11 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

11 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

si lemmuz Mere alkanl MB irrrranin Sovyet Rusya tarafın- EE ilemesi ; milinmesbeile İ.O de Bomrahyan, larda Bukovinanm gimalile Emekli general dan, İygali Pa prğet Run orduları tarafın- H. Emir Erkilet ketinin mahalli kalacağını, vaki Macaristan ile Bulga- vanya ve Dobruca taleble uya tarafından desteklene- melerine bir sebeb olmadı © devletlerinin izni olmadan, ulgaristanın Romanyaya le sulhünü bozabilecek mezdi, Ko şeele girişmeleri de düşünüle- pa Kemalik Mihver devletleri, İngiltere göre Bayi” P8Tbe girişmiş bu ir ikanlarda; yani kendi *nzİ bir harbin kopmasma enezlerdi, Onun için ukovina şimal simalil, kerleri tarap ez e Besa söylemiştim, Fil ristanın Transil ira Sovyet R. Tek teşvik gö gibi Mihver « © # ande e- Balkanlarda barışm, rabyanın Sovyet andan işgalile, hemen m ii aCağINA inar i ahval Bej imasmamıştık ; nitekim dğimiz eee semtinde tahmin 'et- imdi de A), <ar başvekili Ee tanın metalibini hariciye nazırının Ma- iciye nazırını, Macaris i Ea kasdile, Berline #telerde okuyoruz. Diğer ont Ciano ve Fon Ribenirop a inde Yapılan görüşmelerde Ma- Dap yanya ve ibtimalki de Bul za Slug bruca taleblerinin bahis mev- dir ki Re anlanlıyor. Fakat unutmama .amanya Fransanın mağlâbiyetin mi: İngilterenin herhangi tesirli bir şu. Bunum için de kral Karol. bni m ederek Demirmuhafız- Yaşına getirdi ve Ro da bulu- ağ manyada bulu lar Siker el mühendis ve mütehassis- ai lomanyanın ütün bunları vi we maki cenub Aş & Me Macaristan dahi evweldenberi Al Mike yani Mihvercidir. Onun da si setini takibden gayesi Transil- Yayı m etmektir. Bu suretle görü- in ihver devletleri o Transilvanya va esin bir karar vermek Zİ veği İri 5 aksadı, şüphesiz Traneilvan- Dobrucayı elden çıkarma Tea ANYA meseleş Mihver devletleri taraf söylenen Avrupa y. #saş itibarile, tarafından © kurulacağı » yeni nizamının bir par. b seç baska bir vey değildir. Bu nizamın h bul zen eti ise, evvelce de birkaç de- — rettiğimiz gibi, İngiltere ve Alman- manya, birç Fransayı mi in galib gelmesin bağlıdır. AL ok küçük devleti ve aile ağlüb etmekle harbi k — nihayet azarmış Bacaklar nasıl güzelleştirilir? Bunun için ikin nelerin bacağı çirk ğ terdiğini bilmek Trim e 1 — Cildim borükkuku, : — Biriminin. bozuktuğu. Bağa in bicimine uymayın. va ag nlikleri tamamla gidermek sü #ldir. Fakat dörelinek müm . (0 Cildini güze Maş ya. yumussk bir singer tesle Pali. Bü, Kürmiztukları giderir. (2 Bentley, ti eyiel bir cild «Müilei De masaj Yap- (33 Been i eüzezerire A * şü mahlülle oğulerak da #ram. Hülle de marna, 15 #ram rdsoreine, Bram Balak © Ve pek az Teintı P'oirninin İleştirmek İçifP gün asırı CAMİAPIM*N birtaştir, İS durduğunuz vakit eme li an Kapaklar ve bünların ortasmâsk! » noktalar birbirine — dökmsmateter Bunlardan, bt *i doku domk demek, “okUNAA bacalı. birli Bietmsizlik her vaki rliğinden İleri germe Yak tahnkan da ye şi Heri diz Kağaklarımın eğ Mazan kütilarmız bir eri vaha diz kapak . r. BU yoğ —vficndfin herhangi bir —dasaklarda #a hareketsizlik yü- mekle Merlamır Pritmak ten muntarım Ma, Yen, epi, İmnastik ârrndır. Benan Şire e İADE deh yani bacaklarını #ni mel #rrbAa İsleten Kimsei girkin bünağin elmada hemen hemen Cocuklarıiız Ceviri. aahdöyiş Parçalara Arırınız. gezer kalıp ihee bi, 'n sandövic yapınız Cevitleri ayıklayıp ufak 'Tare tereyağına ines toz z ? ekmek dilimine sürünüz. Üstüne de bu ceviz parçalarını Misli bir şe, kide diziniz. İsterseniz üstüzü başka bir ilimle kamayınız. İsterseniz Kapamayınız. Mi be Jiri ve radyolarda dinle: İlerini tasvib veyahud bunlara imizi göstermek şöyle dursun, bilâkin bun- | ları reddettiğimizi isbat ederler. Bu sebeb- | İle bunlardan bizim siyasetimizin dü istidiâllerde bulunabilmek &-| 7 tamamile hmid keserek, Mih-İ ği yapmaktan | Bakü ve simali karşı yapılacak sad da bunları tahrib ederek bu kaynaklarından Alm «Son Pasta» nın askeri muharriri rabilmeleri için evvelâ İngiltereyi mağlüb etmeleri lâzımdır. Bu iş ise, hemen bir em- ri vaki addolunabilecek kadar, kolay bir şey değildir. Onun için Avrupanın yeni ni- zamını kurmak zamanı gelmediği gibi Mih- ver devletlerinin Balkanlarda büyük ve e- lar bu suretle Balkanlarda şimdi. lik sulhcü ve muhafazakâr bir siyaset tal İjanslarının bir hafta evvel Fransız evrak İbazinesinden slnan bazı vesikaları neşret- mekle Sovyet Rusyayı tahrik etmek istedi- ği görülüyor. Bu vesilşalar harkesin gazetelerde oku- veçhile Fran- in, müttefikle- sanım Ankara büyük elçi Jin Sovyet Rusyaya karsı bazı tasavvur ve tertiblerine müteallik olsrak! hükümetine yolladığı telgraflarla general . Weygandın gene ayni işlere dair bir raporundan iba- rettir. Evvelâ şunu tebarüz ettirelim ki, bu ve- İsikalar, bizim müttefiklerin tasar ve tertib- ğü nleyhind in mutlaka hunu kasten avzu etmiş olmak tiza eder, Fakat bizim mesgul olmak istediğimiz ları bilhassa şimdi”neşretmekle Alınan a- jansınn herhalde bir maksadı olup, bunu keşfetmek ehemmiyetlidir. Vesikalara g5- re, müttefikler, bilhassa Finlandiya harbi esnasında, Finlere yardım suretile Ruslara şimalden taarruz etmek istemekle beraber onları cenubda, Karadenizde ve Kafkasya- da vurmak arzu ve plânını takib ediyor larmız, Rusları Kamdenizde Batum ile ce- mubi Rusya, Varna ve Tuna arasında bik hassa petrol münakalâtını kesmeği hedef edebileceği için, böyle bir hareketin haki- ki gayesi gene Almanya olmak gerektir. Kafkas petrol kuyularına hava hücumlanndan mak- petrol Rusları ve fakat bilhasm mahrum etmektir. G iyor ki müttefiklerin Rusyaya kar- si tasavvur ettikleri harpkâtm asıl gayeleri gene Almanyadır. Buna rağmen Almanlar, bu vesikaları nesrederken ve bunlara dair etti-| etlü- | cihet tamamile başkadır: çünkü bü vesika-| arda ve Yakındoğuda! son vaziyet nedir ? | değildir. Mihver devletlerinin, Avrupanın |bir süretle uyusmaları sözünün geçtiği bir ve dolayısile Balkanların yeni nizamını ku- | sirada, İngiltere aleyhine tahrik ve teşvik çiti Jederken.bir taraftan da D. N. B. isimli &- S pd | pu o . tavzihler yaparken müttefiklerin gerek Ka- radenizde ve gerek Kafkasyada düşündük- leri harekâtın asıl hedefini bizzat Sovyet Rusya olarak göstermeleri, bu neşriyattan takib ettikleri asıl maksadım Sovyet Rus- yayı, bilhama onlarin İngilizlerle herhangi etmek olduğunu iin eder. Rusya Asyada İngiltereye taarruz ede rek opunla harbe giriştiği takdirde evvelâ Almanyanın ittifakına ve sonra da onun kumandası ultınm girmiş olacak, ayni za- manda İngilterenin Rusyayı kendine müt- tefik kılmak son ümidi imha edilecektir. | Fakat Almanyanın asl gayesi Rus kuvvet- lerini Avrupadan Asyaya © uzaklaştırmak! olacaktır. Bundan başka Alman ajansının, | bizimle ve İranla arasını li görülüyor ki hu da, Rus- yayı içine düşürmek için kurulan büyük tu- rağın bir parçasından başka bir şey değil ir, Sovyet Rusyanın Alman tuzağına düşe- cek kadar gafil olabileceğini ummak abes olacağı için bu vesikaların neşri dolayısile Sovyetlerin şimdiden Asyada bir harbe gi- recekleri tahmin edilemez. Avrupa ve dünya meselelerinin çetin ve muğlâk oldukları muhakkaktır. Fakat bun- ların bütün hal esasları yakında vukubula- cuk Alman - İngiliz müsarsasnın neticesin- za eder. Sovyet Rusya da iyetlerini ortaya atmak için den kurtulamar. H, E, Erkilet Kaçakçılık bürosu şefi takdir edildi Bir senedenberi İstanbul mali polis ve| kaçakçılık bürolarını idare eden Haydar| Seberin bilhassa kaçakçılık ve ihtikâr işle- iye mesaisinden |J9Fİ si etrafındaki muvaffakiyet. messisinden | den ge dolayı takdirname ile taltifi müddeiunu- milikçe tensib edilerek keyfiyet Adliye Ve-| kâletine bildirilmiştir. Kanca ile başından yaraladı Unzapanında oturan ve Taşclar emide . sinde hamallık yapan Sadullah oğlu Bay . rüm dün, bir iş meselesinden arkadaşı Ab - ötükndirle kavga etmiştir. Bir müöddes devam eden bu döyüş sonun - da işe Halil adında bir üçüneü şahıs da ka- Tışmış ve eline geçirdiği büyük bir kanca ile Abdülkadir; başından ağır süretle yarala - mıştır. Abdülkadir tedavi edilmek özere Cer- rahpaşa hastanesine kaldırılmış, Bayramla carih Haki yakalanarak - haklarında taki - bata başlanmıştır. «Son Posta» nın edebi tefrikası: 69 — Burada Mehpare Hanımla benden başka kimse yoktu dersem bana inana - cak misiniz? Bu suali yarı müstehzi, yan öfkeli bir sesle sormuştu. Halük onun göz bebekle- rine dikkatle bakarak gülümsedi. ii sözünüze inanmamanın im- kri var mıdır) Siz namus ve doğruluk mücessemisiniz Zeyneb. — Size karşı her zaman doğru söyle- diğime emin olabilirsiniz. — Niçin bilhassa «bana karşı»? — Buna milyonlarca #ebeb var, — Bann hiç olmazsa o kadını kapı dışarı etmekte neden bu kadar tehalük gösterdiğinizi söyleyin. — Sizin içinizi sıkmasından ve bun- dan baska size bazı şeyler söylemesin- den korkuyordum. — Neler söylivecekti? — Münh n onu,, ve. beni alâka- dar eden bir mesle... Bunu ben #ize an- latacağım. Bu son kelimeleri güçlükle telkffuz e- debilmis, gözleri dolmnatu. Halük bü - yük bir şefkat ve muhabbetle ona eğildi. — Vah zavalli yavrıcağım! Cok mü- teesir oldum, Sizi üzeceğimi zannetme - miştim, O cümleleri size yazdığım 24- man yalnız sizin menfaatinizi gözönünde tutmus olduğuma itimad edin. yalnız #i- zin menfantinizi,..» Zeyneh telânla yerinden fırladı, köca- #nn ceketinin kenaslarını tutarak bü - yük bir heyecan içinde su sözleri «öyle: — Size müthiş bir itirafta bulunaca- öm Hal fakat bu itirafım sevdiğim adama dair değildir. Genç snmin boğuk sesi: — Zeyneb! diye âdeta inledi. — Söylediklerime inanınız — Halük, Ben, her züman, her zaman sizin sözü nüzli tottum... Sevdiğim ndnama sid bir itiraf değildir bu, Onun ceketini bırakmış, Başını öne eğ“ ll z İZDİVAÇ doksan sa çol sele bir muhakeme, AZ GÜNLERİNDE Üç yüz altmış beş günlük bir senenin iki gününde: — «Yaz». Diyorlar. Birçokları: — Çekilmiyor. fazla oluyor, Diye şikâyetçiler. Ya biz nuharsirler ne yapalım? Bize, üç yüz altmış beş günlük bir »e - henin üç yüz altmış beş gününde de: Yaz! Diyorlar yal Kafasını dinlendirmek istiyen kimselere bir tavsiyede bulunacağım: Yazları şehirde bir apartıman kirala - sınlar, kışları da sayfiyeye gitsinler, . — Tavuk mu yumurtadan çıkar, yu - İfürta mı tavuktan? Derler, buna benzer bir söz de ben söy- liyeceğim. — Yazları, çürük çorub meselesi mi ço- rabsizlık modasını ortaya çılkarıyor?.. Yok- bsizlık modasi mı, çürük çorab me- halledixor? Konuşuyorduk: — Yazdan şikâyet ediyoruz amma; yaz gehin, yaz gelsin, demiştin dedim, evli bir arkadasım bann döndü: en, yaz gelsin, demedim. Dedi, — Demek sen kışı seviyordun?... yaz gek sin, deseydim; belki kanm duyazdı. üç gün sonra kaynanamı evde bulurdum, Karım «sen yaz gelsin, dedin, bende ogün | yazdım, geldi derdi, * Evimde bir buz dolabı var.. fakat ney& yarar), Bu yaz günlerinde evimde buz do Jabı olacağına, evim buz dolabında olsays dı... “vg * a Kömürcü dükkânınm önünden geçiyor” dum. İçeriden bir şarkı sesi çeldi, kulak vâr dim: «Bir gün olur elbet beni ararsın...» * Deveye: eti — Yokuşu mu seversin; inişi mi? 3 Demişler, cevab vermiş: — Dünyada düz yol kalmadı mı? Bana da: — Kışı mi seversin, yazı mı? Dediler, cevab verdim: — Artık bir daha bahar olmıyacak m1); * Yazın serini, yazını sıcağı sevilir. fa » kat ne çare ki ikisine de pek ender rasj geliriz. * Yaz kendi kendine geliyor, fakat yı kendi kendine gelmez, getirenlere Allı imdad eylesi: İsnat g/ ulisi Evlenmek kolaylaştırıldı mı, teşvik edildi mi? Bir okuyucumun yolladığı mektubda şöyle)e bir fikra görüyorum: — «Hükümet evlenme merasimini basi irdi. Muhtelif harçlardan muaf tuttu, Idiği kadar teşvik ettir Bana öyle geliyor ki, bu okuyucum hafif bir de müşshede hâtasına düşmüştür. Zima (evlenme omuxmelesini harçtan muaf tutmak evlenmeyi teşvik et. mer, olsa olsa uzak köylerde ufak tefek harç. tan kaçınmak için muamele tescil ettirmek. ten gekinenlere kolaylık gösterir, fena niyet gahiblerinde ellerinden de dayanabilecekleri | bâhaneyi alır Ye sanımm, karar sadece bu düşünceyle verilmiş olacaktır. Yoksa evlen. meyi teşvik etmek için yapılacak şey büsbü. tün başkadır. Halırına gelen misallerden bir kaçını sayayım: Fransada, resmi, yarı resmi veya şirket Nakleden: Muszzes Tahsin Berkand — Kabil değil! — O adama aramızdaki samimi ar- kadaşlığı ihlâl etti mi? — Hayır, kat'iyen! Ezasen o hiç bir zaman aramıza giremez, Biz her vakit iki samimi dost olarak kalacağız. Halök sert bir hareketle doğruldu ve bir iki adım geri gittikten sonsa sinirli bir sesle: — Bu vaziyet sizin için pek fecidir yavrum, dedi, Farzedelim ki siz.. serbest kaldınız. tamamile serhest.. o vakit da- ha mes'ud olmaz mıydınız? Genç kızı — Hayır! Hayır! diye haşyetle kocasma baktı. — Halbuki onu seviyorsunuz mi? Zeyneb ayni boğuk sesle tekrar itiraz etti: — Hayır! Hayır! Helük birdenbire ona elini watt, göz- lerini ona dikti. Nefes alamıyordu; fakat Zeyneb basını kaldırmadan: — Hayır! Hayır! diyerek odadan fır- Indi kaçtı ve srkasından Halökun, ba - kıslarında sıcak bir ışıkla onu çağırdığını duymak istemeden odasma kapandı, Akşam yemeğinde arnlarmdaki garib vaziyet bir parça tavazzuh eder gibi ol- du. Halük birdenbire şu swali sordu: — Zeyneb, sevdiğiniz adam, Kan - dillide bir gün biz yemek yerken içeriye girmiş olan delikanlı mmdır? Genç kiz tebessümle omuzlarını kal - dırdı. — İzzet Erman mı? Yok cam. — Size çok tuhaf nazarlarln bakmıştı. — Biliyorum; fakat o değildir. — Lâkin siz de onu görünce şaşır mış- tiniz. — Gene mi itimadsızlık? — Hayır itimadarzhk değil; yalmz o - nunla aranızda ne geçtiğini anlamak #8 Giyorum di haykırarak değil teklifi karşısında bulunmuş olduğumu söylemiştim. Taliblerden biri de İzzetti. Kandillide ona rastladığım zaman bana çok ıztırab çektiğini anlattı. Fakat ben onu ciddiye almadım — O gün size çok izi tekrarlamıştı. — Evet, hâlâ da çekiyor. — Ben mi? Bittabi evli olduğumu söy- ledim. Halük onun gözlerindeki dürüst ma - baya gene hayranlıkla baktı ve yavaş yavaş kasları açıldı, yüzüne neşeli, mes'ud bir ifade yayıldı. — Evde ilk gecem kunacak sözler söyledim, gene af dilemek mecburiyetindeyim. Bu sözlere ikisi ds kahkahayla güldü- ler, lâkin gülüşlerinde zoraki bir şey vardı. Zey#eb Mehpare Hanım hakkın- da söyliyeceği kelimeleri düşünüyor. Ha- Tük da, her şeye rağmen karısında bir tuhaflık olduğunu anladığından bunun sebebini tahlil etmağe çahsıyordü. Saat on bire kadar, hemen hemen hiç konuşmadan, kâh xadys dinliyerek, kâh uyukluyorlarmış gibi gözlerini kapıya - yak karm karşıya sessiz kaldılar ve niha- yet ikisi de odalarına çekildiler. * Heolök bütün yorgunluğuna rağmen w- yuyamamıştı. On ikiye kadar yatağında bir yandan bir yana döndükten sonra ni- hayet salonda bıraktığı kitabını almağa çıktı, Gürültü etmemek için ayaklarının ucuna basarak itina ile yürüyordu. Tam Zeynebin odası önünden geçerken içeri- de hafif bir hıçkırık sesi duydu. Müthiş bir ıztırabla kulağını yaklaştırarak dinle- di. Yanılmıyordu, O zaman bilâtered - düd kapıyı vurarak içeriye daldı. Zey - neb, kimonosuna bürünmüş, siyah bukleli basını divanın yastıkları arasına sokmuş, ağlıyordu. N b? ağlıyorm - Kin rab çektiğini mi Gene size do - özden -İmir, gocuk çoğaldıkça ayl elinde bulunan bir müesseseye memur alına. İ man evli olan tercik edilir, maaş tese bitinde çocuklu olüp olmad ğun sayısı harbde ve sulhle askerlik hizme, tini müddeline de müessir olur, nihayet 4 gocuk sahibi olan baba müstahfer sınıfine; nakledilir, beşinci çocuktan #ibaren asker, Ukten büsbütün muaf tutulur. Almanya ile İtalyada bu saydığım imtiyaz, lara üüveten yeni evlenenlere «bilümume ev eğyekı, çök uzun bir kredi ile verilir, haz evlenenin bir ay mezuniyeti ve bu bir ay yarfında devlet demiryollarile vaparlarındaf bedava seyahat hakkı vardır, otellerde dd msıf ücretten istifade eder, hülle aşağı yukarı havadan bir balayı seyahati yapar. Ufak tefek daha bazı imtiyazlar vardır amma şimdi hatırıma gelmiyor, hem bu kak darı da kâfidir sanırım. Bunları biliyor mu idiniz P Balıklara mahsus hastane Stokholm civamnda. ki Lovoda bir bahk hastanesi (o yapılmıştır. & Bu hastane akvaryumda balık besliyenlerin iki- de bir baş vurdukarı bir müessesedir. : Akvar - 7 yumlarda hastalanmış olan balıklar, balık hâstanesinin, babir hastalıkları tedavisin- de mütehssıs 'baytarları tarafından t€ « davi edilmektedir. , * Dolma kalemin mucidi kimdir Dolma kalemin Amc- rikada icad edilmiş ol- duğu sö Fakât hakikatte dolma kalem daha çok evvelden icad edilmişti. 14 üncü Lili zamanında Fransada Biar isminde bi- Ti kaz tüyünü, içine mürekkeb konulacağ, bir tarzda delerek ilk defa dolma kalemi keşletmiş ve bu kalemle yazı yaz - mıştır, TEYZE i pi * Bir barb gemisi 40 kuruşa Almanla- an Sington harb gemisi 170 ton- Yuktu, Uzunlu - ğu 60 metre ge- üyordu. Maki- nesinin kuvveti 1400 beygir muadildi, Almanya hükümeti bu gemiyi | kuvvetine bir Meksika delarma bir Çinli tüccara tı, kan ele

Bu sayıdan diğer sayfalar: