6 Ocak 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

6 Ocak 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünkü Mağlüb Almanya Bugünün En Kuvvetli Devleti Oluyor Almanlar Denizüstü V; Denizaltı Kuvvetlerini Hızla Aı_'iiırıyorlar Ingiltere Bu Vaziyet Karşısında Ne Yapacak? deniz kuvvetlerini aktadır. Berlin hü - İngiltereye Almanlar ttır bunu irdi ör yapacaklar ve 10,000 ton ola- n he t nis - ün ne ehemmiyeti var diyeceksiniz?. Faka Almanya hü- giltereye resmen şunu bundan sonra Al - aksadı tahtelbahirleri arttırmak ve bu irdi ki yanın n İngilterenin malik olduğu kadar denizaltı ge misine sahib olmak emeli: e. Yoni karara göre Almanya şimdi cünde bulunan denizaltı gemile- rini iki misline çıkarmış olacak- t İngilti ında 985 hazira le Almanya a- a aktedil - e Alman « anın yaptıracağı harb gemileri n ton taracaklarının | geçmiyecektir bir anlaşmıya | rı İngilterenin yap- ! hafaza edildi ( özümlilar bu Müthiş Dertten Kurtulabilecekler mi? | Pis Kokulu Bir Yağ, Çok İyi Geliyor ve Bu Yağ Romatizmaya da Fayda Ediyor ahibe Mari Terez Suz. söylediğine bakılırsa buna imkân vardır. Bu rahibe Parise gelmiş, ve cü- zam illetinin tedavisi için keş < fettiği müessir Bir ilâcı yaptı makla meşgul imiş. Rahibe, Pöti Pariziyen gazetesi muhabirlerinden birine: ci adalarında Makagalı bulunan cüzamlıları tedaviye git- tiğimiz zaman bunlardan bir ço- ğunda küçük bir şişe bulunduğu dikkat nazarımızı lerin içinde pis kokulu bir yağ vardı. Bunu yaralarının - üstüne sürüyorlardı. Iztırabları bir de - receye kadar Makogaldeki cüzamlılar yurdu- rahib N 8 de undan öldü nun müdü: olo 18 lan tetkik Bu yağın, yaraların acısını tes- amış, ve bizzat i- Bilâhare, bunun kin ettiğini a: na dedi ki male başlamıştı. niz kalabalık mı?, yır- Bir Doktor bu karşılığı şaşırır gibi dinledi ve şaş- ğını da gösterdi. — Annı banız yok yzem, bir ben! kir nu?. bıldır. öldü. teyzem büy <Di üttü. Bi Bu karşılık doktorun şaşmasıni - gidertmemiş re daha kendi kendişine söyledi — Demek anneniz de, babanız da yok! — Evet doktor, yak. Genç kiz bu sön sözü söylerken birdenbire de- Bişmiş, gözleri sulanmış, yanaklarındaki pembelik solmuştu. Ağlar gibi bir sesle — Amma, doktor, teyzem beni çok iyi büyüttü! Dedi. Doktor bir ipucu arar gibi — Annenizi, babarsızı çok düşüni Diye sordu — Arada — Onları düşündüğünüzde bağş ağrılarınız ço- Balıyor mu?. - Belki biraz artar. Doktor kendi kendine: caba kızcağı az paramız var olacak ki, bi müsünüz?. n derdi içli bir üzüntüden r sonra 937 temmuzunda bir anlaş- | ma daha oldu. 96 35 uğgbi zum ilâcınt bulan rahibe Mari Terez Suzan k üzerindeki dan birisi bir gün ba (Devamı 7 inci sahifede) ilmanların umumi harbden sonra meydana getirdikleri meşhur ceb | kruva zörleri Y6 35 Bu bet dahilinde çeşid çeşid yeni ge- miler yaptırmaktadır. Fakat bu $e 35 nisbeti deniz üstündeki harb derecesini anlaşmadan i mü- sefincleri içindir. Tahtelipıhirler Almanya bu nis - için olan maddeye göre İngiliz A- Almanyanın denizaltı gemilerinin İngilterenin tahtelba- hirlerine göre 96 45 nisbetinde ya- pılmasını kabul etmişlerdi. İngiliz Amiralleri daha ileri giderek Al- | x | miralleri | man tahtelbahirlerinin İngiliz de- nizaltı gemileri derecesinde art- masını bile kabul edeceklerini bil- dirmişlerdi. Yani İngiltere tah - telbahir — bahsi Almanyanın kendisine müsavi ölmasını daha evvel kabul etmiştir. Almanya kendi müdafaası için buna lüzum de görürse tahtelbahirlerini İngilte- renin malik olduğu kadar çıkara- bilecektir. İngiliz Hariciye Nezareti bunu öğrenir öğrenmez hemen - İngiliz Amirallerine keyfiyeti haber ver- Bahriye reti Berline üç Amiral gö dermiş, Almanlarla müzakereye girişilmiştir. Bu müzakereler sıra- sında Almanya hükümeti neden dolayı tahtelbahirlerin miktarını İngiltereninki derecesine çıkar - mak lâzım geldiğini, bu hususta görülen mecburiyetleri anlatmış- tır. Bununla beraber bu müzake- relerden sonra Almanyanın deniz proğramında biraz tadilât yapıl- ması kabul odilmiştir. Fakat bu tadilât nedir ve hangi noktalarda anlaşılmış olduğuna dair İngiliz Amiralleri son derece ketum dav- ranıyorlarmuş. ni ya - ettik. (Devamı 7 inci sahifede) Diye düşünü,; Doktor düşünürk şıdaki bir fotoğrafı göstererek — Doktor oğlunuz mu?. böyle — Hayır oğlum & Dedi, sözüne ekledi: — Evlenmedim ki, oğlum olsun. Genç kız şaşırmış gibi görünerek doktora bak- tı, bal —A... Yazık. Dedi. Doktor: — Evlenmayii ey biçimine g cek bir uyarını bulamamışım! Diye genç Kifm kara, kapkara, gölgeli gözlerinin içine baktı. Taze kı devdi ve bütün güzelliğ?, alımlı: Bebi dirilip canianıyordu!. verd ince olur. Demek ki, i, katmerli, an başı önün- ı yüzünde bir anıt Meraklı Şeyler YAZI USULLERİ SKi Yunanlılar, sağdan başlı - | yarak sola değrü bir satır ya- zarlar, sonru soldan sağa değ- T yazılarma devam ederlerdi. Yani | bir antır sağdam, bir satır da solden | yazarlardı. Sonratarı bu âdeti ter - | kettiler. S: taraftan yazmıya başta- | âılar. | Çinliler ve Japonlar yukarıdan baş- larlar aşağıya doğru yazarlar. Pükat, Çinliler soldan sağa, Japonlar da saf- dan sola doğrü yazarlar, Eski Meksikahlar, açağıdan yuka - rıya değrü yazarlardı. İbraniler, Geldaniler, Samaritenler, Suriyeliler, Arablar ve 'Tatarlar xağ- dan sola doğra yazarlar. Lâtinler, Ermenller, Habeşliler ve bütün Avruna mületleri de soldan sa- &n doğru. | BEYNELMİLEK. ADAM Bu aym sonlarına değrü — İsveçin, Svedenbarz'ün doğumünün . yıldönü- mü kutlulanacak. Bu büyük âlim 1668 de Stokholmde döğm de vefak etmiştir. İlmi, fazlı o kadar büyük idi ki vatandaşları kendisine (Beynelmilel adum) unva- Svedenbure, rahiyat âlimi, Cilocof, riyazi, tabakat ve madeniyat, neba - | fat, hikmet, kimya ülimi, fayyare mü- | hendisi, musikişinas, edib, yair, kamın- | şinas, İktisader, heyetşinas, mücellid, im. Bir deniralli gemisi plânı — çizmiş, akineli bir piyana, bir tep, bir elek- trik fırını, ağır yükleri taşımağa mah- aS bir araba, kitabları kolayea cild- Tvsbilmek için bir asal icadi etmişti, İPEKTEN KUNDURA PENÇI Si ipek fabrikaları, ipekten kun- dura pençeleri imalino başlamışlır. Bu nevi pençeler küseleden daha ziyade dayandığı için pek çek roğbet zöre nekle imiş. Sonra bunların bir fayda- SI deha varmış: Yürürken ses çıkar - maması.. Kösele Rusların, Lâstik de Amerika- hlaca elinde bulunduğu ve ihali pek | Küc oltuğu için Janponyada pek meb- | zul olan ipekten istifade düşünülmüş- tür, B RUPYEYE ALINAN BİR MUŞAMBA Mirmanide, Ranzon şehrinde (Cinlar mabedi) bekçisi Şurang Gir çok kurnaz, | dessas bir adamdır. Fili sene evvel bu vazifeye tayin ©- lunduğu zaman 5 ruprye vermiş, açık renkli bir muşamba almış. O vakit - tenberi mabedi siyarele gelen yük sek ve maruf zevala muşambanın Ü. zerine imzalarını attırmış. Bucün, Şerang Gir'in muşambası çok kıymetlidir. Çünkü üzerinde binlerce | imza vardıı Amerikali bir amatör, bir müyen rüpye mükabilinde muşambayı satın almak teklifinde bulunmuş, fakal bek çi reddetmiş... Şerane Gir bu müşamba sayesinde çok para kazanıyormuş. Görmek isti- yenlerden adam başına 5 rüpye alı - İngiltere Kralı Yedinci Edvar, yar vak sigarası tiryakisi idi. Sigaraları da çok üzün ve çok kalındı. 29 sanlimet- ro boyu ve 5 santimetre kulru vardı. Bu sigaralar, hususl olarak (Ta ma) da yapılır, Londraya gönderilirdi. Reheri 5 altın franga mal olur ve ban- darı imal eden amele, daha doğrasu sanatkâr. sigara başına 1 frank ücret alırdı. Babık Alman İmparatoru Kiyom da (Mavana) sigarası içerdi. Fakat, im- paratorun kullandığı sigaralar 1 fran- ga mal olurdu. derdine daldı: n geçirdiniz mi? bakışla başını kaldırdı. kızartı birden çoğaldı, doktorun kafasın- Yüz: da sanki böyle birşey dur; vermiyen bir çabuklukla: Hayır hayır, Ne bir sevgi Dedi- Sözüne ekledi: Ben bö Doktarum d — Doktor herşeyi sorar Öyle olma: araştırıp bulamayız... e şeyler bilmem. kik verir ise hiç Getiç kız doktorun bu sözlerini tezcanlılıkla kurşiladı: — Ben de böyle yaptım doktor.. Doktor bir saniye — Size yeni bir iüşündü. ulanacakmış gibi ona ön ne bir sevdal laklarında bir gülüş kıvrıldı: hasta da hepsine kar hastalığın kök tordu. Vapurun arka ta- rafında, güvertenin en çok rüz » r tutar tu. Düşünceli idi; dalgındı. Car- şaf gibi zünü, ini ıcak bir yaz günüydü. Be- S ül Kanlıcadan M"MJW r köşesine oturmuş- mizi, açık mavi gökyü sularda süzülen — martileci seyrediyordu. şka dekorlar ve manzaralı Kalbinin bir köşesi Kanlıra daki köşkün balkonu, açık, mavi gök yerine yıldızlı, karanlık ge- ine de a- nda yanıp en ateş böceklerini seyredi yordu Sani ş bir hatıra defteri gibi, bir gece evvel, Kan- l nda olu Fakat, içinde ba ” vardı. de, deniz yerine ceyi, beyaz martılar gaçların dalları —a adaki! köşkün balk isn Betül'ün hatiralarını anlatı- yordu. Genç kız karar verdi. Köpr çıkar çıkmaz, hemen bir otobüsı atlıyacak, doğru kitabçıya gide- cek, yeni romanlar aldıkt 1 Kanlı Betül iki gündür, kendisini *a- mamen değişmiş — hissediyordi Neş'esi kaybolmuştu. Acaba İsma- ili seviyor muydu?. Dün gece ya- tağına girerken İsmaili düşün - müştü. Gece rüyasında — İsi görmüştü. Sabahleyin uyanınca, ilk hatıra gelen şey İsmall olmuş- tu. sonral İsm İsmall, Betülün oturduğu köş- kün bitişiğindeki evde oturuyoi- du. Henüz üniversitede talebe idi, İsmail güzel keman çalıyordu. — | Bir akşamdı, Betüller Kanlıraya| nmışlardı. Genç kız, bal- konda oturmuş, mehtabı, yıldız - farı, seyrediyordu. Ko kün yan penceresinden keman sesi karanlık bir odanır., açık balkon kapısından dışarı ak- sediyordu. Balkon kapısının önün- de beyaz pantalonlu, beyaz göm- iekli, uzun boylu bir gencin göl - gesi vardı. Kemanın parlıyan ya- yeni taşı deneyeceksiniz. Ondan sonra yine geleceksiniz. Ded koyuldu. Genç kız da oturdü, bakım odasının bir kiyi - sından doktorun yı larla güdüyordu!. ru gidiyordu. —O sen m - A canım yorsun. Benim » sözüne ekiedi: — Ne yapıyorsun kardeşim? O gecedenberi se- ni görmedim. Hiç aramadın d: Ferit bu sorguya kesik bir karşılık verdi: Bilmem ki, belki işlerim.. » Ayak üstü — Yoo... ilâç vereceğim. Onu bir hafta zi masas: Ferit, dalgın, hızlı ad. Birdenbire kolunun tutulduğunu duydu. Baktu in Refet, , Artık gözünün-önünü de görmü- Refet bu sözleri alayla, gülerek söyledi. konu — Yeni bir işe mi girdin?. Eskisi gibil. Anladım. Anladım!. Küçük bayanın işleri » kişi sevdalanınca ortalığı böyle duman görür! A, 'azan: — REŞAD FEYZİ —| kar iyordu. Bu meçhul delikanlı, belki, ya» rım saat keman çalmış, sotra, se- &i kesilmişti. - Betül, bu meçhul | şu delikanlısını merak etmişti. lıkta ağı ağır hareket [ Er an Re- tül, hemen balkona riki baktı. İşte İsmaili ilk defa orada gör- all balkonda, uzun sarı saç>| tarıyordu. Betül o kadar Calgın ve heyecanlı idi ki, kom- esi gün, erkenden v oştu. Me - komşu köşkün balkonun - | dü. İsı binezonla balkona fırladığını ve-| Gen sonra farketti. Birden çok u« yıştı. “Elterile' göğsünü srımı, yüzünü, bütün çıplak yer lerin ageli aşkın ve ürkek ha” reketlerle kapatmağa içeri kaçtı O zaman İsmail, Kimbilir tekadar nıyordu. © günden sonra, Betül İsmaili günlerce göremedi. Daha doğrusu göremedi değil, kendist görün gülüyordu.. aç kızı bu halde dahal yretmek hirsile kıvra- zmedi. Genç çocuğa, balkon per - desinin kenarından saatlerce ba- kardı. İsmail de, zwn saatlerini, görleri Betülün ya-) tak odasının penceresinde, balkon- da geçiriyordu. * Bir gece evvel, İsmail, Betülü, balkonda görebilmişti Genç kız gafil avlanmıştı. İçeri kaçmak is- tedi sonra vaz geçti. Ayıbdır, di- ye düşündü. Betül'ün balkonda kalması İsmaile cesaret vermişt', rtık, günün v Delikanlı kemanını aldı. Genç kı- kulâde güzel bir serenad , balko- | ına dayamış, sanki, hçi dı. Betül, dirseklerii run ken refes almadan dinliyordu a oturdu. Reçetesini yazmağa aşını tatlı, cana değen bakığ- BİR ÇİFT SÖZ rla Galatasaraya doğe Ve şmaları sürdü; / E Si Genç kız, işte o gece sevdiğini anladı. * Akşam Kanlıcaya erken dönen Betül, doğru odasına koştu. Bal- kona çıktı. Gözleri, İsmaili arı - y İsmailin odı n balkon bapı resi kapalı idi. Genç kız kla bekledi Üzülüyordu nerede idi?. İsmai'! ve peni İsma Balkondaki hasır koltuğa oturdu. Komşu köşkün balkonlu odasın. van gözlerini ayırmıyordu. Birden, ayaklarına bir şeyın ta- farketti. Eğildi, baktı Balkonun çinko kaplı zemininde, klığın kenarına doğru kay: mış küçük bir taş gördü. Taşa bir iple küçük bir kâğıd bağlı idi Bir anda inlikal etti. Bu, İsms- ilin balkona attığı bir mektub 0 labilirdi. Betül heyecanla küçük, büki 1 yerden aldı. Me- zaklâ açtı. Nefes nefese okudu. İe- rları yazıyordu. Bu ülk mektubum., Sizi set yorüm. d Yuldığını parma nüş kâ mail şu em siz de beni & Fakat, — yüreğim gliyo- Belki de bu, son mektubum.. yor musunuz?, zliyor, acıyor, kantyor, Bugün, Adaya, sanatoryoma gi- Elveda.. Orada neknda kalacağımı bilmiyorum. diyorum. Kema « tamı da beraber — götürüyorum.. Orada da, sizin için keman çala- cağım — Bilmem, kalbiniz bu se- #i duyacak ma, beni hatırlıyacak mi?.» Muharrir ve musahhih Seyfet- tin Orhan Çağdaşın eşi Müberra Çağdaş, dün sabaha karşı, daha rmi yaşında pek genç - olurak hayata gözlerini kapamıştır Biri üç, biri İki yaşında Iki ço- cukla kalan arkadaşımıza ve ço- â uzun Ömür ve başsağlır ği diler, merhüme için Allahtan 'ahmet niyaz ederiz. Radyo Porgramı Ankara Radyosu BUGÜN 18,30 Müzik (Çeğlenceli plüklar). 10,15 Bani, ajans haberleri, meloore- , zirsat bozuası (ilat). 1925 Türk müzliği: Sax esecleci — ve şarkılar ve türküler. A— Peşrey, 2— BSarz semaisi, şarkılar. Okuyanı Mahmad Karındaş. 3— Saz semaisi. #— Udi Ahmed — Yeter poşmanınla saydeyledin. 5— Şahame gözler (lürkü), G— Karanfli oylum oylamı (türkü). Okuyanlar: Mahmud Karındaş, Safiye Tokay, 'Türk müziği çalanları Refik For - san, Fahite Fersan, Kemal Niyasi Sey- kun, E. Kadel 20 Konuşma (haftalık spor xaati). MI5 Türk müziğli —İncesaz faslıl Karcığaur, Okuyan: Tahsin Karakuş. Çalanlar: Hakkı Dorman, Eşref Kadel Hasan Gür, Hamdi Tekay, Bazri Üfler. 21 Sant, esham, tahvilül, kambiyo < mukut börsası (fial). ZL15 Konuşma, 21,89 (Riyaseti Cum, Ülarmosik oc- Kestrası. Şef: Praetorku, 2330 Müzik Çhafif plâklar) 2TAS - 2A Son ajans haberleri ve yat cınki proğram. YARIN 1330 Müzik (müzik hel parçaları) VA Saat, ağans haberleri ve metear” Ankara, 1410 Türk müziği (Pi). 15 - Müzik (operetler - Pi). 1357 Hieri Zilkade 15 1354 Rumi Birincikânur 4 1939 Ây I, Gün 6, Kasım 60 6 İkincikânun CUMA Vakıtler | Vasati $4 da, (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: