31 Ağustos 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

31 Ağustos 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© olduğu şeylerdendir. ösmile kauçuğun müstakil bir rakibi! Hergün Harblerin iktisadi Tesirleri Yazan: Mubiltin Birgen K üçük veya büyük her harb, gerek kendi sahası içinde, gerek uzak veya yakın mubhitlerinde, ez veya çok derin, bir takım tesir ler yapar. Bu tesirlerin de en yüğü iktmadi sahada vukua gelir; çünkü, her harb, dünyanın her ta - rafında ve tarihin her devrinde mut- alka iktısad ile derinden derine alâ kadar olmuştur. Bilhassa büyük harbler, 914 ve 940 harbleri gibi, bütün cihanı kendi tesirleri içine alan badirelerin ikti - sadi hayat üzerind. leri, ik tısadiyatta ihtilâl yapacak derecede büyük olabilir. Nitekim öyle de ol du: Sentetik benzin, havadan 8zot istihsali gibi mühim icadlar, 914 harbinin Almanlara zorla yaptırmış Busür, Bura baline gelmiş bulunan sun'i - Ersatz değil - madde de bu nevidendir. Se- bebleri hep harbda aranmak lâzım gelen bu mühim maddelerin yamba- şında daha öyle şeyler vardır ki bun- arı ya geçen harb doğurmuş, ya - hud da bu defaki harbi karşılamak zaruretleri hayata geçirmiştir. * Cihan Harbi ile bu defaki harb arasında mevcud olan büyük fark- lardan biri de şuradadır: Geçen harbde yalnız Almanya, Avüstur - ya - Macaristan, Türkiye ve Bul - garistan abluka altında idiler. Bu - nun haricindeki dünya, biraz müş - külâtla da olsa. birbirile serbestçe iktisadi münasebette bulunuyor “v. bu sahada iktisadi hayatın ahenei harbden evvelki mutad seyrini takil ediyordu. Bu defaki harbde, ablu - kanın sahası genişlemiştir. Hemen hemen, bütün dünya ya abluka içindedir. yahud da abluka sahaları- nın tesirlerinden müteessirdir. Av - yupanın yüksek ilim ve tekniğine mensub olan birçok millet, hep bir- den büyük bir iktisadi varlık içine girmiş bulunuyor. Hahâ, dünya de- nizlerine hâkim olmakta devam e - den İngiltere bile bu yarlığın tesi - rinden &zade değildir. Bunun için, geçen harhde, bir takım icadlar yap-|,, mak için çalısan ilim ve teknik ka- fam yalnız Almanya iken, bu defa, her millet, az veya çek bu işlerle meşguldür. Meselâ, Fransa misalini alalım: Geçende bahsettiğim gibi, Fransa Carbure de Calsium esası üzerine, benzin giti kullanılabilecek bir pat- Tar madde keşfetti ve iptida! sekil - de kullarmıya bile basladı. Bunun yanıbaşında son günlerde sunu da öğrenivoruz ki, Fransa, sahib oldu- Ku üzüm servetinden azami İstifa - devi temin icin bir takım usuller tat- bik edivor: Üzümden seker çıkara- enk, sabunculukta yardım maddesi olarak yeni bir yağ çıkaracak ve ni- havet üzüm enkazmı pastacılıkta kullanacak! Sade Fransa değil, İtalya, İsvi re, Holanda, Belcika, ilk... Avrupada ba icn aliyeti, büyük bir gavretle ileri gidiyor. Hele harb biraz daha uzasın, o zaman, bizi hayretlere düşürecek daha pek çok gey göreceğiz. Mi Muhakkaktır: Bu harb bittiği za- man dünya iktisadiyatında birçok değişmiş şeyler göreceğiz. Bu de - #işmenin en bariz vasfı da şudur: Pazı memleketlerde iktwadi hayat daha yüksek bir teknik merhalesini idrak etmiş, bazıları da oldukları yerde kalmış bulunacak. Türkiyenin, oldukları yerde kal. mış olan memleetler arasnda bu - lanmamasını İsteriz. Bunun için, ci han ve bilhasın Avrupa iktisadivatı- nin gecirmekte olduğu bu istihale hareketini, çok yakından ve çok et- yaflı bir surette tetkik etmemiz İâ- zamdır. ek ahtitin Birgen Adapazarında yaralahan bir adam İstanbula getirildi Adapazarında oturan ve syni &a- 'dını seren Ömer ve Hüseyin adların. kıskançlık yüzünden aralarına © Mustafa deminde bir delikanlı gire. rek kavgacıları ayırmak ve teskin et. mek istemiştir. Bu arada kavgacılardan hanrisine!| sjA olduğu anlaşılamıyan bir taban, cn, patlamış ve çıkan kurşun Musta. fanın gölsüne İsabet ederek ağır su. rette yaralanmasına sebeb olmuş - tur, Yaralı Mustafa ik vasıta ile der. m lk sl ya a Rİ m e e a a MMA e | Fransanın sonuncu Cümhurrelsi Lebrun rmevkilni yeni devre Lerkosuz. ten sonra köyüne çekildi. Bir gün bir dostu le konuşuyordu, şunları söyledi: — Ben 69 sene evvel işgal altanda bulunan biz taprakta doğdum. El'an hatırlarım; evimizde ailemle nazikâne münasebet idame eden bir Alman generali oturuyordu. Bir gün deni kucağına aldı, Kılıcının kwbsasile oy , nuyordum: «Büyüdüğün zaman general olacaksın, dedi, General olmadım, fakat Pransa devletinin en yüksek makamına geçerek vatanıma hizmet eltim. A a m Bir kora z bsv yoktur. Bazı insanlarda osaslı bir karakter batası vardır. Bir hisden diğerine Çabuk geçerler. Şndi sonsuz bir ümid deryası içindedirler. Bir dâkika sonra kara bir ye'se kapılırlar, Duygularında sebat yoktur. Bu karakter basası maalesef tamamen tashih edilemez. Ancak bir dereceye kadar ta. di edilebilir ve hayatın sonuna kadar sürer. Daimi bir mavaffakiyetsiz. Mk kaynağıdır. Halbuki insanlarda devamlı hisse ihliyaç vardır. Çabuk mide kapılmıyacaksınız, çabuk ye'se düşmiyeceksiniz ve her söze inan. mıyacaksınız. Hislerinizde her zaman müvazeneli olacaksınız. Muvaffa m gi özün kısası Kanad gerelim / E. Ekrem Tala B in dokuz yüz kırk harbi kara, ne de deniz harbidir. /Efsanevi şöhrete sahib donanmalı luçsuz bucaksız denizlerde avare As vare dolaşıyor, yakın bir mazirin (kahramanlık menkibelerine dek katan denizaltları, değersiz bir il hamleden sonra kuytu İimanlarda | pinekliyorlar. 1 Bir yıldanberidir muharib dev letlere mensub hangi pi la nin, hangi süvari böli üğünün, ve duyduk? Bin dokuz yüz kırk harbi hava harbidir. Havada hâkim olan hangi devlet ise nihai zafer ona mev'ud - dur. Harbin bir senelik tarihi cihana bu dersi verdi İki haftada yıkıldığı için çürük zannettiğimiz Polonya ile evlâdla - heye düşmediğimiz halde ayni aki- bete uğradığını hayretle gördüğü - müz Fransa, hasmın havalardaki ka- hir üstünlüğüne baş eğdiler, Evet: Milletlerin hem istiklâl, her larının çokluğuna bağlıdır. e Bunun böyle olduğunu herkesle © berabef anlıyan bizler, bu apaçık hakiketin hangi topçu bataryasının yararlığını | minin kahramanlığından bir an sip» de istikbali, bundan sonra, kanad - | Görüyorsunuz ki, bugünlü nesil için de âtiden fmldi kesmeğe hiç bir sa. Birkaç nükte Nfus sayımı riyaziyecilerimizden Sa istatistik lersinde nüfus sayımından bahse - derken şöyle dedi: — Efendiler, nüfus sayımını ya- pabilmek için bir takım unsurlara malik olmamız icab eder. Evvelâ sayılacak halk, sonra da bu sayılan halkın bulunduğu yerin hududu li” zım. Ayrica sayımı yapacak, bun - ları kaydedecek. memurları o temin etmeliyiz. Dolayısile, memurları ka- tezorilere ayırmalı, bunlardan, han- gilerini en önce alacağımızı düşün- — Düsünmeğe ne İtizum var ho- cam?.. Elbette iltimaslıları alaca - öz. * Şükran borçlusu... Büyük Rus edibi Tolstoy uzun süren bir hastalıktan sonra, değiştirmek maksadile Kırıma git - miş, orada nekahat devresini ge » girmekte idi, Yatile seyahat etmek- te olan çok zengin bir Amerikalı! kalabalık maiyetile karaya çıkarak, büyük edibe haber kendisini bir lâhzacık olsun, ziya - ret edip edemiyeceğini sordurdu. Tolatoy'un kâtibi, romancının ne-| kahat devresinde olduğunu, dokto-| kimse ile görüşmeğe izin! rumun dı vermediğini bildirdi. Uzun konus - malardan sonra, Amerikalı zengin, romancının İstirahat etmekte bulun- duğu taraçanın altından geçerek, hiç olmazsa bu suretle meşhur Rus mu harririni görebilmek iznini köpara - bildi. Kafile tam taraçanın ultına şel diği zaman, içlerinden bir kadın kendisini tutamadı, ve vecidli bir sesle: «Leo Tolstoy, ben ki, senin en İmanlı, #zad kabul etmez bir müridinim... Hayatımda, hiç bir e- ser senin, meselâ...» diyerek sus - tu. Anlaşılıyordu ki, kadın Tolatoyun ek istediği © eserinin ismini unutmuştu. Bunan üzerine Tolstoy taraçadan asağıya eğildi, ve gayet tatlı bir sesle konustu: — Biliyorum, biliyorum lâtufkâr bavan.. siz, üzerinizde büyük intı - balar bırakan o (Ölü Ruhlar) dan bahsetmek İstivorsunuz. Kadın ferahlamış gibi cevab ver- di: — Evet üstad, evet.. ta kendisi,. Ölü Ruhlar... Tolstoy sözüne devam etti: — Bu eser bana da tesir etti. Şu halde, ben ve siz. bu eseri yazmış olan büyük Gogole şükran borclu - uz! Kafilenin uğradığı o mahcubiyeti tasavvur edebilirsiniz. (Devamı $ inel sayfada) hava! gönderdi ve| DE Son neşredilen üç eser Yazan: Halid Fahri Ozansoy ! Kara gün — Haşim Nahid Er-Bil'in — Haşim Nahid, eski bir yazıcıdır. . ahsirdir, içtimaiyatçıdır, Yu- hiyatçıdır, hâsıl san'atla ilmi mez- cetmeye çalışmış dört başı mamur mubarrirlerdendir. Bunlar, onun, u- muma bâs çehresi. Bir de ferden beni alâkadar eden tarafı var: be - nim çok eski dostumdur. İyi kalbli- dir, samimidir, hakikatlidir. Bunun için, senelerdir vatandan uzakta se- yahat eden ve imzasını bile göster- miyön dostumun tekrar avdeti ve İçok geçmeden eski yazılarından ba- zlarını toplıyarak uKara gün yazı- ları» namile bastırıp bir nüshasını da Ankaradan bana yollaması, göz“ İerimin önünde, bütün eski günleri, eski dostluk hatıralarını ve bilhassa bir grup genç şairle beraber (0 7a- man hepimiz gençtik) mütarekenin acıklı günlerinde Kadıköyünde g- - çirdiğimiz yılları yeniden carlan - dırdı. Bu küçük yeni eserinin kar - «sında bütün o tatlı ve ne; geçmi; hatıralara da dalıyorum. Hâşim Nahidin bu menswr ve man İzem parçalardan mürekkeb kitabı bi bir mukaddeme ile ba m zan mukaddemenin ana mebg - İere, vaktile Arab hazflerile bi miş olan eski yazıları okutmak bu yazıların yeniden | bastırıldığını anlatmaktır. Muharrir bu vesile ile, dünyada en yüksek mefhunsun mil liyet duygusu olduğunu izah edi - yor. Yalnız sekiz on satırla anlahıla- bilecek bu güzel ve herkesce mu - saddak fikri, sayfalarca uzatmanın sırrini da hayret edilecek bir tedai ile keşfedebilmiş! Bize divan ede - biyatından vesaireden bahsederek az çok bir edebiyat tarihi panora - ması da çiziyor. Hele arabca ve fara ça kelimeleri vaktile nasıl dini ve ilini âmiller altnda aldığımızı, #naamafih sonradan bunların İsanı mızda kökleştiğini, garblılık cere - yanının da Tanzimattan son-a nü temadiyen Avrupn dillerinden keli- meleri lisanımıza naklettiğini ve bu- na ihtiyaç da hâsl olduğunu bi riyor. Netice olarak da, sun'i cer sanlarla © beynelmilel | kelimelerin Törkleştirilmesine ve türkçeleştiril. mesine İlizum olmadığını siddetle müdafna ediyor. İste müliarricin ki- tabinı takdim ettiği mukaddeme, bu svretle bazı fikirleri için bir müda - faaname mahivetini de almış bulu- nuyor, Himmeti varoleun! * Vaktile «Deliren esirn namils müstakil bir risale halinde bastırdığı uzun manzümenin bazı parçaları mu kaddemeyi takib etmekte ve şu mıs- zalarla başlamaktadır: EBİY l hu esaret beni bir derde saldı. 'ücudüm bir deri birz kemik kaldı. Etrafım bir boşluk, yerim yurdum. kum,İken daha iyi anlıyabiliyorsunuz, Bu Esir yaşamaktır en büyük kor - kum. sKumu ve «korkum» kafiyelerini gördükten sonra, derhal, şairin zen- gin kafiyeye düşkün olduğunu tas- dik etmemek kabil mi? Bir deri bir kemik kalışı da, esaretin timmsoli ol- sa gerek! Hülâsa şair, (Deliren esir) i ve o- nu takib eden diğer şürleri neyret » mekle sadece mazideki bir takım nazım denemelerini bugünkü nesle takdim etmiş oluyor. Fakat bugün- Yüler, teknik itibarile o kadar ile - riye, ifratla ileriye gittiler ki, değil Haşimin bu dümdüz O mısralarını, daha girift olanlarını bile anlamaz ve beğenmez bir hale geldiler. O halde gene bunlar birer hatıra ola- rak bizlerin okuyup mümkünse zevk almamız kabildir. Fakat örgü iti - barile şu neviden mısraları bugünün zevki içinde hattâ bize bile sevdir- mek kabil mi? Anadolu Biz şark âleminin pişdoruyz.. Biz müstümanlığın alemdariyiz... (Hep bir ağızdan) Haydi kızıl elmaya, Bayrağım benzer aya, Gençler koşun alaya, Haydi kızıl elmaya. Aziz ve eski dostum Haşim Na- hid! Haydi yeni bir eser yaratma - ğa... Eski şiir tecrübelerimiz yalnız bizi alâkadar eder: hoş bir hatıra olarak... wi Meclis-i meb'üsün 1293.—1877 — Hakkı Tarık Us'un — Kâğıdın bu nadir ve kıymetli devrinde, büyük mecmua hacminde eksiksiz tam 400 sayfalık bir kitab neşretmek ne büyük fedakârliktir. İşte Hakkı Tarık Us, ilk | msehisi meb'usan zabıtlarının ilk cildini böy- İle bir fedakârlığı göze alarak neş - İretmekle cidden takdirle karşılan. ması İâzım bir hizmet ifa stmiş bu- lunuyor. Bilhassa tarihi, siyasi ve içtimai vesikalar teşkil etmesi iti. barile bu zabıtların büyük bir kıy - meti bulunduğu inkâr edilemez. Ne idik, ne olduk? Vaktile inkılâba na- «ıl basladık, nasıl devam ettireme * dik? Otuz üç yıllık Abdülhamid iş tibdadından sonra tekrar ikinci meş- vwtiyete nasl girdik ve nihayet, büyük felâketler. harbler sonunda bagünkü mes'ud hayata nasıl kavaş- tuk? Gerek düşünce, gerek hayat itibarile, mazi ve hal arasında de - &iyete erişmek, fiâiketten saadete geçmek ancak bununla kalmdir. karşısında lâkayd kalamayız. Partimizin, bayram günlerinde sokaklara gerdirdiği güzel vesize - lerden biri, durursak o düşeceğimizl AT | zı ihtar eyliyen ibaredir. Bunun yanına: «Uçmazsak yıkıl iz!» menlinde diğer bir vecize ilâve etmeli ve onun önünde derin derin düşünmeliyiz. Harekete geçmek için, dört etra- hızı kasıp kavuran yangının bizi ciddi surette tehdid etmesini bekli - yorsak, vah bizel Yeni baştan, hür ve müstakil bir Türk vatanı kurmak için Atatürkle İı ün kumanda » ları alunda, asil kanlarile Anadolu- mun mukaddes topraklarmı sulayas kahramanlar bize böyle vasiyet et * mediler, utan onlardan bize Jöisen neler vardır? Bu, ne büyük bir istihaledir! Bütün bunlar, ilk meclisi meb'usan zabıtlarını karış - ümrken ve rasgele parçalarını okur- cihetten, eseri, en meraklı tarihi ha- tralar serisi gibi de okumak pekâlâ mümkündür. Maamafih, bu zabıt ların içinde ne komik notlar da var, İşte bir misal: Rasim Bey (Edirne) — Belediye meclisini teşkil eden yine bu ka - mundur. Vâkıâ mutlak olarak zik - retmemiş; likin belediye meclisleri, nahiye meclisleri, hep bu kanunda bulundukları halde, hüküm cümle - sine şâmil olur. Birisi — Kainpeder ile damad birleşemeyince enişteler dahi bu — lunmasın. Reis — Hele bunlara bir çare bulalım da enişteler sonraya kalsın. Sadece şu tarihi meclisteki mü- kâleme parçası, bir vodvile motif teşkil edemez mi? Doğrusu ilk Meclisi meb'usan zabıtları her ci - hetçe alâka ve istifade ile okun cak eser! Bu enteresan o vesikaları toplayıp neşrettiği için Hakkı Ta - nk Us'a ne kadar teşekkür etsek az- dır. İnşallah bu zabıtların ikinci cil dini de yakında neşretmek imkânını bulurlar, m Kovan — Orhon Murad Arıbürme'nen — Orhon Murad Anburnu, küçük orijinal şiirlerle dikkati o celbeden igenç bir şairdir. Bu defa bir kısım şiirlerini Kovan ismile ve zarif bir emanettir. kin bu, Tâfla olmaz. Topraklarımızın nad bulundurmamızla kaimdir. Onun bu dileklerini yerine getir - vermiş olanların ruhlarını muazzab ederiz. Evlâdlarımızı Türkkuşuna, bo - #azımızdan kıstığımızı Hava Kuru - muna verelim. Binlerce yillik vurd- severlik söhretimize, istiklâl aşkımı za bu yaraşır. Yerde yatan milyonlarla şehidle- rimizin mübarek mezarlazını bir gün çiğnetmemek istiyorsak, orların ü - zerine kanad gerelim! © çe Ea Tu. Yakalanan esrar kaçakçıları Gümrük © muhafaza İ mensub memurlar bir müddetten İberi takib ettikleri sabıkalı esra kaçakçılarından Azizin dün elinde büyük bir paket olduğu halde çöp: heli bir vaziyette bir otomobile bin” şekilde tabettirdi. Bu küçük çürİ diğini görmüşler ve diğer bir oto” mecmuası şairin orijinalitesi hakkın- meliile & isini takibe başlarız derdalak dei ERA bir iki veriye b 2 a ler ei Ozhon'un şürlerinde, bazan müp-İ müddet şehir dahilinde dolaştıkta her, bazan eksik gibi geler bir ci- sonra Silivri istikametine doğru sü” het var. Fakat nedense, hiç bir Za-İyatle yol almuğa başlamış, memur man fena diyemiyorsunuz: çünkü. (lar da otomobillerinin hızını Bitme” garib bir adeseden garib bir parlti|yak sabıkalıya | yetişminlerdir.. Bö ile akseden hayaller. yarım kalmıt.| vaziyet karşısında yakalanacağın! fakat içe tesir eden sesler ve niha-İynlıyan kaçakçı ile memurlar ars” yet, çaprasık fikirlerin içinde bile) vnda uzun ve heyecanlı bir takib samimt gelen sezişler buhiyorma - İle'ia nuz miheyet yolan bir döneme Büz. in noktasında Azizin otomobi Meselâ rasgele bir gür alayım: İrimuşur. , ii Silivriye esrar götürdüğünü iti Şehirler bitmiyen bir yol ucunda | den Azizin yanındaki psket açık Ağıyan ve susan uzak şehirler. |mıs, içinde iki kilo esrar bulunduğ Sehirler çocuğunun avuçlarında, örülerek rüsdere olunmuştur. yn Bundan başka gümrük muhafa3f Kaçışan hemge air teşkilâtı memurları Galatada ese 5 siraram içmekte olan Osman arlınd3! yor iabst da yakalamişlardır. Sehirler dönüyor geriden geri, © Ba sıradu Osmanın yanında bi” i e lunmakta olan Receb adında biri †Şekirler şehirmiş ötedenberi, — | mamurların göphetini celbetti Şehirler, 4 den üzeri aranmış ve ceblerini memesi İmühi mmiktarda eroin bulunat (Devamı 8 inci sayfada) İmüsndere edilmiştir. :STER — Hilesiz et yemek için ne yapmalı? INAN, Bir meslekdaş bu sualin cevabını bulabilmek maksadile uzan bir etld yapmış, vardığı neticeyi anlatmak üzere de tamam iki sütün gutan bir SER denildi. kâfidir. bine iNANMA'! — Okumak zahmetine girişmeyiniz, daha basiti, hele &sası vardır, — Ne gibi? diye sordular, şu eovabı aldilar: — Belediye nizamlarına hürmet etmek Yizumunu bazı salıcıların kal . İ| tevsiine ve antrenin tanztmine Üç suçlu da yarın asliye besin ceza müddeiumumiliğine tevdi leceklerdir. Biga , Çanakkale şosesi gi Çanakkaleden Bigaya girer şose retle çalışılmaktadır. - Yolda yüzlerce amele faaliyete PE ima eden ve onun İçin durmamamır | O emaneti mutlaka koruyacağız! Lâ- 4 selâmeti, gök yüzünde binlerce kari Vatan ucak istiyor. pilot istiyor. | teşkilâtınn

Bu sayıdan diğer sayfalar: