28 Aralık 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

28 Aralık 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Senebaşı ve mali vecibeler Kazanç vergisi Mükellefler neler bilmelidirler ? Kasanç vergisi bakımından def, ter tulan ve vergilerini beyanname vererek safi kârları üzerinden te. diye eden mükelleflere all vecibe ler hakkında ilk yazı «Son Posta» nin 25 Birincikânan 1948 sayısın çıkmıştı, İkinci yazıyı buğün neş - rediyorur: B — Pasif Kırmında, 1 — Borç senetleri ve hesabi cari borçları borsada fatı olmıyan ecnebi paralar üzerinden müesses ise bunla - Fin kiymeti borsadan bildirlecek kıy- meler üzerinden hesablanır 2 — İmtiyazlı şirketler hariç; tes&l edilmiş sermayenin şirketlerde tediye edilmiş sermayenin dörtie birine baliğ #luncıya kadar safi kârdan ayrılan “| B ihliyat akçesi (eski O hükümde esas mukaveleler; hükümetçe tasdik edil - derde mukavelenamelerinde r kabul olunmukla idi Bankalar ayrıca 2099 numaralı ban kalar kanununun 31 inci maddesi mu. ebince safi kârlardan 8 tefrik e - derler. Bankaların ihtiyatlardan imua- da sermayelerinin 20 ve 50 wne ka. dar proviryon tefrikine oi hakları! kaldırılmıştır. | 3 — Sigorta şirketleri için yeni ka-| Bunün 4 üncü maddesi risında yazılı hükümler evvelki ka -İ munda yazılı olmamakla beraber & - Börtalar kanunu mucibince (tesis ve tatbikatta kabul olunan © hükümlere uygundu. Yalnız muhatara © cariye #htiyatları gin ayrlâcak © miktarlar Siyortaların ? D ğişen nisbater 4 — Amortisman hesabı biinçonun kâr ve zarar hesai | il; ayrı bir hesabda pasife nal | Jeceğinden yeni kanun amortismanla.| Ta ai hükümleri deyunat hesabina 4-| #l dördüncü maddenin F. fıkrasına a. İaamıştır. Değişen nisbeti, Mi tahsisler aşağıda gösterilmişür. 1 ) Binalarda $ 2 Cevlerde X 4) 2 ) Havai naki tesisatı, vagon, va- gonet, lokomotif, demiryolları, deko. Yiler, denizalı ve havai kablolarda “e 3. eski hükümde (bütün kara nak. İiye vasıtalarında © 25 di) 3 ) Demirbaş eşya ve mobilyalarda 10. evvelce yoktu.) 4 ) Bahamlı (şirketlerde . umumi hey'eller kararle kabul olunan teaz. Zuv musrafları ve hayvanlarda 20) Sİ" (Teâret kanununun 328 ine madde.) #ine mütenazır olarak.) $ ) Sinema filmlerinde birinci se. me mübayaa veya icar (o bedelinin 50 si ikinci sene e 25 i üçüncü sene 15 dördüncü sene * 10 u (dört se- neden evvel bayiine iadesi sssşrut Him lerin iade edilecek seneye aki amor - teman miktarı; o fim için mükellef tarafından daha evvej timsanların tutarile mü &ar bedeli arasındaki © ) İmtiyazlı anonim şirketlerde te. #isat ile yenileme akçelerinin mmtiys müddetinin sonunda bedelsiz olarak Devlet veya Devletçe tensih olunan bir teşekküle veya belediyeye intikali! imtiyasnamesinde meştnt (değilse ye - Di hükümlere göre amorlismana $â - bidir. Mesrut ise imüyaz © veya esas Mukarelenamesindr sermâyenin itfaş için #enelik muayyen bir miktar ay . Tılması göst "bu miktarlar Kâbul olunur 7 ) Teşebbüate kujlanılmıyan fakat biânçoya geçirilmesi lâzım gelen bi malar için yu a yazılan nisbetler. de amortisman kabul olunur, IV ) Kâr ve zarar hesabın i oi, esabında deği. (Arkası var) v4 Yeni Alam ., sekiz yaşında İsmail Hakkı Baltactoğla tarafın- dan neşredilen «Yeni Adam» mec- yaunsı, bu sayısile 8 yaşına basma, tar. Yedi senedenberi memleket fi- kir hayatma muntazam bir surette hizmet eden «Yeni Adama ın sekiz| yaşını idraki memleket mecmuacı - İiğı hesabina mes'ud bir hâdise te-| Her atılgan adamı cesur, her seba ikâr insanı da daima irade sahibi L Askeri Tetkikler | Fransaneden bukadar cabuk mağlüb oldu —1ğ YAZAN : Emekli General geçiyor.ar 13 Mayıs sabahı, Almanlar Me- use nehrini Koux'da bir baskınla geçtiler ve sol sahilde Anhde'yi zaptettiler. (Bu iki yer Namur'un 18 km. cenubunda ve Dnant'nın 4 - 4.5 lem. şirmalindedirler/) Fa - kat daha ziyade ilerleyerek burast- nı sadece bir köprübaşı olarak- tular, Givet ile Mâzi da. Almanlar Meuse denne'nin en vahsi bir yeri olan Monthermâ'de geçtiler ve ancak bu mevkiden de fazla ileri gitmediler. Bununla beraber dokuzuncu ordu - nun cephesi yanlmış sayılamazdı. Çünkü Mewse heh seçen Alman kıt'aları mukabil tasrruzla geri a bilebilirlerdi. Nitekim Anhde üz pe bir mukabil taarrırz #mat 19,30 nmyista ki bu biraz geç Çünkü sabahtan saat 19,30 a kadar Almanlar gecid yerini hem genisletir ve hem de takviye ede - bilirlerdi. Sedan yarması İkinci orduda işler daha ciddi ve daha fena gidiyordu. Bir gün ev - velki hâdiselerden sonra, ordu 13 sabahi bütün kuvvetlerini o Mevses ve Chives sularının gerisinde Se — dan - Montmdâdy hattında toplamış” ti. Mewse nehri Sedan'dan geçerek takriben 4 km. şimal batıya gittik- ten sonra birdenbire batıya ve ce - nub doğuya dönd için burada bir torba ile İşyes varım adasını vü cude getirir. İşte Almanlar, 13 Ma- yrs sabahı, bü torbayı topcu ve u « çak ntesi altına aldılar ve hudud ü- zerindeki ormanların içinden çıkan kıt'alarile nehri geçerek bu yarım daya girdiler, Saat 15 de, Almanlar asl Fran- sız müdafaa hattına şiddetli bir top cu Btesi atçılar. Ve sanat 17 de hü.- *İcuma kalktılar. Bunun neticesinde Sedan ve Sedan 5 km. batısına kadar bütün birinci müdafan mev- zi Almanların eline düştü, Alman- lar, şehrin cenub batısında Marfeğ ormanına kadar ierlemislerdi. Bu- nun Üzerime düşman tankları büyük bir kalabalık halinde Meus'i geç - tiler. Siddetli pike uçak bombar - n / ... - gir Dİ ci İremsy dımanları neticesinde de bir Fran- #ız tümeni yerini terketti. Bu suret- İle Meuse ile Bar suyu arasında bir gedik açıldı. En solda, Hollandanın cenub vi- lâyeti olan Bergenop Zoom'un ce - nubunda, düşmanın şiddetli tazyiki- ne uğrayan yedinci ordu Anvers müstahkem ordugâhına çekilmiş ve Belçikalılarla o birlikte (O burada ve Lowvain - Melines hattıntla mevzi almıştı. Bu ordu heniz düşmanla te- ması tesis etmemiştir. İngiliz ordu - su ise bilâkis hem Wavre cihetinde düşmanla temasta idi, hem de u - çaklar tarafından şiddetle bomba - lanıyordu. Birinci o ordu önündeki süvari kolordusu, 13-14 gecesi Pe- ru'werz Üzerine tekrar sürüldükten sonra, 14 snbahı şiddetli taarruza uğramiş ve ordu kumandanlığı ona Gembloux mevzii gerisine yeniden cekmisti. Bu suretle birinci ordu da düşmanla temas haline gelmişti 14 Mayısta Fransızların durumu ciddileşiyor Birinci ordu, Alman O uçaklarile zırhlı kıt'alarınım büyük ölçüde bir müşterek ve müttehid (o taartuzuna uğradı. Bazı Alman hücum araha- ları birinci Fas tümen i içine girmeğe ve bu yint verdirmeğe muvaffak oldulu fakat süvari kolordusunun o derhal vukubulan bir müdahalesi vaziyeti düzeltti. Dokuzuncu Fransız ordusuna, çok faik kuvvetlerle taarruz eden düşman korkunç terakkiler yapıyor- du. Bu ordunun 13 Mayıs akşamı Anhöe'ye karşı yaptırdığı mukabil taarruz bir netice vermemiştir. Bu mukabil taarruzda Fransız hücum arabaları her ne kadar Mewte neh- rinin sahilindeki ormanın kenarına (Devamı 7 mei sayfada) İnsan bazân Korktuğu için cesaret gösterir, sayı! olduğu için de sebat. rürlik eder. Lisan ANNEN Yeni kai Yazan : Halid üs e osmanlıcasından sonra başlığile ve İs- şmend © imzasile mevzuu pek doğru bir makalede bugün türkçenin gazb dilleri istilâs tehlikesinden korunması lüzununda wrar ediliyor. Pek doğrul Bu hakikaten türkçe böyle yeni bir inti- lâ tehdidindedir, hattâ garib olarak dikkat ettim ki bu makale en yuka- tında yer Türkoloji buna türkçe bir mukabil bulunamaz mı? İşte sinsi bir nüfuz ile kçeye hulâl eden kelimelerden biri daha var: morphologie. kelime yur nancadan alınma iki unsurdan te- şekkül ediyor: morphe (sekil) ve logos (kelâm) ki ikisi beraber, ya- şamakta olan şeylerin, (hayvanlar, nebatlar) harici şekillerini tetkik e- den ilim manasına geliyor. Dilleri terkib eden kelimeler de, kendileri- ne mahsus bir hayat sahibi oldukla- ndan ve hususi oyasayışlarında muhtelif şekiller aldıklarından bunu tetkik eden ilme de morphologie denilir. Türk sarfının ana hatları için bir kılavuz tertib eden genç ve güzide ilim müntesibi eserinin asil esasına girmeden evvel Türk kelimelerinin köklerine ve eklerine dair uzunca ve pek güzel bir baslangıç yapmış- tır. Tetkik ve tetebbü zemininde muvaffakiyetini alkışlsmak bir va- zifedir, yalnız bu tetkikin türkçe a- dını bulmak vazifesini daha ziyade ehline birakmış demektir. Buna na- sil bir ad bulmalı ki onda ne eski sark kokusu, ne de yeni garb çeşmi i bulunsun, Ben de eserin sahibine tisal ederek bu türkçe adi arama” yacağım, meselâ: Mebhas-ül.bü: yahud tedkıkı eşkâl diyemiyeceğim, mahzurun bi- rinden kaçarken diğerine düşmek- ten çekineceğim, şu hâlde asıl türk- esi bulununcaya kadar ayni tabir e ilişerek asl söylenscek noktayı kaydedeyim: Biz bugün yüksek tahsil derece- sine henüz çıkmamış olan mekteb talebesine Türk sarfmi en ande, en kolay, fakat en toplu ve verimli bir şekilde göstermek mecburiyetinde- yiz; bunu, o tahsil devresinde bu- İunan gençlerin havsalasma ve müdrikesine en uvgun bir tarzda yapmak icab eder. Öyle zannerliyo- rum ki kitabın mürettbi de bu az çok karışık bahsi yapılacak olan, İSTER IiNAN, Bir sabah Tefikimizin (ki tanınmış muharrir, bu #leminden haberler veren «Son Posta» ya hücum ettüer, «Dünya kan ağ. Jarken sinema haberleri İS FER ayın başmda, sinema Siğema Dünvasında e A yaparken konacak esaslar ————— — — — ——— —ş— — — Fransız sözü. işle Ziya Uşaklıgil İ mekteblere mahsus kaide kitabında bulundurmak fikrini takib etmemiş- tir. Bize bu mekteblerde lâzım olan kaide kitabı bütün garb memleket-| lerinde kabul edilen kitablar nev'in- | den, meselâ Fransızların o meşhur| Larive et Fleury sarf kabilinden ol- maldır kanantindeyim. Bunların ba İ nunda, meselâ ismini misal olarak zikrettiğim kitabın üçüncü yıla m h| sus kısmında talebeden ziyade öğ retmenlete mahsus ilâveler ler vardır ki bunlar talebeyi meğe, bellemeğe mecbur tutmazlar. Biz bugün mekteb talebesinin nasıl bir ağır yük altında zebun olduğuna ve bu yükün sıkleti altımda imtihan- larda nasıl sapır sapır döküldüğüne | ahid olmaktayız. Bu yükten neyi atabilirek genç neslin irfanına ve müstakbel hayatı için pek lâzım o- lan beyin selâmetine o kadar hizmet İ etmiş oluruz. Hattâ karşısında çalış kan bir genç zümresi bulan öğret- menlerde gayet tabii olarak bir in- himak vardır ki onlar kendi bilgi- lerinden en fazla bir miktarını tek kine sevkeder. Korkanm ki kaide kitablarma, velev mnallimlere mah- İsus kaydile olsun, bu kabilden ba- İ hisler sokuşturmak talebenin sırtına İ yüklenecek bir netice verir. İ Ba başlangıçtan sonra eserin mü- İrettibi artık doğrudan doğruya sarf İ bahislerine giriyor ve her adımında görülüyor ki kendisine | tetebbüü, nüfuzu, intizam ve intisak kaygusu pek müfid bir rehber olmuştur; an- İcak bu bahisleri birer birer alıp tet- İkik ve tenkid etmek meseleyi ziya- İ desile dağıtmak olacaktır, evvelce de söylemiştim; bu yola sapmaktan , ben de eski bir dil müntesibi st- fatile, htlâ sönmiyen bir kaide düş- künli in ateşile, yapılacak kai- İde kitabı hakkında kendi görüşleri- İmi telhis etmeğe muvafık nazarile baktım, Hemen her lisanda vapılmak ö- det olan bir tasnif tekih edilince İ örkçede de kelime sınıflarını, ma- İ nalarına ve yapılarına göre sekiz ta- kım olarak tesbit etmek icab edi- yor. Meselâ franarreaya nisbetle iki sınıf noksan... Bunun sebebi türk- cade harfi ta'rif olmaması ve par- tcipe diye ismi fail ve ismi meful için aynı bir smıf yapılmasına İzem görülmemesidir. Bu sekiz sınıfın başında isim ge liyor. Türkçe ile sakından meşgul olmayanlarda, ve, onun bususiyet- lerini tetkik etmiyenlerde bu lisanı (Devamı 6 wc sayfada) iNANMA! ie Birincikânun Sözün kısası İhtiyarlık, z | Maskaralık* erme EB. Ekrem Talu ahmetli babamın evine 8 R İir, gider biri vardı. Asil dını bir türlü beliiyememiştim. tün bir ev halkı ona «llizir babi derlerdi. Galiba bir iki defn m; nn uğurunu denemiş olacakla | damcağız bu yüzden, her gelişini izzet, ikram görürdü. Yaşı yetmişe varmış, kibar fb” radandı. Temiz pak, tokgözlü, di ve neş'eli idi, Diline su sözü pen etmişti: — İbtiyarlık.. maskaralık! İbtiyarlığın ne sebebe maske” bk olabileceğine yıllaren aklım 8 N is, bize, aile muhiti olsun, mektebde olsun, ihtiyarlığ” azami bürmete müstahak bir keyf yet olduğunu öğretmişlerdi. Yat kimselerin huzurunda ümüzü # ler, el pençe divan durur, ellerini per, dunlarmı dilerdik, Bizzat Hızır Baba, aldığımız © im tatbik sahası olmuyor id yapıpunla beraber 0, gene pass üştükçe: — İhtiyarlık.. maskaralık! sö? Bü tekrarlar, dururdu. Va ben © | bir sey anlıyamazdım. Gel zaman, git zaman., ihiiyafli dım diyemem arma, gençlik defi len güzel, parlak çağdan da, BS a epey uzaklaştım. Ve Hızır Babanın o sözlerle * kasteylediğini şimdi yayi anlamağa bas i mek simde 2 kere o Huzviyetl denen # yek mu? Poyraza maruz ahşab Bi yapı gibi yavaş yavaş dökülüyor; v o yaf nın kudretsiz mal sahibi gibi - BİZ sey yapamaksızın, eliniz böğrünül de sahid oluyorsunuz. g Havası birer birer zayıflıyor: tutmaz, ayak barmaz, söz görü oluyor. Hele hafızal Hâlikmn, inetüg >elki en büyük mevhibesi!,, Y8' yavas o da gidiyor. Evet: Cümle âlem yaşınıza BE metkârdır. Nereye sitseniz an kalkıyorlar, yer veriyorlar, SÖZ € zin. Sofrada ilk lokma sizin. Bif ii gara yakmak için, bir kadeh mak için mümadeniz bekliyor” lepsi iyi Ve lâkin, su karşınızda onla zat kimdi?. Onunla, daha dün. vzun konustuğunum da hat sunuz. Hattâ fikirlerini beğenip. mini, hüviyetini tekrar tekrar © ge de unutmamak maksadile - tab” bile etmiştini — Fesübhanellahi, | Tanıyofi amma,, kim? ğ Gel de cık işin içindeni gl Geçenlerde, bir mekteb 8 sım - yani, akranım - anlatıy" ye Amcanın oğluna bir mektub Eyi mak iesb etmiş te, adımı bir hatırlıyamamış. O bunu anlatırken gülüvelii Ben gülmedim. Bilâkis gözlerin yi sardı; ve Hizir Babanm Jâfint ladım: —İhtiyarbik.. maskoralık!. EZ m Cak, Yarından itibare? ekmek 10 para ucuzluyor Belediye, zahire borsasında” günlük buğday fiatları vasat mış ve toprak o mahsulleri 9,25 kuruştan piyasaya buğ diğini gözönü mek fiatlarını on para tenzil Ze karar vermiştir. Dün toplanan nark komi ekmeğin yarın sabahtan İtil para noksanile 14 kuruş 10 satılmasını kararlaştırmıştır. Bu yeni nark 15 gün için ber olacak ve iki hafta sonr# ğe yeni nark konacaktır. Se ol z & Aİ ğ Z 5 $ & 3 Çİ Ge w NE Bn re ta, tü, K in Ya Yı v. *, İş gi e rr lm AI DEERE yazılır 11?» diyorlardı. Yandaki klişe bu arkadaşı, Bikki edilebilir. İsmail Hakkı Bal -İl mom dünkü nüshasına sid bi başlığı göstermektedir. Bu başlık altındaki tacıoğlunu tebrik eder, muvaffaki - yetlerinin devamını dileriz. Ç. E. K. Alemdar kolunun kongresi Ç. E. K. Alemdar kolumdan: 41941 Cumartesi günü sant 14 de üşme “Sahneleri Artistlerde Filmlerdeki Op sip ve program değişirdiğine, yahud'd. ileri sürdükleri fikir ve mütalenlarda samimi olmadılğarına inanıyoruz, İakat ey okuyucu Ne Tesirler Yapiyer?

Bu sayıdan diğer sayfalar: