15 Ağustos 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

15 Ağustos 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ceyhanda Bir orta okul açılmak üzere, yeniden iki ilk okul yapılıyor Şikâyetler İhtiyaclar 30 bin müfuslu bir kazada doktor yok! 1 Eğil Gi 3-4 sene ev. | Çukurovada pamuk mahsulüde bereketli | Yanlız bir kısım bölgede mahsule (Yeşil kurt) puyok sales. haşeresi musallat oldu, mücadele yapılıyor Trakyada harman faaliyeti devam ediyor bir orta okula kavuş, akamımızia ma. teşebbüsler ömhuriyet kulu dinasir alde- mi ka Me el Wi Ceyhan, (Hususi) — Bu yıl iğer taraftan şebrin iki ayrı ye. | bölgemizde pamuk mahsulâtına a- £inde de iki ilk okul binasının inşası, )7 olan «yeşil kurde la Ceyhan zi- İİ Başlanmıştır. Bu fki okulun yapıl. | 7aa* mücadele teşkilâği ossalı bir sü iması dört beş ay içinde tamamlanmış) 7ette mücadeleye devam etmekte- izi dir. Bu hastalık (yalnız. o Ceyhan nehrinin sağ sahili ve şimal doğu kısmı ile Camus ağılı köyü ve Ka- dirli kazası taraflarında görülmek- tedir. Şimdiye kadar bölgemizde 25-26 in dekar pamuk ekili araziye zehir dökülmüştür. Ziraat mücadele İ sid zehir saçan altı traktör halen İaliyet halinde bulunmaktadır. Bölgede bu yıl ekilen pamuk sa- un geçen senelerden pek fazla olduğu yapılan istatistiklerden anla- salmıştır. rn devamlı yağışlı İgeçmesi dolayısile rekoltenin de ke- za geçen yıllardan daha çok olacağı umulmaktadır. Fakat, bu «yeşil kurdu haşeresinin rekolteye tesir 6- deceği tahmin edilmekte ise de, ha- şerenin bütün bölgede görülmeyip bazı bölgelerde bulunuşu müstahsi- Yazan: Hasan Adnan Giz Anayurda doğru asındaı Çok azimkâr bir hareketle ayağa | kalktı, Baybars da ayni hızla işti — En müthiş orduları, en çetin nanları mağlüb eden Baybars daima kadınlara mi yenilecek? Gu- rurumu denemek için beni tecrübe mi ediyorsun Allahım? Hiddetle kapıyı açarak dışarıda bekliyen kölelere haykırdı. — Çabuk Biliğe söyleyin Nay- sanı çıkarıp buraya göndersin. İyi kadın mütebessim bir yüzle kalk” | kapıya yürüdü. — Ona ancak bir şekilde iyilik yapabiliriz. Ve elini kapıya uzatarak elinden tuttuğu bir genç kızı içeri çekti. Al Nayman nişanlını sana ge- tirdim. Zeyneb bembeyaz esvabları içinde bembeyaz rengila gökten in- miş bir melek kadar saf ve lütifti. Delikanlı kendini kaybetmiş bir hak de ona döndü ve bir dakika o lâtif kıza, karşısında tecessim eden ve artık onun olan «perişanlıklarinın yegüne gayesiner baktı ve birden yerinden oynamış bir kaya gibi fır- İiyarak melikenin ayaklarıma ka « pandı. Küslar ve davullar gürlüyor, gör neşin ilk ışıkları altında kalkanlar ve mızraklar panl parıl yanıyordu. Kölemen ordusu Gerekten dö - nüyordu artık. imdi, başta Baybars ve meli- nak üzere bütün kumandan - lar, yurdlarına dönen Naymanla Zeynebi tayie çıkmışlardı. Evvelce Kazaya tazin — edilmişti, bir müddet sonra bu hekim Diyar. bakıra gitti, oradan Bismil kara. #ina şayin < mandan, beri #ğU doktorsuz bulunmakta. dır 1 ve trahom v tan çok içe: nehri de, yol vermem edilen mahsul miktar artmaktadır. Ofise satılık arpa ve yulaf getiren müstahsilin miktarı hergün artmak- ta, bu sebeble ofisin ışi çoğalmak- tadır. Ofis kadrosunun darlığı ha- sebile müstahsil kasabada (fazla bekliyerek vakit kaybetmektedir. Bunu nazan itibara alan ofis, key- fiyeti alikadarlara bildirmiştir. Bir müddettir Adanada bulunan ve bir kaç gün önce de Osmaniyede yeni bir ajan açılması bakımından tetki-| katta bulunan Toprak o Maheulleri| Ofisi müfettişi Nihad Ceyhana da gelmiş ve ofis memurlarile görüş tükten sonra depoları gezmiş, müs- tahsilin ofise gösterdiği oalâkıdan memnun kalarak Ceyhandaki ofis ajanının tevsiini muvafık o bulinuş tur. Bu haber Ceyhanda memnuni- yetle karşılanmıştır. Trakyada harman faalıyeti Edirne, (Hususi) Trakyada harmanlar yüzde elliyi (geçmiştir. Küçükler tamamen bitmiş, orta ve büyüklerin de Ağustos | nihayetine * Sakalları uzamış olan delikanlı İdurgun bakışları ve ağır adımlarile uykudan yeni kalkmış bir insan odaya girdi. Baybare yarı sakin, yarı hiddetli kaşlarını çattı: — Gel bakalım koca haylâz!. Ceyhan orta okulunun kadrosu için zacaatlar yapılmış - evet yakında Anka. luktan biç bulu yerde bir hast ilâyet merkezine ko; imkân yoktur. 10. 41 ders yılında faaliyete Bu vaziyetten halkla beraber memurlar da çok müştekidir, ka, zada bir tek sihhat memuru vardır ki, ekseriyetle ve haklı o. — Safa geldiniz Nayman oturunuz bakalım. Baybars kansınn fena bir bakış la bakıp homurdandı. — Bana büyük fenalıkların do - kundu Nayman. Hakkında besle - diğim itimadı en fona şekilde kır - | dın. Düşmanlarıma kaçarak esra - İnmi salman bana pek pahalıya Alpullu şeker | |maloldu. Bu hareketi oğlum yap -| . saydı sanı ün ederim ki tered- fabrikası çalışmıya | İğisüz kendi elimle boğaların. başladı Edirnede bir havuzda 4 yaşında bir yavru boğuldu Bugün şehrin ıh semtinde şekerei Gerif rldn Remzinin ailesi nin bu hususta 1susi (lerini celbederiz.» il kucaklıyarak atına atlamış ve son defa olmak ü- zere ciğerlerinin bütün kuvvetile haykırmıştı başlamış, ve) andığı esnada ve derhal Sonra, O bunları söylerken kapıdaki kö- aramıya koyulan anasi 'da ölü bir halde gö . len adliye ve sl koymuştur. Menemende maçhul hırsız- lar hem bir evi soydular, hem de eşyasını yaktılar Menemen o (Husust) — Kazamızın| Basallı köyünde Hayri karısı Şerife, e üst Katında yatark, 1 çalmıştır 8 bulunan bu 3 ortasına götürll. ılmıştır. Halk, evin işinde akta olan diğer eşyayı sğndür. saya arasinda 20 altın Jira, kâğıd, 1 altın saat, 3 olmas yüzük, 2 karyola takımı da vardır. Çorluda yapak satışları Çorlu dolayısla (Hususi) — Üstün vasıfları ma makbul tutulan pakları geçen seneki ten 10 kuruş fazlasile 05.08 kuru- 4, ta ve bü netice sürü dirmektedir. Piyasa runmak için Zi. an alnan süt ve ya, tulmasında wi en eyral köyler arasında Ballı Ho- nciliği, Balabanlı ikinciliği, ndikli de üçüncülüğü Kazanmış. lardır. —. Sol baştaki atlıya gel Yagöz bey idi. En yaşlıları idi. Sağ Yanağındaki derin bir kılıç yarası yüz güzelliğini bozmamış bilâkis, ona haşin bir azamet vermişti. İri e adı Ka- kara gözleri vardı. Estergona gel diği zaman, yirmi yaşlarında, dal Vücudlü, kurd yürüyüşlü bir deli- kanlıydı. Şimdi yaşı otuz beşini ge- çiyordu. Nereden geldiğini, kimin mesi olduğunu kimseye söylememiş- ti. Kendisinden de bunları israr ile Soran olmamıştı. Evvelâ, Okuzgun ntile bir hana inmişti. o Haftasında akına giden yüz kişilik bir kafileye takılarak Estergondan çıkmıştı. Bu güzada yüz aklıkları etmişti. Onun iri kara gözlerine bakanlar, adını sormağa lüzum © görmemişlerdi: «Karagöz beyl. o Gazi Karagözle deyip çıkıvermislerdi. Pek az ko- muşurdu. Fakat konuştuğu ozaman &hikmet» söylerdi; arabca ve fars- ça bilirdi, Ömer Hayyamın rübaile- tini okumakta üstüne adam bulun- adı: «Bre şu gülün ine nevruz Tüzgârı yaraşır! Bre şu çimenlere bir İşelvi boylu nevcivanın pembe te- puklu ak ayağı yaraşır!. Bre geli İReri gel sevzilim!, Seninle gül renk- İi şarabı koklıyarak içelim! Bre nev-| an, ben şarab şiyesini kırayım ve| gül renkli şarabı senin dudakların- bı ni nu sn sı k Pı d d lin ün İgene de bu yılki pamuk nin, hububat mahsulü gibi yıll umumidir. Arpa ve yulaf mübayaası devam handa lerle bağlı olarak ge kaptanının hapsine teslim edilmi İç kale zindanında üç aya yakın yat- mıştı, Yandım Aliyi Estergonn ka- lere benzediğini söylemişlerdi. tanbulda, Gazi Sultan Murad tarar fından basılan Binbirdirek batakha- ini kırmamıştır. Maamafih, rekoltesi- geçen an bereketli olacağı kanaati ediyor Toprak Maheulleri Ofisinin Cey- janın müstabsilden arpa ve yulaf mübayaa faaliyeti devam etmekte ve gün geçtikçe mübayan Samsun köylerinde konferanslar İ Samsun (Hususi) — Köylerde iz . şi konferansları büyük bir alâka| Balaç köyünde verile: uyandırmaktadır. Köylüler, Halke -| sonra, köylülerin, heyet Telsi Osman! Ti tarafından gönderilen hey'etieree| Cudi Gürsoy ile bir nrada toplan - verilen konferansları cldden büyük! malarını tesbit etmekte bir alâka ile dinlemektedirler. Yal .| z nız son ay işinde verilen könlers ların sayısı 20 yi tecavüz etmiştir. İkadar arkası alınacaki Yazlık denilen misir, susam, da- rı, ayçiçeği, kendir, kenevir zengin mahevileri ise mevsim zetilerek Kânuna kadar devam ede cektir. Bunların hizmeti az fal süreklidir ve daha çoğu kadınların işidir. Son dört yıl tecrübelerinden son- ra Trakya için dahi Akala pamuğu dağıtılmıştır. Resmimiz, geçen bhafia Halkevince konferanstan ir. Cudi Gür ediği konferans, bütün köy. Edime (Hususi) — Alpullu şeker mahsulünün ya sevkine d mesi üzerine pancar sevki; muştir Trakya ile İstanbu! arasında! esrar kaçakçılığı yapanlar! mahküm oldular Edirne (Hususi) tanbul arasında ile uğraşan bir şebek: dört ay kadar evr in bundan üç) Kirklareli zabı.| halinde ve verildiğini bi Şebekeyi teşkil eden nane gekercisi| Receb ile Demirhizarlı bayan Mus £afa, Lüleburgazın Ceylân köyünden Halim oğlu Ham'd ve Karacaalili şo. för Kara Mustafa haklarında Kirk lareli mahkemesinde cereyan muhakeme son günlerde r'ha; ermiş ve suçlular muhtelif cezalara garptırılmıştır. Bu arada Kara Mus, apis ve 3000 lira pı m edilmiştir. Hendek gençleri Düzcede İzmit (Hususi) — Hendek Gen: Werbirliği 25 kişilik bir kafile halinde Düzoeye gitmişlerdir. Düzeeliler mi, lere büyük bir hüznükabul göstirmişler, izaz ve ikramda bulun muşlardır. Gençler amtına çelenk köyarak Atalarının aziz hatı. : anmışlar ve and etmişlerdir. ,)de bulunduğunu tahmin ediyorum. | lelere bazı emirler veren melike! hemen yerine dönerek (o Baybarsın sözünü kesti; — Fakat seni mazur görüyoruz Nayman. — Mazur görüyoruz deme, ma- zur görüyorum de, — Evet, seni mazur görüyorum. Ortada seni mazur gösterecek ciddi ve hakiki sebebler var. Senin çok bedbaht olduğunu, merd ahlikina ve iyi huylarına rağmen iradenin fevkine çıkan manevi bir kuvvete esir olarak böyle yanlış hareketler-| Karısının ikide birde kendi şözü- nü kesmesine fena halde içerliyen fakat delikanlının önünde kavga çr karmak istemiyen OBaybars gene hırsla kendini bir sedire attı. — Sözün kısası delikanlı, sen ze büyük bir hainlikte bulunarak vaktile yapmış olduğun iyilikleti de berbad ettin. Fakat şu iki kalbli me- likeye teşekkür et ki seni kurtarmak istiyor. Eğer yeniden hayatını ve hürriyetini kazanmak © arzusunda isen git onun ayaklarına kapanl,. Delikanlınm demindenberi yere bakan başı doğruldu: — Hakkımda gösterdiği daimi teveccüh için Wtüfkür melikeye k tün kalbimle teşekkür ederim. Yak nz şunu ilâve edeyim ki bugün hayatın nazarımda hiç bir kıymeti kalmamıştır. Bu kadar değersiz bir sey için ayak öpmiye İlizum gi müyorum. Baybars karına dönerek: — Gördün mü? diye haykırdı-. Bu adama ne kadar iyilik yap- san yaranamazsın. - İhanlar yapılmış, ve — Hoşça kal laha ısmarladık i — Güle güle ce metin gür olsun!, Küs ve davul sadaları, kırbaç şa- kırtıları arasında iki kahraman ayrı ayrı yollara saptılar, Gayeleri uğuruna o yıllardanberi çarpışan bu cesur insanlardan biri sevgilisi göğsünde anayurdun asüde bir köşesine doğru dolu dizgin at sürerken, öteki kahraman Türk #ihini süsliyen şanlı Fituhatımı ik * male gidiyordu. Hasan Adnan Giz |, ardin buz fabrikası — Mardinin münevver gençlerinden (fabrlimtör Rifat Emin Güven tarafından getirti- len buz fabrikası çalışmıya ve bus çıkarmıya başlamıştır. Bir çocuğun kolu kırıldı — Çekir - gede on yaşlarında Küzem adında bi? çocuk, büyük bir karadut ağacından düşmüş ve bir kolu kırılmıştır. Küzim hastaneye kaldırılmıştır. Konya lisesi kampı — 105 talebe, den müteşekkil Konya Messi kampi itmiştir. Temmuzun 19 unda imti - muvaffakiyetler kaydedilmiştir. Yozgad M. Hastanesi Opemdörlü - kü — Yozead Memleket Hastancsl - nin açık olan operatörlüğüne Ağrı operatörü Şevki Kilgüral tayin edil - miştir. Hendek müddelmumisi — Mezun bulunan Hendek Cümhuriyet müddet umumisi Derviş Oktay vazifesi başı, na gelerek işe haslamıştır. ——— m Son Postanın tarihi tefrikası: 3 «Bre şahin bakışlı, bre keklik sekişli, bre bülbül dilli dilber!. Bre ugün telli saçından kınalı ayak na kadar öper koklarım! Bre ya- ın benden sana izin! Senden de ba-| na izinli. Bre dünyada vefa olsaydı, buğün ben senin sen de benim olur mu idin?in Karagöz beyle Gül Mehmed ar mda, yaşı yirmi yedi ile otuz ar nda görünen bu dördüncü yiği oyu kumral bir gençti. İstanbul Taydu. İstanbulun baldırı çıplak, pır-/ ını kopuklarından idi, Cellâd kılıcı laltında iken affedilerek Estergona örülen bir delikanlıydı. Adı: Yan- im Ak ödi. Estergona, elleri, ayakları zincir- İmiş, Tuna güzel siçek- İs- ılar bu n, zehii ar getiren bostanc izlü yakışıklı gen j 4 dnn sabahlara, gecelere kadar içe-|nesinin en tehlikeli aletlerinden biri olarak İstanbulu vista yıllarca kasıp ka- Budin Paşasının kı İ vurmuş bir serseriydi (*). Batak- haneyi işleten Hançerli Esma Ha- nım Sultanın sağ eliydi. İstanbulun haşerat yatağı olan yerlerinde çekir- dekten yetişme bir baldırı çıplaktı, Yandım Ali, maceralarını, evvelâ zindan arkadaşlarına — anlatmağa başlamıştı. Onun, henüz tüysüz bir oğlan olduğu halde, elleri yak- ları zincirli olarak getirildiğini bil- meseler, ve parmağındaki o Sultan Muradın gül yüzüğünü görmeseler, söylediklerine kimse O İnanmazdı. Daha Estergona geldiğinin o hafta- İsında idi'ki, Estergon o gazilerinin İgece gündüz içinden | çıkmadıkları Tuna boyundaki salaş meyhane -| kahvehanelerde, Yandım Ali soh- bet mevzuu olmuştu. Evvelâ, gazi- lerden biri, meyhaneye gelen cel- lâdlardan birini görünce şöyle bir hatırlayıvermişti: — Bre çeribaşı oğlu.. mübarek Cuma günü İstanbuldan bu bizim | korkunç bir istihzanın çizgilerile se- Estergon kalemiz zindanına bir zin- cirli pevcivan gelmiştir.. bre tiz sü le ol yiğitin suçu nedir?.. Diye sormuştu. ingene cellâd, kemend alıp boğduğu yahud boyunlarını vurdu- ğu muhkümların ne sayısını ne de adlarını bilirdi. Her insan başına, bir gün gelip burulacak yahud ke- silecek imiş gibi bukan (gözlerini zerek: — Vallah ben zincir nevcivan görmemişimdir!. Demişti, Fakat, bu yiğit ile bir iki arkadaşının merak biraz sonra içeriye giren — Bre gaziler, o yiğit bir batak- hane çiçeğidir!. demişti. Bir yalın yözlü, selvi boylu nevcivandır; am-| ma ki uğursuz güzeldir, İstanbulda Subaşı defterine geçmiş baldırı çıp- laktır. Merakları artan Estergon gazile- (*Y Binbirdirek batakhanesi, Reşad Ekrem Koşunun kalemile Son Posta sütunlarında uzun bir tarihi sor; zeşi romanı olarak neğredilmişti. ri bir ağızdan sormuşlardı: zi Yazan: Reşad Ekrem — Bre tiz yeniçeri karındaşımız söyle, o yiğitin adı nedir, suçu ne- dir tarafından i18- başına | “Yeniçeri, gaziler imarlanan şarap çanağının oturarak: — Bre gaziler, kesenize bereket., bre gaziler kılıcınız keskin olsun; koynunuzdun sine bülbülcükleri ek sik olmasın. Diye ilk çanağı boşalttıktan son- Bir ala gözlü, kumral kâkül- yiğittir, adına Yandım Ali der- Hak budur ki hüsnü şem'inde önül pervanesi yanar ve kül olur. Cellâd kılıcı altından kuşça canm kurtarmıştır nevcivandır... Diye başlıyarak bu İstanbul ko-| puğu hakkında öğrendiklerini kar- makarışık anlatmıştı. Fakat yeniçe- vin hikâyesi, Estergon gazilerinin merakını giderecek yerde, onları bilâkis yeniden bir takım sunl kar- şısında bırakmıştı: Binbirdirek batakhanesi nasıl bir yerdi? Huri ve gilmanlarin dolu olan bu batakhanede nasıl bir bayat geçiri- lirdi?. Buraya kimler ve naml düşürül müştü? Ne olmuşlardı? Hançerli Es hanım soltan na- sıl bir kadın idi? Gazi Sultan Murad Binbirdirek batakhanesini nasıl basmıştı? YANDIM ALİ Estergonda Yandım Ali için öyle masallar düzülüverdi ki, zindandan çıktıktan sonra, bunları olduğu gibi benimsemek Yandım Alinin de ne geldi: «İstanbuldan Estergon zindanına gönderilen bu nevcivan, Gürcüstan padişahının şehzadesi imiş... Esir ciler tarafından. kaçırılmış, esir pa- zarından batakhaneci Hançerli Es ma hanım sultan almış. biraz son- ra delikanlıya gönül vermiş... Ze- vallı delikanlı, batakhaneda, uğur- suz ve nutsuz ayaktaşlar ve omuz” daşlar arasında baştan çıkmış... İs tanbulun eli bıçaklı, beli O nacaklı baldırı çıplaklarından biri olmuş... En azılı serserilerin gözünü yıldır mış... Bir gece, çengi yüzünden, tebdil gezen Sultan Murad ile ho- vardalar arasında bıçak oyunu ol muş... Bu Yandım Ali de oradan geçermiş... bire bir yiğite beş bıçak çekmek merd değildir! diye bağırarak ortaya atılmış, bovarda- ları çil yavrusu gibi dağıtarak Sul- tan Muradı kurtarmış. Sultan Mu- da Yandım Aliye tuğralı göl yüzüğünü nisan vermiş: «Bre yiğit bu nişanı al, bir gün ben de sana can ve baş bağışlarımiz o demişti. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: