23 Mayıs 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

23 Mayıs 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gazi Köprüsü inciteşrinde Bitiyor Köprünün Açılma Resmini Başvekilin Yapması Muhtemel azi köprüsünün müte - harrik dubalarının 28 hazirandan itibaren yer- lerine konulacağı dün Beledi- yeye bildirilmiştir. * Ayrıca yeni köprüyü açıp ka- Pamak için firma tarsfından diğer küçük noksanlarının, ik- maline geçilecektir. Bunlar 2 ayda bitirilecektir. Busuretle «Atatürk> köprüsü teslim tarihi olan ağustosta de- &il 1 inci teşrinde müheyya bir hale gelmiş olacaktır. Belediyo İstanbula şeref ve- ren Ebedi Şefin ismini taşıyan köprünün resmi küşadını biz- Zat icra etmesini Başvekilimiz. den rica edecektir. Resmi küşadı takiben de ev: velâ Unkapamı cihetinden baş- hyarak imar ve tanzim İşine geçilecektir. Köprünün iki mey-| —Apartmanlar Sıkı kontrol Edilecek Oturma Müsadesi için Yeni Tedbirler Belediye reisliği imşastı biten 've eşhasa aid olan ev. dükkân ve #partımanlarda oturma müzsaadesi| #labilmek için yapılacak muame- leler hakkında dün alâkadarlara bir emir göndermiştir. Bu emre göre; inşaat biter bit- Mez o yerin Belediye şubesi baş- Mühendisi bizzat giderek binayı Börecek ve rapor verecektir. Bu raporlar; muhakkak Beledi Ye merkez heyeti fenniyesine de Bönderilecektir. Heyeti fenniye müdürlüğünden tefrik olunacak bir mühendis ve bir fen memuru da ayrıca; bu ra- Por üzerine binayı yeniden mua- yene edeceklerdir. Bu muayene neticesinde sağ'am ve Belediyenin gösterdiği şart - lara muvafık aldağu anlaşılan in- şaata ancak müsaade verilebile - tek ve aksi takdirde o binada - — turmağa mfisaade olunmıyacak- tır, zreer Galatasaray Sergisi Hazırlığı Bu sene yine Galatasarayda lacak olan yerli mallar sergisi zırlıkları ilerlemektedir. Bu cüm- leden olmak üzere sergi kamitesi çılmasına ve İzmir fuarından ev- vel kapanmasma karar verilmiş ve| bu sene sergiye fazla iştirak te - mini gibi esaslar üzerinde görüş- meler yapılmıştır. Hü Nişanlanma Merhum mimar Bay Kemaled - dinin kızı Güzin ile hazine muha- kemat müdür muavini avukat Mt zaffer Güral nişanlanmıştır. İki tarafa da bahtiyarlık dileriz. ROMAN: 28 Madam Dubarry Küçüklüğün- Gdenberi şık giyinmek — hevesinde di Saraya girdikten sonra ise, kadın tuvaletinin — zarafetindeki üstünlüğü her zaman — muhafaza etmişti. Bundan sonra - «arzı hizmet: e gelen kortizanlar boy gösterirler- di Kontesin yakın ahbabları, tu- valet odasında kabul edilmeklen son derece şeref duyarlardı. Madam Duharry bir taraftan, kendisine verilen haberleri din- ler, birisile lâtife eder, diğerinin tazimlerine cevab verir, bir taraf- tan da ayna karşısında kaşlarını düzeltir, kirpiklerini koyulaştırır, | tırnaklarırı pembeleştirir, dudak- | larım kırmızıtaştırır, yanağına bir; /|kenarına ben koyar ve bu tamam A DUYU a e Birek | Sütçüler Dün — Bir Toplantı Yaptılar Süt Mütehaassısı Profesörler Geldi Dün sülçüler cemiyeti idare heyetinden bazı zeVat ile İstanbu- lun &üt derdini halletmek — üzere tetkikler yapan Ankara — ziraat enstitüsü profesörlerinden mnü - rekkeb heyet azaları müşterek bir| 'Adada Denize Girmek Mümkün Değil daların suyunu sayın Vali ve Belediye Reisi- Lütfi Kırdar temin etti. Yalnız, Adalarda bir mesele daha vardır, Meselâ Büyükadayı misal alabi- liriz: Coğrafi tarife göre, Ada, dürt tarafı denizle çevrili olan kara Parçasıdır. Böyle olduğu halde, Büyükadada denize girmek, ban- Adaya, sayliyeye, dinlenmeğe veya tedaviye giden bir insan, her sabah denize girmek istemez mi?. Fakat bu urzunun is'afı çok zor- dur. -Büyükadada bir Yürükali plâjı vardır. Evlerin bulunduğu maatakaya uzaktır. Evvelce, Ma- den tarafında bir deniz hamamı vardı. Galiba, artık burada ha - mam kurulmuyormuş. — Neden? Bilmiyoruz. Adada denize girecek yer bu- lunamaması çok hazin değil mi?. BÜRHAN CEVAT KISA POLİS HABERLERİ * Kasımpaşa Büyükpiyale De- nizaltı sokağında 10 numaralı ev- de oturan Fatına adında bir ba- yan iki çocuğile Cumhuriyet cad- desinden geçmekte iken Karabet oğlu Artin adında bir gencin bin- diği bisiklet çarparak yaralan - mıştır. içtima yapmışlardır. Heyet bugünlerde şehrimiz süt tilecarlarmı da dinliyecektir, Ya - pılan tetkiklere göre İstanbulda sütü alınan 5000 inek olduğu an- laşılmıştır. Bütün bu fnekler için şehrin tek bir mıntakasında ahır- lar yapmak ve bu mıntaka hari- cinde inek barındırılmaması dü- şünülmektedir. Şehrin süt meselesi hallolun - duktan yani büyük bir fabrika ya-| pıldıktan sonra bir de süt tevzi merkezi inşası kararlaştırılmıştır. Mütehassıs heyet bu hafta için- de kal'i kararını verecek ve süt derdinin halli için hemen tatbikat: geçilecektir. Gce— Gümrük İhtilâfları Gümrük ve tüccarlar arasındaki| ihtilâfları halletmek üzere seçil - miş olan eksperlerden mürekkeb heyet dün ticaret — odasında bir toplantı yapmıştır. Bu toplantıda tüccarla gümrükler arasında çı- kacak ihtilâfların ne şekilde ve hangi yollardan halledileceği hak-| kında görüşmeler yapılmıştır. zit Yeni Asfalt Yollar Galatada Denizbank önünden 'Tophaneye uzanan yolün da asfı ta çevrilmesi - kararlaştırılmıştır. Diğer taraftan Ankara caddesi - nin asfalta tahvili için müteahhi- de verilmiş olan 6 aylık mühlet de 3 aya tenzil olunmuştur. mas düğme ile kapatılan mahfaxusına yerleştirirdi. Kral hemen her sabah biraz sen-| H benli konuşmak ve nazırlarile yaptığı görüşmelerin verdiği yor- Bgunluğu almak üzere Janetin ya- nına gelirdi. Hikâyemize devam ederken artık ona Janet — değil, kontes demek daha muvafık ola- cak. Çünkü Janet, artık hakikaten| böyle bir asalet ve servet çerçe- vesi içinde yaşamağa başlamıştı. Öğleden sonza, sarayın bahçe - lerinde kışa bir gezinti yapmak adetiydi. Yahud yanında kont Jan Dubarry'nin hemşirelerinden bi- risi olduğu halde arabaya biner, biraz dolaşmağa çıkardı. Bu hem- şirelerden Şon Dubarry artık kon- testen hiç ayrılmaz olmuştu. Ma- reşal Mirpua'nın karısı, düşes Dö Valantinua da kendisine relakat ederlerdi. Bu kadınlar sanki kontesin altın Belrbai gbiydi v Şoför Muhlisin idaresindeki 1898 numaralı otamobil Arnavu! köyünden geçerken bir arsada oy- mamakta olan Yako oğlu Eftim a- dında bir çocuğa çarparak muh- telif yerlerinden yaralamıştır. * Kasımpaşada Gülizar ve Me-, cidiye köyünde oturan' Dudu adın-| da ikt kadın Hürriyet tepesinde kavgaya tutuşmuşlardır. Kavga büyümüş ve Dudu eline geçirdiği büyük bir taş ile Gülizarı başın - dan yaralamıştır. * Hasan oğlu Salâhaddin adın- da biri Sarıyerde yazlık için kira- Tadığı evin camlarını silerkeğ mer-i divenin kaymasile düşmüş ve kı- rılan cşam parçalarile kollarından ehemmiyetli surette yaralanmış- tır. ** Küçükpazarda oturan Bay - ramoğlu Salih ve Hasan adında iki kardeş çalgı parası yüzünden çı- kan kavga neticesinde Kasımpa- şada oturan Ahmd oğlu Halil a- dında bir çalgıcıyı yaralamışlar - dır. * Ortaköyde oturan İsak ve Hayim Taksimden — kiraladıkları bisikletle Gümüşsuyundan aşağı inerlerken, Salâhaddin admda bir çocuğa çarparak muhtelif yerle - Tinden yaralamıştır. * Büyükadada Mehmedin sür- düğü yük arabası Adada ane sokağında 5 numaralı otu - Tran 50 yaşlarında Nazireye çar - parak başından yazalamıştır. * Erenköyünde oturan Meh - med oğlu Zeki ve Kadir oğlu Şe- banın bindikleri bisiklet İsmail oğlu Tahsin adında birine çarpa- rak başından yaralamıştır. P OLİS Ve..Mahkemeler — Kadın Meselesi Yüzünden Ben Ondan. Rüşvet Almadım asımpaşaya bağlı Yeniçeş- me karakolunda iken Şua- yib isminde bir adamdan rişvet alan Fehminin duruşması- na dün Ağırceza mahkemesinde başlandı. Maznun Fehmi ken edilen suçu inkâr etti — Geçen sene Muzaffer adında bir kadınla tanıştım, Bu kadını sevdiğim ve beğendiğim için ken- disile hayatımı birleştirmeğe ka- rar verdim. Bir gün arkadaşım Cemale sev diğim bu kadından bahsettim. Ce- e isnad | mal beni dinledikten sonra fer sana lâyık kadın değildir. Sakın onun- la evlenme! Birkaç gün sonra Florya plâ - jında Muzafferi gördüm. Yanında Yakubla, bilâhare isminin Şuayib olduğunu vardı. Plâjda bulunduğum müddetçe uzaktan, hep onları gözetledim. Bir aralık plâja bir fotografçı | geldi, Muzaffer ve arkadaşları, üçü| bir arada bir reşim — çektirdiler. Onlar fotografçıdan — ayrıldıktan sonra adamın yanına gittim. On- dan çektirdikleri fotografın as - lını istedim. <Aldılar» dedi, ver - medi. Muzaffer ve arkadaşlarına s0- kuldum. Kendilerile bir müddet şuradan buradan konuştuktan son-i ra, biraz evvel fotografçıya çektir- dökleri resmi göstermelerini rica ettim. Şuayib ile Muzaffer, resim- lerini yırttıklarını söylediler.. Biraz sonra Yakub ile yulnız kalınca: — Yakub, dedim. Eğer sendeki Tesmi bana verirsen çok memnun olurum. — Bunu ne yapacaksın? Diye sordu. Cevab vermedim. Yakub: — Fehmi Bey, dedi. Senin bu ka- dını sevdiğini biliyorum. Fakat şunu bilmelisin ki, Muzaffer seni kat'iyyen istemiyor. O Şuayibi | viyor. Resmi vermesi için ana çok yal- vardım, fakat Yakubu kandıra - madım: — Olmaz, dedi. Resmi sana ve- remem. Ben bir muhabbet tellâ - hyım! Onları birbirine beğendir- mek için çok uğraştım. Aralarım bozamam... Ertesi gün Şuayibin evli ve ço- luk çocuk sahibi bir adam oldu - ğunu öğrendim.. Bir bafta sonra Yakub bir işi öğrendiğim bir adam | | | Kâzımı Odamda Gördüm Karım Bağırıyordu Derhal Yukarı F ırladım| uma günü Kasımpaşada Kol-| | C(;Açu!ır sokağındaki evin- de, karısına tecavüz etmek istiyen Kâzım isminde birini ka- ma ile müteaddid yerlerine vura- rak ağır surette yaralıyan Nuri ve suç artağı Celâlin muhakeme- sine dün Sultanahmed birinci sulh) cezada başlandi. Nuri mahkemede suçunu Wrar etti ve dedi ki: — Hidise günü, saat sekiz do- kuz sıralarında evime gittim. Mer-i divenleri çıkarken karımın for - | yadını duydüm. Odaya girdiğim | zaman Kâzımın elinde bir kama gördüm. Kâzım bu kama ile karı- | mı tehdid ediyordu. Diğer elini de bağınmaması için onun ağzına ka- | pamıştı. Kâzım beni görünce, karımı bi- raktı. Üzerime hücum etti. Beni | vurmak istedi. Bileğini bükerek, elinden kamayı aldım ve onu ya- raladım. Nurinin — kayınbiraderi Celâl, vak'a esnasında kahvede bulun - | düğünü, yaralama — hâdisesinde Nuriye yardım etmediğini iddia etti. Nihayet suçla Nurinin — karısı Hayriye de şunları söyledi — O gün kocam evde yoktu. Gece saat 9 dan sonra yatağımı yaparak, yattım. Fakat daha uyu- madan ayak sesleri işittim, Biraz sonra da Kâzım odaya girdi. E- lindeki kama ile üzerime yürü - dü, kalktım, dışarı kaçmak iste - dim. Kollarımdan beni yakaladı. Ona yalvarmağa başladım; — Ne istiyorsun benden Kâzım?) Gece vakti neden evime girdin? Şimdi kocam gelirse ona ne diye- ceğiz'i.. Kâzım elindeki kamayı yuka- Tıya doğru kaldırdı ve sert bir ses-) k: — Sus!.. Diye bağırda Bu gece seni öldüreceğim, kıtır kıtır. ke- seceğim! Bu gırada kocam içeriye girdi, Kâzım ona saldırdı. Kısa bir müd- det boğuştular, sonra Nuri, Kâz- Vman elinden kamayı aklı ve onu yaraladı. diği zaman şapkasını - çıkardı. O | esnada şaplka içinde bulunan resim| yere düştü. Derhal resmi aldım ve! Yakuba iade ettim, Hidise günü de Şuayib daireye| geldi, benden — fotografı — istedi. Kendisine: — Bu resmi karmna gösterece- Him, seni rezil edeceğim, dedim. Şuayib yalvarmağa başladı. Son-| için karakola gelmişti. Odama gir- Tra resmi vermem için beş lira tek- Mahalle Sokağından Saraya! AD KU Ağşamı yemek zamamı gelince, | alay ederdi. Meselâ derdi ki: Kral hizmetçilerin sofrayı hazırla-i makla meşgul oldukları bir sıra- da gelir. kontesin güzel ellerini 8- perdi. Genç bir fşıkla - sevgilisi Sofrada, altın tabakdarın ve kı- ristal kadehlerin karşırında otur- dukları — zaman, Dük Dayen de mutlaka bulunurdu. Çünkü bu a- dam keskin zekâsı, ince ve müs- tehzi — sözlerile hem Krah, hem küntesi eğlendirmesini çok iyi bi- liyardu. Dük Dö Dürâs da ekseriya sof- raya gelirdi. O da fena adam de- Bildi, Fakat korkunç derecede saf ve ahmaktı. Kral arasıra SS ü — Şu gökyüzünün hali pek aca- 1bi Meselâ bir gece ayı yusyu - varlak görüyoruz. Biraz sonra ya- rısı kararıyor. Sonra h haline giriyor. Ondan sonra da büsbütün kayboluyör. Yeni, ayın bu eski parçalarına ne oluyor? Söyle ba- kalım Dük' Dük bu sual karşısında: — Haşmetmesbım, doğrusu beni bunun sebeblerini bilmiyorum. E- ğer emir buyurursanız, yarın ra- sadhaneden tahkik ettiririm. Böyle yemek zamanlarında Düki Dö Düras mümkün olduğu kadar az konuşmak ihtiyatkârlığında bu-| Tunurdu. Çünkü ne olur, ne olmaz| Pat kırmaktan çok çekinirdi. | Kral, bu geceleri ziyafet ve me- Tasim gecelerine tercih ederdi. üzerindeki saat on biri çalınca, Kralm kontesin sof- rasına çağırdığı zevat hükümdar- dan müsaade isterler, kalkıp gi- derlerdi. O zaman Janet, üşikı ile yalnız kalınca, yanlarında başkaları ol- duğu zamanki ciddiyet birdenbire kaybolur, hemen şuhlaşır, kolunu Kralın boynuna dölar, sonra ge- Tinir, iri ve güzel gözlerini, tatlı Köyündeki Oturanlara Verilmeğe #duğu halde, yatak odasına geçer- Mecidiye Arazi Nihayet Burada Başlandı Geçenlerde Mecidiye köyü hal- kının köyün kendilerine vrrllmeıll için Vali ve Belediye reisi Lütfi Kırdara müracaat ettiklerini yaz- mıştık. Mecidiye köylülerinin bu dilekleri kabul edilmiş ve Heyeti Vekile kararı İle mezkür köy ara- zisinin şagillerine tevzilne başlan- mıştır. Bu maksadIn teşekkül e- den arazi tevzi komisyonu birkaç gündenberi Meckliye köyünde ça Tışmaktadır. Arazi tevzi kamisyonu, her gün Mecidiye köyü arazisi üzerinde dolaşarak arazinin parça parça kıy- metini takdir etmekte ve bu yer- leri ötedenberi işgali altında bu- lunduran kimselere vermektedir. Bu arazi tevzi işi birkaç güne kadar bitecektir. Bundan sonra bu yerlerin tapu senedleri çıkarılacak | ve köylüye verilen bu gayri imenr küllerin hazine lehine ipotek mu- ameleleri yapılacaktır. Mecidiye köylüler, kendilerine werilen yerler için, arazi tevzi ko- misyonu tarafından takdir edilen bedeli taksitle ödeyeceklerdir. Belediyedeki Teftişler Bilm:k üzere Belediyede teftişler yapan mü- fettişler müstahdemin şubesindeki| teltişleri dorinleştirmişlerdir. Bu şubede işten el çektirildiğini| yazdığımız müdür vekili Nedimin| hamal işleri hakkında verilen ba- zi raporları geciktirdiği anlaşı! - miştir. Diğer taraftan teftişlerin Bele- diyenin kaza teşkilâtına da teşmili olunacağı söylenmektedir. Bu tak- dirde teftişler daha uzayacağı için! müfettiş heyetinin takviyesi, Da- hiliye Vekületinden yeni müfet. tişler gönderilmesi icab edeceği de! anlaşılmıştır Hf etti. Onun bu teklifini reddettim. Ayni gün öğleden sonra Şuayib tekrar geldi, dalirede — ikimizden başka kimse yoktu. Onunla gene bu resim meselesi üzerinde ko - nuşmağa başladık. Bir ara Şuayib benden bir sigara istedi. Ona si> Bgarayı verirken, Şuayib avcu |- çinde bulunan bir şeyi yere attı ve bağırdı.. Odaya nahiye müdürü, kamiser ve polisler girdiler. Ben kal'iyyen ondan rüşvet al- madım. Yalan söylüyor, bana if- tira ediyor. Fehmiden sonra, Cemal, Yakul Şuayib ve Muzaffer Şahid sıfatile sorguya çekildiler. Şahid Sabri Hle Remzinin de çağırılarak din - lenmeleri için düruşma başka bir güne bırakıldı. tabil bir güler yüzle Krala çevirerek: — Sevgilim, haydi artık yata- he mı? İstirshat zamanı geldi, derdi. O vakit her ikisi de yerlerinden kalkarlar, ellerinde şamdanlar ol- lerdi. Soyunurlar, şamdanları, te- pelerine geçirdikleri küçük gü - müş külühlarla söndürdükten son- ra, karanlığa karışırlardı. BU ESNADA NLER OLMUŞTU? Janetin eski sevgilisi ve Kont Dubarry'nin oğlu Adolf köntlesin himayesi sayesinde epeyce yük - selmişti. Vellahdin «Istablı âmire» sine kumendan tayin edilmişti. Bu mi nasebetle sırtına güzel bir üni - forma geçirmiş ve bunu da ken- disine pek yakıştırmıştı. Yirmi dört yaşında bir genç için, bu kadar paye kolayca erişllecek şeylerden değildi. (Devamı var) | takdirde kitabda, eserde mülkiye- Eserlerin Mülkiyet — Hakkı f ürkiye, beynelmliei neşri- İİ yat hükümlerine tâbi de- ğildir. Yani Bern mukaveler — namesini imza etmemişizdir. Bu mukavelenin içyüzü şudur: Eğez, Türkiye de, diğer birçok mem « leketler gibi bu mukavele hüküm- lerini kabul ederse, yabancı megı- leketlerde, o diyarların lisanile yazılmış ilmi, tenni, edebi bütün kitabların tercümesinde, eserin mücellifinden müsaade almamız ve kendisine, kitabını türkçeye tercüme edehilmek için, muayyen bir para vermemiz lâzundır. Fas — kat, biz, Bern mukavelenamesine imza koymadığımız için, şimdi, bu — — Bibi kayıdlar altında değiliz. 'Türk —— matbuatı ve Türk mütercimleri, — | diledikleri cenebi eseri önlerine alırlar, tercüme ederler, bastırıp satarlar, Bu iş için de, eserin asıl milellifine sormazlar, on para da ) vermezler. Şimdi, şu son günlerde gürü - — yoruz ki Bern mukavelenamesini imza etmekliğliniz lâzım geldiği dair, baz! cereyanlar vardır. Bu ti tanıyacağız, istediğimiz bir kis — tabı hodbehod kendimize malede- miyeceğiz, demektir. Bu fikrin a- leyhinde ve lehinde olanlar var- dır. Lehinde olanlar şöyle diyor-. l — Mukaveleye girersek, Türk — muharriri himaye — edilmiş olur. — © Gerek edebiyalta, gerek tiyatro piyeslerinde genç, yeni istidadlar — inkişaf imkânını bulur. Halbuki, şimdi, Avrupanın ustaca yazılmış — eserlerinin mebzuliyeti ve bedava oluşu karşısmda, Türk müellili, onlarla rekabet imkânını bulamı- yör, Yazıcılık, insanı geçindiren — — bir meslek olamıyor. Meslek ola- — | Mayınca da bu sahaya kimse bel- bağlayıp çalışamıyor. Aleyhinde olanlar diyarlar ki: — 'Türk neşriyat hayatı çak fa- kirdir. Bizim, Avrupanın birçok — | eserlerine ihtiyacımız vardır. Mili —| kütüphanelerimizin zenginleşmesi — için, sayısız kültür eserlerini alıp tercüme etmeliyiz. — Mukaveleye — girersek, dilediğimiz şekilde ter- cüme imkânlarını kayl Fikirler bunlardır?. Siz ne der. Kiniz?, 4 İnhisar Kolonyası Piyasaya Çıktj İnhisarların bir müddettenberi hazırladığı yeni tip kolanya dün idarenin satış depolarında satıl - mağa başlanmıştır. 80 derece v> yarım kiloluk olân bu kolonyalı - ryın 100 kuruşa satılması kolonya 1 esnafını zarara sokmakta olduğu söylenmektedir. Çünkü İnhisarlar — idaresi ispirtoyu kendi imal ettiri için kolonyayı da daha ucuza msl etmektedir. Bu sebeble yeni ted- birler almak için şehrimizdeki ko lonya Smilleri yarın ticaret oda - sında bir toplantı yapacaklardır. Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Ramise - İşl

Bu sayıdan diğer sayfalar: