9 Mart 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

9 Mart 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Harbi kimler Kazanacak, kimler Kaybedecek ? Muhittin Birgen pdf M ibverle İngiltere (arasında Greyan o balinde bulunan muharebede hangi tarfın muzaffer gkacağım evvelden kestirmek için kira bilir »e kadar kafa, aylardan - beri kendi Kendisini yormakla meş- gul olmuştur! O taraf mı kazana - cak, bu taraf mi kazanarak? Bu öyle bir muammadır ki bunu sh . hatle, katiyetle e kestirmenin - hiç olmazsa şimdilik - imkân: bulunma. dığına kanilm. Bunun için, sabırh o- up neticenin görümmeğe başlıyacağı devri beklemekten başka çare yok. tar. Bizim içimizin şu tarafın kazan başka bir şeydir, hâ- diselerin tağin edeceği netice gene başka bir sey. Bunun için, vukuat 6bijektif olarak mütalea edenlerin sabırdan başka sarılacakları bir di. rek görmüyorum, in kazanacağı kalmıya uma da değil e bir cevab v #malle daima doğru ya ona hiç girmemiş nardan istirak etmi nacaklar! Bu ezvab muhakkak surette doğ sudur, denilemez; fakat, doğruya en yakın olabilecek sir görüş ifade e , Rumyayı ele alalım: Ba ududları #çinde Başlı başına bir âlemdir. Bu âlem, halör, vukuata uzaktan bakıyor ve bir aftan harbin tek, gidişin - den dersler almak ve bir taraftan da İrmet düştükçe esk aratorluğun | daralmış olan hud mek yohndan gidiyor. harbe karışmamış d fakat bizzat harbe girmiş de: parlarına ş;rünüp geçmiştir. Eğer İtalya da böyle yapıms olsaydı, mu- hakkak o da burisden kazangin çı- kardı. Bu, onun klâsik politika umu, lü olduğu halde, bü defa, aray ka- , tesiri ile, ba- Bu Karbi, akud. ke olanlar kaza - sireti bağlandı. Bu harbi, muharebe meydanla - yında veya denizlerde, ge usul veya | bu usul ile kazanıp neticelendirecek| ve r çıkacak olar taraf kim olursa olmn, hasmına kabul ettire - ceği en müsald şartlar içinde bile, harbi kazanmış sayılabilecek mi, Bu het Bence çok süpkelidir. * Eğer bu meseleyi bu tarzda mü- talea etmek doğru ise unu da mutlaka doğru olarak telâkki ede-! meyiz; çünkü, bu bakımdan da işle- rin bir hayli sürpriz tarafı vardır . © zaman, bu harbde kârlı çıkacak memleketlerden birini de Japonya olarak telâkki sdebiliriz. Son zamanlarda, Siyamla © Cin Hindistanı ve Fransa arasında bir Harb biraz inkişaf eder ya girdi, bir mü etti ve nihayet, hayli uzun süren bir müharebeden #onra Çin Hindisteninin yarısını Si- yama verketmeğe Fransayı iknaa muvaffak oldu. Bu usul ile, Japon. ya, Uzaksarkta kendi nüfuzunu bü- yük bir sahadr tesis etmiş ve orada hakem - ve ayni zamanda hâkim - rolünü kendi eline alıms bı Nitekim, civar denizlerde, hiğindan dolayı, İngilterenin mecbur olduğu deniz hatlarını da birer birer kendi eline aliyor ki bu hal, Japonyamn O hayalinden bile geçmiş seylerden değildi. Vesaire vesnire.... Demek oluyor ki. helen, bu harbi kazananların başında Rusya ile Ja- ponya bulunuyorlur. Bunlardan son. ra da Amerika geliyor. Fakat, acaba harbin devamı müddetince, hâdişe- İerin bu tarzda seyri de aynen bu şekilde kalacak ms? Simdiki halde bunu da bilemeyiz; işim daha çok sürpriz tarafları . Fakat, gu. m söyliyebiliriz ki, bu harbe hangi millet biç iştirak etmemiş veyahud da en geç kim istirak etmişse dün - yanın bu defaki hesab tasfiyesinde, en kazançh vaziyette bulunacak o- lan odur. Bu defaki harbin şimdiye kadar takib ettiğimiz seyrini tetkik netice. sinde bu kanmate vâsıl olabileceği miz gibi, Cihan Harbindeki tecrübe.) ye bakarak da ayni hükme varmak Yabildir: O zaman da böyle olmuş. tu, Muharibler harbden o kadar yor gun ve takatsiz olarak çıktılar ki, kollarını kaldırma takstinden uzun zaman mahrum kaldılar. Sırf bu sa- yededir ki, mağlâb Türkiye, o ka - dar ağır yaralar almış ve tam tesli. miyet ifade «den bir mütaveke ile © her şeyi elinden çıkarmış olduğu halde, Atatürkün azmile tekrar a -| yaklandığı zaman karşısında, Yuna- nistandan başka kimseyi bulmadı. O zaman için de Avrupada harbe emiş yegâne taze kuvvet Yunan wwweti idi. Onun haricinde bizi (Devamı 8 inci sayfada) SON POSTA Garb ile şarki çok iyi tetkik eden Avrupalı bir maşlar: — İkisinin arasında ne fark vardır? iin adar tek kelimeyle: ını vermiş, sonra da fikrini şöyle izah etmiş! arb âleminde insan kendi elinin emeği ile süslediği, ra - hatlaştırdığı bir dekor içinde yaşar, şark âleminde ise tabiatin verdiği ile iktifa eder, içinde ömür sürdüğü muhit binlerce sene- âlime sor- İki dünya. b Jponya bir şark momleketidir, ve 60 sene evveline gelinceye kadar hep tabiatin bilkattenberi yaratmış olduğu dekor içinde hiç bir şey değiştirmiye lüzum görmeksizin yaşamıştır. fakat bugü - nün Japonyası gen şarkta olduğu halde tamamen değişmiştir. artık dekor eski dekor, hayat eski hayat değildir, ve şarkın Japon- yası bir garb memleketi olmuştur, demek oluyor ki doldurulamı- yacak uçurum yoktur, mesele bir defa bunu anlamakta, sonra da | Havagazi kazaları i neden oluyormuş? Geçenlerde şehrimizin muht Hf semtlerinde vukua gelen Razi zehirlenme hâdiselerile Na - fa Vekâleti yıkımdan meşgu muş ve bu hâdiseleri tetkik Üzere Nafia şirketler komiserli Binde bir komisyon (kurulmasını emretmiş, komisyon hâdise yerle- telkikler yapmıştır. Bu tetkikler sonunda, toprak larının Oİyavagazi borularını etmeleri neticesinde gaz te dbirler | T Marifetli (0) hırsız yedi sene hapis yatacak ve dnha İs - mtle telif evleri soyan Rıza isminde bir hırsızın muh ye sekizinci ceza alacak sar... mak, pencerelerden girmek İle birçok evden sayısız kiymetli İeşva çalmıştır. "İçok eskidenberi haberleri tatile | Çayı ilk defa bulanlar kimlerdir, çay iptilâsı dünyaya nasıl yayıldı? ? Çay rirmatinden bir intiba Çay me zamandenberi içilmek- tedir?. Hiç kimse bimiyor... Bu şerefi kabullenen üç memlekete! yani Çin, Hindistan ve Japonyada bugüne kadar sürüp gelen efsane-| ler, ân'anelere bakacak olursanız, içmenin ve bunun zevkine varmanın kökü tâ eski zamanlara kadar dayanmaktadır. Çinin id - sına göre, çayı keşif dan Bee 2737 senesinde ya: wparator Şeng Mung'a ve melidir. Bütün bu an'aneleri z şurasını kat'iyetle söyliyebiliriz ki, Yun - nan-Burmo hud Şan ka- bilesiyle Assam ile Burma arasın» da bulunan Patkoi dağındaki Na- gas kabilesinin çay ve evsafından varda. Çünkü üsırlardamberi bu mmta - kalarda tabii ağaç şeklinde çay yetişmekte idi, Ancak sekizinci asırda Çinin her tarafında çay içile iye baş - landı. 720 senesinde iz Y de bir Çin m çay tüccarı türafimdas çaya dair bir kitab yazmıya mersur edildi, Bu kitabın #mi Çaçingtir. Bu eser, çaycılık hakkında oyanılan ilk veklöm abidesidir, ve bugün İngihteredeki beynelnrilel cay ko- mitesi, çay rekiiimları içm senede m bin İngiliz rası barcamakta- dır. | Sarıldıına göre Çindeh Avru paya çay ilk defa, Hniandaya yol lanan emtea ile birlikte 1619 yı - lında gelmiştir. Bu çaylar Macao- dan ihraç edilmişti. Rusyaya da ilk çay kervanı 1618 da varmıştır. Çayın İngilterede ilk satışı 17 inet asrın ortalarına doğrudur. Satan da Thomas Garroway isminde kahve işleten bir İngilizdir. İngi- liz muharrirlerinden ve (yazdığı (Devamı £ inei sayfada) düşünmekle meşgul: Kral Naibi gerçekten ye karar verdi mi? İSTER Bogünlerde bütün dünya Yugoslavyada olup bitenin ne olduğunu İYAT JE“ Sürrealist bir piyes Yazan: Halid Şehir Tiyatrosunda her mevsim birbiri arkasından klâsik, yomanti realist piyesleri seyrettikten soma, her zaman iki elimi Allahıma açarak halimize hamdederim, Öyle ya, na. sıl hamdetmem, nasl bu program- sız programları harikulâde bulmam? Değil mi ki sevgili rejisörümüz İsveç fiyordlarından yola çıkardığı reper- tuarını Rusya, Almanya, İtalya ve Fransadâ sürükliye sürükliye İspali- yanın tâ ucuna kadar götürüyor ve her diyarda antlei nam'na me varsa piyes diye devşiriyor da yalnız sürrealizmin o yanmdan sörtünerek geçiyor! Ya maazallah bu nev'e de) © merak sarsaydı kim bilir Türk Byat- rosu ne acibelere sahne olurdu? Bana bu satırları yazdıran, ber sene bu aylarda açıp açıp okudu - ğem bir sürrealist piyestir, yahud daha doğrusu, bu taze san'at hak - kmdaki bir ibret vesikası! Ey, insan hali bu, belki bir gün bende de böyle bir yenilik merakı uyanabilir! İşte böyle bir meraka o düşmemek için sadece bu bahsettiğim nümu - neyi tekrar okumam bana kâfi bir “İ ders yerine geçiyor ve yapılmamış, görülmemiş, düşünülmemiş yenilik - İer araştırdığım en coşkun anlarım. da bile derhal sikün buluyorum. Bu sebebden aziz dostum Muhsin Er - tuğrula da tavsiye ederim, her han- gi bir gün dadaizme, yahud sürren. lizme gönlü bir dakikacık kayar gibi olursa o da benim gibi yapsın, böyle acayiblikleri okusun! Şüphe yek ki kendisi de derhal derdinden şifayap olur ve bu zehir onda da panzehir yerine geçer. Maamafih muhterem okuyucuların irrenlist pi- yesi merak etmeleri ihtimelile onları da bu nümuneden mahrum bırak » mak istemem. Bunun için tere sini aşağıya nâkledeceğim. Fi sakın endişeye düşmeyin ve bunu pek öyle uzun, sürekli ve mabaadli bir piyes sanmayın! Zaten siren - list bir piyesin mik kudreti u- zunluğunda değil, bilâkis kısalığm. dadır. Hani bu piyesi oynasalar, gi- geden bileti alıp da salona giren s€- yirci . eğer perde hemen o dakika- > açılmışsa - daha sandalyesini bu- İup da oturuncıya kadar perdenin kapandığına şahid olabilir. Piyes oynanmış, bilmiş ve tesirini yarat » unıştır bile? Hissediyorum. ki, merakınız büs- bütün ziyadeleşti. O halde artık ter- cemeye geçiyorum. Dram sürrealist (Bir feminist) BİRİNCİ PERDE Sabah, Zengibar Pazar meydanı. Dekor, evleri, limana doğru bir me. Fahri Ozansoy safeyi ve Fransızlara Zengibar © - yunu fikrini telkin edebilecek şey- | Panyadan söki İerip gösterir, Sahnewin önünde, zar komesi şeklinde ve üstüne zar ve « simleri yapılmış olan bir Megafon. Avlu tarafında, bir evin methali; bahçe tarafında, bir gazeteci kulü - besi ki, önünde mallarını teşhir et- miştir ve gazeteci kadın da, yalnı kolu kımıldıyan bir tasvii ödün 5bn zettir; dekorun bu tarafı, bâlâ cihetine nâzı zeyyendir. Dibde, Zengibar halkını) temsil eden kolektif ve dilsiz şahıs, | perdenin açılışından itibi 3 mev - har. Bir sıranın üstüne oturmuş. tur, Seğında bir masa ve elinin a! - tında, kendisine istediği sesleri çı - kartmağa hizmet eden şu ületler vardır: rovelver, gayda, iri davul, akordecn, tambur, yıldınm gürle - Gci, çıngıraklar, ziller, çocuk boru- lar, kırık çanak çömlek. etle çıkarılaca ler Zengibar halkı tarafından idare alunmakta ve megafonla söylene « ceği işaret edilen diğer bütün sea - ler de seyircilere haykırılmaktadır.) Birinci Meclis Zengbiar halkı: Tereza Tereza (Mavi yüzlü, yağlı boya maymun Ve meyva resimlerile süs- lenmi$ uzun mavi roblu, Perde a » çıbr açılmaz sahneye girer, fakat perde yükselmeğe başladıkça orkes- tranın gürültüsünü bastırmağa çalı- şar.) «Hayv, efendi 0C0C1Ğ «Siz bana istediğinizi ya mayacaksısız.» (ish gibi ses.) Ben -feministim ve erkeğin ikmünü tanımıyorum. (islik gibi ses.) Zaten keyfime etmek isterim Çok zamandanberi erkekle zevklerine gidenleri yapıyorlar. Artık ben de düşmanlar! çar pışmağa gitmek (istiyorum. Asker olmak arzusunda; bir, iki, bir, iki Mnihardbe etmek isterim... (Yaldarım.) Ve çocuk yapmamak. Hayr, efendim kocam, artık ba- na kumanda edeviyeceksiniz. (Kıçmı halka çevirerek üç defa eğilir.) (Megafonda.) Mecbur muyum, siz bana Con- necticui'ta kur yaptınız diye, Ben de size Zengibar'da yemek yişirmeğe, Kocanın sesi (Belçika aksanile.) Rana iç yağı verin. Sana s (Devamı 4 üncü sayfada) göre hareket kararile bü - sahit olan in iii şeyler | çün salar d zayı içtimacn 7 âdetle hapse mahküm et Gazeteciler kralı meşhur antika koleksiyonunu satıyor Bu koleksiyon Kasımpaşa cinayeti- nin muhakemesine başlanıldı Kasımpaşada anlaşılamayan bir Zehra isminde b arasında İs - ülüp getirilen tarihi bir manastır da var (| 73da dün başlanılmıştır. Suçlu mahkemedeki sorg da eski elindeki tabancanın dığını, kurşunun kadına mesi Üzerine, bu facianın bulduğunu söylemiştir. Ölen Zehranım aile efrad |kemece şahid sıfatile dinleni ler ve Sabrinin Zehra ile ev mek istediğini, | muvafakat etmediğini söyl hdir. Mn şehidlerin celbi uku » mah- için İNişadır muhlekiri mahke- mede cilrmünü inkâr elli Balıkpazarında, Mak: İnında kalay ve nışadır ticart İsi bulunan Marko tancı tacirin asliye ibtikâr suçundan dün duruşması na bakılmıştır. Maznun, aleyhi iYi üz kârla ni: Kendisi ise mahkemede bu ide jn reddederek. — Ben kalay sattın İBu nişadır satışından haberim bi- Muhakeme, bazı tetkikat icrası için, talik edilmişti Denilebilir ki dünyanım en kıy-İded, met 1 metli kolleksiyonlarından birinin| fihristlerinin (430) kalın cild tuts sahibi de meşhur Amerikan gâze-|tuğunu söylemek kâfidir. Bu kol- te kralı W. R. Hearst'tür. Bu zat) leksiyonun içinde bir de eski bir imdi bu koleksiyonlarını satılı -| tarihi manastır vardır ki bu bina, ğa çıkarmıştır. Hearst yüzlerce ga-! İspanyadan sökülerek Ameri ka - 7.İzete idare etmiş bir adamdır. Bu)ya (14) bin sandık içinde nakolun yüzden milyarlar kazanmıştır. Fa-İmuş ve on ikinci asırdaki şekli ay- kat kendisi, aslen de zengin bir 8-'nen muhafaza edilmek suret ilenin çocuğu idi, Babasımın, geli-İmer'kada tekrar inşa ediln ri mühim bir altın madeni vardı.İKoleksiyonun , muhtevası Bundan dolayıdır ki genç yaşındaleski ve nadide altın müci bu kolleksiyonları toplamaya baş-İzümrüd vesair kıymetli t ladı ve dünyanın, emsalsiz bir serİmürekkeb antika eşyanın sayısı vetini, kıymetli eşya kolleksiyonu! ise saymakla tükenmez. Bu osya- halinde vücüde getirmeye BİZİ ve n umumi kiymetinin (600) mil- fak oldu. yon dolar tattuğu söylenmektedir. Hearst elyevm 78 yaşındadır. | Fakat bu, bir töhminden ibarettir. Bir hayli çökmüştür. Vefatından! Hakiki rakam ancak müzayede- sonra bu eşya müzayedeye çıka-İden sonra anlaşılacaktır. nlarak yok pahasına şatılmama - | serremesemeasea vesayre sera ları içindir ki bunları nakde tah - er A K v1 M wil etmeye ve varislerini büyük zararlardan kurtarmaya karar verifi EN miştir. Amerikan, gezete krahnm kok! işinde rh kir vermiş olmak için bunların &- INAN, Almas Devlet Şefi ile konuştu mü, hü- kömet hakikaten Almanyadan bir teklif listesi aldı mı, kabul etmi. Yabancı radyolara inanmak kabil değildir. Neyi ne maksadla söy- İSTER iNAN, ISTER İSTER kali INANMA! lediğini bilemeyiz, ajansların telgraflar da öyle. Mensub devletlerin prgpaganda servislerinden ne maksadı oldukları Na tertib edildikleri. ni kestiremeyiz, hem belki hakikatten kendile: tur, Bize öyle geliyor ki, bu bebiste olap bitenin nasi bir seyi kib ettiğini bilen asıl Çünkü daha evvel kendisi ayni tecrübeden alâkadarlar haricinde sadöes * Bul geçmiştir. Biz bunun böyle olduğuna inanıyoruz, fakat ey okuyucu seli; iNANMA!

Bu sayıdan diğer sayfalar: