22 Haziran 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

22 Haziran 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A A e Pe RAM MEM Şe ge MN Yüz Ypg AM MAZ PAPAZ Bursada Koza satışlarının müte- ferrik fiatı tesbit edildi Bursa (Hususi) — Son günler. Je koza piyasasında bariz fiat yük. gekliği göze çarpıyordu. Koza Tü- zım Kooperatifleri Birliği ile tüc- carlar arasında rekabetten husule geldiği anlaşılan bu gayrıtabil reket tüccarla birlikte büyü Gkseriyeti teşkil eden Birliğe men. Sub müstahsilleri de müteessir et.! miş bulunmuyordu. Bu hususu na. zar: itfbara alan alâkadarlar Çar. şamba günü valimizin siyaseti al- anda bir toplanlı yapmışlardır. Hararet konuşmalara mevzu 0. Jan bu #oplantıda hâdise tetkik e. drlmiş, #int şekli üzerinde tarafeyn arasında mutabakat hasıl olmuş Yur. Ahnan karara nazaran mah. sukün kilosunun 100 kuruştan öşa. ğı satılmıyacağı anlaşılmıştır. Çanakkalede şehidllerimiz ziyaret edildi Çanakkaleden yaziliyor: Bir. kâç aydanberi kurulmuş olan (Ça- Dakkleden Yetişenler Cemiyeti) Konya (Hususi) — Konyanın yeni teşkil edilen kazaları arasın- dada vüâyet merkezine 131 kilo. metre mesafede bulunan «Hadım kazasi> son zamanlarla İmar hare. ketlerile göze çarpmağa başlamış- tır. Kazanın genç kaymakamı Me. Mh Muluğ iki sene gibi kısa bir 24- manda birçok işler başarmış ve ber türlü iktiyaçla gözönünde bulundurarak Hadım: bugün me. deni (bir kasaba haline getirmeğe muvafak olmuştur. Bugün seyahat maksadile veya- bud herhangi bir vesile ile Hadı. ma gelen bir kimse, Anadolu ka. sahalarından bazılarının öküz kor kutucu eski, köhns hanlarına mu- kâbil er türlü konforu haiz güzel bir otelle temiz bir lokanta bula. bilecek ve yolculuğunun bütün tescil edilir edilmez faaliyete gçe.| yorgunluklarını bir amda Uunuta miştir, caklır. Gene kaymakam Melih 19 Mayıs Gençlik bayramını Muluğun gayretlerile kaza dahilin Halkevimde vetdikleri güzel birlde yeni bir Kızılay binasn, hükü- müsamere ile canlandıran gençle.İmet ibonağı, askerlik şubesi, Parti rimiz (Mil Talebs Birliğinin) |ve modem şekilde bir Halkevi bi. Miğvından beri unutulmuş olanİnası vücuda getirilmiştir. Çanakkale şehbiliklerini ziyareti o Diğer taraftan hali inşada bulu. de bir an'ane haline getirmeyi ve|nan orta okul binası da önümüz- 55 bin Türk kahramaninı. toprak-|deki ders yılına kadar ikmal edi. larında seklıyan bu mukaddes va. İlecek ve tedris faaliyetine geçilmiş tan parçasını (Türkün Kâbesi) | bulunacaktır, haline koymayı gayeleri meyanını| Kazanın ticari ve içtimai duru. #hal etmişlerdir. munâ gelecek olursak: Arazinin Konyanın yeni ve yüzel kazalarından Hadım kazasında son zamanlarda büyük bir imar faaliyeti başladı, ticaret hayatı her gün biraz daha inkişaf ediyor biri yade ticaretle iştigal etikleri görü ide yer yer oldukça üzüm bağları. na da tesadüf edilmektedir, Hadım halkının büyük bir kıs. ma sonbaharda tohumunu toprağa atlıktan sonra az çok Aydm gibi büyük #icari merkezlere giderek kışın devamı müddetince muhtelif şekillerde iş yapar ve ilkbaharda tekrar yerlerine avdet ederler, Hadim kazasının şayanı dikkat İmevkilerinden birisi de kasabaya (15 kilometre mesafede bulunan Aladağ nahiyesidir. Aladağ, bil hassa manzaralarının fevkalâde güzelliği ve havasının serinliği İve iyiliği ile. mıntakanın âdeta İbir sayfiyesi haline gelmiştir. Na. (hiyeyi iki taraftan kuşatan Göksu ırmağı beyaz köpüklerile bü se. vimli Anadolu köyünü her an se- rin ve taze bir hava ile doldurur. Aladağ vadisinin bağrım oya. rak geçen ırmağın her iki sahili yeşil çamlıklar, bereketli tarlalar ve üzüm bağlarile doludur, Bura. larda her nevi sebze, yerfıstığı, meyvalı ağaçlar ve tömbeki ziraa- ti yapılır. “Tâmbeki bu muhit halkınm en mühim gelir kaynağını teşkil eder, Her sene elde ediler 30,000 kiloyu mütecaviz (ömbeki 12 yıldanberi İzhisar İdaresi tarafından oldukça Tür, Maamafih bu dağlık arazi için) | tahin olunmaktadır. Yurdda Ekim vaziyeti ümidin fevkindedir, hasada yakında başlanıyor Bursa (Hususi) — Vilâyetimiz- de bu seneki ekim vaziyeti ümi. din fevkinde bir bereket arzetmek tedir. Arpa orağı tamamen bitmiş tir. Köylü şimdi de buğdayları o raklamağa başlamıştır. Azami ge. lecek ayın on beşine kadar bütün mahsul âmbarlanmış olacaktır. Son yağmurlar her nevi mahsulât için bereketli olmuştur. Köylüle. rimiz bu vaziyetlen son derece memnundurlar, Mardinde Mardin (Hususi) — Bazı köy- lerimizde yeni yil arpaları toplan mağa ve harman edilmeğe başlan. muştır. Buğday hasadına da azami 15 güne kadar başlanacaktır. biyeli ağızlardan ve alâ. kadar mâkamlardıan aldığım ma. Tümat vilâyetimizin hemen her tarafında ekim vaziyetinin sevi; delemektedir. Yeni yıl ekiminden geçen seneye nisbetle yüzde on faz la mahsul elde edileceği kuvvetle Kızıltepe, Derik ve Nusâybin kazalarında yeni mshsulât daha fazladır. gksperler tömbeki zirai in fenni usullere uygun şekilde yapılması için köylülere lâzımgelen bilgile. ri öğretmektedirler, ekde ederler, Ve bunları gene uy- babası Aliço idi. Tevekkeli pehlivandı, Hem babasına pesetti. Hem de babasinin nadar vanlardan Aliço olduğuna sevindi. Fakat; bu bir sirdi: Çingene babası bilmemeli idi. tiğinden, ihtiyar pehlivan cık meydandan çekildi. Lâkin, Ali- çoyu Çingene Aladağlılar bağlarından da her)Fakat; yarınki güreşler için kendi- yıl iki milyon kiloya yakın üzüm |sinde a .. Yeni güreş Kavasoğlunnn meydandan çekilmesi ile Aliço ve Yusuf karşı karşıya kalmışlardı Şöyle bir an düşündü. Çingene) Herkes, Aliço ile, Yusufun tutuşma. karisinin gözlerini süzdü. Ta kendisi idi. Hatırladı: — Eembe! Çingene Pembel... Sordu: — Ne istiyorsun? Bunun anasilpehlivandır. E misin sen? — Eveti sen de babasi be asl karı be! — Hele, susak ağızlı Neden babası oluyormuşum be? — Senindir aslanım bu kızan... Çingeneden pehlivan olur mu? Aliço aydı. İşi anladı, Çopur da bu mükalemeye kulak o misafiri ol. müştu. Pembe; oğluna, pes et, öp baba- nin elini dedi. Meydandan çekildi. Etraftan seyirciler, çingene kar. sna bakiyorlardı. Anlamişlardı ki; Çopurun anası Aliçoya oğlunu faz- la ezmemesini rica ediyordu, Aliço; kündeyi doldurdu. Hava- verici br bollukta olduğunu müj./landırip atacağı zaman Çopur ba- basinin kispetine vurup: pesetti, Çopur vurulmuşa döndü. Demek değil, pehli.. tte peset- Ucuzca- Çopur, Aliçoya iki oldukça yormuştu. kuvvet vardı. İki buçuk anat sonra; Kavasoğlu, kadar seveyim de... kalır, ne şevk. Naime kendini bir Bu meksadla ilk hrseket 15 Ha.İbüyük bir kısmı dağlık olması) yüksek fiatlarla alınmaktadır. İn.)gun fiatlaral İnhisar İdaresine sa. ziran Pazar günü yapılmıştır: Ça») itibarile Hadımlıların ziraatten zi.İhisar İdaresi tarafından gönderilenİ tarlar. meoamesenasranananda mey yane Arl Manisa Yardımsevenler Cemiyeti faaliyetle Ta gitmiştir. Burada yapılan mera. #imde gençler heyecanh — hilabe. derde bulunmuş ve (Mehmed Ça- Yuş anxhı) na çelenk konulmuştur. Bu merasimi müteakib İngilizle- rin mezarlığına da bir çelenk ko- nulmuştur. Akşam Çanakkaleye - dönen, gençler: Anafarta sırtlarının şe. bidlerimizin kanları ile sulenerek yetişmiş çiçeklerinden yaptıkları bir buketi şehrin Atatürk Anıtına merasimle koymuşlardır. Buketi bağlıyan kırmızı korde Müda şu cümle okunuyordu: (Çanakkale Şehidlerinden Ebe- di Şete) Ürgüb bağcılarına yardım yapılıyor " Ürgüb (hususi) — Ürgüb Ziraatİ (Manisa (Hususi) — Valimizin) naklandan istifade ettiği gibi Ma.Jharb paketi hazırlsmaktadır. Bankası bâğtılarımıza yardım ya.İ refikaları beyan Aliye 'Türelin)nisa tüccarı da toptan bin Hra te.! o Ayrıca bu sene enstitüden ve pılmak üzere para tevziine başla,| riyasetinde bulunan Yardımseven.|berrüde bulunmuşlardır. arta okullan mezun olan 50 gi mıştır, Tevziai mikdarı yirmi binİler Cemiyeti şubesi, 250 &işiik| Yardımsevenler her Pazartesi.) kızımız için de bir hasta bakıcılık Hrayı bulmuştur, Bağcılarımız bu| gönüllü bir kadın grupile tam ça-| Salı ve Cuma günleri kız enstitü. |'kursu açılmış ve faaliyete başlan. suretle büyük bir sıkıntıdan kur-| lışma halindedir. Cemiyet aza taah|sümdeki hususi salonunde toplan-|mışlar, Resim Gemiyet* azasını tulmuş ve bükümeiin bu yardımı|ididleri, sinema, rozet ve graden.| makta ve bir günde 500 den aşağı! sangı bezi ve paketi hazırlarken halkı çok sevindirmiştir. parti hasılatı gibi muhtelif kay-lolmamek üzere sargı bezi vel göstermektedir Wiselerin, şapkaların, mleklerin, kırsvatların, mukemmel, .. âleminde, çam- ” İbazhanede daha “mes'uddum, — Olâbilir... Fakat sana bura. da ne güzel hayat sürdürdüğümü Pamukçunluyu paça kasnak yendi. Biraz sonra da; Yusuf, Hançoyu çaprazla yendi. Ortada, Adalı ile Karagöz Ali kaldı. Bunların güreşi denk gidi. yordu, Karagöz Ali, Adalıya dayaniyor du. Eğer, bunlarin da güreşi bitmiş olsaydı: Kalan çiftler birbirlerile tu tuşturup dömi final almiş olacaktı. Adalı, yenici bir pehlivan: değil! di. Zorlu, kuvv cüsseli imüteham mil bir pehlivan olduğu halde, zor- lu hasimlarını oyunla yendiği vaki değildi Karagözle de, güreşi denkleştiği için imhakak akşama kadâr güreşi rek berabere kalacaklardı. Nitekim; böyle oldu, Akşam ezanina kadar böğuştular,.. Nihayet, berabere kal dılar. « Güreşin bu neticesine göre; A- dalı ile, Karagöz berabere kalmak- la meydandan tamaimile çekilmiş o- Tayorlardi. Ortada; Aliço, Yusuf, Kavasoğ- hu kalmış bulunuyorlardı, Üç pehlivan arasinda kur'a ço. kip yeniden güreş | tulturmak, tek # enÇİkalanla da hasmını yenen pehliva- nin tekrar tutuşması icab ediyordu. Bütüm gece; çadırlarda münaka- şa cereyan etti, Beyler, âyanlar, pa. şalar, ağalar kimi kiminle tutuştur- mak lâzim geldiğini düşündüler. cık bir eda ile mırıldanmakla iktifa etti. İnsafsız, Dürrü iikrinde musırdı: — Gideceğim... Hattâ kapıya doğru birkaç adım altı. Naime önüne atıldı: — Hayatım nereye?.., — Hayatsız kalınız... merhametsiz) Nerede pokerler? sini istiyordu. Fakat; bazıları mütalea ediyordu: — Aliço; ihtiyardır, sonra, baş velâ, Kavasoğlu ile Yusufun tutması lâzımdır. Bunlar- meseleyi şöyle “İdan herhangi birisi gelib gelirse, © vakit başpehlivanlik için Aliçoyu tutması icab eder. * Sabah: oklu, beyler, pşalar iki taraf oldular... Kuraya razı olmu- yorlardı, Doğrusu da Yusufla Ka- vasoğlunun tutuşmaları idi. Mantık bunu icab ettiği gibi teamül de böyle âdi. Fakat; Kavasoğlu ile, Yusuf da bu şekle muvafakat etmiyorlardı. Saatlerce o birbirlerile (o güreştikten sonra; herhangisi galib gelitse,'yot- gün halile, Aliço gibi bir pehlivan. la karşılaşucaktı. İş büyüdü. Nihayet ve vali araya girdi. çağırttı. Ve dedi ki: — Oğlum, senin Aliço ile bir iki güreşin var... Yusufun yok... Bu ganç pehlivan da buraya yeni gel- iniş bulunuyor. Birak bakalim; Yu- saf ne yapacak? Sen çekil meydan. dan, ben sana başa konan iki yüz altinin yarisi olan yüz lirayı verdi- ritim... Parsa da toplarsın... Kavasoğlu bu kâr teklife razı olmuştu. Nesine lâzımdı. Hançoyu yenen Yusufun kendisini yenmiye- ceği ne malümdu?) Bir de Yusufu yenmiş olsaydı, o Aliço ile yorgun yorgun nasıl kozunu pay edebile - cekti?. Bütün bu meşkük neticeler kendisine ne kazandıracaktı? Sıfır. Cebine, parsa parasından başka ne girecekti? Derhal, kumandana ce vab verdi: var) seransamanana sase saraseresr sans 000narara sar ses da YAKINDA SON POSTA'da Sizi merakla sürük- leyecek bir eser Gönüllü fahişeler YAZAN Nusret Safa Coşkun 1941 in en şayanı dikkat romanı olacaktır kumandan Kavasoğlunu çi: Çünkü paramız yok!... - Kaç Züman- dır bir tek oyuncu getirmedik! Sözde evin erkeği olacaksın!,.. iHaydi, ne duruyorsun?,.. Git rıh- tımlara, istasyonları, nereye gb dersen gi Zengin oyuncular bul getir Haydi, ne duruyor. — Naime Dürrünün boyhuna|sun!,,. Yüzüme ne bakıyorsun öy- Teşekkür | sarıldı: — Danstan başka her şeye ben.) — Doğru... Hakkın vari... de. — Ne olursanız olun... Ben Pakiş — Bırakın beni,.. Bırakın di. siyor... di... Densı bir perde olarak kul-Jgidiyorum!... rım... Fakat bu hayat senin ol-İyorum... — Kalbimi kır'yorsun!,.. lanıyordum... Vaageçerimi... Dünyanın en büyük korkusulsun... Havyarlır istakozlar, bil.) o Dürrü güç hal ile yakasını kur- — Çok umurumdaydı, Dürrü cevab vermemişti. Acaba | Naimenin kalbini istilâ etmişti, || dırcınlar, kuş konmasları, kuştüyü | tarabilmişti, Natme yere yıkılmış — Gidiyor musun,... gidiyorsun?... — Hâyatımı kazanmağal,,. — Çıldırdın mı?,.. — Henüz deği amma, bu ha. yat biraz daha devam edetse çıl. dıracağım!... — Neden 01... — Canım ne lâf anlamezsın!... Hanım ben san'atkârım!,., San'at tan uzak yaşayamaml,.. Seni buldarılmış mıydı?... Her halde söz- Nereye İerinin tesirini hafifletmek lâzmm. dı. — Evet cicim, san'at aşkı arka. sında saha olan aşkım gizleniyor.. Senin burada, yanımda katmana bir sebeb, bir bahane lâzımdı. İşte bu bahane, bu sebeb dânstır... — Kime karşı bu tedbirler?... — Kime karşı olaca! , cama! yataklar, ipekli pijamalar, göm. lekler kıravatlar, elbiseler, ayak- kapları, çoraplar, şapkalar, hepsi, hepsi" senin olsun!,.. Ben aç kal- mağa raziyım. Tek san'atıma hiz- met edebileyim,.. Serbest bir küş tum!... Dütrü, burada bir hitabet par. çasını ibda etmenin münasib olâ- cağını düşünerek, derin bir nefes. ten sonra devamı etti: — Olur şey değili... — Sevmez olaydın!... Başlama ağlamağa!,.. — Ağlamıyorum şekerim... Ü- zülme!... Ağlamıyorum!... Naime gramotonu tekrar kurdu, ayni plâğı tekar çaldırâarak dan- sa başladı. — Bir, ki, üç, dört... Dönece - im... Oldu mu?... — Berbad!,.. — Kocanın umurundayd: sanki...) Eyvah ne yapmak Jâzimdı?,..|) — Evetl... Serbest bir kuş. — Dedim ya, olur şey değil (O ikendi hâvasında,.. Neş'enin pe-| Histen bahsetmek beyhude ola.|tum... Beni kafese koydunuz, ba- — Canım dans kim?... Senİşinden koştuğunu duydum!,.. Gcaktı... En doğrusu Dürrüye bu.|yan!,.. Kafeste ötmez oldum... Amma bu kafes altınmışl,,. Bana ne?... Evet, bens ne?... Ben san'a tamı İstiyorum... radan gitmekle maddeten ne ziya- na gireceğini göstermekti. — Buradaki rahatı nertde bu. uğ... lursun?... Naime bu işte kafese giten'n — İster aldırsın ister aldırma.| — Evet, doğru, hiçbir yerde bu.|Dürrü değil, kendisi olduğunu hak sın!... Hiç umurumda değil, De-İlamam; Burada karnım bavyar,İ|lı olarak ileri sürebilirdi. Yapma- ç d iitiz! İİ dhedienk &im?... Böyle şeyler nene gerek!.. Muallim bu derece sert ve ın - salsız olursa talebede ne heves koltuğa attı, Zaten bacakları tut. maz olmuştu. Diğer taraftan fazla ileri giden Dürrüye biraz haddini od ellerini ona doğru uzatıyordu. — Gitme, gitme... Nereye gü diyorsun?... Dürrü: — Anlarsınız!,.. Duyarsınız!... Diyip dışarı fırladı, Naime mü. tereddid, şaşkın bir müddet yerde kaldı. Ne yapacağını hebüz tayin etmemişti ki dışarıdan gelen Tur- han odaya girdi. — Ne yapıyorsun orada güze- im?... Nalmenin birikmiş olan hidde. 4i, şiddeti, . hırçınlığı birdenbire kopup Turhan üzerine bir saika gbi düştü. Naime, avazı çıktığı kadar bağırıyordu” — Ahbablarımız, bizi terkediyorlar... dostlarımız On paramız kalmadı! Sen hâlâ cambaz &ızları. le şaşkın şaşkın!... Haydi, koş de. dim... o Koşsana... Haydi!.,. Koş!... Lİ Dürrü, ıslık çalarak dan Taksime doğru de er Kalbini büyük bir meserret kapla- maktaydı. Nihayet esaretten kur. tulmuştu. Şimdi kendini san'ata, Sınf san'ata hasredebilecekti. Na menin yongun yüzünü, baygın ba. kışlarını bir daha (o görmiyeöekti Ne saadeti... Büyük bir sikıntı- dan. hakiki bir azabdan kurtul muştu. Neş'esine pâyan yoktu. Beyoğluna doğru ilrledi, Berrak, lâtif bir ilkbahar havası Beyoğlu caddesine bile güzelik veriyordu. Belki buna imkân yoktur, fakat Dürrü gibi OKafesten kurtulmuş bir kuş İçin en çirkin manzaranın bile bir cazib tarafı vardır... Dürrü her şeyi boş, herkesi güzel delmek ene ik ER Slm | epey

Bu sayıdan diğer sayfalar: