3 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

3 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

£ Ke SE ransızca İstanbul gazetesinin © Haziran tarihli nüshasında «Hâdise lerin aydınlığında Polonya seferi» başlıklı bir yan gördüm ve istifade ile okudum. Salâhiyetli bir kalemin mahsulü olan bu makalenin ehemmiyetli kısımlarını nakil ve dercetmeği faydah buldum. ii polyonun sevkulceyş ve tâbiye usul imi ondan yarım asır sonra Molteke, Na- pen gi nazaran malik bulunduğu daha iyi Ye daha seri medeni vasıtalar (tektrnf ve emiryolu) ve daha tesirli ve müteharrik tilâhlar sayesinde, tekemmül ettirmişti. Bil- hassa 1870-71 Alman — Fransız harblerim. ie, Napolyon harb usulü büyük Moltke- vin usta elile fevkalâde kıymetlendirilip di- pamikleştirilmiştir. Napolyon olike rb usulü düşmanın cenah ve gerilerini sa- tarak onu imha etmekten ibarettir. 1914-18 Cihan harbinde, Alman sefer- er plün Napolyonun ve büyük Molike- Bin harb usullerince hazırlanmıştı. Alma orduları da gevek silâh ve techizat ve ge» Tek talim ve terbiye ve ahvali maneviye itibarile pek mükemmel idiler. Fakat impa rator ikinci Vilhelmle küçük Moltkenin sa- winda içtimn etmis olan Alman başku- mandanlığı Şilifinin plânını tatbik edemi - yecek kadar ruhan zayıf idi. Onun için, garbde, büyük selefinin güzel tertib tiği ihata yapılamadı ve nihayet bir sür sephe muharebelerine müncer oldu. Bu yüzden de Almanlar seferi kaybettiler. Eylülde başlıyan ve şimdiye kadar hep Alanların seri galebelerile neticelenen şim Em Avrupa hazblerinin başlıca vasfı ise Hiram cephelerini delerek ve yararak mu kısımlara ayırmak ve bunların, birer ni Tir'nt hatlarını keserek imha eyle - yorlar, urupadaki aydınlığın İste buna simdi yıldırım harbi di -! Bu harbin başlıca icra vasıtası w -(izah ediyor: «Baskın, müthis bir çidldet, Po son hâdis da Polonya seferi o... YAZAN Emekli general i H. Emir Erkilet | ın başlarına gelecek akibeti bekliyor ve Po- lonya harbinin zerigin derslerinden istifade ederek, düşmanın yeni sakeri | tbiyesine daha uygun bir surette harbetmek için ha- zırlanmak imkânma malik bulunuyorlardı. Polonya ise, kendine gelmek içi hâdiseler, Polonya ordusunun müttefikle-|287an ve ne de vesıtn bulabildi. O düşma- rin müşterek geyesi uğurunda, ne kadar bü- yük gayret ve kuvvet sarfetmiş olduğunu izah etmişlerdir.» «Polonya, seferberliğini ikmal edeme - den, yani ordusu henüz barış zamanına mah sus bir kuvvette iken, ve -kâfi parası ol - madığı için - Majino tarzında bir tahkimat hahttı olmazsızın, taarruza uğradı; onun binlerce Kim. Hik ve tabit manilerden âri, düz hududları pratikte müdafan edilemez- lerdi. 5000 Alman harb uçağına mukabil Lehistanın yalnız 300 uçağı vardı. Kez Almanların 15 zırbh ve motörlü ne karnı Leh törlü tugay (liva) mevcuddu. Leh ordu » isine gelince bu da yirmi kadar ümeninden ibaret olup. 60 kadar u enine karsı bunlarla harbe mec- bur olmuştu. Bu suretle Leh uçakları 17 ye kartı birle ve Leh zırhlı muharebe a - rabaları 30 a mukabil birle ve piyade kuy- vetleri de 3 e karşı birle harbetmişlerdi. Bu azim farklara bir de büyük insan ve mal - zeme yekün farklarmı, yepyeni Alman mü- harebe usullerini, bombardıman uçakları» nın demiryolu şebekelerinin düğüm yerleri (istasyon, köprü vessir hayatt noktalar); şehirler, yollar ve yollarda yürüyen kollar ve kafileler üzerinde yaptıkları tesirleri ve nihayet motörlü kollara ileriden yol açan binlerce para: ri katmak icab eder.n Muharrir yukurdaki fıkrada zikrettiği yeni Alman muhehrebe usullerini şu suretle çak, tank ve metördür. Fakat ne okursa el-ilonyalı zabit ve nefer üniforması giyerek van İyi ordular ve en yeni ve mükemmel mrb vasıtaları, nihayet © onlar, o maksad ; topyekün kullanan ve kullana cak olan palik olduğu deha nisbetinde kudretlerini gösterebilirler, miz vukuf bütün muhabere ve mıvasala vasıtalarını İkesen ve gerilerde hükümet memurları ve : İhalk arasında intizamsızlık ve panik çıka - yüksek sevk ve idare makamının | ran Alman casusları..» Bundan baska mu | harrir, «Almanların açık sehirleri, hasta - Ba deha ise ancak harbin|neleri ve hattâ yollar ü sayesinde parlar ve keskin- | muhahcir halk kafilelerini o bombalainakla İtakib ettikleri maksadın, ailelerile hemşe - inde geri kaçan Onun için, gafil avlanmak istemiyen bü-|rileri için endişede bulunan cephedeki “gi milletler, 18 günlük Polonya, bir ay - ve Norveç ve birer ve ikişer haftalık Ho- da, Belçika ve Fransa hasblerinin sır ve peahiyetlerini araştırıp aramağa çalışıyor - Mn Bizde, yukanda bahsettiğimiz yazıda u mahiyette dersler sezdiğimizden onun hea kısımların aşağıya nakil ve dercet- meği faydalı gördük. ç sEylâl 1939 Polonya harbinin aldığı se- Yi şekil, büyük bir hayret uyandırdı. Çünkü sekeri hareketlerin böyle bir tarza döküle- yek bu derece baş döndürcü bir bız alabi - leceklerini kimse beklemiyordu. Fakat on- dan sonra, biri diğerinin ardından gelen Solda: Bu Kuvafür bir « . rulo: Je gevşek . Wpuzdan ibarettir. Topuzun ahenk ve Fizan €ki Yunan heykellerini hatırlatır . * an Muntazam. ve birbirine benzer eler alnı gerçeveliyer. Kulaklar mey - danda, Arka saçlar içe kıvrık. a Bu kuvafür ister esmer, ister sarisin he. men bölün beydi yüzlü, çizgileri düzgün ve kulakları güzel kadınlara tavsiye edilir. Mütenasib endamlılar için Orta boylu ve müterasil bir kusurunuz yok. Tabiat size en büyüğünü nerede bağışla, tir. Bundan alabildiğine istifade cez niz. Kimsenin giyemiyeceği türkü çeşid ku. maşları, hoşumuza giden en güç giyilir mo - delleri, zevkinizi okşıyan, yüzünüze yarn- şan iri, ufak, kenarlı kenarsız her türlü #p- kayı tereddüdsüz alınız, Hepsi de size ya- vaşır. Herkes giyemediği için de giyinişinize bir hüsusiyet ve şahsiyet verir, Her kadın bilmelidir Kahvenin temislikteki mühim rollerine dair işte üç pratik misal: Mutfak vesair yerlerdeki fayansları üstü. pe biraz kahve teivesi sürülm ir bes parçasile siliniz. Sö ei! Jekeleri kahve telyesile iz. Yani hiç güzelliklerin is. kerlerin manevi kuvvetlerini kırmak» ol - duğunu tebarüz ettiriyor. «Bütün bunlara rağmen Polonya ordu- sunun kahramanlığı ona, Alman saldırış - larına karşı, hahftalarca mukavemet imkâ- nını verdiği gibi, hattâ Hitler, müthiş bir enerji zimle harbeden Polonya ordu- sunun işini bitirmek için, nihayet düşman olan bolşevizmin askeri yardımına müra - caat etmeği İüzurmlu görmüştü. (V)» «Polonya harbinden sonra birçok hâdi - seler oldu. Almanlar Danimarkayı, Norve- ci, Holandayı, Relçikayı ve Fransayı mağ- lâb ve işgal ettiler. Bütün bu memleketler, Ba, İnsanen ve malzemece ancak aylar sar- le ikmallerine imkân bulabildi yiat verdirerek kabil olabildiği müddet mukavemetten başka bir sey yapa- madı. Polonya harbi esmasnda, Almanların lü ve yaralı yekönü (350,000 dir. (2). Zırhlım uharebe arabast ve zırhlı otomobil zayinte 1000 kadardır. Leh uçakçılığı, sayı- es dun bulunmasına rağmen, kendisinden bir misli daha fazin (700 kadar) düsman uçağı düşürmeğe muvaffak oldu. Polonya kanını akıtmak cihetile büyük fedakârlıktan bulunmuş ve şerefle mağlâb olmustur, Var- şovanın kahramanca müdafaası bu harbin tarihine, Dünkerk ric'ati kadar şerefli biri ©“ sayfa katmister.» «Polonya kendisinden pek çok kuvvetli ve daha iyi hazırlanmız bir düsmanla ü - midsizce çarpışıyorken, Fransa hiç bir mâ- niaya uğramaksızın seferberliğini o yapmış ve İngiltere seferi ordusunu o hazırlıyarak Fransaya emniyetle nakletmişti. İki müt -| k ordu, Majinodaki yerlerini işte böyle müsald şartlarla işgal edebilmisler, Al manlar da aylarca âtl kalmışlardı. Bu inti- zar müddeti müttefiklere ayni zamanda si lâh, malzeme ve techizstlarım tamamla - mak ve arttırmak için bol vakit ver, «Polonyanın, bu harbin bidayetinde, müttefiklerin mwrumi ve müşterek maksad- lan hesabma yapmış olduğu askeri hizmet fevkalâde büyük, hattâ Polonva ördum - »un oynadığı rel, birenk noktalardan, kat'i bile olmustur. Hatrletahm ki bu vol henüz sona ermemiştir. Hududları dışına cikarl- mıs olmakla beraber Polonya (o silâblarını teslim etmemiştir. ilk...» H.E, Erkilet (1) Bize kalırsa böv'e hir Mizam hâstl ol, mamıstı, çünkü Rdtr Pelenyavs verkfan yürümeke hasladıkları saman Yeh orinen, esas itiharile maflib editmiz ve lah seferi Almanlaren kazanılmız bukenuvorda (9) Bu vekön fazla bir tahmine miisteni e gi Pin İtalyadan iki vagon limon geldi Limon darlığını önlemek üzere tera yollie İlalyadan mon getirtmek hususnada yapı. lan teşebbilder müsbet netice vermiş ve ik olarak iki vagon gelmiştir. Bu Emonların İthalâtçiları fiat mörskabe komisyonuna müracaat ederek evvelce tes - bit ve ilin edilen Kiatlara bunların sotilme,. zn kabil olamıyacağını ve kara nakliye üc - tellerinin pahahlığının buna imkân bırak. madığımı, bildirmişlerdir. Komisyon vaziyeti tetkik etmektedir. «Son Posta» nm edebi tefrikası: Gl k 2 5 Bu müşfik sözler genç kızın heleca - nım büsbütün artırmıştı. Kesik bir sesle ona bütün olanı biteni anlattı ve Zeyne- bi nasıl evinden koyduğunu söyledi. Handan onu büyük bir merak ve alâ ile dinliyor, nefes bile almaktan korku - yordu. Gözlerinde hain bir zafer ığı yanmıştı. Artık hakikati bütün çıplaklı - gile biliyordu, Demek Zeyneb bir kibar kızı değil, sokaktan toplanmış, ash nesli meçhul bir paçavra idi ha! O halde Ha- lük onunla merbamelen evlenmişti, Handan bir yandan bunları düşünü - yer, bir taraftan da Naciyenin sözlerin « den bir tanesini kaçısmıyordu. — Şimdi her şeyi arlıyorum. Zeyneb nereye gideceğini, ve yapacağını bilme - diği için bu izdivaç teklifini kabul etti. Halüku sevmiyor! Bu felâketin sebebi de benim! Onların mes'ud olmadıklarını anlamıştım. Şimdi beni dinle Naciye, bunlar - at'iyen hiç kimseye bahsetmiyecek- Hiç kimseye... Anladın mı? — Acaba her sevi anladığımı Zeyne- be «öyliyerek o kendisinden af dilesem mi? — Sakın hal Onun bu mevzu üze - rinde konuşmaktan ne kadar müteessir olacağını tahmin edersin. Onun yarasını deşmel Bundan manda Halök çok asil ve eski bir aileye mensubdur. Sayed an- nesi, yengem bundan haberdar olursa Zeynebe karşı tavır ve muamelesi deği - şir. Senin gibi, benim gibi, Zeynebi e den sevenler için onun Darülâceze kapı- sında bulunmuş bir kız olmasının hiç e » hemmiyeti yoktur amma, yengem bizim gibi düşünmez. Bu eski meseleyi yeni - den ortaya atarak sevgili Zeynebimizi hakir bir vaziyete düşürmek hiç muvafık olmaz. Naciye telâşla: > — Aman Allahım! diye bağırdı. Be- ni ko: nuz. Bundan (kimse; eğime yemi dan k si | YY KUMAS FİATLARI umaş fiatları hükümet tarafından tesbit edilecekmiş, Her mağazada bulunan kumaşların küçük birer parçası da mühürlü ve üzerinde fish yazıh olduğu halde saklanacak, müşteri: — Bu kumaşın fiatı yazık patçasmı gö- reyim, i Dediği zaman mağnza sahibi, tezgâh -! tarı, parçayı çıkanp müşteriye gösterecek- miş. Fevkalâde iyi bir usul. Bundan böyle iki Kiralık kumaş, dört liraya, en en iyi niyetine almıyacağız de - mektir, Fakat bu evdeki pazardır, bakalım çer- şıya uyacak m? Yarın, öbür gün, bit hafta, belki de bir ay sonra gideceğimiz bir mağazada, be - #endiğimiz kumaşın topunu tezgâhtara ise- ret ederek: — Bu kumaşın fiatı yazılı parçasını gö- Teyim. Dediğimiz zaman tezgâhtar gülümsiye-| Kumaşın fintı yazılı parçası ölor mü beyim? Cevabini vermiyecek mi) Biz: — Gazeteler yazdılar, herhangi bir ma- iazada nc kadar kumaş mevcuden © ka - dar dn parça bulunacak, ve bu parçalar ü- zerinde kumaşın fiatı yazılmıs olneak. Diye israr edemek de gene gü lümsiyerek* — Anladım beyim, bir kere gazeteler yazmışlardı amma, öyle bir şey olmadı. Demiyecek mi? GO NÜLTSLE Böyle demese bile kumaşçı, gene di tarafına yontmak çaresini bulacaktır; — Gerçi bitçek kumaşların fiatları zili parçalan mevcud. Fakat sizin beğen diğiniz kumaş yeni geldi. Parçası hes tasdikten çıkınadı. Esasen iki kost var. Siz maldan anlarsınız diye gösteri Parça tasdikten çıkıncıya kadar satılır, Gi ne siz bilirsiniz. ? Yahud parçayı gösterecek, fakat fi parçada yazılı olandan bir misli fazla 6) liyecektir: ğ — Parça fiatı doksan santimlik tek üzerine dört yüz kuruş tesbit edilmişti! kumaş doksan santimlik iki en old göre sekiz yüzden aşağı verilemez. * Ve nihayet günler geçecek, ve biz ge — Kumaşların parçaları olacaktı d mi? ğ Diyeceğiz. Şöyle bir mukabelede bulun maya cesaret edecekler: — Evvel e bir şey vardı. i kalktı. Hattâ eskiden sattığımız kumaşla nm parçaları duruyor. Onlar da ub pazarlıksız satış yapılır» levhasının amışlıkk, — Bunlar mutlaka böyle olacaktır, demi yorum. Ben endişelerimi | anlatıyor Böyle sahnelere meydan ve imkân veri yecek tedbirleri evvelinden almalıyız. Ga laat Hİ e ei Rİ Bu vaziyette ne yapılabilir? Büyük şehirlerimizden birinde oturan > erkek okuyucum bana tamam $ sayfa tutan! bun bir mektub yazmış. Anlattıklarını bu -| rada nakletmeğe hâkkim yok. Fakat mum | bir mevzu haline getirebilirim. Önüme Koy. duğu müsdele şudur: «Çocukluğumda hayalimde besleyip bü- yi im adem olmaktan çok uzak kaldım. «Evlilik hayatım bedbaht geçti. «Çocuklarımda bile istediğimi bulama - dım, Dünya benim için artık kapkaradır. Bu xssiyette pe yapabilirim?» Bu okuyucum, mektubunun bir yerinde i. ma estiği gibi «bedbahtlığın ölçüsüz derindi. İline düşmüş tek adam, değildir. Benzerle . rini manlesef her köşede * bulabiliriz. hattâ bu dakikada üç beş sy evvel buna benzer bir mektub ulmış olduğumu hatırlıyorum. Var - &ır, ve olacaktır. Sorulan sualin cevabına gelince: Nakleder: Mawzzes Tahsin Berkand bi hazırlıyabilirdi. Binaenaleyh bu küm çük kızla daha fazla vakit kaybetmeğe Tüzum yoktu. Saatin geç olduğunu ileti sürerek yerinden kalktı ve artık Naciye- ye pek ehemmiyet vermeden pastahane- den çıktı. Şimdi yalnız kalmak, düşün - mek, tasarlamak istiyordu, Küçük kızı korkuttuğu için onun ağzını açıp seye bir şey söylemiyeceğine emindi. O halde vaziyete tamamile kendisi hâkim bulunuyordu. Otomobilinin yumuşak yastıkları ara - sirin, görülmüş, mağrur bakıslarile etra - ken, dünyada ilk ve #05 defa bir adamın, kocasının, kendisine Zeyneb yüzünden hakaret ettiğini, onu ber bakımdan kendisine misal olarak gösterdiğini, ona hürmet ederek kendi - sinden baş çevirdiğini düşünüyor ve bu- na sebebiyet veren kadın yerlere çar » pacağını yemin ediyordu. İntikamımı tamamile alabilmek için bazı teferrünta ihtiyacı vardı ki bunları da başka bir gün Naciyeden alabilirdi. Meselâ, Zeynebin Darülâcezeys buakık- dığı tarih vemire... Artık etrafındaki esrar perdesi tama- mile kalkınış, vaziyet tamamile tavazzuh etmişti, Bundan zonran da Handan gi- bi entrika çevirmeğe alışmış bir kadın için çocuk oyuncağından başka bir şey değildi. * Zeyneb, ancak on beş gün sonra Ha- Tüktan açık bir kart alabild. Genç adam, iki kelime ile Halebe rahatça vardığını ve iyi olduğunu bildiriyordu. Bu kartı eline aldığı dakika eğer Na- siye Zeynebin yanında bulunsaydı, onun yüzünün sevinç ve snadetle nasıl parla - diğını görecek ve Handanın sözlerinin yalar olduğuna kanaat getirerek vicdan azabı duymıyacaktı. Zeyneb için birdebbire yeni bir ufuk lamıştı. Artık kendisi- seal iyii leri yasarmıştı. Bir mendil almak için çekmesini açınca tesadüfen eline Halü- kun vaktile kendisine verdiği ince keten mendil geçti, Kenarında hâlâ o gün Te- pebaşındaki pastahanede Halükun yaz - dığı kelimeler okunuyordu, Zeyneb bu mendili eline alarak uzun uzun baktı. ütün bu ecayib maceranın başlangıcı, elindeki şu beyaz keten parçasına idi. O sabah evden çıkarker çantasına bir mendil koymağı unutmamış olaydı Halökla konusmak vesilesi olmıyacak ve hayatının tarzı büsbütün başka türlü ola- caktı. Bazan en büyük felâketler veya saadetler böyle manasız seebblerin ya - rattığı acayib tesadüflere bağl oluyor! Genç kız sevinç göz yaşlarını elindeki mendile silerken kendi kendine de: — Ob, çek siikür sağ salim vâsl ok muş! diye tekrarlıyorda, Fakat içinde, kalbinin en derin gizli bir köşesinde sızlıyan bir acı da vardı: — Niçin bana yazmak için on beş gün bekledi ve neden böyle açık bir kartpos- tal üzerine iki kelimz yazdı? Birkaç gün sonra postacı Haleb dam- gasile bir zarf getirdi. Bu, uzun bir mek- tubdu ve Zeyneb kâğdları telâşlı par - maklarile açtıktan sonra büyük bir saa- det içinde okudu. Mektubun ilk kısmı tamamile işlerin- den bâhisti; fakat satırlar ilerledikçe ife- de tarm da değişiyordu: «İşlerim pek çok... Bununla beraber, İstanbuldan uzakta kaldığım bu müddet içinde düşüncelerime bir mecra vermek, fikrimin karışık yolların düzeltmek iste- dim ve uzun uzun düşündüm. Yalnızlık- tn her şeyin manası değişiyor. Zeyneb, İstanbulda iken sizden bir gey vica ettiğim zaman: «Ta nm! diye cevab verir ve bütün dilek erimi sevimli bir tebessümle karşılar dımız. İşte şimdi de uzaklarda, çok w zaklarda bulunduğum helde gene siz — Öyle bir hastahk kı, tek ilâcı afra kuvveti Me «telkin» kuvvetinin birleşti si sayesinde ede edilebilir, diyereğm. Olmyan wedir, yapılmıyan nedir? tesbit ediniz. Yapılabilmeleri neye mütevai kıftır?. Onlari bulunuz. Vaziyeti ıslah ef ğe çalışınız. Bunda tebil bir dereceye kai muvaffak olabilirsiniz, o zeman telkin kun veline müracaat etmeğe bakınız. Kendi ke dinizi içinde bulunduğunuz Taziyetin d memnuniyet verici olduğuna Inandıra€i sınız. Mes'ud olduğunuza ikna edeeel ve.. sükünetle ölüm ssatinin gelmesini b Yyeceksiniz. * Bayan «Fatma» ya: — Hoşuma giden bir ismi yeni İşiiki yavrunun o babası darılmazsa söylü Pila'dir, ii Bunları biliyor mu idiniz P Tuz yemeden yaşanılirmı? | Üç İngiliz dok - 3 tor, tuzun vücud 22 4 Üzerine yaptığı te v. v i tetkik için Çe sirleri © yememişlerdir. tam bir hafta tuz Bir hafta sonra vücvdleri üzerinde Şiğ pılan dakik bir muayenede şunlar anlaş mıştır: Bir hafta içinde vücudde m tuzun yüzde otuzu kaybolmuştur. rı kalmamıştır. Ada'e krampları baş g termiştir. Vücud fevkalâde yorgun müştür. 4 * Yılbaşı tebriki kk Resimde o görülen işaretler Çinden gön- derilmiş bir yılbaşı tebrik kartının üze - rine basılmıztır. Bu işavetlerin mznası «u Zun bir ömür ve süâ- det» temenrisidir. * Fayıdalı bir bombardıman 1035 senesinde si Amerikadaki New RE jerseyde çok fazla miştır. Kar ovalarda j tamamile. © YAZA NE ” zn olduğun - “. ig dan kuşlar aç kalıp öleceklerdi. Buni üzerine kuşlara tayyare ile yiyecek veri mesidüşünüldü. Tayyareler yere düşt ğü zaman patlıyacak cinsten paketler Ku

Bu sayıdan diğer sayfalar: