28 Ekim 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

28 Ekim 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İkinci Türk Cumhur Reisi İsmet İnönü Büyük Millet Meclisinde tarihi nutuklarından birini söylerken ; İmlulâp Türkiyesinin tarihi, mülle - fin hem dışarıya, hem içeriye karşı İurtuluş kavgasının tarihidir. Millet, bu büyük savaşla kendi 1- ginden çıkan bir kahramanı baş tanı- mişlı. Bu kahraman, milletin başına yukarıdan aşağıya değli, aşağıdan yup karıya geldi. Bu kahraman, Mustafa Kemal idi. Mustafa Kemal, millet — davasında | ser zaman önde yürüyün kıymetin ve | Şizmetin eleğinden çeçmiş olan adam- tır. Mustafa Kemal, milletin ülkülerini, anilletin dileklerini şahsında merkez- deştiren, iradesinde olganlaştıran - ftiil ve hareket adamıydı. O, millet dava- samı bütün engellere, bütün yoksuz - Tuklara rağmen mukaddes bir bayrak BBi datma baş üstünde — tutmuş olan eşsiz bir halâskârıdı. O, Anafartalarda cihan harbinin ta- Küni değişliren, Kezurum, Sivas, An- Türk milletinin ” kurtuluş” prensiplerini ko- karanın manevi müsellerinde yan; Dumlupunarda emperyalizmin bel kemğini kıran; halklan gelen, halk 1- Çin çalışan bir halk çocuğı ©, mütarekenin kara zünleri içinde İstanbuldan Asadoluya geçince, ana- vatan tapraklarında mülli bir varlık yaratmıya, Türkün sesini dünyaya du- yurmıya müvaifak olmaştu. Clhan harbinin aleyhimize netice- Tenmesi ve İstanbulun yabancı ordu- dar tarafından işralile beraber Osmanlı, Amparatorluğunun parçalanması da ar- fuk tahakkuk etmiş ribiydi. Saltanat — Türkiyesinin görünüşteki İstiklâli bile bir hayal olmuştu. İmpa- Tatorluk göçme devrine intikal etmiş ve milletin ruhunu korkunç bir ümlt- Kizlik Karmaştı. Herkes kurtuluş ve- Tunu başka başka silkametlerde arı- yordu. İşte böyle bir bozmun havası içinde Milletin şuur ve iradesi Mustafa Ke - malin şahsında merkezleşmişti. Ana vatanın göbeğinde yeni bir Türkiyenin sarılmaz ve yıkilmaz temelleri aü- | hyordu. Millelin bu yeni doğuşunu | Mmüjdeliyen Ük vesikas <Mi misaka ol İngilterede Casuslarla Mücadele İngilterede casunluğa karşı — şid- delli bir mücadele var, Düşman mem- leketlerinin casus faaliyetini akim bi- gakmak, İngiltereyi Güşman casasla- rından kurlarmak yolundaki mesainin tabildir ki göze görünen kısmı var, gö- Tünmiyen tarafı var. İnejllerede bu maksalla devam eden faaliyeli göze görünen kısmından zeteler bahsediyorlar. Meselâ kadın, er- kek 20 kişilik bir heyet geceli gündüz- dü çalışarak İngiltereden haricb ki- min gazele ve mecmuaları - açmakta, bunların içinde ne var, ek Aşaret edilmiş biryey bulunup bulun- madığını araşlırmaktadır. $u da var ki bu araştırma — bütün yabancı memleketler için değildir. Han- Ki memleketlere zidecek cazele ve sa- irenin böyle sıkı bir sansüre Çâbi ol ması Jâzun geleceğini gösteren mah- rem İlsteler vardır. Mangi memleket- ler © İstelere dahil ise eralarâ giden Bazete ve mecmualar açılıp bakılmak- fadır. Bu sürede 24 memleket vardır. Sansir heyetinde çalışanlar arasın- da da 1000 İngiliz lirası kazanan zen- ginler olduğu zibi, yüksek tahsillerini bitirmiş kadınlar da vardır. Milli miakın bir maddesi, — Türke Çistiklâ) ve serbesti) vüdediyordu. Bü- yük ve çelin bir savaşlan sonra, bu maddenin ihliva eltiği bütün haklar millete bahşedilmiş. Türk milleti ye- niden hürriyet ve sülklâline kavuş - muştu. ll Birinci teşrin 1928 tarihi Cumhuriyetin 17 nci yılına girerken: Cumhuriyet Türkiyesinin Kuruluşu Cumhuriyetin ilânından sonra köhne ve pas- lanmış müesseseler yıkıldı. Yerine ışıklı ve örümceksiz kafaların, kurtarıcı ellerin kur- duğu bugünkü cemiyetin temelleri atıldı İskender Kin menfaatlerine, milletin — birliğine dayanmıştır. . Cumhuriyet — Türkiyesinin — içtimal bünyesindeki birlik ve tezatsızlık ma- arif sisteminde de hükimdir. Teokratik mizamı, devlet telâkkisi- min dışına atan Cumhuriyet rejimi ken- disine hak maarif sislemini de yaratlı. Cumhuriyetin ilânından biraz sanra (tevkidi tedrlat) prensipinin kabuliyle 'Türk cemiyetinin ihik esası maarifte de Madesini buldu. Böylelikle vahdetli bir. terbiye vermek ve Türk iasanının ru- hünü ve kafasını / ikiye bölünmekten Mudanya mütarekesi imzalandı. O gün | kurlarmak imkânı doğdu. emporyalizm: — Kurtuluşunu cepheleri zorluyarak ele geçiren — Türk milleti karşısında pes demişti. Milli miak zihniyetile hareket e- den bir millet varlığmın — mukadder Kayesi de ancak düşmanlara Mudanya mütarekesini kabul ettirmek olabilirdi. emperyalizm beyaz bayrak çekiyordu! Bundan sonra: cOrdular, ilk hedef Akdeni mirt aldık, düşmanı denize — döktük. «16 mari 1336 tarihinden itibaren, tanbuldaki şekli hükümet ebediyyen tarihe intikal etmiştir.» Şimdi Lozandayız.. Lozan muahede- işareti tahakkuk eti İz - | vinin 28 iaci maddesile kapitülâsyon- | ların İlgasını devletlere kabul ettiren | Loman kahramanı İsmet İnönü Lozan- | dan muzaffer olarak dönüyor. M lammuz 1923 de imzalanan Lo- zan sulhu ile milletin kalbine — giren büyük kahraman İsmet İnönü buzün de Türk milletinin Şefi, Cumhurreisi, gözbebeğidir. Lorandan sonrı mal, bir. nulkunda: Arkadaşlar! diyoi de Türkten gayri unsarlara istinat e- derek, düşmanlarla illifak ederek, A- madolunun, Türklüğün aleyhine yü - 3 clmek Uanmdıra rüyen çürümüş gölze adamlarının Türk vatanından tardı, — düşmanların denize dökülmelerinden daha rehakâr bir harekettir. 3 Mart 1924 de Milâfetin ilgası te - karrür eitikten birar sonra, saltanat enkazı da memleketlen — tardedilmiş,* Türk milleti, kendi içinden doğan kur- tarıcılarle başbaşa kalmıştır. Artık Cumhuriyetin temeli atılmış- tır. İnkılâp Türkiyesi —aşıklı kafalar, İnkılâp Türkiyesi, vatandaşları cins- lerine göre kıymetlendirmek gibi pata- Tajik bir Wletle malâi değildir. Cum- huriyet Türkiyesinde kadın vatandaş, hayatın bütün cephelerinde erkek vı ytar. Ayrupanın daha birçok memleket - lerinde henüz fatbik edilmiyen muh- telit todrisat usulü ve kadın meb'us seçmek Türk inkılâbının ilk yılların - dahakkuk ettirdiği fütuhattan birie dir. l görASAADALAAAAAAKAAAAAAAKE | Bütün işlerde hedefimiz: $ | $ «Bin yarım adam, bir adam Siyasette ve idarede en muüzir şey, milletler ve cemiyetler telâfisi Yae değildir. en zor olan felâket $ $ $ 3 $ $ $ ; İSMET İNÖNÜ W brOLALADAALLALANLALAKAAE. «Mülli terbiye e inkişaf ve W e- | Sarayların için- | dümek islenilen genç dimağları bir ta- | | zaftan da paslandırıeı, uyuşlurücu, ha- azimkâr ellerle yükselmeğe buşlamış; | köhne kün olamıyacağı anlaşılmıştır. «Bu kafada kokmuş itikatlar yer bulamaz. Bu kafayı işlelen motör, in- kılâbın, memleketin yüksek menfaat- leridir.» «Bu kafa, hür ve müstakii bir ka- fadır. Her hüdiseyi inkilâbin. sarüret- lerine güre tahlli ve terkip eder ve her kararı inkılâbın — presiplerine — göre vrir.e Cumhüriyet Türkiyesinde vatanda- gan hayalı, milletin istiklâline, mille- “Cumhuriyetten önce memleket sefih padişahların, cahil softaların, üfürükçü şeyhlerin ve okuması yazması olmıyan paşaların elinde bir oyuncak gibi idi. Milla esaret hayatı yaşıyor, ıztırap ve işkence altında inleyordu.,, zihniyellerle, — maziperesilikle | çır, Tedrisatta iş prensipi, maarifimi- mevcudiyetini muhafara etmenin müm-| zin ana vasıtalarından biri olarak ka- yali zevaille — doldurmaktan — içtinap Diyen Alatürk, gençliğin — kafasını her zaman faydalı bilgilerle mak istediği içindir ki, maarif saha - muda — milli terbiyeye — lüzumundan fazla ehemmiyet vermişli. Cumhuriyet maarifinde mektep, ço- | cuğa bülün hayat ve meslek bilgile - | Tinde Tüzün olan teerübeleri, ölçüleri ve metodları veren ve belleten bir mücssetedir. Onda gaye tüfeyli ez - bereller, ukalâ nazariyeciler yetiştir- mek değil, cemiyel için faydalı, fanl, zinde ve yaratıcı unsurları çoğaltmak- idar - | | Bul edilmiştir. Osmanlı — imparatorluğunda — kadın, kümes hayvanı telâkki olunurdu. Pe- genin ve kafesin arkasında hapsedilir- dL Cemiyette onun yeri dalma plânda ve erkeğinden ayrı Idi Çarşı- da, dükkünda, iramvayda, Hyatroda, bulâsa hayalla o, tecrit edilmiş ve cinsi ihtilâçlarına terkedilmiş bir mahi Bu zihniyet onu mekteple de bul- muştu. Esasen Cumhuriyelten önce, kadınm dahsil görmesi de battâ zararlı Sayılır, Gahil birakılması tere <ih edilirdi. Cumhuriyet Türkiyesi kadınla erke- H, mektlapten başlıyarak, dükkünda, | garşıda, fabrikada, üyatroda basılı Ü- | mi ve içtimai bütün müeseselerde bir- | deştirdi, işde ; ve tahsil hayatında bir araya getirdi. maarifinin sislemi ve ce- miyet nizamı batıla inanan ve hura- felere bağlanan feriler — yaratıyordu. | Mülletin batıla inanışını ve hurafelere | Dağlanışını kendileri için bir goçim | vasılası yapan bir takım yobazlar ve Ülürükçüler yurdumuzun dört köşe- sini örümcekağı gibi sarmışlar ve üde- da devlet vergisi gibi, halktan zarla (sadaka) almağa başlamışlardı. Halk, hocaların muskalarından, üfürükçüle- rin nefesinden ve şeyhlerin kerame - tünden derilerine deva umardı. Derde deva bulmanın bir diğer yolu da ya türbe pencerelerine bez bağlamak, ya- hut tekke tafeyillerini adaklarla bes- | Temekti, | Cumhuriyetin ilânından sonra bütün | bu rezalet ve maskaralıklara nihayet verildi, köhne ve paslanmış mücsse- seler yakıldı. İnkılâp Türkiyesi, mülle- fe ve hayala inanan cemiyet adamları yetiştirmeğe — başladı ve çocuklarına yeni İnanışlar aşıladı. Malk, cer ho- calarından, türbe — pencerelerinden, tekke adaklarından kurtarıldı. Çocuklarımız buzün, kendilerini ir- şat cdem, oalara ve feyizli yal- lar gösleren münevver okul öğretmen- lerinden başka mürşit tanımızsı Cumhuriyet —Türkiyesini yaşatacak unsurları, Cumhuriyet maarifi yetiş- üriyor ve yetiştirecektir. ı Türkiyesinde her münev. | ver için asıl elan, kendi milletine ve kendi metleketine inanmak ve kendi Galiini bunların taliine bağlamaktır. Tüzümsuz, Saltanat ibahir iye Cumhuriyetinin Büyük Kurucusu Atatürk, bütün manevi kudretile ebediyete kadar aramızda yaşıyacaktır | KAC CİNS BALİP VAR? | Yavralar, o0 gün kadar kumlar WW ALMAN KADINLA SATABİLECEKLER Pariste çıkan Entran gazetesi, Koltü” x gazetelerinde gördüğü şu Hânt tediyor: «Kadın sütü aranıyor'.» Bu garip ilânı okuyunca alay #una hükmedip de «A.. Kadın de satılır mıymiş? .» demeyiniz. Bütü, çok olan Alman kadınları lerini, kilosu üç marktan satabi tedirler, CENAZE SANDUKALARI Fransız kiliselerinde, azizlerin 0 7 setlerine mahsus birçok kaymetli dukalar vardır. Şarirde Sent Viyerjin, Notr ı—d'. Sen Kalminin sandukaları allındi dır. Bunlara paha biçmek kabil (7 Hildir. N On sekiz cink salip vardır. YWt salipleri köşeli, Lâtin salipleri Alman salipleri gamalı, Malta şörük yelerinin salipleri de ucu yı HİNDİSTAN CEVİZİ Hindistancevizini — hepimiz sevefik Fakat bu pereden geliyor, — çoğuni bilmeyiz. Dünyada en çok — Hindistan cerii yetişliren memleket Seylân adati Senede (0 milyon ceviz ihraç Sonra Filipin adaları ve Malezya Hir, Siyam ve Koşinşinde 7 milyon ©7 viz ağacı vardır. j P £EZELSLEESERSESETEE. FT Cenup denizlerindeki kaplumbağtt lar çok büyüktür. 430 kile ve siyade ağırtıkla olanlar vardır. Bunlar; senenin muayyen zaman larında sudan çıkarlar, kumlar ÜN rinde dolaşırlar, çiftleşirler, Dişilifi yumurtalarını sahilde, kumlar e kazdıkları çukurlara zömerler. Bf yumurtşlar 40 mitmletre kutrunda V 34 gram ağırlığındadır. Güneşin harareti ile altı yedi bafik sonra yumurtalardan — yavru — çi eg or rinde dolaşırlar, sonra suya girerlef Umumi harbin bir deniz menkabesi İBirFransız denizzabiti Safir tahtel- nin nasıl battığını anlat ıyor. |zala yazıla bitmemişti. Şimdi yeni D (Bir FPransız deniz zabiti son gelen meçm rdan birinde Umuml Harple Fransız Safir tahtelbahirinin Çanak- | kalede masıl battığını şöyle anlalıyor Sabah saat dört... Safir fener - lerini söndürmüş Yavaş ya- vaş Çanakkale boğazına yaklaşı- | yordu, Az sonra denize dalacak, | mayinleri, telörgülerle yapılan ba- rajları geçecek, Marmaraya gire- idi. Vazifesi bu idi. Denize — daldı. Çok geçmedi, kamarasında, küçük bir masa üzerinde serili haritayı tetkik eden kumandan, hafifçe ka | pıya vurukluğunu işitince titredi, ve; — Girinizt... Dedi. Kapı açıldı, ikinci kaptan göründi — Vidalardan biri gevşemiş içe-| riye su sızıyor... — Fena habert... Marmaraya gi- | ir ederiz. Evvelâ şu ma- an kurtulmıya baka- rince yin tarlasını lam. Fakat, sular giti liyor... — Tulumbaları işletiniz... — Tulumbalar da işlemiyor. — Arkadaki türbini işletiniz., — © da bozuk kumandan!. — O hülde ön tarâftakini kul - lanınız... kçe yükse - * | Kumandanı büyük bir endişe almıştı. Safir yavaş yavuş yoluna | devam ediyordu. Mürettebat bü- yük bir sükünelle verilen emirleri yerine getiriyordu. Fakat, birden- ire... Krırtr!.. Krrerrt.. Tok!.. Mayin turlasından geçiyorlar, hiç! şüphesiz mayinleri sıyırıyorlardı. Bunlardan birinin patlayıvermesi,| küçük gemiyi berhava etmesi ih - timal dahilinde idi. Makineleri durdurdular. Saatlerce oldukları yerde kaldılar. Safir, suyun cere- yanına kapılmış, olduğu yerde dö- | verdi. Acaba 6T metre derinlikte nüyordu. Kumandan: — Böyle döne döne mutlaka bir| mayine çarpacağız. Bari on metro | daha deri Dedi. Bu emir derhal yerine ge- tirldi. Safir yavaşça dibe doğru indi. Gevşeyen vidanın deliğinden| giren sular gittikçe artıyordu. Bo- zuk tulumba ile dışarı — atmakta çekiliyordu. Ani bir sarsıntı| ile denizallıın bütün makineleri durdu ve hareketsiz kaldı. Dipteki kayalardan birinin üzerine otur- | muştu. Kumandan, geriye emrini oturan Safiri kurtarmak kabil v lacak mıydı? Su tazyikinin tekneyi parçalaması ihtimalini — düşünen | kumandan: — Suları dışarı atınız!.. Emrini verdi. Balastlar boşaltık- di. — Şişelerde nekadar hava var?.. — Ancak 30 kilo kumandan!.; Deniziltinin içerisi gittikçe su doluyordu. İkinci kaptan: — Kumandan, dedi. Safraları atsak!.. Kkumandün Purniye dimâğında | boşluk hissediyordu. Ne yapacak- tı? Safiri ve arkadaşlarını nasil | kurtaracaklı?.. Safraları alırica şüp- hesiz Safir hemen suyun üzerine çıkiverecek, fakat bir daha dala- mıyacaktı. Şeflerinin — kendisine verdikleri — vazife —ne olacaktı?. Fakat, safrayı atmmak ta teh keli idi. Bütün mürettebatın ölü- müne sobep olacağı muhakkaktı. | Buna hakkı var mıydi?... tiyari şu emri verdi: — Safrayı atınız!. Safir, suyun ü: ne çıktı. * Kapaklardan, mavi sema görünü- yordu. Saf bir hava ile ciğerleri do- İan mürettebtin yüzleri gülüyor - | dü. Fakat bu neş'e çok sürmedi. Sa- hildeki bataryalar ateşe başlamış- lardı. Yeniden dalmak lâzımdı. 'Yoksa Safirin bir gülle ile parça- lanacağı aşikârdı. Kapaklar der - hal kapandı. Balastlar açıldı. Fa- | diğerleri gidecektir. Bu değişiklikte *” | y | Gü mühim bir rol oynuyacaktır. 3 4 i İ kat Safir batmıyordu. — Güllekf P| yanlarına düşmiye başlamıştı. &”/ | | mandan: Eski bir Alman cCasusu Avrupa harbi çıkmadan evvel dalf geçen harpte casusluk hikâyeleri Y” harp çıktı. Bu da bitliklen sonra Hİ kâyelerini dinliyeceğimiz tablidir. Ü” mumi harbin meşhur olmuş adamli” rından birimin adı şimdi yine gazetelerinin sütunlarına reçti. Geçif harbin başında 914 te Amerikada pi faal bir rol oynamış olan Alman dentif zabiti Rintelenin maceralaıı pek Mi raklıdır. Rinlelen yeni harp çıklığı zaman İf gilterede balunuyordu. Artık askerlik” 'ten çekilmiş, kendi işile meşguldü. A mandır diye yakalammış, bilhassa mü” him bir adam olması bir kat daha şül” he uyandırmıştır. Bununla beraber İS” gilir gazetelerinden öğrenlliyor Ki 447 Bik Alman casusunun — şimdi - İncilii dananmasında çalışmak arsusu kabiİ edilmiştir. Amerikada reçen harple iki Kwti düşman — casus gebekesi — çalışıyı Alman şebekesinin başında Rintelef | yardı. İngitiz şebekesinin başında & Amiral Sir Rejinal Hal bulunuyordi Şimdi İngilir Amirali sabık Alman Ö niz zabitinin müracaati kabul icin onu pek methetmektedir. Rintelef de şöyle diyor: İngiliz deniz zabiti Uniformasını g” mek benim için en büyük saadet elA” caktır. Ben Almanım, Katoliğim. deketime hizmet etmek istiyorum. BU Hun için de Hitlerelliği kaldıracak bf işe Firerek çalışmak emelindeyim. BU" man için İngiliz denanmasına kabul” mü İstiyorum. Kendisile görüşen Lond” Yalı gazetecilere Rintelen Almanyaf” dair de şunları söylemektedir. — £| — Gençlerin Mitleri sevdikteri daf rudür. Fakat bu devam et ) Çünkü zençler de büyümekte, bürü” dükçe mühakemeleri de artmaki Yakında Almanyada mühim bir deği şiklik olacak, Hitlerle Göring, Nles BRCETİLEEELELEELSANDELER PEDESLİ EVİFSİŞCELELE . EDESTİ PESDESESLBİn — Evlâtlar, dedi. yüzerek sahilf çıkmıya, hayatınızı — kurtarmıf? bakınız... Mürettebat ceketlerini - çıkarif, birer birer suya atlarken ıumş;g; Furniye kaptan mevkiinde dimük duruyordu, Safir, yavaş yavaş ların derinliğine gömüldü... SİLVEN RENİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: