14 Haziran 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

14 Haziran 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M7 4-SONTELGRAF — 14 Haziran 1937 Mevaddı iptidaiye diye en evel - arananşeydemir,bakır,kömür Bunlara malik olanlarla olmıyanlar arasında ergeç çır kacak bir harbinin önüne geçmek için ne yapmalı ? : |Harpten baş İtalyanlar Hebeşistanda geniş mikyasta maden araştırmalarına gi- eğer şimdiye kadar yıkılmadı İse, Adisababada ikinel Meneliğin heykesini göstermektedir.. Yukarıki resim, #işmişlerdir. M evaddı iptidaiyeye malik olan memleketlerin, — olmıyanlara karşı ne kadar üstün bir vaziyette oldukları bun - dan sonra çıkacak bir harpte en mühim sebebin bu mesele olacağı- ve dünyada nı 3 enlerin sözlerinde ne ka - | dar mübslâğa var?, Bunu kestirmek zordur. Her hal- de muhakkak olan bir şey varsa © da demirli, kâmürlü, bakırlı ve da- ha ne kadar böyle şeyler varsa bü- tün bu mevaddı iptidaiyenin bu- günkü sanayi âleminde en büyük xolü oynamakta olmalarıdır. Bunlara malik olanlarla olmı - yanlar arasında etgeç korkunç bir Müharebenin çıkmasına mâni ol « mak için ne yapmalı? sorgusu İse dünya sulhunu devam ettirmek isteyerlerin en çok düşündükleri ir noktadır. Dün de «Son Telgraf> ın bu sü- turilarında en yeni is matından bahsederken söy Mevaddı sa, Pnrtekiz, İspanya ve Ho - rdım etmek fikrile kendi topraklarından bir karış yeri bile başkalarına vermek niyetinde de- ğillerdir. Onun için mevaddı ipti- daiyesi olmıyan memleketlerin bir gün kalkarak kömürü, bakırı, de - miri bol olan memleketlere hücum kalacağız? etmeleri karşısında aşka çare yok mudur? için or e kadar bunun atılan fikirler, eski değildir. Hele €ti üzerine elinden kaçırdığı müstemlekelerini uğraşmağa başı temlekât bahsi tazelenince bu tek- lifler de çoğalmıştır. Mesele yalnız Almanyayı değildir. Mevaddı iptidaiyesi olmıyan, bun- 1 Üzerine müs- susturm. Edebi FPoman No: 26 Zekeriyya Sofrası Yazan: AKA Gündüz <a<><—oo0c2<2oarprcç ——— & sofrasınin ilk ki ; Bu ilk Zekeriş sönen mumu anyanın umumi harpteki mağ- ekrar almak için onun bütün | | hayat ışıklarını da söndürdü. Keş- | Ben sö; ke çağırır ek- ten yoruldum, o ağlamaktan eridi. Fakat pek iyi biliyorum ki, ikimiz de sabaha kadar uyuyamadık: Bir aralık sesler — kulağımdan, ışıklar gö:lerimden çekildi. Bu sefer de züme çarptı. Beş on da- kikal:k dalgınlıktan silkinir sük İmez tırladım. — Kaârşıya baktım: Divan karmakarışık ve Feride örta- da yok, Hizmetçi erkenden gittiğini söyledi. Peşini bırakmak istemedim. Sonra vaz geçtim. Kendi duygula- Tile başbaşa kalması daha iyi ola- cak. İşte Sir haftadır ki ne tezkere jyazdım ne telefon ettim. O da be- ni aramadı. Bakalım ne olacak? '! ları — başka yerlerden - getirmeğe mecbür — kalan diğer irili, ufaklı memleketler ne yapsın? Bir teklif var: Mevaddı iplidai- ye ticaretini şahıslardan — almalı, Bunu — yalniz devletler yapmalı. ler de bu ticareti kendileri e milletlerarası teşkil ete bırakmalı Fakat buna karşı şu itiraz ileri Kit - sürülüyor: 17 senedenberi letler meclisi eski Osmanlı İmpa- tatorluğundan veya Almanyadan alınmış olan bir çok memleke ri mondası, vesayeti altına almış- tır. Halbuki böyle heyetlerle idare etmek usulü ihtiyaca kâfi gelmedi- Rini göstermiştir. Onun için böyle beynelmilel bir mevaddı iptidaiye ticareti fikri pek mıştır. aftar bulamı- Yine bir fikir daha: Ellerine bir çük müstemleke göçmiş olan dev- letler bu müstemlekeleri öyle ken- | di malları imiş gibi değil, millet- Ter meelisi tarafından verilmiş bir vazife bilerek idare etmelidirler, O zaman milletler meclisi me - vaddı iptidaiye işini kolaylıkla hal eder ve buna mülik olmıyanlarla olanlar arosındaki ihtilâfın — ilerde iddetli bir harbe yol açmasına mey- dan kaltnaz. | Hâyır... bunların hiç birine lü- | zum yoktur. Bu hedefe varmak 1- çit Müstemlekelerde <açık kapı» siyasetini tatbik etmeli. Fakat bu | şi_ et ne fayda verecek? Herkes için, ister aşağlı olsun, ister yukarı, gümrük resimlerinin müsavi ol - Masından daha fazla bir şey temin edemiyecektir. Bundan başka bir fikir: Devletler arasında bir muahede imzalanmalı, Bu muahedeye imzalarını koymuş | olan devletler biribirleri | Canım sikiliyor." Kulaklarımda hâlâ Kem sela sesleri. Nereye bak- sam Müm, işik, karanlık, kıvilcim illüziyonu içindeyim. Defteri ka- 26 n Ön gün öncesine kadar İstanbul, karışık bir rüya içindeydi. On gün- denberi de korkunç bir kasırgaya tutuldu. İtilâf devletleri 18 mart- ta İstanbulu resmi işgal altına al- | dılar. Sanki işgâl etmemişlerdi. | Babamın anlattığına göre Mond - | rosta yapılan mütarekenin bir maddesi varmış ki galipler bu maddeye dayanarak — memleketin her tarafını işgal — edebilirlermiş. İstanbulu bir siyah kadifeye ben- zetiyorum. Öyle bir kadife ki al « ka çare yok mudur ? Müstemlekelerde açık kapı si- | yaseti takip etmek faydalı olur. mu ? Istikbal bu işi şöyle halledeceğe benziyor: Ya anlaş- ma, ya harp ! en müsait gümrük tarifeleri tatbik etmelidir. Bunun” misâli: İngilte » re ile diğer dominyonlar arasın - da böyle bir muahede yapılmıştır. Bu muahedeye iştirâk edenler bi- ribirlerine karşı en müsait güm - rük tarifelerini tatbik etmektedir- ler, İngiltere ile dominyonları bu suretle biribirlerinin muhtaç ni « dukları mevaddı iptidaiyeyi, eş - yayı çabuk ve ucuz biribirlerine te- min etmenin çaresini bulmuşlar - dır. Niçin bu çare diğer devlet « lere de teşmil edilmesin? Kalıyor. diğer bir fi giltere ile dominyonları arasında veyahut İngiltere ile diğer devlet- ler arasında yahut don yönler |- da yapı - le diğer devletler ara daha: İn- | lacak muahedelerde mevaddı ipti- | daiyesi olmuyan memleketlere bu maddelerin temin| için kabul edi- len müsaadenin - müstemlekelere teşmil edilmesi çok iyi olacaktır. O zaman bu müstemlekeleri elle- rinde bulunduranlar ile mevaddı iptidaiyesi olmıyan memleketler a- rasında bu meselenin halli için bü- yük bir adım atılmış olacaktır. Lâkin bütün bunlar birer fikir- dir. Yoksa meselenin asıl halli ça- rest olmaktan bunların her biri pek uzaktır. Çünkü milletler mec- İpitdat madde buhranındau şikâyet eden Almanyada şebekeleri mütemadiyen iptidat maddeler nakli tında sayısız iğneler gizli. Neresi- ne el sürsen batıyor. Ne kadar çok düşmanımız varmış. Prenses bile ileri geri söylenmeğe başladı. Mü- tarekeden bir kaç gün evvel Ayas- | paşaya taşındı. Alman sefareti ci varında, denize karşı, bahçe içinde Büzel bir konak kiralamış. Beni ye- meğe çağırdı. Alttaki salonda çar - şafımı çıkardım. Üstteki salona gi- rer girmez irkildim. İçeride bir çok kadın ve erkek vardı. Bir kaç ce - nebi zabit ayakta birşeyler konu- | şuyorlardı. Hemen geri dönmek istedim. Prenses bileğimi yakala- Gı. Bir'kahkaha sâvurarak haykır- di: — Vahşi ceylân gibi nereye ka- çıyorsun kız! — Yabancılar var prenses, — Hayır, onlar yabancı değil, hepsi de dostlarım, Ve oradakilere: — Madamlar! Mösyöler! Dedi. Size İstanbulun inci kadınını, ya- hut kadın incisini (adımı tercüme etti) takdim ederim, Ben kizarıp bozardım. lisi mandası altında bulunarak İn- giltereye, Fransaya, hulâsa Umumi! Harpten galip çıkan devletlere tak- sim edilmiş olan yerlerdeki me - vaddı iplidaiye ihtiyaca kâfi gel » memektedir. Fakat Almanlar bu cevap ile kan- mayorlar. Dün de «Son Telgraf> n bu sütunlarında yazdığımız gibi Al- man noktal nazarı başkadır. Hit - ' ler hükümeti eski Alman müstem- | lekeleri kendisine iade edilirse, bu- ralardan çok istifade edebileceği kanaatindedir. Milletler meclisi mandası altın- daki yerlerde mevaddı iptidaiye az isa bile İngilterenin, Fransanın doğruya müstemlekesi o- himayeleri altında bulu- nan y de iptidat maddeler pek çoktur. Fakat ne İngiltere, ne Fran- sa, kendi müstemlekelerini veya hi- mayeleri altındaki yerleri baş - kalarile taksim etmek niyetinde de- ğillerdir! O halde mevaddı iptidaiyece baş- ka yerlere muhtaç olan diğer mem- leketler ve bilhassa Almanya ne yapacak? işle bir sual!.. İstikbal, bu meseleyi ikiden bi - rile halledeceğe benziyor.. Mevad- di iptidaiye İstiyen memleketlerle | ya pek geniş ve sorbest bir tiea- Tet, yahut ta... darp!.. doğrudan an veya fente demiryol! meşguldü kışla beni süzdüler. Erkekler he- men etrafımı sardılar. Bana onları tanıtmağa başladı. Aklımda kalan- Tarını yazıyorum: — Mösyö dö Şevalef! İhtiyat sü- vari zabiti ve asil güzel genç Mös- yö 1ö Kont dö Makrof; işgal ordu- su siyasi büro şeflerinden. Mister Kankan Klon; işgal kuvvetleri hu- susi polis müfettişi. Hacı Derviş zade Tayfur bey; Hürriyet İtlâf fırkası şubo reisle- rinden ve nülli” şirketlerin yeni Murakıbı. Davut Kıranta bey; diplamat ve füccar, Kumandan Soligğo; Fransızca yazdığı şiirlerle meşhuür Enfes Bühtan bey; M. Samoel Pataşön; bankact. Baron Mıncıkyan; kuyumcu, Bana o kadar nazikce davrandı - lar ki çıkıp gidemedim. Bu parlak | sösyeteyi bırakmak kabalik olur- du. Yahut bana öyle geldi. Daha | doğrusu beni soğuk ve yan bakış- larla süzen kibirli kadınlara inad orada kaldım. Bu —— Delinin kulağın — Mektebi tıbbiyeden yetmiş arkadaşım — arasından - ikincilikle çıktım. Tâ küçüktenberi delilere i- çim paralanırdı. Eğer, derdim dok- tor olursam, mutlaka asabiye mü- tehassısı olacağım Babam müteva- zı bütçeli bir adamdı, amma, mü- nevverdi. İstediğimin önüne geç- medi, beni tıbbiyeye yazdırdı. Nihayet mütehassıs oldum ve kendi arzumla Toptaşına tayin e - dildim. O zaman timarhane derlerdi bu müesseseye ve “Üsküdarda idik. Yüzleree deli içindeydim attık. Dertlerini dinliyorum, bastalıkla- Tını teşhis için gecelerimi feda edi- yöorum, deva arıyorüm, uğraşıyo - Tum, uğraşıyorum. xa VA Bu, çocukluktan beri yüreğime f: kk“:“*_" sevdiğim — meslik | sinen merhamet ve acı ,bende bu | Y9Ftutuyor. — a Hat | F0 ğ e | r aralık istifa etmeği bi işi bir Gelilik haline getirdi. Ne | Te SA | kadın, ne eğlence, ne bar, ne dans, a. Fakat, hastalaı penlif ne İçkiz. da öyleleri var ki yalnız Çok geceler nöbetçi olmadığım | Mevcudiyetimle iyi olurlar. —| p halde hastahanede yattım ve ina - | — Başınızı ağrıtmak istemei T nir misıniz, delilerin koğuşları i - | Men de böyledir. Kıyarmıyort . çinde. lara, ökseye yakalanmış & Y;,- Size bakınız o zamanki re - | — Artık geceleri kulaklarıma #0 simlerimi göstereyim. ler geliyor, fakat kadın seSİ Güzel delikanlı idim. Her banyo- | — İşte tamam. Delilik Ariızl“d:# dan çıktığım zaman, ancak, ayna | mühimmi yapıştı y yza Ğİ Ağelı önüne geçmek nasip olurdu bana Yeni bir hâdise oli sı_vdlny, İ ve kendi kendime imrenirdim. ben de bilmem hangi koğusu” f . | Lokman Hekimin «yet> dediği - | teklarından birine kapağı at yim lâfın kısası. O zaman, bıyık mo | düm. e da. Kırmızı ve kenarları bile ağzım Bir gün Güzinle annesi #T gibi kıyrılı dudaklarım üzerinde si- | Kızcağızın gözleri her zamar şlf yah ve hafif kıvırcık bıyıklarımla, | den iri, biraz benzi soluk, baHF p bir zamparalık âlemine çıksaydım | dönmüş gibi, dudakları )ı:ı!ıf:;'ıı eğer, dayanamazlardı - bana, Öyle | riyerek konuşuyor. - Hasta, SÜj bir zaman geldi ki akıllı görmeğe | deli. Vay anasını Güzin d€ can attım. İki cümleyi akıllıca, liyor. gend doğru dürüst söyliyen bir arkadaş zülmeyiniz hanımt çok aradım. k edilecek bir :t."_'l_, Fakat şöhret ne kötü şey! Bana (Devamı 6 ınci ' —— —ÖO hepsi de güzel şeylerdi. İçlerinde Hapsini uzaktan göstererek & belki en az güzeli bendim. Bir ka- | Jice tanıttı: ; dın kendinden güzele böyle soğuk — İşte şu köşedi bakabilir, fakat bunlar bana ne - | konuşan, mavi üstü r#l" ye öyle baktılar? Sinirlendiğimin | rop giyen, gürüün mü? P;.ıu'- ge ben de farkındayım. Kendimi top- | Timefendi. Asil /bir '“*gw. Y” ladım ve ne kadar zarif olmak ka- | €âS) iyi bir diplomallı. e bilse o kadar zarif olmağa Çalış - | tim. -Sosyeteye alışık değildim; Hem de o güne kadar böyle birşey yoktu., Kibar salon olarak bir pren» sesin sâlomunu görmüştüm. Bütün bilgim “okuduğum kitaplardandı. Şimdi bu bayatın içine her nasıl- sa girivermiştim. Acemiliğimi bel- li etmemek Tüzımdı. Bu işlerde ki- birlice olduğumu saklıyamam. Na- zik davranan erkeklerle bir kaç kelime konuşarak ayrıldım. Pren- ses sofaya çıkmıştı. Yanına sokul- düm. — Prenses hazretleri, dedim. Bu kadınlarla da tanışmak istiyorum, — Acelen ne cicim? Duygularımı — açıkca gülmekten katıldı. —— Peki, dedi, Şimdi. söyledim, Burhan CV | HIKAY_J yaklaşan, benimle dost olan nirlerinden hasta, ya hastâ$i | muztarip biri. Ailece tanışt miz yor. Hep âsabının bozukluğ! uykusuzluktan şikây ne kadar şup, biraz eğlenelim. Galibâ akilim amma baliğ değilim. Kadınlar, kızlar benden bİf sözül anlamıyorlar mıdır, nedir, kası hastalığa, hastahaneye, lere, deliliğe, uykusuzl! dayanıyor. Namussuzum a bancılara devlet esrarını S? ye ittihatcılar azletiller. öldü. kadımdan sağdaki, şu EFİ siyah giyinmiş, Nevnil fendi. Pek kibar bir Bütün harp müddetince olunca geldi. Evli değil sayılır, Güzel sesi vardi?- ka evvel bana /sigara müsyü ile yaşıyor. Şi Şu kara gözlü kare Kf güzeli de madmarel K tiRA ludur. Babası Abdülhi yumcularındandı. Prenses - tanıtmasını yanırmıza genç süvâri valef geldi. Güzip yıllarca hayatımız beraber &ö halde, bana hiç sağlam görüt ” , ediyof: gurm nle dereden tepedet * tik çıldıracad vrpt yi Avize altında ayaktâ İd“;;’ Na ,._...ı!.' dest u.“" * bal İsviçrede kaçak yaşadı. zestetiii yee e v y pilt j gP herif İ € Ş

Bu sayıdan diğer sayfalar: