23 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

23 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Fevkalâda şartlar İçindeki vazifemiz Yazan: Muhittin Birgen denizde toplamış görünen Mihver - İngiltere harbi ne kadar sürecek ve ne neticeye varacak? Bu, öyle bir meseledir ki onun balilini hâdiselere Bir davayı kazanan adam İmasraf olarak bir inek ver- alen sikleri merkezini gar) MİŞ, kâr olarak da bir tavuk bi Avrupa ile merkezi Ak-İtemin etmiştir. En fena şekilde yapılmış bir uzlaşmanın en iyi şekilde > bül bilmiş bir bırakmak en iyi usuldür. Şa veya bu |7eceah olduğunu unutma, ihtimal lehinde hüküm vermek he- #pen hemen herkes için telve falına bakıp istikbali keşfetmek kabilin - den bir şeydir. Yahud, bu bahis &- zerinde zihin yormağı, günün en | terssmessessesesmaasssesasamesemmsemsemamelani sinsin Şehir Zi derin metafiki ile meşgul olmak di- ye de tavsif edebiliriz. Şu halde, bu- günkü dünya hayatının bu bakım dan gidişini, daha ziyade hâdisele- vin izahına terketmek Jâzumdır. Bi zim, dünyadaki büyük davalarla o- Jan alâkamız, yalnız kendi yorgan mızın selâmetinden ibaret olduğuna göre, her şeyi bn zaviyeden görerek ve her türlü ihtimale karşı daima hazır olmayı unutmıya; nefsi - mizi kendi imize aid ufakh işlere tahsis etmek her şeye mürce- | Yakab (Kadri caktır. * Harb uzasa da, uramasa da dün- ön siyasi olduğu kadar iknsadi ercümerci de uzun bir müddet de- yam edecektir. Bunur için, fevkalâ- de şartlar içinde her memleket ve her ferd, kendi disine tabil bir vardır ki onu şöyle irisi Uzayıp giden her İ Lahey elçimiz dün geldi Holandanın nasil istilâ edildiğini anlatıyor Lahey elçimiz o Yakub Kadri Horasanoğlu, dün sabahki Semplon ekspresile Berlinden şehrimize gel miştir. Yakub Kadri kendisile görüşen gazetecilere resmi beyanatta bulu- ncak eski bir gaze- stile intibalarını anlatacağını e hükmünü gösteren e İsöylemiş ve şunları söylemiştir: | «— Holanda taarruza uğradığı zaman orada idim. İstilâ çok ani ol Yevkalâdelik, nihayet bir slelâdeliğeldu, bir sabah daba şafak s8ketken istihale eder. Bu bakımdan, biz de|tayyare gürültüleri ve top, mitral « etrafımızı ihata eden fevkalâdelik -|yöz sesleri arasında uyandık, Hiç er arasında kendimize tabif bir ha-İbir alarm işsreti verilmemişti. Göl t yaratmıya müteveccih bir faw-|yüzünde yüzlerce Alman tayyaresi et sarfedeceğiz. uçuyordu. Halk hiç itidalini kaybet- Bütün işlerimizde hâkim olmas Iab eden bu fazliyet ruhu bir ta - raftan devleti, diğer taraftan da hal- kı ve ferdi alâkadar eder. Devlet, memleketin fevkalâde şartlar içinde bulunan hayatını, bu şartlara imti » bak yelile adi bir cereyana doğru götürmek için lâzım gelen her şeyi yapıyor ve yahud bu yelda elinden gelen gayrette kusur etmemeğe ça - yor. Onun gibi, millet, halk, yani bizler ve ferdler de, ayni ruh ile ay- ni tarzda çalışmıya ehemmiyet ver - meliyiz. * Geçirdiğimiz fevkalâde devir, devletler, milletler için olduğu ku - dar ferdler için de sıkıcı, üzücü, yo- rücu bir devirdir. Hayatımızı böy- le bir devrin şartlarına ayar etmek bizim için de hoş bir şey Bununla bermber mademki bövle yapmak bir mecburiyet ve zarüretin Deticesidir, biz de kendimizi havetın Icablarına uyduracağız: Hoşumuza gitse de, gitmese del Filhakikn, dünyayı kanetıran biz değiliz; fakat, mademki dürya, bir birine bu kadar skı surette bağlıdır we biz de bü dünyanın içindeyiz: şu belde, bugünkü fevkalâde şart kendimizi uydurup elemi kendimiz zevketmenin yoh mutluka bula - cağir. Muhittin iBizgen Nafia ve Maliye Vekilleri Ankaraya döndüler Şehrimizde bulunmakta olan Nü- Bia Vekili Ali Fund Cebesoy ile Ma- liye Vekili Fund Ağrak'dün akşam- ki ekapresle Ankaraya bereket et « mişlerdir. Maliye ve Nafia Vekilleri 4 kalmamak ve mümkünse bir mikta; medi ve müdafnaya koyuldu, Müda- fan Üzerine de şiddetli bambardır manlar başladı. Roterdamın dörtte üçü iki üç saat içinde tahrib edildi ve binlerce sivil öldü, bizim sefmet- hanenin o yakınlarınn da düşü, Alman hücumu O esnasında Holandada da bir talebemiz ve tica- ret heyetimiz bulunmakta idi. Heyet azaları ile talebemizi derhal sefnrete çağırttım, muhaberat kesilmişti. İstilâdan sonra bir buçuk ay Ho - Jandada kaldım. Almen işgalinden sonra memleketten kimse çıkarılmı- yordu. Alman istilâm bittikten sonra İn- gilizler de bomb: yağdırmağa başladılar. Holandadan Berline git- tim. Holandada im tehlikesi - ni geçirmiştik, Berlinde de ayni tehlikeyi atlattık. Berlinden ayrıl - dıktapr sonra yolda rahatsızlandım, birkaç gün Budapestede kaldım.» Halk ekmeği Belediye, halk ekmeği çeşni nü- munesini dün tetkik etmiştir. Ek mek fiatlarının yükselmesine mahal daha ucuzluk temin etmek mak «adile bir çuval undan 9ğ ekmek w kınması istendiği halde, ancak 95 ekmek elde edilebilmiştir. Topin mahsulleri ofisi İstanbul şubesi m dürü Nurinin de iştirrkile belediye bir tecrübe daha yapacak, bir çüval undan 98 ekmek çıkarmağa çalışa - caktır. Tecrübe esnannda yeni ek- mek kabarmış olduğundan, yarım kiloluk veya baston şeklinde ekmek çıkarılmasını lözum hal olmiya - caktır. Lozan günü Lozan sulh muahedasinin imzası “İlk Üniversite haftası ilmin zafer haftası oldu,, Erzurumdan dönen Üni versite rektörü heyetin mesaisi etrafında beyanatta bulundu 13 Temmuzda Erzurum Ünivezsitel ettiler. Diyebilirim ki fik Üniversitelüç yüz bin baltasını âçmak ürere, Erzuruma git- miş olan Rektör Cemi) Bilselin riya. setindeki Üniversite heyeti, dün çeh- rimize dönmüştür. Üniversite Rektörü dün kendisile görüşen bir muhsrririmiye. Errurum seyahati hakkında şunları söylemiş tir: — Seyahatimizi evvelce tesbit edil. miş olan program dairesinde yaptık. Ersuruma 13 Temmuz Cumartesi gü. hü #abahı vardık ve ayın 19 uncu Cu.! mârlesi günü akşamı hareket ettik. | Eyırumdan programımızı muvaf,. Jiskiyetle tatbik etmiş ve en yakın bir gi ile karşılanmış olmanın büyük! memnuniyetiis dönüyoruz. | Üniversite haftası açışını, demir - yolunun Etmeme varış ve kapanışt. ni da Erzurum köngresi mevzularilâ Yaptım. Gerek apış ve kapanışta, ge. irk umumi konfemnelarda gerek mes lekl konuşmalarda Erzurum halkın ve münevverlerinin daima salonları doldurduğunu memnuniyetle gördük İlmi çalışma #satlerimiz 31 di. Bun. lardan 11 4 umumi konferans, diğer. leri de mesleki ve münakasalı konuş- alar halinde yapıldı. Doktor arka. daşlarımız da 237 hastayı muayene Matbaada toplanmığtık, derd- rap bir arkadaş bana sor- laz : : i ; — Şimdi sütununa ne yaza - aksın? Hakikaten ne yazscağım? A- nan getirdiği harici haberlere baktım, içinde pek cazib olanını bulamadım, hem bunları tefsir etmek doğru mu, mümkün mü bilmiyorum, o Dahili O haberlere baktım, gözüm tutmadı, bu sü - tun daha ziyade sıdık ve kizbe baftası Ümin zafer haftası oldu. Er.| surum Valisi Bürhen Teker haftanm s Çini sözü esrnmarasmanansı sany ssansemme same ser eersensamanasusasrenrsanması vrusasaarısssssasseee | yette değildir. berleri Belediye yeni bir yol plânı yaptı Mühim olmıyan yolların inşaatı tehir olundu İstanbulda ratihim olmıyan inşas- tın geri bırakılacağına dair verilen kararın tatbikatından olarak İstan- bul belediyesi bu sene | yapılacak dört yüz bin liralık yol inşaatının üç yüz bin liralık kısmından sazfı na- zar etmiştir. Belediye buradan artan rayı sarfetmek üzere bir program. hazırlamıştır. Üç yüz bin iyi ve verimli olması için hakikaten) harcanacaktır. gok çalıştı, Bütün konferanslarda Hahesoğlunun parkelenmesi, Ca- bizzat bulundu. Belediye Reisi ve Halk|lata Tersane caddesinin ve Eyüb ile evi reisi, bütün Rrerurum halk ve ma. ği lim hepsi imühim olan yeni yollara| İSTER İNAN, İSTER İNANMA! İ kalarından birinds (185) murları lim heyetine en yakm alâ, kayı gösterdiler ve bisi mineitar bı -/ raktılar, Umumi Konferansiarımızı Halkevi. nin güzel salonınmda, meslek! olanları| da umumi müfettişlik galenile İçakmak hastanesi salonunda Yap - tık, Konferansları bir kitab halinde çu. karacağız. Memlekette bu suretle ve- rimli bir Mim hareketi daha baspös- termiş olacaktır.» Üniversite Rektirünün riyasetinde. ki heyet Erzuruma varış ve dönüsle, rinde başla vali olmak zere büyük bir mümevver kötlesi tarafından ha. reretle istikbal ve teşyi olunmustur. evet sereflne muhtelif riyafetler ve, rilmiztir. Heyete dahil bulunan Hukuk Faxtl tesi dekanı profesör A Fund Basefi e, tarih doçenti Mükremin Hali! dö. , konferanslar vermek üzere Sı vasta kalmışlardır, O halde ne yazmalıyım? Be Teket versin arkaduşlardan biri bir hâdise anlatarak Oimdadıma yelişti, anlattığı fikra şudur: — Bir vakitler İstanbul ban - in yam vardı, bu para faize SE madığı için artmazdı, buna mu- kabil banka senede iki defa he - sab yolladığı için o muntazaman eksilirdi. Beher defasında ekstra masraf olan 50, vergi olarak 4, pul ücreti için de 23 ki, cem'an 77 kuruş kesilir, bugün gelen he- saba baktım, Benim bir vakitler İhtimali olan:hâdiselerin kayde - <ilbG bi imdürHen yak İ men ili üç defa mahkemeye gib 3 imeme sebeb oldu. Hem de bir İ defasında, sayısnı unuttum, fa - kat insana ürperme veren bir madde ile.. 185 lira olan hesabım 179 lira 89 kuruşa düşmüş.» i Ben arkadaşımı dinlerken ban - kada durduğu yerde eksilen pa - ranın da buhunabileceğine inan - dım, fakat ey okuyucu sen: İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Silâhtarağa caddesinin inşası, muh- telif yolların tamiratı mlitemndiyesi, Kabataş rıhtımının tevsü bu para ile yapılacaktır. Belediye tarafından inşaatı te - hir edilen yollar, Kapalıçarpınin di bili yolu, Tarlabaşı ile Tozkoparan ve Boğazkesen ile Türkgücü arasın-| daki cadde, Sürpagop ve o Taksim kışlasının içindeki caddelerden iba- vettir. Ayasofya ve Bevand mey - danlarının inşası da geriye birakıl - i Sözün kısas Her şeyi ayni renki görenler E Ekren Talu aritadaki mevkiini i hafaza etmekte buluna dir Avrapa devletletinin biri Portekizde her şeyi ayni renl ren bütün bir aile yaşıyormuş. Refiklermizden biri bu hab ribeler sütununda, gerçekten cak bir şeymiş gibi neşretti. O hekimlik ilminde, galiba Deli diye bir adı olan bu vakıa o # nadir ve garaibden sayılacak | | ' i 1 ip Şöyle bir etrafımıza bakı ii sak, nice insanlara rastlarız ki DA dünyayı, ahval ve hâdisatile ve daima kapkara görürler. Bun'ğ karşı, ve bu görüş sakatlığını d mek için ne yapsanız nafiledif &8 öyle bir kusurdur ki menşei #3 ve mizacda olduğu için tashihi İ kabildir. Gene bir takınilari yazdır kit bütür ei kilerin zıddına olarak, bâdisat, hal i hasıran penbe gö? b En büyük felâker, en kara Mia onların adeselerine (o aksetmeii önce mutlaka renk değiştiridği pembesi bir kılığa bürünür, y Bu türlüler hakkında da (© faydasızdır amma, bunlar diğe pe herhalde tercih o olunur. Z8İ renk babsindz tedbirin hiç bir # man kâr ettiği görülmemiştir. rettin Hocanın eşeği buna bir saldir.: i Ji j Hoca, her tarafın sapsar: diği kurak bir yaz gününde e bir çift yeşil gözlük takıp ksa vermiş, ve banun sebeb ve hi soranlara da: — Ne yapayım? demiş, Heyifğ bu gözlükleri taktım ki, sararmiğığ lan yeşil görsün de yesin, kurnaz eşek bir türlü mantara madıf Fıkramı ifham eden hek mevzuubahs Portekizli nileninii seyi kül renginde gördüğü ilâve Sİ liyor. Bunun da sırrımı galiba ben öm: Muhakka ki be ailenin efradı son günlerde garbi Avruğ bir seyahatten dönmüş (olac? agar, Bir seyyar satıcı bir kunduracıyı yaraladı lacak yüzünden bir cinayet işlen - miştir. Çarşıkapıda Arakçılar cadde - sinde 22 sayılı dükkânda kundura - cılık yapan Tahir oğlu Hasan dün akşam kardeşi, Ali ile dükkânda o - İfururlarken içeriye o civarda sey - yar satıcılık yapan Hasan adında bi- ri girmiştir. Kunduracı İlasandan bir ye'ktar alacağı olan seyyar satıcı Hasan, dükkândan içeriye girer girmez kun İduracıdan bu alacağını istemiştir. İ Bu yüzden İkan kunduracı birlerine girmişler, seyyar satıcı Ha- san, bıçağını çekerek kunduracı Ha- sanı vüöcudünün müteaddid yerle - rinden ağır ve tehlikeli surette ya - ralamıştır. Carih yakalanmış ve ifade vere- imiyecek bir halde bulunan yaralıyı Cerrahpaşa hastanesine kaldırmış - lardır. Florya plâjı ve gazinosu ihale edildi Florya plâjının mevsim sonuna ka. İdar iletilmesi eski müstecirine 8600 liraya ihale edilmiştir. Ayni yerdeki Dün akşam geç vakit Çarşıda a -!'”” Ve şayet böyle ise, tabiati renkte tasavvur & Elem Cali Askerlik işleri 327 : 329 doğumlulaf sağırılıyor Fatih Askerlik Şubesinden: ve terbiye dolayısile sevke tâbi nan 77, 328, 429 doğumlulü (Jandarma sınıfı hariç) diğer Isra mensub sağlam, sakat, gayri İslim ihtiyat eratın b Şubeye müracaatları ilân © #* Sarıyer Askerlik Snbesinden: yer askerlik şubesinde kayıdı se 320 6 za mış yabanesların merkür doğü larının. şübeye müracaatları Yenur. Hessb ve muamele ,olmak istiyenlere 1/Feş /M0 da açılacak muamele memuru ol lsnların şeraiti öğrenmek fi beye müracaatları dün olunur Vilâyette bir toplantı Dön Vali muavini Halük Pep riyaaeti altında, beden terbiyesi “ği subları ve kaymakamların yapilan toplantıda beden mi Haydarpaşa garında malt müese -| yıldönümü münasebetile yarn saat #eler ve nafin erkânı ve dostları ta-| 15 de Üniversite konferans sslonun- rafından uğürlanmıslardır. da merasim yapılacaktır. mame İgazino da bu müstecir tarafından i4-İyeli kanununun term tatbiki P iletilecektir. da konuşulmuş, kararlar veri ion «Son Posta» nn edebi tefrikası: 8İ Gİ GARİB BİR İzDİVA Nakleden: Muazzez Tahsin Berkand — Turban mı? O abmak ve soğuk adam! Zeynebin sevdiği adamın Turhan olmas kahil mi yarabbi! Böyle bir şeye imkân veremiyorum. Halbuki... Beybinde binbir mal karnea- Janıyor, binbir ihtimal arka arka- ya kopuşayardu. —Eğer a ie,ı, Alimallak © nu gebertirimi Bu sözleri söyliyen sesinin vah- gi ahengi onu kendine getirdi ve tekrar salona avdet edip başını elleri arasına öldi, derin düşün celerine gömüldü. ZiV Zeyneb Mehpare yap- evde kendisini bekliyen somuit- kar bir koca buldu. Evvelâ bir iki alelâde kelime konuştuktan sonra Halük sordü: — Mehpare hanım nasıldı? — İyi gibi görünüyordu. — Yalnız mıydı? Hayır, Zeyneb bir şey söyliyecekken tereddüdle sustu. — Turhan “bey oru görmele genişti. Genç kız bu sevimsiz adama Tasladı a kadar sinirleniyiş- ti ki bilâihüyar sesinde bir gayri tabiilik sezildi; fakat Halök bu- pu başka sebebe hamlettiği için biddetlendi. 16 hanımla ne münasebeti var? — Bilmiyorum. — Neden sizin bulunduğunuz zamanda bu ziyareti yapmış? Bunu soran sesinde pek haşin bir ahenk olduğu için Zeyneb çe- kingen bir tavırla: — Belki de tesadüfen gelmiş- tir, dedi. — Acaba tesadüfen mi? Meh- pare hanıma ben gittiğim zaman niçin ona raslamıyorum? Ölke ile yerinden kalkmış, ar- kasını dönerek pencereden dışa- nsını o seyretmeğe başlamıştı. Genç kız kendi kendine: «Bir fır- bna kopacak!» diye düşündü. Korkak ve mütereddid nazarlar- Ta Halöka bakıyor, söz söylerneğe cesaret edemiyordu. Kocma bir İki sanize arkası dönük kaldıktan sonra birdenbire başini çevirerek sordu: — Beni sevmediğiniz. halde benimle evlenmiş olduğunuzu Handana » söylemişsiniz. Doğru mu? e yalan söylemek istemediği için kı- sacı — Evet... dedi. — Bumu niçin yaptımz Han- dana bu derece samimi bir itiraf yapılır rar? — Sizin peşinizi bırakmasmı, sizi tazib etmemesini istiyordum. — Bununla onun ne münase- beti var? — Beni muztarib etmek mak- sadile sizi kendisinden O ayırma- mak istediğini anlamıştım: bu se- bebden onn sizi sevmediğimi, bi- paenaleyh sizi rahat bırakmama- sını söyledim. Handanın benden nefret ettiğini biliyordum. — Şimdi anlıyorum. — Benim sizi sevmediğime kani olursa silâblarım bu cephe- den uzaklaştırmcağını ozannedi- yordam. — Anlıyorum. — Fakat besim bu plânım bir fayda etmedi, o silâhlarını bırak- izahatı kâfi görmediğini hissedi- yordu. Ona bunları söylemek mec- buriyetinde kaldığım için pek ü- züldüm.. aramızdaki sırrın. güzel de olmasa, gene aramızda kalma sını tercih ediyordum amma ça- resiz kalmıştım... Bana çok mu kızdınız Halük? Genç adam bir iki saniye son- ra cevab verdi: — Ona böyle bir itirafta bu- Hanabileceğinizi tasavvur edemiz yordum. Masmafih belki de hak- kınız var., belki de buna mecbur- dunuz... Ne yapalım, olan cid Ona benimle niçin evlendiğinizi de söylediniz mi? — Hayır. — Halbuki o bunu anneme yazmış, — Ben de buna şaştım, Nere den öğrenmiş? — Bilmiyorum. Essen Han- danın neden size düşman olduğu- nu da bilmiyordum. kiz cevab vermiyerek kıpkırmızı oldu. Halâk | d etti: : — Fakat şimdi anlıyoru! Bu son kelimeleri o kadar # k bir şekilde söylemişti ki Zey titredi. Turhanın kendisini masına imkân var mıydı? rile bunu mu kasterliyordu?, EĞİ yorsa, nasıl öğrenmişti? | istihraçlazı ını, yok Birdenbire sordi — Bugün buraya Handa geldi? | — Evet, 3 ize bir şey mi söyl Sizin hakkmızda mı? Pi — Hayır, benin. hakki |, Turhan bey için, Evet, hem onun, — Evet, biliyorum. / Uzun bir süküttan sonra nebin çekingen sesi: j — Sizin bu yüzden edilmenizi İk

Bu sayıdan diğer sayfalar: