4 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

4 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i ji il Ki ” Yorranden bir çok âyan arasına ve mebwa v il m a ps rü | p Ri e er li li p la KERE DARA EŞ Li A İİ e e, Le ele ie 5 ei mizi 2 Sayfa Uzakşarkta harekâtını | dikkatle takib ediyor (Baştarafı 1 inci sayfada) Ayni mahfeller, ittifak haberini tekzib etmekle beraber, Amerikanın Uzakşarkta- ki siyasetinin değişmemiş olduğunu ve Japon hattı hareketinin dikkatle takib ©- dildiğini tebarüz ettirmektedirler. Londradaki salâhiyettar o mahfefler de, Mtfak haberi hakkında ademi malümat be- yan etmektedirler. Longjra, 3 — Royter ajansınm diploma- tik muhabirinin salâhi makamattan Bğrendiğine nazaran Şangbay ve (Birme- pieden Çine giden yollar hakkında Japon- ların muhtelif metalibab, İngiliz hüküme- tince nazarı dikkate alınmaktadır. Japon hükümetine yakında bir cevab gönderile- bileceği ümid edilmektedir. (AA) Hong - Konr'dan tahliye edilenler Manila 3 (AA> Hong — Kong'dan tah - Uye edilen 1740 kişilik bir kafile, bugünler. de beklenilmekte olan © bin kişi ile birlikte Jki vapurla buraya gelmiştir. o Empress Ot Japon vapuru 1640 İngiliz ve President C20- Hdge'de 100 Amerikalı tahliye etmişti malilteci akıri bunların iskini meseles taya koymaktadır. Rels B. Güezona muhte . tirlere ihtaratta bulunmuştur. Fransada yeni bir ana yasa hazırlanıyor (Baştarafı 1 inci sayfada) #u ediliyorsa, Fransanın mağlübiyeti Üzeri-| ne hemen derhal cüretli tedbirler almak Trımdır. Parlamento da, Franwz idare teşkilâtının bütün bünyesini, bizzat kendi müesseseleri de dahil olmak üzere, ıslah için hükümete m etmelidir. Pek yakında, pek mu- ak olarak önümüzdeki halta, meb'u- #an ver âyan meclisleri önünde bu husus İçin müzakere başlıyacak ve müteakıben| her iki meclin milli asamble halinde bir- İeşmiş olarak (toplanacaktır. e Hükümet, Fransaya, eümhuriyetçi prensipler ve mev- cud kanunlar çerçe içinde, o mareşal Petainin yüksek otoritesi altında veni bir anayasa temin etmek Üzere, parlamento- dan elzem salâhiyet istiyecektir. Bu anaya sanın esas hedefini, İşçilerin, ailenin ve va- tanın hukukunun garanti edilmesi teşkil eyliyecektir. Mütarekenin Imzasındanberi üzerinde dü- şünülmekte olan bu İroje, mürevviçleri ta - rafından gerek Bordo'da gerek Clermont - ar açılmış ve bu arpifinento azaları, mitteri . 'kan, günün mecburiyetlerini müdrik bulun .| dukların! bildirmişlerdir. MİNİ kalkınmanın) icra kuvvetinde devamlılık olmadıkça ve iye başlamak için hükümetin devam edeceğine; kanmati Bulunmadıkça vücude getirilemiye - ceği bahsinde efkârı umumiye, herhalde par- Yimento ile ayni fikirde bulunacaktır. Çalış. ma ve zekâ, memlekele bu derece fenalık Yapmış olan ltimasın ve plütekrasi'nin ye - rine geçmelidir. Yeni anayasa, modem ve cür'etkir olâğnk| ve devlete otoritesini hükümranlığını ve nü.| fumunu inde eyliyeceklir. Yeni anayasa, asamble tarafımdan veya - hud bugünkü parlâmentonun yerini almak Üzere secilecek nanmbleler tarafından tas - dik edecektir. Bu sahada meslek teşekkül. erine herhalde geniş temsil hakkı verile . cektir. Narırlar heyetinin önümüzdeki toplantı - sında, Clermont - Ferrandda parlâmento nun itima tarihi tesbit olunacaktır. Par Tâmento azasından bir çoğunun aral altın daki arazide bulunmasından doğan güçlük . Jer #ebebile, meb'usan ve Ayan medlisleri, ancak bir hafta sonra toplanabilecektir Halebde Veygandın iştirakile dün mühim bir toplantı yapıldı (Baştarafı 1 imel sayfada) Mittelauser arasında Hilebde mühim bir toplantı yapılmış, Suriyenin vaziyeti görü . gülmüştür. Mücadeleye karar veren Fransız müstemlekesi Noumes 3 (A.A) — Reuter: Mahalli meç. “lis yeni Kaledonyanın İngilterenin yanıda - # şnda mücadeleye devam edeceği kararını| .X çavana kadar giden gayet cesim Vene- çistiinkin. kabul etmiştir. gimdi obu Pranszl gk aynasının kaldırılması! « müstemlekesinde bahis mevzuu olan mese.| Abdülhamidin türlü ması Ebeler tarz 4? ie müstakbel ticari münase - TAKVİM PERŞEMBE Amerika Japonyanın İResimli Makale : 1914 Barbinin başlangıcında Fransız vaziyete düşmüştü, faik kuvvetlerin önünde nerede durabile- ceğini kat'iyetle kestiremiyetek mütemadiyen ric'at edip du- Tuyordu. Bir gün bir Fransız yüzbaşısı sırf şahst yalnız başma bir istikşaf gezintisi yaparken Alman sağ cena- hinin yürüyüş istikametini cenuba doğru Bu gördü. Şimalini boş bırakmıştı, Fransa bundan edebilirdi, vaziyeti âmirlerine; bildirdi, ve bir kişinin yapmış bu istikçaf hareketinden de Fransanin doğdu, bütün barbin âkibetini tayin etti, SON POSTA ordusu tehlikeli hir bazan kat'i mahiye iddin esas itibarile lip olçalmalarında, muhtelif tesadüfler bu kaidenin sıhhati merakını tatmin için değiştirmiş olduğu- istifade olup olmamasile m Mar zaferi de edemez. Herkes her tesadüften istifade edemez İnsanların ve milletlerin hayatlarında muhtelif tesadütlerin ti haiz tesirler yaptığını iddi ederler. Bu doğrudur, gerçekten bazi ferdlerin yükse- bazı milletlerin sönüp parlamalarında mühim nisbette âmil olmuşlardır fakat hâdisede alâkadar olan ferdin veya mille- tin önüne çıkan İisatı görüp görmemesile, o fırsattan istifade etmeyi bilip bilmemesile ve nihayet istifade edecek kuvvette ukayyeddir, fırsat gerçi bir hazinedir, fa- kat herkes elini o hazineye sokamaz, ondan dilediği gibi istita- Beşinci Mehmedin merakları Sultan Reşadın her insan gibi ufak tefek merakları vardı. Bunlar kurur mahiyetinde telâkki ederek aleyhine tefsir etmek pek ziyade mugayiri insaf olur. Bu merakler - dan hatıra gelenler arasında birkaç tane - sini kaydedeyimi Elektrikten hoşlanmazdı Gözlerinde bir Arızadan dolayı fazla parlak ziyadan hoşlanmazdı; onun için sa- raydu elektrik tesisatına, tâ teşebbüsün bi- dayetinden başlıyarak, muvafık bir nazarla bakmadı. Çırağan yangınının bir elektrik kazasından tevellüdü ihtimali üzerine buna bir de vehim inzimam ettiğinden, müte - bassıs Saidin pek vâkıfane mesaisile her türlü tesisatı İptidaiye ikmal edildiği, sara- yın ber tarafında sviz: ve büyük şam - danlar tellerle örüldüğü halde, iş yalnız cereyan vermekten İbaret kaldığı halde Dolmabahçe sarayını loşluktan kurtarmak mümkün olmadı. Belki de hünkâr bu son işin bir neticeye varmasına mâni olacak yolda hafi telkinatta bulunmuştur. Onun arzusuna muhalefet bizlere düşmezdi. Kalorifer istemedi Merkezi teahin işi de böyle müncer olmuştu, Fazla ziyadan korktuğu kadar Dolmabahçenin soğuk dairelerinde yaşamağa alışkın olan bu mülâhham zat fazla sicaktan da muztarib olurdu. Sarayın her tarafı oyularak sıcak su borularının ge- çeceği delikler ihzar edilmiş, hattâ koltuk kapısından girilince sol tarafta mevcud bir mahzen de kazan için kazılmış, burada bir de yüksek baca yapılmış iken kazana mah- sus olan yer, her türlü gayrete rağmen, su istilâsından kurtarlamıyarak kazanın vaz na imkân hâsıl olamaı , Bütün Dolma bahçe sarayı, deniz kenarında bulunan di - ğer saraylar gibi, fenni vesaitin henüz iler- İememiş zamanlarında su baskınlarına ki # temellerini kurabildikleri halde bir kaza- ph vaz'ı için böyle bir müniaya galebe ça- lnamaması. anlaşılamıyacak bir hödise ok makla beraber, bunda da hünkârn gizi müessir olan bir müdahalesi olmuştur mü- taleasile hakikati istiknahn teşebbün edile - medi, ve kışın sarayda hep titreştik dur - duk. Büyük aynalara karşı tehaşisi Ufak merakları arasında büyük aynala, karşı olan tehaşisine de işaret (etmelidir. Banlar gözlerini mi alırdı, yahud birdenbi- re çöküp bir kaza tevlid eder diye mi dü- şönürdü, bilinemez; her halde daima ge - i bir yerde bulunan ve yerden yük - lerle sarayın muhtelif yerleri için celbettiği şayanı hayret nefeset ve ceaamette ayna - lardandı. Bu kaldırılanların nereye tesadi ettiklerini, ve onları kırmaksırın o indirip İSTER Finlândiva fazin müşteri bulamadığı müşteri ile temasa geçemediği için kâğıd istihsalini azaltmış. iz olarak İstanbula teslim kilasunu 5 Bir vakitler gümri kuruşa satarlardı. Bugün malın elde kalmakta olmas rak galib ihtimalle bu finti daha da indirmiş olacaklardır. Herkesin hükmü kendi malına geçer. Finlândiyanın kâğıd için müşteriniz kalmasına mukabil Bre- | zilya da kahvesinin fiatını indire indire | müş, bakmış ki, gene alen yok, daha doğrurı Avrupaya yol- lamak imkân haricinde, fazla yer tatmaması için stokları yak- INAN, İSTER akamete | P iNAN, YAZAN Halid Ziya Uşaklıgil | umağa muvaffak olan mefruşat ida - resinin bu mühim ve her türlü kazaya mü- said işi ne vesaitle yapabildiğini tahattur €- demiyorum. Gene bu kabilden bir mera- kına, harem dairesinin büyük sofasında köşede mevzu olan birer metieden fazla irtifada gümüş şamdanlar için vâkıf olduk, Hoşlanmadığı şamdanlar Bana bunlardan birkaç defa, atadan on beş, yirmi gün geçirerek bahse! Babası Abdülmecid pek ziyade nefis eşyaya mef- tuniyet gösterir ve sarayı bunlarla doldur için büyük masraflardan çekinmez Dolmsbahçenin hâlâ mevcud olani nadir ve nelis eşyası, büsüsile meşhur Us - tadların Asarından teşekkül (eden zengin levhaları hep onun yadigârıdır. Haremin amdanları da o İlden olarak Paris- İsaldıran av köpeklerini teesim eden pek İmusanna ve bakılınca yaşıyor olduğuna hükmedilecek tabiyette groupe-lar vardı. Bunları hareme her girdikçe hayran olarak uzun uzün temaşa ederdim. Bir gün hünkâr İbeni oraya kadar celbetti ve bunların ya - nina kadar götürerek: — Ne acı inanzara- lari.. dedi; bunları gördükçe Adeta munz- zeb oluyorum. Biçare geyikleri. . Acaba İbunları kaldırmak mümkün olmaz mı?.. Sustum, susmaktan başka elden ne ge - Tirdi?.. Hakikaten bu manzaradan kendisi mi bir azab duyuyordu, yoksa harem hal - İkinın telkini mi vardı? Aradan bir müddet İgeçtikten sonra birgün ma'rızâta bakar - ken kalemi elinden bırakarak gene bundan bahsetti, münasib bir şekilde gecistirdim bir üçüncü, bir dördüncü dela ertik geciş #rmeğe imkân kalmayınen: — Tensib bu- yurulursa, dedim. şamdanları yerinde bı- yakalım, fakat oları sade birer kaideye 0- turtmak yeniden ayak döktürelim,-Pe- deri mükerreminizin (zavıf damarı) bir ya- digârı olan o mevcud kaideleri hazinei hâs- sada, yahud hazinei hümayunda muhafaza edilmek üzere kaldırımlar ... Buna muvafakat etti ve övlece yapıldı Ben o nefis san'at eserlerini böylece kur - tarmış olduğuma hâlâ memnunum, fukat onlar buslin nerelerde mahfuz olduğuna vâkıf değilim, Bir halı hikâyesi Gene bu kabilden bir halı hikâyesini ta- huttur ediyorum. Dolmabahçenin saat kule- sine nazır cephesinin deniz tarafındaki kö ŞER için, deha odoğresu rar vermiş. Kâğıdın kilosu İst a baka» ediniz. nded kuruşa düşür. | lu da, dı ğuna: GER şeyi teşkil eden ve süfera kabulü için kuk| lanılan büyük salonda gene Abdülmecid - den kalma pek güzel bir Aubusson halısı vardı ki kırk seneden fazla bir zaman için- de cavıl cıvıl kaynıyan güneşten oldukça solmüş renginden başka bir kusuru yoktu. Yepyeni kalmış denebilecek bir halde ©- lan bu nefis halının, belki kıymetine bir eskilik ilâvesi yapacak olan solukluğuna İhünkâr tahammül edemiyeek bir Hereke İhahsile tebdilini istedi. İradeyi hazinei his- İsaya tebliğden başka yapacak bir iş yoktu, ufak bir ilâve yaparak: (Pek ziyade kıy - olan bu hal; sonradan düsünüler cek bir yerde kullanılmak üzere muhafaza edilmek kaydile...) hali ne oldu, buna da bugün vâkıf değilim Meziyetleri İşte Sultan Reşadın meti meraklarından da lâkki etmek mümkün olsa bile bunlara mukabil kaydedilmek icab eden birçok'me- ziyetleri vardı. Bunlarm başında âdeta kendisinin vasfı mümeyyizi olarak her va- kit her vesile ile nazik olmak, türlü cen sıkacak ahvale ma'rüz olur dururken bid- det ve infialine tercüman olabilecek bir e | kelimeye, bir harekete imkân bırakmamak kaygusunu kaydetmelidir. Uzun yıllar hizmetinde bulunduk, gün geçmezdi ki kendisini kirâren görmiyelim, öyle hüdisat ve vukuat arasında ona mü- lâki olduk ki mesleği mizacını muhtelif vesilelerle tecrtibe etmiş olduk. Onun hiç bir zaman, değil bizlere karşı, hüsusi hiz- reetinde bulu bendegâna, müsahibana İkarşı bile bir ağır söz söylediğine, yahsd incitecek bir tekdirde bulunduğuna şahid olmadık. Onu yakından gören, kendisile doğrudan doğruya temas fırsatını bulan kâtibler, yaverler, diğer bütün saray erkân ve anasıyı onün tarafında her vakit ibti - sam ve iltifat ile muamele gördüklerinin şükranını taşırlar. Maamafih bundan bir if- rat manasını da çikârmak doğru olmaz. E- ğer öyle olsaydı bunun bir kıymeti kalmaz- dı, yapılacak iltifatı bir ölçü dairesinde tu- İtardı. Yalnız huzura kabul edilen vükelâ ve ticale karşe istimalden vazgeçmeğe ka- dir olamadığı elfazı ihtiramiye bizleri ol - | dukça kardı. İ Doğru söylemekten biç bir zaman geri İkalamıyan Lârfi Simavi bir gün bana bun- İdan bahsederken: — Kendimi tutama - İdim: münasib bir lisanla bu zevata karşı! o kadar nazikfine bulunmanın muzır bir te- sir yapabileceğini, söyledim: dedi, Pek doğru olan bu sözün bir tesir yap - bığına kail değilim, nitekim o da hünkürm o tarzda devam ettiğinden şikâyet eder dururdu. Hünkâr bu nazik olmak kaygusunun bir hikâyesini de naklederek bu bahse ha- time vereceğim. İNANMA! mıya, mevsim mahsulünü de ağaçların üzerinde bırakmıya ka- anbulda 27 kuruştur, o da bulunmak şartile. Kahvenin kilorüna gelince, 120, yahud 130 .kuruştur. Artışın veya eksilişin yüzde kaç olduğuna artık siz hesab Türkiyenin Allaha bin şükür, kara yolu da açıktır, deniz yo- Faket iste bu açik olan yollardan Finlândi Brezilyanın da kahvesini getirtebilmenin mümkün oldu- ın kâğı- iNANMA! bahsettim, bunları kusur olmak üzere te-|, Halil Ziva Usaklısii | Temmuz 4 Bulgaristan Romanyadan isteklerini Sovyetlere bildirdi manyada hasıl ettiği hoşnutsuzluğu o izam etmemelidir. Hiç şüphesiz Alman hükü - meti bir kere batıda harbi kazanınca Sov- yetler Birliğini bu arada yaptığı rahatsız edici kazançlardan mahrum etmek kendi » si için kolay olacağı fikrindedir. Bununla beraber, Sovyet ilerleyişi pro- testolara veya mukabil tedbirlere sebeb ol mamakla beraber Almanya için işleri ok dukça iğlâk etmiştir. ingiliz Başvekili dün Sovyet sefirile görüştü Londra 3 (Hususi) — "Sovyet büyük elçisi Maisky, bu akşam başvekil o Çörçil tarafından kabul edilmiştir. Görüşme bi üddet devam etmiştir, Başvekilin Teşekkürleri Ankara, 3 (A.A.) — Başvekil Dr. Re- fik Saydam, kabotajın Türk bayrağına geç“ mesinin Yi nümü dolayile muhtelif te- şekkül ve yurddaşlardan almış olduğu teb- rik telgraflarından dol teşekkür ve mu” kabil tebriklerinin iblüğına Anadolu #jar- sni memür etmişlerdir. Erzurum kongresinin Yıldönümü Erzurum, 3 (A.A.) — Erzarum kon gresini açmak üzere Büyük Atamızın Erzw ayak bastığı günün yıldönümü olan ön Cümhuriyet alanında büyük mera simle kut Mareşal Graziani Roma, 3 (A.A.) — bildizikli- ğine göre, Libya umumi valiliğine tayin İedilen mareşal Graziani, İtalyan ordusu genel kurmay başkanlığını uhtesinde mu- İhafaza edecektir. Mareşalın gaybubeti es- nasında genel kurmay işlerine, ikinci reis general Ratta bakacaktır. İnhisarlar Vekili İzkiidağ, 1 (A.A) — İnhiarlar Veki- ii Raif Karadenüz'bugün Tekirdağına gele- rek tetkikatta bulunm: Resmen İzmirde sıcaklar denberi fa» Sabahtan sabaha Sinir meselesi Soğukkanlı olmanın da bir derecesi yar, Ben çabuk sinirlenmiyen, beye. cana kapılmıyan, muhakeme kabili yetimi kolay kolay okaybetmiyen bir adamım. Meslek hayatımızda bizi bir #otür kadar sinirlendirecek çok yey. lere tesadüf ederiz. Fakat (eskilerin tabiri fe o kadar pişmişiz ki kolay sinirlenmeyiz. Hattâ güler, geçerir. Bununla beraber itiraf edeyim ki son zamanlarda havalardan mi, hâdi- selerden mi nedendir eski mukaveme. timin kalmadığını hissediyorum: Es. kiden yanıbaşımda çifte saz heyeti fasıl yapsa hiç müteessir otmadan Ya. zıma devam ederdim. Şimdi uzakta bir sinek yınıldasa zihnim karmealanıyor, asabım boznluyör. İhtiyarlık diyemi - yorum, * Çünkü bu hal yavaş yavaş değil birdenbire bastırdı. Nelere sinir. leniyeram.? Sayılmar ki! Radyoda güfleleri yanlış okuyan o (Sam'atkârle lara mı, kekeliyen konferanscılara mi, frenkçe kelimeleri aksanlarile kıvırdı. İı halde türkçeleri beceremiyen gpike- re mi, yeni harflerle deniz aşını Yaz, dığım halde deniz asrı dizen müretti- be mi, Fransa mağlüb oldu diye bana küfür mektubu yollayan karie mi, uknlâlara mı, altı aylık bebeği gedir. mek bahanesile Beyoğlu kaldırımın - rında çocuk arabası süren mürebbi — yelere mi, direksiyonda siğara İcen, kalıp kıyafeti yerinde birini görünce taksi) diyen şoföre mi, indikten sonra saate bakarak aksak cürdanını çıkarıp para bonhur. mıya kalkan müşteriye mi, yan kal, dır dar görüp caddenin ortasından giden, şoför klâksen çaldı diye ağız hozan sersemlere mi, tulumbacı argo. sile konuşan mekteb talebesine mi, radyosunun düğmesini son kertesine kadar açıp mahalleyi bizar eden gör- memişin oğluna mı, yoksa bütün bu birikmiş sinir o mikraplarmı tahrik edip azdtran, sahlandıran zamanın, devran, hâğisatın tersine akışına mı? Burhan Cahid

Bu sayıdan diğer sayfalar: