16 Şubat 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

16 Şubat 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. İngiliz adalara mağlib e - demedikçe, davayı kazanmak, Al - manya için mümkün değildir. Al - manyayı Avrupa kıtasında mağltb! etmedikçe de İngilterenin harbi ka zandığı iddia edilemez. Mücadele - min bu esas görünüşünü ba şekilde ortaya telif cereyan safhaları görünür, Bun- lardan birincisi, Almanyanın, ade - lar imparat, karşı yapacağı taarruzdur. Bu taarrez mutlaka ya - pılacaktır, Almanyanm elinde bu - İsnan büyük herh kuvveti, böyle bir taarruzu tecrübe izin, UZUN müddet, hüdisatın temaşacım olu - maz. Evvelâ, Almanya bütün tnar- ruz imkünlerni kullanacak, İngilte- re müdafaa vaziyetini muhafaza © decek ve bunları bertaraf ettiği tak- dirde de Almanyaya kasşı taarroz hareketlerme geçecektir. Almanya, İngilsreye tevcih ede- ceği taamiz silâblerm ne zaman, nasl ve hangi sahada kullanacak? Zuman itiberile bu süsle cevab ver- mek kolavdır: Yakın vakitte, Fakat, diğer suaMere cevab vermek kolay değildir. İngiltereye karşı bir istilâ tecrübesinde bulunabilir mi? Relki, Fakat, benim bugüne kadar bildi - Zim şeylere göre böyle bir tecribe- Din muva > petice vermesi mümkün değildir. Eğer Almnaya nin başka silâhları, baska vasıtaları sa korkmam, çünkü, herkes de be - nimle beraber hemen ayni derecede aldanmış olacaktır! Şu halde, Almanyanın bütün ta- arruzu, karada, hava ve denizde de- niz tasrruzlarına mönheser kalacak, bu memleket, İngilterenin denir yok larile yaptığı münakaleyi durdasmis| ya ak demektir. x İş böyle olunca, Atlas , ilk defa olarak büyük bir ehemmi- kazanıyor. ümidi Atlas Okyanımındadır. İn - giltere için da galebenin yolu At - las Okyanumundun geçiyor. Bu harb! tnhihinin garib ve acayib clivesi de buradadır: Atlas Okyonusu, ne Al- manyadan İngiltereye, ne de İngil - tereden a giden yolderi Fakat, eğer İniltereyi mağlüb edecekse, en mühim müca- deleyi en evvel Atlastn kazanacak, İngiltere de Almanyayı mağlüb e -| din debilmek için her şeyden evvel Aş- lastn galib zelecektir. Çünkü Atlas Okyanumı İngiltereyi o Amerikaya bağlıyan denizdir; İngiltere yiyece- ğini Atlastan alcak Amerikadan göreceği yardım da mutlaka Atlas- tan geçecektir. Tayyare havadan ge- lebilir; fakat malzemenin gelecek baska yolu yoktur. Atina Okyanus, İngiltere ile Amerika arasın ayı - ran binlerce kilometrelik — sahasile, birdenbire bu harbde bu kadar bü- yük bir ehemmiyet kazanmış olu - yor, * Eğer işin doğrusunu söylemek lâ- am gelirse, her iki taraf da bu tarzda bir muharebeye harbden ev- vel hazırlanmış değildir. İngiliz do- nanması, daha ziyade deniz üstün - de açık muharebelere göre yapık mış, Alman filosu ise, bu harbde, bir gün Amerika ile İngiltre ara -| sındaki muvasalayı hiç olmazsa yanı | yarıya kesecek bir deniz herbi yap- mıya mecbur olacağını hesab etme- miştir. Şimdi, harbin dolaşa dolaşa vardığı vaziyet budur ki, İngiltere kendisini Atlasta müdafaa edecek, e ğ i. Almanya de harbi orada kazanmıya EN beyin b e aem çahencaktır. izi,i | ve bunu da kafes asar, : ere İşlerin bu sahaya intikal ettiğini Bakşi geçenlerde, Tevimun ck | baret eöşerir. Basan bir filin mağa çoktanberi her iki taraf da pek İYİ) geriye “ kafsim —LR aYRR. inada teminata bulunmak biliyor. Bunun içim, ilkbahar öle bir-| hasın şembanze maymunu Jukk'| der İşte © zaman li bacağından likte, her iki taraf da harbi bu saha-j e, hı doğru akılı | östeklemek hizm gelir. da kazanmak icab edeceğini hesabi yun farkına verır. Maymunları hev|,, Hayvanat bahçesinin fillerinden etmiş ve bütün sonbahar ve kış Mev) haya el sönmemelerini akı > nde | biri bu zincirle bağlamışlar karşı a- e ii | tenbih eylediği halde bu oyunun klan elemen, her seferinde kalap- umamıp olduğunu temin etti Bu, | mim tarafından yapıldığını anla -| an ineği iade eğ german a "Almanyanın elinde çak | mak isteyen bekçi sanki hiç | ağımız belle be Fil sta bir çilingir büyük tezgâh kuvvetleri rr emme 027 vüğ pempe kere ii: tenli teri beriyor:| uaaklaşır ve bir köşeye saklanır. Az kendi tezgâhlarına ikâveten, Zİ sail tiği 3 il kırmadan bağından kurtuldu. pe Demi 2 hemen uzanarak havluyu alır, ve (Devamı 6 ner sayfada) uyuduğunu tasavvur etmek yan- İıştır. O da uyumadı. O da hal ile kurtarılmıştı. Denize atılarak kendi kendin öldürmiye teşebbüs eden bir adam güç Zabıta memurları bu adamdan bu harekeie neden teşebbüs ettiğini 80, ruyorlardı, o, kısa bir cevab vererek; — Hayatın değeri yoktur da ondan, Bu adam hayal içnde yaşamış, soora re bedbinleşmiş, hemen mağlâb olmuş dedi. hükikak ile karşılaşınca birdendi. Hayalin bazan güzel olduğunu söylerler. Hakikatte hayni öyle bir uyu- —Z>. Geçen yazunda size zekâ bakı - maymunların diğer hayvan | icen bölen tim. Bir misal vereyim: Lendranın West End denilen menem — nil İsrsat düş tüleçe, bahçeye getirir, dolaştırırdı. Goril maymunuanun en çok hoşlen- dığı şey hanımının z maket, söze çok sevdiği yerine geçip otu - vor. Hele ya ü bakalım ne diyeceksiniz). Londra hayvanat bahçesinde iii! yavru maymun vardır. Bunla Meng adlı goril, Jaklin adhsı da! şempanze cinsimdendirler Kendi lerine bakan bekçiye karsı itaate asla kusur etmedikleri gibi, har söş- lediğini de can kulaklarile dinler Bekçi odasında olduğu zaman - lar kafesin odasına bakan O kapısınılna açmakta mahzur görmez. Mayman-!O r Jar ime bekçilerinin müsaadesi ol -| gayet ustalıkla ve bilerek kullandı maksımn kafesten dışarıya kat'iyen! adım atmazlar. dertop ederek oynamağa; açıp e « femdisini taklid ederek yüzünü gö » hikâyeve| rada bekçinin görünce havluyu derhal arkadaşı Jaklinin önüne iter ve sanki kendi- İsinin hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi bir tavır takınarak, etrafına bakımın. meti değil midir? LE ER ÖNE me amm İğ ül HAY “ALEMİNDE Maymun, fil, fare, tilki ve kargaların zekâlarına aid hikâyeler Yazan: Londra hayvanat bahçesi müdürü D. S. Smith VANLAR Meug ve Jaklin başlar. Tam bu meydana (çıktığım uslu uslu Bu dâ zeküinin bir nişanesi, alâ - # En zeki hayvanlar Kstesinin başı- geçirdiklerimden biri de fildir. muazzam cüssesine rağmen filin SON POSTA N MANA asebelie olursa olsun hayale kapılmaktan çe. bakmıya alışmız, ne kadar acı, ne kadar seri gmunia karşı kazşye kalmız. Bem mücadele etmeyi, hem de ı gadeleden galib çıkmayı öğrenme olursunuz. Bedbinliğe düşmenin, mağlâb olmamanın tek çaresi hayalden wak kalmaktır. LEDE İY AT Halid Ziya Uşaklıgilin hatıraları: Saray v ötesi Yazan : Halid Fahri Ozansoy “p) Halid Ziya Uşakhıgilin «Saray ve ötesi» ndeki hatıralarından ei | Ban çi mu, başlı başına bir trajedi teşkil e-| göremiyorum. n varlığına ve- decek kadar hüzün ve melâlle do-| himlerin hâkim olduğu bu padişaha ludur. Bu sayfalarda hisli bir kalbin) kim bilir aasıl bir ihbar vaki" Ol çarpıntıları. okunuyor. e San'atkârın | muştu. Bilirsiniz ki şâl derhal zihne kırık bir vazo, solgun bir perde, gü-| tabut ve yemiş bir şal karşımda bile bir) Ona erza gibi ihtizaza gelen şefkat en ince noktalardan per Greyetek bizim de kalbi-| mize nisyanın, geçen hayatın. bed-|ler bahtların ve haksrzlığa kurban o İanların ıztırabını sirayet ettiriyor. | Zalim bir rejimin sefil ettiği hayat-| | «... Sarayların içyüzüne vâkıf o- İn bir zat dedi ki; «Bunda anlaşılamıyacak bir cihet sebeb olmuşdur.» Üstadm bir zattan naklettiği bu meselesinin ne dereceye kadar! döğrü olduğunu takdir. edemem! Çocukkukları sarayda geçtiğini bik diğim bazi kimselerden benim işit. tiğim pek buna uymayor.. Bilâkis onlar diyorlar ki: Hasır sarayda da r. Eskiden sandık odaları de- küçük odalara ve ayni zaman- da ahşab inerdivenlerde yol halıla- pwm altına ince örgülü Mısır hasır Jar: serilmek mutad idi. Salonlarda be, parke olduklarından, nek tabi olarak kullanılmazlardı. Fakat Ra- mazanlarda teravih namazı kılınan hususi meydanlarda seccade hların altı temamile hasırdı Halid Ziya Uşakheilin bir diğer zattan naklettiği bu basır memnwi- yeti bangi hasırlara siddir? Hakd Ziya Uşakheilin bu hasr maeselesi üstünde duruşuna sebeb De? Onu da anlatalım. Hazineyi ilk ziyaretinde «bir dairenin yukarı kıs- mında bir hücre kabilinden tefrik e- bir zevke feda edildikten sonra bir paçavra gibi bir kenara atılan zn- vallı kadınları var, Sadecs bu no ardan ne müessir roman ve tzaje-| di mevzuları çıkarılabilir. Muharrir, Yıldız sarayım gezerken, harem dai- resindeki metrik odalara | dolgun gözlerle bakıyor ve hislerimi şöyle anlatıyor: «Bu deireleri anlamak için İstan- bulun eski vüzera ve sudur konak- İsrım, meselâ Yüksekkaldırm, Cer- rahpaşa semtlerini, Fatih civarını iş gal eden, bugün enkaz: sahlıp geniş arsaları parçalanan selâmlık harem- Hik otuzar kırkar odak binaları dü- şünmek İizimdir; ve bunları düşü nürken onların güneş görmeyen İoş- luklatını, rütübet ile ye sonlanmış duvarlarnı, küf kokan havasım da beraber düsünmek icab eder. Abdüihamidin yakm buhen- durmak istediği kadınlar Dâ'irei He-| Yer i uz ri bitişik mülerrib binada yer-| hafaza edildiği rashaldir. Fakat Ab. Jeştirilirken uzak bulundurmak öste- | dülhamid bu mahallin açılmasını diği ihtiyarlar, hizmetlerine - hrtik | mmenetmiştri v yaç okalmyan O hazinedarlar| Bu hatıratm en korkunç safhası ve kızlar (o hele » koca|31 Mart hâdisesinden dulayı ilk de- buluncaya kadar o tekrar E -İfa idam hükümlerinin, tasdik edil- raşıma girmeğe İiyık addedemiye-| nek üzere saraya o gönderilmesidir. rek bekletilen biçareler, takım takım | Sultan, Reşadı sarayda bulamıyorlar. bu harab ve köhne binalara | trkıl-İ Zine, i köşkündedir. Zar- muştı. Artık iler tutar yeri kalmıyan- İf getiren süvari zabiti atını çatlara- ar da ihtiyar saray kadınları için bir | rak hemen oraya koşuyor. Orada nevi darül'âceze hükmünde kullan | zarfı açıp ilk göz gezdiren de baş lan Topkapı sarayının o hareminde| kâtibdir. bir bususi dâ'i Padişah sordaruyor!: Demin ge- i len süvari ne haber getirdi? Ne is- Şal, tabut, kasır... Bu üç kelime-| tiyor? Halid Ziya meseleyi haber min sakladığı makberi manayı ede-| veriyor. slle : biyatımızda hiç kimse Halid Ziys| OO gece padisah, idam hükümle Uşakhgil kadar deşememiştir. Şâlla | riri tasdikten ve sadarete yolladık- tabutun beraber kullanılması bir de-| tan sonra Halid Ziyayı bırakmamış, veceye kadar ölüm mefhurrunu akla | sarayda alıkoymuştur. “Bu satırlar getirse bile «hasre kelimesinin bu|bir roman tekniği ile yazılmış çok tedaiye nasl girebildiğini biç şüphe- | trajik bir levhadır: : siz siz de düşünürsünüz. Banu da| © eBülün saray derin bir sökük Habd Ziya Uşaklığil izah ediyor. | çinde idi, ve bu sükütün arasmda, —————— bu sarayın boşluklarında sanki sal- (*)1 İlk yarı 17 Şubat tarihinde | tanatı Osmaniyenin son bedbaht ta- çakmışar. (Devamı 4 üncü sayfada) İSTER , işle oraya gider. Kaşlar veriyomun, diye sorar, iki yünden cevabını | medin mi? ISTER iNAN, INANMA! Alır. Miç Xi yüz kuruşa kahve mi ölür? Komşum kızar, adamı zabılaya haber vermekle tehdid eder. Adam da şu mukabelede bulunur: — Ben çekilmiş kahvenin kilosunu &i yüze veryirum, zene memnun ci, sen çekilmemiş, çiy kahvemin ol altından öç yüze satıldığını hiç şi . INANMA! yük Allan özene bezene yara: Lokman hekimin: «Yet» dedidiği, 2, tif, zarif. üstadı Azam Abdülhak HA. idim: Hubüb eder gibi reftarmız ne hülettir... Aceh nesimi seherden mi üferide - Selâmın asıl muhatsbi bulunan Zülümsemiş, öteki g ve: Dostum! demiş. hiç, nafe se. vinme. Birim Gaziantebde bir söz temsili vardır; bilir misin? «İlin akk eksiği baklıvadan pay umar. derler, Bu Mikırdıyı kulağını küpe et: üze, rinde uzun uzun dur düşün. Şu daki kada geçirmiş olduğun rahi buhranı bir daha geçirmezsini, Anladın mi, iki görüm? & Clan Zek) Dünkü vesaiti nakliye kazaları Unkapanında, Tekirdağ iskele - sinde Mustafaya wd ve soför Şev - kinin deresindeki (3968 numaralı odun yüklü kamyon dün Dolma - bahçe caddesinden geçerkne, Be - şiktaştan gelen ya Hayrettinim tramvayla çarpışı Çok şiddetle vukubulan geri sademede kamyon tamemen hasara uğramış, tramvayın camlar karl » mnuştır. İİM9 numaralı vatmanın idare - sindeki 115 mumarah Aksaray - Ortaköy tramvayı da dün Lâleli yo- kuşumu çıkarken freni bozulmuş ve bu yüzden 50 metre kadar geri geri giden tramvay, arkadan gelmekte olan 68 numazak Topkapı » Sirkeci arabasına çarpmıştır. Çok şiddetli olan bu müsademe- de, her iki tramvay da ehemmiyetli surette hasara uğramış, nüfusca bir zayiat olmumıştır. Bu sebeble, tram- vaylar yanım saat işliyememiştir. Her iki kaza etrafında tahkikat de- vam etmektedir. Ka Halkevi kongreleri dıköy Hal Kongreleri Halkerimizin iki senede bir akte - Glen kongreleri aşağıdaki gün ve sm. iailerde yapılacaktır. Şube AKININ mezkür günde Halkevini teşri Güzel san'allar: 22/94 Ovmar. tesi saat 17 de, halk dershane ve kursları: 22/2/54i Cumartesi saal 18 de, dil, edebiyat: 24/2/9417 Pazartesi ant 18 de, Köyelilüks 94/2/941 Pa - 'zartesi saat 18.30 da, &. yardım: MW 2/941 Çarşamba saat 17 de, Külüb hane yayın: 28/2/0461 Çarşamba sa- at 18 de, Turih, müme: 2/2/9041 Per, gembe saat 17,30 da, Spor” 771041 Perşembe saat 1& de, Temel: 28/2/ 041 Cuma saatt 18 de

Bu sayıdan diğer sayfalar: