17 Nisan 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

17 Nisan 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Resmi Tebliğler Irlândaya hava akını Belfam 16 (AA) Dahili emniyet nezareti ve İngiliz hava vetleri o şimeli İrlanda uitumi zargâhinın tebliği: Büyük bir dü Baar dayi tün şim bombardı - teşekkülü, hemen bü iya eden min taka üzeri: süren bir kü. cum yapmıştır. Hücumların şiddeti mütehavvil olmustur. Birkaç min. takada, hücum, vahsiyane ve hiç - bir fark gözetilmeksizin yapılmış - tir. Birçok endüstri binalarında hö. «e oluyuştur. metgâhlar üzerine düşmüştür. İlk haberlere göre, zayiat mik - de fazla olmasından r. İngiliz tebliği Londra 16 (AA.) — Hava ve dzhili emniyet neznretlerinin bu sa- bah neşredilen tebliği! Gece, düşmün hava fenliyeti el. duken büyük bir mikyasta olmuş ve ilterede geniş bir sahayı istih daf etmistir. İnsilterenin bireek kı. #mlan üzerine bombalar atılmış, fa kat biç bir mıntakaya ağir bir hü. tum yapılınamıştır. Bir kaç mmta. kada, mağazalarda ve evlerde ha - sar vukua gelmiş ve bir kaç nokta. da, mağaralarda ve evlerde hasar vukua gelmiş ve birkaç noktada da endüstri binalarına bazı hatar ya. Pilmıştır. Birbirinden çok uzak bir. çok mıntakada pek ez miktar öli ve yarah « vardir. Zayiat miktar! Yüksek değildir. Gece, 4 düşman tayyaresi tah - rik edilmiştir. Alman tebliği ye 16 (A.A) — Resmi teb. 3 Şimali Afrikadâ Sollum'u karsi zrhh kuvvetlerin harb gemilerinin de müraharetile yaptıkları taarrez tardadilmiştir, gere kuvvetli savaş tayyare teşekkülleri, ine ve deniz insaat akımından çok mühim olan şima. Ni İrlandadaki Belfast imanına ta -| 2 arruz etmişlerdir. e Sehir üzerinden BiR BABA. Yazan: M. Zoşçenko Veloydka Galusin, geçen gün mahkemede oldukça büyük bir varta geçirmiş... Bir neseb davâ- sanda, buba olduğu meydana çık- mış ve maaşının üçle birini çocu- ğuna nafaka olarak vermeğe mah- küm eğilmiş. Mağrur babanın ke- deri, üzüntüsü görülecek (şeydi doğrusu, böyle baba diye damga- lanışını br türlü hazmedemiyor. du. Hâdiseyi şöyle anlattı; — Ben, ben ki bu çocuk denen mundarların suratını görmeğe tü- hammül edemem. » batökler habire tekme âtar, gğl- ğı basar ve aksırırlar, Sonra daha fenası var. Üstelik Tolstoy biçimi gömleğimi de berbad etmesi ce- ba... - Nasıl olur da çocuk babası olurum?. Hem üstelik çocuklar birer dırıltı, üzüntü kaynağından başka bir şey değildirler. Bir de, piç kurularına bakmak için altın madeni lâzım. Vay beyim vay. neymis aylığımın üçte birini ba- bası diye damasalandığım pice ve- recekmişim. Gördün mü işi?. İn- san bayağı bayağı hamtalanıyor be.. Hâkime; hâkim efendi, dedim, Bu düpedüz gülüne bir iştir. Ay- nasızlığın dik âlâsıdir. Topu tepu!'raf: beni andırmıyor. Ben esme » ğın ta kendisi... "Hem işret kullanman, sigara tç.| Bir diveceğiniz kaldı mi?. Müba- mez veyahud kâğıd oynamaz. Bir/rek, amele loncasında aza bile de üstelik kendisine avkk maaşjdeğil,.. bağlatmak fster,.. Cevab verdim: Haklışm dos- Galuşin devam etti: “çan duha ilk tayyare da'çaları hi - mana ve fabrikalarına isabet. ler kavdetminlerdir. Haarland ve vE tezgühlarında infilâk ve yan gın bomhalerile büyük yangınlar çi du: Çocuğun senin olduğunu ka- bul ediyor musun? Etmiyor mu. sun? Atıldım: Hâkim efendi, dedim, arilmistır. 15/16 geceni dünman şimali Al manya dahili üzerinde ancak hazlar mide eee Cüzi “e düş : izi yan tayyaresi düşürmüş Jİ Nisandan 15 Nisana kadar düş man 4 sabir balon ve 135 tayyare kayi iştir. Bu teyyarelerin 24 ü hava muharebelerinde, İl i dak bataryaları tarafından, 3 ü bahri! Ye topgulan tarafından ve 97 si de! Yerde tahrib olunmuşter. İtalyan tebliği yener 16 (A.A.) — Resmi teb. Şimali Afrikada Sollum civarın - a harekât ve düşmanın deniz bir. lerisin himayesinde şiddetle mü. faa ettiği Tobruk müstahkem Mevkiine karşı taarruzlar devam et. mektedir, Almen ve İalyan hava teşekkülleri müstahkem mevkii ve Kmandaki düşman gemilerini döv - meğe devam etmektedirler. Cere - Yan eden bava muharebeleri ema - #mda Hurricane tipinde beş toyya. Ye düşürülmüştür. Tayyarelerimiz - den ikisi üslerine dönmemiştir. Şarki Akdenizde hava birlikle. rimiz kafile halinde seyreden düş - Man gemilerine taarruz etmişlerdir. 15000 tonluk büyük bir vapır ter. Pillerin isabetile batmiştır, Diğer va Purlar da bombalarla ağır hastra Wöranimratır. Av teşekküllerimizden bir Girid'de köm İznklion hava (Devarm 7 nci sayfada) versin ki Turhan im. tişmişti, Pe Yi biz rakıyı reh ederiz... Değil mi azizim Temel?... Güç hal ile: — Sen bilirsin! .. d vebildi. Bir Müddet sonra mükellef mezelerle dolu bir tepsinin karsısm?a bulu- Nuyordu. «Gürels içeri gitmişti. Temel, br delikanlile dirdize ©- turup konuştuğunu gördü, Bir ka- deh, iki kareh, üç kadeh derken|bi Maheubiveti güneste kar gibi erl- Meğe başladı. Kücük salondan Yüsiki - sesleri geliyordu. “Temel” sözlerin inan ki beni yaraladı. Bıktım bu palavralardan. Çocuk, Gibette ki benim Fakat, fa- kat. bu igin altında kimin parma- fa olduğunu pek iyi Bu benim pg>edcıklarımın tasasına düşmüş olan Mazuska OKovrova- dır. Lâkin hâkim efendi, ben ayda yalnız otuz iki ruble Kazanınm, Bumun ön ruble yetmiş Kkapiğini uclanacak olsam, bana ne kalır ki, Ne olacak, ben yamalı, param parça pantalonla gezerken, Ma- ruska karısı benim paramla ipekli iç çamaşırları falan ölacak. Allah belâsını versin. Çok para be. Hâkim, tekrar sordu: «Belki çocuk o senindir oğlum, bele bir hari Cevab verdi Fakat hiçbir şey hatırlıya- mıyorum. Bu gibi seyleri düşün- mek bile beni rahatsız ediyor, Fa- kat Maruskaya dair baz şeyler aklıma geliyor, Söylemesem iki elim yanıma gelecek, Evet onu gittim gördüm, amma. O da bir kere, Bir keresinde de birlikte tramvaya bindik. Yol parasını ben Öyle ya, mü-j dei | | mın üçte birini vrmek insağsızlı-| yaz... Haydi bunu da kabul ede. | ? çakıyorum. | verdim, Bunun içinde bütün öm-! rümce ona aylık nafaka vermeğe beni mecbur edemezsiniz, ya... Hâkim: — Mademki çocuğun senden olduğuna süphelisin. Öyle ise der- hal yüzünü açalım, Bakalım kime benziyor, — Süphem bir tane değil, yüz- lerce, Fakat siz gene bildiğiniz! > o derece alışmış, ısıumuştı — Canım, dedi, şu bir şey an- lamadığımız frenk havaları yeri- ne biraz bizden bir seyler çalınsa olmaz mı?... Sual'ne Turhan telâşla verdis — Buna imkân yok azizim, çok teessüf ederim amma imkân yok, çünkü son detves bassas olan ka- rımın alaturka musikiye biç 13- hammülü yoktur. Duyar duymaz Yaaa; geçirir, hattâ bayılır le... Temel buna son derece hayret etti. Alaturkadan hoşlenmayın ta bu dangur dangur teneke, tence- cevab yapınız. Açınız yüzünü, bakınız. | sem, fazlaca beklemesem hâkim dim, efendi... Bunun üzerine, bükimin yanın.| İ da oturan Maruska, ayağa kalktı | mü okuyacağız» ve piçin yüzünü açtı. Dedi. 'Hikim çocuğun yüzüne ve bana dönerek: — Bebeğin burnu tıpkı burnuna benziyor, dedi. baktı hıyabildim. Maaşınm üçte biri ke- senin Hâkim.. «biraz dur. Şimdi hük-İçük bir tencere, kulplu MAAŞ MAŞ Demir niçin paslanır? Her şeyi kurutan açık havanın kendisi neden yaştır? Şayed odada dolaşmaktan, mus. huktan sobaya, sobadan masaya gi. dip gelmekten wranmadıyaniz, şim. di sizinle daha enteresan bir yere, mutfağa gidelim. Tıpkı seyahhların yaptığı gibi bütün gördüklerimizi iyice gözden İgeçirelim ve her gördüğümüzü def. terimize kaydedelim. Mutfağın rafında ilk gözümüze çarpan şu eşyalar ver: Uzun saph iki bakır tencere; şeker kutusu; teneke çaydanlık, bir çömlek, kü. büyük ve beyaz İşte mutfağın rafında bulunun tencere, Bekledim. ve hükmü okudular. İbütün eşya bundaa | ibâret, Yedi Ben ancak şonundakı cümleyi an-İşey: Yedi bilmece. — Bilmece mi, o diyeceksiniz? silip çocuğa nafaka olarak ta -İTencere, çömlek bilmece mi olur.| yin edilmiştir. muş? — AHfedersiniz hâkim efendi,l © Bunun üzerine, topu ş ni, & bi dedim. Tilki barı Beyi ai? | e vi sym ip rl — a ne zennettiniz?, Tabii bil. Bİ inkâr etmiyorum ki. Filhakika| çocuğun burnu benimkine benzi. yor ve bundan ötürü de üç ruble, haydi biraz daba fazla fedakârlık edeyim, üç bucuk ruble vermeğe! kazırım, Bundan ötesi can sağlığı. | Üstelik, çocuğun başka hiçbir ta- mahkemeden dışarıya çıktım, Küçük esnaf un tevzi- atında mutavassıt istemiyor Fiat mürakâbe komisyonunun ittibaz ettiği bir kararla, ofisi, börekçi, çörekçi w Tu maddeler imal eden esnafa 23 mutevassıt elile “4 3 kâr haddile satılmak özere un vermekte idi, Piyasaya unun tevzlatında mutü- vasatlardan başka komisyoncu - lar da görüldüğünden küçük es - naf bundan komisyona (şikâyete kat bu kâğıd gibi bembe- Tek, bir iki ruble daha vereyim. Hâkim fikrini hülâsa etti: — Her ne kadar benzerlikler daima şüphe uyandırıcı ive de, ©v- cuğun tam senin burnunu almiş Şu tencerelerin bakir . olduğunu İbrahim Hoyi | İsöylüyorsunuz. Güzel © Fakat bun. İlar neye ayrı ayrı renklerde oluyor. lar?. Bakınız: Bunlardan biri kır. muz, diğeri sari renkte, Sonra, bun lardan ber ikisinin içi beyaz Tenk. te; bu niçin?. Yoksa, sizce, bakir öç renkli mi olur?. Yani: Kırmızı, sarı, beyaz. Şimdi size şöyle bir sual sora » den daha ağır olabilir mi?. Tabi: Hayır, Fakat bence böyle söylemekle ace. le etmiş olacaksınız!, Çünkü: Şu kocaman beyaz tencereyi alınız. Bu tencere bakır tencereden iki misli demiyeceksiniz!...! in toprak çömlek ise, tencereye nazaran çok çirkin ve kaba durmak tadır. Halbuki bu ikiyi arsında bü. yük bir yakınlık mevcuddur. İ, Sonra: Şu çaydanlıkla şu şeker kutusuna dikkat ediniz! Bunlardan /ikisi de tenekeden yapılmıştır.Peki, teneke ne demektir?, Demir ile te. neke arasında ne gibi bir fark var. dır?.. Sonra şuruda, beyaz büyük ten. İcerenin yanında, tencereye benzer İbir şey var. Çok sert ve çok ağır olan bu şey kırılabilir mi2. Görü. İnüşe göre hayırl, Çünkü bu nesne ieamdan değil, dökme demirden İyapılmıştır. Hakikatte ise buna ge. İkiçle biraz şiddetlice, vurulan der. hal kırlabilir, Görüyorsunuz! Bunlar esya de. il, üdeta hepsi birer bilmece, Niçin: Bazı şeyleri hir madenden, diğer bazı şeyleri ise bir başka madenden yapıyorlar? Şimdi mutfakta gördüğümüz bü. tün bu şeyler, hen başka başka ma be yapılmışlardır. Acaba bunları niçin aynı maden. gSOPFAK İyam: Kalınlıkları ayni olduğu balde|den yapmamışlardır?. Bazan bu da e diğer UN-İküçük bir tencere büyük bir tencere mümkündür: Meselâ bazan herhan. gi bir şeyi hem bakırdan, hem dök. me demirden yapmak kabildir. Son Ta: Hem tenekeden, hem alümin. yumdan, hem bakırdan yapılan çay danlıklar vardır. Fakat siz dökme demirden ve. — Bu sözüm üzerine hâkim sor-| olduğu muhakkaktır. Ben dayanamadım: — Öyle amma hâkim efendi. Yalnız burunla iş bitmez ki... Ço- cuk benim burnumu almış olâbi- ayına da tuhaf konuşuyorsun. BU yir. fakat benim burun deliklerim- başlamıştır. Bunlar doğrudan doğ ruya toprak ofisin piyasaya un vermesini istemektedirler. Top - rak ofisi bu esnafın bir kısmına un vermekle beraber, isin pera - kende oluşu delayısile tevziatı ta- daha bilyük olduğu halde ondan'yahud tenekeden yapılmış demir gok daha hafiftir. maşaları (gelberi) işittiniz mi?. Ta Niçin?. bil, hayır. Çünkü, tenekeden yapıl Çünkü beyaz büyük tencere,İmiş bir gelberi pek çabuk iğrildiği «Alüminyum» denilen çok hefif bir gibi, dökme demirden yapılmış gel. pılmaştı pek çabuk kırılabilir. jperi de mam yapamadığından . bizzarure tevziatı mutevassıtlara yaptırmak tadır. Komisyon bu hususta tet « kikler yapmaktadır. Bugünkü top lantıda tevziat işinin yeniden gö - rüşüleceği zannedilmektedir. le onun burun delikleri arasında; müthiş bir fark var. Onunkiler pek minimini.. ve elbette ki böyle minimini burun delikleri için de cereme overeceklerden (değilim. Eh.. artık ruhsat verseniz de git- (Dün yapılan model uçak müsabakaları ) Dün erkek öğretmen okulunda,|li o olmuştur. (Birinciliği, o ta- #vvelce Türk Hava Kurumu tara i Cemal İkin- fından verilen malzemelerle ya -| tiiâi o Mehmed Soyalan, ü- pilan model uçaklar için mü-|çüncülüğü de Petri (o yaptık- sabasa tertib edilmiştir. Öğret -İları (leylek Omödeli o uçak - menlerip. nezareti altında tertibjleris kazanmışlardır. Hava Ku- edilen bu müsabaka çok zevkli ve|rumu bu gençlere münasib hedi - ayni zamanda o muvaffakiyet -İ veler vermistir. dan: — Allah bağışların!.., dedi, içmeğe teşvik ediyordu. Temel YAZAN : EKREM REŞİD !kom içiyor, hem de ömründe çok re, kepce gürültülerini sevmek! ei dm Mele çalgı dinler.! en bayılmak! bir tirlü akal e rem yonlu, a | Yrd Fakat zaman gevike, Kar acayb kadını bir daha görmek #1 yardımcı tesirile yeni e : daha az acayib görmeğe başladı. için basın uzatıp içerik! odaya! Yavaş yavaş ona karşı bir nevi 8i- baktı. Naime ile Sülün divanın 0-| çaklık, adeta dostluk hisleri du- zerine yanyana uzanmış, hararetli| yuyordu. Hattâ karisinin hal va bir sohbete dalınıştardı. Nalme a-| tavırlarında fazla bir fevkslâdelik rasıra gülüyor, arasıra da Sülü-| gönmemeğe başladı. Kadıncağız nün elini, saçlarını oksuyordu.| oturmuş tatlı tatli konuşuyordu. Kadının bu hali Temelin taacçğ-| Fovda ne fenalık olabilirdi? A- bünü bir kat daha artırdı. Hey-, yıblanacak ne vardı?,., Koltuk ta retten hayrele düşüyordu. Niha-| rahattı. İnsan icine . gömülüyeri- yet dayanamadı, sordu: yordu, İvekli kumaşlara sırtını ... Senin karım mı?.| dayamak ayrıca bir zevkti. Tur. — Evet!.., amın ikram oiliğİ Siyaralar ne- Başım eğdi, gözlerini yere dik-' fisti! Ne heş adamdı şu Turhan!.. maymuna benzer sdum kadar &- cayibine rasgelmediğini düşünü- kaçırmı: Fakat Turhanın olandan biten-| olduğu bu sözlere ne güzel gü- den haberi yoktu vevahud haberi | lümsüyordu!... Acaba bu süzleri yok görünüyordu. Mütemadiyen !söylemekle bir hata mu işlemiş- .İ gülümsüyor, kadehini kaldırarak ei Ve Tem ln iliği mlderden T: GONÜLİŞLE Arkası sayfı & sütim 5 te) Bir kadın tipi. Erkek okuyucularımdan Bay «S5. İH» in yazım adeta bir sinema fil mine benziyor. Bu filmde bir genç kız nümuncsi görüyoruz, muhitine giriyoruz, dü- şüncelerini öğreniyoruz, Bu genç kız şehrin kenar mahal. lelerinden birinde, çok basit hayat geçiren ailesinin arasinda yaşıyordu. Gözekceydi, yaldız halinde iptidai bir de tahsili vardı. Fakat hakikat. te kendisini olduğundan daha yi sek farzediyor, yalnız görünemedi.) # için üzülüyordu, Diline doladığ bir cümle vardı; — Toprak altında kalan müçev. her de olsa göz» çarpmaz, diyip du ruyordu. Bir, tesadüf imdada yetişti, genç kizin ailesi kenar semti birakarak göze çarpan bir semte taşındı ve göünmiye basladı, genç kız gittikçe sivriliyordu, her toplantıda aranıyor du, göze şarpıyordu. Bümu kısa bir zaman sonra bir evlenme takib etti, jalan da gene bu genç kız, genç ka. dm oldu. Hikâyeye devam ( etmiyeceğim, şimdi Bay «$, Hs in sualine cevab vereyim: Bu genç kadini asla ta'yib ede. mem, ayrı yolda yürüdğünü söyle. diğiniz akrabasından olan genç ki. 23 du tayib edemem, bilâkis kendi. İerini tebrik etmek borcumdur. Ha. İyatta birçokları yüksekten başlar - İarlar, tedricen alçalırlar, bazılar ise bu mesafeyi maküs istikamette katederler, bahsettiğiniz genç kadın bu ikinci tiptendir. Muhitte evvelâ garib, biraz da yabancı görüldü, di yorsunuz. Tahınin ederim, bu nazar hakikatte kıskançlık ile çekcmemez likten ileri gelmiştir, çak geçmeden bulacaktır ve genç kadin girdiği yauhilin «Sekensi asliye» sinden 9. lacaktır, Bu bususin hiç şüpheniz ol. masm. Esasen bugün ötedenberi zengin, kibar, asii gördüğünüz aile- lerin şu kadar yıl evvelki mazilerini veya nesillerini araştirsanız ne bula Fakat çok parlak bir münasebet de)caksın Bildi. Bu parlac olmıyan münasebe. ü parlak bir hale getirmeyi üzerine ti, alt dudağını uzattı ve başka! Diyecek yok cidden tam bir dost- söyliyecek bir şey Obulamadığın-|tu. Ne ömür adamdı şu Turhan!... — Yaşa be Turhancığımi... iyerek ağzından iŞ til... Yok eanım!... Neden bata ti kil... Ne demişti?... Ne dediği acayib kimseler gördüğü halde şu'ni pek hatıriamıyordu amma hez! halde tatlı bir söz söylemişti! Ne demişti?... Adam, sen del 'Ne ehemmiyeti vardı!,., Ni dediyse söylemişti!, ss. Olur şey değil... kadar, bu rakı gibi, bu rakı... E- vet böyle bir rakı ömründe içme- mişti!... — Turhancığım!, — Şerel'ne aki: pin Kadehler çatıldı, tepsiye rakılar döküklü.,. Fakat ne Zararı var- ?... Rakı bu, dökülür va... Süs Tünün koluna dayanarak o Natme içeri girdi. Acaba kalkmak mi M- zım?... Yok, alatrangada kalki- Şerefine!,, raki) nz? Tereddüd: lüzum görmüyorum. TEYZE maz, çünkü alafranaa alaturkanın . Alaturkada caiz olan İ kardı, demek oluyor ki kalkılmı- yacak!... Temel bunları düşünürken Na- ime Turhana* — Bak, Sülün bey gidivor!,.. Diyordu, Turhanın itirazları ö- izerine de Sülün vaktin geç oldu- iRunu, Gardenbarda vazifesi oldu- #unu ileri sürüyor, daha fazla ka- lamıyacağından dolayı durmakta olduğu esefin ve kederin derece jsini anlatmağa çalışıyordu. Temel, bu üç veni ahbablarına javm avrı baktı. Cidden çok kibar lânsanlardı. Turhana diyecek yok- tu, bayanı da doğrusu prensesler göbi bir kadındı. Hos prenses #ör- memişti amıma ne de olsa bu hu- İsusla bir fikri vardı. Sülüne ge- İlimce o da hakikaten Sülün gibi ibir delikanlıydı. Boy, bos, endam yerindeydi. Yakışıklı ve sevimli bir genç... ÇArlensı var) İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: