3 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

3 Mayıs 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Arabistan cephesi Muhittin Birgen iyasi veya askei hangi bakımdan olursa olsun, birçok yanlış hesablarla dolu olan son Balkan vukuatı son sayfasını kapadı; şimdi, sonu malüm olmı- yan harbin yeni sayfalarma doğ- ru giriyoruz. Mora limanlarından son İngiliz askerleri son gemilere veya mo- törlere binip Yumanistandan ay- rıldıkları gö, İngiltere hükümeti de kararin ilân etti: Girid adasin- Gan başka, bütün Yunanistan top- rakları abluka altındadır. Bu ka yar gösterir ki, İngiltere, sade Yu- manitübi değil, yn Adilarde- rar vermiştir Giridi tahliye etmiyorsa, bu, Giridin Akdenizd: Maltaanı da ba mühim birçis* Adalardenizinde hat- $â küçük bir üs muhafaza etmeğe dahi lüzum görmemiştir. Bunun İçin, önümüzdeki (günlerde AL manlarırı hafif deniz kuvvetlerine #tinaden Ege denizindeki adaları bir irer İşgel ettiklerini ve hat- Karadenizle Adriyatik denizi arasında ticari nakliyat yapmaya başladıklarını görürsek hiç hayret etmemeliyiz, İngütereyi bu karâra sevkeden sebeb malümdur: İngiliz devan- ması, bu harbde çok ağır bir yük altında bulunuyor. Bir daraftan karşısında kuvvetli bir bahriye dulunuyor di d masını azami derecede sakınmaya mecburdur, Bilhassa şu sırada bu Ba çok ehemmiyet vermesi lâzım; Zra, iki büyük harb cephesini ay- Bİ zamanda bu filo ile müdafaa e- u, Fizumsuz ve ehem- miyeti ikinci derecede olan saka- Jara yaymamakta çok haklıdır. M5 Bu sütunlarda bundan hayli za- man evvel, Arabistan vaziyeti &- zerine dikkati celbetmiştim. O za- va sekin P- ya cephesi Sim mwkabil da İngiltereye bir Arab açmak üzere bulunuyor, Afrikada, Misir h hanan oyur Mihv bir kısmını teşkil bir oyunun ilk perdesidir. İlk sah nede cereyan edecek olan vukuzt, eğer Mihver lehine bir netice ve- recek olursa meydana bü nişl'ği ile bir Arabistan çıkacağı muhakkaktır. İngiltere| bur biliyor; bildiği için de zi ile meşgul olmamaya, tereddüdsüzce karar verdi ve, hattâ Kıbrısa bile fazla ehemm yet vermeksizin, bütün kuvvet rini İskenderiye etrafında to; mayı münasib gördü. abistan cephesi, bir faraftan Süveyş, diğer taraftan Hayfa ve Musul dem rgiterenin Ak- denizde durabilmesi için bu iki mühim noklayı elde tutmam lâ- zımdır. Bunun içi harbiyesi, şimdi bütün o dikkalini bu tarafa çevirmsi, bütün v lerini bu #ahada topluyor, kası yoktur. bir mağlübiyet, bü- tün Akdenizin kayı demek olur. cephesi de söylediği dki hafta nâ çıkarılması teşebbüsü ile, büs- bütün ciplak bir sekilde meydana çıkmıştır. Teredâüde mahal vox- tur, Belgraddak da, fakat maküs kamette, ner tekerrür etmiştir. Demek oluyor ki Arabistan cep- hesi bugün, fiflen, iki taraf erkânı hârbiyesi tarafından harita üze- rinde çizilmiş bulunuyor. * İngikere ile Arabların araları iyi değildir. İngilterenin Cihan (Harbinden sonra Arabistanda ta- kib ettiği siyaset, bilhassa, Filistin ihtilâli esnasında Arablara karşı gösterdiği şiddet, bütün Arab gö- nüllerini kırmış bulunuyor, Arab mstbuatim bir hayli senedenberi yakından takib etmiş olmakla bi- liyorum ki, Arab kütleleri arasın- di, İngiltere tarafını iltiem ede- cek taraftarlar bulmak bile güç- leşmiştir. Bu vaziyetten cok güzel istifa- de etmesini bilen Mihver. şimali Afrikadaki Oİngi kuvvetlerini mmağlüb ettiği takdirde bütün Ars- bistanda kendisine kuvvetli bir mözaheret bulacağını ümid edi yer. Bundan dolayıdır ki, övü- (Deverm 7 ne sayfada) ay-| , Londra erkâm l inkılâb, Bağdad.| | makul ve zararsız haddi aşmadi zur da görülür, takat bu iş —iz Haçova kaçak- ları olan Kalen- deroğlu ve Kara Said o kendilerini ordudan karan Sinan Paşaya olan |binçlarını zavallı Anadolü (halkın dan (alıyorlardı. Yanlarında, Dağ- lar delisi, Tanrı piri, j Kör Haydar gibi tuhaf isimli bay- dudlar olduğu bak de ortalığı kasip Oo kavuru- yorzlardı. Dekssnhk Kuyucu Mw- İrad Pasa temizlik için çıkmış; © (kis Halebde geçirmişti, kerlerinin de orduya katılma - İarı icin İstanbula yazmıştı, Def - terdar Ekmekçizade Ahmed Pa - saya bu askeri ve ordünun ihtiyacı olan parayı yeliştirmek vazifesi yenik. ayni zamanda Rumeli bey. mekçinin oğlu idi; babası gibi | önünde yanarak, tek tek ek- mek satarak yaşamanın güçlüğüne | İ katlanacak yürek yoktu: zekâsı d. firın kapağı deği devlet | h çükken kendinden büyüklere ka- vuk saklamasını, kendniden zayıf lârı parmağında oynatmasinı be- riyordu. İşte ne kadar zaman - danberi Osmanlı imparatorluğu - nun en yüksek memuriyetlerin - den birinde bulunuyordu, Değ: 'n bils para kopsrabilmek n ona ricada bulundukları ek - sik değildi Ekmekçizade . İsta çıktığı zaman bir ko Anadolunun şimdi şurasında, bir- az sonta başka verindi İya saldıran C. ne düşerse'... Halebe gitmek için bütün Anadoluyu çapraz geçmek Tâzımdı. Eğer karşılaşırsa mutlaka mağlüb olacak değildi yanında as- ker çoktu: Bir zafer kazanıp da Kuyucu Murad Paşayı gölgede bı-| rakmak ihtimali de vardı. Fakat o her şeyden evvsl harb adamı de- ğildi; o, para İşlerinden anlardı, Jâkın pala işlerinden asla... Halebe giden tabil yol Kara - mandan geçiyordu. Kalenderoğlu, Ekmekçizadeyi pusuya düşürmke için bütün kuvvetini yanına ala - rak o tarafa havalandı. Ekmekçi - zade bunu sezmisti. Eskişehirden sola saptı. Ankara yolunu tuttu. Buyol biraz uzundu; güçtü. lâkin emniyetli idi. Ona da bu lâzımdi; ömründe nice yollar aşmıştı ve buna ancak sağlık sayesinde ma - vaffak olmuştu lık olduktan sonra yol ne kadar uzun ve küç O. lursa olsun gecilirdi, Kuyucu Murad Paşa $'Temmtiz 1608 de Göksun yaylâsında Kalen- deroğlu Me karşılaştı. Bozguna uğ- rattı ve bu eşkiva reisi İrana kaç» SON POSTA Resimli Makale: takdirde ei şekli tamamee crm le harekete bikim Tarihten smrfaları Sarayı ve devleti :““ parmağında oynatan Fırıncıoğlu (“ Son Posta, nın tarihcisi yüzyor z mağa mecbur oldu. zam Ankara vanın vasına geldi, hra sadrâ - 4 Çubuk o- ve çadırları « iz dinlenmeden başka eş - kiya peşinde Sivasa ve daha ötele- ire git rından nlar vaptırdı. Bu sıra. dave Nasuh Paşadan sonra Ek - mekçizade Ahmed Paşa ile Kara. man valisi Zülfikar Paşa yet “İle »r. Murad Paşa Nasuh Paşaya di mişti kiz — Niçin geç kaldın? Biz mağ. Mib olsaydık, siz yalnız başı Kalenivroğluna xarşı durabile - cek miydiniz? Kuvvetli İslâm ordusu ondan zayıf bir İslâm or - *“İdusuna yardıma gelmiyecek olur- sa ne lâzım geleceği hakkında s0- rulsa ülemanın cevabi ne olurdu? Aymi suçu Ahmed Paşa da iş lemişti; Nasuh Paşa yumusak baş- k davranarak başını kurtarmıştı amma acaba o kurfarabilecek m di? Cezi SIZ. kalatağını hıç ümid et- Murad Paşa zafer- den mes'uddu ve bu zaferin zekâtı olarak da Ekmekçziade : kar Paşanın hayatlarını Ahmed Paşa ceza ihtimalini ve (Arkasi sayfa $ $ sütm 5 te) İSTER iNAN, Ajansa bakiyorsunuz: Memleketimiz hakkında bes - lenmesi muhtemel Olan tasav - vurları tahmin eden bir telgraf Radyoyu dinliyorsunuz: Ateş dalgasının yakin bir is - tikbalde nereye kadar gidebile- ü anlatan bir tahmin, bu a- rada da Türkiyeye gelmesi ku - laklarımıza çarpiyor. Arkadaşlatmızdan biri bu gi- bi haber ve tahminlerin hiç ol - mazsa teyakkuzumuzu artırmak gibi faydalı bir tarafı olabilece - Zini düşünmüş. Haklıdır. İl su ölap olmadıklarını İl noktasına gelince, bu Bayburdda asilsrin başla-| » Milletlerine hizmet etmiş, adlarmi büyük hiz- eştirmiş büyük devlet letlerinin menfaati ve faydası ette büyümüş olduklarını görürsünüz, ferdin metlerle ebed tetkik ediniz. Al! gerrüd ettikleri ni a his az cok | yer alabilir, Natıralar Babıdlide kitab kaplarının yapılışına dair ve kapa Yazan: Halid Fahri Ozansoy Yam hayatıma aid hâfıralarını senelerdir bu sütunlarda yazmak tayım, Her zaman: — Artık bitti, diyorum, bundan sonra hoğü gide çek bir hâtıram kalmadı!. Fakat hayrett Bir müddet sonra, herhan 8 bir tesadüfle, bü hâlıraların bu tinsten başkalarını da hatırlayor ve: — Bir gün şunları da yâza- yım!» diyorum, İşte bugün gene böyle birkaç hâtramı kaydedece- ceğim, I «Baykuş» ve köpek meselesi Darülbedayide «Baykuş u ilk pek kalabalıktı ve üstelik Süley- man Nazif de davetli olarak bu piyesi dinlemiye gelmişti, Ben, bilhassa, büyük uzun masanın bâa- şında muhteşem bir Asur büküm- #ibi oturan bu heybetli mu- rden duyduğum endişe ile k perdenin son ında kalbimin çarpıntısı çoğaldığım hissediyordum. Niba- yet. umumun sükünu içinde, ilk perdenin bittiğini haber verdim ve mevzuun ne derece alâka uyan dırdığım yüzlerde okumağa çalış *em. Öyle ya, bakalım, bir çocuğu hasta, diğeri okarakış gecesinde karlar #cihde köyden kosabava doktor getirmeğe gitmiş olan ihti- yar köylünün macerasını kâfi de- recede dramatik bulacaklar mı idi? İlk perdenin sonunda köye gi den çocuk dönmüyor, sadece kö- peği meydena çıkıyordu. Bunun üzerine ihtivar'baba ile misafiri olan derviş, hemen, gideni ve gel. miyeni aramak için dışarıya fırlı- or, perde de burada kapanı - du. Baktim. mecliste sessizlik büyü dü. Gözler, üstad Süleyman Na - zilin üstünde,.. Bütün heyet aza- önce onun: fikrini anlamak . Bereket versin ki, «Batarva ile ateş» o muharriri-in- tıbamı fazla geciktirmedi ve par mağile beni gös k hakkımda 5 il baldğah de yo necek derecede savurdu, Bunun ü İSTER INANMA! haber ve tahminlerin hangi kay- naklardan geldiklerine bakmay! tavsiye ediyor. Onda da haklıdır. Eski zamanda da mekteb m - ralarında gramer tahlil yapar - ken daima: — Niçin ve neden sualine ce- vab aramayı tahmin ederlerdi. Bu gidişle muharebe! — Niçin ve neden söylüyor - lar? swalini günde binlerce defa tekrar edilen bir araştırma vası - tan haline getirecek. Bir şey işit- tik veya okuduk mu derhal ken. i kendimize soracağız: — Niçin ve neden söylüyor - lar? İSTER iNAN, İSTER INANMA ! adamlarınn: hayatlarını nde histen te» n milletlerin hayatında en Bonrayağ ksız kitablar ten takdir sesleri yükseldi ve Hü- seyin Suad Bey: — Haydi şair, dedi, çe < buk ikinci perdeye başla baka İşte tam bu anda masanın e ucuhda, bir müddettir âdeta uyur gibi gözlerini kapamış düran İb - nirrefik Ahmed Nur Bey silkin rek doğruldu, bir lâhza - hayrı etrafına bakındı, sonra eser hak- kında sadece şu mülâhazayı yü - rüttüz — İyi amma, bu köpeği sahne- ye nasıl sokacağız? Merhumun o nüktesini, yahud o arda hiç kimsenin. hartı olm- yan o dikkatin! asla unulama Tani eseri can noktagışia kav mıştıl n «Rafael» ile «Nedim» in kab resimleri TLamartine'den tercü- m roman, «Nedims de be manzum bir pivesim.., Bunla duker gülünç bir kapak hi. asl inkini anlata - Lamartine#'in o Grazielle'sı Rafael'inin yeni bir tercümesi yapmamı, bana Kanaat kitabev 5 teklif etmişti. Bu| güç işe bağla m. Güç diyorum, çünkü her fki eser de romantiz. min tasvirler ve uzun cümlelerle| dolu tipik iki nürunes'di Graziella,nın tercümesi den fazla sürdü ve kitab basla” bil. di. Ben, (bu esnada Refsel'in ter - cümesine el atmıştım. Bir yıl da böyle geçti ra şimdi, bu ikinci romamn basılmasına gelmişti, Bu iş de başladı. Bir taraftan Rafael'in formaları Basıhırken, bir gün tübhanenin camekânında kapağı güzel resimli bir Graziella nüshası gördüm. Hal- buki evvelce b: mış olan resimsizdi, Bunun üzeri yi Bay İlyasa sordum. Buna: — Mevcüd olan nüshâların €s- ki kablarmı çıkarstım, bu yeni ka- pağı #aktırdım! Dedi. — Resmi kim yaptı? Diye sordum, — Ash fransızca lüks bir nüs - hanın kavnağıdır. Haşet'te var. Onu kopva ettirdim. İ “Hakikaten baska bir gün Ha - ile !wve renkleri oldukça rruhafaza e- dilerek türkçe cildin üstüne ikti. bas olunmuştu. Bu sonradan ya- pılan fazla masraf, kitabcnın zevkli bir dakikasına rastlamış de- mekti, İcabında cömerdiiğine de zatmıyalım, aradan ay daha geçti. Rafael'in de son forması ba- sıldı. Bay İlyas o zaman bana Şu- nu dedi: — Azizim, bir resim de Rafa - el'in kapağına bulsak... Fena olmaz. Lüks koleksi - yondan gene İstifade edin. — İyi amma Rafael'in lüks ta- bı yok. — O halde? — Ben düşündüm. Siz arasanız — Fen nereden bülavm? — Hele hele kitablarımzı bir &- İtıfların mâna ve şamulü fistemiştir. iti, Kapağındaki resim, el iç bir şahid oluyordu. Her ne ise, u-||l Ma yıs 3 Barda cinayet minde bir polis me öldüren ve ilama m üm edilen yaptığım- dan dolayı Ağırceza mahkemesin- ce hapis öezasına çarptırılan Bah- riyeli namile maruf Salimdir. Azılı subikal: bu cezasını bitir- dikten sonra, gene rahat durma- mış, bu defa işi eroin Kaçakçılığı- na, dökrmi r. Son defa kaçakçılık suçundan 14 ay hapse mahküm edilen m, cezas inal ölerek bundan on gün evvel hapishaneden cıkmış. 'Unkapanında Demriyolu cadde- sinde bir öy tutütak burağn met- resi Mükerremle birlikte na ğa başlamıştır. Xfükerremi çok se- ven ve o nisbette de kıskanan Sa- lim, seneletdenberi” beraber vaşa- dığı bu kadına bir türlü Kimad c- dememekte, ondan süphelenmek- tedir. Bu sebeble Bahriyeli Salim, Mükerremi 'müteadaid. defalar bi- çakla yaralamış, hatâ bir keresin- de de genç kadının yüzünü jiletle kesmistir. Salim evvelki gece Mükerrem- le beraber Böyoğluna çıkmış, O- nunla birlikte Galatasaray rındaki Ova batına iştir, Burada metresile saat 72 ye ka- dar oturan sabıkalı, fazla miktar da içki içerek adamakıllı kafayı tütsülemiş ve bu arada. Müker. remle uzun bir münakaşaya tutuş- muştur, Bir müddet devam eden bu mü- nakâşanın mevzuunu gene bermu- tad kıskançlık teşkil etmiş, Salim gerç melresine az sonrâ ağır kür fürler savurmağa başlamıştır, Çok asabi bir kadın ölân Mükerrem, bu küfürlere ayni siddetle muka- bele edince, bu sefer iş büyümüş, ikisi birbirlerine girmişlerdir. Bu esnada Salim tabancasını çekerek. kendisile boğuşmakta 0- lan Mükerreme müteaddid dafa- lar ateş etmiş, genç kadını kanlar icinde yere sermiştir. Azılı sabi- kalı bu cinayetini müteakıb sürat. le bardan uzaklaşmış ve bir semti meçhule kaçmıştır. İfade veremiyecek bir halde Beyoğlu hastanesine kaldırılan Mükerrem, aldığı yaraların tesiri- le ölmüştür. Adliye doktoru Hikmet Tümer tarafından muayene edilen Mü- kerremin cesedi takibata esas ol- mak üzere morga kaldırılmıştır. Zabıta tarafından şiddetle takib dilmekte olan Salimin bugün yö kalanması muhtemeldir. Askeri ceza kanunu Ankara, 2 (Husnsi) — Askeri ceza kanununda mevcud hususi ün tayini hükümet bir tezkere ile Meclisten Bu husustaki tefsir milli müdafaa ve adliye encümenleri ta. r an hazırlanmıştır. raştırın; ufak da | bulursanız biz büyükürüz, o model üstüne bir restama yeni- sini yaptırrız. günlerce ari a dım, taradım, hi n elde edemedim, Niha yirmi yılık Confetenela nüshalarını a - raştırdım. Bu son araştırmada, yal hakkmdaki bir konferansın içinde labildim. Bu resim, romanın kah- ramanı Rafael'in sevdiği kadının hakiki resmi idi, Konferansta ve- rilen malümata göre romanda Ju- lie diye ismi geçen bu kadın Pa- Piste hakikaten yaşamıştı ve bir firikçinit karısı idi, Bu resmi ka- pak yapabilirdik. Yapahilirdik amma, resim ufak ve siyah bir şeydi. Eski bir çerçi ve içinde göğsü amk bir'kadm por. tresil Şimdi bumu bir ressam -ala- cak, buna göre bir resim uvğu - racak! Eh, sartık orasını da Bay İlyas düşünsün! Ertesi gün Conferencia'nın © nüshasını alıp kütübhaneve cit - (Arkası sa;

Bu sayıdan diğer sayfalar: