24 Kasım 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

24 Kasım 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 İline Avrupa ve Amerikadaki talebemizin yetiştirilmesi meselesi hakkında YAZAN Profesör doktor Sadi Irmak sayı tahsilde ie Cümhuriyet gazetesinde - Daver, Amerikada Tiğ ap ebemrizin vasiyeline vöyer.. i sarelaminn harb) iği bir samanda hsasinda olduğu gibi burada da mek minde yüksek tahsil araştırma usulleri de henüz memle. ketimlar girmediğinden £ gençlerin asil istidadlarına uygun sevkedilmesinde tam bir muva'fa. kiyet gösterilemediği İleri sörülebi - Kr, Şüphe yoletur ki maarifin her sa, A-lenarlıldarı gibi psikoteknik kabiliyet merkezlerin: — yolliyarak © umumi | bir ihtisas teftişi yaptırmak faydalı | olur kanaatindeyiz. Avrupa ve Amerika tahsil mü - emeseleri hakkında daha geriiş neş- riyata İbtiyacimiz vardir, Memle - ketimizde an'aneleşen Fransiz alste.| müesseseleri | hseriknya talebe teble ebeveynin işbirliği lâztüimdir.| muayyen bir der programı tatbik mizin bu i#€ Behemehal Avrupaya gönderilsin) ettikleri hakle Almanya ve İngite. a bulman b e ak müm süreceği beli genas!n- dermemek! yanı kayıblara rr bary etmekte olan, temasi verdiği dıklari, hattâ heves o duymadılıları sahalara sevketmek bir suçtur. Tahstle gidenlerin yetiştiriMhesi meselesine gelince: Avrupalı ve A- merikalı ilim ve teknik şubelerinin aldiklari başdöndürücü inkişaf kar. şisında talebe müfektişlerimizin o « muzlarma yüklenen mes'uliyet pek munzzamdıir. MuhteKf ilim şubele - rik-| diye evlâdlarmı hiç müstaid olma.|re mekteblesinde islebenla dilediği dersi dinlemekte ve hocanın arzu tiği dersi vermekte serbest olduğu yani toplu bir ders programinin bu- | ummadığı mürsseselerle o İlk defa İtomasa gelen Türk genci bir şaşkın. lik devri geçiriyor. Bu tabiidir. Ye. İter ki bu karma karişik yollar için- İe ve sonsuz hürriyetini kullanarak İkisa bir zamanda doğru ve kestir. yıl.İrinim nasil, nerelerde, kaç yil tahsil Me yolu bulabilsin, Banum için te. a bazı asiste -| j için Avrepsya; öndermek kararin! vermiştir. Pos. gön l asi, ta ve telgraf temasının. ZA 4 talebeyi de ze öl dj bütün ” güçlü Deni ayna gibi risk. : olmassa e gel ve Amar ci bee rağ mek Mizımdi, e temasi yörümekle he- ü leceği bir karara İn birset en #mkâ. sözlerimiz ve! 0 © ml Şem bir temas için yalniz. geçirmiş ve Av- elemanlara için mem. Onun » en müsteidi har devirde > en son temamile gerçe «4 bir teşebböstür. Teda inç flar ey biliriz: y— Avrupa ve * İeceklerin inin tetmini. Yakma sele işinde birçok şe » editmiş, nihayet mek- eti ve sıkı bir imi » esas olarak kabul © * müsabaka imtihanla » iyetle İyi ve &- luğuna süpbe ik s talebey! malik ol Yazan: Cevad Fehmi Je Muhayyelem (O bu alelace! N kararlaştırdığım plânın teferrün. tını tesbit için hummalı bir fam 2 ir İşime düşüne apar imanın önüne gelmişim, Yukarı çıktım ve Neclânın dairesine gir: dim. Büfeden bir vermut şişesi #e bir kadeh pencerenin önündeki koltuklardan ir . tardum, süratle iş işim sonunu & i ya irekân kalmadı. Ars- dan yarım sanat geçmeden Neclâ | öründi. pıyı etirmekti. | gibi edeceğini bilmek kâfi gelemez, Garb üniversitelerinin ancak tarihlerinden anlaşılabilecek binbir hurusiyederi vardır. Birkaç misal; Matematik Göttingende, astronomi Prağda, gü. zel san'atlar Münühde en İyi tahsil e dilir, Tıbbın baş'angıç yılları en İyi Berlinde, halbuki yüksek sınıfları Freiberg, Zürleh, Erlavgende takib Hammiyüler | Handan da Herat değidir. Kürvüleri temsil edem gük- siyöllerin de okulnin ve yetiştleme husmiyetleri vardır. Talebe enifet. ilimiz © ağir ye mee'cliyeti olan önlük İşlerini; tedivir ödürken - b iie keme a alel tesisine diz Kinvaliak. olasi” zin edeceği istiinde o kadar büyük olacaktır ki birçok kiymetli zaman- mümkün olur, Bunun İçl.n belki rimizde hiç olmazsa belli başlı tah. sil şubelerinin o mütehassislarından mürekkeb bir mişavere heyeti bu- Tundermak olabilir, o Talebenin iyi yetişip yetişmediğini kontrol etme- nin ve talebeye fikri sahada istika. sediyoruz. Eğer böyle bir müşavere heyeti bulundurmanın maddeten imköni Avru| yoksa hiç olmazsa iki yılda bir de-iler, nihayet iki wülehasseımızı tahsil fi bir Sokakta bulunan bir cesed Evvelki gece, Küçükpazarda dev- riye gezen zabıta memurlar; sokak, ta bir gencin ölü olarak yatmakta olduğunu görmüşlerdir. Hüdiseden habordar edilen Müd. deamumilik tahkikata © başlamış, meçhul cesedin Küçükpazarda De. mirtaş mahâllesinde Şeyhdavud 10- kağında oturan Tahsin adinda bir şahis olduğu li lebeyi daha gitmeden tenvir edecek bol neşriyata İhtiyacımız vardır. | Talsbenin tahsillen dönüşte ala- cağı vazifeyi çok evvelden hazir - ilamalıyız. Bes suretle ona tam bir itimad ve huzur vermeliyiz. Verece. ğimiz vazifeler artik sadece umumi bir bilgi ister mahiyette değil, engin bir ihtisas ister kalitede olmalıdır. Yani ilmi işi bulup bir an evvel kurmalıyız. o Hayatımı O kazanmak için talebenin bir takım tâk ihti- l i düşü ne ve mesalsini i dağıtmasına lüzum birakmamalı - yız, Tahsilden dönmüş ve bir iş ba . 'pma geçmiş olanlara karş! bir bor. "cumuz da onları hiç olmazsa beş yılda bir; tekâmül kursuna yolla . bu 1idırlar. Bu dostluklardan talabemi- mak, hele beynelmilel ilim kongre. lerine iştiraklerini temin etmektir. Böyle isongreler ilmin muayyen bir id lari bedrolmaktan korumak böyle devre zarfindaki tekâmölünü derli! İtoplu bir şekilde gösterirler, Bu fır-| birisidir.) en İyi tedbir müfettişlik merkezle. satları boş geçirmemeliyiz. | Bütün bu temennilerimizin mad- İdi imkünlar zuhür ettikçe yerine getirileceğini biliyoruz. Her halde en mübi molan nokta şu veya bu talebe grupunun sikinti çekmesi ve) İya arru edilen randımanı verme » üdlerine| Met vermenin asıl çaresi badur zan. mesi gibi sebeblerle talebe gönder. İmek işini asla durdurmamak, bilâ- İkis gütikçe daha büyük sayida tale. be yetiştirmektir. Çönkü iyi kalite. büyük bir kemmiyet kadrosunun içinden yetişecektir, Milli korunma mahkemesi müddelümumisi değişli | İstanbul müli korunma müddei . urmumisi Nut Erenler bâkim sm: İna geçmiş ve Sinob ceza hâkimliği. ine tayin olunmuştur, i Yakalanan pil muhtekiri Sirkecide otutan ve Hamidiye ii 20 »umerali dükkânda anlaşılmıştır. — z akıbeti ctralmda | icabi ticaretle meşgul olan Mişon Macar, eder tahkikata devam edilmekte -| 35 kuruş flat konan elektrik pilleri- dir, Adliye doktoru Kâmil Ünsalan|ni 50 kuruştan satarken yakalan - Morga kaldirilmasina i cesedin zem üştür. zaten seni belliyormu İnanır mısın, ben ona darılacağım yerde o bana çıkışmağa başladı. Şaşırıp kaldım. Pek yırtık, pek bayağı bir kadın! Kapıyı kapattı. Şapkasını ka- napenin üzerine fırlattı. Karsıma oturarak tafsilât vermeğe başla. İS gehmadebaşnda, Milleti - trosunun arkasına düşen s0 » Yakta oturuyor. Duvarları çinko kaplı tuhaf bir bina... Oda oda kiraya veriyor! Sahanlık - lara, koridorlara ipler germişler, kurutuyorlar. Bir sürü sa "her kapıdan bir baş uza. pıyor. Haspam tâ en üst katta oturuyormuş. Kendimi minareye çıkıyorum sandım. Nihayet ka » bulup çaldım. Şarkı söyler bir sesle heceleri uzata uza- Ya tel diye bağır. Kapıyı açtım, bir oda ki sor ma... Bir tarafta tuvalet, ruj, ri pudra, öbür tarafta bir otu. ! miş, milli İsorunma mahkemesine verilmişti, lej kirli çamaşırla, I nında üstü kirli tabakalarla dolu bir masacık, boş şişeler. Hülâsa hokkabaz şapkası gibi bir oda... Bir hasta asker ka- filesi için ölümü göze alan kadın (Baş tarafı 1 inci say'ada) toplayınız! diyor. Aman, nasıl olur? Güvertede Selânikten alınan hasta askerler var,.. Bu zavallılar yağmur ak tında bırakılabilir mi? Kaptan, yükselen itirazlara a- yağını yere vurarak mukabele ediyor: — Ne diyorsam onu yapımız! Tenteler açılıyor ve yağmur hasta asker kafilesini ıslatmaya başlıyor. Zavallı Mehmedcikler... Türk hududlarının, cephe gerilerinde kuzu kesilen aslanları... Hiç şi- kâyet etmeden, mütevekkil, dü- şünceli yağmur altında bekleşip duruyorlar. Zaten belki şikâyet edecek halleri, mecalleri de yök. Kafileye riyaset eden zabit te bir şey söylemiyor. Gi ee Cihan Harbinde u. akla bomba atma imkâ. nı banl olunca her sınıf tabiye- sinde birçok değişiklikler oldu. Bu meyanda bombalara karşı he. defler daha mukavim şekide mu» hafaza altına alındı, hava gözün- de gizlenmeğe büyük bir kiymet verildi ve süvarinin de bu suretle kıymeti biraz azaldı. Gün geçtikçe bomba uçakları- na karşı birçok yeni si lâhlar o bulundu O ve | terak| ki etti. o Bunların da başlıca-| Sayfa 5 ET HAVACILIK — Bomba uçaklarının verdikleri zayiatın kıymet ve ehemmiyeti (“Son Posla,, mın havacı mülahassısı yazıyor ) mış (Mürekkeb . Composit) w gaklardan birisi Short . Mayo dur. Bu tip büyük bir deniz uça ğı üzerine bindirilmiş seri ve çok yük taşıyan ufak bir uçağın terkinden ibarettir, Kalkişı bü. yük uçak yapmakta ve havalar dıktan sonra küçük uçak kendi motörlerile harekete gelerek on. dan ayrılmaktadı, Yine seri ve olmıyan ngiliz tiplerinden de (Sivri, sinek - Mosguite) tir. Bu uçak, tan geçen yazılarımdan birinde Yolcular arasında asabiyet... iları; av uçakları ve uçak savar) bahsetmiştim. Hakikaten çok sü Söylenmeler... Hatta bağırma. lar... Fakat kaptan böyle şeyle re metelik mi verir? Dudakların- da sinsi bir tebessim, ağzında posu, kaptan köprüsünde bir aşağı bir yukarı geziniyor. silâhlardır. Bombardıman uçakla rı av uçaklarina karşı kendileri ni korumak için toplu ve sık uç. mak zorunda olmalarına muka. bil, uçak savarların tesirinden korunmak için bilâkis dağınık ve| ratli ve hafif olan bu uçağın bazı tadillere uğrayarak kullanılması da mümkündür. Yine bu maksa- da elverişli en güzel İngiliz bom. ba uçağı (Lancaster) dır. Bu w çak yedi bin kilo bomba & “mak. İşte bu sırada yolculardan bir) hatta münfer'd uçmak zarureti| ta ve en çok 300 mil süratle uça. kadının yaralı asker kafilesine! Kartısındadırlar, riyaset eden zabitin yanıma 40- kulduğu görülüyor. o Aralarında kısa, alçak sesle bir o muhavere cereyan ediyor. Ve neticede za- bit belindeki tabancayı çıkara” rak kadına uzatıyor. Biraz sonra bu sahnenin de. vamı kaptan köprüsünde cere- yan ediyor. Kadın elinde taban- ca kaptanm üzerine yürümekte- dir: — Derhal verdiğiniz emri ge- ri alın. . Tenteleri tekrar örteüm ler, yoksa sizi öldürürüm! Kaptan gözleri evlerinden uğ. ramış, yüzü morarmış, piposu bir kenara yuvarlanmış, titreyerek güverteye, tayfalara sesleniyor: — Tenteleri örtünüz! Çabuk olun! * Bir hikâye anlatınayoruz. Ba olmuş bir vak'adır. Kahramanı olan Türk kadınını dün toprağa gömdük. Merhum Vehbi Paşa haremi, Irak askeri Valişi Süleyman As- keri'nin validesi Bayan Güz'de Büyükbudak... Eski bir kuman- danımızın karısı ve gene eski bir kumandanımızın anası... Dün yapılan cenaze omerasi- mindö onun tabutunu Hacıdavud kumpanyası vapurunun yüverte- sinde yağmurdan ıslanmamaları için ölümü göze aldığı hasta Türk askerlerinin evlâdları ove torunları taşıdılar, 33 sene sonra ödenen bir şükran borcu... Fakat bu büyük Türk anası, Mehmedeiği © kadar severdi, Mehmedciği o kadar korumak is- terdi ki eğer tabutunu © onların taşıyacağını bilse idi, eminiz ka. bul etmiyecek: — Siz yorulmayın çocuklar! Diyecek ve mezarınm başına kadar giderek orada ölecekti. Cevad Fehmi Toprak ofisi midir muavini Ankaraya gitti Ticaret Vekâletile ismaslarda ba, hanmak üzere Toprak Ofis umum müdür muavini Anka ta İf iştim lıştım. Mevzuu değiştirmek eme- kile: | Her işe yarıyor ve içinde her şey var... Seninki korbinezonla idi. Askı yerlerine kordelâ yerine si- cim geçirmişti. Sakiz çiğniyor, ayni zamanda «burada ne arıyor sun» der gibi yüzüme bakıyordu. İlk işim gözlerimie çocukları aramak oldu. Ortnda ondan baş ka kimsecikler yoktu. Kendimi güçbelâ tanıttım, senin tarafın - İdan geldiğimi söyledim. Bunun İ üzerine benim geldiğime daha; fazla canı sıkılmış göründü. — Parayı getirdiniz mi? dedi. — Ne parasi: diyecek oldum. İ İşte geçen harb bu iki şeklin hangi hal ve şartlar altında kul. lanılacağımı kat'i bir esasa bağ- Iamadan bitti. Yeni Cihan Harbi| başlayınca harekât ve yenilikler! birbirini o kadar seri bir surette takib ettik ki, her hususiyete gö- re yeni tabiye şekilleri kullanmak | ve harbin icab ettirdiği lüzum ve icablara göre hava kuvvetlerini! kullanmak prensipi esas oldu. Polonyada, Fransada, Balkanlarda, Afrikada, Rusyada ve Uzakdoğu ve Pasifikte hava| kuvetleri birbirine Obenzemiyen! veya hal ve şartları yakın olan. larda az benzeyen bir şekilde kullanılmıştır. Bütün bunlarda de ğişmiyen bir esas vardır ki o da lüzum olan hallerde hiçbir kaide ve kayda aynen bağlanmada: en büyük zayiattan da çekinmi. yen hava kuvvetlerini kullanmak tır. Bombardıman tayyareciliği en çok zayiat veren bir sınıf olması dolayısile bundaki zayiatıa mad- di ve manevi kıymeti çok büyük» tür. Bu zayıat gündüz çok olması: na rağmen geecleri azalır. Böyle olduğu halde gündüz bombardı. inanlarından vazgeçilmiş — değil. "dir. Bu da yukarıda zikrettiği miz kaideye uymaktadır. Her ne kadar umumi temayül bombardımanları gece yapması ve bunun için de büyük tayyare ler yapmak merkezinde ii > İngilterede büyük uçakların çok zayist vermeleri dolayısile bun- İarın yerine onlar kadar bomba taşıyan daha süratli ve daha kü- çük ayni zamanda da daha ucuz uçaklar inşası temayülü Bu temenni her ne kadar ideal ise de tekniğin kudreti hududla- rmm hemen kenarındadır. Filbakika İngiltere bu maksad için çalışmış ve ortaya bir iki tip de çıkarmıştır. Böyle bir uça ğın fazla yük alması ve çok seri olması için bunun kendi kuvve- tinden gayri bir diğer vasıta ile yerden kalkması zarureti hasıl olmustur. İşte 939 harbinden ev- eti görmek için) *İonu anaturup evvelâ bizim vazi: bal ei yı milnasib göl düm. Buna güçbelâ razı oldu. Evve-| lâ hareketinin sebeb olduğu fa çok büyük zaruretle olınadıkça| vardır.| Yapan bilmektedir. İşte bütün bu tiplerin vücud bulması da gösteriyor ki İngiliz hava siyaseti lüzum gördüğü he- defi gündüz dahi bombalamak prensipin: #üdüyor. Fakat şunu da kaydedelim ki bu verilecek zayiatı da zöze almakla mümkündür. Zira; herhangi bir memleketin İhava sanayii 95 15 . 2440 bir xa, y'ati karşılıyacak istihsal kabili yeti gösterebilir. Fakat bu zayi- atta göz önünde tutulscak en mühim âmil manevi kudrettir. Eğer bu kudret sarsılacak olursa istihsal ne kadar fazla olursa olsun hiçbir kıymeti yoktur. Bu- nun ölçüsü de sudur, yapılan bir çok akınlarda devamlı olarak ve rilen zayiat günde 94 10 dan faz la olursa bu hava kuvvetleri mü; teakib harekâtta hiçbir kıymet ifade edemez. Yani personelin maneviyatı ancak yüzde on zayi- ata dayanabiliyor demektir Bunun en bariz misali 1940 se. nesinde Almanların İngiltere ü- zerine yapmış oldukları akınlar- dan bu akınların 6 yünlük zayi. atını gözden geçirecek görürüz ki hepsi yüzde ondan fazludır. Meselâ: © 12 . O e 17 - 9, 18 ve yüzde 18,5 çok yüksek bir nisbettir, Nitekim bu na tahammül edemiyen Alman hava kuvvetleri bu skınlardan sarfınazar etmişler ve yapmağa başlamışlardır. Kısa zamana inhisar eden a- kınlara misal olarak ta İngilizin bir hareketini gözden geçirelime Alman o denizaltınlarına karşı mücadelenin hızlandırıldığı saya da bu denizaltıların motörlerini <cenubi OAlmanyada bir | fabrikaya 12 Lancaster uçağile yapılan bir akından ancak 4 ta- nesi dönmüştür. Bunun yüzde nis peti hepsini aşmıştır. Fakat de- vamsız olduğu için svvelki müta. lealarımıza uymaktadır. Hülâsa olarak şunu söyliyelim ki göz &- nünde tutulacak en mühim nok. ta personelin maneviyatını sarsa“ cak harekâttan tevakkidir. Aksi halde o hava kuvveti felce uğ- ; Şakir Turalı dün| vel (Hakikatte Atlas üzerindelrar. ediyordu. Buna rağmen kendisi. ni kasden fena yürekli, kaba gös- termek istiyen bir hali var. Ço. cukluğunda Mse sınıflarına ka - dar okumuş. Sonra başına binbir — Hangi çocuklar?... Ha Ye-| çisyı anlattım. İnanmak isteme -) türlü is gelmis, Hizmetçilik. ço- şilköye götürdüklerim mi? di. Bir kadının böyle bir sebeb cuk dadılığı bile yapmış. Nilüfe, Uzun, emlak bir kalıkaha ko-| yüzünden intihar etmetine akıliri o zamandan tanıyor. Onların yuverdi. Ellerini kalçalarına da- yamıştı. — Demek yalnız onlara değil, size bile yutturdum, ba! diye de- vam etti. Ayol o çocuklar benim çocuklarım değildi. İşim yok ta| bu zamanda bir de çocuk mu ba- kacağım? Birisi “aşağı Yahudilerin, öteki de en altta ©. turan sucuların. Ödünç aldım, se- nin * anlıyacağın (o kiraladım... Kiraladam... Naşid, Şev « Birden parladı! — Ne parası olacak? Çocuk mu kandırıyorsunuz? Naşid ça - ğırsaydı da ben o dramı onda oynasaydım daha fazla para ve- rirdi. Bir de ne parası diye soru- yarlar, siz we biçim insanlarsınız, ki, Dümbüllü sahnede çocuk Tâzum olunca ne yapıyorlarsa onu yaptım, daha paralarını da ver- medim, ha! Sizden alayım ki bir az da onlara vereyim... Pek fakir şeyler çünkü... Bu yolda devam edersek an - kattaki; erdiremiyordu. İnanmea kendi - sini hararetle müdafaaya girişti. Ben de fırsattan istifade ederek onu sorguya çektim. Öğrendiklerim şunlar: Bu kadm tulüat kumpanyala- rında kâh figürânlık, kâh şan - tözluk, kâh aktrislik eden düş- müş zavallı bir mahlük... Bü- tün memleketi karış karış gez - miş. Üç ay işi varsa altı ay açık- ta imiş. Vaktile barlarda bir hay- Vi çalışmış. Uzaktan genç görü nüyor amma biraz yakından ba- kılınca çok yıprandığı anlaşılı - yor. Esas itibarile fena bir kadın değil, Ben Fitnatm ölümürü an- latırken gözlerinin yaşarması hat! evinde mi çalışmış, yoksa akra . balarından birinin evinde mi bu. Tunmuş, burasını pek iyi kavriya, madım. Velhasıl tanısyorlarmış, O zamandanberi seneler geçmiş. Derken geçenlerde bir gün Nilü. fer şmdi oturduğu evde gelib kendisini bulmuş, Büyük bir der. di olduğunu, kendisine o yardım stmesi lâzım geldiğini, bu yardı. mı yaparsa para da kazanacağı: İm söylemiş... Tabii onun da ca- İnma minnet... Nilüfer derdini söyle anlatmış: Sen ve Nilüfer birbirinizi uzun zamandanberi çıldıranya sevi yormuşunuz. ZA hinse ve e Mİİ a am il olursak | geceleri “|

Bu sayıdan diğer sayfalar: