2 Kasım 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

2 Kasım 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. ——— yeni Ve ehdm- miyetli bir mesele karşısında bulunuyorlar Alman gazetelerine göz gezdi- | rildiği zaman devamlı surette ya- zılan bir bahse tesadüf ediliyor: Fransa ile İngilterenin silâhlan - maları!. Son zamanlarda Fransa yeni baştan silâhlanmak için var kuv- vetile, bütün servetile çalışmak " yolundadır, İngiltere son zuman- larda silâhlanma faaliyetini art - tırdıkça arttırdı. Bu uğurda İn < gilterenin bütün varlık memba- layı işletilecek. Gün geçmiyor ki, denizde, havada ve karada mev- cud kuvvetlere yenilere ilâve e- dilmesin İşte Alman gazeteli ul olduğu da budur. Görülüyor ingiltere ile Fransanın silâh - lanmaları karşısında Almanlar da bir türlü lâkayd kalamıyacaklar- dı. Yalnız dikkat edilen bir nokta varsa o da Almanyanın bu hal karşısında telâşa düşmediğini, bi- lâkis vaziyeti soğukkanlılıkla se; rettiğini söylemek cihetinin unu- tulmadığıdır. Meselâ bugünkü Al- manyanın en ileri bir gazetesi o- lan Beobahter bu sene Almanyanın muvaffakiyeti bilhassa —askerlik | cihetinden olduğunu yazıyor - ve | Almanyanın kuvvetini anlattık - | tan sonra diğer devletlerin silâh- | lanma faaliyetine geçerek bahse | bu tarzda devam ediyor. Alman | matbuatının bu yoldaki neşri tından çıkan bir netice daha var- dır ki o da hem bir taraftan telâş eder görünmemek, hem de diğer devletlerin silâhlanma yolundaki faaliyetine karşı lâkayd kalınma- dığını göstermektir. Yalnız şunu da ilâve etmeli ki Almanlar mümkün olursa silâh - e Üç ay sonra, yine bir geceydi... Koyu, karanlık, bülandıran bir gece! Ne ay, ne ruhu sıkan, gözler işıkl, Refik nefes nefese: — Oh, ne kadar yoruldum?. lanma yarışını durdurmak için İn- giltere ve Fransa ile Almanya a- rasında bir anlaşma elde etmenin imkânlarını aramaktan geri dur- mamaktadır. İngiltere silâhlanı - yor, Fransa silâhlanıyor diye te- lâşlı telâşlı yazılar yazarak bu » nun sonu fena olacağını söylemek rolü Berlin - Roma mihverinde İtalyan gazetelerine — bırakılmış görülüyor. Çünkü Roma matbua- tınin da bu mevzu üzerinde be « yecanlı yazılar yazdığı görülmek- tedir. Alman gazeteleri de İtalyan mat buatında bu tarzda görülen ya- zıları, sütunlarına geçirerek tek- rar etmeyi muvafık görüyorlar. Alman gazeteleri içinde anlaş- mak ve uzlaşmak noktasından en şayanı dikkat yazıyı yazan bu - günlerde Algemeine Zeitung olu- yor. Çünkü bu gazete Fransa ile Almanya arasında bir anlaşma temini imkânından bahsediyor ve diyor ki Fransanın emniyeti öyle misak larla temin edilemez. Fakat na - muskârane ve ilimad verici bir teşriki mesai ile temin edilir. Bu da iki milletin hayati haklarına karşılıklı hürmetle olabilecektir. Diğer taraftan şayanı dikkat o- lan bir hâdise de Alman İktısad Nazırı Doktor Funk'un yeni bir nutuk söylemesi olmuştur. Bet « linden bildirildiğine göre bu nu- tuk çok manalı olmuştur. İktisad Nazırı her memleket ile iktısadi sahada teşriki mesai için Alman- anın hazır olduğunu söylemekle beraber bilhassa Fransa, İngiltere | ve Amerika ile Almanya arasında , iktısadi teşriki mesai lâzım oldu- ğundan ehemmiyetle bahsetmiş- tir, Hattâ Nazır daha ileri gide- rek İngiltere ile Amerika arasın- daki ticaret muahedesine Alman- yanın da iştirak etmeğe haziır bu- lunduğunu anlatmıştır. Bu mua - hede henüz aktedilmemiştir. İn - giltere ile Amerika arasında bu- nun için müzakerelere devam e- dilmektedir. Almanya iktısadi sa- hada İngiltere, Fransa ve Ameri- ka ile teşriki mesai ettiği takdirde bu kendisi için çok ehemmiyetli olacaktır. İktısad Nazırının işaret ettiği bir noktadır. Almanya için bu teşriki mesat | pek ehemmiyetli olduğu gibi di- | ğer taraftan müstemleke davası da gazetelerde tazelenmektedir, —| Alman m: |T YENİ MESELELER Almanyanın müstemleke taleble- rini İngiltere müsaid karşılamadı | İtalya - Almanya ittifakı müstem- #eü ) leke meselesini nasıl halledecek ? zelemesi için yeni bir sebeb de yok| de göze çarpmakta olan bu hare- değildir. alınmış olan ve galibler arasında edilen müstemlekelerin lekrar Almanyaya iade edilip e- dilmiyeceği bahsi ortaya çıkar çıkmaz bütün İngiliz imparator- luğu dahilinde bir hareket baş- göstermiştir. Almanya ne istiyor?. Umumi Harbden sonra elinden | | | kete karşı oluyor. Alman gazete- lerinin dediğine göre müstemleke meselesini İngiltere müzakere e- decektir. Fakat bunu kendi iste- diği bir zamanda müzakere etme- yi, ona göre zemin hazırlamayı muvafık görüyor. Eğer böyle ha zırlanmış, tertib edilmiş bir za manda müzakereye girişilecek o Eski müstemlekelerinin kendisi- ne verilmesini değil mi?. Bugün © müstemlekelere yerleşmiş olan İngilizler ise buna karşı: — Hayır, diyorlar, biz buraya yerleştik. Yifmi senedenberi ©1 ruyoruz. Mal, mülk sahibi olduk. Almanlar buraya gelirse bize de buradan gitmek düşocek. Onun için biz buraları tekrar Alman - yaya iadesine razı olamayız. İngiliz gazetelerinde görülen neşriyattan «Son Telgraf» daha evvel - bahsederken — İngilizlerin müstemlekeler için ileri türdük- leri noktai nazarları ne olduğunu işi k yat devam etmektedir. İşlte şimdi Alman matbuatının müstemleke meselesi etrafındaki yazıları da hep İngiliz ipmatarluğu dahilin- BU AKŞAM MELEK SİNEMASINDA Dikkat rica olunur, T Diye, geldi, dar, uzun, tenha bir sokakta ve iç. içe uzâyıp giden tahta evlerden birinin kapısı ö- nünde durdu. Baktı: Kapı aralık. Çalmıya lüzum yok! — Acaba neden açık kalmış?. Dedi, sonra: — İhtimal ev sahibinin misafirleri gitmiştir. Diyerek, usulcacık içeriye girdi. Evin içinde çıt yok! Her taraf kapkaranlık. Ben de çok geç kaldım ya!. Diye lene bir kibrit çaktı, bunun zayıf ve ölgün ışığile merdivenlerin ucuna basa ba- sa gürültüsüz yukarıya çıktı. Harab, tahtaları bi- ribirinden ayrık, ovula ovula rengini kaybetmiş ve güvermiş bir sofada durdu. Zaten, bütün evde bu iki kattan ibaret ya! Aşağıdaki iki oda ev sahible- rinin, yukarıda iki oda bir sofa da onların, hepsi bu... Hepsi bu kadar. Refik, sofada bir kibrit daha çaktı, birkaç adım yürüdü ve sağdaki kapıyı açtı. Ayakları gürültü etmesin ve: — Uyandırmayayım... Diye parmaklarının ucuna basıyordu. Fakat, Edebi Roman No. 149 nafile, Tahtalar gacırdıyor, yine gürültü oluyordu. Kapının gacırdaması da gürültüyü büsbütün art - tırdı ve bütün gayertine rağmen - kapısını açtığı odada uyuyan kadın uyandı! Burasi: Basık tavanlı, küçük, sıvaları yer yer dökük, çıplak duvarlı bir oda, Pencerelerde uydur- ma birer tül perde var. Yerde yanyana serilmiş, müukavva kalınlığında iki yatak ve.. mitil yazma yüzlü birer yorgan! İçindeki eşya bun- dan ibaret ve bir iki sandalya! Mitil yorganına s: rılıp uyuyan kadın uyanır uyanmaz sıska bir hay: let gibi yorganı sırtında yatağın içinde doğruldu, — Geldin mi Refik?. mra, heren yataktan çıktı, — Kibritini bana ver... Diyerek kutuyu Refiğin elinden aldı, sandalye üzerlerinde JEANNE HARLOV'un 1938 seresini1 en çok sevilen arjist RO3ERT TAYLOR ve atlı Günah Fransızca Sözlü, İnce — eğlençeli — Komedi Ayrıca! İKİ KISIMLIK RENKLİ MİKİ MAVS ve Paramund Dünya Havaisleri Bu akşam için numaralı biletlerin erkencen aldırılması lursa bunun neticesinden birşey çıkmıyacak, mesele akim kala - caktır. Alman gazeteleri bunu böyle tertib ederek yapmak isltiyenlerin kim olursa olsun salâhiyettar-İn- giliz mehafili isterse salâhiyet ve mes'uliyeti olmıyan bazı İngiliz- ler herhalde bu gibi teşebbüsler- le, hareketlerle Almanyanın nok- değiştirilemiyecektir; tal nazarı diyorlar. Almanlar bu vesile ile tekrar e- diyorlar ki kendilerinin başkala- yına aid olan yerlerde gözü yok- tur, Fakat istedikleri müstemle - keler zaten yirmi sene evvel ken- dilerinin iken ellerinden alınmış olan yerler olduğundan - tekrar bunların indesini istemekten vaz- geçmiyeceklerini tekrar ediyor - üfül edeailâhi Yıldız son, fakat en nefis Şaheseri ı tabildir ki Berlinin göründen kaç | retle İtalyanın da istediği | yor. Bilhassa müstemleke dava - lar, Bu gidişle müstemleke mese- | lesinin ne vakit müzakeresine | girişileceğini kimse tayin edemi- yor. Fakat bu meselenin orta Av- rupa işlerile alâkadar olduğu gö- ze çarpmaktadır. İtalyanın Orta Avrupada Macaristanla Lehista- nin memnun edilmeleri taraftarı- dır, Bunun manası Çekoslovakyı yı bir kere daha taksim ederek Macarların istediği yerleri Macar» lara, Lehlilerin istediği yerleri de Lehlere verdirmektir. Şimdiye ka- dan Almanya bir kere Südetleri aldıktan sonra Lehistan ve Maca- ristanın arzularının yerine gelip gelmemek meselesine lâkayd gö- Tünmeğe ” başlamıştır. Halbuki İ- talyanın noktal nazarı büsbütün başkadır. Romanın istediği şey Macarlarla Lehlerin memnun edil meleridir. Şimdi Berlinin iyi malümat a- lan mehafilinde söylendiğine gö- te artık Almanya ile Lehistan a- rasında bir anlaşma olacaktır. Bu- na göre Berlin, Karpatlaraltı Rus- yası denilen yerin Lehistana ve- rilmesini doğru bulmaktadır. Bu hususta Varşova ile Berlin arasın- da müzakereler oluyor. Bu mü - zakerelerin yakında neticelenme- si beklenmektedir. Şimdiye ka - dar Berlin - Roma mihverinin sağlamlığından çok bahsedilmiş ve bunun her tü mtihanlara karşı sağlamlığı tekrar olunmuş- tu. Şimdi İtalyanın noktai naza- rını Berlinin kabul ettiği anlaşılı- yor. Buna göre İtalya Orta Avru- pa işlerinde sözünü geçirtmiş o- lacak demektir. Buna kargı ise İ- talyadan beklenen bir iş vardır ki © da müstemleke davasında Al - manyanın noktai nazarına tama- mile müzaheret etmek olacaktı Lehistan ile Macaristan arasında Müşterek bir hudud vücude geti- rilmesi meselesinde İtalyanın el- altından gerek Varşova ve gerek Peştenin arzularına müzaheret ettiği şimdiye kadar gizli kalma - Maştır. Macaristanla Lehistan arasında böyle müşterek bir hudud olursa bunun ileride Almanlara karşı bir düvar demek olacağı da söylen - miştir. Bütün bu ihtimaller ise mamaktadır. Eğer şimdi Almanya Orta Av- rupada hakikaten Çekoslovakya devletinin geri kalan yerleri de taksime uğratılarak Macaristana ve Lehistana bol bol yerler veril. mesini muvafık görüyor da bu su- ni ka- bul ediyorsa bunu artık kendisini pek kuvvetli gördüğü içindir. Al- manya kendini kuvvetli bulduğu için dostlarının istediğini kabtl e- debilecek bir mevkide görünü - sında İtalyanın müz. eeei | gelecek ve Berlin - Roma mihve- üm de geldim! Deç —Karıcığım geç kaldım, fakat işlerimi düzelt. ilâve etti: — Yarın sabah artık sana bir fabrikaya filân gitmek yok! Cağaloğlunda da küçük bir ev kirala. — Geçen akşam az kalsın far- kında olacaktı. Sen de bazan öyle kendini kaybediyorsun ki.. ödüm patladı. — Aldırma. — Evet! Burada bol keseden a- tıp tutmak kolay. Fakat karının karşısına geldin mi Dilini yutmuş gibisin. Şurasını iyi bil ki kılıdıklar kadar karılarını aldatan bir başka mahlük yoktur. Gülüştüler. * Ben, Cemil, karım ve karısı Beyoğlu caddesinde ağır ağır yü- rüyoruz. Sokaklar tenha. Karım, biraz evvel birlikte gördüğümüz filmin tenkidini yapıyor. Onu din- liyoruz. Bir pastacıdan nefis bir kadın çıktı. Yanımızdan geçerken Cemil kolumu dürttü, ve yavaşça | mırıldandı — Ne şeker şeyt. Bunu o;kadar yavaş söylemişti ki, kendisine en yakın ben oldu- ğum için ancak duyabilmiştim. — | Tam o Sifâde biz. bâdise oldu. Cemilin karısı kocasının yüzüne dik dik baktı.— > Onu geçen kadın için mi söy- ledin Çemil? Cemil derhal toparlanarak — Hangi kadın? Kadın geçtiği- ni görmdelm.. dedi ve karşıki sf nemanın afişini gösterdi. Büyük harflerle yazılmış filmin ismini hep birden okuduk: — Ne şeker şey?. — Yakayı kurtardı.. dedim ve öyle de oldu. Gerçi Cemilin karı- S1 pek böyle şeyleri yutacak cins- ten değildir ama, ne de olsa tevilin mükemmeliyeti karşısında skan- dal yapamazdı. Karım da vaziyetin nezaketini idrâk ederek derhal araya girdi: — Canım lâfımi kesmeyin. Ne diyordum? Evet, genç kızı biraz fazlaca yapmacıklı buluyorum. Bence bu gibi rollerde en ziyade | dikkat edilecek şey...... Tenkidine devam etti. Fırtına geçmişti. Bir - tütüncü dükkânından iki puro aldık. Bi- rini Cemil, birin de ben tüttüre- rek gene yavaş yavaş yolumuza devam - ediyorduk. Sokaklardı rinin sağlamlığı gösterilmek is - tenecek görünüyor. ——— tuttu.. dedim ve geçtim. ları şeyleri öğünerek iddiâ # | ten zevk alırlar. Ademi iytidi, ÇA lanlar kadın avcılığında” ğürt — israfından, desinden, den bahseder. Bu ezeli bir dır. Kendinde olmıyan V€ Yazan ! Etem İzzet BENİCE üstündeki küçük ve kırık şişeli ” petrol Tâmbasını yaktı; oda hafif, gölgeli ve loş bir ışıkla aydınlan- dı, kadının yüzü bu solgun ışık içinde göründü: Ferbundenin yüzü... Onun kahır çeken, fakat, sa- dakatini kaybetmiyen yüzü... Onun elem y ile solan, fakat, aşk bağına adanmış iki pürnur mü- habbet kandili gibi dalma pırıldıyarak coşkun saf- fetini muhafaza eden gözleri... Onun şimdi me - n titriyen, fakat, kederle arkadaşlık ettiği mihnetengiz günleri henüz unutmıyan mahzan sesit — Refik, niye bu kadar geç kaldın?. Sabahle- yin erken kalkıp fabrikaya yetişmek için seni bek- Tiyemodim! Refik, damarlarına yayılan kaynar, hummaalüd bir saadet haz ve heyecan ile karısına doğru ileri- ledi: dım, Bir iki güne kadar gideceğiz. Sonra... dudaklarını uzattı, Ferhunde de uzattı, iki dudak bir an kilitlendi, mühürlendi, sadık ve mes'üd heyecanlarla öylece kaldı! Baha sonra... Öbür yatağın başucuna gitti, ya- re diz çöktü, mışıl mışıl oyuyan ve biraz terliyen: Güzel, şirin, şüh, kumral saçlı; hafif, çok hafif, be- yazdan pek az ayrık esmer; küçük ağızlı, küçük burunlu, lâciverd gözlü, narin, sülün yapılı; cazib, ahenktar sesli küçük kızın alnındaki ter birikinti. sini sildi, dudakları gayri ihtiyari yavrusunun ku- laklarına gitti, içten gelen enin karışık bir inilti fle: — Ben kendime ıztırab çocuğu... - diyordum, Sanki, sön nesin zavallı çocuk? | Dedi ve.. mırıldandı: — Ne kadar da zayıf? ikat, birdenbire dehşetle titredi ki, gözün- den damlıyan yaş birdenbire kurudu ve.. bu titreyiş sanki ona maziyi, mazitin bütün namerd hatırala- rını unutmak için bir ihtar oldu; tekrar dudaklarını sını özlediği meziyetleri ; gibi döker sayar. Ama bü yf | na kimse inanmaz kendinde” — ka, miştir hükmünü verdiktef bunu üstünde durmuya bir öğünme olarak telâkki tim. yazı odasında daktilosile | ıf' karşıya rakı içerken büli ö mıştır.. tor gibi: | sin? İçeride, galiba yeti kızının. kulaklarına ve yanaklarına götürdü, Meserrtle öptü... Öptü: — Kızım Meral... Oooh!, — BİTTİ — mana başlamış, onü meşgul... dedi ve ilâve a. birinden serçe gibi sıçrıyarki kadın daha çıktı. Ama bü b ten güzeldi. Bu defa Cet yük bir ihtiyatsızlık ve & eseri olarak demin sağ tü olduğum için beni zanntll | karısının Kolunu dürtmez "' İ E, bunun tevile müsaid Ü | tarafı olmadığı için kadili | j 1 fitili ve âdeta gelen geçen ti yolcuyu yerinde alıkoyi baktıracak kadar yüksek * — başladı kocasına çıkışmağı &i Biz, karı koca teskin etifi tedik. Olmadı. O «Bir yanlıskıy | du.» diye tevil etmek istedi: Ülg dı. Kadını ikna etmek mümk” © ] lamıyordu. Onları evlerine kadâf dük. Ağlamaları, sızlamalâfı gınlıkları içinde terkedetef —| döndük. Sabaha kadar uyumamısİtüye| E, müsaade ederseniz şuf! liyeyim ki, hangi kadın 01607 tahammül edemezdi. H . Birkaç gün sonra | — İhtiyatsızlığının çektin.. dedim. — Aldırma! dedi. Evet, Cemilde bir görmüyor değildim. ı dum: — Anlaştık! dedi — Nasıl?.. j ş Pek sade bir şey anlatıf? — gibi aynen şunları mh&w — Bundan sonra ben K tımda serbest kalacağım. | benim başka kadınlarla olAf | nasebetlerime asla karı; Hattâ kadın dostlarımı evE TÜi sam, onlarla başbaşa $47 kalsam gene gik demiyecek y Karısının sözünden - bif Üğg dışarı çıkamıyan Cemili V€ 4 fak bir bakışın mânasıni miyen karısını tanımasaydi” yi na ben de inanacaktım. FAkAİyi | sözler âdeta bana tanımfÜyi | bambaşka bir kılıbık a87 — işitmişim gibi geldi. Gayri ihtiyart — marıldaf — | ladım: İ b'g 'At martini Debreli HAS)K | Bahsin üzerinde çok dı w Zira ehemmiyet vererek d? calamıya bile lüzum gör! ! — Cemilin bugün de öi İnsanlar böyledir. Yapff T 4 4 & ı saka SÖİ ibes :un:: çirkin L TFT Ş Z Cerhil de bugün bu zasfâ Z del j Dün, Cemilin evine gtt yarif hatt — Mutlaka karısı seyâ? dedim. * Cemil beni başından aVT ELESEFTELEZETZA Z eĞ — Karımı görmek ı!""'bu ol eet (Devamı 7 inci 18

Bu sayıdan diğer sayfalar: