75 takımı kazanmıştır. dır. O da iki kişilik koltuk'ardan birinde.) Maçı 75.090 kisi seyretmiştir. dir. Koltukta oturan tek kişi kadındır. Kaş yapayım derken göz çıkaran onun i yanına oturur, Tramvay hizi. yürüyor - idur. Birdenbire durur, sarsılır. Kas yapayım, derken göz 'çıkaranın kolu yanında oturan kadının koluna çer man değil mi? Halbuki ben sarsıntının İtesirile kolunuz koluma çarptı zannet - miştim. Meğer siz ahlâksız bir insanmış- sınız. — Ben ahlâksız biz insan değilim. — Kâfi ne olduğunuz anlaşıldı. Bir ke- lime daha söylerseniz. sizi polise teslim ederim. Kaş yapayım derken göz çıkaranın baş kalarına iyili ketmek isterken pek faz'a fenalığı dokunduğu de vakidir. Karsı komsusu. karısile kavga eder. Kaş yapayım derken göz çıkaran da man- aile onlarla konuşuyordur; — Karı kocanın aralarını bulmalıyım. Diye evlerine gider, Kadının ağlamak- tan gözleri sismistir. Erkek burnundan — Affedersiniz bayan. Kadın kisaca: Estağfurullah! Der. Tramvay hareket eder. Kaş yapayım derken göz çıkaran dü . şünür: — Kim bilir kadın simdi içinden be - nim için ne düşünüyordur. Kolumu, ko- Tuna kasden çarptığımı zannetmiş, benim çapkın, biraz da ahlâksız bir adam oldu- Huma hükmetmistir. Yüzünden bunu an. lamak kabil olacak. Yan gözle kadina bakar, kadıh pen - yumuşak bir söz söylivesek, öteki daha cereden dışarı hakıvordur: — Muhakkak öyledir. Yanılmamışım; onun bu fikrini tashih etmem lâzım. Ken disile konuşurum. Kadına döner: — Affedersiniz bayan. Kadın ona bakar: — Nasıl söyliyevim bilmiyorum. Gülümser, kadın onun bu gülümse - mesine karsı bakışlarını sertlestirir, — Hakkınız var bayan, silphslenmekte hakkınız var, fakat emin olunuz. — Ne demek istiyorsunuz? — Hiç, nasıl sövliyeyim. — Siz beni tanıyor musunuz? — Hayır. — Öyleyse bu cesareti nerelen buldü- nuz? — Demin birbirimizin koluna carptık Tramvay birdenbire durduğu za » da yumuşak cevab verecek; barısıverecek -| andan sonra, şair, ikinci destanun yaz; lerdir, Kaş yapayım derken göz çıkaran: — Ne oluyorsunuz an'atın bakalım, ben aranızı bulayım, evvelâ bayan söylesin! Diye söze başlar. Bayan söyler: — İşte kocam böyledi, şöyledir. Erkek, komşu da olsn, bır yabancı ya- nında kendi aleyhinde bulunulmasına hihddetlenmistir. O da söyler: — Karım şöyledir, böyledir. — Sen şörlesin. -« Sen böy'esin. Sulh olacaklarken veni baştan kavga. ya başlarlar. Bir evvelki kavgadakinden daha çok ağır sözler söylerler. O kader ağır söylerler ki bir daha birbirlerinin yüzüne bakacak yer bırakmazlar. İste tanıdıklarımızdan biri de bu kaş yapayım derken göz çıkarandır. İsmet Hulüsi de kütlelerin şan ve saadet, ıztırab ve fa. Iâket tabloları hiç durmadan değişiyordu. Ancak, gittikçe eski itikadların zayıfla ması İle hakikiye ve müspete doğru git- meğe başlıyan insan zekâsı artik çok eski çağların, kavmi itikad devirlerinin ço - cukça imanını taşıyamıyor, kahfamanlığı hayal ve masal âleminden değil, kendi İ gözleri önünde geçen reel hâdiselerden çıkarıyordu. İşle bunun içindir ki. İlk ulusal destanların mMimunesi Üzerine ya. şilan ve naklettikleri o harikulâdeliklere inanışın eksikliği yüzünden az çok sun'i bir heyecan mahsulü sayılabilen taklidi büyük destanlar devri de geçtikten son- ra, artık bu nev'in ölümü geldiğine ini nan filimler her memlekette çoğalmıştı. Nihayet, son büyük bir destan nümu- nesi olarak, bir asır evvel romantik de « virde Victor Hugo'nun «Asrın Eisanele- Ti» ni görüyoruz. Ne çığlık, nu coşkunluk! Sadece Napolyonun zaferlerini ve bu 22- ferler arkasından hezimetini terennümle kalmıyan. fakat ayni zamanda bütün bir İasır Avrupasının manzum tarihi de ad- İdedilebilecek olan bu eser, işte bilhassa İeepheden bu edebi nev'in mühim bir ve sikas:, muhteşem bir abidesi telâkki e- dilebilir. Fekat bu eser haricinde o gün- denberi bütün dünya edebiyi a orta- ya çıkan başka epik terennimlere ge!'nce, nihayet, kahramanlık duygularım biç ilâhileştirmeden sadece en tabii görüş - lerle tesbit etmeğe çalışan vatan duygu- Yarıdır. Yeni, tek kelimede, vatan ve hür- riyet şiirleri, vatan ve hürriyet hikâye- leri ve romanlarıdır. ! şer hâdiselerin vukuuna inanç kalmadı - ğından, destan devri geçti diyenlerin do hükümleri büsbütün yanlış değildir. Ancak... Evet, her hâdisenin bir sancak; tarafı bir şart sigası, bir istisnası da olabilir. İşte bu bahiste o İstisnayı da biz. Türkler yaratmışizdır. Yani destan asrının geç - tiği söylenen bir asırda, bir Çanakkale, İbir Sakarya ve Dumlupınar destanı ya « İratmağa muvaffak olmuşuzdur. Bu za » İferler, topkı destani devirlerin zaferleri gibi harikulâdeliklerle doludur, o kadar İheybetli, o kadar ukıllara hayret verici İkudrettedir ve bu defa Halük Nihad Pe- İpei'nin neşrettiği «Milli mücadele des « tanı» du dev kahramanlar savaşıdır. * Halük Nihad Pepei çok eskidenberi, Türk destanları ve efsaneleri ile meş - guldür ve bunların geniş bir muhayyile. nin yardımı ve temiz bir nazmın aksanı le hece vezni kalıpları içine dökmekle - İdir. Yaptığı.iş, her halde takdirle karşıs lanması lâzım gelen milli bir heyecanın ifadesidir. Şairin ilk eserleri, başta «Tahir ile Zühre» o'mak üzere, bir kısım meşhur şark ve Türk masallarının manzum des- ştanlarıdır. Halk şairlerinin motifleri ile işlenen ve süslenen bu ilk tecrübelerde, milli bir şairin oldukça parlak vasıfları göze çarpıyor. Ve nihayet, bunların ar , kasından, asıl büyük nev'e. destana gir- kale destanı; dır. Çok beğenilen bu des- dı: Mütareke destanı. Ve işte bugün de bu son destanını hediye ediyor: Milli mü. cadele destanı. 63 sayfalık bu küçük eserin içine bü- İtün bir Kahramanlık destanını sıkıştırma. ğa kalkmak doğrusu büyüz bir teşeb>üs! Maamafik &z olsun da. öz olsun sözünün doğruluğunu isbat etmesi de, şairin daha büyük bir 'cilde heves etmeyişindeki 3€. bebi açıkça an'atabilir | Burada (o eserin İtünde o durmağa (o bilmem Ok Hü- İmam var mi? Onu bhepmiz gö İnilden biliyoruz. Tavsiyem, yalrız, çok heyecanlı manzumelerden mürekkeb olan İbu eseri alıp okumanızdır. İşte rastgele mevzuu Üs - Nasıl ki. buna mukab:l, eski fevkalbe. | | | Halük Nihad sayfaları çevirerek şuraya kaydettiğim” İbazı mısralar ve beyitler; i İ Ordu gibi her yandan sarıyor yurdu. gece, Dağların yüreğinde ana hasreti dolu Taşlı yollar uzanıp, saatler işledikçe, | Dağların arkasında kalıyor Anadolu, İ Bu kt'a, kitabın «Mütarekeden son - ra» isimli ilk şiirinden alınıcıştır. Bunun, arkasından, İstiklâl harbinin muhteği | safhalarını diran kısa ve uzun. manzumeler birbirini takib ediyor. AY. ni zamanda, savaş esnasındaki bir kısım. Anadolu köylerinin ıztırabı da bütün a < aılığı ile mübulüğasız gözönüne getirili « | iyor. Bu, şiir için, belki fazla reai'zm sâ- i yılabilir. Fakat destan nev'inde ince gö. | nül sesleri ile «saf şiir», ve «telkini şir» aramak aklımıza gelmediğinden, bazı yerleri dübedüz didaktik de olsa, bu s&- deliği ve tabiliği bir takım zoraki aayal destanlaşınalarina hiç şüphesiz tercih © ideriz. İ Bakın, şair, Atatürkün Samsuna ayak bastığı gün milletle kurtarıcısı arasın - daki o kavuşmayı şu dört mısrala ne gü. zel ve ne canlı anlatıyor: İ Yurd bir ölü eviydi, ağlıyordu daha İ dün | Dalga gibi sarsıldı o ayak bastığı gün. | | Gözlerinde renk vardı. sesı dağları aşlı, İ | Anadolu bir günde onunla bayraklağir. | İ Sonra meselâ «Birinci İnönü harbi. isimli manzume ne kuvvetli bir mmsrajs ! başlıyor: | “Güneş | & süngülerin ucunda, Hiç şüphesiz, bütün eserin bütün mıs» | raları için bu kuvvettedir denemez, An » İcak, pek samimi bir gönül ve vetanpef- | verlik kaynağından aktığı her mısısında | İ hissedilen bu manzumelerin, ayni şair elinde gittikçe daha mütekâmil nimu neler de yaratacağına inanıyoruz. Çünkü İstiklâl savaşı hatıraları sonsuzdur İşsirin heyecanı da o nisbette sürek Büyük işe girişen sam'atkâr, elbette est rini bu kadarlâ bırakamaz. Ayni mevzu lari tekrar tekrâr işliyetek günün birin- ide muhakkük şaheseriri de vücude geli. recektir. Onün için şairin mukağdemede yazdığı «Bü kitabdan *sonraihtimal “beş: on sene yeni bir kitabım çıkmıyacaktır» sözünü pek kabul etmek “ istemiyorum. Dostça temennim, son asırdaki Türk des- tanının yeni seslerini ve levhalarını hep böyle terenniimde devam ederek bize 2. si beklediğimiz o cx büyük eserini ver « mesidir. Maamefih simdiki halde, bu san İyazdığı bile büyük milli bir hediyedir. HE Fahri Ozansoy yandı bu sabah soluyordur. Fakat nereie ise biri biraz diğini görüyoruz. Bu eserin adı «Çanak- Yildiz sarayının belediyeye devrine yakında başlanacak Yıldız sarayı fle müştemilâti yapı ve yol- lar kanunu mucibince belediyeye pkrasız ola rak intikal etmektedir. Yakında tesellüm j muamelesine başiamacaktır. Galata köprüsü yeniden toyanacak İ Galata köprüsünün boyaları yenilenecek « tr. Belediye, tekrar filizi rengi münasib bul, muştur. Tramvay İdaresi de köprünün röylüe rını değiştirecek, borulan parke taşları de Biştirecektir.. ike Bir çocuk otomobil altında ezildi Eiyemezde Lamyay durağında 88 numara- da oluran döşemeci Muzaffer oğlu 12 ya. İşinda Mazhar Samatyada tramvaydan atla, İmuş, bu sırada arkadan gelmekte olan 1540. .numaralı Arifin idaresindeki taksinin altın. ,da salmış, eslimiş, sel bacağı kırılmıştır. Ya, ira Şişli Çocuk hastanesine kaldırılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: