4 Şubat 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

4 Şubat 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

& — SONTELCPPFPF — 4 Şubat 1838 AKŞAMCILAR Karanlıkta kalanlar | Vakti gelince silâh bulunacak Şimdi istintak hâkimi ilk iş ola - rak Vaydman ile Leblond'un karı - sını, onun olurduğu apartımanın ka- 15 inel sayfadan devam) l Yoksa göründüğü kadar parası yok —K A aei RERŞEETET TTTT W JEskİ bir akşamcının defterinden Yezan : edince Turhan Manası: [Benbugeee, içi gül renk. li şarap dolu surahi ile sabaha kadar neşe içinde koyun koyuna yatacağım ve bu gece aklı, dini talâkı selâse ile| boşayıp badeyi kendime nikâhla ala. cağım!) Safder san parçayı böyle izah edin. ce Turhan gene mırın kırın etti: — Darılma amma Safderetiğim, bü- tün bunlarda ben senin önceden gök- lere çıkardığın kadar güzellik göre- miyorum. Bunlar bana hep bir ta- ik sözler gibi geliyor. bütün aklını, fikrini, sını, pulunu, hulâsa herşeyi kıya, şaraba vermiş.. E bunlardan ibaretse ri sabahlara kadar Balıkpazarı mey. hanelerinin kapı eşiklerinde yatıp meyhanecinin kendilerine lütfen ve| merhametcn uzatacağı kokmuş meze| artıklarile karınlarımı döyuran, şü - nun bunun kendilerine wzatacağı be- şer, onar para ile ancak boyalı ispirto| alıp içebilen meşhur esrarkeş Celâl- lecin, meşhur Baba Saffetlerin şu halde dünyanın en mes'ud, en bahti- yar adamları demektir. Sen bu dedi - ğim meşhur Baba Saffetleri tanır rm- sın? — Hayır, tanımam! Osman Cemal Kayallı Safder son parçayı böyle izah mırın kırın etti: İgeçirdi Bu suretle şimdiye kadar ©-| kumuş olduğu Arab dillerinden ter - cüme edilmiş olan edebiyala dair bir içok yazılar, gene garb dillerinden çev rilmiş bir çok şirler, hikâyeler, ro - manlarla Sufderden öğrendiği şeyler (de bir araya gelince onun edebi bilgi- leri hemen hemen bir lise mezunu talebenin edebi bilgilerni geçmeğe İbaş! —W Turhan tam koltuk meyhanelerinde Aradan dğrt beş yıl geçmişti hkan şimdi kıdemli, olgun tam bir ak- “|İşamcıdır. Otuz, otuz iki yaşlarında henüz bekârdır, Kış akr:amları rasge- *m-şımı tiplerle birlikte değil, rasge- lenle birlikte İçmektedir. Meselâ bu rasgelenler kimlerdir?İşte sunlardır; |Bahriyeli Sami, Osmâan Şaban, ka - kçı Ali, mavnacı Veli, bakkal Ah-! ed, gezgin satıcı Raif, mütekaid İb.| rahim, ketebeden İzzet, telgrafçı Şu-| ayib, fenereci Hasan, bakkal Simon, İkuyumcu Dayı Zafiri, çarşılı Dayı Mihai, balıkçı Haçik, yazmacı Mak- sud, çarşı telâh Kel Rafacl, sarac Ahmed, kapıcı Abdurrahman, - şoför |Niyazi, arabacı Hamdi, pamukçu An. don, Hacı Selâmi, . Tür-| “|söyliyerek bu paray — Bunlarin biri uzunboylu,, çil! yüzlü, turuncu sakallı, tıpkı yahudi- ye benziyen biridir ki cskiden yaman | ğı İhsan, Efe Ahmed, Ba köf,'meyzin Hayri, Zargoç Aristo, bir tulumbacı reisi ve halırlı, paralı bir Sonradan Ömer Hay- yamın dediği gibi ra, sabahtan akşaralara kadar içmeğe| ” ve sonunda da raki binliğini koynuna alıp onunla koyun koyuna yatmıya, başlamış, bu hale gelmişti ki geçen | kış bir sabah erkendec aradaki Tünel | denllen meyhanenin kapısında don . muş olarak leşini buldular. Öteki Baba Saffet te gene upuzun boylu, düşük kara bıyıklı, gözler her zaman kân çanağı, kılık kıyafe: pek |) perişan, koltuğunda daima eski ve paslı bir konserve kutusunun içinde meyhanelerin meze artıklarile dola-! şır, asabi, küfürbaz, çamur herifin | biridir Dediğim gibi eğer hayatın bütün fi, zevki, tadı, tuzu, buharı, bibe- kesi, sarmısağı rakı ile şarab- dan ibaretse al işte sana bu işin iki canlı mostırası! na yine büyük Farisi şairlerinden | (Kaani )nin: Ma tairi kudsim nevara neşinasim Mürgi melekütim fazarane şinasim Manası: (Ben kutsi yerlerde uça . rım, onun için dünyanın bayağı ses- şarıdan sabahla-| n eski hanendelerden Rıza Baba, dül- ger Salih, çarkçı Bahri, Necib kap - |tan, Harnsi Reis, tayfa Mehmed, Tav- Lât İn6 Türhal Öluz, Oğüz İki yaşına gelip de artık kıdemli ve tam ak şamcı olduktan sonra kış akşamları rasgelen meyhanelerde Bep bu gibi insanlar, bu gibi tiplerle birlikte iç - e başlamış ve bütün tasavvufçu. hn filoc , şairleri, kölü |kötü hicvyecileri artık, a da tesadüfi olarak arada bir pek az görmeğe baş- lamıştı Bu yukarıda saydığımız tipler, şim- hıklı, bunlarla birlikte içtiği zım;ınhr Whı:m biraz kafasını dinliyor; hem de löyle ötekilerle olduğu gibi akşamdan gece yarılarına kadar şişeleri devife. rı-k körkütük evine zoraki dönmü- /yordu. Bu adamlarn arasında içme - daha vardı ki insan öte- kilerle içtiği zaman kendini hep ha - yal iklimlerinde dolaştırdığı halde 'buıııırıı içtiği zaman hakikatle yüz- yüze kalıyordu. Sonra bu adamların içk'l flemlerinde öyle gencken, yahud İorta yaşının ateşli, buhranlı zaman - Ilnrır.d:ı iken tatmin edilemiyen ihti - yacların şiir, edebiyat, felsefe, tasav. -|üzerine zabıta daha bir takım adam-| lerini, bayağı nimetlerini tanımıyo -| vuf şekline sokularak meyhanelerde rum. Ben melekütun kuşuyum, on - onları riyakâır bir tarzda ve maske dan dolayı şu muazzam sonsuz feza- |altında bin dolambaclı yollardan teş- yı bile tanımıyorum .) hir etmek yoktu. Bu gibi adamlar o- Diye başlıyan yaman bir ştirini o .|ralarda herşeylerini, her sırlarını, her kuyup anlattı. Bu şiir Turhanın pek |muradlarımı, her özlemelerini olduğu hoşuna gittiği için onu hemen oracık-|gibi apaçık ve kısaca söyler; ta manasile birlikte defterine kay - detti. Safder © yaz, orada Turhana İran, “Arab ve bizüm eski Divan ve tasavvuf | edebiyatından bazı şeyler daha oku - yup dinletti: Turhan da bunlardan beğendiklerini birer birer defterine sonra onun üzerinde öyle saatlerte kafa ve çene patlatmadan hemen bir, başka 'bahse geçerlerdi. Turhan, bunların arasında içmeğe başlıyalıdanberi bunlardan öyle bil - mediği hilkiyat, öyle tekerlemeler, 'öyle tuhaf fıkralar, öyle atalar sözle. Polis rremanıNo. 50 ONU KiM ÖLDÜRDÜ? Yazan: Moris Löblan Nakleden:fa. Şimdi bu sedirde ağlayan kızla onun| — Evet, arasında ne büyük bir fark vardı | — O halde niçin benden sakladın?. Birbirine karışmış olan bu iki sima- | nn arasındaki mesafe şimdi ne ka- Beni şaşırtmak için neden bu ka - İdar röl oynadın? Niçin? Söyle, dar büyümüştü. İki gülüş birbirin -| — Çünkü seni seviyorum, den ayrılıyordu şimdi. Burlardan bi-| - Raul, farkında olmadan tekraret - risi, o masum, ürkek kızın gülüşü, ö-|ti: teki sarı Klaranın gülüşü idi. Zavallı| — Çünkü beni seviyordun., Klara!. Şüphesiz o, daha cazibeli, da-| —Fakat Raul, Klâranın derin aza - în "ıu.lı idi. Fakat masum, c!km::l"ıbım hissederek onu teselli etti: ızdan ne kadar uzan bi vardı. Tdül wölün Tanmtiik hl::urırık Bütün bu şeyler, kızım pek ka- | rışık şeyler.. Eğer birisi bu söyledik- Klaranın başını okşadı: lerini duysa sana bir., bir. — Pekyorgun değilsin ya? Klâra Raul'ün sözünü tamamiladı: — Bayır.. — Biraz deli der, değil mi? Sen pek, — Sana bir kaç sual sorsam olur İâlâ biliyorsun ki deli değilim ve hiç mu?, te yalan söylemem. — Olur. Raul, omuzlarını silkerek, yalva - — Evvelâ şunu söyle bakayım. Şim- İrir bir vaziyette emretti: di anlamağa bıqııdıeım hakikati sen| — Anlat bakalırı, cicim. Hayatı » ni anlattıktan sonra se nde ııkemk mü? Husust otomobili olan, — genç bir kadınla yaşıyan Leblond'un pa - raca vaziyeti ne olduğunu çok me - rak ettiği anlaşılan bu adam kimdi?| Madam Felin diyor ki: — Bunun Vaydman olması büyük bir ihtimal dahilindedir. Buhdan şonra istintak hâkimi ka- dına Vaydman'ın resmini göstermiş- tir. Kadın bunları tetkik ederek: | — Evet, demişti bana gelerek Leb-| lond-hakkında malümat almak isti- yen adam Vaydman'dan başkası de -| ğildir. Fakat ben bu adama Leblond hak- kında istediği malümatı onun anne- sine giderek ondan almasını, benim bir zamandanberi ondan ayrı yaşadı- ğım cihetle hakiki vaziyetini bilme- diğimi söyledim. Beni görmiye gelen Jadamın Vaydaman olduğuna ben di kanaat getirdiğim gibi onu düğü zaman bizim apartımanın kâ - picisı da tanıyacaktır. Bununla beraber tespit edildiğine göre o gün apartımana girmek üze-| re kapıcının önünden geçerken Vayd- | |mnun'ın gözlerinde gözlük vardı. Bun- dans sonra kapıcı ile Vaydman karşı İkarşıya getirilirse kapıcının kendi -| ni tamamile tanıyıp tanıyamıyaca- pek İğr mesclesi çıkacaklır. 1280 Bundan sonra Leblond'un — karısı kendisine' soruları sualler üzerine i- fadesine şunları da ilâve etmiştir: — Cinayet 16 Teşrinievvelde yapıl- İmıştı. O gün bir adam geldi, — bana |Sekiz bin frank getirip verdi. — Bu adam kocamın — tanıdığı — olduğunu | bana getiriyor- du. Bu para ile bana bir tiyatro işi gördürmek istiyordu. Bundan ânlaşıldığına göre Vayd - man ile Milllon'un diğer bazı ortak- ları daha vardı ki bunlar da Leb - lond'un karısını tiyatro işine sok - mük için para getiriyorlardı. Bunun ları aramıya başlamıştır. |yet verirken şunları söylemişlir İmesinden iki gün sonra Vaydman 18 'larl.ı dans ı—ı'b'ken veke (5 inct sayfadan devam) ba ile suikast yapan maznunların - dan Metenyer do yanında — avuka - tı olduğu halde tekrar dinlenmiştir. Paris ticaret borsası simsarların -| dan Viyar isminde biri şahid olarak| dinlenmiş ve gizli teşkilât için * çak şayanı dikkat şeyler söylemiştir. 936 senesi nihayetinde, — teşkilâta| mensup Bernon Ville isi müte- ber bir adam bu simsarı görerek ona i teşekkül eden bir müdafan teş- kilâtına girip girmiyeceğini sormuş- tu. Viyar buna mı akat etmiş fa- kat bir gün kendisini şöyle denmiş- üür: picısını ve Leblond'un annesini ça - iırarak Vaydman'la bunları yüzleş- tirecektir. Cinayetin ertesi — günü Vaydman'ın Leblond'un * annesini gidip gördüğü söyleniyordu. zaman kendisini gelip gören adamın hakikaten Vaydman olup olmadığı - ni kadın bu sefer görüp anlıyacak - tır, İ Leblond'un karısı ifadesine niha -| 7 Kânunyeyvelde ben kendi ken - |dime tahkikat yaptırdım. — Nöyi'de , İLeblond'un cesedi bulunan caddede!, Million'un bir otomobilden indiğini bir adam görmüştür. Bunu anladım. Yukarıda yazıldığı gibi — bund: sonra istintak hâkimi Vaydm yüzleştirecektir. Leblond'un öldürül- Size bazı mühim işler tevdi edile- cektir. Fakat bunların ne —© anlamadan evvel teşkilâta sadık kal. Teşrinlevvelde Madam Ballay ismin-| *tağınıza yemni etmeniz lâzımdır. —| de bir kadının Paris'in en kibar bir Buna da razı öolan Viyar bir kaç yerindeki dans salonuna gelmiş, bu gü nsonra yemin etmiş, artık teşkilâ- n |tn gizli bir azası ve bazı şubeler a- — Bana dans öğretmenizi — rica|rasında da irtibatı temine memür ederim demiştir. — Dans bilmiyo -|olmuştur. Bazı içtimalar olmuş, Al- rum. ü man malı tüfekler muayene edilmiş, Bunun üzerine salon sahibi Ma -|bu toplantılarında mühendis Delankl dam Balloy ile Vaydman arasında|da hazır bulunmuştur. Delonkl ma bir mukavele yapılmıştır. Kadın ken-|lüm olduğu üzere gizli tşkilâlı tah - disine B ders verecek, buna mukabil| kikatında, gizli silâh depoları işinin frank alacaktı. |başından beri ilk tevkif edilenler - Vaydman hakikaten © zamana ka -|den mültim bir adamdı, dar dans etmeği hiç öğrenmemiş| Viyar ifadesine devamla miydi? Buna dair Madam Balloy di-/da anlatmıştır. yor ki: 9 — 18 Teşrinisâni günü Bernon Vil- Dördüncü dersten itibaren Vayd-İle beni otomobiline Alâarak Versaya man o kadar büyük bir terakki gös-| Sötürmek istedi. Orada görülecek bi- terdi ki bundan onun hem çok ça -İrişi vardı. Bernon Ville ben de bü- lıştığını hem de çok istidatlı bir a-İjunduğum falde o adama dedi ki: Sam olduğunu aalanuştm. Vaydmanı — » v a Y KbE musikiden Şahesderdi. .. Bög, derecei » n iğilen Şülnida” Katköte WÜĞe e terbiyeli, nazik bir gençli. Şahsiye- ti gibi terbiye ve nezaketi de karşı-|klermiş. Bu sıralarda Paris üzeri - sındakini aldatıyordu. — Vaydman bu| * yürütmük üzere sizin :-laıvıl'ırını- aldığı dans derslerini nerede tatbik | ” *evketmek lâzım mıdır? | ediyordu? Meş'um köşkte öldürüp| — Mümkün değil, Komü İkarşı Parisin müdafaasını kâfı dere- irdiği zavallı kadın- | İcede silâh olmadığı için adamları - şunları tlere| İngiltere ve Dostları ( füncü sahifeden devam) geyler ve orada cereyan eden vukuat şunu göstermiştir: Bugün her tarafa söz geçirmek için kuvveti yelişmi - ceğinden bahsedilen İngiltere e - ğer hakikaten” istediğinden — fazla kuvvetli de olsaydı yine ne Alman -| yaya, ne tıılyıyı ne de Japonyaya yan yalnız imı;:ıralorluğu dü - şünerek onun haricinde olup biten İşeylere kulaklarını kapıyanların i -| leri sürdüğü cereyandır. Bu fikirde olanlar Asyada Rusya- dan çok çekiniyorlar. Japonları As - yada (İngiliz imparatorluğu aleyhine çıkmamak şartile) ileriye doğru ata- cağı her adım Rusyanın sleyhine ol- dukça hoş görülecektir. — Japonların Asyada, Almanların da Avrupada Rusya aleyhine vaziyet alması ka - dar bu cereyanın başında hoşlana -| cak şey yoktur.! Onun için bugün Japonlara kâz da İngiltere müessir bir —harekette | bulunamamaktadır. ri, öyle yakası açılmamış nükteler, öyle masallar, eski meyhane ve ho- vardalık âlemlerine dair öyle hikâye- | ler, (Devamı var) | |sin ki bütün bu belâlar hep bana karşı çekingen durduğundan, haki - kati benden sakladığından olmuştur. Haydi anlat?, Klâra, gözlerindeki son damlaları isildikten sonra alçak bir sesle anlat- mağa başladı: — Raul sana her şeyi söyliyece - ğim. Olduğu gibi. Çocukluğum mes- ut bir çocukluk değildi. Annem beni severdi. İsmi Armand Moren idi, Yal- 'Nız ortada, hayat vardı, yaşamak i- cap ediyordu Halbuki onun geçirmek mecburiyetinde olduğu hayat, be -| |nimle meşgul olmasına mani oluyor-| |du. Pariste oturduğumuz apartıma- Jna gelen giden çoktu.. İçlerinden bi-| risi her şey emrediyor, eve geldiği | zaman hediyeler, bilhassa şampan - yalar getiriyordu. Fakat bu emre |den adam hep ayni adam değildi. Mütemadiyen değişen bir adamdı. Bir çokları benimle hoş geçhirler, beni severler, bazıları da beni sev - mezlerdi. Ben vaktimi mutbahta hizmetçilerle geçirirdim. Sonra, ta - şınma devresi bıçlıd Her taşındığı- mız zaman daha küçük bir apartıma- İlerini buraya tayin ettirmiye mu - |rından başka, renk renk, bi Mille_tler_ el D he eli Cemiyeti nakliyatı ab ni Dt Bidir'e (5 inci sayfadan devam ) | Haber aldığımıza göre bazı kim bir şeref kazandırmıştır. seler belediye iktisad müdürlüğüne 45 millele mensup yedi yüz kişi-| Müracaatla Hatapkapı ve Yemiş iske- nin bu büyük sarayın koridorların -|!elerinde (parçacılık) ünvanı altında da, külislerinde, lüks salonlarında, 'nakl: masa başında çalışmaları, daktilo verm sesleri hakikaten görülmiye değeri iktişad müdür olan bir manzara teşkil etmektedir. Gaye.. Dünya barışı! Milletler Cemiyetinde kimler yok| ki.. Bütün Avrupa — milletlerinden başka, yer yüzünün bütün ülke — ve mantakalarındaki milletler, sarı ka- vimler, beyaz ırklar, kırmızı derili . ler, vahşiliklen kurtulmuş uluslar,| at yapabilmeleri için bir istida rine belediye 1 icap eden tetki - |katı iera etmiş ve araba bölükleri va- sıtasile ve lüzumunda kamyon dahi bulundurulmak şartile bu işlerin as- gati ücretle halen ifa olunduğunu ve bul muhitinin her bir noktasına 5 kilodan 100 — kiloya kadar emanet suretile; apartımanın | say sayabildiğin kadar, hepsi buraya| n katına bile buradaki nakliye gu- | bir mümessil yollamışlar mümessil - yüğlürmlk SĞ eğyal çıkr -| dıklarını tespit etmiştir. Bunun ü - zerine; istida sahiplerinin — dilekleri kabul edilemiyeceği cevabı verilmiş- tir. eI waffak olmuşlardır. Her gün adlarını gazetelerde okü- duğumuz tanınmış devlet adamla - biçim, baylu boslu, bodur, şişman, muhtelif milliyetlere ve ırkalara mensup ye- di yüz kişinin Çatısı altında toplan- dığı konuştuğu, münakaşa ettiğ yuduğu, dalga geçtiği, Milletler Ce - miyetinin gayesi - hepimizin bildiği gibi - Dünya barışı! İyi amma bu güzel perinin hâlâ geldiği yok. Dünya, onun hasret ve vuslatını çekip duruyor. Bu gidişle geleceği de yok galiba. Münir Süleyman Çapan şunu | e âyeceklerdir. Buna ce vap olarak Viyar anlatıyor, Bernon Ville o ada şöyle demiştir: , — Silâh meselesi için merak et. gneyiniz. Vakti gelince — bunların hepsi tedarik edilecektir. Fakat o adam bunu kat'i suretle İyeddetmiştir. Bernon Ville onu ikna edememiştir Çünkü o adam demiş - tir ki Bizim Versaydaki teşkilâtımız Pa- risi değil, yalnız Versay'ı müdafaa etmek vazifesini almıştır. Onun 1 - çin kamünistlere karşı Parisi müda- Taaya koşamayız. Bundan sonra oradan ayrılmış er» çünü Paris civarında Sen Jer - 'de diğer bir adamı görmiye git mişlerdir. Fakat onu bulamamışlar. dir Viyar bundan sonra gizli teşkilâ- tın iki mühim azası arasında irtibat vazifesi gördüğünü söylemiş teçkilâ- tın iç yüzü hakkında da malümat- vermiştir, Esrarın meydana çıkma- ması için aza arasında olsu! rıki sırada bulunan, emir ve: arasında olsun herkesin birbirini bil- mediğini söylemiş, verilen bir emrin nereden geldiğinden o emri alarak i- fa edocek olan Bzanın da baberi ol madığını ilâve etmiştir. Bazan bana Bernon Vile veril- mek üzere açık, zarfa konmadan ve- yuka- rilmiş mekti ben ona verir lar getirilirdi, Bunları Fakat bü açık | mektupta gizli ne olduğunu bilmez- dim. Çünkü hari, bakınca bu mektubu okuyan bir şey anlıyamaz - dı. Benden de bu mektupların mâ - nâsı gizlenmişti. Zahirde hiç bir giz- li mânüâsı olmuyan kelimeler — gizli maksatları anlatmak için kullanılı- yordu, Tahkikat inkişaf ettikçe gizli teş- kilâtın daha pek çok nazarı dikkati celbedecek Kömür fiatları Son heyeti vekile kararile Bulga- ristandan memleketimize idhal olun - masına müsaade edilen kömürlerin mühim bir partisi gelmiştir. Fakat şehrimizde kömür fiatlarında bir de- Bişiklik yoktur. Diğer taraftan or - man müdürlüğünün aldığı tedbirler sayesinde İzmirde kömür fiatları beş kuruşa düşmüştür. Hattâ evelki gün; şehrin bazı yer- lerindeki perakendecilerde kömür 45 kuruşa kadar bile satılmıştır. Hariçten fazla miktarda ki r gel- diği için flatların; daha tenezzül ede- ceği muhakkak görülmektedir. Malüm olduğ- üzere bir ay kadar evel İzmirde kömür flatları 12 ku- |ruşa kadar çıkmıştı. ZAYİ 2190 sicil numaralı arabacılık ehli- yetnamemi kaybettim. Ynisi alına « cağından zaylin hükmü yoktur. Alâeddin oğlu Ali Pİ Baş, diş, nezle grip, romatizma ve bütün ağrı- larınızı derhal keser. İcabında günde 3 kaşe mmabilir. - ——— —— — — — 'na gidiyorduk. Nihayet bir tek odaya| ketmişti. Aradan bir hayli z:uı—..'ılbahv_—m Derhal aklıma annemin bi ilticaya mecbur kaldık.Zavallı annem | hastalanmıştı. Birdenbire de ihtiyar- layıvermişti. Ona baktım, ev işlerini gördüm, ara sıra bir türlü gideme- diğim mektep kitaplarını okur, ça - y-ni Bir gün Dovil'e gezmiye git miştim Orada tıpkı sana — benziyen üçük bir kız gördüm. Ve kim oldu- ğanu tahkik ettim. Bu kızın ismi| -İraktığı fotoğrafı geldi.. Bir marki, On altıncı Lui sisterinde bir yazıha- |nesinde.. evet. Valteks'e bu yazıhane hakkında biraz daha malümat sor - Antonin Götye idi.» |dum. Ve şüphelerim büsbütün artl. lışırdım. Annem bana melül melül| Annem bu sözleri söyledikten sonra Bundan sonra yaptığım tahkikat bu bakardı. Birgün ağırlaştı ve humma | ölmüştü. Babamın isminin ne olduğu- | markinin benim babam olduğu ka - içinde bana şu sözleri söyledi: nu söylemiye vakit kalmamıştı. Ev- / naatini bende takviye etli. Fakat ha- -|sene kadar para da gönderdi. Sonra, “Klâra hangi şerait altında doğru- gunu, babanın kim olduğunu bilme- lisin.. Bir aralık Pariste idim. O za- manlar gençtim, ve bir nile yanında |dikiş işleri yapıyordum. Orada bir |gençle tanıştım ve onu sevdim. Son- l'llAn bu gencin bir çok metresleri olduğunu öğrenerek müteessir ol - dum. Bu adam, seni doğurmadan bir kaç ay evvel beni terketti ve bir iki rakım tetki kettiğim zaman — ancak 16 ıncı Lui sisteminde bir yazıhane- nin fotoğrafisini buldum. Bu fotoğ-! rafı yazıhanede gizli bir göz olduğu işaret edilmişti. Buna hiç bir ehem - miyet vermedi ve çalışmıya başla yet budan 18 ay ewvel Valteks ile tanıştim. Klâra durdu. Bir yudüm su — içip #eyahate çıktı ve bir daha kendisine| — V .x hiçbir zaman işlerinden 'den baber almadım. Onu hiç arama - / bahsetmezdi. Fakat bana bir — gün 'dim da.. Bu adam zengindi vo bir| Volter rıhtımında oturan Marki d'Er- Marki id. Markinin benden evvel bir lemont ile münasebette bulunduğunu vilâyette ders veren bir kadınla Ya-|söyledi. Evinde gayet eski ve anti - şadığını öğrenmiştim |ka mobilyalar olduğunu, bilhassa 14 Marki, onu, benimle tanıştığı za - mcı Lui uslubunda fevkalâde — gü - man ve gebe olduğunu bilmeden ter- zel bir yazıhanesi -bulunduğundan 1 y dım. Sonra dans öğrendim v& niha - göstererel devam etti: |kaybettim. Bir ay sonra, kikatte o zamanlar hiç bir projem yoktu. Yalnız babamın kim olduğu - nu öğrenmek merakile hareket edi - yordum ki, bu da pek tabii bir hia- . Bir gün, Valteks bana bir anahtar a «Marki dedi; bunu yazı- lünde unutmuş, kendisi- |ne götürüp vereceğim» deyince, ga- İrip bir merakla bu anahtarı ortadan Valteks'i İpolis takibe başlamıştı, otun iri Pol olduğunu öğrenerek kaçtıra. Raul sordu: — Neye gidip markiyi bulmadın? — Onun babam olduğunu kuvvet- le zanediyordum amma, emin değil - dim. 4 hanesinin (Dııı-ı varı

Bu sayıdan diğer sayfalar: