18 Ağustos 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

18 Ağustos 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. E 4—SON TELGRAF — 18 Ağustos 1938 Tuhaf bir tesadüf Otomobilini hızlı sürdüğü için mahkemeye verilen kadın ve,. Ortaya çıkan mesele Londrat Şu son günlerde gündelik gazetelerini meşgul e- den, uzun uzadıya dedikoduya yol açan bir hâdise vardır. Seyrüsefer işlerine bakan, fazla hızla giden göförleri cezaya çarptıran mahkı Bay ve Bayan Klod Müllin jenin reisi Mulins ismindeki hâ. daşı olan kadın obilini kullanır üş, yolda yakalana- Tak mahkemeye — getirilmiştir. Mahkemede kadının karşılaştığı | hâkim kocası olmuyor. Çünkü bu hâkim mezundur. Bu gibi haller. | kadın da diğer bir hâkim tarafın- dan ona mahküm olmuş, mesele. nin akla gelecek bir hatır gönül farafı gözetilmemiştir. Fakat iş, bulunla kalmamıştır. Çünkü çok geçmeden gazeteler öğreniyorlar ki kadının hüviyçti meydana çı karılmamış, bunu gizli, tutmak istemişlerdir. Bu hâdise etrafın - da mahkemede ne cereyan ettise 35 numaralı dosya diye bahsedil. mekte, hâkimin karısının adı söy- lenmemektedir. Gazeteciler mah. kemeye giderek o gün görülen bu kabll davaları öğrenmek istedik- leti zaman 35 numaralı dosyadan Kollarında pencerenin demirlerini kırıp pi urmıyacak, bütün manileri devirip atacak, o da hükümet arasına çalamaya kuvvet olsa bir saniye doldurup taşan hür insanların yürüyecek. Yürüyecek!. — Hem, bugün Bursa ne kadar güzel. Diyor. Hakikaten güzel. Bursayı yeni görüyor. Bir de, Mudanyadan getirilirkep gördü. Fakat oto. Mobilin içinden uçarı bir görüş!. Hatırasında yalnız göyle böyle izler var. Halbuki, bugün dünyaya yeni açıldığını zannettiği gözleri ile her şeyi iyice göre- biliyor, zihnine iyice nakşedebiliyor! kirgeye doğru uzanışı, Osmanın mezarı, keşiş etek. deri, Ulu cami, istasyona akan mahalleler, Belediye ovası; sık bahçesi, Yemyeşil Bursa evler, şeftali bahçeleri. Hepsi hepsi gözlerinin önün. ge. Bütün bu tablat ve şehir güzelliklerine bakmak. la doyamıyor; baktıkça zevkin sarhoşu oluyor!. — Geç otur, şuraya be herif!.. — Vallahi ben değilim.. Beyim! — Sus. Diyorum. Hâlâ bağırıyorsun. bakisedildiğini işitmişler, fakat bu nun kime ait olduğunu öğrendik- leri zaman iş te dedikodu mevzuu haline gelmiştr. Hâkimin karısının ismi söylenmemiş, yalnız 35 nu. maralı dosya diye söylenmekle kalınmıştır. Dedikodu halinde bu hâdise gazetelere düşen kadı - nın kocası olan hâkim Mulins ta- bit çok sıkılmış, gazeteler bahsi uzattıkça hâkimin gazetecilerle arası açıldıkça açılmıştır, Her va. kit otomobil vak'aları, şoför da- vaları olmakta ve her vakit ali kadarların ismi ve hüviyetleri a çıkça gazetelere bildirilmekte öl- duğu halde bir hâkimin karısı mevzubah$ olunca neden gizli tutuluyor diye mesele gazetelerin sütunlarında günlerdenberi yer tutmaktadır. Bu hâdise üzerine, diğer şayanı dikkat bazı müraca. atler de olmuştur. Böyle seyrü « sefer işlerind «n, otomobil sürmek. ten dolayı mahkemeyo getirilen bazı kimseler de isimlerinin ve hüviyetlerinin gizli tutulmasını istemişlerdir. Fakat bu talebler, reddedilmiştir. Gazeteler, hâkimin karısı meseesi meydana çıkınca hâkim tarafından bu işleri kur calıyan Deyli Ekspresin Adliye muhabirine mektublar gönderil- diğinden de bahsedilmektedir. Bu gazetenin yazdığına göre hâkim, mektublarında, şimdi tatili geçire Mmekte olduğunu, fakat tatil biter bitmez ilk işi gazetecilik âlemin. de tanınmış adamlarla konuşarak bu muhabir hakkında ne yapmak lâzımgeleceğini öğrenmek olaca ğını söylemektedir. Bunun üzeri- ne Deyli Ekspres gazetesi dedi « koduyu daha ziyade uzatmış, hâ. kimin Adliye muhabirini tehdid ettiğini yazmıya başlamıştır. Me. selenin daha ne kadar uzayacağı | kestirilemezse de görülen bir şey var ki o'da Londranın okuyucusu çok olan gâzeteleri ilçi bu bahsin birkaç gündür ehemmiyetli bi dedikodu mevzwmu oluşudur. İlâ. ve etmeğe hâcet yaktur ki artık otomobilini hızlı süren ve 20 şilin para cezasına mahküm olan ka - dının isim ve hüviyeti mahkeme. ce ilân odilmiştir. Şu da var: 35 numaralı dosya sözü bugünlerde Londrada ağız. dan ağıza bir şaka olarak dolaş maktadır. Kazanç vergisinden dolayı mahkemeye sevkedilen bir adamın mühakemesi olurken hâ- kim, zabıt kâtibine bir sual sor - muş ,0 da hazircevablik ederek: — Listede bu davanın sırası 36 dır. 35 numaralı dosya değildir, | demiş, eğer muhakeme edilecek sini de isterseniz bu Hâkimin karısına gelince; iki yetişmiş çocuk annesi olan bu İn. giliz bayanı senelerdenberi oto - mobil kullarmakta idi. Şimdiye kadar böyle bir hal olmamıştı. Bu sefer nasılsa ihtiyatsızlık — etmiş lacak. caddesini katılacak, Bursanın Çe. — Sus be.. sus! bürü boyuna: bahçelik, şirin B d yatro müşterisi gibi — Ne olacak?.. Edebi Roman No. 79 yar satıcı kılıklı adam. Biri boyuna tehdid ediyor. Almanya hazırlanıyor! Alman erkânı harbiyesi mevcud ihtiyatları yeni ihtiyatlar gibi yetiştirmektedir! ALMAN MANEVRALARI 2/Avrupada nasıl karşılanıyor ? - İngiltere Fransa anlaşması ne yapmıya karar verdi ? 1 Şubatta Almanyada yüksek kumaâanda heyeti arasında mühim değişiklikler olmuştu: Alman or. dusunun başında bulunan Gene. ral Fon Friç işbaşından uzaklaş - tırılmıştı. Deyli Fkspres isminde. Xi İngiliz gazetesinin Berlinden aldığı malümata göre PFon Priç, yeniden müt yin edilecektir. Alman erkânıharbiyesinin hu mü. him adamı işbaşına getirilmekte. Bugünlerde Almanyanın birta. kım faaliyetlerinden bahsedildi. Ortaya yürek oynatıcı şayialar gıktı, Uzağa gitmeğe ne hacet?. Şu son bir hafta zarfırlda gelen telgraflarda bunun etrafında söy. lenen şeylerin az olmadığı henüz unutulmamıştır. İngiliz gazetele. ri, Almanyanın yeni hazırlıkların. dan bahsetmek suretile bu şayi. lar daha dallanmış oldu. Alman. | yanın Fransız hududunda ne ka. dar hazırlandığı yeni bir şey de- ğildir. Fakat yakın zamanlardan. bori bu faaliyet bir kat daha art- tırılmıştır. Yalnzı Frnasız hudu. du değil, Almanya şark ve cenubıi şarki hududlarını da kuvvetlen - diriyor. Sonbahar için de büyük manevralara hazırlık var. İşte bütün bunlar son günlerde — Vallahi ben kabahatsizim ağabeyi... Diyip, avazı çıktığı kadar bağırıyor. Refik bu çe- kişmeye, tıpkı, yalnız sahneyi seyreden bön bir ti- baktı, baktı, Diye neticeyi bekledi. Ve biraz tonra perdet — — Efendi ben masumum.. Sözünü gırtlağını yırtarcasına üst üste haykıran — Paşacığım haksız yere beni buraya getirdi - bir adamın son bir defa daha: — Vallahi de billâhi de günah ediyorsunuz. ler. Vallahi, onun için söylüyorum. — Bak... Bak... Hâlâ... Söylüyorsun... Emreden bu tok ve küstah ses, çığırikan bağırı. Demesi, — Sus... bilhassa İngiliz gazetelerinde sık sık yer tutan malümat sırasına geçmiştir. Şimdi bunlara bakıp ta Almanyanın yakin bir zamanda bir seferberlik ilân edeceğine mi hükmemeli? Yeni gelen Avrupa | gazetelerinde bunun etrafında ya. zilmiş olan şeylere bir göz atarak şöyle bir hulâsa çıkarmak icab ea dince şuna varılıyor: Almanyada bu oup biten şeyler üzerine Lon. dra hükümeti Almanyadan izahat istemiştir. Bu hazırlıklardan mak- sad ne olduğu Berlinden sorul . muştur. Buna karşı Almanya ta. Tafından cevab verilerek maksad, yakında manevralar yapılacağı cihetle her şeyi yerliyerinde ta. mamlamak, hazırlamak - olduğu bildirilmiştir. Yoksa endişe vere- cek ortada gayritabil bir hal ol . madığı temin edilmiştir. - Fakat Londra tarafından Almanyaya | gayet dostane bir surette anlar!. | mıştır ki böyle ortalığın gergin bulunduğu bir zamanda Avrupa. da Alman ordusu manevra haline | konursa pek cesim bir kuvvet meydana gelecek, bundan da Al- manyanın komşuları endişeye dü. şebilecektir. Bu ise, mevcud ger. ginliği daha ziyade arttıracağın. dan bu manevraların hep birden yapılması değil de esıraya kon - Ması» suretile tedrici olması ta' | siye edilmiştir. Fakat bunum et - Yazan : p Etem İzzet BENİCE naması ile indi! Ve.. bu bir perdeli facianın iki aktö: ründen biri; — Teres istediğin bu idi... Diye odadan çıktı, gitti. Öbürü de, - Vah anam çenem.. dişlerim?. Diye odanın bir köşesine çekildi; nin üzerine sindi, ağladı. Derler ki; — Hayat, müselsel seyyiatı muh: taraf bir hâkim değildir. Derler ki: — Hayatta mücrim ve masum.. diye biribirinden , farklı'iki sınıf yoktur... Şimdi kafanı patlatırım. Mahkemede şıdır ki, Refiki pencerenin önünde saatlerdenberi masumiyetini isbat edersin ona biz karışmayız... daldığı heyecanengiz tahayyülâttan ayırdı, arkasına " baktırdı. Biri jandarma çavuşu ve.. bir orta yaşlı, sey. adamın ilerlemesi; bir tokat şaklayışı ve bir diş ka- Diyen şımarık, nişanını koluna yeni dikmiş bir Derler ki: — Allah en büyük hâkimdir. İyiyi fena, fenayı iyi etmesine imkân yoktur... Derler ki; - arttırmak için son derece . tabli- , de - çalıştığı malüm. Bunu tek - rafında yapılan teşebbüs pek mah. rem( pek dostane olmüş, onun i- çin ortaya çıkarılmamıştır. Hat. tâ İngiltere taralından Almanya nezdinde böyle bir teşebbüs olup olmadığına dair salâhiyetdar ma- kamlar tarafından kat'i bir şey de söylenmemiştir. Muhakkak 0. lan bir şey varsa o da Almanya- nın askeri manevralar — hazırlığı karşısında İngilterenin, Fransa. nın lâkayıt kalmadığıdır. Fransa we ngiltere arasındaki teşrikt mb. saj dolayısile de Berlinin maksa. dını anlamak hususunda İngillte- Te öne geçmiş bulunuyor. Bunlar, diplomatlar arasındaki | liyet ve teşebbüslerdir. Tabi. idir ki her türlü, teşebbüs için bi. rer şekil bulmak ta diplomatlık san'atinin icablarındandır. Amanyanın askeri kuvvetini dir ki elindeki imkân derece: Yine iş başına getirileceği söylenen General Fon Friç rara lüzum var mı? Yalnız hatıra getirilmesi lâzım olan,mühim bir mokta avrdır ki o da Alman erkâ, naharbiyesinin Almanyanın ihti. yat kuvve ne olduğunu anlamak nokasına büyük bir ehemmiyet verdiğidir. “Avusturya malüm şekilde Al - maya tarafından alındıktan sonra (Devamı 7 inci sahifemizde) “ında diyor ki: ; tahta kanape- cek?.. akeme eğen bi- nüyor? ihtimal: — Herkes güönahının cezasını çeker. bir insanın kefaret vermesi iddia edilemez... İşte, Refik buna isyan ediyor. Jandarma çavuşu- nun şaplattığı tokat, kırılan diş, ağlıyan insan karşı- — Hayatta müerim ve masum olanlar vârdır.. Hayat bitaraf değil, fakat, bir taraf bir hâkimdir. Allahın iyilere fenalık, fenalara iyilik getirdiği daima iddia edilebilir. Herkes günahının cezasını çekmiyor . Ve. isbat ediyor: — Ben masumum.. Halbuki, hayat kadısının deni bir hükmüne uğradım.. Herkes hakkında iyilik yap- tam, iyi düşündüm, mukabili: fenalığın bir şamarı ol- gu. Hem günahım yok ki, cezasını çekeyim.. Zından- la çürütülüyorum. Niçin?.. Çenesinden aşağı kan sızan adama da bakıyor, o- nun için de hüküm veriyor: — İşte bir masum insan daha.. Çenesine yuraruk indirilirkende mi mücrimdi?.. Bukanı kim dava ede- Refik bir iki saniye içinde bütün bunları düşün- dü, düşündü, demin bangır bangır bağırırken şimdi süt dökmüş bir kedi gibi ağzı bağlı tahta kanapenin üzerine sinen adamım yanına gitti, — Ne oldu, sana hemşerim?.. Dedi. Biçare adam, elinin tersile çenesindeki ka- nı sildi, yaşlı gözlerini Refiğe çevirdi, onu yukarıdan aşağıya iyice bir süzdü; düşündü. Kimbilir ne düşü- Yazan : Sami Karayel Tlk bir yaz gecesi idi... Cemik | denize karşı olan odasında, pen- ceresimin kenarına oturmuş gara cigara üstün ğazın karşı yakası dızlar gibi - p: alâkasızca, düşünüyordu?. Fikri bir hayal etrafında düşün. ceden ağlar örüyor, onu düşünü- gordu... Zaten onu düşünmediği bir an var mıydı? Onu geçen yaz bu yalıya taşın. | dıkları zaman Feridin vasıtasile tanımıştı. Ferid Selmanın amca. zadesi olyyorda. Ferid... Cemil bu ismi dudak- larında bir defa telâffuz etti. Ve bütün vücudü asabiyetten sarsıl. di... Onu uzüun boyu, geniş omuz. ası ile karşı- ıldayan —ışıklara dalmış bakıyor, kollejin birinci sınıfındanberi yap. | tığı uzun arkadaşlığı düşündü... | Daha şimdiye kadar, biribirlerini bir defacik olsun kırmamışlardı. Hattâ mektep sıralarında bile... Ferid ahlâkan mazbut ve dürüst bir çocuktu. Uzun bir tahsil dev. resinden sonra hayata onunla ay ni anda atılmışlardı, o Ankarada bir banikaya yerleşmiş, kendisi de İstanbulda bir bankada çalışma. ya başlamıştı. Hayat ikisini ayırmış fükat aralarındaki — arkadaşlık — sev - gisini ve samimiyetini öldüreme- mişti, Cemil geçen yaz Feri | bir | buçuk ay izinle İstanbula geldiğini Ve sonra Feridin amcasının yalı. «am. | » diye Selmayı | takdim edişini, ve sonra Selma ile aralarında teessüs eden münase- beti düşündü.. | Onunla en son gece. . Yalının &rka bahçesinde ayrıldıkları ge: ceyi düşündü... Ellerinde Selma. nin sıcak göz yaşlarını hisseder Bibi odu... dilerinin taşınfığ cazadem.. Sel Selma ona ne kudar çok yalvar. mıştı, Feridle aralarında bir ak. Taba muhahbetinden, bir arkadaş samimiyetinden, başka bir şey olmadığına onu İnandırmak için — Günahsız nekadar çok çırpınmıştı Ü sokulr. kumral bağiltı Ben seni, sadece seni $ p Beni ms'ut st.» diye N€ 'J sarsılmış ve ialemişi Kendisinin Selmaya vabı düşündü. eli «Selma! Artık :ıııml!'* bitmiştir. Ferid'e mes'vi #7 Bu cümle dudaklarıM( g çıkmıştı?... Şimdi, kefii kadar kıskanç ve kodi dala olduğunu anlıyord gp Sonra Feride bü eı:—’. şına yaptığı soğuk MURÜLAMI | rına geldi. Mahcubiyet beynine çıktı. Fakat © V? kibar davranmışa, sank | rında hiç bir şey ı;lm*"" gene onunla — meşgül hattâ Ankaradan kenditifi mektup yazmıştı. j Ferid gittikten sonrâk Ankaradaki teyzesinin miş... Ve Cemil burada F karçlıklarından doğan * Öğİ baş başa kalmıştı. # | İşte 0 yaman. Dn"""’d v İ çok ve çıldırasıya, sevif PH lamıştı, fakat elden P€ Ügik K Dünyada her şey tamir € — ğT kat kırılan kalb asla- - gl Iı O da bunu çok iyi bili e5l, kat Selmadan da ar'hk ; , beklemiyordu. Kadınlıl | & vegrurnun. n kale olduğunu biliyordu: ÜN yı ne için Periddet kı*'# şimdi tahlilediyordu dâe VA manasızlık © nliye ten sönra haşkı bir Kt lanmaz ve ona arkadaşt? lar yazmazdı. Evet —— — — gl Ferid Ankaraya BİĞE Ö nişanlanmıştı. bu Çaf Üi olacaktı, onun nişan h::;l” 4 ren dostça moktubuna v,f rik tolgrafını düşündü yüreğne su serpildi. — » Sessizlik içinde katbi5i? Jığf D | hığını dinledi, - ve Ki? içten hissetti. Gözleri YÜ Tının bir mezac sesetelilir g nen pencerelerinde, silüetini aradı... Karanlıkta bir ses ntf ” — Selma,. Ah! Seli Cemil ertesi sabah çinde tuhaf bir haft ; yordu, maamafıh l Yak yoldaşlık etmiye abimtt” GNEE Kahvaltı etmek içif di, masada henüz gelit raf büldü, açtı baktif ordu, -.-xnkı:ı:" ç, ediyorum, pazar günü yf ga garında, beni muh şıla» diye yüksek — Hayretle düşündü. ETT Ş Ti nişanlısile. geliğorüağ | ndisine niye bu Te Üi . Ona yaptığı müT liğe karşı doğrusu Fef büyüklüğü beklemiy d e t Cemil iki saat sopfâ "gi paşa garinda trenin SÜĞ e heyecanla bakıyordu: baktı; uzaktan kii İleri doğru —yürümeB” yi 7, Vagonlara bakıyordu. Ü ji denbire duzdu. u;ı'ıW Ü mıyordu. Acaba bir ; rüyordu? Selma kendisiti, yak İ gülüyordu. Cemil # ü oldu. Selmaya doğrü tı.. Kucakaştılar... » | Öğlel Selma 'le Cemil eVİPİL A kat Selma o gün LAŞ y yestiği | rAl eaT ; milin kendisini K tığını ve İstanbulâ kimden haber aldıl anlıyamıyor.-.. O Cemil ise bu hâdi çok kıymetli bir arkadöfi nu bir defa daha ” SAMİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: