27 Aralık 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7

27 Aralık 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( : (3 incl sahifeden devam) ( An, bunları bir paket yaptı, kol- Oluğunun altına sıkıştırdı, şatoya | | döndü. Biraz bir şey yedi. Sonra | #Odasına kapandı. Gece olunca, şatodan bir Çin- Rene kızı çıktı. Parise geldi. Kr- İi oturduğu Luvr sarayın etenfi- OB dolaşmıya başladı. Kralın peı:-| teresi önünde durdu. Kralın dik- t nazarını — çekmek İçin şarhı | Söylemeğe hazırlanıyordu. Fakat, birdinbire iki kişinin ı-ı.[ diğini gördü. Bunlardan biri ar- Kkadaşına soruyordu: — Ne dersin, bu kıyafetle beni Tanıyabilmelerine imkân yok dı—-l Bi mi K phesiz, haşmetmeab!.. Ben | bile görsem tanımam... Bunlardan biri kısa boylu ve Zayıf idi. Geniş bir harmaniyeye Harılmıştı. Boynunda kalın bir at- h vardı. Başındaki şapkanın ke- harları çehresini örtüyordu. Öte- ki, iri yarı bir adamdı. Elindeki fenerin ziyası, belinde sarkan kı- hc parlıyordu. Yavaş adımlarla yürüyerek ter- ha bir mahalle geldiler. Bir ku- in kapısını ittiler, içeri gir- T. Burası pis bir meyhane idi. Bir Pokserseriler oturmuş, — içiyor - lardı. An da arkalarından mey - girdi. Kıyafeti, çehresinin Büzelliği dikkat nazarı çekmişti. Genç kız, masaların arkasından ee — - Çingene Falcı Kralı Nasıl Tuzağa Düşürdü ilerledi. Takib ettiği adamların önünde — surdu. Tatlı bir seslş sordu: — İstikbalinizl öğrenmek işte. mez misiniz?.. Bunlardan biri elini uzattı: — Pekalâ.. Söyle bakalım... Genç kiz, dikkatle baktıktar soncu: — Gördüklerimi — söyliyebilir mişim?... Evet, fakat ya Çingene kız, kula — Ellerinizdeki çizgiler çok bri- yük bir kuvvet ve nüfuz sahibi cl- duğunuzu gösteriyor. Sizin nüf- zunuz, küvvetiniz ancak bir Krat- da bulunabilir... Mücadeke, mii - cadele... Fakat, daima siz galebe çalıyorsunuz, çalacaksını şınızda herkes boyun ek... Hayatınıza — Hayatım mı?... — Evet, hayalınız bir başka a- damın hayatile kaim... Bu adam demir kafes gibi bir yerde kapalı. O, öldüğü gün... — Kilfir, fazla söyleme.. Dedi. Ve Çingene kızına bir al- ftın verdi. Ertesi gün, Paris halkı ha ten kondini alamadı. 13 üncü Lü: Ömründe ilk defa olarak bütün “demir kafeslerde mahpus bulu - nanları affetmişti. Bu meyanda Dük de kurtuldu Şatosuna çekildi. Siyast macera- lara karışmamaya yemin etti. Ava Ginden Avlanır (8 inci sahifeden devam) İen sonra eline kalın bir sopa al- Miş, ayaklarının ucuna ı»ııı-aııı Ait kata, mağazaya girmiş- Bir İnllti duymuş. Btrafa bakınmış. (& görse beğenirsiniz? İnilti ka- un yanlarında bulunan sırh n birinden geliyor. Zırhın miğfer nikabı altındar | ir de insan çehresi görüyormnuş hirsız, antikacının uyandığını. a- Ağıya indiğini duyunca — zırhin isine girip saklanmak istemiş. Fakat, sıkışmış, kalmış.. Şimdi korku sırası hırsızda. An- yı görünce kaçmak istemiş, bir türlü zırhın içinden çıkama - Tüş, uğraşırken yere yuvarlanmış. tikacı, örtü, sandalya, minder, € ne göçerse hirsizim üzerine Mmış. Kendisi de üstüne çıkıp o- Surmuş. ” Karısı zabıtaya telefon - etmiş, A sonra gelen zabita memurları İtsizı yakalayıp götürmüşler. Sucuk Fabrikasında Bir kaç sene evvel, Franfurt'da Ok garib bir vak'a olmuştur. Hırsızın biri, gece yarısından Va bir sucuk fabrikasına gir- “$ Karanlıkta yolunu kaybet - Kasanın bulunduğu yere gi - gç e8i yerde sucukların kurutul- Cu mahalle girmiş Sucuklar vd- Wilüne sarılmış. Bunlardan kur- tulayım derken, kollarına ve a - yaklarına sarılan sucuklar ve baş kursaklarla sımsıkı bağlanmış. Nihayet muvazenesini kaybederek! yere düşmüş. Gürültüyü — işiten bekçi gelmiş, hırsızı tutmuş, poli-| se teslim etmiş .. Guguklu Saat Stutgrat, göce... Hirsız, salohun penceresini açmış, küçük elektrik feneri ile etrafa bakıyormuş. Kimse olmadığına kansat getir- miş, içeri girmiş. «Yükte hafif, pa- hada ağır» ne buldü ise bir çuva- la doldurmuş, tam kaçacağı sı - rada, nasılsa bir vazoya çarpmış, va&zo yere düşmüş, parça olmuş. Aşağı katta yatan ev sahibi u - yanmış: — İmdad! Hırsız var,.. Diye avazı çıktığı kadar bağır- mış. Hırsız, çuvalı bırakmış, gü- Müş bir saati cebine sokmuş pen- vereden atlamış civar komşuları. nın geldiklerini görmüş, o da ara- larına karışıvermiş, — Polisler de gelince, ev sahibi; — Hırsız, çaldığı şeyleri birak- mak mecburiyetinde kalmış. Val- 'fur gügüklü küçük bir saati alıp gitmiş, demiş, Bu sırada, civardaki — kilisenin saati on ikiyi çalmış, bir an sonra da hırsızın cebindeki saat: Gür Buk! GüĞük!., diye ötmüş.. Hirsızin yakalandığını söyle . Miye lüzum var mı?.. Müstakbel Harblerde.. (6 inci sahifeden devam) Hası da lâzımdır demektedirler. p TUstakbel Avrupa — harbinde Uönsanın alacağı vaziyet şöyle ““min edilmektedir: Avrupa kıt'asında tamamile Hüi mevkide kalmak, Taarruza başka sahalarda Mek. Yani bir gün Pramsanın e-i l& bulunan müstemleke impa- » luğunda... Bünun manasi düşünülürse ne istedikleri anlaşılmakta - hi Fransızlar Avrupa kıt'asında ç? müdalaa vaziyeti alacak - M fakat Afrikada kendi müs - e iİmparatorluklarına kom- inlara karşı taarruza geçe - h bunu tatbik edetilmek i- W Fransanın bugün gerek do - # ve gerek hava kuvvetle - " Çok ehemmiyet verilmesi ve *de ve havada daha pek çok #, ü olması lâzım gelmekte - l bunun neticesi — olarak Sanın impaeratorluğunu ko - için ayrıca müstakil bir hava kuvveti vücüde getirmek fikri şu son zamanlarda şiddetle Müdafaa edilmeğe başlamıştır. İstikbal harbinde Afrikadan çok şeyler beklenir, oradan kendisi i- çin mühim kuvyetler gelirtmeyi düşünen Fransa icab eden müda- faa tertibatını da göz önüne ala- rak hazırlanmak fikrinde bulun- maktadır. Bu #tibarladır ki Pran- sız askeri muharrirlerinden Ge neral Duval'in şu mütsleasi şa - yanı dikkattir: «Tayyarenin de ömrü kısadır. Hete harb zamanın- da bir tayyarenin hayatı hafta ile hesab edilir. Sulh zamanında ay | ile hesab edildiği gibi. | Bir hamlede meselâ 5,000 tayya- Teye kumanda edebilmek, YArIn) hiç düşünmeksizin bunları hare- ket ellirmek ister istemez bir buh- fana sebeb olur. Çünkü böyle bir hamlede 5,000 tayyare kullanılır. #a bunların yerine derhal bir o- kadarı daha getirmek lâzundır. Bu suretle bir taraftan tayyareler «skiyecektir. Hava küvvetleri için de deniz M ĞYÜd Hikâye Mavi Elbise (4 Üncü sahifedea devam) Birbirimizin haf tuhaf gülümsemeğe, nezaket gösltermeğe çalışıyorduk. — İnsan, hiç tanışmadığı bir kadınla hem de böyle acayib bir hâdise vesi - ca, şaşkına Artık merakımı tatmin etmek, meselenin İçyüzünü öğrenmek iş- tedim. Yavaş yavaş söze başla - dim önüyor. akımı mucib oldu.. Birden ta- nıyamadım.. İtiraf edeyim ki hâ- 1â da sizi tanıyamadım.. Affedi » niz. Bunu belki de fazla budala- luğıma vereceksiniz.. Kadın, evvelâ: Estağfurullah dedi. Sonra, birden rengi değişti. Yüzü kızar- dı. Adeta şaşırmıştı. Kekeliyerek sordu: — Altfedersiniz, bir noktayı an- hiyamadım. Ben size mektub nu yazmışım?. — Bu mektub sizin değil mi?, — Öyle değil mi?. Cebimden hemen mektubu çı - kararak gösterdim. Kadın, şaşkın şaşkın — elimden mektubu aldı. Bir göz gezdirdi.. Gülümsemeğe çalışarak: — Ah., dedi. Büyük bir yan- lışlık olmuş., — Affedersiniz, — siz doktor Ali Mümtaz değil misini? — Hayır. Kadın bir çığlık kopardı. — Eyvah affedersiniz beyefen- di.. Hâdisede büyük bir p)f, daha doğrusu büyük - bir terl.yesizlik var.. Ve bu çirkin hâdiseye sebeb olan benim. İzah edeyim. Ben si- sin refikanızın — terzisiyim.. Bir hafta evvel refikanızın hesabları için size bir mektub yazmıştım. ayni gün bir mektub da dokter Ali Mümtaz Beye yazdım, Fakat, züne bakıp tu - | — Mektübünuzu aldım.. Evvelâ | Ali Mümtaz Beyin —mektubunu sizin zarfın içine koymuşum.. Kadın bunları anlatırken, ter döküyordu. Bana dahâ çok so - kuldu: — Beyefendi, dedi, sizden bu. yük bir İst mim var,, Doktor Ali Mümtaza karşı olan bu hiz- simi kat'iyyen kimseye açmayı - niz çök rica ediyorum. Buna mu-- kabil size şu iyiliği yapabilirim: Karmızın hesablarını tasfiye edi- yorum. Sizden hiçbir şey istemi- yorüm. Meteliğe Kurşun Atanlar (8 inci zahifemizden devam) — On paralığım yok... Sizin de mukabeleniz şu ola - taktır: — Ehi., Kalsın öyle ise?, Hiç şüpbe yak ki; o, size on para borçlu kalmalıdır. ve böylelikle aç para ödeyeceğinizi dü « şünül Bu alışverişt ebiletçinin kaba- hati var mı dersiniz?.. Ne ise; tramvaydan inip fırına gidersiniz.. On kuruşu atar bir ek- mek istersini... Fırıncı ekmeği e- Hinize sıkıştırır... Önündeki bo- zuk para yığınını — karıştırmağa başlar... Arar, arar bulamaz ve çu cevabı verir; — On para alacağınız olsun.. Çünkü; tramvayın üç kuruş on| paralık bileti gibi, ekmek de do- kuz kuruş otuz poradır. Yani; anlıyacağınız, işiniz gli- cünüz metelikle uğraşmağa, hi yoktan fırıncı ve biletçi ile mana- sız vaziyetlere düşmeğe kalır.. Yazdığım İstanbulluların meteliğe kurşun attıkları doğru değil mi? proğramlarındaki usulü tatbik et- meli. Muayyen zar at için bir- birini takib etmek üzere muhte- Hf Inşaat programları — yapmalı, Öyle ki bir taraftan fasılasız su - rette tayyare yapılarak —harbde harcedilen tayyarelerin yerine konabilmelidir. Bu suretle her üç veya dört senede bir kene yeni bir inşaat programı kararlaştırılmış olursa hava kuvvetleri buhranının önüne geçilir. — Kadın-Moda— .we Güzelliğini ?-—SON TELG ’—”İN—-l-__ zi Muhafaza için Neler Yapmalı” Hele Hapsi üzelliği muhafaza için na- sıl uyumak Vâzım geldiğin- den bahsetmeyi belki garib bulursunuz, değil mi?. Şüphesiz birçoklarınız, uyku - suz geçen gecelerin —azablarını, çehrenizde, gözlerinizde bıraktığı acıklı izleri bilirsiniz. Göz kapak- ları şişer, yanaklar solar, bakış - lar bulanir, vücud kırgınlaşır. Aynanın karşısına geçtiniz mi, şaşırır ve kendi kendinize sarar- sınız: «Dünkü tazeliğim, tarave- #m, güzelliğim nerede.. Uyku, günün yorgunluklarını gidermek içindir. Asab ve adale- nin kuvvetini ancak rahat bir uyku iade eder. Uyku, rahat uyunmazsa vücu- dün dayanma kabiliyeti azalır, azalır, çehrenin tazeliği kalmaz, vücude bir kırganlık, tenbellik ge- lir, dimağ müvazenesini kaybe - der. Şu halde uyumalı, Fakat nasıl? Ekseriya vakitli vakitsiz yatarsı- niz. Eğer mideniz de dolgun ise karışık rüyalarla, kâbuslarla uya- nırsınız. Rahat bir uyku uyuya - Mmazsınız, Bu hâle derhal nihayet veriniz. Çünkü, sonunda ruhane, bedenen çöker ve yaşlanmadan evvel yaşlı örünürsünüz, Tik evvel uykusuzluğunuza, ra- hat uyumanıza mâni olan nedir, onu araştırınız. Eğer bu, peklik ve sair bir hastalıktan ileri geli- yorsa hemen bir doktora müra - caat ediniz. Sonra yemeklerinize dikkat e- diniz. Hazımda müşkülât çekiyor- sanız akşam yemekleriniz sade ve hafif olmalı. Salçalı ve yağlı şey- ler, kıyma ile yapılmış sebze dab- mealerı, taze ve hamur gibi ek « mek yemeyiniz. emeklerde şarab, sonra da kahve, çay, likör içme- yinız. Az ve yavaş, lokmaları iyi- ce çiğniyerek yiyiniz. Sofradan kalktıktan sonra, hazmı kolaylaş- tıracak sıcak birşey alınız. Mese- lâ bir fincan ıhlamur,.. Eğer bütün bu takayyüdlere rağmen yine midenizde bir ağır- lık hissederseniz, bahçenizde ve- ya tenha, sakin bir sokakta ağır ve muntazam adımlarla biraz ge- zinti yapınız, Aile gailesi, meslek endişesi, para sıkıntısı, sevda Üzüntüsü ve- yya herhangi bir sebebden dolayı Uyuyamıyorsanız, mümkün ol - duğu kadar bunları zihninizden çı- karmıya, unutmiya çalişiniz. Bu da o kadar güç değildir. Zi- ra, insanın iradesine, azmine mu- kavemet edecek birşey, bir have vet yoktur. Bunları düşünür, ge gelerinizi uykusuz geçirirseniz, ertesi gün için mubtaç olduğunuz kuvveti bulamazsınız. Şimdi beraberce, rahat bir gece geçirebilmenin esas şartlarını a» rıyalım. — Uykunun da usülü, hife zıssıhhası vardır. Bunu hiç düşün- dünüz, akla getirdiniz. mi?, Birincisi: İntizam... İnsan en Aazı sekiz saat uyumıya muhtaç- tır. Buna göre; yatma ve kalkma Baatlerinizi tayin odiniz. Muay- İ v İ eei e Sneoetübüla d & ce iir aa d Ca C3 ZĞi — ea LA & ( malı Başucunuzda lümba, kandil Şu Tavsiyeleri Çok Görmeyin, Yapmaya Çalışınız. a Riayet Ederseniz Gencliğinizi Ve Güzelliğinizi Daıma Muhafa-a Edebilirsiniz. ilik bir banyo alınız. Sonra iyice | meli, gece yatarken lâstik yen saatlerde yalınız; kalkınız. Uykuda yaşın ve bünyenin de tesiri vardır. Gençler ne kadar çok uyurlarsa o kadar iyidir. İh- tiyarlar az bir uyku ile iktifa e- debilirler. | Rahat bir uyku için sükünet is- | tet. Yatak odası dâ aydınlık ol - | mamaâlı. Şehirlerde, göce sükü - neti muhafaza mümkün değildir. Otomobillerin, tramvayların, ge lip geçenlerin geç vakitlere kadar devam eder, Bunun için yatak o- dalarınız sokak üstlerinde olma - malı, Sonra pencereleri büsbütün Ve yahud yarıya kadar açık bulun- durmali. Tamamile karanlıkta yat- olmamalı. Perdeleri de kapama- h. Bu gözlerin muhtaç olduğu tam istirahati temin oder. Dikkat edilecek birşey daha: Yatak, pencerenin önünde kat'i- yen bulunmamalıdır. Yatarken sıkı bir gömlek veya Pijama giymeyiniz. Kışın sıkıca ör- tününüz. Fakat yorgan yorgan Üs- tüne değil... Yazın, ince bir örtü yetişir. Asabınız bozuk olduğu zamanlar ÇA e Küçük bir mendil, siyah bir tayyörü öye le güzelleştirir. ki. Ho bu çok kolay « dar. Mini minicik be- yaz bir ketev mendil ile olur, Fakat, bunu yapmanm, yakıştırmanın pılıyor, gördünüz mü?. usulünü bilmeli.. Zı.— İpekli krepten yapılan bu sade rebu görüyomünuz, değil mi?.| dan kesilir ve devrik Bunu, daha güzel göstermek için, dodiğimiz gibi bör mendil kâfidir. Ba-) rilir. . örtünerek yatınız. Bol bir ter si- nirlere sükünet verir. *Tavsiyeleriniz çok oldu ar - tık...» demiyecek iseniz, sabah - keyin kalkınca, uykusuzluğu, kır- gınlığı gidermek için bir de so- Buk duş yapmanızı ilâve edelim. Bundan başka yatak odanızda yanar soba veya mangal bulun- durmayınız. Çiçekleri dışatı ko- yunuz. Kedi ve köpek gibi hay- vanları da kapı dışarı odimiz. Rahat bir vaziyet alınız. Sağ karafınıza uzanarak yatınız. Vü- cudü çok germeyiniz. Tabil bir halde bırakınız. Bacaklarınızı ha- fifce bükebilirsiniz. Kollara ge- İince: Başınızın üstüne veya yas- fığınızın altına koymayınız. Vü- cudün boyunca uzanınız. Arka üstü veya sol tarafa yatmak âde- İsparmaçet tini terkediniz. Yusyuvarlak büzülüp yatmak da Zenadır. Amudü fıkarinin şek- lini değiştirmesine sebeb olur. Baş, dalma, ince kuştüyü veya yün dolu, yumuşak ve yassı bir yastık Üresinde bulunmalı Küçük Bir Mendil X- Siyah Bir Tavyoru Fevkalâde Güzellestirir kaınız, bu meadil ile neler yapabilirsiniz?, bir A— Gayet ince linondan | | | Elleri Güzı Tutmak San'ati an ati İleri güzel tutmak için Eztamama hiçbir zaman üşütme! tir. Elleri yıkamak cidden herki bilemediği ince bir san'attır. yıkamak için ya istimal edile suyun — beher — htresine çây kaşığı Boraks atmali ve hud, en iyisi taktir edilmiş kullanmalıdır. Bu suyun içerisine bir sabun atıp bir kaç dakika b tıktan sonra elleri sokup malı- Sonra iyice kurulayıp veya kokulu bir gliserin sürm Beş dakika böylece sonra güzelce kurulamalı. xıâ şayanı hayret bir lâtafet tiği görülür. Ellerib yumuşaklığını muh faza için arasıra Kold Krem J ven giymek lüzımdır. İşte, iyi Kolâ Krem terlibi: 604 Beyaz balmumu 30 Bademyağı 200 Bundan başka aşağıdaki teii ler de şayam tavsiyedir: Azilbend O Yumarta sarısı 2 Brinç çiçeği 1 Gülsayu 30 Tatlı bademyağı 6 , Gliserin 15 Bunlar, evde hazırlanabilir de uzun müddet dayamımazlar. | kat, ellerin güzelliğini muhafı için çok mücssirdirler. MODA - HABERLER! DEVEKUZU TÜYLERİ Ninelerimizin — kullandıklı Devekuşu tüyleri bu sene yi moda oldu. Robları süslemek H kullanıyorlar. Fakât yalmız | renk değil. İki veya üç rengi b leştiriyorlar: Pembe, açık vi ve kırmızı ve yahud menekşe, 4 peçiçeği rengi ve koyu menekş Bu tüylerden yapılan üç grv la dekoltenin sağ ve sol omuzlu süsleniyor. Biri de alnın üzeri konuluyor. MÜSLİN ÇİÇEKLER Keyu renkli bir roba, açık mi Tinden yapılmış çiçekler çok y kışır. Roba bir başka güzellik » rir. Kadife fiyangolar da hoşl Yelpazeler yine mi moda old Evet, fakat kocaman, — tüylük değil.. İpe kdantelâdan yapılın küçük ve zarif yelpazeler. Bu lar, Direktuar modeli yapılıyı Sapları da bagadan veya fildişi de işlemeli.. eee ile yakaya tutturulmuştur. B— Antrdö ile süslü müslin mendilden ne güzel bir kravat C— Küçücük bir mendil, ortas yaka şekli D— Pembe Linondan küçük

Bu sayıdan diğer sayfalar: