28 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

28 Mayıs 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vensasazanazs YAZAN semen Emekli general H. Emir Erkilet “ Son Posta ,, nın askeri muharriri | imal doğu Fransada askeri ta * rihin şimdiye kadar tanımadığı Bekilde bir takım muharebe vaziyelleri olmaktadır. Bunun sebeb: eski zırh- İ Ve hafif süvari kuvvetleri yerine seri, Motörkü ve zırhlı Kolorduların kam ol Masıdır. Fakat bu kudur değil; bir de »Hların düşman topraklarında gitciklezi VE uzandıkları yerlere ve derinliklere ka-| Bundan başka Almanlar, ayni zaman dar onları takib edebilen ve onlara yıye-)da Belçikadaki ve Valenciennes - Cam - “ek, alacak ve yakacak maddeleri ulaş -İbrai hattındaki mütlelik ordularına taar- an metörlü naki! kolları var-İruzdan geri durmadılar, Son günlerde, in bu ileri mubarebs ve geri Almanların Belçikadaki ordusunun ağır- İkmal kıt'a ve teşekkililerinin eskilerine İlik merkezi. evvelâ Escaut ve sonra da Dâzarân beş altı ve hatiâ bazan on misli-İLys mevzilerirde muhatebz eden, Belçi- De kadar bir sür'at ibraz etmiş olması,İka ordüusile Valenciennes arasına gir - #ski hesab ve imkân yasatilerini ehem -İmeğe ve Valenelehnes'i doğu şimallen Miyetli surette değiştiren: bir âmil o! -İihataya müteveccih bir inkişat gösterdiği Müştur. için buradaki müttefik ordular, Alman » Bahüsus bu seri harb ve nakil vast -İların bu teşebbüslerine karşı, evvelâ Va- taları hesabi; ve cür'etli bir sevk ve ida-|leneiennes'nin doğusundan Lys şehrine Tenin elinde mebzulen bulunduk'eri. 2a-İ kadar, Belçika - Fransa hududu bayühca, Man bazı harikalar da olabiliyor ve büm-İve umumiyetle doğuya müteveccih bir artık gecikmemek 1özımd lar karşı taraf ordutarının m zerinde bir korku ve bir det Mİ edebiliyorlar, ber muvaffakiyetu bas- kının yapabildiği gibi... İşte bir hafta evvel, Belçikndski rüt a 100 küsur Km. lik Lah$im edilmiş bir cephede irtibat vazifesi gö Ten 9 uncu Fransız ordusunun m-xörlü, seri ve zırhlı Alman kolorduları tarafın- dan ansızın yarılması yukarıda tarif et - tiğimiz gibi müthiş bir tesir yapmış ve bu hal yalnız bahsi geçen Fransız ordunu - nur bozulmasını İntaç etmekle kalmı » Yarak Fransada, daha gerilerde barı pa) nikler husulüns bile saik olmuştu. Fron- sız hükümetinin ve yeni Fr mandarilığnın bunu düzeli şiddetli ve en kat'i £ ve almakta devam ettiklerir Fakat Alman! İeld'kler diğimi genişi: zirh unsur” İçine saldırdılar. Bu kuvvetler işin yapı- lacak, yani takib edilecek iki istikamet Yardı: Biri, bozulmuş 9 uncu Fransız or- dusunun peşini bırakmıyarak Parise doğ- Tü dalmak; diğeri, Almanların, bilfil yap tikları gibi, Fransız ordusunun cenub isti- Kametinde yalnız Aisns nehrine kadar tak'ble iktifa ederek burada cenuba karşı bir cephe teşkil ettikten sonra şimal ba- İlya. yani Samme ve Arras üzerlerinden Manş sahillerine teveceğh etmek Birinci hareket tarzı, piyade kısmı külüsile Verdun ve Châlor. istikameti. tinde de yürümez şartile, belki beyin Fransada kati tir metice elde eiçbilecek kadar tesirli olabilir. Fakat bir kemi- le Belçikada harbeden ve diğer bir kıs mile de, Pransadaki asl orduya yardım İçin Valenciennes --Cambrni hattı üze - Fiden cenuba doğru tarrruz eden mürle- Jiklerin şimal ordular grupunun tayi - kinden kurtülmat ve ayni zamapda be Orduyu tamamile satarak Yalnız başına Mağlfib ve esir etmek hedefi Alman sevk Ve idaresine daka faydah ve daha çekief Söründüğünden ç ikinci hareket tarzını terei hetti. Pilvaki bundo. Manş sahil - İerine daha erken varmak ve buradan İn- Giltereyi bir an evvel tehdid etmek İm - kânları da meveudda. i > Bunun için Sedan gediğinden Fransay basan coşkun Alman selinin Aisneden Semme'a ve Amiens ve Arras üzere den Abbeville ve Roulopne'a yürüdüğü” Dü, bugün de bizzat Calsie'yi basıp aldı - Bini öğrendik ve öğren Pas de Calais boğazının ve dol hin daima bir anahtar. ve İngilterenin Fransa cihetinde bir köprü hasısı telikki edilen eski Fransız sahil kalesi Calais'n'n Bowlongedan sonrr Almanların (eline geçmesi, müvakkat olmak (ihtimali d? Mevcud bulunsa, Pas de Calais bfanna kat'i bir hakimiyet (tesisi bakımından fevkalâde ehemmiyetlidiz. Calais alın - makla Pas de Calnis boğazı, İngütere İçin artık büyük ölçüde kullanılamaz bir bafe gelmiştir. Bundan besıs Bonlonge'u ve Calais'yi zaptetmekle Almanlar. hava, deniz ve bilhassa a, kuvvetlerile karşı tarafa atlamak irmkânmı elde etmiş ve yahud böyle bir imkinr elde'etmekle biz- İnsitterevi can evinden tehdid ede - bilecek bir vaziyet almış oldular, i kleri gibi motörl ü, seri ve müdafaa cephesi teşkil ve şimdi de Va - jlencienne'i terketti'er, Bu mevkii terk- jetmek, gerçi müttefik ordusunun bura - /daki cenahını cenubdaki Aisne - Olse cep- sinden uzaklaştırmak mabzurunu * orsa da, müttefiklerin Belçikanın simal le « | bi arasın. lerinin, Brügge ile | şimdilik daki Şimal denizi sahil müstesna, her tarafta» man tazyiklerine karşı daha bir hafta ka dar mukavemet edebilmeleri için liznw r. Müttefik'er Valenc: bu cihette kendilerini biraz daha töpla- mak imkânmı bulacaklardır. İşte müttefikler için şu anda mevcud olan bütün ümidler, ş'mal ordularının hafta r mukavemet, eierek Wevgand'a bu bir hn j|beklenen büyük kurtarma #aarruzun! başarabilmesinden ibarettir. Eğer buna buralardar. Fransanın) kân hâsıl olursa Douai - St Oner - Calais ile Sömme arısındak' A'man kav. jvetlerinin çoğu esir olur, müttefiklerin mz ve cenub orduları birleşerek A! - man ordusu fena bir duruma girer ve ni- innesi terketmekie | ş hayet Pas de Calais cenub sahili kurta - rılarak hem İngiltereyı bu kadar yakın- dan tehdid eden tehlike Izale ve hem de Londra ile Parla arasında tabii irtibat ye- niden tesis edilmiş olur. Bu takdirde Al manlar, Sedan yartnasındar sonra mağ - lüb Fransız ordusunu cenuba doğru ve nihayete kadar takib etmemek hataları- nın cezasını görmüş olurlar; aksi takdir. de ise müttefikler yalnız 50-60 fırkahık şimal ordularını Fransanın şi'nal doğusu ve Pas de Calats sahillerile beraber kay- betmiş olmakla kalmaz. ayni zaman: bütün harbi de zayi etmek tehlike ve 7 timallerine eşaslı bir suretle sapmıs olur. lar. Atalet ve tereddüd böyle anlarda en meş'um bir düşmandır; onun için derhal hareket lâzamdır. Daha çok teahhür fe- lâketi mucibdir ve elbette müttefikler de bunu takdir etmektedirler. H.E. kik Eir İngiliz tdiiel heyeti Moskovaya hareket etti Londra 27 — İngiliz - Sovyet | tücari münmebetleri hakkında müzakeratin bu - lunmak üzere Sir Stafford Cripps riyase - | öndeki komisyonun o Moskovayı ziyereti hakkında Sovyet hükümetinin cevab »efi: Maisky tarafından İngiliz hükümetine bik , | dirilmiştir. Bu cevap müsbet olduğundan, beyet derhal Moskovayı hareket etmiştir. Eski İstanbul Polis K üdürü beraet etti İzmit 27 (Hamsi) — Delmabahçedeki izdiham hâdisesinden dolayı mubakemele- ri yapılmakta olan eski İstanbul Polis Mü - dürü Salih Kılıçla. muavini Kâmıranın muhakemeleri bitmiş. bu hâdisede suçları sabit görülme in berat etmişlerdir. Bir otomobil bir çocuğa çarptı Karaköyden Eminönüne gelmekte olan İs- mobil köprüden musa mahallesinde oturan 12 yaşlarında Sa- lamona çarpmış ve başından yaralanması - Ba sebeb olmuştur. . Yaralı çocuk tedavi altıma alınmış, kazaya sebebiyet veren İsmafi hakkında takıbata başlanmıştır. «Son Posta» nın edebi tefrikası: 25 Ta Bir ara samimi birkaç arkadaşı gözü- nün önünden geçti. Hayır, onlara da yi- demezdi, Bu karmakarışık vaziyet için- de iken onları görmek bile azabını büs- bütün sarsacaktı, Birdenbire çantasındaki anal tarı ha- tırladı ve Halüku görüyorem zannetti. Ayni saniye, onun dudaklarmı yakan nefesinin hatırası yüzüne kan çikaracak kadar müthiş bir helecanla kalbini sarstı, Ondan ayrılalı üç sant kadar ölduğu hal. de hâlâ dudakları yanıyor gibiydi. Nasıl olmuştu du onu öpmek cesare- tini bulmuştu? Hayır, bu öpmek sayıla- mazdı. Bir merasimi .yetine © getirmek için dudakları birbirin yaklaşmıştı, İşte © kadar... Bir kâbustan siyrlmak istiyormuş gi- bi bu hatırayı başından atmağa çalıma rak tekrar © geceyi nerede geçireceğini düşündü. Farkında olmadan ve ince ince yağan yağmur altında ıslandığını hissetmeden Beyoğluna kadar gelmişti. Zihninden binbir türlü fikir geçiyor. du. Bir ara erkek olmadığına lânet etti, Hiç olmazsa bir kahvehaneye girer, u- zun saniler oturur,“genenin eübim bir kısmını böylelikle geçirirdi. Bu olmıyacak ve saçma şeyleri düşü. sen aklına daha gülünç bir fikir gek zarajda, otomobil içinde geceyi ge- girmek... Bu o kadar tuhaf bir şeydi ki bu feci vaziyetinde bile Zeynebi güldür- dü ve bilâihtiyar ona Halüku hatırlattı. Bu sabah o: © Acıyı istihza ile kabul ederek mü- himsememeli! dememiş miydi? ku, öğleyin yemek yedikleri sa- EM birdenbire kalbine öyle garib bir rahatlık vermişti ki bilâihtiyar: ——Keşki gene o sıcak yemek odasın- daki geniş koltukta oturmam! diye dü- ündü ve gene çantammdaki anahtarı hatırladı. : : Ni “Boş eve gitsem ne olur? Nasıl ck sa Halük buna izin vermişti. O uzaklar- da uçarken ben de gidip onun evinde Kırtasiy: — Çok şükür! , Diyorsunuz. Faka: içinize bir şüphe gi riyor: — Şimdiye kadar, çok defa yazıldı söylenildi, karar verildi ammu, bir türlü önü alınamadı. Bu seler de gene öyle ol- masın, Hayır hayır, bu sefer muhakkak... Ga- zeteler yazdı. — Evvelce de gazeteler yazmıştı. önü alınıyor: kiler tarzında değil, gunu: rufla kullanmalarına dikkat edilecekmiş; İd attırılmıyacak, lüzumsuz yazlarla kâ- ğrdlar kirlettirilmiyecekmi: Kâğıdı tasarrulla kullanmaya elişmiş 0- larak yetişecek gençlik; iş başına geçtiği zaman, İüzumsuz derkenarlar, işi ilâktan başka bir fay: olmıyan o müzekkereler yazıp herhangi bir istidayı içinden çıkık Kırtasiyecilik kalkıyor «İlk mektebler talebesinin kâğıdı tasar-|da satacağı mıyacak hale getirmiyecektir. Gülüyorsunuz.. * «Hocanın alacaklısı geliyormuş. Hı pencerede imiş Alacaklıyı görünce lanmış. Kapıyı karsı açmış Alacaklı: — Hoca nerede? Diye sormuş, Kadın cevab vermiş: — Adanaya gitti. : — Adanada ne yapacak? — Sana olan borcunu ödemek için Hayız hayr, bu sefer yazılan evvelce-| zada yola dikenler dikecek. Pamuk yü develer yoldan geçerlerken pamuklar — Bu sefer ne larada yazıldı ki. Anlat |dikenlere takılacak. Hoca toplayıp bura; getirecek. Ben de iplik yapacağım, paza » Parayı da sana vereceğim. * gülmüş. Hoca o dayanamamig' & Alacaklı defterlerde boş yer bıraktırılmıyacak, kâ- | pencereden sarkıışı — Peşin parayı duyunca nasıl da gök İlersin. demiş.» Kırtasiyeciliğin kolayca önüne gini duyunca nasıl da gülersii İmal hi ulüri geçilebik ağlama GÖNÜLİŞLERİZZİ iç memlekette evlenme meseleleri Bakişehirli bir erkek okuyucum bana GY./nun sebebini yabancıyı sevmemesinde araf lenmek istediğini anlatan bir Hân yollamış.İsanız aldanırsınız. Yabancıdan rnuhteris ç ta. Koymadım.: ir, çünkü yabancıyı tanımaz, soyunu, sop — Maşallah çocuğum alıllısın, şeklinde birİnu, ailesini bilmez, tahkik etmek * cevab verdim. Kızacağını tahmin ediyordum.|malik değildir. bunun için de bildiğin! Aldanmamışım, bana yolladığı ikinci mek.Jeder ve şayed bir yaban! Me sihriyet münad tub ateşle dolu. Hiddetine güldüm, fakatİsebeti tesis etmiye mecbur olursa onu yerli, mektubunda Anadoluda evlenme İşlerine|leştirmeye çalışır, hakmz da değildir basredilen bir ksım var ki, doğru bir mü. şahedenin ifadesidir, onu bu sütuna kaydet- mek isterim, hülâsaten diyor ki: — «Biz gencin gazeteye ilân vererek ken - İdisine eş aramasını garib bulabilirsiniz, İçin- İde yaşadığınız muhit için baklı olabilirsin! İfakat Anadoluda vaziyet böyle değidir. Burada bir afle babası kızını vereceği ada. İmi ararken zengin olup olmadığına bakmaz, fakir de olsa kendi hemşehrisini seç icn. sermaye verir, dükkân , da, nı dşima dizinin dibinde bulundurmak abancmdar mubterizör. Bu okuyucumun müşahsdesi doğrudur. mailin idaresindeki 1221 sayıl hususi oto -İPakat göflyorum ki, sebebini işi derinlegii. Galatada Okçu -İrerek araştırniamış. Bir defa kaydedeyim ki, İstanbullu değilim, | muz. Asgari bir sene Giyeceğim. İki, ve Anadoluyu pek iyi tanırım, orada doğdum, gençliğimin birçok anneleri orada geçti, His. lerin! yakından bilirim. Evet Anadolulu kızını hemşehrisine ver . mek ister, yabancıdan mubhleriz. Pakat bu. GARİB BİR İZDİVAÇ Nahleden: Muazzez Tahsin Berkand istirahat ederim. Nasl olma bu gerib macera başından sonüna kada: nlelâca- yib ve yalnız Amerikan filmlerinde gö- rüldüğü kadar tuhaf! Bu romana bir ba- bis daha ilâve etmekten ne çıkar! Yann sabah sükünetle kararımı veririm. Bunu düşünmesile karar vermesi bir oldu ve azimkâr adımlarla Cihangir yo- İanü tuttu. Şimdi Halüku, onu seyaha- ni düşünmeğe başlamıştı. Hayır, bu genç adamın ölüme gitmiş olmasının irikânı yektu; Hayat bu ka- dar hain ve zalim değildi. Aşk yüzün- den ümidsiz görünen bu gencin arzusu yerine gelmiyecek, ©. bu tehlikeli bildi- #i yoldan sağ salim geri dönecekti! Ak- sini düşünmek çok elim bir Facin olurdu! Birkaç sant evvel karşı karşıya yemek yediği adamın ölmesi ihtimali Zeynebi dehşetle titretmişti. İlay, bu olmya- cak bir şeydi Halük geri dönezek ve bir gün mes'ud olacaktı. Nasıl? Bunu Zey- neb düşünemiyor, hattâ kendisinin onun saadetine engel olabileceğini bile tasav- vur edemiyordu. Onun nazarında, o sa- bah aralarında geçen nikâh o merasimi, sadece iyi kalblı Halükun, eski âmisinin kizi gibi sevdiği birisini müşkül biç va- ziyetten kurtarmak için kabul ettiği bir fedakârlıktı ve birkaç ay sonra bu nikâh bağı, ikisinin de müşterek arzwlarile çö- zülecek, o vakte kadar Halük tn Han- danı unutacağı için dilediği gibi mes'ud olabilecekti. Bu düşüncelerle apartımana Okadar gelmişti. Küçük anahtan kilide sokarken içine bir sökünet ve bir rahatbk çöktü. ğünü hissetti. İki dakika sonra geniş bir divan üzerinde isürahat edebilecekti, * Karanlık antrede elektrik düğmesini sl tahminile bularak ortalığı aydınlattı ve hafif bir helecanla kapıyı iterek böle girdi. Birdenbire gözleri korku ile büyüye- rek hafif bir çığlık kopardı. Yemek odası aşıklar içinde idi. Ayni dakikada, arahk kapıda bir ses geldi: — Siz misiniz Zeyneb? Bu, Halâkun sesi idi ve genç kız geri- sin geriye bir adım atmağa muvaffak o- lamadan karşısında kocasının uzun bo- yunu, yanık yüzünü gördü. mw Zeyneb bir iki saniye nefes ülmağa bile muvaffak olamadan kapının eşiğin- de hareketsiz kaldı. Bir söz söylemeğe Gesnret edemiyor, büyüyen gözlerile ko- eaaımın yüzüne bakıyordu. Ancak mü- bakemesini biraz toplamağa “muvaffak olunca onun güçlükle ayağa kalktıktan sonra tekrar koltuğu uzandığını, kolunun beyaz bir sargı ile boynuna asılı olduğu- nu alnında da oldukça büyük bir yarayı gizliyen pansıman mü farketti ve telâşla ona yaklaştı: — Ne oldunuz Halük? Genç adam solgun dudaklarile gü- İümeemeğe çalışarak cevab verdi: — Maalesef taahhüdümü yerine geti- yemedim. Seyahatten bir daha avdet et- miyeceğime söz verdiğim halde ayni gü- nün akşamı geri döndüm. Sesinde müstehzileşmeğe çalışan bir acı ve ıztırab seziliyordu. — Ölmek bugün için daha nasib de- Bilmiş... Havalandıktan iki üç dakika sonra motöre ar:z olan bir sakatlık neti- cesinde yers düştük. İkimizi de derhal hastaneye kaldırdılar, Maalesef Kadri- sin yaraları pek ağır olduğu için orada kaldı. Ben bu hafifçe kara ile işi atlat- tm ve evime döndüm. Zeyneb ne söyliyeceğini bulamadan: — Şimdi de Buradasınız... diye ke- keledi. Halük bir Iki saniye sessiz kaldıktan sonra yavaşça: — Evet geldim... Siz de buradası- mz... dedi. Gözleri biran için çarpıştı, Zeyneb gülümsemeğe çahşıyordu: — Evet amma buna çare bulmak ko- lay, (Arkası var) pi Eskişehirli okuyucum bu noktayı anlama, dığı gibi mektubunu güzeteye koymayışmığ sebebini tahmin etmekte de yanılmış, kika mektubunu gazeteye koymadım, şahsi hakkında hiç bir tafanlâtı ihtiva etmi, Yordu, imzası da yoktu. Elbette itimad telkin etmiyecekti, eğlenmek istiyen birinin yazışi olarak görülecekti, Eskişehirli okuyucum hüviyetimi madem ki, okuyuc keşfetmiş olaca Mütemadiyen erkekten şikâyet eden ne olur? * Ankarada bayan «B. Os ya: — Talâk davası ne kadar sürer? 06, öm dört sene sürdüğü de olur. Buna mukabil & Ber iki taraf yek&iğerile mutabık olarak ağiş zamanda, ayni dilekle mahkemeye mürüi caai edecek ölurlarsa müddet çok kısalır. Bunları | biliyor mu idiniz ? Drahoma'arını başlarında taşıyanlar Bulgar köylüle - rinde drahoma â - deti o mevcuddur. Köylü kızlar, ev . lendikleri erkeğe drahoma. vermek mecburiyetinde dirler. Kızların drahoma miktar - larını anlamak pek kolaydır. o Çünkü paralarını altın ha- line getirir ve saç larına dizerler, Göze hoş görü“ 5 nen güzel bir kadın başı için; di — Zengin baş. Derler, Herhalde göze en güzel görü , nen, en güzel baş bile Bulgar köylü kış larının başları kadar zengin olmasa ge SE i * Tırnağıle su içen hayvan Madagaskarda A- ye ismi verilen bir nevi sincab mev.» cudâur. o Aye'nin tırnaklarından bi - ri diğerlerine nis betle faz'a uzun - dur. Aye bu ıma ğını suya vurmak suretile ince bir hortumdan su na - 4 Sil fışkırırsa o tarzda daimi bir su fış kırması husule getirir, Ve c esnada ağ: zımni açıp fışkıran sudan içer,

Bu sayıdan diğer sayfalar: