30 Mayıs 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

30 Mayıs 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Lâun & , 1O0 d ay 18 Wöğy ün Akisleri Bir buçuk milyar lira- lik bir ders! Meşhur milyarder Rokfeller yir- minci asırda hayatile olduğu ka - dar ölümile de müthiş bir ders ver- di. Hele bu son ders milyarlara mal olduğu için pek kolay kolay tekrar buyurulamıyacağından din- lemiyecek kabadayı, affımıza mağ- ruren, bütün dünyada görmüyo - rTuz! Ajanslar iki buçuk milyar ser - vet yapmış ve bunun bir milyarı - nı İnsanlığın hayır şlerine dağıt - mış olan koca milyarderin cenaze merasimini iki satırla bildiriyor - lar, Fakat ne müthiş, cellât satırı Eİbİ, İki satır: E «— Petrol kralı milyarder Rok - fellerin cenazesi kaldırılmış, aile kabristanına gömülmüştür. Cena- zede yüz kişi bulunmuştur.> Dikkat buyuruluyor mu: Cena- zede yüz kişi bulunmuş! Yâni adam bir, bir buçuk milyar Hraya hayatında ancak 100 — dost satım alabilmiş!! * Ankara va- B hikâyel Çok hoş bir hikâyedir: Portakal sandıkları yüklü bir gemide iki zenci ile bir tmusevi seyahat edi - yorlarmış. Müthiş bir fırtına pat- lamış. Evvelâ portakal sandıkları- maı, sonra iki zenciyi, en nihayet te mMüseviyi denize atmıya mecbur olmuşlar, Bir müddet sonra fırtına kesil « miş, gemidekiler büyük bir balık avlamışlar, Fakat balığın karnını yarınca ne görsünler beğenirsiniz: Musevi portakal sandıklarının ö- nünde oturmuş zencilere portakal satıyo İspanyadan İspanyol mültecile - rini geliren Karadeniz vapurumu- zun hikâyesini okudunuz mu? 750 Mmülteci İtalya sahillerine çıkmak üzere denize atlamışlar, İstanbula topu topu (8) kişi gelmiş. Onların da (7) si musevi! İşe bakın: İspanyada harp olsun, bize mülteci gelsin de onlar da mu- #evi olsun! Acaba onlar ötekileri Bgörüp te nasıl denize atlamamış - lar? İnsan gayri ihtiyari şöyle dü- şünüyor: Anlaşılan Karadeniz va- purunda portakal sandıkları yok - muş!! » — (Birinci sahifeden devam) Sancakta bayram Antakya 30 (Hususi muhabiri- mizden * Son Dakikada) — Dün gecedenberi bütün sancak halkı | sevinc tezahürleri içinde bulunmak- tadır. Cenevrede ililâfın imza edil. miş olduğu hakkındaki ilk haber akşam saat on dokuzda radyodan alınmış ğece haberi Havas ajansı teyıt etmiştir. Halk Âtatürke minnellerini ve ebedi şükranlarını n her va- sıtadan istifade etmektedir, Ayrıca büyük bir bayran ve şenlik hazırlatmaktadır. Bugün Ha. Lı:;hııı'.yılı bayram günlerindea HARİCİYE VEKİL) PARİSTE Paris, 30 (Hususi muhabirimiz- den) — Doktor Aras Fransız Dış Baganı Eelbüs ile birlikte ve as- keri bir tayyare ile Parise muva. salat etmiştir. Doktor Aras burada Fransız Ha. riciye Nazırı ve Başvek imza- Tanan itilâfnameler üzerinde tatbiki mahiyette bazı temaslar ve müza. kereler yapmakle beraber — Suriye heyetide kabul edecektir, SURİYE HEYETİ ŞEHRİMİZDEN GEÇTİ Suriye başvekili Cemil Mürdün, Suriye hariciye veziri Hasan Ca - biri, Suriyenin İskenderun Maliye müdürü Hasan Ci ebbare, Doktor 've avukat Rızkullahtan mürekkep bir Suriye murahhas heyeti dün akşamki Toros ekspresile şehrimi- ze gelmiş ve gece Semplon ekspre- gile Parise hareket etmiştir. Emni- 'yet müdürü Bay Salih Kılıç İstan - bul vilâyeti namına heyeti Haydar- Paşada karşılamış ve akşam da Sir- keci istasyonundan ğurlamıştır. Heyet reisi Başvekil Cemil Mür- Güm şunları söylemiştir: Sancak şen Avukatlara h- cum ederken, Muhterem Hüseyin Cahit Yal - çın, hâlâ sönmemiş bir yanar dağ Bibi yalçın tepessinden yine ateş püskürüyormuş. Kimlere biliyor musunuz? Avukatlara! Hâlâ genç kalmış bir mantığa nümune olan üstad, Fransanın o Majina istih - kâmları gibi müthiş mantık tâbir- lerile neyi istivormuş, biliyor mu- sunuz: Mahkemelerden avukatların kal- dırılmasını! Bakınız bu mesele i çin ne deliller ileri sürüyorlar: « Hâkim ile aranıza avukat de- nilen meslek adamı karışır. Onun işi ne orada? Siz söz söylemek ka- biliyetinden mahrum müsunuz? | Yoksa hâkimler mi lâkırdı anla « maz? Alelâde kendi dilimizle ko nuştuğumuz zaman bir tercüman arar mıyız? Şu halde en derin ba- hisleri kendi aramızda bülbül gibi konuşup hallettiğimiz muhakkak iken neden mahkeme huzuruna çı- kınca eski Babiâli dilsizlerine ö - nüyoruz! Bütün bu işlerde bir ya- bancı neden yer alsın? Kanunları bildikleri için mi? Ben mahkemede €en yüksek hukuk üstadlarını din » ledikçe avukatların kanun husu - sunda bizlerden çok cahil olduğuna iman getirdim!».. Hayret, değil mi? Üstad ne avu- katlık etmiş?! * Güç nakil çareleri.. İsmini bildirmiyen bir okuyuçu bir gazetede Adaları Güzelleştirme Cemiyetine şikâyette bulunuyor: Göç eşyasının Adalara naklindeki müşkülâttan. — Meselâ, diyor, benim bir ara- ba ile iki atım var! Bunların Ada - ya nakillerinde tesadüf edilen müş- külât tasavvur edilemiyecek ka - dar ağırdır! Bu muhterem okuyucunun der- di, sahi, büyük, Hakikat çaresi de yok. Maamafih kendisine bir tav- siyede bulunabiliriz: Muhterem okuyucunun arabası- sını bilmeyiz amma, şu iki atımı kolayca nakl için pekâlâ bir çare var: Sucuk yapsınlar!! --Şâym' lik yapıyor — Parise gidiyoruz, seyahatimiz- de bir devkalâdelik yoktur. FPransa İle aramızdaki dostluk bağlarının takviyesi ve bu yolda halli lâzım teferrnata #it meseleleri görüşe - ceğiz. Hatay meselesine gelince, bu müzakerelerin her iki taralı tat- min edecek şekilde bitmesi tabil i- di. Bu neticeden dolayı fevkalâde neşeliyim. Suriye, Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Arası kendi toprak - larında görmekle en büyük sevin- €i duyacaktır. Suriye hükümeti bu ziyareti büyük bir memnuni - yöetle karşılıyacaktır. Ka eui vanmsanele üi satinümem nn doti sübiresu nnn Başvekilin beklenen nutukları (7 inci sayfadan devam) veti bakımından bir gurur ver. diği kadar İnönü'nün nutkunun ehemmiyeti üzerinede tekrar bizi avdet ettirmiş — bulunmaktadır, Bu hususta — Ankaradaki husus? mubabirimiz bugün de bize fşu satırları telefonla vermektedir: — İaönünün nutku mehalili siyasiyede ve Kamutayda büyük bir ehemmiyetle beklenmektedir. Başvekil nutkunda dünyanın umumi — siyaseti üzerindeki tah. lilini yapmakla beraber Tür. | hemen ölmüştür. kiye Cumlhuriyetinin siyasi mü- nasebetleri Üzerinde de bik hassa duracak ve Türk milleti için fahr vesilesi olacak izahat. ta bulunurken birçok yeniliklere ve bız küdretlerine de işaret edecektir. Türkiyenin dünya siyaseti üze. tinde günden güne artan umuü«- mi nüfuzu memleket hakkında Ek hayırlı inkişallar ve iyilike kaydetmektedir. , Maverayi Erdün Emiri geldi Maverayi Erdün hükümdarı E - mir Abdullah bu sabah maiyetile birlikte 7,25 te Şark ekspresile Av- rupadan şehrimize gelmiştir. Hükürrdarla birlikte İngiliz bin- başısı Norfid, baş nezaret kâtibi B. Sami Raufi, mabeyinci Şeyh Mehmet Nebati ve Doktor Cemil Paşa Tütüncü bulunmaktadır, Hükümdar; Türk ve Müverayi Erdün bayraklarile süslenen Sir - keci istasyonunda fevkalâde mera- simle karşılanmış, askeri bir ban - do ve bir bölük asker merasimde bazır bulunmuştur. Bundan maada Vali Muhittin Üstündağ ile muavini Hüdai Kara- batak, şehrimizdeki bir çok gene - raller, Belediye reis muavini Ek - rem, Emniyet Müdürü, dün akşam memleketine giden İngiliz sefiri namına sefaret başkâtibi, Irak kan- solasu Kâmil, Eminönü kaymaka- mı Agâh ve daha bir çok zevat ile kalahalık bir halk kitlesi Emb tasyonda istikbal etmişlerdir. Ağır ağır gara giren tren durünca evve- lâ hükümdarın mihmandarlarından biri inerek kralin bulunduğu hu - susi kompartımanı göstermiş ve sonra vagondan güler yüzle inen Emir evvelâ Vali ve sonra general- ler tarafından selâmlarımış ve ha. zır bulunanlar birer birer Vali ta. rafından hükümdara takdim edil- miştir. Gardan çıkılmıştı. Fotoğrafçıla- rın ricası üzerine Sa majeste gar merdivenleri önünde durdular ve birkaç poz resimlerini çektirdiler. Kral Hz. valiyi yanlarına oturt- tular. Otomobilden tekrar general Fuada selâm verdiler Halkı, ken- dilerini alkışlıyanları selâmladı - lar, Otomobil Perapalasa hareket etti. Maverayi Erdün — hükümdarı; şehrimizde yalnız bugün kalacak - lar ve akşam üzeri saat on dokuz « da eksprese takılacak hüsüsi bi wagonla doğruca Ankaraya gide « ceklerdir. Hükümet merkezimizde? büyük- lerimizle temaslarda bulunmak ü- zere üç gün kaldıktan sonra tekrar şehrimize avdet edecek ve burada da üç gün ikamet edeceklerdir. Misafir hükümdar şehrimizden; Toros ekspresile memleketine dö - necektir. Son dakikada aldığımız malüı ta göre Emir ötelde öğle yemeğini hususi surette yemişler ve sonra şehir İçinde otomobille bir gezinti yapmağa çıkmışlardır., Paristeki cinayet Paristekl bir cinayet hâdisesi Münasebetile Anadolu —Ajansının verdiği haber de geç kaldığı kay - dedilmişti. Bunda bir suitefehhüm olduğu anlaşılmaktadır. Ajans ci- nayet hâdisesini vaktinde vermiş olup, bilâhare verdiği haberin hâ- diseye ait değil, hâdise münasebe- tile yapılan keşfe mütedair olduğu anlaşılmaktadır. Bir kamyon Devrildi Bakırköy ile Çekmece arasında dün feci bir kamyon kazası olmuş- tur: Florya civarındaki taş ocakların- | dan şehre taş taşıyan şoför Azizin odasındaki kamyona dün Tekir - | dağlı Hüseyin isminde bir amele de binmiştir. Kamyon, yolda hızla ilerlerken Çekmece köyünün karşısındaki vi- raja düşmüştür, Kaza neticesinde amele Hüşeyi- nin kafa tası taşlara çarparak bey- ni parçalanmış ve zavallı amelo Kendisine bir şey olmıyan şoför Aziz yakalan - maştır. Tahkikat devam etmekte- dir. n Hangi dev;t Kışkırtmış? Roma 30 (A.A.) — Gazeteler Palma de M-iorwı)hııumı hak- kında heyecanlı neşriyatta bulun- maktadırlar, Giornale di'italia diyor kit Bu kanit hadise Londra sefiri- mizin seri ve Mmübeyyiç bir pro- destosu ile balledilemez. Mesele mahi' uıâııı. iyel kü | Londrada birdevî:i':ı le::ı?v':: ardımı ile yapılmıştır. —A: İspaayada Sovyet fesat sıstemini daha canlı bir fekilde aydınlatan =ıleavnnî ehemmiyetle kaydet. | iştir. karşı uyanan alâka (Birinci sahifeden devam) manlardaki lâkaydlığa — mukabil geniş bir alâka ile karşılanıyorsa bunun en belli başlı âmili, halkev- leri temsil kollarının muhitlerinde temsillere uyandırdıkları derin ilgi- dir. Bir çok yerlerde halketleri a- çilana kadar Karagöz perdesini bile görmemiş halk, piyes seyrine bir hayati ihtiyaç gibi — alışmış - lardır. ” Ankarada halkevi sahnesi açıl - madan önce, gelen tiyatro heyet - leri, liyakatleri ne derecede olur- sa, olsun, geçen aylarda Darülbe - dayiin gördüğü rağbetin onda bi - Tine bile pek mazhar olamıyorlar- dı. Halk, tiyatroyu bir ihtiyaç say- maktan uzaktı; ona biraz da lüzum- suz bir lüks gibi bakardı. Fakat vaktâ ki: Halkevi salonlarını tezli ve özlü piyesleri seyir için bütün halka parasız olarak açtı: jik defa şöyle bir merakla gelenler, sonra- dan temsil günlerinde yer bulmak için birkaç saât önceden kapıla - ra toplanmağa başladılar; ondan #sonra her temsil gününde, dün ak- şam da olduğu gibi, halkevinin bü- yük salonu - ki temsillere ve kon- | feranslardan bireçoklarına göste - rilen alâka ile gelen kalabalıktan dolayı aramızda küçük salon adını almıştır - koridorlar da gahil ol - mak üzere hınçahınç dolmaya baş- ladı; çok defa mahalle aralarından geçerken oynayan çocukların bazı piyeslerden parçalar söylediklerini, bir kayanın başına çıkıp çok oy - nanmış piyed kahramanlarının ti- radlarından parçalar inşad ettik - lerini duyduk., Ve artık; zaman zaman tiyatraya gitmek lokantaya Kgitmek gibi bir ihtiyaç — haline gelmiye — başladı. ve paralı ol- duğu zaman da rağbeti ve alâ - kayı üzerine çekti... Geçen sene i- çinde Ankara halkevinin yaptığı 51 temsile 35,000 kişinin gelmiş ol- ması bunun en güzel delillerinden biridir. Bu rağbet, yalnız Ankara gibi büyük şehirlerimize hâs değildir; | Karamanda henüz sahne yokluğu yüzünden geniş bir salonun bir kö- şesinde masalar üzerine kurulan —| sahneciklte yapılan temsilleri se - yir için iyi havalarda salonun kapı- larının açıldığını ve sokağın bir kısmını dolduran kalabalığın da se-| yircilere katıldığını, burada oyna- nan ve kitabı henüz kütüphane - lerde bulunmayan piyeslerden ba- zı cümlelerin bir kaç ay sonraki mektep tahrir vazilelerinde yer a1. diğim, bazı cami vaizlerinde tel- kinlerin aynı cümlelerle yapıldı - ğinı tesbit etmiş bulunuyoruz. Temsillere gelen kâalabalıkların verilen davetiyelerle ve salonların kaç kişi aldığının muayyen olma- sı ile kat! surette tesbil olunabi- leceği göz önünde tutularak; Düz- cede bir temsile 600 kişinin gel - mesi, Edirnede iki piyes ve iki mü- samerede 4400 kişinin bulunması, Kütahyada beş altı temsili seyre gelenler arasında 2000 köylünün de bulunuşu, Elâzizde temsil başına 500 seyirci isabet etmesi, Bursada 28 temsilin 20.000 seyirci buluşu yor ki: halkevlerinin ver - | | mikyasında, hakdikt bir har olmaktadırlar..**a, mel olmayışı hattâ iptidai oluşu zi yolumuzdan alıkoyacak, halka yapacağımız telkinler için en iyi vasıtamızı elden bıiraktıracak . bir sebep olamaz. Zamanla bunları rla ıslah etmek, gönlün istediği yeye yükseltmek elbette mümkün olacaktır. Halkevlerinde temsil, vamtadır; gaye, telkindir. Çorak bir tarlayı bir uçtan sulamaya kurulmuş tu- lumbaları, kireçli su çıkarıyor, iyi işleyemiyor diye kaldıramazsınız; arteziyenlerinizi açana, asıl mal - zemenizi koyana kadar onları iş - letmekte devam edeceksiniz, Hodbin ve kısa görüşlü bir sa - nat endişeciği ile halkevi temsil koliarını hor görmenin ne yeri, ne manâsı vardır. Bugün Halkevlerinden yetişen elemanlardır. ki: tiyatro mektebi- İ en istidadlıi talebelerini teş- kil etmektedirler. Yalı Ankara- dan değil, Adanadan, Konyadan, Mersinden, Afşondan da ev sah » nesine kaydolunmuş veya olun - mak üzere olan Halkevliler vardır. Halkevlerinde dekoru! jin ve temsil kabiliye! iptidaf oluşu kaydını 167 halkevini birden göz önünde bulundurarak söylüyoruz; yoksa bazı halkevle - rindeki temsillerin profesyonel ve muntazam tiyatro müesseselerimi- zi dahi gölgede bırakacak bir liya- katla ve hazırlıkla temsil edildiği çok vâki olmaktadır, Meselâ bir Hülleci piyesini bir Adana halketi, bir Darülbedayi kadar; bir Meraki piyesini bir An- kara halkevi bir Darülbedayiden daha iyi temsile muvaffak olmak- tadır. Bu hakikatler, bu şehirle - rin tiyatroya gelenler içinde sanat- tan en çok anlaması lâzım gelen güzideleri tarafından ileri sürül - müş ve halk tarafından tasdik e- dilmiş hükümlerdir. Daha Darül - bedayiimizde manzum piyes tem- #ili, Faruk Nafize: Canavarın dişleri söküldü ku - yun oldu, bizim müthiş facia gü - lünçlü oyun oldu, dedirtirken; An- kara halkevinde «Eşber» de Eşber rolünü oynayan arkadaş, kitabin aranmasına lüzüum — göstermeden kendisinin ve karşısındakinin söy- liyeceği mısraların hepsini ezbe - rinden süflöre not ettirmiş ve mü- kemmel, sahne ve şiir tekniğine aynı derecede uygun bir inşadla oynamıştır. Darülbedayiin de temsil ettiği Akın piyesini Ankara halkevinde önce görmüş olan en büyüklerimiz dahi Ankara amatörlerinin tefev- vyukunu kaydetmişlerdir. Eskişehirde, «Kör» piyesinde rol alan ve *Şeriye mahkemesi» nde kadı olan iki arkadaştan daha iyi, bu rolleri başarmak için, saçı sa- kalı tiyatroda ağartmış mükem - mel bir üstad olmaktan başka çare olmadığına kendilerini seyreden- - ler hükmetmişlerdir. Memleketin Adana, Gaziantep, mizi: .Mersin, Ceyhan gibi bir çok kö - şelerinde tersil işine kendini ve- rıqı"maı— s & Dekorun ve makyajın mükem * —DIŞ İHalkta tiyâtı'oaıı ! gindirilebileceği bu çeli sıyYAsA | spanyada müta Za İspanyada kan — güv Ş başladığı ilk aylarda, Ve $öne oluyor ki, beleri yemeğe - başladilar, sözleri derhal ortayı çıktı. " man bermutad” kan dökületüiN ten, İnsanlıktan — bahsedilif Madrid hükümeti milletin İT bile iktidar mevkiine geldiği” ri sürerek âsileri tamamilt mecbur etmedikçe böyle DİF sut sözüne mahal olmadığın! rasip vasıtalarla anlatmıştif: Ti kat âsi generallere ve dı!'“:'ı D ları himaye edenlere hoş & n mek mesleğinde olan bir-çof Pi teler vardır. Bunların !51'*”'“?— kayli karşısırda tuttukları !“'" dir: Âsilerin işi iyi gittiği W“,.t manlar bu gazeteler hep b"w dan; — Tavassut mü? DiyGÜ a Bir memleketin dahili işleriğt İ karışabilir? * Lâkin generaller tevil kıb"”,ı' |. mez bir bozguna uğrayıncâ i',_ gezeteler yeknesak bir terttif O turagelmişlerdi: Kan dökmenin önüne :fpf' deliler. İşte yıl başı yor Di noclllerde, Vatikan tarşiındif panyadaki evlâtlara -hüW','* rafındakilere değil- duaları Üi lar yollanırken hep bu Kan çurt Tmmemekten, İnsanlıktan defi y Tuyordu: Öyle ki İspanyada ÜÖi taraf galiptir?, Anlamak İÇİN »4 vakit bu gazetelerin şu Ka riyatı tam bir ayna işini 8Öft ç Dikkat ediyoruz: nuıüw bahsi / yine bir mütareke Ahmet RE çıktı.. »Serbest idhal Sistemi temm İçinde başlı Yeni idhal kararnamesinin ihtimal Çarşamba günü ©' ceği ümit edilmektedir. BU de ilhalât serbestisi Te MA talarında başlıyacak dem€ a Yeni şekilde idhali memft Üğe | yalmız bugün gümrük l;'ı'_ t esasen idhali menedilmiş bunlar da birkaç madde' rettir. Diğer maddeler gümrük resmi verilerek M girebileceklir. Yeni karaft bazı maddelerin yümrük arttırılmakta, bazılarının ilmektedi. büyükleri ve sa | Jan Üstad ve ülkülü elemi dir. Holkerleri temsil şu zerlerine halkevini halketi çalışmaların en mihimlf"pr' " zakmetlilerinden birini l dır; fakat olebildikleri hef faydalı olmuşlardır. Yeni “ Yin, yeni inanların en iyi VE Tay halk rukuna sahne daha tahakkuk etmiş, hal temsil şubeleri, sahneniti dı““;' İ bir daha kaydetmişler, DİY çAĞ bat etmişlerdir. Tiyatroyu #öypf | ler, onlara ancak minnetti Ürler. dikleri temsiller, bütün memleket — ren, içlimal seviyeleri şehrin en Behçet Kemal ç Cumhuriyet Atatürk kızı Sabiha Göğcen Atatürk Sabiha gökçen muhak- kak talili Türk kızıdır. Atatürkün manevi kızı olmak gibi yüce bir | mazhariyete eren Sabiha gökçen bütün varlığını bu şerefe lâyık ol- duğunu göstermiye hasretmiş ve bunda muvaffak olduştur. Onunla Türk kadınlığı ve Türk milleti bihakkın iftihar edel Sabiha Gökçen bir semboöldür, Mi nevver Türk kadınının cesaret, a- zim ve irade, fedakârlık ve kehra- manlık hasletlerinin sembolü, Atatürkün manevi kızı Sabiha Gökçeni tayyareci ve asker yap- mak $üretile Türk kadmına gök- lerdeki yerinin de erkeğin yanında olduğunu gösterdi. Büyük şef bu hareketile: «Türk kızı, sen de 'TRürk delikanlısı gibi uçacaksın. İcabında sen de Türk erkeği gibi yurd uğrunda gözünü kırpmadan | can vereceksin, demek istemişti. Bu işaretten sonradır ki, daha şimdiden Türkkuşurda — otuzdar fazla Türk kızı var,« fan Mecliste müsbet Münakaşa ruhu Ahmet Emin Yâalman Meclizte Zirsat ve Milli Müdafaa bütçeleri müzakere edilirken geçen münaka- şaları slâka ile dinlediğini anlata- rak diyor ki: «Mecliste müsbet mü- nakaşa ruhu çok dikkate değer bir surette inkişaf etmektedir. Geçen |KOntenjanın sene ile hu sene arasında Meelisin münakaşa-havasında çok esaslı bir fark vardır. Bütün halkın Meçlisin faaliyetini yakından takip edebil- mesi, memlekette demokrasi ruhu- nu ileriletmek icin çok kıymetli bir âmil olacaktır. Bu noktada ise Bgazetelere büyük bir vazife düşü- | laylıkla para tediye yor. Mobuslarımız da bi yardımlarını eksik eti Ismet İnönü îoı&%nq geçerken - g Haftanın siyasi hâdiselenimil göz- j âııv.u:n:mi:i wımıy:r“ nünün Atina ziyareti hati yor. Hayatında hiç bir bir sözü sebepsiz ol!"'j';/ türkün Ankaradan biribi iğ) na Atinaya gönderdiği her halde mühim bir ı:l:':ı;l Balkan Antantına dahil q!l, leketler ve milletler hiç ŞÜ tur ki, bu işaretin ehel takdir ederler, J son. / İ kald” b Kontenjan rejimi bÖYÜ g nn İlk-devrinde memleketii, Wi sadi emniyetini korul""n' gi taya atılmış bir vl*"f', Ğ klering vesaireyle birleşinC, a) fenalıklara sebep oluyof Tay, y pahalılığı vücude gelir!) F ba Bu gün Türkiye barict Hariçle, iMiZ. n Te bir vaziyete girmiştir. tekabil tediye usulleri bidir. Bu cihetten K aderki "'""""“"'.,".u künu yükselmişlii kiymet yekdau arlal | öen geçirirken ilk önce İsmet İnö- | — Başmakâalesi yokfur. « ”

Bu sayıdan diğer sayfalar: