31 Ekim 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

31 Ekim 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Bir Anadolu seyahatinin notlar Afyondan trene nasıl binilir? Yazan : Halid Fahri Ozansoy enizliden Afyona dö, geçiyorum. Fakat yondan gece aktarması. bu, an. atmağa değer! çı, Anadoluda birçok seyahatle » imizin dönüp dolaşıp bağlana - Sağı nokta, Afyondur. Ekseriya #<ce, yahud sabaha yakın bura- başka bir trene atlıyacaksı- ek, kat sizin treniniz gene Heriya iki, üç, bazan dört saat va buraya gelmiştir: O halde kliyeceksiniz. Ancak bazan da, aktarma edeceğiniz tren, pek az i Yel Afyona varmıştır: o takdir pe, 896, yağmurun altında, sizi ta Tona değil, arkadaki demiryo. üstüne çıkarırlarsa biç hayret kepeyiniz. Çünkü, daha ötede ö liyen Konya trenine acele lamak mecburiyetindesinizdir. 1“ ki, bu yıl Dumlupmar yolu iç Afyona geldiğim bir gece, *», eski Afyon istasyonundan hiz, deri Sara doğru gelirken, kon - ii törün biri boyunda du. » bir memura seslenmişti: 7 Konya treni geldi mi? aranlıktan bir ses: i Geldi, bekliyor. İle © gece, aksi gibi o anda ağ iıyan şiddetli bir yağmurun Mim, «, yeni garı boylamadan iy ç © bavul, doğruca, demiryo- vay tinde ve taşlar üzerinde yu: tra, varak, arka hatta bekliyen balız, “oşmuştum. Müthiş kala » sücL |; Birinciyi arıyorum ve Me peli buluyorum. Fakat kapı- Teper #irebilirseniz.. aşkolsun! weme sandıklar ve bavullar m Li memura: MA yı ltsinlar, ii içeriye nasıl gireceğiz? över yiye PARİL gi ceva — Buna imkân var mı? Bu «| trene binemezsiniz. Dehşetle irkiliyorum: — Nasıl?.. O halde Afyon tasyonunda yirmi dört saat, elim de bavul, başka trenleri mi bek: liyeceğim? , Bunun üzerine, anlıyorum ki, iş başa düşmüştür. Ya Allah di. yorum ve sandıkların, sepetlerin üstünden, bir piramidi aşar gibi - ve asıl hayret edilecek tarsfı, üstümü de yırtmadan ve ayak. larımı kırmadan - mamın yanında, gene, fayton raba ile gezintiye çıkar gibi ra- hat ve keyiflidir! Bakın neden? Şimdi öteki aktarmayı anlata - yım: ı Denizli trenimiz, gece, Afyo. na iki saat gecikme ile gelmişti. Fakat bu gecikme, ötede Konyi treninde de vukua gelmiş. O hal- de o treni bekliyecek Şimdi garın lokan Herkes gibi, ben de, ki cimek çorbasına ve veye, çaya, biraz boş olan midem hesabma hoş geldin diyorum. Çünkü Denizliden geldiğim tren de vagonrestöran yoktu. Etrafım mahşer gibi kalaba- hık... Nedense ölgün öl nan elektrikler altında içerek uyuklıyanlar o var. yerdeki bavulların arasından ken disine yer açmağa çalışarak bos masa ve iskemle arıyanların hali firaklı... Neden mi? Zira iskem- lesinden kalkıp biraz dışarıya, garın arkasına, yahud peron ta.| rafına çıkanlar, muhakkak bu kıymetli iskemleleri, yanlarında: ki bir arkadaşa emanet etmekte- Ter! Haddi varsa bir ikincisi gel. .İFakat burada vücudu yana bü- İsin otursun! Münakaşa hazır! Dakikâlar geçti, saat oldu. Sa- jat geçti, iki saat oldu. Niha; asyonda bir hareket ve gü ğimiz tren geliyor ve herkes, ef- yası ve çoluk çocuğu ile, hattın önüne koşup yığılıyordu. Bir polis müdahale etti: — Arkaya çekilin, kaza masin, Oh! Hele şükür, tren gara irmişti. Koşa koşa yorulmuş bir oluyarak önümüzde İzmiş puflayordu. Aman Allah, ne kaynaşma! Eşyalar da insanlar gibi canlı bir hale gelmiş, vagon kapılarına m tılıyor. Ben de, güçlükle, birinci. nin kapısından içeriye atlıyo - rum: Fakat gene evvelki tecrü . belerimde geçirdiğim piramid aş ma idmanı ile sandık, sepet üs- tünden atlıyarak.. Koridor, tıklım tıklım dolu... Tabii hem yolcu, hem eşy kerek, âdeta kâğıd gibi incelte. rek ve kollara, omuzlara ve ba- caklara yapışarak geçmek usu- lünü artık öğrenmişimdir. O yan. dan korkum yok. Fakat asıl mesele, komparti- mana girdikten sonra başlıya - cakmış! Kompartimanı buldum. İçeri - de Konyadanberi yolculuk eden- ler var. Fakat elbette bir köseye ben de sığınırım. Yahud kondük- tö geldiği zaman bana baska bir yer bulur. Yüzlerinden belli, na- zik ve kibar adamlar.. (Devamı sayfa 4/2 de) Bulmacamız (Bugün sayfa 4/1 dedir) | İmparata 1516 yılında | İspanya Kralı ve 1519 yılında da Almanya İmpara. toru olan meşhur Şarl.Ken ava me. raklı idi. Bir gün maiyetinden bir muhafız askeri yanina alarak ava gitmişti. Birlikte avlanıyorlardı. Bir aralık ikisi birden bir kekliğin uç- tüdür başladı. Aktarma edece -|tuğunu gördüler. Birbiri arkasına iki tüfek patladı. Keklik, cansiz bir halde yere düştü. İreke | — Kekliği hangimiz vurduk, di. iye sordu. Muhafız asker cevab verdi: İ — Ben vurdum, haşinetmeab. Hi gitmemişti. — Yalan söylüyorsun, Diye bağırdı. İmiparstor, sözünü gö İ Şeri Ken, muhafiz grkere döne İİ CSI ta yum izine bir yumruk indirdi İmparator, o anda bu askeri öl- hiçbir zaman af dilemiyeceğim, dürecek kadar hiddetlenmişti, Fa. ket kendine hâkim oldu. Ve askerin hapsedilmesi emrini verdi, İmparatorun kalbinde bir şüphe vardı, Kekliği vuran acaba hakika. ten aşker miydi? Askeri hapisten çikartıp bu bahiste bir kere İstin- tak etti. Asker kendi vurduğunda; saçmalardan de. ruk vuran asker (|| Ya — Hayir başmelmeab, sizden Hükümdar yine hiddetlenmişti. — Ben seni affedeceğim, hayatı ğldi. İmparator, askeri affedecekti;| bağ'tlayacağım, benden at dile di. — Benden af dile, dedi, seni af. IX Yeni bilmecemiz “| Av köpeğini gören tavşanlar kaçımağa baş ladılar. Köpeği siz de görebilecek misiniz, Görürseniz olduğu ye, İre bir işaret koyun ve İ resmi gazeteden kesip bize gönderin, Doğru bilenlerden birinciye: Bir şişe kolonya, ikin. elye: Bir Atatürk tab. losu, üçüncüye: Bir gi düzüne kurşunkalem, e diğer 35 kişiye ayri ayri güzellikte via hediyeler yorum. Sen af dilemiyorsun. Hal buki cürmün ne kadar büyüktür, bir kere düşün İmparatorun yüzüne yamruk vurmuş bir askersin, Asker bu söze sükünetle verdi: — Haşmetmeab, eğer bin tane hayatım olsa, eğer siz bana bin de, fa baksız olarak yalan söylüyorsun, diseydiniz. yüzünüze her seferde bir yumruktan bin yumruk vurmak tan geri durmazdım. Şarlken düşündü: — Ne olurdu, dedi, malyetimde senin gibi bin İnsan olsaydı, seni afediyorum. Dünyayı titreten imparator, yü. rl yumruk vuran askeri affetmiş- İ i Gi cevab

Bu sayıdan diğer sayfalar: