11 Haziran 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

11 Haziran 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gv AD p FS 00 S y UD l reme bekanca, kar tenelerinin Söyütülmüş fotoğrafisi zannedecek- Hniz, * fa, —“lolini in naşiri şStkârı: Gayda | ım':.udu en ziyade sözünü din - | ),_ntl;“ Bazeteci, hiç şüphesiz ki &e y 'e Nazırımın naşiri eikârı 0- | b »' Ejinyo Gayda'dır. Giyorna - Aalya'nın baş muharriri olan B d bugün 50 yaşındadır, aor - Paj Ylüdür, bütün hırsı çalış - u’-'—ar. ibarettir. Yazıhanesinde lir, ân başından ayağına ka - | Bir metre irtifamda bir hey - Büm, dir. Bu yazıhane zeminden ları, © Kadar gazete ve mecmua - 3 doludur. Bir ziyaretçi bu kâ- q_._“ıîıt içinde kendisine ancak Yer ak bir yer bulabilmektedir llamıyanlar gazete yığınları- urmaktadırlar. a girmek bir na- sevmemek- 1 öyle kolaylıkla yazı yazmak- İş bir metni kopye eden dak- Sekabet edebilir. Yarım sa- | İki.sütunu kolayca yazabil - lr. | e Sodahn İğrenmekle ve eğer M *kine icad edilmeseydi, her eç Yünyanın en mes'ut insanı YARDI söylemektedir. Yelg , Snesine geldiği zaman ev - M p, tün İtalyan, İngiliz, Alman Üz pilSiz gazetelerini okumakta- hi Hattâ er '—c':"—elc,ı okudu Nezaretine - uğramakladır. '*rı., İlalyan politikasının zimam-| İeğille temas ettikten sonra, öğ- | "ı.ı._d* fekrar yazıhanesine dön - G h"- Bir saat geçmeden üç | k“%," kelimeyi bulan baş ma- | Yazmaktadır. N Aîh Çok sever. Harpten ev- Bürai MYayı, Avusturya - Macar Tet m:_"luiunu. Balkanları ziyâ- hş_,m'î- ondan sonra «Stampar :v; Olm9 Sen Petersburg muha- ği ,:şıuı. Umumi Harp ilân e- | tı,,::;’_' sefarethane ateşeli - N ilmiş ve 1921 senesi: 'ı.,_d:dı. İsveçte, İngilterede, y a.h" meslekte kalmıştır, Ç"'m, lekrar gazeteciliğe baş » " Şok çç Politikadan bahseden itaplar neşretmiştir. ai kağı kâğıda sarıl- Mış köşk ü Life-Nevyork çTti Ş _,G.,—kî'da Long Blad ta bir çok irden satılığa çıkarıl « Zun müddet müşteri | u’“')'fıyı- sahiplerinden biri | K Solja PPMIŞ, sayfiyesini kâ-| “îâıa. _'r"fnfm denilen şeffaf bir MlE bir ÇAS Ayni zamanda da i- Billir, n Fadyo konsi ip et- | Pa öhseri tertip et- SO0 pi a İk gü & Kişi oj RBünden sayfiyeyi tç birj (_’:;"rı-ı etmiş ve bunlar - W bi do llefon kâğıdı ha- Ta satın almıştır. | ehemimiyetsizlerini n sonra Ha - Be” Hayır! Bunlar B vitaminleridir. larAklıları hiç bir müşkül karşısında çekinmiyorlar. Bile mahiyetini iyice tantmadıkları ve sarfettiğimiz gıdaların &l unsurlarını teşkti eden vitaminlerin fotoğraflarını atmak ta tüyük bir muvaffukıyet sağılır. Amerikalı nadir fotoğraf Henüz insan: Âğaç kovuğunda | kahve Universul'den: Sofya elvarında çok eski ve ga- | * büvük bir Ön se- gaç vardır arda Osmanlılarla yapi ” n büyük da zikre- v 10 metreyi bulan bu meşe | ğacının ortası boşlür. Bunu gö - | niya lokanlacılarından biri, bu kovukta bir küçük kahve aç - mak fikrine düşmüştür. Buraya kü-| çük masalar sıralamış, ağacın üst | bir Ft. ndakı peyzaj çok güzel olduğun- hürası Safyalılar için — bir kısmın taraça yapmıştır lan. gezinti yeri olmuştür. — Sofyalılar «Haydi bugün ağaç kavuğunda kahve içe- lim» demektedirler. Pazar günleri birihirlerine e Radyo ve süt inekleri Amerikan Vikli'den: İneklerin musikiyi, bilhassa cazı çok sevdikleri anlaşılmıştır. Ameri- kada, Endiyani hükümeti dahilinde, ej nfil'de Almon Vikar isminde bir tçi bunun tecrübesini yapmıştır. Bu zat ahırlardan birine bir rad- Hem iş görmek, hem biraz kendisini eğ - | lendirmek. için... Bir kaç gün sonra, ineklerin da- ha fazla süt vermiye başladıklarını görünce şaşırmış, bu sefer radyoyu yerinden kaldırmıştır. Radyonun sesi' kesilince, ineklerin de sütü azalmıştır. Vikar bir kaç tecrübe- den sonra, musikinin, bilhassa ha- fif musikinin süt ineklerinin pek ho- şuna gittiğini anlamıştır. Bu işin bir faydası daha: Çiftçi radyoyu din- yo makinesi koymuştur. Dünya gazetelerinde gördüğümüz MERAKLI ŞEYLER lerken, daha az yemek yemektedir. - Stalin üçündü d Stalin Üçüncü Defa evleniyor dirildiğine fa € Varşovadan bili göre, enmek ü - kadın erliği zeredir, Stalinin evle Moskova ağır sanayi kon dairelerinden birinde çalışan Ma - i dam İren Sebyova'dır. Stalin bu kadını, karışık bir me- sele hakkında kendisine rapor ver- | miye memur edildiği zaman ta - romıiştı. Stalin, kadının harikulâde zekâsını pek beğenmişti. Kremlin - den sızan haberlere göre, düğün ö- nümüzdeki sonbaharda yapılacak - tır. Madam İrenin ilk kocası orduda bir memurdu. Dört ayaklı zenci Eser Tageblat'tan Cenubi Amerikada Johanesburg'- da harikulâde bir insan teşhir © « dilmektedir. Bu insan 10 yaşında bir zenci çocuğudur. Fakal karnı © sürette yaratılmıştır. ki, zavallı çocuk dört ayağı üzerine yürü « meye mecbur kalmaktadır. - Yani dört ayak tâbiri burada pek ye « tindedir. Bu hilkat galatlığı yü - zünden çocuk dört ayak üzerine yürüye yürüye, kolları ay: kadar uzamıştır. El avuçlarının de- rileri sertleşmiş ve nasırlaşmıştır. Zavallı çocuk insan suretinde ha- kiki bir hayvana benzemektedir. Hattâ Arap olmasına rağmen vec- hen son derece . Boğaz hastalıkları- nın tedavisi Sidrey Niyuz'dan: Çinde, Fu « Çen de, sanayi er- babından birinin dünyada daha bir eşi olmiyan bir fabrikası vardır. Bu zat eski Çin tababetinin tav - siyelerine uyarak, müstahdemin ve Kızıl ları patik imiş, amelenin kesilmiş tırnaklarımı top- lamaktadır ucuza satın âl- diği bu tırnak döküntülerini top haline getirmekte ve şehirdeki ec- zanelere satmaktadır. Eczacı bu tozu diğer - cezalarla karıştıra - rak boğazı ağrıyan müşterilerine satmaktadır. Söylendiğine göre bu ilâç, boğaz ağrılarına iyi geldiği için epey müş- teci bulmakta ve bu yüzden fabri- katör de hayli para anmakt miş. m e Kendi kendine pi- şen konserve Noye Fraye Presse'den: 'Tek başına pişen konsorve hiç aklınıza geldi mi? Halbuki böyle bir konserve kutusu vardır. Bu kutu, hakikatle birbiri içine kon- müş iki kutudan mürekkeptir, Bu kutuların içindeki küçük kutuda konserve vardır. Diş kütü - ikiye bölünmüştür. Bir. kısmında su, diğer kısmında da sönmemiş kireç vardır. Yemek pişirilmek isten - diği zaman bu iki kışmın arasında- ki teneke bölme bölünmekte ve bu suretle kızan kirecin hararetile yemek yarım saat içinde pişmek- tedir. Bunü yapan, keşfettiği bir usul sayesinde, pilşme müddetine kadar Gaye hararetin ayni derecede kalması yo- Tunu da bulmuştur. Bir bakışta öu adamların namaz kıldıklarını zannedeceksiniz. Değitr Sovyet Ermenistanında dansetmek kotây bir iş değildir. Seccade üze. rinde namaz kıldıklarını zannettiğiniz bu gençler, Erivanda Lort de- nilen bir dansı oynamaktadırlar ve dizlerini havada bükmektedirler, İsterseniz, siz de bir tecrübesini yapınız, B ee a M aa Cai b b ll ee dB gaa el z MA birincı Bulgarlar Türk düşmanlığını besliyecek her vesileden istifadeye çalışıyorlar Şimdi de muhayyel bir ihtilâl romanını filme al- dılar, yakında bütün sinemalarında gösterilecek S ofya, (Husust muhabirimiz. - den) — Bulgarların, kendisile dalma dost kalmaktan ve bu dost- luğu kuvvetlendirmek - istemekten başka arzusu olmıyan Türklere kar» ŞL neden her fırsattan istilade ede- tek Bulgarların hislerini tahrik e- | dici yollarda dolaşmıya heves et - tikleri sorulacak bir sualdir. Gün geçmez ki, şu veya bu yıldönümü, şu veya bu milli Bulgar kahra - manının ölümü veyahut doğumu vesile ittihaz edilerek, nümayişler, toplantılar yapılır, hatipler hattâ bazan ağır cümleler kullanmaktan da çekinmiyerek, Türk düşmanlı « damı körüklemekten çekinmezler, Niçin? Niçin Bulgarlar eski düşmanlık hislerinin tenmiyesine ve idâme - sine çalışıyorlar? Bundan kendi - leri hesabına nasıl hayırlı bir men- faat umuyorlar? Akıl, mantık, his- si selim bu noktada Bulgarların 2- leyhinedir. Geçenlerde de Slav milletlerinin yakınlaşması ve Slav birliği uğru- na çÇalışan Slaven muharrir ve e- diplerinden Frantse Pevk. buraya gelmişti. Bu zat Bulgar edebiyatı üzerinde tetkikatta — bulunduktan, Bulgar muharrir, edip ve gazete - cilerile görüştükten sonra bura - dan memleketine gitmiştir. Gitmez- den evvel de gazetecilere, Bulgar ihtilâl tarihine ait Bulgar şair ve ediplerinin bir çok eserlerini Bul- garcadan Slovenceye tercüme etti- ğini söylemiştir. Bunların arasında Hristo Botef, İvan Vazof gibi Bul- gar şairlerinin Türkler aleyhinde yazdıkları ve tercüme ettiği eser- Ter de bulunmaktadır. Sloven edibi ve muharriri Pevk, ölen Bulgar şairlerind van Vazof'un tamamen Türkler a- leybinde yazılmış olan <Esaret al- tında — Pod İgoto> ismindeki ro- manını de tarcüme etmektedir. Söy- lediğine göre, <Esaret Altında» ise mini taşıyan bu ramanın Sloven » ceye tercüme edilmiş olan ilk kı « sımları teşrinlevvelde ve kalan kıs» mı da gelecek 1938 senesinin ilk - baharında Yugoslavyada Lübüâna'. da tab ve neşredilecektir. Frantse Pevk, İtalyada doğmuştur ve halen orada yaşamaktı #ai Ho Ölen Butgar şart hristo Botef Güya Türk esaretinde Bulgarla - rın çektiklerini tasvir etmekte ©- lan bu «Esaret Altında» unvan! romanının Slovenceye de tercüme edilmesile Slav milletleri arasında 'Türk düşmanlığı yeniden körük * lenmiş olacaktır. Bu kitabı okuya: cak nesiller arasında da bu düş - manlık, bilâ lüzüum aşılanıp dura- caktır. Slovenceye- tercüme olan «Esaret altında» kısaca mevzuu şudür: «Bulgar muallimlerinden İvan Kraliç, Türk idaresi altında bulu - |nan Bulgar halkını istiklâl uğrune da Türkiye aleyhinde isyana teş- vik ve tahrik ettiğinden dolayı Türk | hükümeti tarafından Anadoluya sü- tülmüştü. Kraliç, bir gün sürüldü. Bü Diyarbekir hastahanesinden kaç- mıya muvaffak oluyor, Bulgaris - tanda Top kasabasına geliyor. e| Burada yakalanmamak için bir de- ğirmende saklanıyor. Değirmen tü- ibi Stoyan ve kızı Mariyka'mın, rmene saklanan bu firariden haberleri yoktur. O sırada değirmene gelen 'Türk, para vermeden bedava yi - YİP içtikten sonra, değirmene kızı Mariyka'nın ırzına geçmiye te- şebbüs ediyorlar!.. edilmekle rToOMADıININ ae di elare se Li ĞA Bi SK S z ae .. Kız ve babasile gelenler arasın- da bir boğuşma başlıyor. Gelen - lerden biri, çırpınmakta ve kendi- ni müdafaa etmekte olan kızı tu- tuyor, diğeri de babası değirmet- ciyi yakalıyor. Bu esnada değit - mende çuvallar arasında gizlenen İvan Kraliç, çıkarak bir balta” ile iki Türk'ü öldürüyor. İv. Kraliç de- ğirmenci ve kızını kurtardıktan son ra Bela Çerkva kasabasında babn- sının eski dostu olan çorbacı Mar: ko'nun evine kaçıyor. Burada yafetini değiştirerek ertesi günü Ognânof adını takınarak halk' a- rasına karışıyor ve yine Türk ida- resi aleyhinde Bulgarlar arasında tahrikat ve propagandalara başlı- yor. Bu maksatla bundan sonra Ognâ- nof, Bulgar muallimelerinden Ra- da ve diğer Bulgar münevverlerile tanışıyor. Bunlarla beraber teşkil ettiği bir isyan komitesinde Bul - gar halkını isyana hazırlıyorlar. Bu arada da Rada ile sevişiyor. Para ve silâhlar toplanarak isyan hazır- lanıyor, Nihayet 1876 da büyük Bulgar isyanı patlak veriyor. Fakat bu ise yan kanla bastırılıyar, bir çok Bule gar köyleri ve kasabaları yakılı « yor. Kaçamayıp sağ kalanılar, öldü- rülüyorlar ve sürgün ediliyorlar. Ögnünof ile sevgilisi Rada ise bir âsi kalilesi arasında Türklerle mu- harebe ederken yedikleri kurşun- lardan ölüyorlar!..» İşte Vazof'un «Esaret altında -Pot İgoto» dediği romanının mevzuu.. bu roman, Türk düşmanlığını u - zun yıllardanberi Bulgaristanda kö rüklediği gibi, bundan sonra Slo- venceye tercümesile de nup Slavlar diğer ce- ıinda da körükle- Türk düş - acak daha pek çok doludur. Ssiret altında» ca sözlü ve şarkılı lınmıştı. İç sahneleri, Al- Mmanyada Münih şehrinde «Bavar - ya> sdültyolarında, dış sahneleri de Bulgaristanda Pulgar artistleri Tafından çevrilmişti, Yakında ta « mamile ikmâl edilerek Bulgar si- (Devamı 6 net sayfada) romamı Bulga filme de & Si Türennn l l ee bt ekea n elld

Bu sayıdan diğer sayfalar: