12 Şubat 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

12 Şubat 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

REZ iLe RM ENYTETe Türk münevverinin En esaslı vazifesi Muhittin BİL snf smanklık bir isimden ibaret değildir. Nitekim, onu bir hanedan hakimiyetinden ibaret say- ma da bir hata olur, Osmanlılık, olt buçuk asır yaşamış olan bir sistem- dir. Altı buçuk asrın devamı müd » detince, kendi kendisine bir ideoloji, bir siyaset nizamı, bir cemiyet akide. $i vücude getirmiş ve onu neşi müdafaa otır bir sstem. disine mahsus bir hayat nizami ve her hayat nizamı gibi, onu yaratan âm ruhunu (taşıyan r zevk, hülüsa, bütün bir hayattır. Eğer; biz, Osmanlılığı, içimizden bir hamlede söküp çıkar- dığımızı zannedersek hatadır. Milli| mücadelenin başladığı bir se. »edenberi geçen zaman içinde, on- dan miras olarak aldığımız sistemi Türkleştirmek yohunda sarfedilen €- mekler büyük olmakla bersber, bu memleketi Türk hayatlarının ihti -| yaçlarından ilham alan yeni bir sis temle techiz eylemek işi, tamamlan» mak için, henöz çok alın terine muh. taç bulunuyor. Bu büyük iş, ancak yeni ve tama- Türk olan bir anlayışın hayata hâkim olması yolile t ğine göre, bu memleketin, nihayet sade ismile değil, bütün ruhu ile bir Türk vatanı olması vetin üstüne düşen v tür. O kadar k inkılâbın bütün ağırlığı bu vazife üstünde durur. Çünkü, o Osmanlılık, er hayat anlayışı ise bu hayat anlayışını temsil eden insan kütlesi de kâmilen münevver- İerden ibaret bulunur. Osmanlının bütün tesirlerinin ortadan kaybol - ması için, bu münevverler kütlesi - nin bütün zihriyetinin değişmesi,| an'anelerinin bozulması ve bunların | yerine Türk kafasının hâkim olarak Türk an'anelerinin tazelenmesi ve- yahud da yeniden tesis edilmesi icab eyler. Türk kalas: demek, damarla - rinde en hâlis Türk kanını taşıyan bir adamın kafası demek deği Kendisini, Osmanlı kültü, anelerinden, zevklerinden, idealle » rinden, bülüma, ona aid her şeyden temizlemeğe muvaffak olmuş veya. hud, biç olmazsa, bu yola girmiş ©- lan kafayadır ki Türk kafası diye - biliriz. * Bu sözler nazari ve tarihi bir gö- rüşün ifadesidir. Ameli olarak mö - islea ettiğimiz zaman meseleyi, bu kadar karışık şekilde görmeğe hiç lüzum kalmaz. Eğer, Osmanklık de- nilen şeyin Türk o münevverlerinin kafalarında hâlâ yaşamaması bu memleketin hayati icablanndan bizi ise bu gayenin elde edilmesi de asla müşkül bir iş değildir. Her iyi niyet sahibi Türk münev. veri için, kendi kafasını, Osmanlı olmağa azmelmiş bir milletin meler ki, denizin dibinde sabit ve tarla ha.) sadüfl devrinin meş'um tesirlerinden kur »- |yapabieceğini gösteren güzel bir tezsİlinde bulunan öinlerce tarmanın yolu basitti famızı bu memleketin herhangi hâdis selesi veya mevzi üzerinde iş meğe başiarkon, her şeyden evvel, kendi kendimize şe suali sormalıyız: «Acaba, bu meselede Anadol hal- kının, Türk köylüsünün menfaati ne- rededir?» Eğer her münevver, her. hangi meseleyi düşünürken, kendi kendisine bu suali sormakla işe baş İarsa, vazifesini hekkile ifa etmenin yolunu bulmuş o demektir, Çünkü, kendi vicdanında şuurunun böyle bir sorgusunu duymuş olan her mü- nevver, tabiatile, hüküm vermek için o halk kütlesinin, şa mübarek Anadoluda yaşıyan fakir Türk mik yonlarının hayatın tanımıya mec bur olduğunu kabul edecek ve o ha. yatla yakından meşgul olacaktır. Bütün mesele zaten buradadır. Bizim münevverimiz, kültürünü, ya- hi Osmanlı an'anelerinin işinden ge tirmiş olan bugönkü münevver küt- İemiz, pek çok şey bilir. Pek muh - telif sahalarda pek fazla malümata sahib olan bu münevverin tanımadı. y, Türk namını taşıyan milletin hududlarımız içinde veya omun ötesinde, kütle halinde, sür - mekte olduğu hayattır. Halbuki, bi. zim hayatımız, dönüp (dolaşıp kütlenin hayatına bağlıdır. Eğ mes'ud oluran Onun işi iyi giderse bizim de işimiz . Aksi takdirde onun fşi halimiz duman olur onun işledinin iyi im ona her sahada yol göstericilik vazifesini ifa et - mekten ibarettir. Halbuki Osmanl münevveri, asrlardanberi, ne yolu üş, ne de yolcuyu tanımıştır. nkü müaevverin bütün noksanı buradadır: Türkiyeyi, Türkü ve bil bassa bu memleketin bütün maişet yükünü kendi omuzlarında taşıyan köylü kütlesini hiç tanmaz. * İşte, bugünkü Türk münevverinin en büyük vazifesi budur! Köyü ve kütleyi tanımak, sonra da, vicda - hergün «acaba, ben kütlenin işlerini daha iyi bir hale getirmek ba- (Devamı 8 imei sayfada) me-| Bir harb başlarken hâkim ve salk olan ilk his «bire ir. «hırs çabuk söner, yerine «menfaat. geçer. Harbi devam odur. Fakat eliren Tarihin kaydettiği bütün muharebelerde ilk adımı da simışlır, fakat o harbi şu veya bu şekilde biliren mutlaka muştur. 4 Deni Genova bombardımanı EN i Bu büyük cesaret eseri olan harekete karar veren &miral eğer bir mekteb talebesi olsaydı da yaptığı vazifede ayni işben bahsetseydi mutlaka sınıfta bırakılır veya mekteb- 3! den tardolunurdu. 1 meme senar b04 sana samnan onanan sna senn sanan sman s1 saman sam va sanmam sen ( “Son Posta,, nın denizci muharriri yazıyor ) göm Cenova bombardımanına iştirak eden biyik gemilerden (Renown) İngiliz harb gemilerinin mesburİlerine hedef ol İtalyan sanayi şehri olan Cenova'yılmaz, daima bombardıman elmeleri, mueib OlİU-İ skunk ğ #u maddi zararlardan ziyade, İtal . kat bu tedbir sabit torpllere © karşı! yan efkâri umumiyesine ve kuvveiİalınması lâzım gelen tedbirlerin ta.) | mak için, hiç dur . ksk süratle muhtelif istiknmetlerde seyrederler, Pa, İ kalemle nesillere yadizâr b | safhalarını a «tek adam» emillete ol . Sözün kısası Nobel'in fabrikası Yanmış imamit denilen yaman tahrib vasıtasının mucidi ve ayni za, manda sulh mükâfatının müessis ve vükıfı olmak garabetin; nefsinde cem. eden meşhur İsveçli kimyager «No — | gene o kendi o memleketinde ogs. şehrinde kocaman bir fab. rikası hâlâ duruyor ve işliyordu. İnsanlar arasında ebedi eulhün ie. tikrarı yolunda çalış#cak © olanlara teşvik yollu para verilmesini vasiyet eden bu garib adam, bir yandan da beşeriyetin kolsy ve çabuk imhesı için bol dinamit imal edilsin diye bu fabrikayı kendi elceğizde kurmuştu. İnsanların düştükleri böyle bir te. İkım acüyib tezadları, bereket versin ki, ilk fırsatta tashih eden Ulu bir Kudret vardır. İşte o Ulu Kudret bu sefer de, du, Tup dururken bir yarın çıkararak müteveffa Nobel çenablarının «Sulh idealini besleyen harb ve ölüm tez larınıy, bir an içinde ül etti Bu vesile ile Nobelin terellmei ha hatırlataı bazı yak gazete onun halim, selim, mütevazi, çe . ve hastalıklı bir adam oldu - ve güzel san'allere, (inceliğe, Halid Ziya Uşaklıgilin hatıraları; (ime mke meri sansa", Saray v Ötesi Yazan : Halid Fahri Ozansoy Halid Ziya Uşakhgil, (diğer bö.| tün eserlerini bir tarafa bırakalım), fakat yalnız Mai ve Siyah romanile | ballelârde ocakları tütmez bıraktı-| bile Abdülhamid devrinin İstanbu- | İunu nasıl tarihten daha renkli aka | caksa, muhakkak ki bu son hatire-| larile de gelecek asırlara ik rutiyet tarihinin hazin ibret levhası gi - rükleyip götürecektir. Üstadın ev- velce neşrettiği «Kırk Yıl. bilhassa Edebiyatı Cedide hakkında en €sas-! k hatları, hatıraları, portre ve İev- haları havi idi ve ayrıca istibdad | devri içinde yeni san'atın ne güç- Tüklerle yeşerebildi; metli vesikalardı. doğrudan doğruyr, siyasi ve yçtimai | «hemmiyeti haiz bir baska hatırat serisinin ilk e'İdini mesretmekle, bizi, büyük himmetinin yeni bir zaferile karşılaştırıyor. 3İ Mart hâdüsesinden sonra Ha- reket Ordu ula gelmesi üzerine Abdülhan haledilerek yerine Resad efendinin padişah ol maneviyesine tesir etmiş olmalıcır.'imâmile aksdır. Ya, Hareket, bugünkü deniz harb, silâh) Sebit torpil ümayn) den kurtulmak ve vasıtalarının tenevvüüne binaen,/için harb gemileri yavaş ve hattı büyük bir cesaret eseri ve muzaffer müstakim üzerinde seyretmeldirler| maynin te. İsirine maruz külmasınlı ii Şu halde Cenova önünde denizelti Güçlük nerede? veya mayn silâhımın mevcud olup Şüphesiz hareketin makaadı, İtal, |oimadığını bilmiyen İngiliz filosu zik, yan sanayiini zarara uğratmak, or ,İzak seyreise İtalyan maynlerinin te| dunun kuvvei * maseviyesini kırmak İsirine, duran © denizaitilarn tesirine| İve mületi iğtişaşa uğratmaktı. Pakat| maruz bulunuyordu. Fakat donan .| İbu maksnd için İngilin büyük gemileri ma ne mâyne çarpu ve ne de Geni, Dan ortaya atılması deniz harbindeİzaltı hücumuna maruz kaldı. Bu hal verilecek nadir ve fevkalâde kararlar. (İtalyan deniz sevk ve idaresinin en ldsedir. büyük hatalarından ve en zayıf ta. rçi Büyük Harbden evvel donan, raflarından birisini ortaya koymak - malara, mühim serkulceyş merkerle, 'tadır. rinin bombardımanı vazilesi veriliyor. : Gü, Pakak derili ve haya Mâhın Cenova şehri tekâmülü karşısında deniz kuvvet . Cenova şehri, İtalyanların en bi, leri, yavaş yavaş, düşman sahillerin, YÜX deniş üslerinden bir lanesi olan den usaklaşmmağa ve bu gibi bombar,İLa Bpesia kmanımın hemen yakın , dıman vasifesini hava kuvvetlerine Jarındadır. Belki, Akdenisdek; harb tırakmağa merbur olmuşlardı |ve sevk ve kiaresi moktai mazarından Bu vadsle ik büyük dersi Çenak .bu limanda büyük İlalyan zırhları kale vermişti bulundurulmaz. Yakst bu mühim ve! Bugün ise o günkü rmükâvemet kud büyük sanayi merkezinin müdafaası reline layyareler de Jâve edilmiş 0-İbakımından burada kâfi miktarda luyor. Daha bir ay evvel Sicilya eva, den'zalti, mayn tarlaları bulunması rında görülen İngiliz filosu Alman/Mizım gelirdi Herhalde İngüisler kar, tayyareleri #arafmdan ne kadar hır, Şilarında Büyük Harbin Çanakkale palanınışta, İlalyınlar da Cenova gi. kahramanları gib: ceser, fedakâr ve bi en mül bir sanay! şehrinin de .| vatansever mubharibler bulunmadığı izlerini maynlemiş, burasını, deni .'ni iyi anlamış olacaklar k, b bürdür. b » İzaltı gemisle doldurmuş ve Alman san'atı kaidelennin yüzde yüz akxne İlara imtisalen Koyu karşılamak va,lolan böyle dir bombardımana karar) İsifesi tayyarelerin kesif hücumlarına İvermâlerdir. Bu kararı veren amiral, | bırakmış olmalı idiler bugün mekteb sıralarında okuyan İngiliz filnsu &ç tehdid ve teh. İbir talebe olmuş olaydı; muhakkak! ike karşısında vazife: olıştır. dersinden döner ve belki de mekte. Evvelee de tebarüz ettirdiğimiz gibi|binden bardedilirdi. Fakat pek derin harb gemileri deniznititarınm tarpd. ISTER “Tanıdıklarımızdan biri söylüyordu: Dünyanın en geniş istihbarat şebekesine melik olan İngiltere devle tinin başvekik bir hâdisenin vukun gelmiş olup olmadığını öğrenmek bah, &nde aldanmış olamaz. Balgarstanda Alman askesi bulunduğunu söylü, yorsa Bulgarilanda Alman askeri var demektir NAN, İSTER iNAN, | kâtib olarak Halid Ziya Uşaklışilin ISTER PO “rE'R mas © zamana göre pek tabü bir hâdise idi, Fakat onun yanına baş- gönderilmesi muhakkak ki tarihi te. en iyisi, en güzeli olmuş- tu. Çünkü ancak bu £ sayededir ki Reşad sâraymın o hususiyetleri ve gerek. padisshm, gerek bütün zâf- larile hanedan azasının kuvvetli bir kalemle çizilen portreleri edebiyata ve tarihe maloluyor. Vâkâ üstad, in bir yerinde «Bir tarih çeş- nisi almaktan hazer eden bu hatıra- larm...» cümlesile «Saray ve Öte. si» ni sadece edebi bir vamfta gös termek tevazuunu ihtiyar o ediyor, ancak hakikat olan sudur ki bu hâ tıralar (yukarda söylediğimiz gibi) ayni zamanda yakın tarihe birer vesika olacak değerdedirler ve bun- dan dolayı mazaaf bir kıymete mi Tiktirler. Burada bir kere de ve tek tenkid olarak, saraya aid bazı o cihetlerin| fazla tafsil edilmiş olduğunu ileriye | sürebiliriz. o Hattâ bu seretle te .! kerrürlere bile dü üş ve mesel saraym mutbah meselesi uzun vz. dıya anlatılmıştır. Fal bu, saray tâbirile #matbahs meselesi, bir ta- raftan, mem ein asırlarca nasl doymak bilmiyen bir ağıza dev lok-! İve aşçı yamağının çalıştığını ve tab-| la tabla Beşiktaş sokaklarında evle fe satılan yemeklerin bütün © ğını anlatırken belki hepimizin bilip İöşittiğimiz şeyleri tekrarlıyor, ancak kalemle an- yadan ne tılsımlı ve renkli b latış! Bunu Halid meli. Fakat bütün bu uzun O teferrüat haricinde bu hatıraların #klet mer. kezi Sultan Reşadın çehresidir, on- dan sonra hanedan azasının ve ni- hayet saray adamlarının. Halid Ziya Uşaklıgil hiçbir çehreyi gölge de bırakmıyor, bir fı ken acı bir hakiket, bir çe: gilerini veya bir sesin tonunu verirken gülünç bir zâf ve bütün bu kü seyler birleşe nda bütün bir dev- in çiz. haber rin ve bir sarayın hususivetlerini, en mahrem an'anelerine merak ve alâka il geri kalmıyor. Bu, ne kadar ince iş ve'ne derin görüştür! Evet, bu hatıralarda iki ayrı gö- rüş hâkimdir: biri istihza, i hüzün ve hattâ göz yaeleri lid Ziya Uşaklıgil, bunların her ikisinde de ayni keskin kullanmış, burada dudakla tebessümler ve belki acı tebe uyandırırken, diğer tarafta da millet namına göz lerimizde yaslar belirtecek hüzünlü vak'alardan büyük şir hassasi- yetile bahsetmeğe iinkân bulabil. miştir. Fakat kendisi de itiraf etmi- yor mu ki, sarayda bazı hâdiselere karşı bizzat ağladığı geceler bile ol muştur. İnsani bir sefkatle dökülen bu gözyaşları bile öteki haklı istih- zalara hak verecek mahiyettedir. Üstadın, büyük bir moralist ka- lemi ile, bir La Bruyâre gibi ince is. #hzaları ne hakikatleri desmiyor ki... Hangi birini saymah? Establı AÂmirenin harab srabalarını mı, bu arabaların vadişab arabası a-kusin- dan selâmlik için İstanbulun her hafta bir bakımsız camisine gidişin- deki hüznü mü, geçtikleri viran ma- hallelerde sarmalı saray adamlar- nın fakir halkın ağzımı hayret içinde açık bırakan şatafatını mı? Evet, hangi birini misal diye göstermeli? Hele şu sadrazam alaylarını anlatı. şına bakın: «Bu alayı alemi mler herkes o mükerreren dinle- > bildiriyor '7 birleşe '” Ne *uhaf şey! Bu tıynette ve bu mizacda bir insanın, a yüksek bir iktidara da malik bulun duktan sonra, e diye hemcinslerinin hayrıns çalışmayıp da bilâkis serre âlet olduğunu akıl girmiyor, Nobel kaziyesini imeslemiş*o buksas ve sa kıllı ve uslu insanın, dün. yanın &n müthiş tahrib vasıtaların . dan birini iced etmekle © arreylediği tezad vkıasını tetkik ve izaha çalış, bir tek pöikolor eya ruh hekimi çıkmış madı İtice nedir? İdizm adını Mükemmel nü |tehassıslar için ödden tetkike şayan görürüm, Nobel sulh mükütatını tevsi eden komite bu yıl hiç kimseye vermeyip 5 er vermiş imi Bu da doğru deği fata lâyık olen mi nin yerind nişin? O mükâ, k? Ben komite, olsam, bu venin selh a kan dökülme p da çabuk bik, lm rine v8 Arna tevzi ederdim. E Elim Cm İthalât ve ihracat | faaliyetimiz artıyor Dünkü ihracatımız 300 bin Hira- | dir. Almanyaya tütün cenubi Afri - kaya iç fındık, Finlindiyayı hah sin diye tümeni tüm “Trabiu m olan sddok Diğer taraftan ! Marttan itibaren | Tunada vapur seterlerine başlara - cağından ihracat hazırlıklarına gi İrişilmiştir. Birçok ihraç maddeleri miz orta Avrupa ve andinav memleketlerine Tuna yolile sevke « dilecektir. Bundan başka Macaristan ile yapılan görüşmelere göre bu memleketten iç piyasalarımız için İ birçok mevad gelecektir. Son aylar İzarfında bilhassa daha ziyade mal İ gelen memleketlere ihracat yapıl » maktadır. | Güzel San'atlar Birliğinin senelik toplantısı Güzel San'atlar Birliği mensubları senelik toplantılarını dün saat 15 de Alayköşkünde yapmışlardır. Evvelâ ö#ski idare heyetinin geçen yıla ai mesai raporu okunarak be, yeti umumiye tarafmdan tasvib eğdi, miş, müteakıben yeni idare İçimi yapılmıştar. Rassam Hami Yetik, ressam Hikmet salar atmak mecburiyetinde kaldı- | görmüş öğrenmişti. Babiâlinin meş- Onat, ressam Sevket Dağ, ressam Znı aci aci anlatmaktadır. Yalnız | hur caddesile büyük sofası ve divan İsa; Çzer, ressam Vecih ve resam bu cepheden d mevzuda bu kadar durmasına belki | geçirecek eğlence arayanlarla dolup etmişlerdir. Ayrca Ça. hak verilebilir. Hattâ bu mutbak.| ar etrafında halk arasında dönen| cok caki rivavetleri o kaydederken| üstad söyle diyor: ; «İstanbulda Topkapıdan basliya- rak Beşiktaşa, sonra sıçrayarak Yıl-| iza geçi orada günden süne İdaba büyüyün yayılan bu ennavar hakkında herkesle beraber biz de türlü hikâyeler diplemiştik.» Sonra başka sayfalarda bu Ab- (Devamı 8 imei sayfada) İdülhamid mutbaklarında bin aşçı rae üstadın hu | odası kaş kerreler bu alay için, vakit | Ayotulah yeni idare heyetin boşalmak hususunda mümarese sa- hibiydi. Beşiktaşta Sirkeci iskelesi- ne bahren gelen bir heyet orada kendilerine müntazır olan atlara bi- nerler, sadriâ'zam ve onunla beraber değişen yahud yerikde ipka edilen şeyhülislâm, önlerinde mabeyn bas. Kâtibi ve etrafta yaverandan mö- rekkeb bir halka ile yavaş yavaş, caddelerin berberlerinden, kitabci- larından, kahve halkından birikmiş (Devamı & imei sayfada) INANMA! Öbür taraftan haysiyâlini müdrik bir devlet resmen yalar söyleyemez, Bulgar hükümeti Bulgarstanda Alman asker gerçekten yok demektir. Bu js i sd iddiayı yekdiğerile tekf etmenin yolu var mıdır? Bu sual karşısında kalanlardan bir dost: Vardır, diye cevab verdi. Bulgaristanda Alman askerinin bem bulun. 'duğuna, hem de bulunmadığına kanaat geürirsiniz, 5 olup biler, INANMA! teğkil İbrahim, Fay hamen ve restam Hayri de müşa İasa olarak seçilmişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: