18 Şubat 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

18 Şubat 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON P OSTA mmm RE Askeri vaziyet (Baştaralı 1 inci saylada) Yunanistan zaten nihayet istiklâl, geref ve tamamiyetini koruyacak bir sulhunu elde etmek gayesile har - bettiği için elbetis makul bir ba - rışa razi olur. İngiltere de kuvvet - lerini daha başka ve esaslı yerlerde teksif etmek imkân ve (faydasını elde edeceğinden Yunanistanın razı olacağı makal bir sulha elbet mü-| manaat etmiyecektir. Fakat Almanyanın düşündüğü ve anladığı tarzda makul bir sulh, şayed söylendiği gibi, Yunanistarı Bulgarintana ve Yugoslavyaya mem İeketler, İtulyaya üsler terkine mec- bur edecekse, üstelik (o Yunanistan *&bi bir memleket halins koyncaksa elbette böyle bir salbur kabul ede - cek Yunanistanda »e bir kral, ne de memleketi hakikaten temsil & - decek bir hükümet bulunmaz. İste ancak bu kuvvetli son il male karşıdır ki, Almanyanın Ro - manyada Bulgaristan ve Yugoslav- Il da büyük o kuvvetler anlasılır düny? bir sulha manası Yunanistanı, bütün nın makul imal- icin Alm da 10 tümne, 450 uçak gibi b ler toplamasına ve bunli an ve Yumoslarva üzerin- ebilmek için sarfet cok mesainin hiç bi voktur, ne ii İni RE) KUZ Yazan: Emekli Gen Ramazan Stevi Evvelki yazılarda tarif di ve Tavurga muhare- rının kahramanı olan Ramazan Ştevi aslen Kuloğlların- dan bir Türktür; fakat Otamamile yerlileşmiştir. Onun ne derece © mütemesib ve hunhar, fakat buna mukabil ne de- İrece kurmaz, cülretli ve becerikli bir dam olduğunu evvelce icrasitile bs- raber anlatmıştım. İleride, İtalvenla- rn Trabluagarb ihraç ve istilâ ha atacağım K el Hani vak'an fie balıyan ak melde Ramazanın büyük rolü var- | dır. ettiğira Kasr Hani vak'ası Malümdur k: İtalyanlar, Trabtu- su bombardıman ederek borâya as- Trablusyarb vakayiinde rol alan Türk ve yerli seryerde tipleri eral H. Emir Erkilet gelen haşişleri (ewarın arabcasdır) Mısra kaçırmak işile uğraşır. Fakat İ Mısır hududundaki evlâd o Aliden İ birisi, bir gan, ona İngiliz devriyesi- İne haber vermiş. Devriye de, Ab-| İdül Atinin kardeşini pusuya düşüre- İ rek öldürmüş. Bu vak'a üzerine Ab- dül Ati hemen oraya gitmiş, İ vereni bulmuş, onu ve ailesini | öldürerek herifin ocağın | müştü. İ Bu vak'a es yesi imdada y i söndür nda İngiliz devri- den devriy Renklerin nin kumandanile daha b vurmuş ve kendisi burnun dan yara r (lanmıştır. Kursun burnunun Üst ke- i rlattığı için yaram iyi olduk- mn sonra orasi kesik ve çukur kak jmaştır. Libde muharebesinde sol den vurulmuş ve kursun gö: ki dürbünün adeselerini kar mi ta elin- Halbuki haber alıyoruz ki Al -| ker çıkarmak teşebbüsüne giristik-| ormıst. Karın yarası, bir manya, bir müdafna kuvveti olan jeri zaman merkezile Trablustn Hw-| kabilindeni ol av uçak Flolarımı, tanrruz silâhı © Pivade nik ve zırhlı tnhsid en mal halinde b etmistir akviy» ve koca lunduğu bir lunan bizim askeri fırka geri çekil fırkanm &- -İkânr harb reisi binbası Fethi Beyin k Romanyada| gelmeni üzerink yerliler mukabele! çız eline bir kursun isabet ederek İve mücuhedeye teşvik edilmis. ve İbu davete hemen ilk icabet eden , cerrah doktor ffakivetli amelivatile da »0l eli sakal diğer bir muh; | Rufkamın mı iyi olmus | Sonra, Sırtt ebede bu el de sakatlanmıstı. Bana Tağ-| men, eğri büğrü eflerile tüfeği alr 5 Z l i i “ orduyu eanuba doğru bareket *de-| Ramazanın kumandasındaki Mesra-| ye nisan alarız atar cek sekilde yaymağa | baslam Topraklarından'asker geçirmek ötedenb, Rulsaristana tazyikleri şimdi de o Yugoslavyaya r. Bütün bular Al - hürrivet o ve tamamiyetimi hramanen korumağa savasan ve afak olan küçük bir devlete, arzmile kabul ettiremiyereği birçok dürücü asrtlari zorla dikte ettir - ikine gö- Ya yardım etmeğe azmettiğini gös- termektedir. O halde Almanyanın Balkanlar- da şimdilik takib ettiği hedeB tes - bit edebiliriz: Ba hedef, evvelce de yazdığımız sibi Yunanistanı İtahya ile sulh yap- mağa zorlamaktan ibaret (olabilir. Köstencede toplandığı haber veri - İen bazi kuvvetlerle vapurların her hangi bir debarkman hedefleri ol - masına gelince buna madei bir ih- timal veva imkân yoktur. Alman - Yanın Balkanlarda muhtemel olan yakın hareketi ordularını Bulga - Tistanla Yugoslavyadan geçirerek Hem de İ yecekleri, içecekleri ve bunlar yi. develerile yapmışlar ve sonra Tacuralıları da harekete getirerek Kasr Haniv: de basarak buradaki İtalyan! müfreze-| sini imha etmislerdi, demek oluvor ki Ramazan, İtalyanların tecavüzü ve karaya asker çıkarmalar Üzeri İns, Garbtrablusında baslıvan umu: İmi şaşkınlık ve şeriş sırasinde ha miyet, cesaret ve cüret dolu hare. ve İtalyanlara karm mücadele möcahedede, kabilesile birlikte misali teşkil eden adamdır: ondan sonra da gördük ki Ramazar cadeleye devamdan i dirayet mü- sir an geri dur- ve zeklm 5k erek Abdül Ati Cerem Bu yaman sergerdevi, evvelki rurundan temız. İtalyan istihkâme- nn İçine girmeye muvaffak olan ve ikinci istihkârm zapta giderken ağır surette yaralanan mücahid işte bu Arnavudluktaki Yunian. ordusunun | idi verilerine düşmek suretile Yunanis- tanı kendi arzuları etmekten ibarettir, © Hind's'ana yol anan İtalya esirleri Bombay 17 (A.A.) — 3600 İtalyan harb esirinden mürekkeb di. ger bir kafils daha Bombuya mw vasalat etmistir. Adanada spor hareketleri Adana (Hususi) — Adanadaki gpor Wütlerinin hesabiarını tetkik edece! beden terbiyesi genel direktör. hesab işleri relsi Nafiz Ergene #ehrimize gelmiş ve teftişlerine baş - aftan Kayseri Sümer spor Mersine gitmek Üzere buradan geçmiştir. Kayseri gençleri Mersin gendieri ile iki futbol maği yapacaklardır. «Son Posta» mın tefrika: 26 NAKLEDEN , karanlık <- kalkıyor, mabel, isteksiz 8- divenlerden Bahçenin sindeki yerin: doğru yürüyor, dunlarını sürüyerek çikiyor. Taraçaya, salonların ışığı VETeN| damı şu cesurca hareketine rağmen | aydınlık noktaya varınca Mimoza 9-| öyle geneti, öyle belli bir tereddüd| telinin «sarışın gencin ile karsı kar #ya geliyor. Görünmemek imkânım dan, sade görmemezciliğe gelerek hızlı hiz uzaklaşıyor... Fakat «mü rek çocuku arkasından (geliyor. hatti yanına sokuluyor. Alık gibi: dalla rüya küçük hanım. Pe . validenizi arıyordum, Gi- Yor. e Mine şarırarak, sıkılarak durdu bulama-! Abdül Ati Cerem. yazması va © kuması olmıyan bir Sertler ve Hla- sun kabilesinin O seyhlerindendir. (Şeyh reis demektir). Kendisinin yeri Kasr Sırtm 50:60 Km. sarlın- da Sultan mevkiinde (vabuncı ha- ritalarda Medinet-i-Sultan dive ya- zılıdır) ikamet eder. Trablus barbi cıkmadan hir sene evvel, Gidadife kabilelerile Hası lar arasına şmankık girdiğin den bunlar wrusmaya başlam» Evvelki vazılarda izah o ettiğimiz İ vechile, Mıratarın 120 Kın. kadar İ cenubundaki deği bölgede oturan İ Gidadife kabilelari 2000 tüfek çe- karabilecek derecede kuvvetli idi ler. Hasun Kabilesi ise ancak 400 #ülek kuvvetinde idi. Bununla be- aber Abdül Ati Cerem kumandası daki Hasunlar Gidadifeyi yıldıran, lar ve onlardan çok adam öldür müslerdi. Buna mukabil kendileri de, hemen yarı kuvvetlerini zayi et- öler, Abdül Ati Ceremin kardeşi ise şarkta, Barkada (yani Bingazi eya- İletinde) bulamır ve Yunanistandan MEBRURE SAM | Karşısınd ki esayşısız adaman sert inoya | çe bir cevab vermek veya hiç sesini çıkarmadan dudağını büküp yürü- mek için mi durduğunu, kendi de pek bilmiyordu. Fakat «sayımız a- ve mahenbiyet içinde kızarıp boza- İ nyordu ki, Mine çabucak kendini topladı «Sarışın gencin: bu şaşkın, utam- or bakan, alaycı göz- dek İ gaç halini, he lerle süzdü. | du. Aklına bi bi İ anasız. budalaca bir Mütehayyir gözlerle yeli bir tavırla: biyeli Olba beni birine benzetii beyefendi. Ben Şehir Tiyatrosu ar- msiz bir Fikir geldi ve oyuna girişti. soğuk, ter- z ketlerile kırılan maneviyatı düzelten | yazılardan ve bilhassa Libda tanr-| at hiz- İ Cok katil bir adamdı. Fi tbesi ak | metlerine mebni binbası rü YAPIĞI | beraber gelmisler, Tacvraya baskın | onrstı. Ona Arab sivesile «Ahdül At zaman koltukları ka- Ari Ce İ bek» dend barırdı. Malümdur ki Abdül rem, (9) numaralı vazımız. ettiğimiz veçbile, oNori saheser >lân ve tertibi ve onun kumsndamada cereyan €-| den İtahvanların kat'i o mağlübiyeti aşının dairesinde aban rütbe burma kurmada etrmist İtaburu, Barka (seni Bing ti) ih | lerini teşkil eden E İD mücahid kuvveinde idi. 200:300 bisi birkac bin İ bedeldi önüllü hidler ilk 'Trablus o mubarebesin3 Enver Bevin maiyetinde bulur lar, iyi talim ve terbiys gördükten baska bir #irii muhmrebelerde de yetismislerdi. Buz s<h ehle şark ru Trablus ahvalin: güre fevkalâde idi. İste Sanivet Beni Aden: muha- rebesinde, Nuri Pastanın kumanda sında olarak Bir *| Ademden Seni yet Beni Ademin cenubundaki kum nin kuvv ilasdan m dık bin Geir istikemetinde tasıruz halinde bulunan 'talyanların sağ yanına hilcum eden kuvvetin belke- İ miğini Abdül Ati Ceremlu bu, sark taburu teskil ediyordu. Bununla be- raber Abdül Ati Cerem birinci Trab lus harbinin sonunda ve bizim a#- ker. Trablastan resmen çekildikten ve Nuri Paşada nara ve erzak kal madıktan sonra, Nuri Psi katinde devam ,etmemis ve hattâ talyan vasıtaları olan Azap ve Fak- run adındaki meşhur ve azılı saki- erin vasayı vurinak yolundaki ter öblerini kolaylasırmak — hususunda bazı hareketleri bile görülmüstür H.E, Erkilet Sayın Bay İslâm F. Tnamy - Göztepe Göndermek Hrfırmda halunduğu- J muz çok kıymetli izahstla vesika ve fotograflara çok teşekkürler sonar Ve daha varıh adresinizi dilerim İ (Adresim: Teşvikiye, Çınar Cad. 31. telefan 80267). üstlerindenim, dedi. Delikanlı mutlaka şaşırmış malı! Ciddi bir sesle — Çok garib müşabehetler ol yor. Alfınızı dilerim, abanımefem- di» dedi. Amına gene de pek inanmıyan gözlerle yüzüne bakıp duruyor. — Arasirn tiyatroya giderim. si- zi sahnede hiç görmemiş olduğuma, doğrumı pek esef ettim... «Hanıme- endir. Mine bu yersiz iltifettan kızarıp bozarmıyor. > — Daha yenii girdim... Önü ür” deki kış temsitlerinde, anl büyük tollete cıkacağım, diyor. — Bizde Sekspirle nılandığına| öre de, herhalde size wOfelya»---! 'a da nJüliyeta olmak düser? «Sarısın gencin» dudaklarındaki gülümseyis artmadı amma, beyaz elbiseve dikilen gözlerin içi piril pir nl gülüyor. — Hayır, hayır: ne münarrbetl.. Ben komedi kısmımdanımı.... Gülünç rollere istidadım var da ok , | " Y *evelerine ilerliyen ve buradan, Fım-| Yeşilimsi gri renkia olan bu tay . yürün altından giyilen Şile deve tüyü rengindedir. Biçimi klâsiktir. Renkle, rin meydana gelindiği orijinal &henk; yen; ve şik görünmesi için kâfidir, Kız çocukların giyimleri | 1013 yaşlarındaki kız çocuklarına ara mra genç kız elbiseleri tarzında elek bluz giydirmek arlık çocuk ebiselerinden bıkmıya başlıyan çocu. ğun zerkimi okşar. Muhitne de bir yeniliğin hoj tesirini yapar. Şömijie b'uz, klaş etek bu tarzın en sağ yapılmalı, Blua herhalde ya be. yaz, ya açık bir reukte olmal. İpekli veya yünlü olmasi zevke bağ hıdır. gözellerindendir. Renkler arasında te-! Bizde asfalt «Adamım biri mübalâğacıya: — Benim sakalım çok çabuk çı kar, sabahleyin traş olurum, Öğle vakti gene sakalli görünürüm. Demiş. Mübalâğacı gülmüş: — Bu da bir şey mi azizim, sen hele benim sakalımın ne çabu! tığını bir bi ere le- rim, berber evvelâ yanağımın bir taralımı tıraş eder. Öbür tarah tıraş ederken ilk tıraş ettiği tarafta, baş- kalarında olsa iki günlük denilecek derecede sakal çıkmış olar.» Harbiyeden tramvaya i binmiş tim. Pencereden dışarı baktım. bitmişti. Tramvay Taksime doğru yordu. Fransız hastanesi asfalılanmamış bir saha gözüme iliş- ilerli- asfalın şekli değişti. Yer yer boz muş, parçalanmıştı, Taksime yakl ki... — En az otuz vene evvel yapıl mış, yirmi senedir tamir görmemiz Denilebilirdi. | sim cihetinden asfaltlamaya baş mışlar. Ameliyeve Harbiyeye doğ ru devam etmişlerdi. Başlanalı kaç ay olmustu Buna da mübalâğa denilemez ya: |, Yeni Zelan. darın, seyyahlar için en cazib gö- dır. Bu mağara- da ekseri mağaralarda olan istalak- öt ve istalagmitler mevcuddur. Fa- DNÜL Birinci de fena e G Bay oP. O.» İstanbula uzak bü- yük şehirlerimizden birinde oturu- İyor, orta yaştadır ve meşgul oldu- Zu işle kendisine mühim bir gelir te min etmekted i Bununla beraber Bay mes'ud değildir. Bunun sebe! diye kadar üç defa evlenmiş, her üçile de geçinememiş olmasıdır. Şimdi benden soruyor: — Burada bekâr yaşa: kün değil, tekrar evleneceğim, fa- kat bu defa talihin bana tebessüm etmesi için ne yapmak? Okuyucumun sualine cevab ver- meyi biraz sonraya O birakacağım, daha evvel üzerinde durmak istedi- im ehedimiyetli bir nokta bulundu- ğunu gö Bay hem inceleyici, hem de konuşmayı seven bir adam, Bana yazdığı mekteb, çok uzun mektub bu teşhisin delili Zira her üç kadının da birer portresini çizmiş, karakterlerini anlatan, ge çirasizliğin sebebi fizerinde uzun w- zadıya durmuştur. Okurken yaza mümkün deği Ne huysuz kadınmış! diye dü- şünüyorsunuz. Zavall adam gene iyi tahammül etmiş! Fakat bu düşünceyi müteakıb: — Birinci de fena, ikinci de fena, mii. — inâ hak vermemek Kiş er Caddenin asfalılanması daha benüz| İ mükemmel birer boks kursu adde- önünde! &. Tramvay biraz daha ilerleyince| Halbuki ben çok iyi biliyordum. | Daha bu kışın basımda eaddeyi Tak-| bunlar bir de kura ” | kelimelerini U — «Bizde asfalt o kadar çabük bozülur ki... Bir kilometre sürme yen bir caddenin asfaltlanması biti meden, ilk olarak asfaltlanmış kr sımlar bozulmuş olur.» Dünkü gazetelerden birinde serlevhayı gördüm aBoks kursu açılıyor.» Kendi kendime: — Sanki açılmamış mıydı, de düm. Sabahları, akşamları tramvay durakları birer boks kursu halini ai muyor mu? Vapurlarn hareketlerine bör kaç dakika kala açılan gişelerin önü | dilemez mi? Serlevhanın altındaki kudum: «İstanbul boka njanlığı bu spora meraklı olanların daba iyi bir şe- yazıyı © kilde yetişmeleri maksadile bir kurs syorduk. Asfalt o kadar bozuktu | açmaya karar vermiştir.» Tramvaya binerken, tünele giret- ken ehrken görmemiş boks muştalar kolumuzu, bö) milerce ağrıtmaya kâ kolumuzu ki Tacak, çenemizi natlatacak, bizi pes tl halinde vere de serecekler. A amat İulüsi senize bundan böy l Bunları biliyor mu idiniz ? | Tavanı yıldızlı bir mağara kat mağaramn güzelliği, bütün ma. ğaralar karanlık olduğu halde onun aydınlık olmasındadır. o Aydınlık. sun'i değildir. Haricden de gelmez. Mağaranın tavan ateş böceklerile doludur ve onlar tavanı yıldızlı gök yüzü haline getirmektedirler. JLİSLER Tİ SLE , İkinci de fena, üçüncü de fenal.. üçüncü de fena, garib bir tesadüf, diye söyleniyorsunuz. Bazı adarılar vardır, talihsizliği veya, şeameti üzerlerinde taşırlar, Aksilik üzerine aksilik ile karşılağır- İar, feryad ederler. Bakınız ben bile yazarken talihsizlik veya & şeamet kullandım, hakikatte böyle bir şey . Yiç yoktur, ya- hud yok de: ve kusur, daha doğrusu tedbirsizlik feryad edenin kendisindedi. Bay P. O. yu itham etmiyorum. Yazdığı mektub kendi görüşü kendisini haklı gösteriyor, o benim yaptığım sadece ortaya bir farsziye koymaktan ibaret. Şimdi okuyucumun sorduğu sua- le verilecek cevaba gelelim: Sizden ayrılmış clan kadınlardan her üçünün de hayatta olduklarını farzediyorum, mektubunuzda bahs- edilmemiş olmasına rağmen evlen- miş olacaklarına da hükmediyorum. Anlamak istediğim nokta, o mes'ud olup olmadıkları, mes'ud edip ete medikleridir. Kat'iyen görülmemek, sezilmemek mutlak bir şart al- tında bu vaziyeti uzaktan tetkik e- diniz. Yapacağınız sey tetkikten a- lacağınız neticeye bağlıdır. San:yo- rum ki, kendi kendinize biraz dü- şünmeniz icab edecek. | TEYZE mama rol, hangi kısma aiddir? Biraz ev vel, fazla düşünmeden, yarı şaşkın- lık içinde, acayib bir hevese kapı- larak, yüzüne yalandan birinin mas- kesini geçirdi... - O kadar dünyay: tanımıyor, bilmiyor ki - şimdi de karşısındaki yabancının, hu çocukça oyuna sahiden kandığını . tahayyül vehmine kapılıyor ye aklın ir etiyatro kadmına» yakışır tarzda konuşmalar, tavırlar takinı- iyor. r, hem de taş par- nda, hasır bir koltuğa gülümse- verdiği be- r yap- Hem «öyli maklığın yan oturuyor, bir yaadan yerek, Meryem hanı yaz gülü 3idikliyor, bi taklarını havaya savuruy” aSarışın gence: Size komik rollerin uyabilece- ğini hiç ummazdım, diyor. hne dışında ö Herkes te gamk, yazlı Birçok o komed halim var sanız lara raslanır. yeste görseniz, “mız. katiyen tanıyamaz Minenin cani gülmek istiyor -— Buna acırım, doğrüsu, - Neden? «Sarışın genç derninki gibi sekil gan ve tutuk görünmüyor. Bir İs kemle çekerek, artistin karşınına 6 turdu. > — Çünkü başka törlü olmakla, bir şey kazanmaz, hattâ kaybeder siniz. — Galiba bu cümlenin o manası, diki halimie koşunuza gidiyo- » demeğe geliyor, öyle Genç adam gülümseyerek, başın eğiyor —. Ve beni böylece güzel bü- huyorsunuz, değil mi? Mine bir yol- dur tutturmuş, gidiyor, Hem de çok güzel! — Gü yiniz bey iyorum diye, hiç g endi... Bana bir şey öi retmiş olmuyorsunuz... Güze) oldu- ğumu © kadar çok, o kadar çek liyenler oldu ki, artık sayısını Al ha, - ya da şeytana! - bıraktım! Yalnız herkesin, kendine göre bir leyiz tarzı var... Mukayese vap- mak ta, benim hoşuma | gidiyor! Haydi, dosdoğru söyleyin a amam demin beni benzettiğiniz kız, benim el mi? Belki de bn tedbirsizce bir soruş? Fakat Minenin pervasızlığı var, Der. dinin, öfkesini atasında, kendi kendine karar verdiği gibi «fena bir şey» yapmak değilse bile, «yasak» ve uygunsuz bir iş yapmak lanıyor Sayed taklidini pek beceremiyorsa v. yed «sarışın zençn bu oyunn yalan- dan k gibi görün! oh ne â Bu konuşmayı İen bir tehlik, yor. Tıpkı Vö dinlemeyip «> kib manlardaki gibi, yüreği helecandan atarak, ıznrabla karısık bir zevk duyuyor. İşte zeten yaban cı genç te m garib sorgusuna, hir şe madan, duraklamadan cevab ve- or. — Hayır bantmelendi. o genç kızı hiçbir zaman sizin kadar güzel diyor. cdun güm gü i görmedi İ — Sahi mi?

Bu sayıdan diğer sayfalar: