21 Eylül 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

21 Eylül 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.İ | t | ; İ | | E k 2—SON TELGRAF-2I EYLÜL 1939 HADiSELER KARŞISINDA 'TAVŞAN VE KEÇİ | BESLEMENİN KOLAYI Almanyada bir gasele, halka — şu tavsiyelerde dulunuyormuş: — Tabaklarınızdan artan yemeklerle Wki keçiyi, iki lavşamı kolaylıkla bes- İyebilirsiniz.. Tabakta yemek arlar mı, arlmaz mi, bu ayrı bir mesele.. Fakat, keçi ve tav- gn nereden çıklı?. Bilhasma şehirde yaşıyanlar keçiyi lavşamı mereden bul- sunlar?, Koyunun olmadığı yerde zeciye Ab- | Gelgelelim tavşana! Ba, ele avuca Kığmaz bir hayvandır. Acaba, Atman- yada, her evde bir tavşan mu besleni- yor, dersinlz?, Halbukt, bizde meveui Mir inanışa göre, evde favyan besle - | Anenin uğursuzluk cetireceği söylenir, Ben de birçok şeyler söyliyeceğim; Kırk yılda bir kere, ben de, gazele- lere bir zayl ilâmi vermek mecburi- yetinde kaldım. Bereket, bu ilânın be- dava girmesi için, bizim idare müdü- rü Bay Tacettinin karşısına çıkap, bo- yun bükmeğe, el elek üpmeğe, rica, minnet etmeğe Iüzum yok.. O, görme- | den şuracığa, kendi sütunuma yazıve- reyim: «Dün, bir dünya harilası Üüzerinde DÜNYANIN BİR KARPUZ OLDUĞU ANLAŞTLIYOR Bir iki gündür gazeleler, dünyanın yeniden — taksilminden — bahsediyorlar. _îâ l I İKDAM: $ Ebürriyazade Velid, vaziyeti biraz daha aydınlanmış addetmek yerinde olup olmuyacağını sorüyor. - Diyor ki: «Türkiye No Rusyanın tâ İstiklül har- bindenberi devam eden — münasehatı tabli ve müşterek menfastlere müstle- nittir ve gayet destanedir. Bu itibarla Bövyetlerin Lehistanda yapmağa lü - zam gördüğü harekâtin bizimle — hiç bir alâkası bulunmadığı lâzım gele - ceği tabildir.. yaKİT. | Asım Üs müharipler zibi bilarafla- v da uzun bir harp İhtimaline karşı hazırlıklı olmaları lâzım geldiğini söy- lüyor. Hitler'in Danzigde söylediği nu- tuktan yakın bir sulh ümidi belirme- miştir. Almanların garp cephesinde büyük bir muvaffakiyet elde etmedik- çe, artık bu cepheden bir tehlike gel- miyeceğine kanaat çetirmedikçe. bu- | Bün Bitaraf vaziyetle olan - herhanzi | memleket ile silâhli bir (utilâfa giz < memeleri kendi. menfaatleri iktizam- dür. “Bu itibarla Avrupa harbi. uzun gazelelei ——0 YENİ SAB. Amerika ajansı, böyle bir haber uçur- müş. Mekleple talebe iken, kulakları gınlasın, coğrafya hecamız!: — Çocuklarım, dünya Upkı bir kar- puza benzer, derdi de, isanmazdık. Öyle ya, karpuza benzemese böyle Çaksim elmeğe kalkışırlar mı?. Yalnız, karpuzu, dilim dilim ve muntazam ke- serler.. Acaba dünyayı da — büyle ml kaksim edecekler?. Taksim, kardeş payı yapılıyorsa k- Çü Fakat, ardlan payı, Allah payı ise gek fena., , ALLAH TAKSİMİ VE KULLARIN TAKSİMİ Meşhur yedir, kurt ile tilki bir kuzu yakalamışlar. Sıra Taksime gel- miş.. Kurt sormuş: — Allah takslmi mi yapayım, — kul taksimi mi?, TÜKİ dindar, mutekit olduğundan: — Aman demiş, Allah gibi yap. Kuri, başlamış kuzuyu - parçalamı- ya. Bülün yağlı ve bul — taraflarını kendine ayırmış.. Tiülki heyecanla sormuş: Kurt cevap vermiş: — İyi ya.. Allah dünyanın nimetle- rini böyle taksım etmiyor Ki- mine aktarır, kimine baktırır. Dünyanın faksimi hikâyeleri sıra - sında bu fıkra yerinde değli mit. BİZİM ŞEHİR TİYATROSU ARTİST YETİŞTİRMİYOR MU?. Şehir tüyatrosu artistlerinden Bayan | Şevkiyenin bin Hrası galplere karı muş. Bir sır olmuş, çıkmış.. Kızcağız, şimdi, dizlerini döğüyor. Bu vesile ile #unu öğreniyoruz ki, İstanbul şehir ti- ları için yeni artist yetiştirmiyor, der- der.. Daha ne yapsın yahu?. Binlerle Trası olan senginler yetiştiriyor ya.. AHMED RAUF | Vekili buradan bir torpido ile Odesaya | artık işin kavvete — kaldığına imanmak lâzım. O halde söze ne tüzüm yardı? YAN: M. Zekeriya Sertel, Hillerin mutkun- dan çıkan manaları tahlil ediyor. Wit- ler bu sefer bir fatih gibi değil, daha | ziyade başladığı harbin kendisine ha- srladığı sürprizleri sezen endişeli bir devlet adamı gibi konuşmuşlur. Hüseyin Cahid Yalçın Hitlerin Dan- zizde kime karşı nuluk söylediğini ve kimim üzerinde tesir yapmak istediği- ni soruyar, Burasını kestirmek sardur. Nutkun zevahiri bırakılırsa, Hitlerin POLİS MAHKEMELER Sırnaşık Bir âşık Sultanahmed sulh ceza mahkemesi dün sırnaşık bir üşığı muhakeme et- miştir. Celâl isminde bulunan bu — Aşık; 34 olan şişman, kısa boylu, esmer yüzlü bir gençiir. Kendisi Beşiktaşta Valdeçeşmesinde olturmakta ve komşularından Sabahat isminde 20-21 yaşlarında zayıf, urun böylü, mahçup yürlü durgün bir kızı çıldırasıya sevmektedir. Mutaassıp bir allenin kızı olan ve ihtiyar annesile tek başına oturan Sa- bahat, zenç komşasunun bütün hile- rine lükayd kâlmış ve enun mühtelif vesilelerle izhara yeltendiği aşkına al- ur. Fakat Celâl, sevgisini sevzilisine an- datmak arzüsile her fırsattan istifade- ye kalkışlığından; genç kızın keman dersi almak için Akaretlerde gittiği Hariciye Vekilinin Moskova seyahati Moskovi gidecek olan — Mariciye Vekili Şükrü Saracağlu bu akşam | karadan hareket edecektir. — Hariciye gidecektir. ——— lxüçük llAlH:Ll(LERI | * İzmir beynelmilel fuarı belediye reisi tarafından verilen bir ziyafetten sonra dün gece kapanmıştır. * Alman bükümeti, Alman teban- amin İtalyan vapurlarile aeyahat et- mesini menetmiştir ** Dahiliye Vekili Falk Öztrük aks- | presa bağlanan hususl vagonla bu sa- bah şehrimize gelmiştir. * Uzak Şarkta Sövyet - japon mü- farekesi üzerine esir ve yaralıların Teneke mahalleler İlk Kısım yüz bin lira sarfile istimlâk edilecek İstanbul belediyesi Sirkeci ga- 1 rından itibaren Yenikapıya kadar | iratidad eden tren güzergâhinı çok fena bir şekilde gösteren tenekel mahallelerinin istimlâkini en mü- him işlerden biri addetmektedir. Yapılan — hsaplara göre buranın Sirkeci - Yedikuleye kadar uza - yan tamamını istimlâk etmek için 400 bin liraya lüzum olduğu an - laşılmıştır. Bunun için derahl tam| kısmın değil, Sirkeci - Yenikapı kısmının istimlâki kararlaştırı! - maştır. Bu işin de 100 bin liraya tamamlanacağı anlaşılmaktadır. Belediye bu işi bu sene yapmağa| karar verdiğinden muhtelif semt- derde çalışan dört istimlâk komis- yonumdan bir tanesini yakında bu semte tahsis edecekfir, Bu suretle kıymet takdiri işi tamamlandıktan| sonra derhal istimlâke başlana - | caktır. ı ——— Boyanan binalar Vali ve Belediye reisi Lütfi Kır- dar İstanbula gelir gelmez şehrin | büyük ve ana caddeleri üzerinde | bulunan birçok binaların yıkık ve boyasız olduğunu görmüş, bunların biran evvel boyanması için ve ha- Tap kısımlarının sür'atle tamir o- dunmasını temin etmek maksadile | alâkadar makamlara tamim gön- | dermiş. Bundan başka bizzat mülk, sahiplerine mektuplar göndererek | bu isin kendileri tarafından ya - pılmasını rica etmişti. Belediye re-| isinin bu rica ve ihtarının hâlk ta- rafından çok iyi karşılandığı gö- Tülmektedir. Şimdiye kadar İstan-| bulda boyanan binaların miktarı 15 -20 bini bulmuştur. Alâkadar | makamlar bu İşe verilen ehemmi- yet üzerine ısrarla çalışmaktadır- | far. Bu suretle hiçbir semtte ana caddelerde boyasız ve yıkık bina | bırakılmıyacaktır. Beynelmi'el kabul olunum Tet levhalarının en kısa bir zaman-| da bütün vilâyetler dahilindeki yollara talik olunması Dahiliye Vekâleti tarafından tekmil vilâ - yetlere ehemmiyetle bildirilmiştir. | Bu levhalar köylere varıncıya ka- dar her tarafa konulacak aksi hal- e vali, kayımakam ve nahiye mü-| | dürleri tecziye olunacaklardır. mühadelesine başlanmıştır. y Stokbolm sefirliğine tayin edilen Yakup Kadri memuriyeti başına xü- | dhek Üzere bu sabah Ankaradaa gri- miştir. & Galotada Havyar hanında — para | Üzerinden Bizli mun: - opcotos, Filip ve Hayım aç | Kişl tevkif edilmiştir. # Maarif müdürü mekteplorim derş yılı vaziyeti hakkında izahat ver- | mek üzere Ankaraya gitmiştir İ diktan sonra, bir sulh yaparak föta- hat ve muvaffakiyel ellâsı İle işin - | çinden çıkmak bdediği ve atıldığı za- Farlı maceranin meresinden — dönmek Kabil olursa, onu kâür saymak mütra- (ını düydüğü görülür. eanaean nn en e an nn eee — bukl, toplanan maarif şürasından bek- Lehistandan bir miktar arazi kopar- | Eskiyi aramıyalım da.. Bu sene mekteplerde Iransızca — ve karilirce —ders kitapları — tedarikinde mlşktllât çeklleceğine dair, gazeteler- de bir havadis görümüze ilişti. Eğer, bu haher doğrü ise, çak hazindir. Hal- | dediğimiz bir hayır da, mekteplerimiz- de ecnebi dül tedrisalının kuvvetlen - mesi idi. Eğer, bu sene, bu kitap derdi yüründen, zeçen seneyi dahi arıyacak | vaziyele düşeceksek, çok yazık, BURHAN CEVAD No, 44 t gayel sarihti. Hırsızları ve leri pervasız, vicdansız, namussuz bir şekilde harekete ge- çirmek için, bunların üzet | bambaşka bir hâkimiyet tesis et- | mek lâzımdır. Büyük patron bü- | tün bunları bilerek plânını ona göre tertib etmişti. Bu suretle hem zâfını saklamış, hem de gangisler- | lerin itibarını kazanmış oluyordu. Kaçırılan adamın silesine mü - racaat ederek, otuz altı Saat içinde| tediye edilmek üzere mühim bir para istedim. Reddettiler. O zaman)| büyük patron kaçırılan adamın öl-| dürülmesini emretti. Ertesi gün, bir otomabil maktulün evinin ö hfünde yavaşladı. İçeridekiler he- rifin cesedini evin kapısiının mer- divenleri üzerine bıraktılar. Bu a- dam Flo Yussin isminde birisiydi. Templar: — Hatırlıyorum, dedi, zanne « birçok tiyatroların sahibi idi. Kaçırılır kaçırılmaz ailesinden para istenildiği öğrenilmişli. U aber gön- | derdi. Bu nevi işleri tek - başına | her zaman yapmağa muktedir ol- duğunu bildirdi. Bunun - üzerine büyük parton ayni fiâtla başka bir adamın kaçırılmasını iştedi. Ualino| kabul etti, Bu iş de evvelki gibi ta- mamile kusursuz tertip edilmişti. Flb Yusesin öldürülmesi, kaçırı- lan ikinci adamın aflesi üzerinde * büyük bir tesir yaptı. Bu aile iste- nilen parayı ödedi. Templar alıklaşmış gibi bekli- yordu: — Anlıyorum, dedi, büyük pat- ron ondan sonra da Kulman'la ça- Jışmağa başladı. — Evet! Büyük patron şimdiye kadar hiçbir yanlışlık yapmış de- ğildir. Flo Yussin'in ölümünden sönra, sıra ile kacırılan adamların aileleri kâmilen istenilen parayı ödediler. Yalnız İnselhaym son tak-. siti ödemedi. Fakat ozamana ka- dar da bütün gangis'erler büyük patrona Allah gibi taabbüd etme- He başladılar. Varsa da o, yoksa da; ©! Çünkü kaçırma plânlarını öyle | tertip ediyordu ki, haydudlar her şeyi ellerile yerine koymuş gibi buluyorlardı. Templar, bu kadar muazzam İş- lerin bu derece basit bir şekilde Daşarılmasına hayret etmişti. De- | mek ki bir teşkilât kurmak ve bir de'bu teşkilât ile emniyetli bir irtibat memuru bulundurmak, ©- turulan yerden etekler dolusu pa- ra kazanmağa kâfi geliyordu. De- mek Papulos'un söyledikleri doğru! idi. Bir defa tedhiş rejimi kurul- duktâan sonra, artık İnsanları ka - çırmağa da Jüzum kalmıyordu. Telefonla bir tehdid kâfi geliyrodu. Eğer mukavemet edilirse, adam ZABITA ROMANI evvelâ kaçırılıyordu, mukavemet devam - ederse, — öldürülüyordu. Tamplar, haydutalrın bu teşkilâtını| sarsmağa kalkan zavallı İnsel - haym'ın halini düşündü. — Şimdiye kadar bütün işleri- nizde hep muvaffak oldunuz mu? — Tabii! Büyük patron, teşkilât| üzerinde otoritesini tesis eltikten sonra, bir tek çete vücude getirdi. Artık Ualino ile Kulman ile gö- fürü pazar iş yapmak istemiyor - | du. Çünkü bu adamların fiatları | yükseltmesi, yahut da bu işleri | kendi hesaplarına yapmaları ihti- | malleri vardı. Büyük patronun a- sıl dehası, kaçırılacak insanı iyi | Seçmesinde idi, Tehdit edilen a- damların hiç birisi tanınmiş in- sanlar değildi, Binaenaley çırılmaları veyahut öldürülme - leri efkârı umum üzerinde ö kae| birakamazdı. Meselâ Lindberg'in çocuğunu ka- çırtmak hiçbir zaman — aklından geçmezdi, Çünkü bütün Amprika- min aleyhine ayaklanacağını bilir- di. Öyle nüfuzu f politika a- damlarına, çok ftamınmış fabrika- törlere de dokunmazdı. Fakat do- kunduğu adamların hepsi de zen- gin insanlardı. Demek istediğim, büyük patron bu işi bir endüstri hi — Peki, bu nasıl oluyor 5 ayağı olüyor. Alınan bü-, tün paralar ayni bankaya yatırı - | lır. Her şefin haftalık bir kredisi vardır. Ondan fazla para alamaz. Büyük — patron da ötekiler gibi, kendi hissesine düşenden fazla - sını almaz. Bu suretle — bankada külliyetli bir para yığılmış bu - | dunuyor. Büyük natronla şerikleri arasındaki mukavole üç sene için- dir. Bu müddetin hitamında ban- | kadaki paralar mütesaviyen tak- sim edileçektir ve eğer lüzum gö- | rülürse, mukavele — uzatılacaktır. | Siz geldikten sonra, bankadaki pa-, raya iştirak hisseleri olanların - | dan coğunu ödürdünüz. Binaen- aleyh geriye kalanların hisseleri | daha kabarık olacaktır. Biliyor musunuz, bankada şimdi ne ka- dar ihtiyat *parası vardır? | Templar omuzlarını silkti. — Tam on yedi miloyn dolar! —| Templar, bir göğüs geçirdi. Gan- gisterlerin büyük paralar vurdu- ğunu işitmişti amma, bu yeküin karşısında dona kalmıştı. Kendi kendine acaba daha nekadar his- sedarın hayatta olduğunu düşün- dü. Fay her zamanki sesile sordu: — Bütün öğrenmek istedikleri- niz bundan ibaret mi? — Bir şey daha var. Bu büyük patron dedikleri adam kimdir Al- Tah aşkına? Kadın başını salladı: — Onu dünyada söyliyemem. — Fakat onu bulmak için bana yardım edeceğinizi söylemiştin!iz. sokmuştu, grup şefleri ka- zançtan hisse lıyorlardı. (Devamı var) Neden kaçıyorlar Polonya Cumhurreisi, milletine kar- # son beyanmamesini, Rumen hudu- dunu atladıktan sonra neşrediyor. Ha- Ficiye Nazırı Beck siyasi dehâsım, men topraklarına geçtikten sanra e- bal edecekmiş gibi, misafir bulunduğu devletin asude havası içinde faaliyele geçmek teşebbüsünde bulunuyor. geçiyo$. Halbuki, Polonyada — hâülâ çarpışan kıt'alar ve kahramanca mü- dafaa eden bir Varşova var. Başkumandan, nasıl ve nereye gi- diyor?. Türk tarihi, ordusu başında zaler için ölümü göze almış veya ölmüş kah- ramanlarla doludur. Yirminci asrın binbir acalp modası arusunda, bir de yıkılan beldeleri, mağlüp olan ordu- ları, perişan olmüş milletleri bırakıp kaçmak modası çıktı, Fakal, ayni milletler, iyi günlerin- Ge, 0 devlet adamlarını başlarına taç yapıyorlardı. — Millci perişan olunca, baş Cacı değil, mucizevi bir kurtarıcı aramak ihtiyacındadır. Nedense, baş tacı olamamak, — bazı insanlara çok dekunuyor. Pılıyı pırtıyı | tasılarağı toplayıp, yükte hafif, paha- a ağır ne varsa, dünyalıklarını yanla- mına alıp, asade bir. memlekette, bir şatoda, bir villâda soluğu alıyorlar. Kendi canlarını neden bu kadar e- sirgiyorlar bilmem.. Onlar da milletle beraber ayni âkıbeti neden eöz kırp- madan beklemiyorlar? Eğer, kendi fevkalâde şahsiyetlerinin © millete bir gün yine iâaım olacağını zannediyor- larsa, aldanıyorlar, Tarih, milletlerin her zaman yeni | Esnaf işlerinin kontrol ve mu- ayenesinin daha iyi ve esaslı şe - kilde yapılabilmesi için, mevcut «Belediye teftiş talimatnamesi» nin! değiştirilmesi zaruri görülmüştür. Bu maksatla yeni bir talimatname hazırlanmaktadır. Diğer taraftan Belediye teftiş heyeti kadrosu da yeni müfettişler ve elemanlarla takviye olunarak genişletilecektir. İmece vesikaları Bölediye ve hususi idarelerde olduğu gibi, köylerde de para ve mahsul tahsilâtında numaralı dip koçanlı makpuz kullanılması Da- hiliye Vekâletinden alâkadarlara bildirilmiştir. Emir mucibince — köylülerden makbuz verilmeden veya adi mak- buzla ne para, ne de zahire ve ne de malzeme alınabilecek, İmeceyi yerine getirene de derhal vesika verilecektir. İmece vesikaları da tahsilât makpuzları gibi mecburi olarak saklanacaktır. I Avrupa Harbinin Yeni Meseleler İlk haftada ne öğrenildi ? Alman - Leh muharebelerinden İngilizler şu dersi almışlar: Havalara hâkim olmak.. İngiliz matbuatı harbin Ük haftasın- da şark cephesinde cereyan eden ha- Tekâim neticesinden bir ibeel çıkar- mış oluyor: Hava küvvetleri mutlaka Diyade kuvvetleri ile beraber olmah. Leh ordusuna karşi Almanların yap- fağı daarrurlar bu zamanın harp san- alı için bir yenilik gösterdi. Piyade ile beraber behemehal tayyareler de ge- liyor. Bunlar aşağıdan uçu arak Leh hatlarına bomba yağdırıyorlar, nerede 'olta da hava kuvvetlerile teşriki mesal keyfiyeli yerinde olmazma piyadeden Beklenen hizmeti bir türlü tamam 0- Tamıyacaktır, Harbin ilk haftasında harekktm var- dığı netlceden alınan birinel ders bu ise ikinelki de şudur: Havaya hükim olan taraf harbi ka- zanacaktır. Sözün kısası İngillere ye- miden yaplıracağı binlerce dayyareyi | vücüde zetirmek için en müsali ve e- | min yer olarak Kanadayı lercih et- | | | E bulunamıyacaklır. Nazilerin bombaları Amerikaya kadar gidemiyecektir. Ay- | dan aya, hafladan haftaya Kanadadan | İngillereye fayyareler gelecek, bun - Tarla harebe — edilecektir. Günler geçtikçe İngiliz hava kuvvetlerinin üs tünlüğü kendini gösterecek, Alman - darın tayyareleri azaldıkça İngilirlerin. ki çoğalacaklır. Üşle İngilizlerin Avrupa harbi için Pazarlık- sız satış Kanunda bazı tadilât yapılmasına lüzum var | Pazarlıksız satış kanununun tat-, bikatı etrafında halkla satıcılar a- Tasında bir sürü ihtilâf vükua gel- diği — görülmüştür. Bu kanunun mer'iyete girdiği tarihten bugüne kadar edinilen tecrübeler netice- sinde, kanunun bazı maddelerinde yapılacak küçük tadillerle bu müş- külât ve ihtilâfların kolaylıkla önü ahnacağı zannolunmaktadır. Be lediye kanunda yapılması icabe - den tadiller hakkında yaptırdığı etütlere nazaran bir tadil projesi hazırlamıştır. Bu proje yakinda hükümete gönderilecektir. —— | Hazine tarafından taksitle | satılan emlâk Hazine tarafından taksitle satı- lan ve hazine namına ipotekli bu- lunan gayrimenkullerin müşteri- lerinin bunları üçüncü şahsa ayni şartlar dairesinde devretmeleri halinde devir alan- ların tecil kanunlarından istifade edip etmiyecekleri hakkında te - vilâyete gönderdiği bir ta - mimile, bu kabi! emlâki devir alan-. ların bütün tecil kanunlarından is-| Ufade edebileceklerini bildirmiş - tir. — ——— SPOR | Tekırdağlı Hüseyin Rus pehlivanı ile alafıranga İki gündür gazeteler, Tekridağlı Hü- seyin ile Rus pehlivanının alafranga güreşeceğini yazıyorlardı. | Dün matbaamıza, — başpehlivanımız | tarafından Tekirdağından — gonderilen bir telzrafia şu yolda beyanı mütalea edilmekledir; « Ben, Rusla alafranga güreşirim; | fakat, gazetelerin yazdığı ribi Rusun dalep ve arxusu veçhile üç saniye tuşu kabul elmem.. Amatör güreşle olduğu. gibi kimin bir anda omuzları yere ge- Hirse mağlüp sayılmalıdır.> Başpehlivanımızın bu telgrafı üze- rine Rus pehlivanına — muharririmizi yolladık ve fikrini sorduk. Şu cevabı verdi: — Pekilâ, kabul ediyorum. Neden — alafranga güreş — istediğini #orduk, ona da şu yolda mukabele etti: — Ben, esasen alafranga güreşçiyim. Başpehlivanınız, beni alafranga güreş de mağlüp ederse bravo derim ana.. Bu hafta Alman pehlivanile meşhur Dinarlı Mehmed güreşecektir. | Mülâyim de, Habeşli ile yenişinciye keleceğini, ondan sonra yine yalnız | İngilterenin kuvvetli kalacağını bile- Tek istikbalden emin olanlara mahsus- tur, Daha vakit geçecek. Bels görmü- yorlar, Zaman İngilterenin lehindedir. | diyorlar. Yine bu matbuatın kendi okuyucu- larına bir nasihati var: Aramızda, diyorlar, sivillerden — bir hayli amatör generaller, kumandan - lar türedi. Bunlar Avrupa harbinin şöy- de olması ve böyle olması için — hep akıl öğretiyorlar. Bunları da dinleme- yiniz. Amalör generallerin sözü değii, senelerdenberi harp san'atını kendile- Tine iş güç edinmiş ve hakikalen mes- Tabilecektir. Buna da şimdilik sabret- meli diyorlar, Çünkü bu da geçecektir. Yine İngiliz gazeteleri artık Alman de- niz ticarelinin kalmadığını yazıyorlar, Kalıyer Amerikanın İnçillereye yar- dımı keyfiyeti!. Amerikanın orta sınıf halkı bu hususta pek de öyle şiddetli bir arsa düymüyor, Onlar işlerile güç- derile meşrul olmak istiyorlar, Fakat ba harp Amerikan sinema sa- mayiine darbe vurmuşlur. Moselâ Ho- Mvadun Ük haftada ziyanı sekir mit- yen İngilir irasıdır. Belki de Amerikaıllar Avrupa har- bine uzaktan seyirci kalmakla sonu- İ ma kadar devam edebileceğe de ben- zemiyorlar. İngiltere ile Pransaya yar- dam keyfiyeti kat'i bir şekle bağlana- caktır, Amerikalılar Avrupa harbinin fafsilâtını merak ettikleri gibi Avru- palılar da Amerikanın alacağı vaziyeti ftakip ediyorlar demektir, ALİ KEMAL SUNMAN DELMİZ Denizaltı harbi Yazan: Ahmed Şükrü ESMER 19 uncu asır zarfındaki muharebe - lert mazaran, gerek 1914 harbinde ve gerek bügünkü harpte Vaziyeti iki noktadan değişmiştir; 1— Denlzaltı zemilerinin bir mücadele va» sılası olarak icadı 2 — Tayyarenin te- kemmül ve barpte kullanılması. De- nizlere hâkim olduğu için düşman la- arrurundan masun kalan İngiltere, bi- Ti denizaltından, diğeri de — havadan gelen bu iki tehlike ile karşı karşıya getmiştir. İngiltere havadan gelecek tehlikeye karşı bir taraftan müdafaa tedbirleri almış, diğer taraflan da büyük tay- hesinde havadan bir. teşebbüsle bu- Tunmadığına bakılacak oluma, İngil- dere ve Framsa, bu noktadan Alman- yaya karşı falkiyet temin etmiş olma- bdırlar. Binaenaleyh denizlerin sat - | handa olduğu xibi, havada du demok- Fat Üeyletler, Almanyaya karşı kuv - vetli vaziyettedirler. Fakat denizlerin Altı Başka bir meseledir. Denizalti gemileri çizli hareket ettiklerinden ve beklenmedik bir zamanda beklenme- dik yerlerden denizin sathına çıkıp İn- Killz harp ve ticaret gemllerini batır- dıklarından bu silâhin bütün tehli » keleri bertaraf edilmiş değildir. Bu « güne kadar Almanlar tarafından gi- rişilen denizallı harbinin en ehemmi- yetli muvaffakiyeti, Couragosus na - mındaki İngiliz tayyare zemisinin ba- tırılmasıdır. Bu geminin batırılmasın- da yalnız İngiliz donanması değil, ny- | "i zamanda İngilir hava kuvvetleri de büyük zaylata uğramışlardır. Bununla beraber, İngiltere için de- nizaltı harbinin tehlikesi donanmadan ziyade ticarel gemlleri içindir. Donan- ma herhalde denizaltı gemilerine kar- # kendini müdafaa edecektir. Arasıra bir zeminin batırılması da vaziyeti de“ #Hişürmez. Fakat Hearet gemileri için vaziyel öyle değildir. İngiltere, hem | harbi idame, hem de halkı iaşe etmek için dicarel yollarını açık ve emni « Ündedir. Yüzlerce ceminin her gün İngiliz Hmanlarına girip çıkmaları ba- his mevsaudur. Halbuki birkaç denlz- altı gemisi bu üÜcaret gemilerini batı- etmedi. Gerçi ilk aylar zarfında birçek gemiler batırdılar. Fakat İngilizler bİF taraftan müdafaa tedbirlerini tekem- mül ettirdiler, Diter tarafltan da ba- tırılan gemillerin yerine yeni gemiler imşa ederek zaylatlarını telâfi ettiler. Almanya, büyük harpten aklığı a0i henla gemisini batırmışlır. Fakat bu- nün Amerikada husale getirdiği he * yecanı görür görmez yaplığı işin teh” Nkesini anlıyarak derhal vapurun de- akzalla gemisi tarafından batırıldığı tekzip elii, Tabiidir ki bu tekzibe A- merikada kimse inanmamışlır. Ve A- merika efkârı, bir müddet Lüsitany Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Kasımpaşadan bir. oküyucumuz yazıyor: Evkaf idaresi son günlerde bir- çok camileri tamir etti, gütelleri firdi. Herkes memnun oldu. Fa- kat bizim Kasımpaşamızda Ba * rakları çoktan dökülmüştür. Şim- di içi de odun deposu İttihar 6

Bu sayıdan diğer sayfalar: