10 Şubat 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

10 Şubat 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

" B —- SONTELGRA? — 10 Şubat 1938 Çoban Mehmed. Gecesinden Reportaj ? Müsamerede kimler yoktu ki.. Bütün İIstanbul, ta- | nınmış bütün zevat gelmişti. İşte : Denizbank Müdürü Yusuf Ziya,işte Dr. Mazhar Osman, işte: Cumhuriyet Müddeiumumisi işteHacı Bekir zade. [“îmc"juâiav SAHNEDE. | Amma azdaha canlı Amca 1 beyi cansız Amcabeyi öl- h_ dürecelşil_. | YUGOSLAV KAFİLE REİSİ | Mehmede bir çelenk verdi birde nutuk söyledi. Bir çoklarını ,"'k rı çınlamış ve yanmıştır. ku- ee z Biraz manalı ve çapkınca bakımın dan sünneti şerif uzere kesilmiş bi- Yyıklara, yahut hatları münenasip bir Vücuda malik olmaktan başka ben - ©e hiç bir meziyetleri olmayan, — ve bir tek işte dahi dikiş tutturamadık. ları için serseri bir hayatın omuzla « Fından tutup sinema stüdyosuna sa - vurduğu, başımıza (seksapel) marka- h bir yıldız kesilenlerin, iki film çe - virir çevirmez, bir kaç bin dönüm - lük bir arazi üzerine villâlar, muh - m köşkler kurduklarını düya du- ya adeta artık azberledik. Senede bir defa yumruklarını has- mına sallayan bir dudağı gökte bir dudağı yerde zincilerin, çarpık su - ratlı insan azmanlarmın en az, birkaç z bin dolar aldıklarını gazetelerde | arın sulhperver oluşla - bi yere vuran arslan Mehmedin y rindan kaybetlikleri dövüş heyeca -| Feğinde mütevazı bir evin hayali bir nın kendisinde bulup adeta-bir ihti -| Müket kurmuş bulunmaktadır. yaç gibi tazmini neye mal olursa ol - Sun istedikleri yumruklu tekmeli gü reş yapanlar adeta ih Yanılmıyorsam di; bonoa gibi elden ele devredilen ve yüzde yetmiş faizli futbolcüler var - miş. İsahibi zevat inşallah Çobanın hül: ya edilirlermiş.| c frenkte - bir| CA |sahavetini gösteremedi. İşte sıhhatleri var olsun. bu hayır sını hakikat yapacaklar. Çünkü «İş - tanbul» ona bir evcik hediye etmek Geçen akşam Turan kalabalık- ve hakikaten güzide tiyatrasunda bir * |Hikmet Onat, karikatürist Cemal Na- | vazan :!Nu-Sa-Co den birini yaşyor, Ne parlâmentodan yani paradiden haykıranlar, na'ra a- tanlar var, ne de mevkide yer kav : Bası., Bu işten anlayan âdamların idare ettikleri derhal göze çarpıyor. Kişe de bile Şehir Tiyatrosundan Dalm o- turuyor, Kapıda Şehir - tiyatrosunun aksesuar memurları, yer gösterenler ! Meşhur güreşçilerimiz.. Aşağı yu - karı İstanbulun tanınmış bütün ze - vatı burada., İşte birinci kat locada Denizbank müdürü Bay Yusuf Ziya, onun he - men yanında doktor profesör Maz - har Osman.. Beş çocuğunu önüne almış; — İşte tarik bedelinden böyle kur- tulunur, diyen bir eda ile oturuyor. Diğer localarda miralay Hafız Be- im, bitişiğinde meşbur havlucu Ha- cı Recep, ve Hacı Bekir zade — Ali |Muhittin maiyeti erkânı ile.. İşte, Cumhuriyet müddelumumisi dir. Daha kimler yok ki.. Gözlüğüm ancak ikinci kata kadar seçebiliyor, belki daha pek çok tanıdıklara tesa- düf edeceğiz. Nimet piyango kişesi sahibi Bayan Sanemne sanmnanesısarmamermez ae ni ee Bütün bunlar böyledir. de bizim| *eYirci karşısında Çobanın müsame- Nimet yanlış numaralı Dlr locaya o, Çaban Mohmedin bir ufacık kulübesi | "ESİ Yapıldı. Hasılatı evin temelini a-tuymuş. Locanın sahipleri gelince, de- Bir Gece Onun İçî.. Ne güzel şey.. Ne güzei.. Bu gece beraberiz değil mi? ea aa lrrinı aNN NeBeNEİLUN ei a e NNK Ha e BAA üN aNBT M eee ht beMaNiiNe U maamlNAAm Değişen bir hayatın mânasını anlamak için o muhitte yaşamak lâzım bile yoktur. © Çoban ki, milli şerefi tek başına sırtında taşımış, her zaman, her yer- 'de yüzümüzü güldürmüş, «Türk gibi| Binden ümidi. Şardımdan kendini u: ulmak de- Mektir. Am böyle bir mana verdiğimiz için değil Midir ki, sporumuz yerinde saymış - u geçirdiği gün- er milli şerefi Çoban Mehme- posu elinde, bir Allah Bezacı Aj an Vasfi, Hazım gibi, f gibi Çobamı seven — ve takdir eden hayır sahipleri bir araya Böldiler, Keçen akşam Şehzadeba- #ndaki Turan tiyatrosunda onun i - Çin bir müsamere verdiler. Bu müzamerenin hasılatı ile Ço - bana bir ev alınacak. Coban, yıllar var ki bizzat kendi -| vazı olsun V: &inin olan bir eve malik olmak arzu-| İsene kim bilir ne kadar seyyahı çe #le çırpınmakta idi. Her yiğitin gönlünde bir arslan ya- far derler. Karşısına çıkan her raki - |duğunu, iki elim yanıma gelecek, İgeçti anlatayım? Çünkü belki /— Posta çantasındaki yüzbinlerce ftilen bir adamdı. Fakat kıskananlar tacak kadar oldu mu - bilmiyorum. ğistirmek mecburiyeti hasıl oldu. Yalnız, müsamerenin çok parlak Ol-| - Bayi bayan, kendisine piyango çık- tığı müjdelenmiş, sonra yanlışlık ol- duğu söylenmiş bir bilet sahibi gibi fena halde içerledi. Yine davayı Çobanın ensesi kadar geniş olan nezaketi halletti. Çobanın müsameresine şehrimiz - Gece., Beyoğlu hayatı.. Az - değil.. Çok değişmiş, «Haydi öyle ise bu fırsatları ka - çırmayalım dedik iki ahbap çavuşlar yola çıktık. Beyoğluna gelinceye ka-| dâr vaktiyle sık sık rastladığımız mi-| söylemek mecburiyetindeyim İster misiniz, size bu gece natıl de yer bulamadığımız için siz de birçok- ları gibi tiyatronun kapısından geri /dönmüşsünüzdür. de bulunan Yugoslav sporcuları — da|de bulandırıcı hadiselerle karşılaşma- * |işlirak etmişler ve hepimize nümu -| mak çarelerini düşünüyorduk. 'Turan tiyatrosu tarihi gecelerin (Devamı 6 ıncı sahifemizde)| — Şimdi Tepebaşındayız karşımızda -—-—r - ——— —— - - a — funuslühun Kalilleıi? frangı çalanlar gibi bu cinayetin de failleri meçhul.. Geçen sene yold. |den bir şehre götürürken bir takım meçhul adamların taarruzuna uğra. mış, elinden posta çantaları alınmış kendisi de bir çukura atılarak bıra- kılmışdır. Posta çantasındaki 880 bin frank çıkarılıp alındıktan sonra er- tesi gün #lındıktan sonra boöş çanta bir hendek içine atılmıştır. Postacı- nn yüzü vurulan yumrüktan şişmiş- ti. Kendisi uzun uzadıya sorguya çe- S açık duran Gardenin çeker gibi oluyor.. kapıları Fakat oradan pek çabuk süzüldük | kilmiş, fakat bu taarruz eden adam- ların hiç birini tanımadığı . anlaşıl- mıştır Postacı tekrar vazifesine devam et-| miştir. Bir zaman sonra Tulon'daki (Devamı 6 ncı sayfamız Ja) Tunuslunun ölüsü bulunan yerde tahkikat yapilıyor Dünya zenginlerinin kış mevsimle-| rini geçirmek için gitlikleri güzel »yerlerden biri de Fransa'nın Akde « niz sahilleridir. Bilhassa Antib her leri şudur: Mehmed Hizri kaçakçı - lik, yapıyor, kökain, ercin getirip gö- #ürüyor, satıyor! | Mehmed Hızrinın - oturduğu — ev- de şimdiye kadar iki kiracı — daha kiyor. İşte orada 15 senedenberi ça- birer suretle ölmüştür. Bu evin uğur- lışarak kazancını - yoluna — koymuş Suzluğu böyle her tarafa yayılmış, genç bir adam, Mehmed Hızri is -|fakat tabildir ki tahkikat yapılır minde bir Tunuslu geçenlerde ölü|ken. ev uğursuzdu da bu üçüncü olarak bulunmuş ve bu cinayetteki |racı da ondan öldü diye muhakeme esrar perdesi hâlâ kalkmamıştır, yürütülecek değildir! Dünkü Son Telgraf'ta bundan bahse-| Mehmed Hizri vakit vakit Nise Bİ- dilmişdi. Yeni gelen Pransiz gazeto.İder Tulon'a gidir gelirdi. Daha doğ- lerinin yazdığına göre Mehmed Hızelrusu kış mevsimini Fransa'nm Ak - ri şimdiye kadar kendisinden şüpheldeniz sahiline gelen seyyahlarla kâ- edilmek şöyle dursun, bilâikis halile,| tabuliklaştığı için kahvelerde, l0 - iharekâtile herkes tarafından beğe -/kantalar ve barlarda Mehmed Hızri âmonluk etmeyi çok kârlı buluyor- . Fakat orlada bir de Örselli kar « deşler vardır. Bunların Tulon'da şa- rapçı dükkânları vardır.MehmedHız- ri arasıra oraya gidip gelirdi. Tu- lon'daki Örselli biraderlerin — büyük kardeşleri posta nakline memurdur, şöyle diyordu: — Bu Tunuslu garsonluk para kazanıyor. Halbuki çok — iyi yaşfıyor. çok iyi giyiniyor. — Her halde başka kazanç yollarını da bi - liyor. Bu kıskançların anlatmak istedik - ederek - Vaydman artık suçlarını kendir anlatıyor v bizi kendimizi İstiklâl caddesinde - bul - duk. Şimdi size ismini bildiğiniz belki Ge çok iyi hatırladığımız eğlence yer- lerinden bir anın isimlerini gaya - yım. Ambasadör, Turan, Londra, Tür kuaz.. Biz bunlardan Turkuazı seçtik Daha içeri girmeden yeni progra - min ilânları ile karşılaştık.. Ne güzel.. Yeni program herhalde mükemmel olsa gerek. İçeri girdik zevkle kurulmuş bir salon, güzel ka- dınlar, müzik.. Her şey güzel * Numaralar başladı. Magafon Hays - kırıyor.. — Bayan Margarit Vals. Kadın neslinin belki en güzellerin- den biri Margarittir diyebilirim. Pembe bir elbise içinde sarı saçlâ- rı, beyaz teni onu peri kadar güzel - leştirmişti. Sürekli alkışlarla biten tan sonra Avrupada kazandıkları mu İvaffakıyeti İstanbulda bir daha zen- | (Devamı 6 ncı sayfada) bü dans - Artık a serinledi içeri gl sek!, izel bir Temmuz akşamı Vayd » man Amerikalı dansöz Jan Koven'i köşküne getirmiş, bahçede konuşı yorlar, Vaydman'ın çok sevdiği g leri seyrediyorlardı. Genç Amerik san'atkâr birdenbire üşümiye bi mış, içeriye girmek arzusunu göst miştir. Köşkten içeriye girdikleri zaman genç kız salondaki divana uzalnmış. Vaydman' da yanına oturmuştur. A- merikalı dansöz mütemadiyen arla- tıyordu. Eski hatıralarını birer birer söylüyor sonra bulunduğu san'at ha- yatından bahsediyor, istikbale — «it hülyalarını anlatıyordu. Saat kaça gelmişti? İkisi de bunun farkında de. ğildi. Vaydman da, gönç kız da temadiyen sigara y yorlardı. Onlar böyle lâkırdıya dal - WDevamı © senı sayfuda)

Bu sayıdan diğer sayfalar: