9 Haziran 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

9 Haziran 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 Sayfa Aksarayda Halkevi büyük bir ga yretle çalışıy or Aksaray (Hususi) — Halkevi - imiz komitelerini geçen ây içinde ye milemiş ve yenilen intibab edilen komiteler başkanların seçmişlerdir. Yapılan - intihaba göre köycülük komitesi başkanlığına icra memuru Agüh Orhon, temsil kolu başkanlı- ğına Orhan Eren, sosyal yardim kolu başkanlığına İbrahim Arat, müze ve dil tarih kolu başkanlığına Naci Geçil, halk dershaneleri kolu başkanlığına Emin Sakarya, kütüb-| bane ve neşriyat komitesi başkan: uğına Osman Veysi, spor kolu baş kanlığına Muhsin Tapan, güzel san atiar kolu başkanlığı” Mehmed Ali Özbay seçilmişlerdir. Yeni heyet Haikevi ceisi Ali Gü- rünün başkanbğında (toplanarak mesai proğramını çizmiştir. program zümresinden olmak üzere Halkevinde (Obaftada iki defa halkın Omeccanen Omüayene tedavisi (oOve <bandonun - isla - h: için bir öğretmen tayini as. gari 13 günde bir temsiller verilme- si ve daha birçok nafi . hizmetler mevcud bulunmaktadır. Halkevi proğramının tatbikine geçmiş Cu - martesinden İtil halkın mec- canen muayene ve tedevisine baş - lanmış, temsil kolu da bir iki gün içinde (vereceği bir omüsamerenin pfovaladını ikmal eteiştir. Öte » denberi esaslı bir surette idame et- rilen haftalık konferanslar devam etmektedir. Halkevi reisinin ve yeni idate heyetinin feragatli çalışmaları şa - yanı hayrettir. Aile toplantıları Halkevimizin o yehi * çalışmaları serisinden olmak üzere bu hafta bir aile toplantıs tertib edimiş ve bu toplantıya bütün memleket mlünev- verleri - iştirak” eylemişlerdir. Tap - lantı çek nezih bir hava işinde 40. na ermiştir. Samsunda Mazhar Uzmanın konferansı Samsun (Hususi) — Profesör Mazhar Uzman bügün Halkevi sa. lonunda «Nüfus siyaseti ve sağlam bir nesil yetiştirmek için alınacak tedbirler» mevzulu ve çok İstila. deli bir konferans vermiştir, Kan İerans yarın gündüz tekrar edile- cektir. Ulaşta göçmenlere toprak tevziatı Sivas (Hususi) — Ulaş nahiye, sine yeni yerleşen 2ö hane göçm me tevzi edimekte olan toprağa muamelât ikmal edilmiş, buraya gelen göçmenler de bu suretle müs- tahsil “bir hale getirilmiştir. Akhisar belediye bütçesi Akhisar (Hususi) — Bu sene belediyemizin bütçesi 145 bin lira üzerinden kaymakamin © tasdikine arzedilmişse de varidatın daha“çok | ettikleri imzalı fotoğrafileri merasimle mahalli omahsusuna Bu | bahtiyardır. ve! Samsun hareketlerin şehir hergün biraz Samsun (Hususi) — Birçok A- nadolu kasabalar: gibi devlet elile| imarına pek az gayret sarfedilmiş İolan ve sirf şahsi toşebbüslerle gü- İ zelleşmâş olan Samsun, 19 Mayıs tapibinin kahramanı Mostafa Ke -| malin kurduğu cümburiyet idaresi- İle yeni baştan canlanmıya fırsat bu- labilmiştir. Eskiden sitmalı bir minika öla- rak fena bir şöhret almış olan bu - günkü mamur Samsun, bu hicab ve İren kötü vasiftan kurtulduğu için Vaktile çevresindeki sazb, kamışlı bataklıklarile, hava. sinin, suyunun fenalığı ve pençesi- ne geçirdiği kimseleri âdetâ bir de. İri bir kemik haline getirdiği sitma- İ sile maruf olan Samsunda şimdi ne İbatakhklar kaldı ve ne de sima be lâm, Evvelce buraya dışarıdan nak- leo gelen veya yeniden tayin olu. nan bir memur güzel bir şehre de- gil, sanki Arabistan çöllerinden bi. risine geliyormuş kadar &cı duyar ve pek haklı olarak korkardı. Bu- gün her tarafta fena bir şöhret al - mış olan bugünkü Samsuna diğer vilâyetlere tercihan gelmek için can atanlar bulunuyor, Vaktile milyon- larca kurbağaların seslerinden du - rulmaz bir halde bulunan Samsun bataklıkları üzerinde sahalar, koruluklar ve stadyomlar meydana getirilmiştir. Samsunun yeni Türk tarihinde çok mümtaz bir mevkii vardır.) SON POSTA da imar e hız verildi. Yeniden birçok binalar yapılmıya başlandı, daha güzelleşiyor bil mi?. Türk milletinin kalbinde ebedi bir senbol halinde daima ya. #ıyacak olan bü büyük tarihle ham Türk milleti ve hem de Samsun hal- kı en büyük bir şeref destana nail olmuş bulunuyor. Karadeniz kıy İsrinın pirlantasi güzel Samsun Her şeye, her yenil ve her türlü imar © hareketlerine (o müstahaktır. Türkün makâs talihinin o yenildiği yerler ve müstevlilerin denize dö küldüğü Akdeniz insisi güzel İzmi: nasil imar ediliyorsa, kurtuluş sava şinin ilk basa ve ilk merhale - si olan Karadeniz incisi yeşil daha fazla (o güzelleşmiye (ihtiyaci İ vardir, Bağrında 38,000 yurddaş ba - rindıran Samsunün mütehassir ol - duğu birçok imar hareketlerine 'Cümhuriyet idaremiz lâzım gelen ehemmiyetle işe başlamış olduğu için Samsunlular, bugün bu hare. ketleri görmekle sevinç duyacak bir vaziyete gelmişlerdir. Hangi cihetten bakılırsa bakılsın dalma yemyeşil bir manzara arze- den Samsun şehri mutedil me ve çok güzel bir manzaraya ma liktir, Samsunda bir taraftan bele- diye, diğer taraftan hususi (idare bugün yeşil faaliyete geçerek onu şetefile mü -| tenasib bir seviyeye çıkarmak üze- re mümkün olan gayret ve feda - kârlığı yapmaktan geri durmuyor- İar. Belediyemizin başında herkes Günkü çökmiye yüz tutmuş bir va-|tarafından sevilen çalışkan bir reisi tana yeniden can ve hayat verebil-| vardır. Şehrin (o sokaklarmı temiz mek için aziz Anadolu topraklarına! tutmak için temizlik İşleri teşkilât Ebedi Şef Atatürk ilk uğurlu adım.Jazami bir gayret sarfetmektedir.|, , iebeye verilmek üzere (Çalış.| EDI larini burada atmışlardı. İtfaiye teşkilâtı Anadoluda eşine İsunun da gene © derece imara ve| t | iB Ceyhanda irçok evi soyan bir hırsız yakalandı Ceyhan, (Hu- susi) —*Üç söne * evvel şehrimizde birçok hırsızlık, lar.yapan Kırım lim ismindeki İsabıkalı Hatay. ida yakalanmıştır. Hırsız geçen ay Burada Civanda- yak mahallesinde | İbrahim isminde birini o geceleyin öldürmek © iste- İmiş, yalnız aya. Ş ğından yaralıya. Şi rak kaçmıştı. O günderiberi takib olunan hırsız İs- ğ kenderunün Ak- çay köyünde öle geçirilmiştir. Re. simd& bu âzı hırsız. görülüyor. Hendekte — bir İ harsız çetesi Hendek, (Hu. susi) — Bir senedenberi burada birçok soygunculuklar yapan bır- İsz çebesi nihayet meydana çıka- rilmıştır. Bunlar Mehmed Emin, Hüseyin Avni, Hüseyin, İbrâhim İsminde dört kişidir. Hırsızlar ad. İliyeye verilmiş ve tevkif olun. İ oraşlardur, Çivrilde mektebliler için bir çalışkanlık mükâfatı Çivrilden o yazılıyor: Kazamız iSıtma mücadele tabibi Dr. Niyazi Köymen tarafından her sene-Çivril ilkokulundan birincilikle mezun ola konulan; kanlık mükâfatı) nerile Samsun denilince 19 Mayıs 1919fender tesadüf edilebilecek bir mü-|kol saati talebeler arasında verimli tarihini, 19 Maya tarihi hatırlanta- | kemmeliyettedir. cn Samsunu düşünmemek acaba ka- Birkaç yıl evvel (Arkası sayfa 7 sütun 6 da) TE Mili Şef Relsicümhur İsmet 7 ili Şefin resimleri Tokat Halkevinde inönünün Tokat Halkevine hediye talik artması kuvvetle tahmin edilmek «| edilmiştir. Resim Halkevlileri bu fotoğrafla bir arada göstermek- tedir. «Son Posta» nın tefrikam: 73 O ya, EN tedir. bir rekabete yol açmış ve geçen ıllara nazaran bu sene (pek iyi) lerim fazlalığı O memnuniyet verici bir şekilde tesbit edilmiştir. Çivrii ükokulundan bu sene beş talebe aynı derecede pek iyi olarak mezun olmuş bulunduğundan bun- ların arasında kur'a çekilmiş ve kura neticesinde Doktor Niyazi Köymenin (çalışkanhk mükâfatını) 382 numaralı Haydar Çorapçı kar Zanmiştır. Küçük ve çalışkan Haydara hak ettiği kol saati hususi sürette öğret- menlerinin İiştirakile buz'rlanmış bir toplantıda verilmiş ve kendisine her sahada çalışkanlığının daima mükâ fatlandırılacığı öğüdünde bulunuk muştur. Küçük de olsa Doktor Ni. yazi Köymenin kültür davamıza karşı gösterdiği bu yakın o alâkayi takdir ve tebrik etmemek kabil de- ğildir. Malatya vali muavin'iği Malatya (Hususi) — Vilâyeti- mize yeni tayin edilen Vali mua » vini Cavid yeni vazifesine başladı. yh bir idarecidir. kapladı. Elektrikler sönmüşti ranlıkta tüyler ürpertici yaygere. Aliçonun ezici kuvveti İhtiyar pehlivan Adal ıyı şiddetli tırpanlarla sersemlettikten sonra nihayet üzerine çullandı ve sırtını yere getirdi İşte; bu hali gören Adalıda şafak atkı, Roagi sarardı, İş fena idi. Lâmi cimi yok, ihtiyar Aliço, bu sefer kendisine dar getirecekti. Keyfi kaçtı. Süklüm, püklüm bir tarafa oturda. Yan gözle de Aliço- ya bakiyor, nasi olup da bu herifin bu hale geldiğine şaşıyordu. Aliço; işi anladı, Ve Adalı ile alay etmenin sırası kendisine geldi- ğini bilerek söze başladı: — Adali be!. Ne bakarsın hain öküz övündürüğe bakar gibi bel. Tânımadın ımı bel. Ahretliki. Ali go, karşinda bet, Bu mükâlemeye şahid olan peh- Hvanlardan yalnız Hanço oğlu işin iç yüzünü biliyordu. O da, dayana- tavında değil imi? Senin için geldi tel, Malkaradan buncaza, hepten öldürdün der ahretlik Aliçoyu be!. Aliço; lâfı tazeliyerek ilâve etti: — Tel heyl. süreceğiz bizim kar ra öküzün yerine bugün burada çift caz bel Sen de olmuşsun somun gi. bi be Adalı! Adalı, hitsinden (| çatlıyacaktı. Dudakları titreyerek cevab verdi: — Meydan yeri bu usta bel Ak lah ne kişmet etti ise o, olur bel, Hulâsa; ortesi günü güreş başla- yıncaya kadar Adalı ile durmadan alay etmişlerdi. : Güreş günü, eş tutunmaya gelin. ce; Adalı, Aliço ile ilkten tutuşma- İmarmak için yan çizmiye başlamiş- ji. Fakat; Aliço meydana çikip ba- — Ben, Adalı ile kozumu pay edeceğim!. Naçar, Adalı Aliço ile eş kalmış, tesadüf olarak, ödül olarak başa da bir çift öküz varmış Kazan dibinde yağlandıktan son- ray'evvelâ Aliço meydana çıkmış. Adalı, mütemadiyen yağlanır - miş, meydana gelmek için gecikir - ”Kiço: birkez © dakika meydan yerinde beğlerlikten sonra; bağır - miş: ve Hey!.. Haydi kızan bel Er - meni gelini gibi ne sallanır durur - sun orada?. Yağlansan da, yağlan- masan da hepten olacak bu iş be: Adalı; vağa bulanmış bir halde istemiye İstemiye meydan yerine gelebikmişti. Aliço; ehemmiyetsiz bir iki çit pinde. Ve durdu. Adalı; huzur peşrevi yapıyordu. Koca gövdesiln iki tarafa çırpına. rak siçrayordu. Aliço; bir an evvel işi bitirmek için ütizleniyordü. İşi çabuk bitir - mek istiyordu. Kel başında mev - cud üç dört tane kıl, asabiyetten havaya kalkip dikile kalmıştı, Vö- cudü, tavrı yirmi beş yaşındaki bir pehlivan kadar terü taze idi. Hira da yerinde olduğu görülüyordu. lar yükseliyordü. İtilenlerin, dü-|6i. şenlerin, ezilenlerin, çiğnenenlerin Üç kere; helâllaştıktan sonra; kapıştılar, Adali; yüz on okkalık gövdesile; Albçonun karşısında, w- facik kalmıştı. . Daba ilk elde Aliço; sıkı bir el ense ile karışık bir tirpan attı. Ada- li; olduğu yerden sapsız armud gi- bi sağ tarahna düşüp dizledi. Kak kar kalkmaz, bir el ense tirpan'da öbür tarafına yedi. Bu seler de ö. bür tarafina dizleyip düştü. İş fena idi. Çünkü; Aliço, ha: nı dizleyip düşürdüğü halde, tüne gitmiyordu. Demek; kıra, kıra tutar halini bırakmamak arzusunda idi. Adalı, kendini koruyor, hasmina hiç salmıyordu. Aliço da tam, Po. mak güreşi yapiyordu. Safi; tırpan el ense çekiyor, iki İde birde zoğlu, zoğlu boyünduruk- İlar atıyordu, Bir defasında Adalı man, el ense Urpanla yere düştü . Zünü ve bozuk düzen karşısına gek diğini görünce; aşka geldi İhtiyar bir kurd gibi seslendi: — Haydi bet Kızaüöse.:. Meydana yerinde güreşen başpeh- livanlar bile merakla ara #ra gü - reşlerini bırakıp Aliço ile Adaliya bakıyorlardı. Malkarablar bağırıyorlardı. — Yedirin mi öküzü Adalı? 'Tam, yarım saat, ayaktan Ada- İıyı ezdi durdu. Adalı, beş saatlık © güreş yemiş bir. pehlivan gibi, baldırları, ensesi şişi, Ve morardı. Kam patladı. Artık, #irâsi gelmişti, Aliçonun kalın sesi işitildi: — Haydi bel Ahretlik!, Yıldırim gibi, birdenbire Adal» nin üzerine çullandı. Çapraza (öp. Indi. Çamaşır skar gövdeyi #kıp büktü. Altına aldı. Zorla sarmayı taktı. Kümdeye alıp aşırdı. Sırt aşağı yendi. Ve aynı ile de karnına basara! — Ülen, kahpe nâlk... Gördün mü gökyüzünde yıldızcazları... iye bağığip, meydandan çe - kâldi. Güzel bir menkibe değil mi? Meşbur Aliço üc Koca Yusufun güreşleri Eski pehlivanlar arasında iki tür Ni rivayet vardır. Bir kısmı derler ki; Aliço güreşi bıraktıktan ve sah- neden çekildikten sonra, Koca Yu- suf türemiştir. Bir kısmı da; Koca Yusuf «Kırk pinaran geldiği zaman'ilk güreşini Aliço ile yapmıştır diyorlar, Suyolcu Mehmed pehlivana sor. dum; diyör ki: — Koca Yusufun; Aliço ile gü- teşi yoktur, Koca Yusuf meydana çıktığı zaman Ali;o ihtiyarlamıştı. Fakat; yalnız Suyolcunun deme- si kâfi değildir. Ve Suyoleunun her dediğini de kabul etmek mecburi- yetinde değiliz. (Arkası var) a Ji hayvanların muhtelif korkunçlsiz Şükrü seçilecekti. Şükrü öte. jsesleri, görülmek ve işitilmektey-| denberi Durmuşun hasmıydı. Dur- muş ta Şükrüyü reis. görmemek Durmuş, bir tek söz söyleme-|için her şeyi yapmağa batırdı. Bi. #fcryadları kalblere bir kat daha | dehşet, zihinlere bir misli (ofazla cinnet vermekteydi. Çok geçme- den alevler göründü, Ateş her ta. İraftan salaşlırı, çadır “bezlerini öen Temelin yanında hızlı hizli| naenaleyh “Temeli zabıtaya teslim İ yürümekteydi. Nihayet arka © 80-| etmek mevzuübahs olamazdı, Het 'kaklardan Beyoğlu caddesine vâ-İşeyden evvel Temeli, ilk vapurla sıl oldular Burada Durmuş Temel) Ofa götürmek lâzımdı, Orada, me. bir taksinin içine attıktan sonra) sele şüyu bulmaması için tedbir — Seni kaç haftadır ariyo-| — Fum... Bu halin nedir? Didar Kend: tarafındân köpürü- yordu: — Başıma gelen!... Demek o. yuncu oldun ha... © yanındaki kim?... Bir aralık Şetvanla Temel çal. inakta olan marşı okumağa başla- dılar. Bunu tamamile ogayrışuuri olarak yapıyorlardı, Fakat şarkı söylemeleri Durmuşla Didarı tes- kin edeceğine, hiddetlerini bir kat artırdı, O derece ki Durmus kon- dini zapledemiyerek, Didar da, Sülünün elinden sıyrılarak sahaya atladılar, Durmuş: — Utanmıyor musun!.. Bu kılık nedir?.., Diye bağırırken. Didar: — Ben sana şimdi gösteririm, dur hele... Maymun!... Avazelerile salonu çinlatıyordu. Nörayet Durmuş Temelin,Didar la sürükleniyordu. Halk gülmeğe, islik çalmağa, haykırmağa başla. mıştı. Didar herkese hitaben: — Kocam,., Bu adam kocam- dır! Diye bağırdı. Altta kalmamak için, Durmuş ayni perdeden: — Bizim reis... Of balıkçıları reisidir!,.. Diye gırtlağını yırtacak oldu. Her ik'sinin 'bu ifadeleri salo- mun yavaş yavaş yükselmekte © lan hararetini bir anda en har de-| receye çıkardı. Dörhal o hengüme| baş gösterdi. Bağıran. çağıran, te. pinen, ıslık çalan seyircilerin gü- rültüsü gayrı kabili tahammül bir gürükü halin; aldı. Bir türlü ay- rılamayan Temelte Şetvanı birbi- rinden koparmak için. uğraşın Durmmuşla Didara gönüllü yardım- İcilar zuhur etmişti. Birkaç. saniye İiçerisinde saha sukur etmek üze.| re olan bir kale gibi muhacimlerle| sarmıştı. Her tarafı tahammülfer- kendisi de binip şoföre Sirkecide-| alınubilirdi, Temelin itibarı henüz hayvan sesleri taklidleri ortasın- sa, boğucu, çıldırıcı bir sıcak kap- Şetvanın kolunu yakaiadılir, Her) doldu. Atılan programların hava-| biri kendi tarafinş çekiyordu, Or İda uçuşması, halkın kahkahası, a. tada Hava-Civa gâh sağa, gâk s0-İ vazeleri, muziblerin, “şakacıların da, elli kişi, yüz kişi Temeli sağa, Şetvanı sola çekmekteydi. Nihayet o güzel sırmalı, kordelâlı, pompon- İu elbise yırtıldı, Apustolun ke. mali itina ile bağlamış oldüğu bağlar koptu, Şetvanla Temel de birbirinden ayrıldılar, Bunu gören halk yıkılan mabudların önünde duyduğu çılgınca hazzı duydu ve bunu salona cehennemi manzara veren bir taşkınlıkla * ifade etti, Herkes yerinden fırlamıştı.. Her kes çırpınıyordu. Herkes birbirine bağırıyordu, Koltuktan koltuğa, sıradan sıraya türlü türlü sözler teati edilmekteydi. Sinirleri tutan kadınların çığlıkları umumi her. cümercin üzerinde acı acı yükse- liyordu. Cambazhane, bimarhane değil, ihtilâl sahası değil, mahşer meydanı olmuştu 'Tam o sirada kulislerden müt- hiş bir vaveylâ koptu: — Yangın!... Yanıyoruz!.., Bir ik! dakikanın içinde her ta. rafı kesif ve boğucu bir duman İlamıştı. İtia'yenin çanları du- yuldu. Şimdiye kadar locasındaki kol- tukta hareketsiz düşüncesiz, ruh. suz kalmış olan Melpomeni yerin- den kalktı. Gözleri başından fırlı- yacak kadar açılmıştı. Kendisine doğru koşan bir itfâiye neferini görür gibi oldu. Ellerini, kollarını uzattı. Haykıracak oldu, fakat gesi çıkmadı. Boğuluyordu. Boylu 'bö- yunca yere serildi. vii tâbirin ; tam kaçır. Durmuş kaptan, manasile, yangından mâl mıştı. Temeli, kolundan sık sıkı tutarak sürüklüyordu. e Sokaklar geçilmez bir hale gelmişti. Zanne- dilebileceği gibi yeni yapılıp iki ay zarfında bozulmuş olan asfalt mevzuubahs değil, Sokaklar yan. gın dolayısile geçilmez olmuştu. Tü uzaklara kadar duman kokula- nı, ateş parıltıları, "cambazhanede- ki otelin adresini verdi. nede oyuncudur. Zor kurtardık!... Dedi. Temel başını öne eğmiş sessiz, düşünceli duruyordu. Dur. mfuşu takib ederek merdiveni çı- mez doğruca kendini yatağa attı. Bir iki dakika sonra derin bir uy- kuya dalmıştı. Köşedeki iskemlede yer alan Durmuş birkaç sigara içtikten sonra vaziyeti iyice (o incelemeğe koyuldu. Temel, kendisine (tevdi edilmiş olan on bin liralık kefalet akçesini yemişti. Buna zerre kö- dar şüphe yoktu. Şimdi, ne yap. mak lâzımdı? Temeli zabıtaya tes- lim etmek reisszi kalmış olan Of balıkçıları cemiyetinin yeni bir reis intihab etmesine yol açmak demekti. Bu intihabda hiç şüphe- ti. On bin liraya (birden Temelin hem acayib, hem parça| borç edebilir, sonra da yavaş ya- parça olmuş kıyafetini görüp şa-| vaş öderdi. Herhalde Şüktünün şıran otel sahibine, Durmuş reis|reisliğe seçilmesinin önüne izahat vermeği lüzumlu bildi. meliydi,.. — Bizim hemşeri. Cambazha-| alan Durmuş kâptan buncâ sene- Yangın çıktı |lik sâyinin semeresi olan üç bin geç göze Her fedakârlığı beş yüz elli dört lirayı bankadan alıp Temele ikraz emeği biledü. şündü. Temel, çalışkan, becerikli, ateş gibi bir gençti. Elbet bu par kip arkadaşının odasına girer girsİ rayı bir an evvel ödemek için ça- lişacak, çabalıyacak, didinecekti, Durmuş kaptan ikinci paketin son sigarasını söndürürken başını kaldırıp dışarı baktı, Şafak sök müştü, Durmuş kaptan bütün bir geceyi bir iskemle üzerinde dü- şünmekle geçirmişti amma bir ka. rara da vâsıl olmuştu. Karadeniz postası o günü kalkı- yordu. Hemen vapura atlamsık 1&- zımdı. Durmuş odadan çıktı. He. nüz uyanmamış olan Temeli otel sahibinin âıkı nezaretine tevdi & derek sokağa çıktı. (Arkan ver)

Bu sayıdan diğer sayfalar: