11 Ekim 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

11 Ekim 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

/— ŞEYNİN KERAMETİ KENDİNDEN MENKUL Mitlerin san söylediği nutku tahili, “tofsir edem birçok başmuharrirler, si- yasİ müharrirler, fıkra muharrirleri oldu. Hepsini teker teker okumak sah- Mmetine katlandık. İtiraf edeyim ki, bu gmakaleler, o nutku izah, tefsir edecek yerde, bir takım mütalcalarla — daha beter İZlâk etmişlerdi. , En çok heşuma giden, sayın Nec - mettin Sadıkın makalesi oldu. Nutku yu kısa ve veciz cümle ile anlatıyor: — Şeyhin kerameti kendinden men- kalt Ne buyurulur?, KİM BU?, BİR SPORCU FİLAN Mit. Gazetenin çalışma odasındayız. Mat- *â, ea faal, co mahrem odası: — Yazı işleri müdürünün odası. Bir arkadaş yaz yazıyor, biri ayakta bir zazeteyi fetkik ediyor, biri, radyo başında hâ- vadis dinliyor. Bu srada, odada — bir delikanlı peyda oldu. Oradaki arka- daşlardan birinin ahbabi İmiş.. Her- kes meşgul. Meçhul misafir, Iâübali bir eda ile geldi. Bir masanın üzerin- deki kâğıtları karıştırdı. Sonra, oda- zün içinde dolaşmağa başladı. Bu delikanlının asıl ahbabı olan ar- kadaş, bir aralık dışarı çıkmıştı. Ne- den ieap elti bilmiyoruz, dışarıdan, misafirine seslendi: — Hikmet!, Reriki âdeta bağırarak cevap verdi: — Hopt.. (Bu kelime, cfendim, bu- “yurün, ne var, manalarına çeliyarmuş). Yazı işleri müdürü arkadaş, meçhul müsalir dışarı çıklaklan sonra diğer bir arkadaşa sordu: — Kim bu?. Bir sporcu filân mıt, KURUÇEŞMEDEN BAKIRKÖYÜNE YOL Ah bu Kürüçeşme kömür depoları!. MM S &LTe” KARSİ Ave —Ğ İKDAM: KEbürsiyazade Velid demokrat dev - letlerin vereceği cevabın nasıl olabi - deceğini tahlil ediyor. Güârp cephesin- de şimdilik fotoğraf almaktan başka — gayanı dikkat bir hareket yok. İşin si- — gyasi cihetine gelince, garp devletleri- nin sulh vukuu ihttmali — karşısında beyhüde yere megleketlerinin — yanıp yıkılmasına ve milyonlarca insan kanı Gökülmesine mâni olmak — akla daha varli görünüyor. TAN: M. Zekeriya Sertel Tuna ve Bal - Kkanların tekrar Avrapa diplemasisi - — mün alâka merkezi olduğunu söylü - yer. Almanya Avrupada kurmak iste- | diği imparalorluğu Tuna ve Balkan - Ü dara Btimat ettirmeke mecburdur. Al- — mmanların istediği şadur: Bu mıntakada O Bulunan Alman aslıklarını mübadele elmek, bu sahada Yahudi meselesini tasfiye etmek, Tuna ve Balkan dev - — letlerini Alman ekonamik vahdeti i- gine almak. VI CUMNURİYET: | Nadir Nadi, harp milletlerin maddi mahevi bütün kuvvet ve kabiliyetleri- #mlihanı geçiriyor — sayılırlar. O Bütün Avrupa devletleri ile beraber No.l11 —2- | MEHMETÇİK ÇANAKKALEDE Çanakkalede. Mehmet arkadaşile konuşuyor: — Seninle bir bölükte kaldı - — mıza çok seviniyorum, Nuh da- yı! Asker ocağı bana yabancı gel- | medi, öteki arkadaşlara da çabuk ısındım. Fakat, ne de olsa biz iki- miz bir köylüyüz, Bilmediklerimi senden öğreniyorum. Bu, senin i- kinci harbe gelişin, değil mi — Evet, gözüm! Balkan harbine de gitmiş, oradan da iki yara almış-| fım. Allah bu milletin başına öy- le bir felâket daha vermesin. O, harbetmek değil, harpten kaçmak gibi bir şevdi. Düşmandan çok | kuvvetliydik. Fakat mağlüp olduk. — Şimdi kuvvetli miyiz? — Çök kuvvetli lehmet! Bu, sefer kapımız kilitli. Düsman kolay| kolay yurdumuza giremez, | — O zaman buraia bârp olma- di mi? — Hayır. O zaman Türk ardusu — Bugün düşman Çarakkaleden| “âçeri giremez mi? — Kabil değil. Bu kilidi biçbir düşman kuvveti açamaz. — Beni aydınlatıyarsun, Nuh da-i yıl Senin sözlerin içime ümit ve | neş'e serpiyor. Sakın beni yanın- ldııı ayırma! [ — Bizi talih birleştirdi, gözüm! istedikleri | KARŞISINDA ÖYN Kİ L da. Halkı sehirliyor, sıhhatini mah- vediyor, dediler, olmadı. Boğazın rü- zelliğini bazayor, dediler; olmadı. Mulâsa; depolar, el'an Kuraçeşmede rahat, asöde, bağdaş kurmuş oturmak- fadır. Dün, bir gasetede, bu meşhur, kö- mür depolarının Bakırköyüne makle- dileceğini okuduk! Aman, acele ctsin- çünkü, biraz daha bekletirlerse, Bakırköyüne, zavallı Kuruçeşme hal- kını nakletmek icap edecek! Arlık ye« tişir, yahu! SİNEMA FİLMLERİ VE DÜNYA HADİSELERİ Sinema — sahiplerinin, — zeminizamana uygun nasıl filmler bulup gösterdik - lerini bir kere işaret elmiştim. Dün, bir sinemanın — reklâminı gördüm: adayvanlaşan insanlar..» Bu ezerin aslı meşhur Fransız edibi Emll Zulanındır. Fakat, eserin ismi, şimdi, dünyanın gu son günleri ile o kadar yakınlık arzediyor ki, sormayın. Hakikaten, dem oğulları gittikçe Insanlaşacakları yerde, aksi istikamela mi gidiyorlar, dersiniz?. ALTIN BİLEZİK OLAN MESLEK Altın bileziklerin ayarlanma ve tah- N Ücreti artmış. Ne allnım var, ne de bileziğim.. Onun için endişem de yok.. Filvaki, iyi bir meslek insan i- gin alim bileziktir, derler amma, bia, maalesef, allan biletik yerine geçe- cek iyl biür meslek de tulamamıyız... Gazeteci olacağımız yerde, meseli, Ba- lıkpazarında bir yağ tüocarı veya bü- yük bir lokanla sahibi olmayı me ka- dar arru ederdim. Kismet değilmiş! Kolunda allıı bilcziği olanlar dü - | sünsün!. ! AHMED RAUF aet çenubu şarki devletleri de böyle bir | dmtihan karşısında bulunuyorlar. Bü- | yük küvvetler arasında yapılan yüm- Tuk kavzasında, o kuvvetlerin bacak- darı allında ezilmemek, kavga sanun. da istiklâtlerini masun — bulundurmak kaygısı, cenubu şarki devletlerine dik- katle takibe mecbur oldukları bir ta- kım vazifeler veriyor. YENİ SABAN: Müseyin Cahit Yalçın Mitlerin isle- | diği sulbu anlatıyor. Diyer ki: «Mtüt. tefikler, Almanyanın sulh tekliflerini, her çareye başvurmayı meşru ilân e- den Hitlerin bir hilesi diye telâkki e- dip harbe devam ederlerse, kabahat kimlndir?. Almanya gerçeklen sulh istiyorsa, €n evvel kendisini nazilikten kurtar - maktan başka bir çare kalmadığını an- | Tamalıdır.» Verem hastanesi Cerrahpaşa hastanesine bir «ve- | | ram kısmı» ilâvesi için yapılan tet kikler neticelenmiştir. Bu pavyo - nun inşası için tahsisat aranmak- tadır. Vremli hastal, uzun müd-! det sıra beklememeleri için bele - diye reisliği hususi sanatoryom - | lara da kerkdi hesabına fazla hasta| yatırmak için buralardaki Bele - | diye yataklarını çoğaltacaklır. Yazan : Asker ocağında bu tesadüf her ku-, la nasip olfmaz. Yatın bizi Çanakkaleden nt reye sevkodecekler acaba? — Kilidin başına . Ya Seddülbar ire., Ya kilidülbahire, Nuh dayı da töopçu on başısı idi. Ayni zamanda çok iyi boru ça - lardı. Yüzbaşı Kâzım Bey Nuh dayıyı| çok seviyordu. O gece kışlada ka- lacak olan alay kumandanına bir kâğıt göndermek lâzımdı. Yüzbaşı Kâzım Bey, Nuh dayıyı çağırdı: — Bana iyi ata binen emin bir töker seç, dedi, kumandana bir mektup göndereceğim. Küzım Beyin emizberi üç gün- dür hasta yatıyordu. Nuh dayı der.| hal Mehmedi seçti; — Haydi bakalım benimle bö- r—buı- gel. Seni yüzbaşıya götüre- | çeğim. Gözünü — açıp yüzbaşıyı memnun edersen rahat edersin? Mahmet cevap — vermedi.. Top arabalarının arasından — geçerek yüzbaşının çadırına gittiler. Kâ: Bey, Mehmede sordu: — Okuyup yazman var mı? — Var beyim . —Saha bir zarf vereceğim. Ve elile uzaktan görünen sarı İskender F. SERTİ POLİS MAHKE';H:LEII ÂAyazma Cinayeti Dün Sultanahmet 3 üncü sulh ceza mmahkemesinde kızının dşıkımı — vu » Tan baba mühakeme olunmuştur. Hâ- dise gudur: «Yılanlayazma» civarında bahçıvan- lik eden Alinin Mahmudiye isminde genç, güzel bir kızı vardır. Ayni semt- te oluran Mustafa da bu kızı için İçin sevmek- tedir. Mustafa derin aşkını sevgilisine se- | mak için müteaddit fırsatlar kollamış ve nihayot bir gün buna muvaffak ol- muşsa da kızdan; «— Ben böyle şeylerden anlamam. Allah kime emretmişte ona varırım!'a Cevabından başka bir söz vüd ala« mamıştır. Nihayet Mustafa derdini Bahaeitine açmış, 6 da kızın Babası ile görüşüp kendisinden Mustafa namına kızı is- temeyi kararlaşlırmıştır. İşle pazar günü Hacı Bayram is- minde bir adam; Bahaettinin emri ü- zerine bahçıvan Aliye giderek kendi- sini çeğırmaş ve görüşmek üzere bek- dediğini söylemiştir. Esasen bir müddettenberi Mustafa- min kazına karşı olan alâkasını sezen fakat bu işe hip te taraftar olmuyan Ali bu davet üzerine çağırılan yere gitmiştir. Filhakika orada Bahaettin meseleyi Aliye açmış, kırını Mustalaya almak istediğini söylemiştir. Fakat bu talep biraz sonra müna- kaşaya çevrilmiş, derken arada kavga çıkmışlır. - Kavzada Ali yanında ta şıdığı silâhini çekip hemen Bahaet- fine hücam etmiş, onu muhielif yer- lerinden ağır surette yaralamışlır. 'Tam bu esnada Alinin oğlu Orhan da vak'a yerine yetişerek iddlaya gö- re babasına yardımda balunmüş, bir difer saçla da kavgaya karışmışlır. Neticede hâdise mahalline yetişenler Aliyi tutmak istemişlerse de o hemen hayvanına atlayıp büyük bir harla or- tadan kaybolmuş, fakat hakikatle Ha- kaettinin öldüğünü zannederek em- niyet müdürlüğüne gidip leslim ol - muştur. Pek a türkçe Bilen Al dün muha- kemede: «Dertliyim more.. Gözlerim | karardı vurdüm'a demiş, ollu Orhan | eürmünü reddetmiştir. Mühakeme Aliyi tevkif etmiş, diğer 2 suçlaya serbesl bırakmıştır. LA verlyu öti DTRRİN e Ki IKOÇÜK IIABERLERI - İstanbul tayyane sefer. gününden — itibaren mühtemel görül « * Bel lerinin puzartesi niştir. ve Belediye velsi Lâtfi Kıre tramvay idaresinde ve Tak- Ayaspaşa caddesinde bazı tet kikler yapmıştir. a& İstanbul ve Beyoğlu sinemala - rında fiyatların, Tüsumda yapılan ten- zilâta rağmen ucuzlatılmadığı görül- | müştür. Belediye ve Maliye biletlerin | indirilmesinde israr ettiklerinden si- nemacilar bugün Maliyede bir toplan- 'ta yapmışlardır. * Karadenizde başlıyan tırtına kut- men sükünet bulmuştur. * Almanya ile tcarette “bulunan tüccarların mali vaziyetleri hakkında Ticaret odası bir anket açmiştır. Mehmetçik Geçiyor ELLİ bayalı büyük bir biğayı gösterdi: — Oraya gideceksin.. Alay ku- mandanımıza bu tireceksin! — Başüstüne beyim. — Ata binmesini bilir misin? — Çok iyi billrim, & — Haydi, koy. Hayvana atla. Çadırı: deki patikayı tut., Bu yol sı doğru oraya götürür. Mehmet ancak bir bafta talim görmüş b larını e vurarak, zabiti se- Tamladı. Beyaz zarfı koynuna koy- du ve,çadırdan çıktı. Mehmet çadırın önünde duran atlardan birine atlıyarak hemean yola çıkmıştı. Nuh dayı: — Haydi, Tanrı yardımcın ol - sun diye ilâve etti. Havada hir taş yare filân görürmen sakın kozkma! Bu kara çaylaklar burada sık sık dolaşırlar... Mehmet atını sürmüştü.. dayı tekrar zabitin çadırına girdi — Mehmet yola çıktı, beyim! — Bir saate kadar gidip gelmesi lan lâzundır. Saate dikkat et.. Arn bir saatten fazla zaman geçerse, hemen bir 'başka ata atla ve Meh- medi aramağa git. Bahaettinin adamlarından | ubu götüre- ceksin.. Zarfını imzalatıp bana ge- asker çevikliğile ayak- | Nuh | Sıhhi Zabıta Esaslı ve muntazam kontrol için yeni bir teşekkül kuruluyor * Şohrimizin tekmil semtlerinde gida madıdeleri satan ticarethane- leri, fırınları, sülçü ve yoğurtçu- ları, otel ve gazinoları ve diğer mümasil bütün yerleri &hhi ba - kımdan daha esaslı ve muntazam bir şekilde kontrol etmek üzere bir sıhhi zabıta teşkil&ti vücude getirilecektir. Muhtelif Belediye ve emniyet memurlarile her kzadaki Beledi- ye doktorlarından mürekkep bu- lunacak olan bu teşkilât — gerek | hifzissihha kanununun ve gerek | Belediye talimatnamesinin halka ve esnafa tahmil ettiği maddelerin tamamile tatbik edilmesini de te- min etmiş olacaktır. Yine bu sayöde halen şehrimiz- de sıhhi muayene kaçağı olarak çalıştığından kuvvetle şüphe olu- nan binlereç seyyar esnaf ta öne | lenecektir. Bükreş - İstanbul tayyare seferleri lükreş - İsanbul hava seferleri dünden itbaren kış münasebetile tatil olunmuştur. Ayni sebepten Bükreş - Avrupa, yolcu tayyareleri de işlemiyecek- tir. Bu fayyarelerle 4 ay içinde İstanbul ve Avrupaya 350 yolcu, 682045 kilo bağaj ve 103 kilp 200 gram da posta ve kolipostal taşırr miştır. ei Hakimlerin terfihi Öğrendiğimize göre Adlkı ti hâkimlerin terfihi için bazı esaslar tesbit etmekledir. Ez. | cümle hâkimlere «makam maaşı» verilmesi için ciddi tetkikler yar dır. taraftan zam gören hâkim| ve müddeiumimilerin; terfi tiği maaşa muadil bir memuriyet | için başka yere gönderilmesi usu- | rülmüştür. Yeni şekille hâkimler ve müd- deivmumilerin bulurdukları yer- lerde terfi ettirilmelerine çalışm | lacak ve kat'i zaruret olmadıkça bir hâkim veya müddeiumumi bu-. Tunduğu şehirden başka bir şehre naklolunmıyacal Belediye Kendi Yapmalıdır Belediyonin, Eminönü meydanının tesviyesi işini biztat kendi vesalti ile yapması için, merkezden izin istedi » | Hinl öğrendik. Temenni ederiz ki, bu izin çabak gelir ve meydan, bugün! mühmel halden kurlalur. Ve ümit ediyoruz Ki, belediye, mu- | hakkak, daha ax masrafla bu işi başa- | zabilir. Wattâ, bu işte edinllecek tec- Tübe ile, diğer bazı imar işlerinin de, mütcahhide verilmeden, doğrudan dağ- ruya belediye tarafından yapılması, bizce, mümkündür. BURHAN CEVAD ——— ——— — Merak etme, be, O kö- üm.ııun en becerikli bir delikan- hedır. Umarım ki bir saatten da- | ha tez gidip gelecektir. | — — Acemilere böyle işler verilmez! | asmma, benim sana itimadım var da, Hem bizim erirberin hastalığı| da devam ediyor. Onu hastaneyo göndermek fikrindeyim. Mehmet dediğin gibi becerikli bir delikanlı| ise yanıma onu alacağım. — Çok iyi yaparsınız, beyi ona kendimden — çok | Hem sıc tutar.. Hem z? Hem de çok kuvvetlidir — Yani pehlivan mıdır istiyorsun? — Hayır. Pehlivan değil amma, iyi bir güreşçidir. Kiminle kav- Baya tutuşursa ne yapıp Yapıp sır- fını yere getirir, Nuh dayı bunları anlatırken, has, fif bir göğüs geçirerek: — Zavallı talihsiz çocuk.. Diye mırıldandı. Yüzbaşı, kü - çük portatif bir masanın üstünde bir takım yazılar yazmak ve ma- vi kâğılların üzerine çizgiler çiz- mekle moşguldü. Nuh dayıya döndü: — Talihsiz çocuk mu, ddin? Har- | be gitmek talihsizlikse, herkes ta- lihsiz demektir, — Öyde değil, beyim! Biz harbe | koşarak, sevinerek geldik. Allah devletimize, milletimize zeval ver-| mesin. Anadolu gençleri harpten yılar mi hiç? Nuh dayının demek | üzünde — manalı | maktadır. | bir İslav Niçin ? Harbin kendine mahtüs bir asaleti, bir güzelliği vardır. Harp müthiş bir geydir. Fakat, harp mert işi, erkek iyi- dir. Harpte vuruşmak, döğüşmek, ars- danlar zibi saldırmak gerektir. Garp cephesinde, haftalardır. süren harbin, dünya efkârı umumiyesinin si- Hirlerini bomn mansarası, hentir bu asaletini gösterememiş olmasından ileri geliyor. Dokuz tarihli bir ajanz telgrafı, harp elup olmadığında etasen birgok kim- gölerin tereddütle balanduğu bu mü hem hisli anda, zihinleri daha çok şaşkına döndürdü. —Ajans telgrafında ayneo şu satırlar vardı elüiralyözlerin. tankların vö topların yanına konan büyük boparlörler biz- den cephenin bazı noktalarında ko - muşmağa başlamışlardır. Alman topçua | kuvvetleri, bu müddel zarfında ateş etmemişlerdir. | Hoparlörlerle — Hitlerin nulkundan bazı parçalar okunmuştur. Fransız a4- kerleri bu süfprini büyük bör neş'e ile karşılamışlar ve bu hareketi — Moris Şövalyenin bir numarası kadar eğ - lenceli bulmuşlardır.» Cephede, ateş hatlında, hoparlörlerin Kkonuşmakı, ve sonra Mocis Şövülye ve Onun aumaraları.. Bunlar 1919 re - perluarının yeni eserleridir. Halbuki, gönlümüz, bu ültramodern harbi değil, ezeldenberi ulıştığımız har- bi istiyor. Eski zamanların, orta xa- manların, son ramanların harbini... Çağlar, ne kadar eski olsa da insan kanındaki ihtiras, Insan — beymindeki hücreler her zaman ayni değil midir?. İnsanla beraber yürümiyen lek mi zseso harptir. Harp, Habille Kabilin keşfettiği. en az 600 milyon — senelik bu eski mücssese, hâlâ, ik iptidalliğini muhafaza ediyor. İ Fakat, bu facia, hep © şaheser vahşi | güzelliği ve çakıltaşlarından daha serit idealeiliği iİle, bÜtün larih — boyunca 've bötün beşer terakkilerinin yazıba- ginda yeralmiş Balunmasına rağmen, erkeklik sembolü olan asaletinden, hiç bir vaman, bugzünkü kadar kaybetme- mişli, Mademki insanlığı, yıllardır. veki yaane. yaptığının 'bir örüm. beyzelmağe davet ettinte; trajodyanın daha birinci perdesinde bu komedya niçin? REŞAD FEYZİ İ Mekteplerde disiplin Orta mekteplerde yeni disiplin talimatnamesinin tatbikine baş - urası münasebetile bütün tale- belerin saçları yeknasak — olarak kestirilecektir. | Kız talebelerin tuvalet yapmı ları da kat'i surette meranu bulun-| Saç kestirme işine ay başından itibaren başlanacaktır. gea Aktarma bileti Şehrimiz tramwvaylarında ak - tarma olarak ayni bilefle seyahat etmek iBulünün ihdası için yapı- lan tetkikler neticesinde bir ra- por hazırlanmıştır. Raporda bu usul oaas itibarile muvafık görülmektedir. Bu şekil kabul edikdiği takdirde tramvay yolcuları icabında ayni biletle Tü nele de binip seyahatlerine devan! vıleblb-(!'k_en:xr [AVRUPA HARBİNİN VENİ MESELELERİ| Almanya Kazandı mı, Kaybetti mi? Alman devlet retsi söyliyeceği ku söylediklen sonra dünya matbualı kaç gündür az çok bununla meşgul bulunuyor, İngilir matbuntı nulkun esas hatları me olacağı dair daha evvel dahminlerde balunmaktar geri Kkalmamıştır. Lehistanın malüm âkı- bete uğratılmatı Avrupada ne netkce- lere varacak diye düşünülürken bun- dan sonra Almanyanın fkinci derecede devleti olduğu güöze çarp - maktadır. Birinet İstav devirti Rusya olursa ikinelliğin Almanyada bulun- ması bu devrin pek mühim keyfiyet- lerinden biridir. Alman çazetelerinin yazdığına göre Lehistanın Rusya Almanya ara - sındaki taksiminden sonra Almanyı Rin eline geçen parça 185,000 kilo- fus yaya geçen müfus daha armışı 15 Ve 16 milyon arasında. w Avusturyayı, daha son- a Südetleri, Memel arazisini almasile İki sene zarfında daha artmış olan nüfasu şimdi Lehistanın taksimi — ile 105 milyona çıkmıştır. Alman gazetelerinin verdiği bu ma- dümatı zördükten sonra halıra gelen mülâhazaları da kaydetmek lâzım ge- lrse göyle demek ikiiza ediyor: Bugün Almanyanın arttıkça artan müfusu Alman değildir. Bugünkü Al- manya bir yok da Alman olmıyan e- kalliyelleri içine almış oluyor, Lehis- danın malâm taksiminden evvel Al - | çizgiler belirdi; (Devamü ver) manya 86 milyon aüfusa malikti, Bu- | kozserler ve 'Amele ve talebe Yerine.. Gazino sahipleri incir | üzüm ve ıhlamur veremezler mi ? Mili Iktısat ve yeti kahvelende çı rige Ahlamur, inc tasarruf cemi- ve kahve ye- tekmil gazino ve kıraathane sahip-| lerinden temenni elmek üzere matbu varakalar hazırlamaktadır. asen son harp vaziyeti dola» Halka meccani konserler verilecek Belediye reisliği Şohir bandosu- nun balka her hafta mütcaddit esini kararlaştır - , Taksim meydanı, ağat meydan: gibi yerlerde ve- Jarda da kapalı yer - lerde meccani konserler tertip - lunacaktır. kaiğasü Abbasağa Çocuk Bahçesi Beşiktaşla Albasığa mezari ğindan kazanılıp park haline get rilecek sahanın bir kısm: «çacuk bahçesir haline konacaktır. Belediye reksliği; modern tesi - sat ve oyun ületlerile süsliyeceği bu bahçeyi muhafaza etmek üzere etrafinı muhkem duvarla çevirme- ği de kararlaştıremıştır. | gün orla ve şarki Gerek duverlar ve gerek tesisat| için 16 bin lira ayrılmıştır. Her iki iş te önümüzdeki pazartesi gü- nü bir müteahhide verilecektir. tramvaylar Tramvay sefe seyrüseler hazırlar tödır. Yeni tarife ile bilhassa tatil bayram akşamları için gece sefe rifesi n sabahin amvay- e- aları mü- şehrimiz >dek aksamının hiç bu- ığı bir kısmının da azaldığı ira müracaat- len birçok otomabil ve onlar da tatili faaliyet etmiş- giyet devam ettiği takdir- sadaki otomabil ve kam - yanların peyderpey işlemez bir ha- le gekliğin! söylemiştir. Ş Garaj sahiplerine ne oluyor Taksimdeki garajların yıkılma- sı dolayısile civanda ve diğer semt- lerdeki bazı garaj sahiplerinin kira ücretini arttırmağa teşebbüs oettik- beri hakkında Belediyeye şikâyet ler yapılmaktadır. Belediye bu hu-, susta ehemmiyetle tetkikata büş- lamıştır. nun 9 milyonu Çek, — 1,500,000 kişisl Leh 800 bin kadanı da Slovak ve Sle- ven, yani yuvarlak bir hesapla 11 mil- yon İslav okalliyeti var demekti, Hal- Büki bu da mühim bir miktar ve nis- | bet demekti. Çünkü umum müfusun yüzde 1t si olduğunu erbabı. hesap edip söylüyor. Lehistanın yarısını al- msak süretile Almanya, 1,500000 Al- mün daha kazanmış oluyor, Danzig- dekiler de buna dahil. Fakat 18 milyon Lehliyi alıyor Ki bu pek mühim bir ekalliyet demektir. Neticede Almanya Almanlığa ay- | kırı olun İslav ırkından 20 inilyan ki- Yİyi kendi hükmü altında tulmak is- üiyecok. Ba saretle Slovakya dahil el- madığı halde Almanyanın ümüm nü- | fusunun yüzde 28 iaden fazlası İslav- | dardan teşekküil ediyor. Artık Çekler, Blevaklar ve Lehler Almanyanın hük- —ü altında bulunuyor. Şimdiki Alman- YA nüfes itibarile Avrupanın ikincl derecede bir İslay devleti olmuş olu- | yor, Diğer taraflan / İngiliz gazetelerine güre ise şimdiki Rusya Avrupada eski BAA Romanya - Yugoslavya ve Macaristan Yazan; Ahmed Şükrü KSMER Harp başlamazdan evvel, askeri ha- Tekâi masıl inkişaf ederse elsin, şüp - hesiz Romanyanın, galip ihtimale göre, Macaristanın ve belki de Yuguslavya - man bir muharebe sahmesi olacakı zan- nediliyordu. Halbuki hâdiseler hiç de beklenmedik bir inkişaf seyri takip etti. İtalya harp haricinde kalınca muha- rebenin sahası darlaştı. Sonra ansızın Revyetlerin müdahaleleri Almanyayı yarki Avrupadan uraklaştırdı. ve Al- mat tazyikini hafifletti. Garip tecel. ildir ki harp devam etliği halde bi Avrupa, sulh sa- manından siyade siyasi rahallık içii dedir. Banün birkaç sebebi vardıı 1— Bvvelâ bu mintakadakt Alman dazyiki hafiflemiştir. 3— İkincisi bu tzyikten sekaret a- darak komşuları hakkında bir lakım emeller besliyen — Macaristanın —uklı başına gelmiştir. 3— Sövyetlerin öledenberi — saltıçu olduğu bilinen politikaları da teskin edici ve itimat verici bir rol oynamış- tar, 4— Polonyamın âlübeli küçük dev- letler üzerinde büyük bir tesir husule getirmiştir. Filhakika bu dört unsurun tesiri als tında orla Avrupa politikası yeni bir istihaleye girmiş zibi görünüyor. Bu Istihalenin bir delili, Yuzoslavya, Ma- carislan ve Romanya anısındaki mü - masebetlerin — normalleşmesine — doğru atılan adımdır. Malüm olduğu üzere, Romanya ile Yugoslavya arawındakl münasebetler pek samimidir. Bu 1921 senesinde küçük antanlın — yapıldığı zamandanberi böyle devam edip git- mektedir. Bunlar üç kardeş iken, Çe- koslovakya Almanyanın hırsına kür ban gitti. Ve buzün iki kardeş olarak kalmışlardır. İki kardeşi de karşılıyan ca ehemmiyetli mesele, kendilerinden arazi isliyen Macaristanla münase | betlerine iyi bir düzen vermektir. M garislana gelince; her Üç kardeşter « toprak isliyordu. Pakat bunları sır; kaymuştu: — Çekenlevakya yalnız önün Üzerine yüklenmiş, manyayı (kinel plâna, Yurastar üçüncü plâna bırakmışlı. Almssya Çe- koslevakyayı öldürür! Macarislan da payını aldı. Ve bundan senra da Raemanya birinci plâma geçli. Harbin ikinci haftası Alman ordularının Ro manyara doğrü ilerledikleri bir sırada Macaristan da ümitlendi. Ve Roma ile Yugoslavyaya birer ihtar — nolası gönderdi. Fakal Sovyet Kusyanın mu dahalesile vaziyet ansızın değişli. * manyanın bundan böyle Romany> fazyik edemiyeceğini anlıyan ve 5 yeklerle de kamşu olan — Macarisla şimdi Yugoslavya ve Ramanya ile un- Jaşınak için elini uzatmış bulunuyor. Mavaristan anlamalıydı ki, büyük dev. letlerin herhangisine hegemanya e- min etmek pahasına elde edilecek tup- rağın hiçbir kaymeli olamaz. İşte Po- donyanın âkibeti meydanda, Polonya, Cekoslovakyanın parçalanmasında Al- manya ile işbirliği yapmış ve binne- Hice kendisi Almanya tarafından Ihata edildikten sonra mahvolmuştur. Al B | Tanyanın Macaristanı da ayni mak satla kullanacağı meydanda iken, Ma- car politikacıları, Polanya politikacı - ları gibi, busünü düşünüyorlar. Yarm karşılaşacakları vaziyeli gözününe ge- tirmiyorlardı. Nihayek vaziyot ve şarı- darın kökünden değişmesi, üç komşu devlet arasında bir anlaşma leminine müsait zemin hazırlamış — bulumu Üç komşu devlel diyoruz amma haki katte Macaristanın bir taraflar Vuzos- davya, diğer taraflan da Romanya Hle anlaşması demekiri. Kğer bu teşebbüs müvalffak olursa, orla ve şarkl Avru- panın istikrarı uğranda ehemmiyetli bir adım atılmış olacaktır. yereRRAmLArArArERARAEAAA * Elektrik malzemesinin sebep-'> Te yükseltilmemesi hakkında “ihiti XKomleyonu tarafından dün firma v messillerine kat't tebligat — Popilı tır. Birimizin Derdi Hepimizin Derdi Mektep arıyan bir okuyucu «Ben Kaslamoauluyum. Babam, beni (kulamıyacak kadar fakir - dir. İstanbula çeldim. Bahriye ge- dikli mektebine girme istedim. İs- tida Ho müracaat tttim, Muayena oldum. Pakat, lam — imtihan o- kacağım zaman, yaşımın 18 olma- B dölayısile almadılar. Yaşı 18 olanları Üçüncü sınıfa kabul et- Çarlık Rusyasından ziyade genişlemek Külyot. — Merkezi ve şarki Avrapada nüfurunu tesis etmek emelindedir. Le- histanın Almanya ile Kusya arasın - daki faksimi Rusyanın bu tasavvur- darını hakikat sahasına çıkarmak için ilk hareketleri sayılmaktadır. Yukarıda Lehislanın laksimi ile Almanyanın hissesine düşen parçaya | mukabil Kusya da — Baltıkda hüktm ’ bir mevki temin etmiştir. | ALİ KEMAL SUNMAN | miyorlarmış. Ban de şimdi açıkta Kaldım. Ne yapayım?a Rü okuyucumuzun mektubunu yukarıya keyduk. Fakat, ba okü- yucumuz bize, adresini ve ismini bildirmemiştir. Bizde, kim tara- fından — yazıldığını — bilmediğimiz bu mektaba hulâsa halinde neş- Tettik, — Okuyucumuz bize sarih adresini bildirse idi, daha dürüst hareket elmiş olmaz ma idit. ———

Bu sayıdan diğer sayfalar: