26 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

26 Mayıs 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Trabzonda Şehir imar hareketleri hızla devam ediyor Trabzon (Hususi) — Bir müd. Hettenberi açılması tasavvur olü - Ban Akçaabutla Trabzon arasındaki sahil ilüsak yolu valinin ve beledi- ye reisinin geyretile son günlerde inüteahhidine ihale edilerek - inşa. gina lananıştır. Trabzonla Ak . çaabadı sahilden birleştirecek olan bu yol Trabzonua çehresini değiştir) mesi baktımnıdan fevkalâde haysti bir ehemmiyeti haizdir, Moloz civa rından başlıyan bu yolun güzer - gâhında Tabyaönü adı verilen mev kide de ayrıca bir şehir lokanta ve| gazinosu yaptırılman takarrür et - iiğinden bu binanın da ihalesi mü. teahhidine yapılmış ve süratle inşa. Bina devam olunmaktadır. Trabzonda bir muhtar mahkemeye verildi Bamnın Zanoy köyü iğı yapan Ahmed Akgün kendi köyün deki borçlulara Ziraat Bankasın - Han fazla mesir aldırmak için nü - fuslamnı çok göstermek £iddiasile #oahkemeye verilmiştir, Söğüdde bu sene meyva yok Söğüd o (Hasust) — Her sene Berice binlerle kilo kayısı, zerdali, armud, elma, kiraz ihraç eden Sö. ğüd mintakası bu sene bundan mah ağaçları mey- . Bağlarda da Trakyada tezgâh kursları Edirne (Hususi) — Uzunköprü Bün Kurtbey, Bayramlı, Havsanın Hasköylerinde üç ay evvel açılmış olan tezgâh kursları ikmal edilmiş ve bu kurstan çok faydalanan köy. Şülere tezgâhlar tevzi edilmiştir. Bu defa İktsad o Vekâletinden tergüh malzemeleri de Meriç, İpsa- la, Keşan ve Uzunköprüye gönde- rilmiştir. Mintaka | İktsad Müdürü B. Ali Alaırt kaza merkezlerine gön derilen bu malzemeleri köylere tev #i etmek üzere Uzunköprüye git - miştir, Hasköy kursunu idare etmiş olan öğretmen İbrahim Kaçar da Keşa» nin Paşayiğit kursunu açmak üzere p köye gönderilmiştir. Söğüdde koza mahsul Söğüd (Hususi) — Her sene 200 bin kilo koza mahsulü çıkarıp bu kozaları kazamızda bulunan üç İpek fabrikasında ipek haline geti. rilerek hariç piyasalai sevkeden Söğüd mintakası bu sene 100 bin kilo koza çıkaracağı tehmin edil. mektedir. Şiddetli soğuklarin dut ağaçları. na yaptığı tesir yüzünden dut yap- rakları yarı yarıya düşmüştür. Halk koza tohum paketlerini yaprakların idare edemiyeceğinden topraklara gömmektedir «Son Posta» nın tefrikam: 59 AS “Apustol, Temelle Şetvanın, Ha-| va-Cıva kıyafetinde serbestçe hare ket edebilmeleri, oturup, kalkma- Jarı, birbirine iyice alışmaları için günde üç, dört saat bu kıyafette dolaşmalarını lüzumlu gördüğün. den Şetvanla Temel bu müddet aarfında (birbirine sıkı sıkı bağlı kalırlardı, Şetvan için ne ruhi a- zab, ne manevi işkence müdde - tiydi, her gün tekerrür eden bu birkaç saat!... Acib bir tesadüf, veya Melpo- menin şeytani bir hud'ası netice si olarak, Temelle Melpomeni- nin sevgi tezhüratı hep bu saat - lerde vukua gelirdi. İlk günü Şet- vandan korkmuş olan Melpomeni şimdi meşhur cüzdanın kaybolma. sından Kendisine zerre kadar şüp- he dokunmadığını görerek bu kor kuyu tamamile silmiş, unutmuştu. Temelle Melpomeni -bu edepsiz hayasız mahlük!- biçare Şetvanı pek müşkül mevkide bırakmak - tan âdeta mütelezziz oluyorlardı. Şetvanin: — Yahu, susun, etmeyin, ey- lemeyin, sizin hesabınıza ben W- tanıyorum!,,. İzmirde h siperini ken İ kapalı olarak İzmir (Hususi) — Hava taar -) ruzuna karşi pasif korunma faali - yeti şebrimizde hararetle devam et mekte, vatandaşlarımız vilâyetin; neşrettiği tebliğ ve broşürlere uy -| gun bir şekilde siper kazmaktadir-| Aa | Mıntaka tali komisyonlarile ma-| halleler yardımcı komiteleri, her akşam toplanarak muhitlerinde aile ve umumi siperler kazdırılmasını ve kazdırılmış olanlarının tatbik hu - suslarını müzakere © etmektedirler, Bu hususta karşılaşılan güçlükler, pasif korunma talimat ve nizamna- mesine uygun olarak, tali komisyon İlarla mahalle yardımcı komiteleri- nin verdikleri izahatle bertaraf edil. broşürlerde de kaydedildiği üzere, kazılacak o siperlerin derinliği iki metre ve genişliği 80 santim olacak ve üzerleri örtülecektir. Bazı mın- takalarda kazılan siperlerin üstleri açık birakıldığı ve etraflarının ni. zamnamece tesbit edilen şekilde kum ve yumuşak topraklarla tak- viye edilmediği görülmektedir. Bu gibi sipedlerin mizamnameye uy - gun bir şekilde yapılması ve yapı. lacak teftişte noksansız olarak gö- rülmesi icab etmektedir. Yurddaşlarımızın vilâyetçe neş redilen broşürlerde krokileri bulu. nan siperlere uygun olarak alelâde çukur kazdırmak suretile siper vü- tude getirilmiş ve yapılmış addedi. İemez. Bu hususta bilhasan mahalle yardımcı komitelerine müracaat e- derek izahat ahnması muvafık gö.! İrülmektedir. Bazı vatandaşlar aile ve müşte- rek siperler içim evlerinde ve mahal İlelerinde müsakl yer olmadığından bahisle siper kazdirma & faaliyetine başlamışlardır. Halbuki hava ta - Jarrorlarına karşı pasif korunma ta. mat ve nizamnamesi, bulundukları yerden on dakika uzak mesafedeki sahalara kadar siper kazmalarinı vatandaşlara mecburi kılmaktadır. Bilhassa fabrika ve müesseseler bu siperleri kazmağa birinci derecede mecburdurlar. Bugünkü şartlar altında girişilen korunma faaliyeti tedafüi ve ihtiya- ti bir tedbirden başka bir şey de - ğildir. Ordumuz muhtemel bir teh- likeye karşı nasıl hazırlanmışşa ve İbü hazırlığı gün geçtikçe nası! iler- letiyorsa milletçe de buna uygun bir İtempo tutmağa mecbur bulunduğu.! muz şüphesizdir. Türk milleti, biz- zat kendisi olan ordusile daima be. raber hareket etmiştir ve daima be- raber hareket erim Dahiliye Vekâleti tarafından gön- derilen bir tamimde, muhtemel bir hava taarruzu esnasında halkın cad de ve sokakları dökülerek kaçmıya Bazan, bir sarhoşluk, bir sefa - het gecesinin insanı nerelere ka - dar sürükliyebileceğini düşüne kendini misal olarak gözönünde bulunduran Şetvan bir daha rakı içmeğe, selahetin önceden tatlı fa. kat sonradan acı meyvasını tatma- ğa tövbe edecek oluyorduysa da Temelin ısrarı karşısında bu gü - nahları tekrar işle, mecburiye- şünerek, gü - nahlarma tövbe bozmak günahını da ilâve etmek korkusile tövbeden sarfı nazar eyliyordu. İçini çeke- rek: . — Bir uçuruma yuvarlanıyo - ruz!..,. Bakalım nereye kadar yu- varlanacağız!... Diyor, eski temiz, dürüst, e - debili, terbiyeli hayatını - bazan da, fakat nadiren, Didarı - düşü - nüyordu. Maamafih oderunundan arasıra yükselen bir ses vardı ki kendisine iyi telkinlerde bulunu- yordu, Şetvan, ber şeye rağmen temiz bir kalb, nerih bir ruh mu- hafaza etmeğe muvaffak olmuştu. Temelle bu sıkı rabia, bu her - POSTA Memleket Haberleri) alk kendi disi kazıyor Faaliyet hızla devam ediyor, siperler iki metre derinliğinde ve üstleri hazırlanıyor teşebbüs etmesi büyük zayinta se. beb olacağı ve büyük şehirlerde bu suretle kurtulmağa imkân olmadı-! dani, bunun Belgrada yapılan hava) bücumlarnm feci meticeletinden anlaşıldığı kaydolunmakta ve pasif) korunma mevzuatımızıa göslerdiği| esmalar dairesinde ve korunmanın) ems “faydalarına uygun olarak bir) hava hücumu esnasında şahsen ko.| runmak için lüzumlu olan esaslar bildirilmektedir. | Tokad Halkevinde faydalı çalışmalar Tokad ( Hususi ) — Şehrimiz) Halkevi üyeleri muhtelif sahalarda. ki faydalı mesailerile muhitin alâ - kasmi toplamaktadırlar. edilen lisan kursu, omuallim Jale Bayderenin idaresinde muntazaman | derslerine devam etmektedir. Bil.| hassa Fransızca takrirlerinden orta mekteb talebeleri istifade eylemek- tedir, Bayan Yalçınalpın emeğile Halk evinde vücude getirilen şapkacılık ve modelcilik atelye ve kursu da bir çok mümtaz kadınlarımız ve genç kızlarımız tarafından günü gününe İ takib olunmaktadır. Musiki öğretmeni Hayri Yenigün teşkil ettiği mandolin kolile Halk evimizde erk, uk konserler vermek. Bu cümleden olmak üzere tesis | tedir. Müzik kolunu teşkil eden kü- gük üyelerin bu konseri halk tara. fandan büyük bir alâka ve takdirle dinlenmektedir. Adanada Adana (Husus) — Adanada, a-! fak cadde kenarında inşa edilmekte oğan İsmet İnönü okulunun ikinci kisım inşaatı başlamıştır. Bu güzel okul binasi bu yaz sonuna kadar ta. günlük, her saatlik münasebet Şet vandan başkasını kim bilir nere- lere sürüklerdi!... Üzüm baka ba- ka karardığına hazaran, taban ta. bana zıd tiynetli bu İki şahsin bu kadar srkı temasından nasil bir tesir hâsıl olacağını düşünmek, tüyler ürpertmeğe kâfidir. Çünkü herkesçe malümdür ki insanlar za. yıftır ve kötülüğün zâf üzerinde. ki nüfuzu iyiliğinkinden çok kuv- vetlidir. Bu itibarla Şetvanın kısa bir zamanda Temel gibi edebsiz, hayasız bir adam olması lâzım ge- liyordu, Fakat Şetvan, buna mahal bırakmıyordu; bilerek değil, gayri şuuri olarak bırakmıyordu; Zira «sütü temiz» tabiri tam manasile kendisine okullanılabilirdi. Evet smet İdan Beyoğlundaki Şetvanın, daha doğrusu salihattan olan merhum validesinin sütü te - mizdi. Bundan başka terbiyesi de sağlamdı. Temel gibi ağzı bozuk. eli çabuk, haşarı, hırçın ve bunla- rın hepsini ifade eden (külhanbe- yi) değildi. Olmasına da imkân yoktu. Belki üzüm baka baka ka. rarır, İakat Şetvan temas ede ede Dilekler tiyaclar Sındıgı - Balıkesir posta- ları münasib şekilde tanzim edilmelidir Balıkesirden yazılıyor: Bu - raya Balıkesirden Pazar kö - yünden maada hergün posta gelmektedir. Bu postalar her sabah anat dokuzda Sındırgı- dan, saat on ikide de Balike - sirden hareket etmektedirler. Sındırgı - Balıkesir arasim 0- tübüsler bir buçuk, iki saatte katetmekte ve postaların Ba. hkesirden 12 de hareket et - mesi İstanbuldan gelen gaze - teleri ertesi gün okutmaktadır. Balıkesirden o hareket edecek postanın İstanbul postasini al dıktan sonra kalkması, İstan- bul gazetelerini günü gününe okutacaktır. Postalar bı gö. re tanzim edilse çok iyi ula - caktır. Umum müdürlüğün na. zarı dikkatini celbederiz. Milli Şefin fotoğrafileri Söğüd e Halkevine talik etildi id (Hususi) -— Büyük Milk Şefimiz Cumhurreisimiz İsmet İnönü| nün kazamız halk partisine arma «| ğan ettikleri imzalı fotoğrafları .9 Mayıs günü parti mensuplan, me. murin ve halkın tezahürleri arasında şeref mevkiine konulmuş, halk Mil- İk Şefimize karşı bağlılık tezahürle. TÂ göstermiştir, Edremid hükümet konağı tamir edildi Edremid (Hususi) — Edremid hükümet binasinın tamiri ve bazı kısımlarının tedilâtı işi bitmek üze, redir. 1700 bira sarfile yapılan bu işlerle hükümet binası daha güzel bir şekil almıştır, Okulu nönü 2 mamlanmış ve burada önümüzdeki yıl tedrisata başlanmış olacaktır , Gönderdiğim resim bu okul inşaatından bir safhayı göstermek. tu Temel olamazdı. Nihayet kaç zamandır bekleni- len umumi provalatın birincisi ta- rrür etti. Bu provanın v lev basında ilân edildiği veçhile öğ - leden sonra birde yapılacağı hal- de Apustol sabahın erken bir saa- tinde Temelle Şetvanı Samaiya - cambazhaneye nakletti. Burada kendilerine bir o- da tahsis etmişti. Kapısının üze - rinde (içeriye girmek kat'iyen ya. saktır) yazılıydı. — Burada kalacaksınız. Dışarı çıkmak yok. Kimseyle görüşmek yok. ses çıkarmak yok:,.. Haydi, soyunun!... Size yen! bir elbise yaptırdım. onu giyeceksin Dedikten sonra masanın üze - rinde duran muazzam bir paketi açıp içinden Hava-Ciyanın halk huzuruna çıkmak için giyeceği el- biseyi çıkardı. Bu elbise şekil iti- barile Samatyadakinden farklı ol- mamakla beraber adi mavi keten. den değil de nar sit renginde parlak sâtendendi. Üzerindeki lâ- meler, sırmalar, pullar, kol ve ya- kalarındaki yeşil kordelâlar bu kı- yafete büsbütün acayiblik vermek teydi. Ayrıca cicili bicili lâme ter- biklerle, ponponlu, kordelâlı, yal. dızı iki uzun külân da vardı. Temel bunlar; görür görmez su, ratını astı, kaşlarını çattı. — Bu kepazelik nedir?... Sen bizi bu kıyafete mi sokacaksın?... fbeiremeğini e Yusufun galebesi Yusuf ile Pamukcon Osman beş on saniy€ durdular, sonra Yusuf kündeyi tekrar doldurdu ve hasmını yendi Nihayet; Yusufun peşkabzaları (yorlardı. Osman öyle kolay, kola? n pehlivanın sökü du. elinde olarak! yenilecek pehlivan değildi. p çıktı. Bu, dehşetli bir zor) Yusuf; hasmını kucakladı, mü * faha etti, Edeb ve terbiye daire * Yusufun, boğmalarına ve boyün-İsinde kazan başına geldi. duruğuna Osman pehlivan büyük bir metanetle mukabele ederek da- yanmış ve paçaları | bırakmamıştı Ne çare ki, paçalar kopmuş elinde kalmış Osman pehlivan fena halde # nirlenmişti. Öyle yenilmişti ki; 89 sı İtiraz edecek yeri yoktk Yusuf; hilâl gömleğini giydi. © Mni yüzünü sildi. Hasmile par*8 Osman; paçalar elinde doğrulup) toplamıya çıktı. kalktığı zaman, Yusuf da boyundu. ruğu sökmüş Ozman; elinde duran kopuk bağlarile Yusufa doğru attı ve sırtını dönüp yürüdü. Bu hare- ketile hasmına demek istiyordu kit «Al paçalarını, işte: buna pençe derler!.. Böyle kopanrlar adamin yeniden tak ve bağla paçalarını gel karşıma...» Pamukconlu Osman, Yusuf ka- dar okkalı değildi. Fakat; usta bir pehliyandı. ,Gü- Teşin inceliklerine vâkıftı. Yusuf, hasminın bu” hareketine fena halde sinirlenmişti, Kazan ba- pna gidip keçeböhdlerini | bağladı Âyan ve beylerin birer o gümüt çeyrekten tutunuz da, birer altın İ- keçeleri) raya kadar bahşiş verenleri vardi Yusufun el peştemalı para dolmu” tu. Parsa toplandıktan sonra, Şum- nu beylerinin çadirina geldiler . ÂAyandan biri parayı ayirdeti. Y& nun Yusufa, yarısını da Osmas pehlivana yolladı. ; Şimdi, Yusuf oturmuş güreşleri seyrediyordu, Görmediği oAdalinin, Karagöf Alinin hasımlerile nasıl tatuştuk * larını, ne yarda pehlivan olduklas rına dikkat ediyordu. Yusuf; Adalyi usta bir pehlivat Yağını tazeledi. o Osman da yağını) olarak bulmamıştı Zorlu; kuvvet tazelemişti, Seyire: ediyordu. Güreş tekrar başladi. Osman kı li; darblı bir pehlivanlı, lâkin, ince » Yusufun güreşini takib!bir pehlivan değildi. Karagöz Aliye, bayılmıştı. Fev- lâde bir pehlivandı. Hanço gibi. pehlivan tekrar daldı. Tutturamadı.|usta bir pehlivana neler yapmıy Bir aralık, Yusuf hasmına çapraz girerek bastırdı. Ve kuvvetli bir sarma taktı. Osman pehlivan; sarmayı söke. rek yandan dönmek istedi. Yusuf, hasmının bu açık boşalı- sından istifade ederek oturak kün. desi aldı. Osman pehlivan, havala- niyordu. künde, nihayet; ayak kün- desine kadar yükseldi. Osman yeni. liyordu. Lâkin, çok usta olan Osman; Yusufun kündeyi aşırmasını bekli - yordu. Çünkü; mukabil oyuna geç- miş, eli ile hasmma topuk elliyecek vaziyet almıştı, Yusuf; o hasmını topuk elleme oyununa için çalışıyordu. Beş on saniye; iki hasım bu va- ziyette kaldıktan sonra Yusuf kün. doldurdu ve Osmanı kantarlıyor, düşmemek dar ya, Yani; diğer pehlivanlar birbir - lerile meydan yerinde çarpişirlar - ken, Yusuf işini yorulmadan çarça- buk bitirmişti, Adalı, bu hali yan gözle hem, güreşiyor ve hem de seyrediyordü Yüreğine büsbütün kurd düşmüş - tü, Felâketti, Yusufla yarın başbaşa kalacaktı, Hasmı, Çakır Ali dün - yada kendisini yenemezdi. Fakat; o da bu mendebur herifi meydan yerinden kolay, kolay çıka ramıyordu. Şumnu beyleri, oâyanları vesair bazı halk tabakası Yusufu alkışla” Elâlemin karşısına bu maskara kı- yafetinde mi çıkacağız”... Sen o- Ben bu elbiseyi giy - mem , Temeli bu fikrinden caydırmak için Melpomeninina müdahalesi lü- zumu şiddetle hissedilmi; müddet sonra Melpomeci geldi. Şetvanın kulaklarım tırmaladı, yüzünü kızarttı, fakat Temele el biseyi giydirmeğe muvaffak oldu. İnsanlar ne garibdir. kendilerine tehdidin, şiddetin yaptıramadıkla- rını bazan bir tebessüm veya tatlı bir söz yaptırıverir! Bu derin ve yepyeni hikmet dolu vecize Şet - yanın dimağından doğmuştu, Temel elbiseyi giymeğe muva - fakat etmişti. Fakat çok geçme - den huysuzluğuna delil olan yeni isteklerde bulundu. Evvelâ karnı. nın açlığından bahsetti ve yiyecek istedi, Karşıki lokantaya adam gönderilip yetuek getirimeğe mec. bur kalındı. Yemekten sonra Te - mel biraz uyumak arzusunu izhar etti Şetvan itirazda bulundu. — Canım nasıl olur?... Bu hal. de nasıl yatar: . Bin müşkü- lâtla şu elbiseyi giydin. şimdi on dakikalık bir uyku için çıkarmak doğru olur mu?... — Çıkarmıyalım amma ben u- yuyacağım!... Yatıp şöyle biraz (Arkası var) Bir| du. Arkadaşı Çakir Alinin, Adalı! şı kıran, kırana © güreşi harikâ idi. İlki hasım birbirlerini boyundu- ruk, elense, trpanla mosmor çü - rütmüşlerdi. Yusuf; giyinemezdi. Hasmlatı « nin güreşleri belki, akşamdan ev biter ve final güreşini o bugünden yaparlardı. 3 Aliço; Yusufun güreşini dikkatle seyretmişti. İçinden şu hükme var- #migta? —Yunufu, yenemezler... Sebebleri vardı. Yusulun da kok ları Aliço gibi, diz kapaklarından aşağı uzundu. Hasımlarına herhangi bir oyunu güçlük çekmeden taki. bilirdi. Sonra; iradeli güreşiyordu- Aliço; pehlir dan birini yol. ladı, Yusufu yanma çağırttı, (Arkası var) (Baştarafı 5 inci sayfada) bir işe yerleştirmiştik. Küçük de kolejde okuyordu. Ev, âdeta suyu. çekilmiş bir değirmeni andırmişti. Derken, karının iskemlesinin ya- nında derin bir uykuya dalmış gi- bi görünen Yoldaş, kuyruğunu üç defa yere pat, pat, pat.... diye vur u. Köpeklerin bizim duyamadığı - mız şeyleri nasıl ve çabuk duy - duklarını bil'rsiniz. Karım, — Belki kızımız damadımdır. dedi, Kulak verdik. Fakat tamdık hiç bir ayak sesi duymadık. Yoldaş gene kuyruğunu üç kere yere vurdu. Sonra yaşlılığın ve uyku- nun verdiği bir dermansızlıkla doğrularak, odadan dışarıya çık- tı, Anlaşılan mutfağa, yatağına gitmişti. Çünkü aradan daha bir dakika geçmeden döndü ve ağzın- da taşıdığı Conun terliklerini onun sağken oturduğu koltuğun önüne koydu. Sonrâ uzandı ve başını bunlardan bir tekinin üstüne yer- leştirerek derhal uykuya daldı Köpekler. hiç de anlaşılacak mahlüklar değil, dostlar, Karıma baktım.» Karım yalnız gülümse - mekle iktifa etti. Kardeşimin o le. miz Ve lekesiz ruhu sanki bütün odayı kaplamıştı Sanki karım, Con dünyanın en kibar, en halük insanıydı. dedi ve ilâve etti... — Artık geç oldu, gidip yata - hım... Sen fazla olkudun.. Yoldaşı uyandırmak istediğimi sezince de mâni oldu. — Bırak, edi. Bugece burada yatsın hayvancağız!... Ertesi sabah Yoldaşı, gene ayni yerde mışıl, mışıl uyuyor bulduk. Ayaklarının arasına almış olduğu başı terliklerin üzerindeydi. Ve artık son uykusunu uyumaktaydı. İbrahim Hoyi

Bu sayıdan diğer sayfalar: