July 4, 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

July 4, 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Temmuz SON POSTA - Balkanlarda barış devam edecektir, fakat ne zamana kadar?!.. ME Rumen, ve Bulgar - Rur men hududinrnda olduklarını e olduğumuz hâdiselerin hiç biri yük ış smacak şeyler değildir. Bunlar bü- ir Yer depreminden sonra gelen ve di z İsra bene je azalıp biten küçük sarmntı "ilvaki Fransanın çökmesi çökmesi ve İngiltere- pin pek yakın bir Alman tehdidine maruz Rİ İY Şİ eo Emekli general H. Emir Erkilet tas nın asker! muharriri bir olarak hava ve kara kuvveplerini se- ferber etti ve Macaristan ayni şeyi yapar göründü; Nöyyi mwuahedesinin askeri mad - ulunmamı Rumen dış politikasının dayanı|delerinin lâğvım, 1938 de, Selânikte Bal. dığı ana temel ayaklarının yıkıl larının — yıkılmasını we oldu. Zaten bu hâdise Balkanla; ermmiyetli bir müyazenesizlik Çudan sonra, orta Avrupa devletlerinin yolda çetin bir harble meşgul olmaları Ro- veyanı Sovyet Rusya ile başbaşa bıraktı © Dunun tabit bir neticesi olarak Roman- Ya, 22 yıl evvel Rusyanın, zayıf ve dar bir şamanında ele geçirdiği Besarabya ile ken isine Avusturyadan verilen o Bukovinanın genelini, ağzını bile açamadan kuvvetli ri ea terke mecbur oldu. Bu hâdise- rin Balkanların şimal doğusunda vukua getirdiği deprem o kadar ant ve büyük ol- muştur ki bir takım serpinti zelzelecikler arr mümkün değildi. Fakat bu zel- e Re sradilik Bulgarların ve Macar. m Rumen hududlarını aşmaksızın yer leri i : zinde tepinmekten ibaret kalmaları tabi a yapmışlı. Birkaç gür evvel a ğ il e ) yazdığım bir ma- alada Soyak Rusyanın Besarabyayı geri mami alıç, etelik Bukovinanm şimal kın da 2 ie için Mihver devletlerinin batı- sala denizde İngiltere ile | tamamile ul bulundukları ve bu sebeble Avru- ma doğusunda ve cenub doğusunda 'sü- di devamından baska bir şey isteme- ini leri bir Zamanı intihab etmesi keyfiye- in tesadüfi olamayacağına işaret etmiş ve şöyle demiştim: İ Revizyonist iki memleket (Macaris- hye Bulgaristan) ancak ya Rurya tara- ndan veyahud Mihver devletleri cihetin- en bir teşvik ve yardım görmek suretile msi #eçebilirler. Sotyet Rusyanın şim- onlara yardımı sebebnizdir ve dolayısile varid değildir. Mihverin teşvik ve “yardı. mına gelince oda şu'srada muhtemel gö- . O halde görülüyor ki Bukovin, min şimalile Besarabyanın Sovyet Rusya ta- Ji rafından işgal edilmesi hâdisesi, Romanya ve dastları için her ne kadar elim ve acıklı olan da, mahalli kalacak ve şimdilik böy- e kapanacaktır.» # 4 Romanya mahza ihtiyati bir ted- ha) Son Postanın 30 Haziran tarihli müs gösteren genç ve şık bir moda Genç Şıklığın esası genç görünmek deği midir? Bu bakımdan bugünkü modelimizi birinci derecede modeller arasına katabiliriz. Üst. Jeri büzgülü Kisa kollar, roba gibi Paşlayıp iki yandan fki renkli çizgili halinde kalçalara İnen ve orada büzgülü birer ceb gibi nihayet. lenen yan DAgalar vi derece gençii du çi a1 kan devletlerine kabul ettiren ve dolayısile | mevkiine koyuyor. İaskert ve harb hazırlıklarını çoktanberi ile- ri götüren Bulgaristan bir şeyler yapar gi- bi göründü; bazı hudud karakol vak'aları da oldu ve belki duha olacaktır; hattâ Ma- car ve Bulgar komitecilerinin Transilvanya jile Dobrucada bazı vuk'alar çıkarmaları |kabildir; fakat bütün bunlar, Macarlarlş Bulgarların, bugünkü vaziyete göre, Al manya ile İtalyanın arzu ve müsaadeleri haricinde hiçhir ehemmiyetli ve kat'i ha- rekete girişmiyecekleri hakikatini zerre ka- dar değiştiremezler. Bu büyük devleter ise su anda garbda meşguldürler ve tabintile ne doğuda ve ne de cenuh doğuda barışın hiçbir suretle bozulmasını istemezler. Kezalik Besarabya meselesinde Almaz ya ile Sovyet Runyanın anlaşmamış olma- malarinin ve hattâ bu hususta İtalyanın İrızasmın tahsil edilmemiş olmasının mü İkün olmamasına rağmen Mihver devletle- İri Avrupanın doğusunda ve Balkanlı, rin şimal doğusunda hareket» geçmek çin Sovyet Rusyanın bu ani seçmiş olma- sını hoş görmemiş olmaları pek muhtemel dir, Fakat Sovyet Rusyanın duha ileri gi- derek kendi hesabına Romanyadan daha fazla yerler ve Rumen Karadeniz sahilleri- le Tunada ünler istemeğe kalkışması ve ay- si zamanda Bulgarlar harekete geçmeğe teşvik eylemeşi gibi herhangi bir hareket onun Mihver devletlerine açıktan açığa meydan okumam demek olacağı için bu yolda çıkan şayinlara zaten daha bidayette kulak asmamıştık. Bu mülâhazalara bakarak Balkanlarda vaziyetin büsbütün durulduğuna hükmet. mekte olduğumuz zannolunmasın! Balkan- üzerine kurulacağı esaslar da harbin hangi devletler tarafından ne halde kazanılaca- ğana tâbidir. Balkan yarımadası, tarihin burasını ta- sıdığı gündenberi, ya en yakın kudretli bir devletin malikânesi veyghud devletler arasıda bir müvazenenin oyuncağı olmuş- tur, Balkanları, dıştan basan ve içten kay- Son Peta» —— dahi tefrikasi: GARİ Buna da, başınızın siyah buklelerini, sallıyarak: «Pekile derseniz beni cidden mes'ud edeceksiniz. Hatırlıyor musunuz? Bana bir adama karşı incizab duyduğunuzu söylemşitiniz. Daha doğrusu bunu açıkça itiraf etme - den bana anlatmıştınız. Kandillide karşı karşıya yemek yediğimiz gündü. Şimdi size sunller soracak değilim. Bu adamın kim olduğunun bence ehemmiyeti yok - tur; fakat bu itirafınız beni çok düşün dürüyor. Sizin hayatınızı bu sekilde be- nimkine bağlamanıza müsaade etme - meli, bunu size teklif etmemeli idim. Neyse, olan oldu. Şimdi ricama geli - yorum: Benim gaybubetim esnasında 6 adamı mümkün olduğu kadar az görme- nizi istiyorum Zeyneb... Bu sözlerim - den fena bir mana çıkarmağa sakın kal- kışmayın! Sizin benim şeref ve haysiye- timi rencide edecek en ufak bir hare - ketten tevakki edeceğinize eminim: beni üzen nokta bu değildir. Diğer taraftan, bir insanın sevdiği biri: görmekten kendisini menetmesinin pek güç oldu - ğunu da biliyorum; fakat, bir erkeğin ka- rsi iken diğer birini sevmekle büyük tehlikeler vardır yavrum. Binaenaleyh, benim avdetime kadar onunla sik sık bu- lusmamanızı çok Tica ediyorum. Benim büyük tecrübelerim var: karşısında halkın neler söy) gibi dedikodular çıkardığını bi Suna emin olunuz ki Zeyneb, İstanbu- la avdet eder etmez, yalnız sisin men - İnatinizi düşünerek her sevi yoluna koy- mağa çalışacağım. Sim. siyelerimi nazarı dikkate alarak ihtiyat. kı hareket etmelisiniz yavrum. Ne kerdi- nizin, ne de sevdiğiniz adamın üzerine yabancı gözleri çekmeyiniz... Eğer © a- dam size lâyık bir erkekse benim bu sözlerimin doğruluğunu takdir edecek - tir, nayan, türlü ihtirasların daima bir kurbanı olmaktan kurtarabilecek tek necib fikir, tek yüksek çare bir Balkan ittihadı ve hiç olmazsa bir Balkan ittifakı idi. Fakat bu- na, bu yegâne selâmet çaresine engel olan gene o meş'um dış tesirleri ve bu tesirlerde necat arayan gene bir Balkanlı devletin re- vizyonist siyaseti olmuştur. O devlet ki bu- gün ateşle ve barutla oynıyarak (Okendini yeni bir Balkan | hailesinin baş mes'ulü Filenki bugün eğer Balkanlarda sulh devam ediyorsa bilmelidir ki bunu Roman- yanın doğu büyük komşusuna karşı almış olduğu barışçı duruma ve Besarabyn ile Bukovinanın şimalini harbsiz terketmek gi- bi büyük bir fedakârliğa katlanmasına borçluyuz. Yoksa Sovyet Rusya ile Roma- ya aranda bir harb Bulgaristanla Maca- ristanın Dobruca ve Transilvanyaya taar- ruzlarını ve bu da, Allah bilir, daha neleri mucib olurdu. İşte Romanyanın makul ha- reketi ve Sovyetler Birliğinin, aşikâr görü düğü özere, ne Macaristan ve ne Bulgi tam harekete teşvik etmekte şimdilik ber- hangi bir menfaat görmemesi Balkanlarda simdilik ve bu seferlik vaziyeti kurtarmıştır. adan, nüfusça, tamam beş defa üçük olan Finlândiya da geçen sene Sovyet Rusya tarafından arazi taleb: kar- İ sında kalmış. fakat kabul e İ fasça kendisinden 50 defa daha büyük bi İdevlete karşı harbi yöze almıştı, Bunun İzerine o, tarihin şimdiye kadar görmedi İve biç kaydetmediği bir kahramanlık, çe- viklik ve ustalıkla üç ay harbetmiş idi. Fin- lândiyanın, o zaman, bu harbi göze alması için, Kareli berzahının dar ve müstahkem olması, Rusların Ladoga gölünün şimalin- deki mıntakulardan yapacakları bir taar- ruzda, gerek kış ve gerek yolsuzluk dola- yısile, az şansları olması, gibi bir takım &- hemmiyetli ve esaslı askeri sebebler vardı. Bundan başka ©, sebati syesinde, harbin devamı müddetince, müttefiklerin o Petsa- moya büyük bir seferi ordu çıkarmalarını veyahud büyük bir orduyu Norveç ve İs- veç üstünden yollamalarını umabilirdi. Fin- lândiya herkes gibi biliyordu ki İngiltere- Bin muazzam bir denanmaı vardır. Büyük Harbde dünyanın en büyük uçak filesile beraber yüz tümenlik büyük bir kara or- dusu seferber edebilmiş, 47 milyon nüfus ve sonsuz müstemlekelerle servetlere malik muazzam bir devlettir. Fransa da birkaç yıl evveline kadar Avrupanın en büyük ka- Ta ve hava kuvvetlerine malik bir devleti sayılırdı. İtalya bile Finlândiyanın lehinde (Devamı 7 inei sayfada) 62 ALTINCI HİS Bir gazetede okudum: Bildiğimiz beş histen gayri, altınçı bir his daha mevcudmuş ki, buna istikamet tayini hissi diyorlarmış. Kedilerde, ve güvercinlerde pek kuv - vetli olan bu hissin, insanlarda ne derecede olduğu henüz tesbit edilememiş, Bazıla: — İstikamet tayini hissi insanlarda hay- vanlarda olduğundan daha çok kuvvetli- dir, Diyorlar, bazıları da: — İstikamet tayini bissi insanlarda yok- tar, İddiasında bulunuyorlarmış, Makaleyi okuduktan sonra bir an dü - şündüm. Ve eletikamet tayini hissi, insan-| çok| larda hayvanlarda olduğundan daha kuvvetlidir». Diyenlere hak verdim: Düşi fikri teyid eden misaller buldum: İşte bir misal: Umumiyetle insanlar servetin bulundu- amette yürürler. Servet o bazılarına mesafede olur, vâml olurlar. Servet kendilerine uzak mesafede olanlar da gene istikamet değiştirmeden yürürler. Ne ça- re ki ömürleri servete ulaşmalanna kâfi dükçe bu Deyiniz. Dosdoğru ya bir şapkacı, ya bir kumaşçı dükkânına, yahud da kadın ter « zisine gider. Kadını bu üç yerden birine sevkeden his de istikamet tayini hissinden başka bir vey oluruz. Bir misal daha: Ayyaş vakti kerahatte evine gitmeyi ni- yet edebilir. Fakat bir türlü ayakları ona itaat etmez. Evine gitmek istemesine rağ- men ayakları onu meyhaneye sürüklerler. Ayyaşı meyhaneye sürükliyen his de is- kamet tayini hissidir. Bir misal daha: İstikamet tayini hissi, evli erkeği yolda evinden başka her istikamette yürütür, Fa» kat evli erkek: Evime gideceğim! Der. His gene onu başka istiksmetlerd sürükler, Evli erkek toparlanır: — Evime gideceğim. İstikamet tayini bissi onu başka tar lara sürüklemekte devam eder, Erkek bir kere daha toparlanır: — Evime gideceğim. Ve nihayet ya şuuru galebe eder, evine gider, yahud da istikamet tayini hissi şuy runu alt eder evli erkeği evinden gayri biğ vere sürükleyip götürür. ÖİsmsE Mili GÖNÜL İŞLER a m Söylemesi kolay yapması zor Yazıma başlık olarak koyduğum cümle- yi bir genç okuyucumun mektubundan çı - kardim. Beni tenkid ediyor, beni tenkid ederken de memleketin mühim bir eksiğine dokunuyor. İşin fenası, haklıdır. Tamamen haklıdır. Diyor ki: — Geçenlerde bir yazınızda balayı se- yahatine dokunmuştunuz. yeni evlenen bir sileye, imkân olduğuna göre kendilerini e- bedi hatıra bırakacak ulan bu zevkten mah- rum etmemelerini o tavsiye (o ediyordunuz, galiba rahat bir vapurda meselâ Trabzona kadar gidip gelmeleri nasihatini veriyor- 'dunuz. Okuyucularınız bu zamanda bu Ta” hat vapuru bulabildiler mi? Hiç sanmiye - rum, Fakat işte ben de yeni evlendim ve kocamla bir balayı seyahati yapmak iste- dik. Tabil memleket içimde, fakat işte ol - madı. Uzaklara gitmektense İstanbul say- fiyelerinde bir aylık rahat bir otel hayatı deniyelim, dedik. Nakleden: Muazzez Tahsin Berkand him bir kararı vermekte ikimiz de pek a- cele etmişiz, ikimiz de o yün gayri tal denilecek kadar asabımıza mağlüb ol - muşuz. Maamafih, küçük bir kızı k dimle beraber garib bir maceraya lediğimden dolayı kendimi mes'ul adde- derek bu badireden sizin mümkün ol - duğu kadar az zararlı çıkmanız iç limden geleni yapacağım. Bara merhamete biç lâyık değilim... #n hiddet etmeyip sözlerime lâyık olan «hehmmiyeti veriniz... Böyle yapaca » ğiniza eminim. İşte gene siyah buklelerin başınızın üzezinde dalgalanarak «evet» dediğini görüyorum. Yakinda görüşeceğiz Zeyneb.. şimdi- lik Allaha ısmarladık yavrum.» Mektubun sonunda bir hamiş vardı: «Seyahate çıkacağım gün, kendi ken- dinize cebrederek harice karşı vaziyeti- mizin acayibliğini belli etmemek husu - sunda gösterdiğiniz gayrete çok teşek- ü , herkesin karı» mimi bir alâka ile sardığını göre- rek bizim bulunduğumuz müthiş vaziyeti daha acı bir şekilde takdir ediyor ve bi- İâihtiyar üzülüyordum. Beni bu üzüntü den kurtarmak nezaketini göslerdiğinize ve âlemin karşında beni gülünç bir ba- le düşmekten kurtardığınıza pek minnet- tarım. O dakikada kendimi cidden sevi- len ve eksikliğine acınan bir koca zan - nettim, Bana bu İsi verdiğinizden do - layı size miiteşekkirim. O günün batı - rasını ebediyen kalbimde yaşatacağım. * Zeyneb bu mektubu tekrar tekrar o - kudu... Bulunduğu haleti ruhiye içinde bu ihtar ve bu rica cidden çok garibdi. Bunu düşünmek genç kızı acı acı gül - dürdü ve kendi kendine mırıldandı: «Ah Halük! Eğer bilsen, senin yal - vararak istediğin şeyi yapmanın benim için ne kadar kolay olduğunu bilsenir Elindeki mektuba ttrek dudaklarına sonuna kadar hatırlıyacağım Halük!» Hakikaten Yeşilköy tayyare istasyo - nundaki vedalarına âid hatıralar canlı olarak onda yaşıyordu. Kollarını boynu- na doladığı zaman Halük da bilâihtiyar onu göğsünün üzerinde sıkmamış my- dı? Ne tatlı bir buse ile dudakları birleş- mişti! Belki de bu öpüşte eksik olan bir şey vardı amma onları birbirlerine ne kadar yaklaştırmıştıl x Zeyneb bir sabah erkenden dadısının geldiğini hayretle gördü. İhtiyar kadının her vakit sakin görünen yüzünde büyük ir heyecan vardı. Koynundan çıkardığı bir zar Zeynebe uzattı, — Al kızım, şonu oku... Zarfın üs - tünde rahmetli hanımefendinin ismi var amma, .. Genç kız, onun sözünü (bitirmesi beklemeden zarfı eline aldı. Buruşuklu - ğundan ve üstündeki çizgilerden, silik - lerden. bunun epeyce zaman postaha - neden postahanrye dolaştığı anla du; fakat üstündeki damgaya gözü ilişmez, kalbinin duracakyış gibi çarp - tığını hissetti ve hemen odasına koşarak zarfı açtı. Mektub Yoksullarevi müdürlüğünden geliyordu ve Saide Hanıma hitaben ya- nılmıştı.. Yoksullarevi müdürlüğü Sai Hanıma, vaktile kendisine tevdi edilmiş olan küçük kızın annesi olduğunu söyli- yen bir kadının kendilerine müracaat €- derek kızını görmek istediğini ve yav - rusünu terkettiğinden dolayı acı göz yaş- İarı döktüğünü yazdıktan sonra, kadının söylediği tarih ve anlattığı şeylerin o za- manki kayıdlara uygun olduğunu bildiri- yor ve Saide Hanımdan, isminin Mehpa- re olduğunu söyliyen bu kadıncağızı ka- bul etmesini rica ediyordu. Müdürün kânaatince ve fikrince o, Zeynbin anne- Sayfiyede banyolu, tuvaletli, geniş, Ta 4 hat bir otel bulmak ne mümkün. Şöyle böys lesine razı olduk, bizden günde on lira ak dilar, kahvesi, suyu veya bir limonatası ile bu parayı on beş liraya çıkarmanın yolunü da buldular. Yapabilirdik, iki hafta oture duk, fakat eğlendik mi diyecerksiniz? Ne gezer) Üç dört sene evvel ebeveynimle «Kat Habadn a yaptığım bir seyahati hatırlıyo « rum. Dünyanın en güzel su şehirlerinden biri olan bu köşenin mükemmel bir pansis yonunda benim banyolu, toraletli, | geniş balkonlu, bir salon kadar büyük odam için günde yalnız 2 Türk Hrası veriyorlardı. Okuyucunuza balayı yapmasını tavsiyg ediyorsunuz, ne güzel fikir, fakat söylemesi kolay, yapması zor.» Bu geç kadının mektubuna ilâve ediler cek bir mütalea yoktur. Bunları biliyor mu idiniz ? Hicret eden yengeçler Kuşlar : mevsimlere göre, yer mev arasında değiştirenler cudsa, deniz hayvan- Yarı arasında da böy- leleri vardır. Bilhas- (*“ sa, yengeçler bunların başında gelir. Yen» geçlerin denizde yer değiştirdiklerini, bir taraftan tutulanların suda bozulmıyacaki boya ile işaretlenip tekrar suya atılmalar nı üzerine bunların otuz kilometre uzali yerlerde tatulmalarından anlamışlardiış, Tecrübe tekrarlanınca muayyen Mevsim lerde, mwayyen yerlere hicret ettikleri tesbit edilmiştir. * Maça gelen çekirgeler 1937 senesinde ce << nubi Afrika şehirle - rinden birinde bi kriket maçı yapıldığı esnada havada bulut halinde çekirgeler gö rünmüştür. Çekirge-£ ler doğruca maçın ya 4£ pıldığı sahaya inmişler ve otlari yemi; baş'amışlardır, Kriket maçı yapanlar! ! vücudleri de bu esnada çekirgelerle ör * tülmüştür, Maç yapanları sahadan kur « tarmak ve çekirgelerden temizlemek içi şehir yardım ekipleri tam iki saat uğrüğ» mak mecburiyetinde kalmışlardır. * E ii - Lisan âlimi papağanlar Papağartlar içinde hafızaları oldukç& kuvvetli olanlar.mevcuddur. Amazon cine, $i papağanlar arasında birkaç lisan öğ 4 Yenmişler, ve.ayni şeyin muhtelif san 4 da adlarını dekar edenlere, MENi eğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: