4 Ağustos 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

4 Ağustos 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Londranın Şık gençleri Kuyumcuyu tuzağa Düşürenlerin elebaşısı Mahkemede.. Harleyden ayrılan Margaret . Londranım “şık giyinir, “zarıf gençlerinden half vaküi iyi; fakat büyük bir para elde öderek daha iyi eğlenebilmek için plânlar ku. ran birkaçı, bundan beş altı ay evvel bir otele giderek Londranın ileri gelen kuyumcularından bi. rine de şöyle talefon etmişlerdi: — En kıymetli mücevherlerinizi alarak geliniz. Zengin birisi sizi görmek, bazı kıymetli taşlar al . mak istiyor. Bu delikanlılardan biri kendi - sine hakikaten çeki düzen vermiş, | pek zengin bir adam halile ku . yumcuyu beklemeğe başlamıştır. Kuyumcu, en kıymetli taşlarını | bir çantaya koyarak getirmiş, fa. | kat bu zarif, şık gençler hep bir | olarak kuyumcuyu sıkıştırmışlar, tehdid etmişler, elinden çantasını | almağa uğraşmışlar, nihayet ada. mı başından yaralamışlardır. Bunun muhakemesi görülürken «Son Telgraf» ber türlü safhasını yazmıştı. Fakat bu - iste . diklerirti elde c erdir. Çünkü plân altüst olmı. , <r. Ma. selâ kuyumcuyu sokduktan son. ra hemen kendilerini bekliyen tayyareye atlayarak İngiltere hu. dudlarından har'ce çıkacaklardı. Fakat bu olmadı. Vaktinde ku . yumcunun 'mdadına yetişilmiş ve bu zarif, sık gençler de yakalan. mışlardır. Mahkemenin buniâr hakkında verdiği hüküm şiddetli oldu. Hat. tâ içlerinde en mühim rolü oyna. mış olan Harley ismindeki genç yedi sene ağır hapse mahküm e- dildiği gibi yirmi kırbaç ta vuru. Tacaktı. Harley ile arkadaşları — şimdi | hapishanede bulunuyorlar, Şimdi | Harleyin yine adı çıkmış, kendi . sinden bahsedilmeğe - başlanmış. tır. Buna da sebeb Harleyin genç göti Yoksa Polis Müdürü bunu da: ci.., üyor: — Bırak:ı gebersin kerata. mi dioyr?.. Her milliyetpervar yan dudaklarını oynalarak sordü * nuz?. — Vur... Deyince vuran; Dur... Kaba, sert, vahşi sesile : — Bilmiyorum... — Sus be. Der, bir de tokat şaplı tan, yorgunluktan dik d tekta duvarına yasladı. de hurddenin hay inim inim © cuk! Bunların akıbeti. i Meralin hayalt. Olmadık şey yok' O halde nereyo götü: ötürülüyor, ne yapılmak için götürülüy Bir türlü karar veremiyor, kestirip atamıyot! yaplığını mı yapıyor? İtlâfçı polise, rorla kımıldı. — Bursaya niçin gönderildiğimi bil'yor musu. Deyince duran muhafızı bilmiyor ki Ded! O kadar İlerisi yok Bir daha sorulsa; ır. Refik, kederden, me. zaktan, bilgisizlikten ziyade açlıktan. . bir hayal bakışlarından süzüldü geçti. Fer. Odanm yüzünde eyen kadın, viyank viyank uğlayan ço- 'Ne oldular? terketti mı, âzıkı aradı buldu mu, şimdi onun kolları Kilise ve Politika italya Vatikan Arasındaki gerginlik ne olacak ? Berlin- Roma mihveri acaba : gösterebilecek mi ? Son zamanlarda Vatikanın politikası etrafında ye. ni şeyler söylendiği işitilmez ol. | Muştı, Papa on birinci Pi yazı ge. | görmık üzere çekildiği köşkünde Fülrurken Vatikan politikası aca. ba duruyor mu? Vatikan mehafili seş çıkarmamakla beraber Papa- nin siyasi faaliyeli herhalde dur. muş değildi. Mayısta Alman dev. let reisinin İlalyayı. ziyateti sıra. gında Papa da Vatikandan çıka. rak biraz uzaktak! sayfiyesine çe. kilmişti. O zamanın politika de. dikodusu olarak ortada bir çok söylenen şeyler varken şu da so. ruşturuluyordu: — Her Hitler, İtalyaya gidin. ziyaret edecek mi, et. . Buna kat'i bir hüküm verilemi. yordu. Fakat sonra anlaşıldı ki Alman devlet reisl Katolik kili ginin başı olan Papayı görmek is- temiyor... Papalık ile Almanya arasındaki ihtilâf hâlâ devam edi. yor, gerginliğ'n ne vakit ortadan kalkacağı hiç belli değildir. Al . matiyada 27,000,090 katolik var - dır. Halbuki Almanyada katalik. iğe karşı mücadele edilmektedir. Bu meseleniri şimdiye kadar içyü. züne dair pek çok şeyler yazıl . mışti. Evvelce «Son Telgraf» bu hüsusta Avrupa gazetelerinde gö- rülen bellibaslı malâmatı hulâsa etmişti. Papslık ile Almanya ara- sındaki gerginlik yeni değildir. Fakat şimdı yeni olan bir mese le vardır ki Papalık ile İtalya ara. sında ihtilâf çıktığıdır. Papa geçen - “> sayfiyesine ge- len propagor iri kabul etmiş Papaya dalr, ve onlara * uk söylemiştir. Bu propar ları yetiştirmek üzere büyü” bir mekteb vardiır. O mektebden çıkanlar Katolikli. ği dünyaya yaymak vazilesi le fanın dört ucuna yollanmak- ederek boşanmak istemesidir. Ko. cası mahküm olan kadının bir de küçük çocuğu vardır. Harleyin genç karısı mahkemede şöyle de. miştir: — 937 Mârt ayına xadar kocam ile beraber muhtelif yerlerde 0. turduk. Fakat kocam 0 tarihte beni bıraktı, gitti. Ö grendiğime göre kocam artık başka bir kadın la yaşıyordu. Mahkeme, kadının talebi üzerine boşanma kararını Türe çocuğuna | uğraşmakta olduğa UB tadır. Papa( bunlara karşı söyle. diği nutukta, irkeılık nazariyele. rinin İtalyaya da sokulduğunu tenkid etmiştir. Almanyada ırk. cilik propagandası ile Katolik ki. Hsesi aleyhine cebbe alındığı ma. lümdur. Şimdi İtalyada da ırkeı. lık cereyanı başgösterirse bunun sonunda Katolik kilisesine karşı cebhe alınacağı endişesi Papayı meşgul etmemiş değildir. İtalyan gazeteleri yazdıkları ya- İ zılarda on beş senedenberi İtalya- | da ırkcılık için çalışıldığını, fa . Musolini şist idaresinin İtalyan ırkı için 1 yazıyorlar. un neticesi olarak Yahudiler aleyhinde do cereyan başgöster . miş demektir. Yari Almanyada kendini göstermiş olan ve netice. görülen cereyan İtalyada da bıslamış oluyor demektir. Almanyadaki ırketlik "cereyanı Katolik kilisesi aleyhine dönmüş olduğu için İtayada da ayni cere. .yan başgösterince bunun kiliseyl düşündürecek bir mesele teşkil edeceği şübhesiz görülmekteğir. Papa, sayfiyesinde kabul ettiği propagandacılara nutkunu söyle. dikten sonra sözlerine netice ve. rirken Katolikliğe karşı kim ha. reket öder de ona vurursa Papaya vurmuş olacağını, Papaya vuranın da öleceğini ilâve etmiştir. Papanın bu nutku cevabsız kal. madı. Sinyor Musolini cevab ver. di. Papa, nutkunda İtalyanın da Almanyayı taklid ettiğini söyle - mek istemişti. İtalyan Başvekili, cevabında irk mesölesinde İtal - yanm önüne geçmiş olduğunu Ş, onuN için gamu veya bu. le: Edebi Roman No.65 arasında mı? Pazla düşünmeğe “tahamrall etmiyen “ bir mevzüu! Göğüs tan bir ıztırab yumruğu hemen katı'dı, dâmârini büzen, eiğerleri daral. boğazına döğru tazyikini arttırdı! Refik ; söylesin. - Yarabbi ben ne bahtsız insanım... Dedi, gözlerini tekraf açtı; kendini düşünmeğe bâşladı Korar verdi : uykusuzluk. iğinden yumul- - AçI yeriz Geldik işte.. Ferhunde evi — Nereye götürülüyorum?. — Bu sualin cevabı yoktur. Sonra polise döndü — Bir lokma ekmek.... İstedi Vakit öğle. Muhafız efendinin de karnı aç. Mudanyaya yakınlaşılıyor. tan ölmedin ya be adam?, Mudanyada Refik, yalvaran gözlerini golisin gözlerine dikti, titriyen zayıf, mecalsiz sesile : | nu taklid. etfiğini ileri sürmek mânasızdır; demğ: Papanız autkü Beri bildir ki lâkayitlikla mıştır. Alman gazeteleri Papanın sözerini şiddetle tenk'd ediyorlar. Bu gidişle mevzu etrafında daha da birçak şeyler yazılacak, söyle. necek görünüyor. Papanın nutku Römadaki me- | hafilinde nasıl bir tesir uyandır. di? Nutukta bügünkü İti karpı açıktan açığa söylenen söz. ler vardır. Meselâ nutkun .sonu. na Üğve edilen ve Katolikliğe vu. ran Papaya vurur, Papaya vuran da ölür, gibi sözlerin mânası doğ. rudan doğruya İtalyada Vatikan Papâlığı çok meşgul eden bir ce. reyan — bulunduğudur. — Halbuki Romada bulunan Romalı muha. birlerin yazdıklarına göre bu ce. reyan — İtalyada —ilerlemektedir. Katolik kilisesine karşı çok hü . cumlar oluyor, çok şeyler söyle. niyor. Papa bunlara karşı yeni yetişen genç Katolik propagan . dacılarının uyanık bulunmalarını göylerken İlâkırdıyı bu mevzua temas ettirmiş oluyor. Papa, bundan sonra İtalya ile de mi açıktan açığa mücadeleye girecek? Eğer mesele bu safhaya dökülürse az meraklı olmuyacak. tır. Yeni gelecek Avrupa gazete. lerinde buna dair görülecek e . hemmiyetli yazılar «Son Telgraf» da hulâsa edilecektir. Yazan: Etem İzzet BENİCE — Vallahi ölüyorum İki üç gündür ağzıma bir okma ekmek girmedi.. Dedi. Bir Jokma ekmek. Bir lokma ekmeğin di. tenilişi. Bir lokmanın bunaltısı, Fakat, o polis için, o Bu niyaz, bu temenni mâna ifade etmez. Sonra, ilâhşörü için yalvaranlar karşısında, eli, kolu, dili, kalemi, midesi prangabend itısanlar önün. bi damad de bir kazak taassubile görünmek. — Sus be. a Demek hududsuz bir zevktir Bu zevk. bu hâki. miyet neş'esidir ki, Arnavud muhafıza da: Üç gün aç kaldıktan sonra, 'ne çıkar? Dedirtiyor. Ve bunu yaptırıyor. Nitekim, Re - fik, yine bütün yolcular vapurdan Teneke Kralı — Milyonları mahveden Adam yeniden Sahneye çıktı! Londra gazeteleri, zengin biri. sinden bahsediyorlar, Bu adamın, parasız iken çok zengin olması, tatlı bir şeydir. Fakat kendisinin vaktile milyoner olduğunu söyli. yerek bugün o paralardan elinde hiçbir şey kalmaşlığını anlatması ve elem çekmesi acı olsa gerek, Fakat Londralı gazetelerin bah - setliği adam, zanmış ise de şimdi elinde hemen bir şey kalmamıştır. Epeyce za mandanberi bu para eriyip git - mekte idi. Londra piyasasına mensub olan Sir Vilyam Firt, ba. şından geçen Macerayı / kendisi geçen gün Londrado yapılan bir * toplantıda anistarak demiştir. ki: — On senelik kazancımı geçen senc kaybettim. Paramın çoğu el- den gitti. Bunun karşısında benilm yapabileceğim şey, vadan git. mekti. Fakat ben böyle bir;şey yapmadım Sıhhatim hğlâ yerin : dedir. İşlerimin yeniden düzele. tek paralarımın geri geleceğini düşündüğüm gürnler de vardır. İki oğlum vardır. Bunların, hakkım. da besledikleri fikir iyidir, bunu kaybetmemek isterim. Elli yedi yaşındayım. Fakat yeni bir meş. lek tutmak istiyorum. İlk mesleğe küçük iken başlamıştım. Haftada geçti. Zengin oldum. Şimdi kay. bettim. . Yeniden başlıyacağım.» Bunu söyliyen iş adamı, İngil. terenin teneke kralı idi. Fakat bu gün de elinde kalabilen bir iş var. dır. Son baharda yeniden büyük cağı oğlunun gözünden düşmemek için bugün elinde kalan Işi muhafaza şini söylüyor. ki para kazan - mak âleminde övlâdlarla babala. rın münasebatı ne olduğunu gös. teren bir misaldir. —a İspanyol Dilile kavun Satan bir Musevi !, Kendisine nazikâne ih- tarda bulunan genci ve Türklüğü tahkir etti Evvelki sabah saat sekizdde İz. rairde Keçecile caddesinde İz. panyolca (Tallı kavun) diye ba. ğıran bir müseviden kavun almak istiyen Haydar isminde bir genç kendisine İspanyol dihle bağır. mamasını, çünkü yahudice keli. melerin her kesçe anlışamıyaca. Banı söylemiştir. Davit oğlu Binyamin bilmuka. bele bu ihtara kızarak Haydarın | üzerine yürümeğe teşebbüs etmiş. tir. Hem suçlu hem güçlü müsevi saticı bilâhara bununla da kal. mamış küstahça bir lisan kullan. mıştır, Küstah satıcı adliyeye ve. rilmiştir. ciyesi: Zul: ktile çok para ka- | DE Yazan: Fatin Fuad Özer Bir baloda tanışmışlar ilk ba - kışta birbirlerinin olmuşlardı. Berna zengin bır aileye mensub. du. Herhangi bir mecliste güzel - liğe aid bir münakaşa olsa misal olarak ilkönce Berna'nın ismi ge- çer, onun kıvrak vücudü ince beli omuzlarına bir sonbahar yaprağı hüznünü taşır gibi dökülen siyah saçları derin içli elâ gözleri mete- dile edile bitirilemezdi.. Genç kız. lık çağının beş senesini harcama- gınâa rağımen o ana kadar hiç bir erkeğin meveudiyeti bir dakım ar- zularla çırpınan kalbini işgal ede- memiş kondin!n istediğ: hayalinde canlandırdığı gibi bir gönül arka. daşı ne yazık ki bulamamıştı. İşte ömründe ilk defa olarak sari dal - galı saçlı uzün boylu geniş omuz. lu yakışıklı bir erkek nihayet onu alâkadar edebilmişti. Ekrem.. hakikaten güzel dene. bilecek bir çocuktu. Çok haszsastı. 'Tekmil bunlardan başka zamanın €en tanınmış — bestekârı idi. Her san'atkâr gibi parasız oluşundan başka da hiçbir kusuru yoktu. Berna ile tanıştıkları geceden sonra bir sene kadar mütema - diyen Gözteps civarında es. ki bir tahta köprünün Ü. e gl eliyöralim “BebeK ümelir | Brtode buluşarak. deniz. keyma doğru iİnmeyi kendilerine âdet edinmişlerdi. O gün yine ayni tah. ta köprünün üzerinde buluştular. | Berna'nın o ane kadarhiç hisset. ! mediği bir ürperme bütün vücu dünü dalga dalga kaplıyor, göz - | leri saadetten tıpki bir bahar sa. ahında çiğ yağmış yaprakların güneş altında nemli pırıltıları gi- ; bi işıldıyordu. m dalgin dal. gın yürüyor, Daha Ük randevu. da Berna'ya karşı biraz Jâkayd bir hal alışı kızı da şaşırlmamış de- ğildi. Belki beş dakika hiç konuş. madan yürüdüler. Bu manal> sü. küt yine ilk defa Berna tarafından bozuldu. Dudaklardan dökülen bir kaç kesik, harab kelime: — Niye dalginsin Ekrem?.” Ne düşünüyorsun. | Ekrem uykudan — uyanır gibi mahmur bakışlarla Berna'yı baş- tan aşağı süzdü. Sonradan: — Hiç!.. Diyebildi.. — Hayır her halde seni sıkan bir şey var.. Yoksa?. — Berna. Ekrem son bir gayret sarfedi . yor. Bir aydanberi zihnini kemi. ren düşünceyi Berna'ya da &n - latmıya karar veriyor: — Berna.. diyor.. Sen güzelgin.. Sen zenginsin, yüksek bir aileye mensubsun, Velhasıl her şeysin.. Ben ise neyim?.. Bir hiç değil mi cebinde beş parası olmıyan ku - ru bir şöhret sahibi hakikatte se. fil bir san'atkâr eminim ki biz bir- birimizi gayet temiz bir aşkla sev. dik daha şimdiden manen birbi . rimizin olduk...Fakat —yalnız bu kadarla iş bitmiş sayılamaz. Evet ben elime geçen üç beş kuruşla nasıl geçinilehileceğini, nelere kat - ya kadar midesi ağzına gelerek dilendiği: — Bir lokma.... ya hasret çekti. En çok, kend'ni bu, kimseye gösterilmemeklik. Neden gösterilmiyı Damad hükümeti zulmünü mü saklıyor? Hayır.. bu. hu ihtiyac yok. Bütün tazyik gözönünde, Damad se. takib, tağcib, tazyik ve sehpâyı ifade korkutan da eder. Bunu memlekelle bilmiyen yok. Mustafa Ke. mali bile idama mahküm eden kara kuvvet muharrir Refik Necatiyi mi hapisten, tâzyikten, elinde kelep. çe sokak sokak dolaştırmaktan, hattâ asmaktan çe. kinir? Mesele yokur — Vur... — Öldür... Der, vurdurur, Der, öldürür. Anzavurlar, Şah İsmailler, Arna. ud Tahsinler, Küvd Mustafalar elleri tabancalarının kabzasında sürü sürü haydutlar niçin, kimin için? Hep vurmak, , asmak, kesmek, yok etmek için değil mi? İzmit boyunda, Adapazarı eteklerinde, Biga öte. Jerinde Türk erkek, Türk kadın ve Türk çocukları. bir sazt daha aç nın dere olup akan kanları ve nal patırtısı altında ezilen cesedleri bütün bu ihanet satırının işlemesi için değil mi? O halde, Refiğin saklanmasında ne var? niçin meydana çıkarılmıyor, neden bütün gözlerden dağı!dıktan son. saklanıyor? Merak edilecek nokta burasıdır. Refik bunun için sıkılıyor, bunu kendine Üzüntü ediyor. L IĞ İanılacağını öğrendim. BAt? ZİŞ gibi bu hayata alışmış O? d kişi daha geçindirehilme nim için işten değildir. kazdettiğimi — birkaç zaman — sen — olamazsilk ©| kü scn başka türlü gör N, nim için kilometreleree Tiyill, muhitte güldün, söyledi? ? ea teneffüse alıştın.. Tekmil dan şu netice çıkar: Son benimle evlenemef ğ nim deneffüse alıştığın! ':j hava seni çobuk boğaT- farım için bütün bunlarf Öği nabilirsin, Lâkin ben sefTyiğE ziyete düştüğünü hiçbir ? İ temem. Daha vakil Ü * den uzaklaş Borna. gibi, yum yoktur. Benden uzüt 'na. Etinden geldiği kodtf ÜYüi bileceği kadar uzaklaş: PU IB u, nim gibiler gibi bu hayât t sefalet yolunda — yürüYt İf kavruldum. Bir de sef © cehennemi uçurumun İ iken geriye dön yoksa Sf nim gibi olursun.. Yank C0 kendine.. 4 — Neler söylüyorsun Hi Ekrem daha çok şey tiyor. Fakat belli ki kelif rer yumak gibi dur geldiği halde orada hap't dışarıya çıkamıyor. — y — Ekrem' seni sevdiğ d' k yor musun.. Seninle befİ yi duktan sonra her şey? U ben.. Kaçır beni eğer aK — mezse. Bak bunu sans ? lik izzeti nefsimi ayal larak söyküyorum adeta F0 yorum. Ekrem.. âsıl 93'#. beni boğuyor... B — Berna “ilerde seni saadet uluklarını bulü! sonunda pişman olursun. - Hayır.. Hayır Ektetö” ben senin yanında mes't Hirim. . ğ “Ekrem çaresizliğin hüzünle başinı iki taraft ? Büyük bir gayret sarfet” sek bir fedakârlığın cap kelimelerin dudak ae yerek çıktığından H — Bunu sana ıi'v:ılf"'* , mezdlim. Fakat ne yap ” mecbur ottin Berna.. kadar zorlamama Ti vermedim. Güzelsin, terti sin. Lâkin.. Lâkin beni tiy debilecek vaziyette değliği ları şimdiye kadar belki Fi yf lememekle hata attim- payım. Bir türlü cesaret © dimdi.. ) Börna birden Ekreri? y dan fırlıyor. Yavaş ,v . gözkapaklarını bir sıra $7 Paj kalıyor.. ” — Bunu anlamıştım. Ü pillin | Diyebiliyor.. hiçbir söz söyliyemiyer ”” — laşıyor. A x» Aradan bir sene n 'nanın gittikçe zayıfladıl 'ŞN ailesi, doktorların dâ e) evlendirmiye karar Ver”| Ji ğ na da bu fikri raddetm*© 4 D, kan talibe verdiler. B;.,ı " kırk yaşlarında fakat- T gi ÜN gin bir adamdı. DÜŞÜ — eli ' , d Bir gün kocası Bertat' — Haydi bir arkal peye taşındı. Onu ıi!"'u ; lim. dedi. ASA Berna Göztepeyi işitili remle hemen hergüü Ü” ON tahta köprüyü hatırl Hd Eski harıraların "”]:J ğ sı onun için belki d€ GÜ h bir şey olacaktı. Koctft gij 1 etmeden kalktı. HMAF gl gÜD Mevsim kış dışarda | 4 yağkyordu. Berna bif F defa biraz ferahladığı! —— yordu. Göztepede trendet î"g: “ yük bir meydandan &” Şıda tahta köprü ;M"w Y maklıkları bembeyaz ÖL yf müş köprüye Berna ÖY Çati mıştı ki kacasının dÜrÜ gl (Devi amı 17

Bu sayıdan diğer sayfalar: