3 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

3 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

liralık çeşidi Memleket Efaberleri Amerikalılar İzmirden yüz bin | i mal aldılar SON POSTA Ceyhanda toprak mahsulleri ofisinin buğday mübayaası Harbin tesirlerine rağmen imar faaliyeti devam ediyor| ceyhan musa — Adana ve Tarmsda İzmir (Husus) — Alman işgali altında Yulunan memleketlerden, ezcümle Avustur- Ya, Çekoslovakya, Polonya ve Belçika. an mal telebleri yapılmaktadır. Bu mal ta- Gblerine mukabil ticari faaliyet gayet dur. fun gitmektedir. İzmir ihracatının ruhu bu- Unan Akdeniz yolu şimdilik vapurlara ka . Yalıdır, Limanda ekseriya tek vapur bile gö- ülmemektedir. Yalmz dün Eksçeyinç adında bir Ameri - an vapuru gelerek 100.000 lira kıymetinde Ruhtelif maddeler yüklemiş ve Cerubi Ame. İkaya hareket etmiştir Bir kısım ihracat maddelerimiz İstanbul 8 Bandırma yolile ihrac edilmektedir. İzmirde beş ihracat birliği ve alla ithalât irliği şubesi kurulmuştur. İmar faaliyeti Harb halinden en az müteessir olan mem- Sketimizde hâlâ sulh zamanında olduğu gi. İ nörmal çalışmalar, imar faaliyeti devam İmektedir. İzmir ( vilâyeti ve şehri bunun Tizol bir misaldir. Bir taraftan İzmir bele - İyesi İzmir Enternasyonal fuarı çalışmala. İnn devam ederek şehre güzel müesseseler Bilye ederken öte taraftan da vilâyet tu . Stk ehemmiyeti haiz asfalt yolları inşa et. Fmektedir. Gene turistik inşaat faslından olmak üze. > belediye 300.000 liraya şehir otelini inşa Btirmektedir. Memleketimizde kâfi derece. #8 demir mevcudu olmadığından otelin t8 - Melleri beton olarak yerinde e dökülmüş ve i tin harbin yarattığı bir ihtiyactan biri #wlik meydana gelmiştir. Bu şekil daha faz! # ihtimam ve çalışmayı icab etlirmektedir. İshrin yol faaliyeti de son hızıyla yürü Möktedir. Dört kilometreden ibaret olan İn. 3ü caddesi yeniden yapılmaktadır. Bu iş Mikında (kma) edilecektir. İöwilâyetin turistik yollar plânma göre ilk İK Wârak Güzelyalı . İnciraltı - Balçova wa |İ $zi asfalt yolu yapılmaktadır. Bu yol Tem. İz sonunda bitirilecek ve Selçuk yolu in — rinden biri olan Aziziye tüneli ile bu civar . daki bazı inşaat bir buçuk milyon Uraya mal olmuştur. Münakalât Vekili Ali Çetinkaya ük İrenle bu tünelden geçmiş ve açılma töreni. ni yapmıştır. Bu tünelin dar olması ve fazla meyilli bulunması yüzünden şimdiye kadar bu hatta İngilizlerden satın alınan eski Ay, dın demiryolları vagonları o çalışmakta id Şimdi Devlet D. Y. vagon ve iokomotifleri çalışmaktadır. Münakalât Vekili İzmirde, şehrin büyük bir ihtiyacı olan İnciraltına vapur seferle - rinin ihdasım emretmiştir. İzmir . İnciraltı arasında bu hafta seferlere başlanacak v6) İngiltereden satın alınan Bayraklı vapuru bu hatta & n Burdurda yapılan hırsızlığın failleri Denizlide yakalandı Denizli (Hususi) — Burdur vilâyetinin Pa. mış rası ile eşya ve mücevheralını asıra -| âk kaçmış olan Burdurlu Ahmed Ateşle A.| MN Rızanın Denizliye geldiklerini haber alan zsr mahallesinden Hüseyin Altınkayanın alt,| olduğu gibi Ceyhanda da bir milddettir, top. rak mahsnlleri ofisi tarafından arpa ve yu. lâf mübayaası yapılmaktadır. Ofis, müstah, silden arpayı 3 kuruş 10 paradan, yulâfı ise 4 kuruş 10 paradan mübayaa © etmektedir. Hububat mahsulünün idrakinde malına müş. teri bulamıyan müstahsli fena vaziyete du. gar olmuş ve sıkıntı çekmeğe başlamıştı. Bu sırada hükümetin ittihaz ettiği bir kararla müstahsilin toprak mahsulleri ofisi tarafın. dan mübayaa edileceği haberi bölgede se - vinçle karşılanmıştı. Bu haberin kısa bir müddet sonra filliyat sahasına çıkması, bistabi bölgemiz müstah- gilihi pek memnun eğmiş ve sıkıntıdan kur. tarmıştır. Bu güne kadar Ceyhan bölgesinden Ofls, milyonlarca kilo arpa ve yulüf mübayaası yapmıştır. Bu arada buğdayın da mübayaa- sına başlandığı takdirde, Ceyhan müstah, 8ili kalkınabilecektir, yonlarla yulâf ve arpa mahsulü gelmekte ve ofisin evvelden hazırladığı depolara tartıla. Tak konmaktadır. | Serkomiser Kemal Yıldırımın aldığı tedbir üzerine 24 saat içinde mesruk eşya İle likte yakalanmışlar ve adliyeye teslim edil. mişlerdir. Trakya Umumi Müfettişi Muradlıda Muradlı (Hususi) — Trakya Umumi! Mü - fettişi General Kâzım Dirik Muradlıya gel, miştir, Bir çok meselelerle alâkadar olduk - tan bir müddet sonra Tekirdağına gitmiştir. Muradlıda bol yağmur Muradlı (Hususi) Muradlı ve havalisine #atına başlanacaktır. Aziziye tüneli ( ©Cümhuriyet hükümetinin büyük eserle - i çok bereketli yağmurlar o yağmıştır. Yazlık Manisada 50 kuruş alacak | yüzünden bir adam öldürüldü Manisa (Hususi) -— Şehrimizde bir ka-; til vak'ası olmuştur. Manisanın Tevfikiye | mahallesinden Mehmed oğlu Hasan ile Akmescid mahallesinden Halil oğlu Lütfi| adında iki kişi elli kuruş alacak meselesin - den dolayı aralarında kavga çıkmış ve Ha san hâmil olduğu kama ile Lâtfiyi baldı - rından yaralamıştır. Yaralı derhal hastaneye kaldırılmşı ise de Fazla kan zayi ettiğinden bir müddet sonra ölmüştür. | Katil yakalanmış ve evrakile | sdliyeye| teslim edilmiştir. mahsulât şimdiye kadar görülmemiş derece. de iyidir X Sivan (Hususi) — Bir müsamere ver - fek ve bir futbol maçı yapmak üzere Ordu # snçlerbirliği şehrimize gelmiştir. Evvelki günkü ve dünkü © kısımların hülâsası otuz beş yaşlarında güçlü kuvvetli hir yi kadmı olan Luiz Burnel sabahleyin İlilistağı Meyeliköşke giderken köşkün sahibi Mvercin meraklısı Marukin'in güvercinlik #ğlarında sirtüstü yatmakta olduğumu gör- İ Dir Kadın kendini çabuk toparladı ve Mirülmüş olduğunu anladığı Marukin'in ütüne şalını örterek koşarak jandarma ka. Hğiitoluna gitii ve hâdiseyi anlattı. Az sonra fidarma çavuşu ve iki jandarma neferi Şeliköşk yolunu tuttular. andöorma çavuşu Marukin'in kızı Mat - izel Sandradan malümat alacağını w - ordu. * İğöylü kadın ona genç kızın Pariste çalış. il ğ ve trenle Parlse gitmiş olacağı ve ev.) ; Vak Sofya isminde bir ihtiyar kadın çalıştı . 3 anlattı Savuş, neferin birini cesedin yanında bi. #aktarak yanında Madam Burnel ve diğer darma olduğu halde köşke gitti, evdeki “05 hizmetçi hişbir şeyden malümattar de- W. * lenlis müddelumumisi Şarl Andrio karısı 'dölen Ile mes'ud bir hayat yaşıyordu. Ço, ları olmıyan bu aile Cihan Harbi şonun. İİ anası babam ölen 7.3 yaşında bir Rus İeğilleci çocuğu evlâdlık edinmişlerdi. focuğun babası ölürken onlara sunları Jemişti: » KAM Seri Tamdur. iz — Roman devam ediyor — A Mihailoviç OBoranof'dur... Rusuz., o Küğdları - MİX ceketimin astan içindedir. Ana İf saryagelir gelmez öldü... Ben de ar - Mğından... gidiyorum. Eğer Serj büyürse. İ tırlıyacaktır... Yemin et... Fakat o. Üsyada yapayalnız... Yapayalnız kalı - damın sesi kısılmış, gözleri kapanmış- saat sonra da ölmüş bulunuyordu. peri gile, köçük Serj Borenofu bu) nanmış, çok heyecanlı iki devreden son- ra oyun Sivaslıların 4-1 galibiyeti ile ne - ticelendi, Resim Sivasın değerli futbolcula- * Maç büyük bir seyirci kütlesi önünde oy-İ rını bir başka maçtan evvel göstermektedir. 'det içer EZ « We Za Zi 071 Müddeiumumi, elindeki zarfları bire: birer açarken, bir sralık «İşte! Bizim Serj den geldi!» dedi; ve zarfı açarak yüksek sesle okudu: «Sevgili babacığım «Dün akşam yemeğe gelmedim diye, rim ki neannem, nede siz üzülme- mişsinizdir. Daima olduğu gibi on sekizi yirmi geçe trenine yetişeceğimi saniyor - dum. Fakat arkadaşlarımdan biri, benden hiç bir vakit reddedemiyeceğim bir hizmet istedi, Anneme telefon etmek istedim, fa: kat yer bulamadım. Yarın da, biliyorsunuz, hariciye nazırlığının balosu yüzünden gele- miyeceğim. Pazara muhakkak ( sizdeyim. Her ikinizi de bütün sevgim ile kucakla - rım., Serj» Madam Andriö, güle — İşte, dedi, mazeret izah edildi! Ben zaten, böyle mühim bir işi çıkmadan bizi unutabileceğini düşünmezdim... — Bu çocuk bizi bir hayli oyaladı.. fa- kat ben, onu, azıcık daha pratik, ve daha az hayalperest görmek isterdim. — Tenkide hakkın yok.. Slav ruhunun Fransız terbiyesi ile yetiştirilmiş bir örne- ğidir Serj... — Doğru... esaslı bir şekilde değiştiriyor amma, gene mevcudiyetinin merkezini kan mirası Leş- 1 ediyor. Ben, milletlerde bunun çeşidli, örneklerini görmüşüm. — Şar. bizim çocuğumuz olmadı. Bir gün bu çocuk, hayatın karşısında yapayal- nız kaldı. Mişel Boranofun “ceketinde bul- duğumuz kâğıdlara göre çocuğun hiç bir akrabası da yoktu, m babası b lek Bursadaki zelzele felâketzedeleri; memleketlerine döndüler | | Bursa (Hususi) — Sehtimizde bulunan Erzincan felâketzedeleri evvelki ; Er - zincana müteveccihen Bursayı terketmiş -| lerdir. Şehrimizde geçen beş, alt aylık mi- safirlikleri esnasında nüfusları artış, 105 nüfus olarak gelen misafirler 115 nüfus o- larak Bursadan ayrılmışlardır. Manisada bir çocuk elektrik | cereyanına kapılarak öldü Manisa (Husi sada çok feci bir iü) — Geçen gün Mani - kaza olmuştur. Kebabcı 14-15 yaşlarında Ahmed adında bir ço- cuk geceleyin gelen müşterilerin serinle - mesi için vantlâtörü işletmek istemiş! ken cereyana kaptırmış ve nz bir müd| isinde derhal ölmüştür, : —No.3— dense, bu büyük babadan da bana hiç bah- setmemiğşti.. Müddeitmumi bir düşünceye dalmış gi- biydi. Neden sonra cevab verdi: — Bir şey benim nazarı dikkatime çar- pıyor. Babasının ceketinden kendisine hi- taben kapalı bir zarf çıkmıştı. Bu mektub, oğluna yirmi bir yaşında teslim edilecekti. Altı ay evvel Serj yirmi birine bastı, ben de mektubu kendisine verdim. Fakat ga- rib değil mi, delikanlı bu mektubdan bize hiç bahsetmedil! — Ayni şeyi beraber düşünmüşüz de - mek.. Ben de bunu çök garib bulmuştum. Ben burada, seni biraz il tsız bulurum. — Hayır. Haksızsın.. Bu mektub Mi - sel Boranofun vasiyetnamesi idi. Üzerinde şunlar yazılıydı: «Yirmi bir yaşına gel- zaman oğlum Serj Mihailoviç Bora - nofa verilecektir. Eğer oğlum bu yaştan evvel ölürse, bu mektubu elinde bulundu- ranlardan, onu hiç açmadan yok etmele -| rini İsterim.» İ — Şarl.. Hiç dikkat eitin mi, Serj bı mektubu aldıktan sonra biraz değişti değil mi? — Değişti mi? Anlıyamadım.. — Biraz evvel, sen kendin onu fazla he- yalperest buluyorum diyordun. Halbuki es- kiden böyle değildi. Bakışlarına bir dal - gınkk geldi, alnına yaslı bir şey çöktü. i .. Altı ay ev- olmıyan bir gençti, şimdi ise baroda stajını yapıyor, ha- yatını kazanmak için hazırlanıyor. mları sık sk yok oluşuna ne i bir kahkaha attı Hergün kasabaya yüzlerce araba ve kam-/, «Son Posta» nın tarihi tefrikası: OE ZA Aİ e BAYBARS Yazan: Hasan Adnan Giz Ölümden kurtuluş Delikanlı, süzük gözlerile kendisini mah- zun mahzun seyreden insan azmanına, bir babadan daha çok sevdiği bu iyi kalbli a- dama içi sızlıyarak baktı. Artık onu bir daha görmiyecekti. Sık çadırların arasın - dan geçerek küçük bir tepeye çıktılar. Nayman bütün itidaline rağmen tepenin korkunç manzarası karşısında gayri ihtiyari ürperir gibi oldu. Cellâd pala elinde kanlı kütüğünün başında duruyordu, Ve yerde boyunlarından taze kan sizan iki başsız gövde, iki uçurulmuş kafa vardı. Yapağı ü- zerine düşen bu başlardan biri mahmur göz lerile onlara bakarak sanki bu gövdeler- den hangisinin kendine aid olduğunu so - ruyordu: Cellâdin arkasında duran genç bir za- bit meydana çıkarak: — Her şey hazır nu? diye sordu. Neferlerden biri ona yaklaşarak kula - ğına birkaç kelime söyledi. Bu gencin yü- zü Naymana yabancı gelmemişti. Biraz hu- fizasını yokladıktan sonra onu Vâdü Musa- da gördüğünü hatırladı, Baybarsın kölem Bilik dediği gençti bu, Askerlere: e Çabuk bağlarını çözün! emrini ver. Ki, Kölemenler delikanlının emrini derhal yaptıktan sonra bi ötede bir ağaca bağ- lanmiş bulunan dört atı çözüp getirdiler. Baybarsın kölesi bu sefer Naymanla, Arık- boğaya hitab ederel — Lütfen atlara bininiz arkadaslar -de- di- efendim Baybars sizi emin bir yere gönderiyor. Bu iki neferlo beraber gide- ceksiniz. Artık sizin için hiç bir tehlike mevcud değildir, merak etmeyin. Neye uğradıklarını şaşkın, şaşkın atlara bindiler. Alu kölemen- den ikisi de geri kalan hayvanlara atladılar. /Bihi — Haydi yolunuz açık olsun - diyerek, heferlere son emrini verdi » gideceğiniz ye- ri biliyorsunuz. Efendimizi memnun etmek için elinizden gelen her şeyi yapın, Onları ufukta kaybolana kadar gözliyen sadık genç tepeden ayrılırken cellâdia geri kalan dört kölemene de şu emri vermisti: — Akboğa ve Nayman idam edildi cesedlerini gömdük artık!, 7 İNKÂR OLUNAN HAK Ordu Minra dönüyordu artık, Baybars kendi askerile şimali Suriyede kısa bir ce- velân yaptıktan sonra Remlede orduya ik tihak etmişti. Sultanla görülecek bir hesabı vardı şimdi. Kutuz, eğer Helâgünün ordu- sunu mağlüb ederse ona Halebi vermek vâ- dinde bulunmuştu. Halbuki istediği zalerin üzerinden günler ve haftalar geçtiği halde İldrisin yanında çıraklıkla çalışmakta olan | hiç © taraflı olmuyordu. Bu vaziyetten si nirlenen emir nihayet Remlede ona vâdini hatırlatmış, fakat Kutuz bir takım müp - hem ve oyalayıcı cevablarla onu atlatmak istemişti. Bu haksızlık sade Baybarsı de - gil dostlarından ve tekdirkârlarından bir- yol.. Serj yirmi genç.. Bizi ne ka halde akşamları Senli bir ge zintiye çıkılacak © sevgili arkadaşlar bul - imak da hakki... Dedi. Sonra ayağa kulkarak ilâve etti: — Sevgili karıcığım. bu mevzuu değiş- tirelim artık.. Adliyede beni yığınlarla dos- ya bekliyor... Müddeiumumi zarfları toplarken, göz- leri, evlâdlığının mektubuna ilişti, yüzün- de derhal garib çirgiler belirdi, fakat, ka- ns bunun farkına varamadı. O da hemen Serjin mektubunu, zarfile beraber cebine indirdi; çalışma odasına geçti, masasının başına henüz oturmuştu ki telefonun Zili çalı — Allo.. Cümhuriyet müddeiumumisi - nin kendisi... Kreyl jandarma çavuşu mu?. Dinliyorum... — Nerede? Cinayetten na zaman ha - beriniz oldu? — İlk tahkikatı yaptınız mı? — Hemen geliyorum.. Bir saate varmaz orada oluruz. Müddeiumumi telefonu kapadıktan son- ra, bir saniye kadar, gözlerini yumarak dü- şündü. O sırada karısı da içeri girmiştir. — Ne oldun $arl?, Niçin öyle duruyor- sun?! — Çok esrarengiz bir cinayet olmuş. Herşarı alıp hemen gideceğim.. Lütfen Al İrede haber göndertir misin arabayı kapı” nın önüne getirsin! Karısı çıktıktan sonra, müddeiumumi çok beyleri de kızdırıyordu. Ortada inkâr olunan bir hak mevcuddu ve bu hak onun bunun değil, bizzat Aynülcalât galibi Bay» barsın hakkıydı. Bu akşam muzaffer ku » mandanın çadırında gizli bir toplantı ya « pan emirler, bu mühim meseleyi ga yorlardı. Toplantıda beylerden Salihi, Nec» meddin Rumi, Haruni, Soğanoğlu İlmüd«“ din ve daha birkaç kişi vardı. Bunlardan | birkaçı eski mâziler partisindendi. Geri ka- lanları da yakın vakte kadar Kutuzun ta raftarı oldukları halde, zaferden sonra ©- Bun takındığı gurur vs azametten incinen ler teşkil ediyordu. Bu zümrenin birincisi olan Salihi sinirli sinirli dolaşırke: — Onun yaptığı tam manasile nankör. lüktür -diyordu- yeni sultan olduğu günler- le zaferden sonraki hali arasındaki Oofark çok büyüktür. Bizim sayemizde tahta çik- tığı ve bizim sayemizde muzaffer olduğu halde şimdi bizlere tahakküm etmek isti - yor. Âdeta bir Salâhattin Eyyübi veya bir Melik Salih olmıya özeniyor. Kendi mızdan seçtiğimiz ve elimizle tahta geçir diğimiz bir insanın bu haline nasıl taham- mül edebiliriz? Biz istesek bile diğer emir- ler ve ordu kaldıramaz, Öteden Necmettin Rumi söze karıştı. İşin en fenası bu vaziyetten birçok kimseler bizi itham ediyorlar, Onun eline kuvvet ve nüfuzu siz verdiniz, iş böyle ol duktan sonra Turanşahın veya — Nurettin Aybeyin ne kabahati vardı diyorlar, Ey- yübiler saltanatını biz yıktık, nüfuz ve ikti- dar daima bizim elimizde kalmalıdır. Böyle olmadığı takdirde kölemenler devleti hiç bir zaman rahat yüzü görmez. Bu mütaleaları sükünetle dinliyen Bay- bars: — Fikirleriniz güzel! -dedi > fakat ev- velâ takib edeceğimiz yolu çizelim ve bi- zim şu mahud Haleb işini halledelim. Salihi tekrar ayağa kalktı: — Evet emir, hepimi kınızı korumaktır. Zaferi sizin sayenizde kazandık. Sizin Mısıra avdetinizle mane - viyatımız kuvvet buldu. Bugün mağnbdan, maşmka kadar herkes sizin namınızı alkış- lıyor. Elbette bu zaf mükâfatin göre- ceksiniz. — Hükümdar sözünden döndü. Hakkı mızı vermiyor, ne yapshm? — Verilmiyen hak alınır emirim. — Şiddet mi? — Evet her zaman olduğu gibi... — Ve gene hançer oyunu, Soğanoğlu İlmültin daha temkinli dav- ranıyordu, «— Sözün tesirini unutuyor musunuz? Bana kalırsa mücadeley: karar vermeden Kutuzdan hakkınızı resmen ve açıkça is - teyiniz. İnsan hakkını sulhle (o alamayınca kuvvetle almıya hak kazanır. — Ben de hu fikirdeyim. Kutuzla açık konuşmak istiyorum. (Arkası var) katle muayene etti, elini alnına götürüp düşündü. Sonra sorgu hükimine telefon et- ti. Karsı odaya girdiği zaman, müddeiu - mumi de ikinci telefon konuşmasını bitir. miti, — Alfrede haber gönderdin mi? — Evet. Arabayı getitiyor.. nereye gi diyorsunuz? Kreyle, — Çok kalacak mısın? — Bilmem.. beni yemeğe beklemezsin.. Ne olur ne olmaz, pardesümü de alayım... Birkaç dakika sonra, müddeinmumi o « tamobiline binmi; w hâkimi Bay Ludovik Her şar, müddeiumuminin o şabsi dostlarından idi, fakat, ruhan, ohun tam zıddı idiz Kısa boylu, gayet çirkin idi. Yalnız ba- şina oturduğu küçük evinin o taraçasında müddeitumumiyi bekliyordu. Otomobile at- ladıktan sonra, müddejumumiye ilk sözü: — Zaten ben ne zaman aCinayet tahki- katında fikri sabite adındaki tezimin üze- rinde birkaç sayfa yazmak için otursam, böyle bir cinayet ile yazımı yarı bırakırım. Müddeiumuminin elini sıktıktan sonra da ilâve etti: — Nereye gidiyoruz, telefonda bir şey söylemedin? — Keeylel — Öldürülen kim imiş? — Kızı ile beraber oturan Marukin a - dında ihtiyar bir Rus.. Bu sabah, hançer - lenmiş olarak bulunmus. — Evi soyulmuş mu? — Zannetmem. Çavuş Lüno katile aid hiç bir iz bulunmadığını söyledi. belki si- yasi bir cinayetlir diyor... Sorgu hâkimi, parıl paı ni müddelurmumiye çevirdi: Kutyepof cinayetinden sonra, her ök dürülen Rus bir siyasi cinayetin kurbanı gi- bi görülüyor. Halbuki, cinayet tahkikatın- da böyle fikri sabitler çok tehlikelidir. Müddeiumumi güldü: — Bu senin etüdün mevzuu! Dedi. Arkası var) yanan gözleri- e. İri or ma nm “e.

Bu sayıdan diğer sayfalar: