27 Mart 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

27 Mart 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yı ugoslavyanın Mihvere ültihakı Muhittin Birgen ..# emen her tarafından OMih- ver orduları ile kuşatılmış bir hale gelinciye kadar bugünkü mücadelenin siyaset sahasında bita. raf durmaya çalışan (o Yugoslavya, üçler paktına sonradan iltihak eden devletlerin beşincisi ve bunların a- rasında, askeri kuvvet bakımından en iyi hazırlanmış olarak, öç gün evvel Viyanada bir protokol imza- ladı. Bu protokol, onu bir buçuk senedenberi muhafazaya © çalıştığı bimraflıktan çıkarıp Mihver tarafh- na geçiriyor. Bu suretle, üçüncü Balkan devleti de Mihverin mütte- fiki olmuş demektir. Yugoslavya, bu kararı, isteye iste ye, tam bir gönül rızası ile vermiş olamaz. Onun asıl istediği şey, bu mücadeleye kazışmamak, bizim gi- bi, kendi hududları içinde ve yalnız kendi hayatının icablarından mül- hem olarak, serbestçe ve rahatça çalışmak ve yaşamaktı, Fakat, vu- kuatın inkişafı öyle bir istikamet aldı ki, Yugoslavya, nihayet Mihver tarafında yer almaya karar verdi. Karara takaddüm eden günlerde, Belgrad muhiti, O «Yugoslavyanın yeni Avrupada kendi chemmiyeti ile mütenasib bir mevki» Oalmaya İ i Resimli Makale: Fikrin arkadaşı gazete ve kitabi mamanın Heine. Şu garib A merika! Sıcak çay şirketi - Daktilo için evlenme evleri - Plâjlardaki Sandık yerleştir. Bazır bulunduğunu söylüyordu. Bu çilenin ne demek olduğunu; İman günü anladık: Yugoslavya kendisi- | ni Mihvere bağlarken Mihver de o. | na iki mektub verdi ve bunlarda| «Yugoslavyanın bükümranlığına ve | toprak bütünlüğüne riayet edeceği- | ni ve ayni zamanda (topraklarına asker sokmak veya oradan asker geçirmek gibi taleblerde bulummı- ğını» temin etti, Son imzalaş- maya kadar Viyanada yapılmış o- İan bu nevi merasimde bu tarzdı mektablar verilmiş olmadığına gö- re, Yugoslavyaya «kendi ehemmi- yeti ile mütenasib olarak (ayrılmış olan yerin» imtiyam ve (hususiyeti de bu mektublarda mündemiç bu- lunmak icab ediyor. Temenni ede- siz ki bu mktublar, Yagoslavyanın hükümranlığının, toprak (| bütünlü- ğünün hakiki zâminleri olsun ve topraklarının işgaline veyahud ora. İardan asker geçirilmesine | uzaru-, ret» hissedilmesin. Fakat, öyle bir dünya içindeyiz ki, ne mektubun,| ne de imzanın kıymeti vardır. Dün-| ya vukuatı sen ve bati çöklini slm: | caya kadar hiçbir kâğıdın ve imza- me devamh kıymeti olamaz. Dün. ya vukuatı son şeklini aldığı zaman Jarda Yugoslavyanın mukadderatı! ne olacağını ancak Allah bilir! | Bununla beraber, karan o veren Yugoslavyadır: onun mes'uliyetleri de gene kendisine dönecektir. Bi zim barafunızdan söylenecek | söz yoktur, * Eğer bu münasebetle söylenecek ! bir şey varsa, o da 919 la 939 se. neleri arasında geçmiş olan hayli u- zan bir sulh devr Balkan mem- eketlerinin kendi aralarında | iyi! kullanamamaş olmalarından dolayı derin bir esef ve battâ acı duymak. | tır. İrili ufaklı, bütün Balkan dev-| İetleri bu yirmi senelik sulbu Bal kanlar lehinde kullanamarış ol- makinn derece derece mes'uldürler. En az mes'uliyeti olanın da Türki- ye olduğunu zannederim. o Çünkü, Türkiye, Balkan toprakları üzerin. de herhangi bir dava sahibi bulun. mıyan yegâne memleketi ve Bal kanklar arasında hakiki bir birliği herkesten ziydea © istemiş ve bu fikirleri herkesten evvel o neşre ça- lışmıştı. Ancak, ötekiler, birbirlerile anlaşmamakta çok ırar ettiler ve zannettiler ki, yalnız başlarına ve yalnız kendi hesablarına bir siyaset sahibi olup onu yürütmeğe kadir- dirler. Eğer, şu geçen yirmi sene içinde Balkan memleketleri, kendi tarihle. | rinin ve Balkanlar tarihinin hakikat-| lerimi iyice mütalea etmiş ve binaen- aleyh, aralarında tam bir anlaşma| ve birleşme tesis edebilmiş olsalardı, | iktsadi cihazlarını bu ruh O içinde! tanzim, askeri müdafaalarını bu va-| ha göre tertib etmiş olsalardı, bu-| gün, Balkanlar, kendi istiklâllerini| ve kendi sulhlarını çok mükemmel | müdalan edebilirlerdi. Güzel za.| mtanlar, boş sözlerle geçirilmiş oldu-! ğu için, bugün Balkanlarda şimdiye | kadar cereyan etmiş olan hâdiseler | den dolayı hayrete mahal kalmaz. z Böyle bir gün için hazırlanmamış o-| “ai lan Balkanlar için bugünkü vaziyet! mukadderdi. Yugoslavya, bu kararı | elbet güle oynaya vermiş değildir. | İki tazyik arasında aylarca tereddüd etmiş, nihayet bunlardan kendisi İ- çin daha ağır basan tarafa iltihak meyletmiştir. Eğer, bugünkü vazi. yetini daima bu halde muhalaza © debilirse, gene kendisini bahtiyar saymaya hak kazanır. Bu hususta, onların hesabına, bizim Oümidimiz çok azdır. Muhittin Bizgen Florida'da Cle arwater şehri sa- hillerinde © çok büyük vardır, lara halk hergün ve her an akın eder, halk kütlesi arasnda güneş çarpması yüzünden! hastalananlar büyük bir yekün tut maktadır, (Güneş çarpmasına uğrayanların çoğu kadın ve hususile genç kız İardır. Bunların güneş çarpman dan korunmalarını temin için pl larda genç kızlardan o mürekkeb İdevriyeler gezmektedir. Devriyeler | bir yere çıkama- başları, yüzleri, vücudlar İüzumun-| dan fazla kızarmış olanları plâjlar-! dan geri çekmektedirler. Amerikan Salibi Ahmeri bu teşekkülü himaye | etmektedir, Garib bir teşekkül Boston şehrin de mukim Elen- nor Brigham a- dında bir kadın «Little Üseful» adında bir te- şekkül © vücuda getirmiştir. Bu te #ekkül Oo dokuz yüz işçiye ma- İiktir, İşçiler aileler nezdinde türlü vazifeleri görmektedirler. işlerden bazıları şunlardır: Köpek terbiyesi, . sandık yerleş- her Bu tenezzüh programı | tertibi, kaybe. | İdilen eşyanın tebarrisi, vergi işleri- de Paçacı sokağında nin takibi, mizlemesi, fi zarlarda vesaire. «Little Useful» teşekkülü pek vük bir rağbet görmüştür. bü. | Sıcak çay kumpanyası Nerrorleiı «Ten Time Co» adında bir kum. panya , öğleden sonraları naat beşte (o dairelere, İ yazıhane- lere, kumpanya- İs çabşaslara abone uslü ile tevsi © etmektedir. — Abonelere) hergün saat beşte bir kutu! bırakılmakta bu kutunun içi bir kaşık ta vardır. «Ten Timâ Cob sen sboüe ade: di ber an artmaktadır. Evlerde, “apartmanlarda ikamet edenler dahi abone O kaydedilmiye başlamışlardır. İ Çocuk bakımevi Nevyorkta bir de «Çocuk Bakım! vis» açılmıştır. İki sene evvel yal! nız bir vmernure ile açılmış olan bu! bâkım evi bugün 150 müstahdeme| malik buhunmaktadır. İ Bu mücsseseler üç aylıktan baş-| İıyarak yedi yaşına kadar olan ço-| doktora, diyçiye, mektebe, götürmektedirler. Hi scak çay gezmiye İS WE İ kadın devriyeler - me kumpanyası çocuklar eğlendirmek ve onlar te- davi eylemek için dahi memurları vardır, p Her gün saat 3 den 7 ye kadar ve Cumartesi günleri bu teşekkül memurları işten göz açamamaktar dırlar, Evlenme evleri San Fransis- koda — bulunan daktiloların çox Zu civar şehirler den, hattâ Nev. yorktan gelmiş lerdir. Ailelerin den uzak bulun- maları dolayısile makta, eş dost e dinememektedirler, Bu yüzden de vlenememektedirler, Bunlara mah sua olmak üzere bir «Evlenme evi» açılmıştır. Bu ticarethane kendisine müra- caat edip kaydedilen daktilolara koca bulmaktadır. İşi bununla kal mıyer, © 75 dolar tesviyesi mukabilinde dilaç merasimi de icra edilmekte- 0.T. Çok feci bir tramvay kazası Evvelki gece, Üsküdarda ölüm- le neticelenen feci bir tramvay ka |tirmesi, boşaltılması, bir sayahat ve Za olmustur. Üsküdarda, fcadiye mahallesin| 7 mumaralı gorap yaması, elbise te- evde oturan Mesi Serkisyana, ev-İta oyununa yerli, yersiz bu >. o. çarşı ve pa velki gece Fıstıklı caddesinden gel artık kabak tadı vermiye ba; nasl alış veriş edileceği çerken, vatman Nersesin idaresin | deki tecrübe plâkalı tramvay ara- basının sadmesine uğramıştır. Çok şiddetle vuku bulan bu çarpma neticesinde Mesi Serkis - yan tramvayın altına düşmüş, fe- ci bir şekilde ezilmiştir. ifade veremiyecek bir halde Nü müne hastanesine kaldırılan ka - zazede bir müddet sonra aldığı yaraların tesirile öl ir. Vatman yakalanmış, kaza etra- ında tahkikata başlanmıştır. Münakalât Vekili Deniz- yollarında meşgul oldu Münakelât* Vekili Cevdet Ke - rim İncedayı, dün Denizyolları İşletme Umum Müdürlüğünde sey rüsefer İşlerile meşgul olmuştur. Yeni ağırceza middeiumumisi Son tayin ve terfi kararnamesile 8 inci derece müddeiumumiliğe ter- fi eden genç adliyecilerimizden Ziya Yazan . İstanbul İ nci Ağırceza mahkemesi müddeiumumiliğine ta- yin edilmiştir. Şimdiye kadar bu. lunduğu bütün varifelerde temsyüzİnı o eserlerde pek açık surette be| büyük gayretile verilen klâsik par-| lirtirler, Deme ki cemiyetin kendi! çalarımızın gene bu kıymetli musi-| etmiş olan yeni Ağırceza müddelu- mumimize muvaffakiyetler dileri R iNAN, i Evvelki gece Üsküdarda bir kaza oldu. Kazanın tafsilâtını ak samüstleri intişar eden iki refik #izde okuyalım: Birinci arkadaşımız şöyle yazıyor; «Üsküdarda Mesih Serkisyan İSTER isminde biri, dün Nerses Özenin iNAN, si e Elde gezen ayna Ci TDEDEBİYATI Çok garib bir | makaleye cevab | Yazan: Halid Fahri Ozansoy Şu aşağıdaki satırları Celâleddin | silleri asırlardan sonra da tahkire Ezine'nin «San'at ve Cemiyet me.| kalkmak, en hafif tabirile anlayış- İlankolyasın isimli bir makalesinden | sızlıktır. o Melankolya muharririne alıyorum: tavsiye ederim, ber şeye yüksekten kuduğunuzun pe olduğunu sö; . İutanmadığımız birkaç asır Sözün kısası il Yetmiş bin çocuk aç! &. Ekrem Ta'u ei B ekçikada yetmiş bin çocu ğun aç, ve fizyolojik sefa lete maruz bulunduğunu onlara gi da temini için tâ buralara kadar g€ İlen bir Belçikalının ağzımdan duy dum, İ Bu zatın gözleri yaşararak anlat tiğma göre bu çocukların ilk tazyil önünde Fransız topraklarına sığın mış olan babalarına, möstevli, Bek çikaya dönmek iznini vermiyormuş, Zaten vermiş olsa da ns çıka düşman ayaklar nen zavallı kurban Belçikanın toprakları mahsul ver miş olen bile bu mahsulden yerlinin nasibi yoktur. Modern harbin aci İ ve iğrenç tarafı işte bu: Tahribat nı çocuk, kadın, öhtiyı acezeye İde teşmil ediyor. Barbarlık devri adım vermekten önceki | zamanlarda müstevliler çoluğu ç0- cuğu esir ederler, pazarda satarlar, fakat" aç brrakmaz ve öldürmezler. di. İşkenee lüksü yirminci asr me- deniyetinin hususiyetlerinden biridir. Babalarının yurdalarmı müdafaa için silâha sarıldıklarını suç saymak, sonra da bu suçun cezasını masum çocuklara çektirmek ne Hunların, ne Goluaların, ne de Gotların akıl ve yahalinden geçmemişti. Şimdi ortada bir tek hakikat vart Belçikada yetmiş bin yavrunun aç- lıktan kıvrım kıvrım kıvrandıklarf dır. İztrab esasen fecidir. Lâkin tırabı çeken çocuk olursa fecaat on kat daha artar, önünde, kudurmuş «Umumi mahallerde “kahve, kas | bakan ve yüksekten atan dehasına | 9” İzino, meyhane gibi- okunan şarkı hiç halel gelmez, sadece Teophile İlarımız, çeyrek ast evvelki sahne| Goutier'nin «1. Orientn isimli kita. hayatımızdaki Orta oyununun ve bının birinci cildini kendi kütübha- | Sami Paşa Zade Sezmi Beyin «Ser-| nesinden mi, yoksa başka bir kü- | güzeştr romamnın dunundar | tübhaneden mi bulup çıkarır, işte İdır. Yeknasak ahenk «Hey! heylo|o cildin içindeki bizim orta oyunu lerini dinleyenler somurtkan ve ke derli bir çehre takınmışlardır. An. İcak alkolün, yalnız alkolün tesirile canlansalar bile, o da önde bir «ya İşal» yahud evarolin diye bağırmak içindir.» Ne dersiniz buna? Muharrir bir taşla üç kuşu vuruyor: Orta oyunu İnu, Sezüzeşt romanını musikimizi.., Fakat ne insafsiz taş değil mi? Çünkü — vurduğu . üç şey de, halis İTârk malıdır, İnen şaşıyor: Şu het kesin «melankoli» şeklinde kullan» dığı kelimeyi bile yabancı asldan, dır diye zorla Türkçenin abengine uydurmuya çalışarak, merhum Ab- dullah Cevdetin meşhur «Psikoloç- yan a gibi «Melankolyas ya çevi- ren münevver muharrir, neden bu. rada tezada düşmüş de bu üç yerli kiymeti ökile yaralar mış! Hem buna hakkı var mı? Bu- nun için meselenin üstünde dura- sağım, Önce orta oyunu nedir, bunu dü şünelimi- Aziz dostum Selim Nüzhetin de kalbini sızlatacak olan bu dav | şlada. Halbuki bu oyun, tıpkı Karagöz gi- bi, asırlardan süzülerek gelen Türk zekâsının mizah ve tenkiddeki ha- İrikulâdeliğini gösterir. Gazete ok fmiyan amrlarda halkın her türlü fe. İ nalıklara karşı keskin tenkid ve is İihza neşteri hep bu orta oyunu meydanlarında bilenmiştir. Çocuk- İluğumda bazı oyunlarına yetiştiğim İKavukla Hamdi Efendinin esprileri İ (hem de irticalens - bugün bile en usta Mi: yazıcılanmızın bulusla- rından üstündür. O halde orta oyu- nuna bu cepheden hücum etmek, sadece gülünç olur. Sonra, orta o. yununda cemiyetin birçok tipleri vardır ve bu tiplere, kendi konuş-' ma tarzlar ve kendi karakterleri ile tam mahallilik çerçevesi içinde gö- rünürler ve hepsi birleşerek | halk ruhunu yaşatırlar, — Böyle arena o- yanları en eski milletlerde de var dır. Hattâ daha ileriye giderek şu- ML iy medisinin en büyük dehası Asisto. fan'ın mudhikeleri de, zamanında günü gününe siyasi ve içtimai hâ- diselerin birer gülünçlü makesi ol- malarından dola; şağı yukan bi- İzim orta oyunlarındaki vasfa yak laşırlar. Umumi efkârin O hâdisel, karşısındaki acı istihzalarını, tenkid lerini, tehzillerini ve hattâ isyanla” i İkünyesinden doğan böyle milli tem STER um, | ti hakkındaki uzun bir yazıyı okusun! O zaman çok eski bir tarihte İstan- bulu ziyarete gelen Fransız sair. nin bu milli Türk oyuna karşısn- daki hayranlığını görür ve eminim kendisi de şaşar. Ne hazin hüccet! Ecnebiden, Celâleddin Ezine'ye de- lil getiriyorum, Hiçbir Fransız mu- İharririne - rastlamadım ki Giznol'a yani şu bizim kukla dediğimiz oyu- pa hücum etsin! Hartâ menşei Li- yon şehri olduğu için her sene © şe- hirde bu oyunu ihtfallerle kutlu larlar. Sebeb? Çünkü milli an'ane. leri ve kültürleridir. Bu orta oyunu bahsinde, eğer da vayı o tarafından tutsa idi, melan- kolya muharririne belki yalnız şu cihetten hak verebilirdim: bizim Şehir Tiyatrosunun komedi kısının- da, orta oyununu en tatsız en ze ikâdan mahrum irticallerile sahne İye çıkarıyorlar. Her şeyin aslı gü zeldir, pastişi değil! Gelelim © «Sergüzeşte na... Celâleddin Ezine'ye göre, Sami İPaşa zadenin bü romanı da kendi irile pek udun» bir şeydir. Ne- den? Bilâkis bizim bildiğimiz, o ro man, yazıldığı devirde çok büyü! bir kıymeti ve bugün de ğilse edebiyat tarihinde (o (roman tizm ile realizmin içinde bocalamış İ olmasına o rağmen) hürmetle bir mevki işgal etmiye lâyıktır. Bir ke- re Türk edebiyatında ilk tezli 70- indan o dur. Ondan evvelki nümu- İ neler, Namık Kemal'in Cezmi ve İlmübah romtanları gibi sadece ro- mantik * eserlerdi. Ve hiç süp- İhesir teknik itibarile de Ser | güzeştten parlak değillerdi. | Fakat het #ser zamanının imkân İları ve kıymet ölçülerile tayin edir İlir, Demek olayer ki, bizde, ılk de- fa olarak, esaret aleyhine koskoca bir #oman #lızan Sami Paşa Zade nin bu Ohirmmeti o torunlanınlarının yalnız takdirlerini uyandırmak Mâ. zimgelir. Hiç züppeleşmeden kalem lerini bu memleketin emrine sefer romani- muzdur, Musiki bahsine gelince. “burada söyliyecek çek söz var. Celâleddin Ezine'nin kulakları İmeyhanelerdeki hey heyleri işitiyor İda yüksek klâsik Türk musikisini İ işitmiyor; Gene tavsiye ederim, ara İsira radyosunun düğmesini Anka- ranın Üstüne getirsin ve kısmeti var da tesadüf ederse Cmil Mex'udun ber edenlere hürmt etmek borcu-| neden südece| İden hiçbir yardım temin edilemiye- İceğini anlıyan Belçikalılar, bozuk düzen dünyanın bir köşesinde kin, muntazam, insani yegâne mer- leket kalan Türkiyeden mede w mulacağıni kestirmiş ve bize baş | vuramuşlardar Ayni dabi memnuniyetle ilâve eylediğine göre bu hüsüsta kısa mü, zakerelerden sonra bir anlasma hu sule gelmiş ve yetmiş bin aç yayru- yu ölümden kurtaracak (tedbirler alınmıştır. Şimdi bizim için bu vökiadai a İlnadak ibretler vardır. Bir kere, Osmanlı padişahlığı devrinde bize yan bile bakmağa tenezzül etmiyen garbi Avrupanın şimdi, başı sıkışm- ca Atatürk o Türkiyesinin ocağına düşmesi, intaniyeti âncak ondan umması ve görmesi hakkın güzel bir tecellisidir. Sonra, başımızdan Allah eksik etmesin, büyüklerimizin sayesinde, çocuklarımızın hamdolsun karınları tok, sırtlan pek, huzur ve mese i- çinde, güle oynaya mekteblerine de- , vam ettiklerini, yarnın âçi dışı sağ- lam vatandaşları olabilmek (için | bütün şartlan beiz | bulunduklarım İgözönüne getirip: | — Ne mutlu Tütküm diyene! Vecizesini bir kere daha kıvanç: ln tekrar etmek ne büyük bir set- £ | dettir, değil mi? hiç de-| Dahiliye Müsteşarı değişmiyor Dahiliye Vekâleti Müsteşarı Es tem Aykut dün vilâyette Veli ve Belediye Reisi Dr. Lürfi Kırdar zi- yaret etmiştir, Etem Aykutun yeri- ne Dahiliye Müsteşarlığına o Emmi. yet Umum Müdürü Al: Rıza Ceviğin tayin edileceği yazılıma da, yaphı- mız tathikata göre, bunun aslı ve esasa yoktur. vent heyeti tarafından okunuşunu dinle- sin! O zaman belki aml Türk müsi- kisinin hey hey demek olmadığmı kendisi de tasdik eder. Alkolün bu musikide yeri yoktur ve bu: ya şa diye bağıranlar hakiki O Türk san'atınin önünde coşan milyonları dır. O milyonlarca ir şey al İlaslıyorlardır: Türk Minsini anlatabildim mi? ! H le pa M7 kişinas tarafından yetiştirilen #örme || iNANMA! otomobili altında kalarak başından ağır surette yarslanmıştır.» Diğer refikimizde kazayı şöyle «Üsküdarda Serkis oğlu Mesih kaydediyor: Serkisyana, Fıstıkağacından ge - çerken «tecrübe» tramvayı çarpmış, vücudünün mübtelif yerlerin- den ağır surette yaralanmıştır.» STER INA NMA! PERŞEMBE Safer

Bu sayıdan diğer sayfalar: