22 Ekim 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

22 Ekim 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SARA A İİ ale ER NSAN a mmm. 4 7 | Askeri vaziyet (Baştarafı 1 inei sayfada) Bulgaristan ise Balkan paktı dev reseneli/ Merikkile dost, e: devletler tarafına ©- taraflık siyaseti takib edi-! düne kadar, Almanyaya maheullerini tatmak ve| İ dostluğunun ve Büyük Harb -| sekadaşkığının değişmez | temin etmek mukabilin -| mükemmelen silâhlan- | bir fi Per 4 ; Wi ve ğe muhtaç olduğu bütün! EF Muvaffak olmakla beraber İm renin teveccühünü muhafaza et- karını da bulabilmişti. derecede ki, İngiliz hükümet ye Bülgaristanm Almanya sa - cenubi Dobrucayı harbeiz Almasını sempati ile karşıladık” AYN #ylemek (ihtiyacını de ten Ve Romariya, mukad- ağn Almanyanınkile birleştir - sh sona Bulgaristanın Alman- ir kat daha yaklaştığını ve yaklaşma sayesinde yalnız ci değil Makedonyayı ve başka yerleri de alabileceğini “ğunu kabul etmekte bir hata » Bulgarlar da, hızla akan b teli ine durulmaması diği, bilâkis ona edebileceğinden kanaati vardır. m bu husustaki kanaati bir ka- aran da bir kanaat olduğun- ya ve İraiya, şimdiye iy Olduğu gibi, Avrupada harb iitifini ellerinde tuttukçe, Buk in bu siyasetten ayrılmasma Yok gibidir, Bu sebeble ona £ her nevi kurlar ve onu siymsetinden ayırmak humu - Yapılacak tesirler ve gayret- Büyük Harbde olduğun- daha faydasızdır ve beyhu- tattuğu yoldan çevirmek FErE Lİ tebaiyetle kazar ? # # MEYE di f gi ristan, vaktile Balkan i şöphe yok ki Bak nkü dağınık... perişan, Miyan, eziyete düşmezdi. 60-70 huk bir ittihadın elbette yük- Mi, £e ni £ £; iyeti ve bir mahasi o - Sinek er Balkanklar Türkiyenin etle istadiği ve gösterdiği dagin kadar yürüyerek tek st teşkil edercesine birleşe- buğün öyle bir Küvvet| Yücude getireceklerdi ki bu bitaraflıklarını kolaylıkla FE / nn birliği olamazdı. Nr dı, ve işte Balkanların Pimaygerünkü dağmıklık. zâf ve tedi *£ hep dirliksiz yüzünden izin Balkanlara bakacak olar. İvi görürüz: Romanya ve Bul m ten gerdi imukadderatlarma biz Büker değil, Mihver devlet- dir. Yugoslavya dahi, dört sarıldığı için, artık kıpırda- bir hale Oyeldiği id Şilmektedir. Ne ya - olzariztanla Yi vya a ek kineikânm 1937 de Kalan «bedi dostluk muahe Y Malleriilmiş olan Makedanya si, yeniden hortlamıştır. Belgaristan, Balkan İttifakı > we il Yugvnlevynam dört bire Kn - İtalyan - Rümen - İade ye, isine — düşmesinden tğ“ Makedonyanın Bulgar - it. Ae oğtundan bahse başla - ki, , ön Yuzoslavya başve - evvel o Bulgaristanm te alarma. ve n cenubi Yu; şe ii elen talebilerine kar Üs May Müller tk sövliyerek Yugos - bu "İn tarihen kendine ad enn in kane müdafan ty 7 E / ; # ik Sok lâzım olan, itti - Yoktur. Bilâkis dağa ttk vardır ve bu, Bak ihe vanyacak de - baş ğ Z “el an es KE > 7 Zi Z iv ii Vücud bulurdu. Bak 0 durmakta ve kom - ii, prak istemekte devam » de, hiç m Yu - an - Yuranıstan kanda simdiki vazi - kal F #eyler yapmak im - iğ, Samaktadır. A bu hareket tam - a OR neticede galib gek ki alir ba - Ydalı olup olmı - li Yayahad ne derecelerde ini düşünmek 2 7 ? EE memleketinin hariçten; ” | halde bütün ömrünü | SİNEMA | Charles Boyer ile Claudette Colbert'in var çevirdikleri film as vE Ye maİzemeyi Almanyadan iti Son senelerde çok büyük bir in! (Burada Charles Boyerin bir hu- kişafa mazhar olân sinemacıkk sa-| susiyetini zikretmek yerinde olur, nayiinde yeni dünya ile eski dünya Onu işinde en fazla alâkalandıran arasında derin bir rekabet mevcud şey çevireceği filmin mevzwudur olduğu malümdur, Buna karar vermek için aylarca Avrupada, hassaten o Fransada| naryoları tetkik eder ve mutlak çok yetişen kiymetli artistlerin okazan-|takdir edilmiş bir eser bulur. dıkları muvaffakiyetler, ötedenberi| oOSon zamanlarda gürel Claudette bu işde daima birinci gelen Ameti-| Colbert ile «Tovariç - Düşes Pet- kanın pek hoşuna gitmedi. Her meİrovna» filmini çevirmitşir. pahasına olursa olsun Avrupayı) (Kitabı yüz binlerce satılan, piyesi hergün biraz daha zenginleştiren bu | yüzlerce ve yüzlerce defa oyoanan hazinelerden mahrım etmek istedilbu çok güzel mevzu, Charles Bo- ve binbir parlak vâdler ile, konturatlarla Avrupanın yıldızlarını| retleri ile sinema dünyasında bü- kendi dünyasına çekmeğe başladı. İyük bir muvaffakiyet olmuştur. Charles Boyer, Danielle Dan rieux, Annabella, Fernand Gravsy, | Simone Simon bu meyanda sayıla- bilirler, Hattâ aslen Fransız olduğu Amerikada | geçiren Claudette Colbert'i bile ay- ni Bsteye sokabiliriz. Amerikalı büyük film kumpan- yaları bu asretle bir taş ile iki kuş vurmuş oldular. Hem Avrupayı bu yaratıcı kud- retlerden mahrum ediyor, hem de yıldızlarının İistesini daha zengin- leştiriyorlardı. Fransızların meşhur san'atkörla- n aramnda birinci mevki daima ve daima Charles Boyer o almaktadır. Yüksek bir edebi terbiyenin kar- nağı olan Comfdir Française'de gösterdiği muvaffakivet ile şöhret alan ve sonra da film çevirmeğe başlıyan Charles Boyeri bundan bir kaç sene evvel, öç dört temsil için memleketimizde dahi görmüştük. Charles Boyer bilâhare Amerika- ya gitti ve orada kaldı. Film kumpanyalar çevireceği filmlerde kadın arkadaşlarının onun ile boy ölçüşecek kudrette, mevzu- ların ona lâyık azamette olmasına cok dikkat ettiler, San'atkâr, Greta Garbo, İrâne Dunne ve nihayet gü- zel Framaz yıldızı ve O hemşerisi Claudette Colbert ile birer film çe- TME Boyer'in dye Mai Li İle a dl Her kadın bilmelidir büyül petisinden / istifad. — park aile fim kam | Emlerinizden muhtelif lekeleri naml panyaları, bu Fransız san'atkârları- | çıkarabilirsiniz? siz ma kendi Bsanler: ile film yaptırttı-| Mürekkeb lekelerini sadece sert Bai. İgeyle oğunuz ve Yık gu Je çalkayınız. «Son Posta» nm edebi telrikam: 85 İL TULUMBA Örgü garnitür de gittikçe ehemmiyet akıyor. Be - yaz kotandan, yünden veya ibrişim- den örülecek şöyle bir ufak yuva lak yakayı gözünüzün öni'ne getiri niz. Siyah, İâciverd, neti, kahve yengi her bangi bir koyu renk robu, sahibine ne hoş bir verecektir. Yazan: Ercümend Ekrem Talu — Vayy! Ne ise: Ahdullah de -Jcevabını, varidatını ve karan ba- riz. Allahın kulu demek değil rni?İpa çevir gel, Gayrılarından gönlü - Duayi kabul edecek Cenabı Mevlâ. ayır gel, ahiyyen, şirahiyyen, €s, Kimi murad ettiğin onca malümdur.| ba vü sin bihörmeti Hızır Aleyhis - selâm Akbdullabın o gönlünü *İniyors dolu!yer - Claudette Colbert çiftinin kud- |” Örgü; elbise kadar garnitüründe| bir keyfiyet kalır. | ene Abdullahın gön “diğimiz nokta, omun/vir gel Bihakki İilâ i değil, Balkanları de | Muhammedün Resuhillah, Miyen kuvvetli bir se-İSen ol Tanrısın ki yedi kat vi ci : Tiyatro mevsiminin ilk ayı Şehir tiyatrosu dram kısmt ) Şehir tiyatrosu dram kısmında Şekapir'ir Olellosu temsü edildi. Oteloyu ük temsilde seyretmiştim. Bu ay içinde ayni eseri üç defa daha seyrettim. Gün geçtikçe artistlerin İesre daha fazla intibak etmiş olduz- İlarını, ve sen seyrettiğim temsüi ük seyrelâiğime nisbelen çok üstün bul. duğumu itiraf ederim. Başta bazı kusurları olsa da temsil devam ettiği müddet zarfında kusur. Yarın tashih edilmiş olması Üysiro- nun e addediledilir. Şehir tiyatrosu komedi kısmı Aşağıdaki satırları bir yevmi gaze- tenin birinci sayfasından alıyorum: «Seyircileri esnelen komedi daha ne kadar oynanacak?, Serlevhanın altındaki satırları da kopye edeyim: «Şehiz tiyatrosunun komedi kısmın. da on beş gecedir telif bir eser oyna. Şehir Hyalrosunun komedi kısmın- da telif bir eser oynandığını duyma. mıştım. Bu üyatroda oynanan «Yalı uşağı» udaple bir komeğidir. Ayni gazete devam ediyor: «Tiyatroya girenlerin (o esmedikleri,! hattâ yarda bırakıp çıktıkları, san- aikârlearın hal ve etvarına zoraki gül. düklerini de işitiyoruz. Halkın tutmadığı bu komedi stelif de olsa - daha ne kadar oynanacak?. Bu hususta fazla aöz süylemiye lü- sum yoktur. Eserin telif mi, yoksa adaple mi olduğunu Sümiyon ma. barrir, eserin halk tarafından tutu. nup tutummadığını nereden büebilir ki!, Eserin, tutunmuş veya tutunmamış olması, kıymeti hakkında bir fikir ver- miye kâfi değüdir. Ben «Yalı uşağı» komedisini birkaç kere seyretiim. Bu komedi bir şah eserdir, deniyorum. kendi janrında güzeldir. Belki bizim hayatımıza adap. te edilememiştir. Fakat gözel bir tem- GEÇEN Boru çok olan anlattı; — Sayım günü kapı çalındı. Öm- frümde ilk defa, gelenin alacaklı ok madığından emin bir halde kapıyı açtım. — Tabii bir şey, gelen sayım memuruydu, Başkası olamazdı. vet amma, işin İenam sayım memuru, alacaklılarımdan biri de- Zil mi imiş. Kapıyı açar açmaz, bor- <cunu ver, diyerek yakama yapıştı. * Erkek tarafı, bir genç kız bak- kında tahkikat yapıyorlardı. Kom şusınun kapısını çaldılar: — Sa bitişik evdeki küçük ba- yan! nasıl bilirsiniz? Kapıya çıkan kadın cevab verdi: — Yarm ahirette iki elim yanıma gelecek.. bildiğim gibi söylerim... Sokak bilmez, seyran bilmez... Sesini alçalttı: » Sayım gününden, sayım gü- süne... beş yaşından yukarı olacaklar tar- rında, bir yaş haddi tayin edilmiş miydi? — Zannetmem... leyse, kadınlardan sayım memurü gürememizin sebebi ne o labilir ? * Sokağa çıkmak için sayımın s0- nunu bekliyen genğ kız, top sesini duyar duymaz sevinçle bağırdı: — Büyük anne, büyü anne, top atıldı. Oruçhe büyük anne, sokağa bak- t, sokak aydınlıktı. Saate baktı, i lik var amma kızım, dedi, bu acayiblik nerede anlıya- ya güneşte, ya Ayağa ge dil seyreltik, püruzsuz bir tercüne| dinledik, İ Halkın eseri tutmadığını da mere-| den büebiliriz. Oraya tek gülmek için giden birkaç kişi umdukları kadar gü- Jemedilerse bu halkın eseri tutmaması demek midir? * Raşid Rıza İminde haftada izi defa Beyoğlunda| temsiller veriyor. Gelecek hafta | «Aktor Kin: de temsil (edilecekmiş. Raşidin evvelce çok muvalfak olduğu| bu eserde gene muvaffak olacağ dmid ederiz. Raşidin tiyaizosu kendi yağile kavrulan san'at aşkının tiyal. rosudur. Onun muvalfakiyeli memle. kele san'âtın muvaflakiyeli added lebilir. * Muhlis Sabahattin Muhlis Sabahattin, operet kiyairo.| muza büyük hizmetler etmiş sanat. kârdır. Onu gene bir opere; heyetinin başında görüyoruz. «tenin aşki, ve «Köroğlu. eserlerini Pransiz tiyatro - sunda seyredenler beğendiler... Tem-| Siler devam ediyor. Opere seyretmek istiyenler için Muhlisn opereti yok.| luk içinde güçlükle yaratılmış bi eserdir. Bu eseri yaşatmak ve zün- den güne iyi hale getirmek hepimize sorçtur. İsmet Mutüsi ei Kalp liralir Büyükadada İsplândel oteli lokan. tacım Loğoni adında biri dün garson Panayotla Büyükada postanesine bir telgraf bedel olmak Gvere Iki Kra gün dermiştir. Gönderilen bu Jiralardan birinin kalp olduğu anlaşıldığından, keyfi - yet zabıtaya büdirilmiştir. Hüâdse et. rafında alâkadarlar tahkikata devam etmektedirler, dıncağız öyle bir: — Âmin! bastı ki, kocakarı ken- dini tutamayıp ağlamağa başladı. Müjgüân bir iki dakika daha hü- sü içinde seccadenin üzerinde diz üstü kaldıktan sonra kalktı, Şerife Molleya teşekkür etti. — Allah kabul etsin, güzelim! — Sağ okun, Şerife anne! Saf rühlar bu gibi şeylerden ko- İaycs teselli ve ümid bulurlar, Müj- gün da Allahına candan ve gönük den bitnb ettiği bu andan itibaren, emeline #deta nail olmus sibi nef sinde bir inşirah ve itimnd hisset - meğe basladı. Adınr dahi bilmedi- ği sevrilisinin bir ün olep muhak- kak kendisini bulnenfima iman edi- yordu. Yavas yavas, zitme hazır - Milarmi gördü. Camaşırlarım yıka- dı, elbizelerile beraber | bohenlndi. Konudan komsudan sempatisini ka- zarımış olanlarla vedalaştı. Ve ni - hayet bir sabah anahğemn yanma vardı. — Sizi daha zisnde rahatez et - miyeyim, anne! dedi Bana izin ve- Hn de dönevim artık Raşid Rza tropu bu tiyatro mevst.| Mösisipile Armistrong isminde birinin bütün kazalara karşı sigorta Mektub çok acele yazılmış, güç- Yükle okuyabildim. Alında Oimza| yok. Pulun üzerindeki odamğjudan| Pangaltıdan postaya verildiği un - laşılryor, Bana sunl soran okuyucum her kimse vereceğim cevabdan bu satırları onun için yazdığımı anlıya- caktır. Vaziyet çok karışık... Ne okuyu- cumun hisleri, ne de sev: kadın hakkında bir fikir edinebildim. Ara- larındaki münasebetin bir aşktan ziyade muvakkat bir zaman için va” kit geçirmiye benziyor. Kadınım tar- zi hareketine bakılırsa, macera ar- yan bir kimsedir. Böyle bir kimse ile temiz bir yuva kurmak güç olur. Genç okuyucum ondan uzak kalsa çok iyi eder. * Bayan 5. R. yet Senelerdenberi görmediğiniz. © genç size karşı lâkayid hareket et- #yse, tarı hareketini | hissizliğine değil, zamanın ruhlar üzerinde yap- tığı tesire o bamletmelisiniz. Siz de netekim, bir daha onu aramıyaca - anmıyacağınızı söy mak istiyordu. Kendisine su muka- belede buhandu: Kız! Dek Nerede oturacak, sonra da ne ile geçineceksin? — Garih kusun yavasını “Allah yapar, annel Dikiş diker, çocuk da- dılığına gider. daha olmazsa çâma #r yıkar, tahta siler geçinirim. Sa- yenizde elim ber işe yatkındır. Ka- naatkâr olduğumu da bilirsiniz. Şehime hanrmın gözleri yaşarn- m — Peki, evlâdim amma, Bunlar ne mucib? Sırmun şurasında bir ko- caya varsaydın da hep ararta bulunsaydık, olmaz mi Nicin inad ettin de Atâ efendi gibi bir a- demi kaçırdın? — Olmaz anne! Sütten akzı va gan yoğurdu Sflermiş. Ben bir defe — Sayım memurları için yirmi! tar vaktine daha çok zaman vardı:| in k PAZAR — Kehimelerde takdim, | olmasın bayan; iki yirmi demek tiyordumuz değil mi? * — Sen her Pazar sokağa gili n Pazar, sayım den evde kaldığın için hiç cati kılmamıştar.. ya... — Gerçi öyle amma, sen şu rayı bilir misin? «Adamın biri mahalle kahvı çıkmazmış. Mahalle kahvesinin diklilerinden biri: — Ben onu kahveye çıkarmı İyolunu bilirim. Demiş, gitmiş, evinin kup çalmış — Bundan böyle, demiş, bir di ha mahalle kahvesine çıkmıyncı ener? O ana kadar mahalle kahv çıkmamız olan adet kızmış: — Ne diye mahalle kahv çıkmıyacakmışım... Simdi ora gidiyorum. Arkasına setresini almış, ayak larına pabuçlarını giymiş, dosdoğru! kahveye gitmiş. Fıkra bitmisti... — Ben de Pazarları sokağa çık mam amma, simdiye kadar hiçbiği Pazar soknğu çıkmayı bana yasak etmemiştiler. mal İletisi e) L Buntarı biliyor mu idiniz ? “| len kısmet edilmiş evi bir firbna esnasında yes kılmıştır. Fırtına başlar o başlamaz evden çıkmış olan Armistrong si > gorla poliçesini evde unutmuş, fsi kat ev yıkılınca rüzgüra katılmış bili küğıdin kendine doğru uçup yergi di â görmüştür. Yere düşeş ğadı eline alınca bu kâğıdın evdi unuttuğu sigorta poliçesi olduğumu görmü, lüyorsunuz... Demek oluyor ki, söz de onun gibi değilse bile, onunkina yakın bir haleti ruhiye içindesiniz! Bir Fransız fikir adamının sözüdürü «Ayrılık küçük sevgileri mahves der, büyüklerini bir kat daha bü * yültür, rüzgânn mumları söndürüp ocakları alevlendi » Aynlık aranızdaki şöyle o böyld sevgiyi mademki mahvetmiş, ne disi ye daha fazla m 1 oluyorsunuz Bay Necmi: Tarzı hareketinizi pek doğru bes İuyorum. Her ne olursa olsun sadas kat beklemek hakkınızdır. Onunla evlenmemiş olmanıza şükretinelisi” niz. * Bayan K. E Ne siz, ne de o istikbaliniz hali kında kendi kendinize karar vere cek yaştasınız... Sizi birbirinize müs nasib gören aileniz bu noktayı dü » sönmelidirler. Ve belki dedüşün » müştörler. Bana yazdıklarınızı on lara söyleyiniz ve kendilerinden fr “>. TEYZE den tanıyıp ta sevmiş? — Hepsi de onun için bedbahti oluyor ya! — Sen saçmahyorsun, Müjgüm, Sen kendin bedbaht oldun diye; herkesi de öyle sanıyorsun. Nikâhesi Keramet vardır, kızım, — Ben denemedim. Z — Ne ise, Sen bilirsin. Nasıl gisi deceksin İstanbula? Paran var rmğ — Var beş on kuruşum. Beni 8x raya kadar götütür, Hattâ bir ze man gecindirir de. Nereyn inersin? — Henüz düşünmedim. Hafize kadının evine inerim zâhir. — Evet, En münasibi o, Bir müd det onunla beraber oturursun. Sami ra bizim Aksaraydaki ev (o boşalır sen geçersin. — Ne lüzumu var? Siz o evden bayumun ölçüsünü aldım. İkinci bir tesribeye gözüm kapalı girişin tel hayatımı ifna edemem. — Lâkin Atâ çek iyi bir adamdı. — Olabilir. Ben sevmedikten SONTA.. kira alıyorsunuz. Az, çok.. nedeni mahrum olasınız o paradan? ğ — Al Ben © evi zaten senin içimiği İdim, evlâdır. İstersen bir odasını Ja, dul bir kadın bulup kirörn ves

Bu sayıdan diğer sayfalar: