28 Mayıs 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

28 Mayıs 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2-SONTELGRAF —28 Mayıs 1937 Yıldırım | Beyazıdın Saylav Istamat özda- mar! bravo!... Öyle doktorlarımız var ki, mu - kaddes kitaplarda türlü kassaları* , anlatılan peygamberlerin çoğunu, harikulâde insanlıkları yanında,» mahçup bırakırlar. Türkiyede a - düm var mıdır ki hayatında insan- hğa karşı en temiz,minnet duygu- sunu yalnız büyük vicdanlı bir doktor önünde duymamış olsun? Türkiyede de bu mesleğin -gur- Sak ve barsağı olduğu halde!- in « sanlıktan daha yüksek bir cevhe- Te tahavvül etmiş büyük melâike- leri vardır. Fakat maalesef yine bir hakikattir ki bu melâikeler &- rasına daima Azrail de, — Azrailer de dahilâir. Sırf ilmin yarattığı bu meslek hakikaten ne garip: insanları me- leklere tahvil edebil Amma, şeytanlara da tahvil edebiliyor!! Bir doktor kabinesi kadar bu as- rin bilâdin ve mezhep bütün insan- larının iman ettikleri harikulâde bir mabedi yoktur, Mucizeler, bu asırda yalnız doktor kabinelerine girebilmiştir. Amma, insanlığın bu harim odalar kadar hassas hiç bir mekânı da yoktur, Zira bir saniye- de bu mâbedler bir cinayet yuva- sına dönebilirler! Doktar, ilmin bu meleği, bir sa. niyede, korkunç bir cellât kesile- bilir! İşte ana rahminde insan öldür - mek cinayetleri bu melekler âle - minin bir cehennemidir! Tp ilminin bu cehennemlerin- de bıçaklarını bileyenlerdir ki vie- danlarımızın, hepimizin vicdanla - rımızın dişlerini kamaştırmakta idi. Bir millet, düşen çocuklarından göz yaşlarile gizli gizli ağlayabilir! En müthiş ağlamalardan biri de budur.. Büyük Meclisimizde, — Sıhhiye Vekâleti bütçesinin — müzakeresi esnasında muhterem Saylav İsta- mat Özdamar, işte İstanbulda bazı doktorların çocuk düşürme işini möslek edindiklerini Söyleyerek bunların şiddetle - cezalandırılma- larını istemekle milletin bu gizli ağlayışına ilk feryadı koparmış ol- du. Bravo! | Zira anlaşılan elden çocuk dü - şürmekle daha kelepir — apartıman| yapılıyı Başvekil bu sabah An- karaya vardı (Birinci sahifeden devam) | hareket ettiği öğreni- lince, bütün halk trenin — geçeceği saatte Başvekilimizi alkışlamak ü- zere istasyonu ve civarını doldur. müştu. Başta vali olmak üzere — bütür memurlar da Başvekilimizi kar « şılamııya gelmişlerdi. Tren istasyona gelir gı*lmıı i- nönü kendisini alkı rı gü- ler yüzle selâmladı ve ihtisaslarını| şu cümle ile hülâ larpaşadı etli Türki- ye dünyanın her tarafında çok se- viliyor ve ksymet buluyor. Bunu nlçliğin dikkatine vazederim. Bu bir le dönüyorum. — Beni karşılamanız benim i- aliyetini istimzaç etti. Bundan son- ya sordu: «— İzmitliler erken kalkıyorlar M? Vali cevap verdi: «— Sayenizde herkes her şeyden emin olarak erken yattığından er- ken kalkıyor.» Başvekil de bunun üzerine: «— Bizler uyanığız, hiç uyuma- dık ve uyumiyacağız.» 'Tren 21,41 de sürekli alkışlar a- rasında buradan hareket etti İsmet İnönü mühim bir nutuk söyliyecek Kamutayda 937 yılı bütçesinin bugün müzakeresi biteceği — sanil- maktadır. Bütçenin tamamı kabul edildikten sonra Başvekil İsmı nönü memleketin dahili ve ha ci ve iktısadi siyaseti hakkında yet mühim ve uzun bir nutuk İlyecek, ondan sonra kabinesi için itimad reyi istiyecektir. Dün kamutayda Evkaf Umum Müdürlüğü bütçesi müzakere — ve kabul edilmiş, demir yolları büt - çesi ruznameye alınmıştır. Devlet demir yolları ve limanla- Tı işletme idaresinin 937 — bütçesi | Jira fazlası ile 26,926,000 liradır. — | lira fazlascı ile 28,026.000 liradır. Bulgaristanda bü mahsul mahvoldu Sofya 28, (Hususf muhabirimiz- den) — Bulgaridtanda üç dört gün- dür yağan şiddetli yağmurlardan bir çok nehir ve derelerin taşma - &ı üzelne husule gelen maddi za - rarların ve insanca zayiatın tesbit edilmesine devam ediliyor. Şiddet- li yağmurlar esnasında memleke- tin mühtelif yerlerine düşen yıl- dırımlardan 15 kişi ölmüştür. Sof- | yaya yağan dolu bir çak — evlerin | camlarını ve kiremitleirni kırmış- tır, Sellerden birer nehir halini a- lan Sofya sokaklarındaki evlerin alt katlarını sular basmıştır. j Bu esnada su basan evlerde 50 | biçarelerin imdadına yetişmek için sofya itfaiyesi bir buçuk saat zar- fında 350 defa çağırılmıştır. Sofya havalisindeki rde, Plevne, Eskicuma, Tatarpazarcık, Çepino, Vratsa kazalarında ve da- ha bir çok mitakalârda se) dolu yüzünden binlerce ekili ara- zideki yeni mahsul mahvolmuş - tur. Sebze, mevya, çilek - tarlaları hârap olmuştur. Plevnede — halk, mahvolan bağları başında saatler- ce ağlamışlardır. Kırlarda sürülei sular götümüş- tür, Yüzlece koyun ,keçi gibi —ağıl ve sığır hayvanları boğularak öl- W Köylerde arı kovanları vanları, domuzlar boğulup ölmüş. lerdir. Peli çok yerlerde halk, ev - leinin, etrafını çeviren suladan can- dacını kurtarmak için damlar üze- rine çıkmışlardır. Su baskınında yüzlece ev yıkıl- miş ve binlerce ev içlerine girile- miyecek bir hale gelmiştir. Sebze, mevya bahçelerinin, ve bağların mahvolması, bu sene ü - züm, sebze ve meyva ihracatına da bir darbe indirmiştir. Bu sebeple Bulgaristanda köy- lü halk ve bağcılar teessür içinde- dirler, Geçenlerde Tuna nehrinin taş - ması Üzerine Bulgaristanda, bil - hassa Tuna havalisinde yüz bin | dekar arazi altında kalmış ve yeni mahsul tamamen — mahvolmuşlu. Yüzlerce evi su basmıştı. Seylâp neticesinde Bulgaristanda bazı yer- lerde demir yollarının bozulması köprülerin sular tarafından götü- rülmesi tren seferlerini de bir müd- det için durdurmuştur. Bulgaristanda sön seylâptaki za- rar ve ziyan milyonlarca levaya baliğ olmaktadır. ORTA AVRUPADA DA ZARAR BÜYÜK Belgrad 28 (Hususi)— — Diğer Balkan memleketlerinde — olduğu gibi yağan şidetli yağmurlardan Yugoslavyada da bütün nehirler REnL ? Hazinesi Yıldırım Bayezidin Timurlenk - le harp ettiği zaman beraberinde ta- şıdığı hazinenin gömülü olduğu ye- ri meydana çıkarmak üzere An - karada bazı kimseler tarafından a- raştırmalara başlanılmıştır. Ahmet Rıfat Tevkif Edildi Şerife Kamer isminde bir kadın, yirmi bin liralık apartımanının Ah- | met Rifat adlı bir komisyoncu ta- rafından dolandırıldığını iddia et- miş, zabıta bu mesele hakkında, tah- kikata girişmişti. Dün tafsilâtını verdiğimiz bu hâdise üzerine za- bıta suçluyu dün akşam Sultansh- met Sulh ceza mehkemesine ver - miştir. Ahmet RiRlat mahkemede şun- ları söylemiştir: — Galip Paşanın oğluyum. Mua- nisalıyım. Evliyim. Komisyancu - yum. Şerifenin irtidat etmiş olup edir Yunanistanda yaşıyan şlu vardır. Kızı geçenlerde öl- dü. Şerifenin borçları vardı. Bun- lar ödemek için Avukat Abdülke- tİmMİ noterde satışa memur ederek apartımanı bana sattı. Avukat ba- na takrir verdi, ben de Şerifeye ön bin lirayı saydım, Esasen Şerifeye ben - bakardım. | Atinaya giderken bana bir kadının hediyeler getirdiğini eski hizmet. Ççimden duymuş, asabileşmiş, ken- disini acıyarak kirasız oturttuğum apartımandan atarak o kadını ge- tireceğim! sanmış. Yaşlı olduğu i- | çin bana karşı alâkası vardır, di- yemem. Sadece bu hallerden hid- detlenmiş Ben Atinadan — gelince: «Seni içeri almıyacağım, Dostuna | Bitl> çm— kapıyı yüzüme kapadı. Mesele bundan ibarettir. Şerifenin parayı bende naldığına deir sene- | di vardır. Bu da dosyadadır.» Mahkeme, suç delillerini imha etme ihtimali olduğunu göz önü - ne alarak Ahmed Rifatın tevkifine karar vermişti. 60 kuruş Gündelik alanların Kazanç vergileri Kamutay Encümenlerinde gün- deliği 60 kuruş aha az olatı- azanç vergisi alınmaması, husuği dairelerde çalışanlardan a- hnan kazanç vergisinin devlet da- irelerindeki memurlardan alınan hadde in bahsot. maktadı Hükümetin yalnız ,birincl kabul edeceği zannedilmekted vey dan irilmesi mevzuu Inglltere ile mali Bir kombinezon (Birinci sahifeden devam) Londradan gelen bazı haberler, Türkiye ile İngiltere arasında mali bir kombinezonun esas hatları ü- zerinde mutabakat hasıl olduğunu bildirmektedir. Bir lokorotif fabrikası kurmak üzere teklifte bulunan İngiliz gru- | pu ile Nahta Vekâleti arasında ce- mekte olan müzakereler kasabalarda yüzlerce evler harap oldu. Binlerce dekar ekili arazide yeni mahsulden hayır kalmâi nehri, 20 dakika sularının 6 metre irtifada kabar- ması üzerine kı bütün evleri süpürüp götürdü, bağ, bahçe ve tarlaları mahvetti Belgradda geçen gece yarısın - dan sonra saat üç sıralarında dü- şen yumurta büyüklüğündeki do- ayan halkı, paniğe uğrattı. rtesi günü caddelerde dolu yığın- Jarından bir müddet için tram - vaylar, arabalar işleyemedi. Bel - grad caddelerinde bazı — yerlerde | dolu yığınları 2 metre yüksekli - ğinde büyük kitleler teşkil etm tir. Seylâp esnasında birer nehir ve | dere manzarasırı alan Belgrad so- | kaklarında pek çok — evlerin alt »katları sularla dolmuştur. Beş fab- rikanın su basan alt katlarında ma- kine dairelerinin de harap olması yüzünden dabrika sahiplerinin 10 milyon dinar kadar zarar ettikleir tahmin ediliyor. Yugoslavyada köy- lerde ve kırlarda seylâbın yaptığı maddi zararlar bir kaç milyon di- narı bulmaktadır. Buraya gelen haberlere — göre, Lehistandaki müthiş bir fırtınada 100 kişi ölmüş ve binlerce ev ha « Tap olmuştur. | cular İspanya vak'alarını ve seya- ında bulunan | Karadeniz alınan m Madrit Sefaretimize iltica eden âsi Franko taraftarı Mmültecilerle oradaki Türk tebaasını almak üze- | ve İspanyaya giden Denizyollarının «Karadeniz» vapuru bu sabah saat beşte limanımıza dönmüş ve Kaba- taş açıklarına demirlemiştir. Ev - velce de yazdığımız gibi, vapurda yalnız 8 kişi vardır. Bunlar da Türk | | tebaasıdır. Diğer bütün mülteci - ler Sicilya adasındaki Serağöza li- manına çıkmışlardır. Karadeniz va- puru bu limana geldiği vakit bu 730 mülteci zorla vapuru terkede - rek limana çıkmışlardır. Limanımıza gelmiş bulunan Ka- radenizde bulunan yolculardan Av- ram isminde Türk tebaası bir Mu- sevi ailesile Altın isminde diğer bir Musevi ve bir de Madrit Sefirimi- zin hizmetçiliğini yapan Bayan Sa- diyedir. Avramın yanında iki kızı bir kız kardeşi ve bir de karısı var- dır. Bu sabah Karadeniz vapuruna giden bir muharririmiz — yolcular ve vapurun mürettebatile görüş - müş ve gerek İspanyadaki vaziyeti ve gerekse vapurun bu çok meraklı ve heyecarili seyahütini tesbit et- miştir. Muharririmizin konuştuğu yol - hatlerini şöyle anlatıyoflar: «— Biz ve bizim gibi yüzlerce, binlerce kişi bugün İspanyanın bü- tün şehirlerinde ecnebi sefaret kon- soleshane ve müesseselerine sığın- maş bulunuyorlar, Bu arada Türk sefarethanesi de büyük bir bina tut- muş ve buraya bir Türk bayrağı k iltica edenleri burada ba- rındırmıya başlamıştır. Biz ve ar - kadaştarımız tam 11 aydanberi bu- rada yatıp kalktık. Nihayet binada yer kalmadı ve Karadeniz vapurile yola çıkarılmamız kararlaştı. Buğgün İspanyanın bütün şehiz- lerinde h akılmamış bir tek bina kalmamıştır. Madrit ve — Va- lânsiya gibi büyük şehirlerde ço - luk, çocuk, genç, ihtiyar bütün halk caddeleri ve meydanları kazarak tayyare — ve — zebirli — gazlerden korunmfak — için birer — sığınak | haline koymaktadırlar: Harp o kadar korkunçtür ki, şehir içinde — balk aratmdaki — Franko ve hükümet taraftarı çocuk ve ihti- yarlar bile b lerile boğuşmak- tadırlar. Gün geçmez ki, şehirlerde basılmadık ev kalsın. Halk bu yüz- den sefarethanelere ve diğer yer- lere siğinmak mecburiyetinde kal- mıştır. Evler bugün bombüştür. İspanya hâlkı istisnasız — olarak | ikiye ayrılmıştır. Hükümet ve Fran- ko taraftarı olanları bundan şonra biribirlerile barıştırmak imkân - sızdır. Çünkü bizle beraber Kara- denizde bulunan Franko taraftar- ları İspanyadan uzaklaştıkça dişle- rini sıkmakta ve bir an evvel tek- rar Franko ordusuna dönmek için yakın yere çıkarılmalarını — iste - | mektedirler. Halk öldürülen akra- ba ve destları yüzünden biribirine unutulmuyacak derecede — kinleş - miştir. Yolcular İspanyadan vatan- larına döndükleri için çok memnun kaldıklarından bahsetmişlerdir. Bundan sonra muharririmiz va- purun mürettebatı ile de görüşmüş- tür. Gemi Mürettebatı Karadenizin | le geçen çok sergüzeştli ve merâklı hâdiseleri anlatarak di- yorlar ki: «— İstanbuldan hareketimizde çok seviniyorduk. Çünkü İspanya- ya giderek seyahat edecek ve hem | de bütün dünyat alâkadar oldu- | ğu diyarı görecektik. Fakat tahmi- vimizde çok yanıldığımızı İspanya sularına girer girmez anladık. Da- ha Valânsiyaya gelmediğimiz hâalde yolda bir çok hükümet ve âsi harp | gemilerile karşılaşmıya başlamış- tık. Vapurumuzun üstünden, ya - nından dajma mermiler geçiyordu. Çünkü bilhassa âsiler en ufak ge- milere bile top atıyorlardı. Bu sıra- da bir çok harp sahalarından geç- tik. Ve belki yüzlerce delfa batmak tehlikesi bile geçirdik. Öyle zaman- lar oldu ki, top mermileri vapurun pek çok yakınlarına düştü. Biz bat- | mak korkusile ne yapdeağımızı şa: şırdık. Âdeta sevinçli seyahatimiz | bir muharebeye girmişiz gibi bizi | korkutmıya başladı. MÜLTECİLERİ ALMAK DA MÜŞKÜL OLDU Nihayet Valânsiyaya vardık. Bu- rada daimi kontrol başladığından Ppek o kadar tehlike yoktu. Mad - ritten, yapılan mültecilerin sev » ı A b ünka vapuruna ülteciler ki çok güç oluyordu. Yolda mü- teaddit tehlikeler vardı. Bunun için, İspanyada bir aya yakın bir zamat kaldik. 730 mülteciyi üç partide yükliyebildik. Mültecilerin hepsi Franko tarafs tarı âsilerdi. Biz arada sırada ken- dilerile görüşüyorduk. Hükümet - çilere © kadar kızgındılar ki, bir türlü İspanyadan aftılmak istemi- yorlar ve intikamlarından bahsedi- yorlardı. DÖNÜŞ , Bu vaziyette ve yine bir çok teh- likeler atlatarak Maltaya kadar gel- dik. Burada kömür alacaktık. Bu şırada Hükümetimiz — vapurdaki mültecilerden çocuklarla, kadın ve askerlik çağında olmıyanların İster- lerse-İtalyaya çıkarılmalarını bil- dirdi. Biz de bunun üzerine bütün mültecilere bu haberi verdik. Hep- si derhal İtalya topraklarına çık - mâak istediler. Bunların fikri bir hırsat vukuunda çabucak İspanya- ya dönmek içindi. Türkiyeyi çok DENİZE ATILANLAR Bu vaziyet karşısında süvari ço- tuklarla, kadın ve bir de askerlik çağında olmıyanların pasaportları-, ni kendilerine verdi ve vapuru da Sicilya odasının Seragöze limanına doğru çevirdi. İşte asıl hâdise bun- dan sonra vukua geldi. Daha Sicil- ya adası sahilleri uzaktan görünür görünmez mültecilerde bir hareket başladı. Biz bir vak'anın çıkacağını anladık ve nihayet korktuğumuz oldu. Vapur daha limanın ağzına gelmeden bir iki kişi kendilerini denize atarak sahile doğru yüzmi- | ye başladılar. Bunların çok iyi yüz- me kbildikleri görülüyordu. Fakat Hman zabıtası da tertibat almıştı. Derhal vapurün etrafını saran po- lis motörleri bu atlıyanları deniz - den çıkacarak tekrar vapura soktü- lar, Fakat bu sırada büyük bir mü- akaşa oldu. Bütün âsi mülteciler polisleri dinlemiyerek hep birden daışarı çıkmak İstediklerini — söyle- diler. Polisler buna müsaade e' yordu. Fakat vapur da yavaş yavaş Himana girmişti. Mülteciler işin ko- laylıkla olamıyacağını anlayınca işi denize atılmakta buldular. Ve içlerinden, bütün yüzme bilenler de- nize atlamıya başladılar, Artık po- lisler de bu işin önüne geçemi lardı. Böylelikle vapurdakilerin ya- | imanın muhtelif yerlerine doğ- izerek kaçtılar, İKİNCİ BİR HÂDİSE Vapur da yavaş yavaş limanın rıhtımına yanaşmıya başladı. Bu sefer ikinci bir hâdise baş gösterdi. Yüzme bilmiyerek kaçamıyanlar karaya hücum etmek istediler. Po- lisler bu sefer sıkı tertibat almış- lardı. Fakat mülteciler bağırmıya ve feryada başladılar. Rıhtımın ü- zeri de on binlerce halkla mahşeri bir kalabalık halindeydi. Âsi mül- teciler O kadar bağırıp çağırıyorlar- dı ki,buna karadaki halk da karış- tı. Nihayet vaziyet çok müşkül bir şekil aldı. Dışarıdaki halk da mül- tecilere yardıma hazırlandılar ve bu arada yine mültecilerin bir kıs- mı karaya ve bir kısmı da denize atlıyarak kaçtılar, Yüzmek bilmi- yenlerden bir çoğu halk tarafından gönderilen sandallarla kurtarıldı. Artık polisler de bir seyirci vazi tinde kalmaışlardı. Bir kısım mülte- eiler vapurdun rıhtıma — atlıyarak yaralandılar. Nibayet bu suretle vapurda bir tek mülteci kalmadı. nız bunları pasaportları vapur süvarisinde bulunmaktadır.» Vapurla şehrimize gelen 8 Türk tebansı bugün karaya çıkarılacak- —a ' Bır kasaba Daha ateşe Verilmiş Salamanca 28 (A. A.) — Resmf tebliğ: Biskaya cephesinde düşman, Çar- | »izm ,o)mımnden bil şamba günü San - Pedro'da bırak- mak mecburiyetinde kalmış oldu- gu mevzileri istirdada beyhude ye- Te çalışmıştır. Bask milisleri, Orduna kasaba - sını ateşe vermişlerdir. Argaon ve Asturies topçu muharebeleri olı Mâdrit cephesinde bir şey yoktur. —' ğer DIŞ İ Zu yşıyasa 'luın funalıları Yug avya'nın İtalya' ile laş! gühler henüz hatırlâ Orta AV"upa memleketleri, abir Ümlaşmaya lâkayt kalâl ar inde man matbuatının 5uk şey "Ö's: neşriyatı, İtalya ile Almalf& , | şimdi Avusturya, Macaristâft Çekoslovakya arasında bif maya mâni olmak için sarfet ri gayret güzününe gehrıhl" hükümetinin mevkiinin N€ nazik olduğu anlaşılır. Bil" manya'nın, İtalya'nın .ııclılfı M vaziyet karşıtında — ÇekosliYy acaba İngiltere'ye, Prınsl'!' j kadar güvenebilir? dıy Fakat bu sualin cevabm' | vermek şu son günlere kadâf * pek te kolay değildi. Lâkin AF me merasimi münasebetilt ü dra'ya giden Cekuslovık'll':' ga çok memnun ölarak dö! den, resmi adamların sözl azetelerinin yazılarından #7 :ın ki, İngiltere sevahati orlaf çin beyhude olmamıştır. İngilizler, Avrupanın ortif ki devletlerin vaziyetlerine kalmadıklarını Ortaya konan şu tere'nin gerek Tunüa devletit ve gerek bu devletler ile düşmanca — münasebeti | karşı çizdikleri hnumre“;, termektedir: «Tuna, Tun& dirl» -Bununla İngilizlerin artık devletlerinin işlerine başki y e | bu gayeye vâsıl olmak içi Tinde| No tepesinde 'ı“"dl:, gıı’ karışmalarına mâni olmak leri üşikör gurette anlaşılır: el D atılan çere de şudur: T..nl lerl arasında herşeyden evVEİ sadi bir anlaşma. '. İsterlerse, diyorlar, AlmaNi a İtalya da buna girsin. Fakât Tunalılarındır!.. 'analılarındı Ahm.. ğ/ BÜY busd bah çekıld' £(Birinci sahijeden sw"ı#ı B. Neville Chamberlain, wj 1931'de ittihadeı fırkanın ) mütecakiben B, Mae Donald' £ kabinesinde bu ane :a:' aştır. ve bu makamı, — Ba :eğ:ıek üzere terkedeceklilr * | B. Chamberlain, mamül İ yf | himaye usulüne müstenit 187 Ç kabulü için böyük bir. | ııı"" Çaliğmığ Ve bu verete' Tn ,p' ananevi serbestii mübadele # “_. tinden uzaklaştırmağa muv* muiştür. B. Chamberlain'in Tagiliz Hrası kıymetinin da bağlı kalacaktır. B. Chımberlıın 'in n'ek halkin gözü! tehlikesine karşı koymak yetinde kalacaktır. Fakât W,J sareti, istikbal bir falil / B. Chamberlain, bir çok öşel | neşretmiştir ki, ıumwm“ı ' 1928. «Senelerin peşinde, meyandadır. îxuu.ız GAstm'J“"r stmwu'ı “ııj ndrü, A)—MA Londra, 28 (a) — ĞA dı’ umul yasi akidelerin nâşirl azeteler, bu sabah Baldırin'in hüzümet rcı'ı.h.#' ayrılmasından tecssürl mektedirler. Hanlardan tazları BARYÜE siyasetini her zaman w""yv miş olmakla beraber büyük bir devlet adamıtğ? A lan bülün ıııuwnlvrl W# duğunu İttifakla tasdik € dirler. Times diyor ki: «Baldwin, bizi zadet İ kın takdirini kazanmiğ de terkediyor.> Daliy Toıegr..pn göxle «Balâwin, bizi aŞi ciD:;: yti ee ı»” Morning Post da şö!” / mek ırıusunvı-'.[.rw ıBıldvx in, D o Endül Castellon'u bomba! Kızılların iki tayyi dildi. ND S Am A P S Y A

Bu sayıdan diğer sayfalar: