24 Haziran 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

24 Haziran 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fi | 24 Haziran SON POSTA Sa Esraren ve muh Imanya ile Fransa aranda müia ğ A veke müzakereleri 27 Haşlak st 18.30 da imzalandı. O al o nz delegeleri, İtalyan mürabbarerı aya takere için, beyaz kanadlı gul gittiler. Mütarekenin burada dahi imza 0 — İunduğu Alman başkı rilikten ancak © seni sonr m MR Yalman seni tebilömde, emin reke muahedenamesinin. yere al simdilik hiç bir ey tebliğ edilmiy" e siliyor. Ancak bu memnuiyetin 78 elli dudu Fransa ile İtalya arasnda e akdinin hitam mel hunmuştur? Yoksa bu mütare! Pala nın sır olması keyfiyeti baya Ke edi - decek midir? Bunlar simdiden bi Hi gibi mütareke şartlarının a meri larının sebebi de Jâyıkile amlar Mel tadlır, Belki, pek ağır olmalar SOM Faansızların ve bir kısım dünya afla an memiyesinin birdenbire beyeCanlanizi a na mâni olunmak istenmiş olabi ear al <e #mdiden ifşaları caiz olmıy! > ene edebilir. hemmiyetli maddeleri ke Selimi Bunlar ması ola sılaşılacakları İP za diden üzerlerinde kafa YO yoktur. 4 v kadar va! Seli bir 5 lamak ein ei de 4 ve Alman — ini temin EN de dar Me ia ma, ar tşk mein bal an Mal Almanya, Fi va re İL ve tansim liba onu yeniden * br dak alk META ebe Bu düşünce hayli ğe elek sare vuku belma, ka > Meselâ, Napolrol "306 senesinde Yere- elele ordularına Eylen ve Fried ü il sonta NASL ane land'da mağ ekrana Ma © K'barbde kullandıyan Hit - yaya kari ati akin ve uzak bir gelecek- ler de Fransayı O. ndan halâ İngiltereye de itifakıma Ee delerinde bile istifade karşı olan MÜ Zaten, Avrupa ve As PAY i içi nlar kim olmak için, Japonlar, ya kazalarına e azlar arasnda Büyük Almanlar Atlar Okyanumına kadar w - radyosunun, ki, Almaz bu şartların ir ittifak ve bir ittihad kurmak yo- zara if Alman tasan bile vardır. alm « Fransız ve İtalyan - Fransız dimekelerinin gizli şartları ne olur ol - ağaların Berlin - Roma vwihveri dev - sun, bun leri faydaların o basında etlerine ede denile birlikte harb ala 0 n devletleri, İngilte - lan müthiş mücade- ve taciz lelerinde, biÇ “Fakat Franmz hava ve de- Kulları öç renk yin ilede ye ünün kl yeya pas aya yünün yeşile KL ışık olanı... Sa bir bacak santim kut - güğme Hamdır. m — Her kadın bilmelidir. gibi srkılmamar Örgüler EEE Saya havlu örgü” yarayacaktır. © Bakız e ha ünite, bluz içeride. m ör re den kıvınnız. Siz ke b isini bir ii çıkar. Ne ee ö havlu o kadar #47U emer: sonra va bir buk kuru- naz. Orada kat rm ini ir. id ,, Kendi haline karama zum nem- gesürrneemmimmzer YAZAN srmn i Emekli general H. Emir Erkilet «Son Posta: nin askeri muharrir! bildi-İniz kuvvetlerinin bugünkü mevki, durum mndanlığın bildi ri karaşları bakkında bir şey bilememek > teyiz. Mütareke lâkirdısı çıktığı gündenbe- ri ehemmiyetine işaret ettiğim, Fransız de- niz ve hava kara kuvvetlerinin ne olacak - ları meselesi büzün de aydınlanmış değil - dir#Herhalde, görünüşe gö, bunlar ya tamamile veya bir kısm olarak İngiltere deniz ve hava kuvvetlerine iltihak edecek- lerdir veya etmişlerdir. Kezalik bir çok ka- xa zabitlerinin ve diğer harb edebilecek çağ da miktar Fransızın İngiltereye geçmiş olması ve orada Fransız resmi hükümetin. den ayrı olarak milli mücadele İejyonları kurmaları mümkündür. o Nitekim Leh ve Çekoslovak hükümetlerile cephelerde eri - Yip esir olmıyan Leh ve Çekoslovak kuv - vetleri İngiltereye zaten geçmiş bulunu - yorlar. © halde Lehistanın, Çekoslovak nan, Norveçin, Holandanın, Belçikanın ve si di de Fransanın mağlâb ve esir düş. le buralardan kaçanlar İngilterede, müc deleye devam için, yeniden silâhlanmak ve Almanlarla harbe devam etmek imkünla - nn bulacaklardır. Onun için, bugün Al - smanyanın ve onun o Führeri bay Hitlerin karşısında dikilip duran inuazzam bir me- sele vardır: İngiltereyi mağlâb etmek na - sıl mümkün olacak meselesi?! Almanlar için İngiltereye karşı takib o - İanacak üç harb sistemi vardır; Biri, İn - giltereyi hava ve denizaltıla vasıtalarile abluka ve tazyik; diği ingiliz adasına as- ker çıkararak adayı istilâ, üçüncüsü, İngi - izlerin Asya ve Afrikadaki müstemlekele - rini karadan zapt ve işgal ederek onu bu müstemlekelerin ve dominyonların kaynak- larından mahrum etmek, Bu üç türlü rnücadelenin birincisi Al » manlarla İtalyanlara hiç bir kat'i muvaffa- kiyet vâdetmedikten başka harbi uzatarak İngiltereye büyük bir ordu ile beraber çok kuvvetli bir hava armadası © teşkil etmesi için vakit ve imkân verir. İkinci mücadele ve muharebe tarzı ise gerçi çok müessir - dir. Meselâ Cebelüttarıktan sonra Alman ve İtalyan hava, denizaltı ve motörlü kuy- vetlerinin işbirliğile Mesir ve Süveyş alına- rak İngiltere Akdenizden tumamile çıkarı - ilir. Sonra ayni kuvvetler Afrikadaki m İngiliz | müstemlekelerini karadan zaptederler. Rusya vasıtasile o veyahud © yolla Hindistana taarruz imkânları da yok değildir; fakat bunlar, çok müessir teşeb - büsler olmakla beraber çok çetindirler ve ayni zamanda, muvaffak olmaları fazla za- mana tevakkuf eder, Onun için, birinci tarz Halük eğilerek karısının ellerini tut- tu ve yarı şaka, yarı ciddi bir tavırla şu sözleri söyledi: — Öyle ise şunu unutmayınız: Tara- fımdan sevilmek istiyorsanız siz de sev- meğe hazır olunuz. Sayed siz beni cezb etmek teşebbüsünde bulunursanız ben de sizin kalbinizi elde etmeğe çalışaca- ğrm. Razı müsmuz? Zeyneb gözlerini yerden | kaldirma- dan: — Bu pazarlığa razıyım, dedi. — O halde dikkat edelim, birimiz ötekini zayıf düşürüp ıztrab çektirme Karı koca yüz yüze bakışarak gülüş- tüler. İkisi de büyük bir azabdan kurtul. muşlar gibi memnundular, * Bir hafta sonra Zeynebe Naciyeden bir mektub geldi. Bu mektubda Naciye, doğduğu gündenberi ablası bildiği Zey- neble aralarında geçen hâdisPsri unut mak istediğini, ondan af dilediğini yaz- dıktan sonra hastalığından bahsediyor ve Kandillideki köskin bulunduğunu, ablasını orada beklediğini ilâve ediyor- du. Zeyneb bu mektubu almca evvelâ hiddet ve isyanla kâğrdi buruşturdu ve evlendiği gündenberi Naciyenin: kendi- sini sramadığı halde hasta olduğu için yanına çağırdığını düşünerek Kandilliye gitmemeğe karar verdi. Fakat saatler ğeçtikçe bu kararı sarsıldı. Nasıl? Nue- ret beyle Saide hanımın, aslı nesli bilin- miyen zavallı bir yavruyu göğüslerine ba- sarak naz ve naim içinde büyütmüş olap o yüksek kalbli karı kocanın çocuğu ken- disini çağınr da Zeyneb bu davete ica- bet etmez mi? Naciyenin belki kıskanç- ık ve huysuzluk, belki de gurur ve hirs saikasile yapmış olduğu hareketler ne o- İursa olsun, Zeyneb bu öksüz kıza yar dıma imecburdu ve bünü bir müddet için unutmuş olmas bile şayanı affola - mazdı. Naciye, Kendi kaprisletini tatmin için ne yaparsa yapsın, Zeyneb, onun temel neticeleri gibi, İngiltereye silihlanmak ve hazırlan - mak imkânları verebilirler. Elhan, İngiltereye karş muvaffakiyet- İs harb edebilmek için, Almanlarla İtil - yanların, yukanda saydığımız her üç mu - harebe ve mücadele tarzını hep birden, ay- ni zamanda veya safhs safha tatbik etmek- ten başka çareleri yoktur. Eğer Almanlar ve İtalyanlar, bütün kara, hava ve deniz vasıtalarını ortaya koyarak bir yandan İn- tere adasinin ablukasını temin (ederler, diğer cihetten Cebelüttarıkla Süveyşi İn - giltereye karşı kapayabilirler ve nihayet Büyük Britanya adasma, burasını az za - manda istilâ edebilecek kadar, büyük kuv vetler çıkarabilirler ise İngiltere * mağlüb olunur. Onlar da Avrupanın ortasile Af « rikanın hemen hemen topunun hikimiye - tini ellerine ahrlar. Çünkü Fransa ve İn - giltere mağlâb edildikten sonra buralarda Almanya ve İtalyaya karşı duracak hiç bir kuvvet kalmamış olur. Fakat doğu ve cenub doğu Avrupa ile bilâmum Asya meselelerinin halli ancak Sovyet Rusya ile anlaşma veya vurüşma ne ticesinde mümkün olur, Görülüyor ki he - nüz harbin ortasındayız, ve Almanya için geri kalan işler en güç işlerdir. H. E. Erkilet Bir mahalle kavgasınd iki kişi yaralandı Dün Eyübde bir mahalle halkını velvele. ye veren ve 2 kişinin tehlikeli surette yara. lammalarile nelicelenen kadınlı erkekij bir arbede olmuştur. Erübde Tukkeci Çeşme sokağında oturan|S©" Rifatla karısı Ayşe ve ayni sokakta 3 numa, rada oturan Hafize, damadı Behçet, Sabri, Fethiye ve Perihanla bir ev meselesinden do. layı evvelki gün Kavga etmişlerdir. Bu sebeble birbirlerile araları açık bulu - nan bu komşular, dün tekrar bu mevzuu ta. zelemişler ve yeniden münakaşaya başlamış. lardır. Sokak ortasında bir müddet karşılık. nı hakaret halinde devam eden bu ağız kar. gası az sonra büyük bir arbede halini almış, erkekler ve kadınlar birbirlerine girerek snç- saça, başbaşa dörüşmeğe başlamıslardır. Bu esnada İşe sopa ve taş da karışmış, netirede kavgarılardan Rifatla Behçet ağır surotte yaralanmışlardır. Her Iki yaralı da ifadeye gâyri muktedir bir halde Cerrahpaşa hastanesine kaldırı! mışlardır. İki kişinin çok ağır bir surette yaralanma. sına sebeb olan, bu hâdisenin #ahkikatına müddeiumumi muavinlerinden Necati el koymuştur. Kavga ayıran Nasrettin Hocanın bir fıkrası vardır: «Hoca evinde uyuyormuş, sokakta bir gürültü olmuş, Hoca uyanmış, pencereden bakmış, bir kalabalık var... Bağırışıyorlar, birbirlerini tokathyorlar, Hoca: — Hele bu kavganın asil ve esası nedir, bir öğreneyim. Diyerek yorganı sırtına almış, sokağa çıkmış, etrafına bakınmış, bu sırada bir a- çıkgöz hocanın sırtındaki yorganı çekip ak mış ve kaçmış. Hoca da evine dönmüş, rsi sormuş? — Kavganın asıl ve esasını öğrenebildin mi? Serlevhalı havadisi okuyunca bu fıkrayı hatırladım: Seyyar satıcı Kasım, karsı Azizeyi dö-! vüyormuş. Muhittin isminde biri de gör-| müş, ayırmak için aralarına girmiş, Kasım bu müdahaleye çok kızmış, bıçağını çek- miş, Muhittini yaralamış. Muhittin herhalde Nasrettin Hocanın giz mütarekeler Sür AN BUNDAN Denize girmek yasağı İstanbul Belediyesi, | plâj mevsiminin yaklaşmış olduğunu nazarı dikkate almış” denize girmenin tehlikeli olduğu sahillere, «Burada denize girmek tehlikeli ve yasak: tır» levhaları koyduracakmış. Plâj olmıyan yerlerde, denize girmek tehlikeli olduğuna göre İstanbulun hemen bütün sahillerine bu levhalardan konulacak demektir. Plâjlarda da sıhhi tertibat, icabında yar- dıma koşacak doktor bulunma: için plâjlardan da denize girmek tehlikesiz de- Zildir. «Burada denize girmek tehlikeli ve yasaktır» İevhalarından plâjlara da koy- mak icab eder, — Diyeceksiniz ki: — Peki amma hiç mi dere: girmiyece iz? Bu suali ben de kendi kendime sordum, Fakat cevabını veremedim, Yükseliyor Muhtekir gazete okuyordu. Şu serlevha. yi gördü: — Köprü yükseliyor. — Eyvah, dedi, daha evvelden habe rim olsaydı, ondan da bir miktar alır, aw fıkrasını bilmiyordu. Eğer bilmiş olsaydı, Hocanın başma gelenden kötüsünün kendi başına geleceğini düşünür, kavga edenlerin arasına girmezdi. diyeye koyardım. “mel İulüri İLK SEVGİ Bir genç kiz okuyucum seviyor, sev: ıç her bakımdan okuyucum genç kıza tavırlarile hissettirmişler. Genç kız okuyucum, şimdi bu seneler denktir. İyi bir silenin çocuğu, parlak birİevvelki macera dediği bir bakışmadan ile- istikbali var, ahlâkı temiz. i hakkında da | Çünkü e e mea | Sanli intel Kan yeniği KÜME malâmat veriyor: Tahsili iyidir. Ahlâkı iyidir. Gerek genç kiz okuyucumun, yerek ©- nun sevdiği genç erkeğin aileleri bu iki gen» cin izdivaçlarına taraftartırlar. Hemen ni- şan merasimini yapacaklar ve evlenmeleri için icab eden hazırlığa başlıyacaklar, Genç kız okuyucumun tereddüd bir nokta var. ” Bundan birkaç sene evvel bir yaz mevsi- mini İstanbul sayfiyelerinden birinde ge girmişlerdir. Genç kız okuyucum © zaman henüz daha pek gençtir. Adeta çocuk deni» lecek bir yaşta. Gene onlar gibi sayfiyeye taşınmış bir ailenin kendi yaşındaki genç çocuğunu evvelâ uzaktan görmüştür. Bilâ- hare komşu olmak itibarile iki sile görüş müşler, tabii bu ailenin çocuklar da... Mektublaşmamışlar, aşktan bahsetmemiş- ler. Fakat birbirlerine sevdiklerini gözlerile, ettiği Nakleden: Muazzez Tahsin Berkand anne ve babasının hatıralarına hürmeten bunu hoş görmeğe çalışmalı, henüz ken- disine muhtaç olan mektebli bir kızı büs- bütün yalnız bırakmamalı idi. Biraz vicdan azabils karışan bu dü- şünceler genç kızı bütün gece mesgul etti ve nihayet ertesi sabah Kandilliye gitmeğe karar verdi. Bu kararı vermek onur iki bakımdan memnun etmişti: Hem hasta Naciyeye muavenet edecek, onun yanında büluna- cak, hem de yazm sıcak günlerinde Kan- dillide bir müddet serinliyecekti. Mem- nuniyete üçüncü bir sebeb daha vardı amma, bunu kendi kendisine bile itirnf- tan çekiniyordu: Bir müddet için evinin havasından dışarıya çıkmak... Filhakika, kocasile son mühim ko- nuşmadan sonra evdeki vaziyeti cidden müşkül bir safhaya girmişti, Her ne ka- dar Halük aralarında hâsl olan muta- bakata dair bir imada bulunmuyor, bu- örünmüyoraa da, o vakte kadar tam iki e gibi ge- çen sade hayatlarma belirsiz bir çekin genlik arız olmuştu. Kandilliye gitmeğe karar o verdiğini kocasına bildirdiğinin ertesi günü bu mu- vakkat ayrılıktan hiç bahsetmeden kar- sıbkhı kahvaltıların ettiler ve Halök ka- sını iskeleye kadar teşyi etti. — Allaharsmarladık Halük... — Güle güle Zeyneb. Aralarında bir saniye süren kısa bir sükâttan sonra genç adamın yan ciddi, yarı müstehzi ve şakacı sesi sordu: — Ayrılığın acı tecrübesini kalbime tattırmak için mi gidiyorsunuz Zeyneb? Bu sözler genç kızın üzerinde fena bir tesir yaptı. Birdenbire, kocasının kendi- sile alay etmekte olduğuna zahib oldu ve elini onun elinden kurtarıp iskeleye koşarken sert bir cevab verdi: Ne mi "> Fakat vapura girdikten sonra kocası» na karşı duyduğu öfkenin artmakta ol- duğunu hissetti. Onun her şeyi şakaya bozmak istemesine, herhangi bir vazi - yeten bir alay mevzun çıkarmasına hid- det ediyordu. O kadar ki, bundan böyle onu Handanın pençeleri arasına terke- derek onunla meşgul olmamağa karar verdi. * Kandillideki kökü ve Naciye ile da- dısını tekrar görmek Zeynebin hisleri ü- zerinde müthiş bir buhran © yaratmıştı. Kendisini tamamile mazisine avdet etmiş #yor, bütün ömrünü beraber geçirdiği. insanlar. aranda © ve sevdiği yerlerde yaşamaktan desin bis zevk du- yuyordu, Kalbinde Naciyeye karşı duy- duğu iğbirar, onun ince kollarının boy - unu doladığını, hasta sesinin: sAbla'p diye çağırdığını duyduğu dakika tama - mile silinmiş, yerini sıcak bir şefkat ve sevgiye terketmişti. Naciyenin kendisine gösterdiği büyük alâkanın pek muvak - kat olduğunu. ilk fırsatta gene iğneli sözlere, mağrur tavırlara başbyacağını bildiği halde bunu düşünmek istemiyor, ber şeyi affediyordu. Fakat buna mukabil hislerinde başka bir değişiklik hâml olmuştu. Şimdi Halö- ka karsı bir kin ve hümmet duyuyor, o- Bun hareketlerini şiddetle tenkid ediyor- du. Çok müşkül bir vaziyette bulunduğu sırada onun kendisine el uzatmıs oldu - unu unutarak Halâku böyle gülünç bir izdivaç yaptığından dolayı tenkid edi - yor, anasız ölüm sözlerile merhameti - ni tahrik etmiş olmasını, hiç lüzumu yek- ken ortaya bir hastalık çıkarıp kendisi- hi evinde oturmağa mecbur etmesini af- fedemiyordu. Genç ve tecrübesiz bir kı- nı müşkül bir vaziyetten kurtarmak için Halök başka bir çare bulamaz mıydı? Bu gülünç ve garib bağlantıya ne ihtiyaç vardı? Mademki anasi sandığı kadının ile beraber asılsız nesilsiz bir insan haline döşen bir kıza yardım etmek is - tiyordu, onu makul sözlerle teselli ede « rek gene kendi evine dönmeğe mecbur etmesi daha mantıki bir hattı bareket ol maz mıydı? (Arkası var) ri gitmiyen hâdiseye ehemmiyet veriyor. «En kuvvetli sevgi ilk sevgidire" zaman o ilk defa seviyor zannettiği genci unutamamaktan korkuyor. * Okuyucumla ayni fikirde değilim. Bir kere o birkaç sene evvelki macerayı, bir sevgi hattâ bir sevgi başlangıcı olarak ta kabul etmiyorum. Onun macera dediği şey bir çocuk hevesinden başka bir şey değil- dir. Kısa bir müddet birbirl, gözmüş- ler, bir daha birbirlerini aramamışlar. Ba nasıl sevgi olur. Okuyucum bugün'o gençle karşılaşsa belki de onu tanımıyacaktır. Ta- ile bana yazdığı mektubda bildirdiği celerine kendi de gülecektir. Okuyucuma tavsiyem... Böyle çocukça düşüncelerden vazgeçmesi, ve kendine tax Eb olan sevdiği ve kendini seven gençle bir an evvel evlenmeleridir, TEYZE Bunları — biliyor mu idiniz ? Tırnak yerine saç, Şaç yerine tırnak EE Tırnaklar ve saçlar ayni mad delerden o mü- rekkebdir' Ay. ni maddelerden mürekkeb ölan be uzuvlardan tırnağın yerin. de saçın, saçın yerinde tırnağın : çıktığını gözönüne getiren bir kerika- türcü, parmakları saçlı ve başı turnaklı bir insan karikatürü yapmıştır * Bir damladan 2.000 damla Kadınların tuvalet eşyaları arasına kö- Tonya serpmek için N kullandıklar; vapari- zatör ismi verilen Jâs- tikli serpme şişeleri her- damla mayii N 20.000 damlaya kâdar taksim etmek sure- tile serper, mayie karıştırılmış esans bu bir damlanın 20.000 de biri olan her dam- lada müsavi miktardadır. * , Çöller nasıl meydana geldi? Kum çöllerinin, eski denizler olduğunu söy« lerler. Fakat bu iddia doğru değildir. Bazı çöller vardır ki, hiçbir devirde oraları su kap- lamamıştur. Kum örtülü olmaları, evvelee deniz olan o çöllerden esen rüzgârların kumları oralara taşıma» ları ve toprak tabakasının rüzgünn taşı dığı kumlarla örtülmesi neticesidir. 33

Bu sayıdan diğer sayfalar: