29 Ekim 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

29 Ekim 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HADiSELER HAVA HÜCUMLARINA KARŞI TEDBİRLER Parikle, hava hücumlarına dafr bir gök tedbirler alınıyor. Bu meyanda bayli garip olanları da var. Meselü, lokanta ve birahanelerde, müşteriler. den peşin para alınıyormuş. — Bunun sgebebi şu: Eğer, anl bir hava taarrucu olursa, herkes yerinden fırlıyacak ve dışarı kaçacak.. Binzenaleyh yemek parasını sağlama bağlamak için al » maktlan başka çare yok. Bisim İstanbul belediyesi lokanla- sında da peşin para alımıyor. Acaba, yalnız 6 lokantaya mahsus ve mün- basır olmak Üzere, bir hava hücumun- dan mı korkuyorlar, dersiniz. Fakat be- 2—8sON ııı.u;ıı_ıııu&ııııı'ı— İKDAM: | bazün içten kutlulıyan Türk milletinin Başvekilin mutuklarında İşaret ettik - deri gibi, harici, dahili hiçbir ızlırabı olmuyan bahtiyar bir millet olduğunu “ylüyor. Beynelmilel polilika âlemin- de Cumhuriyetin Türkiyeye ayırdığı nuııı.uıııımıuMınııı ve demiryolu programımızın tahakku- ku ile ebediyyen övüneceğli. BEler Yunus Nadi «En büyük bayramımız» başlıklı buzünkü yazısında — Sakarya yadilerinden fırlıyan Türk bamlesinin Basıl haz aldığını anlattıktan sonra, diyor ki: «Türk mülleti buzün en bit buhranlarla karışan dünya içinde ayni hürmet ve muhabbetle etrafını çerçe- | yecldiği yeni Başbuğu ile tarihi muas- zam mükadderatınn yeni merhalele- Fini kaletmeğe hazır durüyor ve yeni Cumhuriyet” hayatının yeni harikala- gını yaratacak yepyeni hamlelerle çal- — Merak etmeyin, dedi, yaşıyo- Tum. Sol dizimden vuruldum. Ayşenin dizini açtılar.. Yarası ol-| dukça ağırdı.. Bacakları kan için- de kalmıştı. Yapılacak iş kanı dur- durmaktı. Hüsmen dayı: Bu işi bana birakıri. Diyerek derhal kövlülerin be - | Tinden uzun bir kuşak aldı, Ayşe- | nin baldırım sımsıkı sardı. | Ayşenin gözleri biraz daha açıl- maşli. | — Bir kazadır oldu, amca! kaba- | hat bendedir. Arkanızdan duyana-| madım.. Bu hainin nerelerde sak- | Tanacağını çok iyi bildiğim için - şimdiye kadar dönmediğinizi gö-| Tünce - arkanızdan yola çıktım, buraya geldim. — Biz de-teni Hüseyin sanmış- tık.. O sırada bize seslenmiş olsay- dır, bu kazaya meydan vermiye- cektik! — Hölü — bulamadınız mı onun | izini?.. — Hayır yavrum! Bulamadık.. | Akşamüstü — karsılaşmıştık. Bize | kurşun attı, sol omzumdan hafif | bir vara aldım. Fakat, hiç birimiz yılmadık.. Ormana daldığını gö - Tünce orkasından koştuk. Ne ya- ona yardım etti, elimizden kaçtı. —| — Uzaklarda değildir, amca! O burada bir küçük mabarada yatı- — yormuş. İçinizde bu mağarayı bi- — len yök mü? İ zık ki, buradaki ağaçların gölgesi | (| * KARŞISINDA Son Telgrof- Babüliye, yani —matbuat —hayatına Cumhuriyet devrinde gelmiştir. Bizden eskiler, istipdat ve saltanat yıllarının binbdir. mahrumiyetini — çekmişlerdir. Cumhuriyet bizrim öz malımızdır. Onu beplniz seviyorun. VAPURDA, TRAMVAYLARDA OKUYUCULARLA KARŞI KARŞIYA YVapurda, tramvayda, çok defa, ya- | mamda, önümde, arkamda, bizim za- zeleyi okuyan meçhul ekuyacularıma raslarım. Dikkatle, hareketlerini ta « kip ederim, Benim sahifeyi çevirirler. Söyle bir göz gezdirirler. Sanra, benim sütunlara doğru bakarlar.. © zaman, bendeki heyecanı gör - meyin. Dikkat kesilirim. Yüzünün hat- darından gözlerimi ayırmam.. Meçhul okuyucunun yüzünde, küçük bir te- bessüm gürdüm mü, artık, bendeki se- vinci, saadeli görmeyin.. Geniş — bir me âlk gezer, tozuramaz. Biz, çala, ka- lem, sayın okuyucuları — eğlendirmek wazifesile, ter dökeriz. Ne yapacaksın dali, kader, kısmeti, Bize piyangodan ikramiye yerine, bu meslek çıkmış.. Fakat, yine, çok şü- kür halimizden memnunuz. Bizi te- selli eden yezâne şey, karilerin ülti- | fatları, teveceükleri, aradabir yolla - dıkları mektaplardır. Takdir. edilme- yi, beyenilmeyi, hoşa gitmeyi kim sev- mert. Ecazelelei TAN: M. Zekeriya Sertel Cumhuriyetin en altncı — yildönümünden — bahsederken diyor ki: «Türkiye en altı sene sulh içinde yaşamışsa, bagün küçük büyük bütün mülletler harp içinde veya harp dehlikesine marur iken Türkiye hâlü harpten uzak bulunüyorsa, bunu Ebedi Şef Atatürke ve onun mesal arkadaşı İsmet İnönüne medyundur.. YAKİT: Hüseyin Cahit Yalçın Cumhuriyetin 16 incı yildönümü münasebetile bu- günkü başmakalesinde diyor ki: «Türk Cumbüriyeti aldatıcı nazariyelere ka- pilip yolünü kaybetmedi. Ferdin var- hağını ve hakkını tanıyan, — insanlık şahsiyetinin inkişafını gaye bilen, dev- deti vatandaşların saadet ve terakkisini temine hadim telâkki eden milli ha- kimiyet idealine gözlerini — çevirerek ona doğru yürüdü. Türk bu hürriyel reğimi ve ideall dünyaları fethelmedi, Yakat dünyanın bi niyetli, münevver ve kültürlü — Insanlarının — kalplerini fethetlir Köylülörden biri ortaya atıldı: — Şu yandan ormana gidilirse, | onun sığındığı ormanı bulmak ko-/ laylaşır. Geçen yıl onu-Mehmetle bir yağmurlu havada o mağaraya | girerken görmüştüm ben. Ayşe: iriniz beni evime götür - sün, dedi. Siz de sabahi bekleyin. Gündüz gözile daha kolay bitirir- | siniz bu İşi. Balkan harbinde bir bacağı sa- kat kalan topal Salih, Ayşeyi ku- cakladı. — İçinizde en genci, en kuvvet- lisi benim. Âyşeyi evine ben gö - türeceğim. Yola düzüldüler. Ayşenin evine varmak için ya- Tım saat yol yürümek lâzımdı. Topal Salih, Ayşeyi evine ka - dar kucağında nasıl götürecekti? Salihin kolları yorulmuştu. Yürüdükleri yolun — knarından eşek üstünde geçen bir köylüye rastladılar. Salih, köylüye seslen- : — Nereye gidiyorsün hemşeri? — Balıkesire... — İşin acele mi? — Niye soruyorsun? | | POLİS VE MAHKEMELER Denize âşık !.. Birinci asliyo ceza — mahkemesinde | evvelki gün garip bir davaya bakil- Mustafa Yurttutar isminde bir sey- yar salıcı karısı ve İki çocuğu ile bir- Hikte şehirden çıkarak Silivrikapı e- yarındaki harap surlar üzerinde tesis ettiği hir kulübeyi mesken tutarak bu- rada ikamet etmektedir. Zabıta, teneke parçalarile kaplı ve Sür duvarlarile mahdut bu kulübeyi görünce Mustafa Yurttuları hakkında fanzim ettikleri bir zabılla birlikte ta- rihi eserleri dahrip cürmile sulh ceza mahkemesine vermiştir. Mustafa Yurttular yapılan sorcu » Bir gün pıliyı pırlıyı topladım, kalk - Gim, şehrla etrafını dölaşlım.. Surla- Tın Üzerinde kulübeyi kurduğum yeri çok beğendim. Oraya bir bina kurdum. Yerleştim.. Polisler geldiler, beni o- radan yasak diye çıkardılar, buraya güönderdiler. Hikim suçunu hatırlattı: — Bak, senin için eski tarih eserle- rinl bozuyor demişler!. Mustafa asabiyetle reddetti: — Hişâ, Bay hâkim, hâşâ!, Ben bir gey bozmadım, zalen eski, yıkık dö- Kük kale duvarlarının üzerinde o söy- lediğiniz yeyler ne gerer?, — Peki başka bir yer bulamadın mı? Müustafa gözlerini süzdü, devam ettiz — Bay hâkim, ben yaradılış iKbarile güzelliğe düşkün ve denize âşık — bir adamım.. Ah şu kulübemin bulunduğu yerden denizin görünüşünü, — civarın yemyeşli daraşumu bir görseniz siz de bana hak verirdiniz!. Hâkim evrakı tetkik etli. Mastafa Yurttutarın kulübeyi kaldırmasına ve ortada tahrip suçu olmadığına göre de bu isnattan beraatine karar verdi. ıxnçnx HABERLERI * Hükümet yeni belediye toşkilât kanunu hakkında İstanbul Belediye- sinin mütalessıni sormuştur. Belediye tekaüt kanunu da bu sene Meelise ve- rilecektir. * Belediye sapayı için memafli umu- miye kararı talebi Dahiliye Vekâletince gasdik edilmiştir. Yakında - istimlâke | başlanacaktır. * İhtikârla rüücadele — komisyonu bundan sonra haftada en az üç defa toplanacaktır. * Ziraat Vekili Muhlis Erkmen ile refakatindeki zevat Moskovadan ay- rılmışlardır. * Dikilide evvelki gün- afli saniya Gevam eden bir zelzole daha olmuştur. * Ünümüzdeki hafta içinde Bulga- ristandan 1500 göcmen daha gelecektir. * Muğla mob'usu doktor. Hüseyin | Avnl evvelki akşam kslp söktesinden vefat etmiştir. Cenazesi bugün Şişli- deki hanesinden kaldırılarak, cenaze naman Teşvikiye camünde kılındik- fan sonra asri mezarlığa defnedilmiştir. * Dağılan çöker. Dalma — bir, dalma toplu. * Türk vatani bölünmez bir bütündür. < ERERAEREARİ0 — ERTELLi | 5 Ayşeyi kucağından yere bıraktı. Yolcunun yanına yaklaştı: Hele gel biraz, bize yardım ! Şurada bir yaralımız var. Onu kadaz gölürelim. Köylü hayvanını durdurdu. — Yaralınızı kurtlar mı isirdi? — Hayır. İki ayaklı bir canavar yaraladı onu, Köylü birdenbire titredi: — Bon şahitliklten — korkarım... Mahkemelerde, jandarma karakol- larında sürünmeğe vaktim yok. Ve eşeğini sürüp geçmek istedi. Salih, eşeğin dizginlerini yaka- | Tamıştı. Bu hayvandan istifade elme- liyim, dedi, haydi in aşağıya Ya- ralının da duracak vakti yok. Onu| şuracıktaki köye götürelim. On - | dan sonra yoluna devam edersin. Şahide filân lüzum yok. Rerkes bi- Hiyor onun nasıl yaralandığını.. Kylü inmek istemiyordu. Salih, köylüyü kuvvetli kolla - rile bir çekiste yere aldi. — Tatlılıktan anlamıyorsun ga- Hba? Vicdan denilen şey yok mu sende? Şu kızcağıza bir bak.. Yü- | rümeğe mecali yok. Ben de sağ - lam bir adam değilim ki, onu sır- tımda götüreyim, sevenler Adliye Vekilinin reisli-| ğinde yeni bir cemiyet! kuruldu | Adliye Vkili Fethi Okyarın re- isliğinde «kitap sevenler kuru mu>» namile yeni bir teşekkül vü- cude getirilmiştir. Kütahya meb'usu ve Ankara dil, tarih, coğrafya profesörlerinden B. Besim Atalayın da müessi İ bulunduğu bu cemiyet Kitap W İstanbul, İzmir, Adana, Edirne gibi büyük şehirlerde hemen şubeler açacak | ve on binlerce aza toplamağa ça- hşacaktır. Cemiyetin mevzu ve gayelerinden biri de muhtelif faydalı eserlerden| basılmamış olanlarını; kendi is- mini taşıyacak bir seri neşriyat yapacaktır. Kurumun ülküsü memlekette kültür seviyesini yükseltmek ve ilmi eserlerini çoğaltmak olduğun- dan kitap neşriyatında cemiyet için hiçbir kâr mevzuu bahsolmıyacak bütün eserler maliyet fiatına satı- lacaktır. e Ereel ea Altın fiatları düşüyor Bir müddettenberi yavaş yavaş yükselerek 16,50 kuruşa kadar çı- kan altın fiatları son bir hafta zar- fında tekrar düşmeğe başlamıştır. Dün 15,22 kuruşa oaln fiatlar bu- Kün 15 liraya düşmüştür. Alâka - darlar fiatların barpten evvelki mörmal fiata kadar ineceğini söy- lemektedirler. Altının düşmesi üzerine Mısır | çarşısında da ziynet eşyası üzerine | işler açılmağa baslamıştır. Son 2a- | manlarda en ziyade kullanılmakta, olan altın bileziklerin fiatların- | da da bir düşüklük kaydedilmiştir. Alâkadar makamlar altın fiat- | larının yükselmesinde en büyük | rolü oynıyan çarşı içi kuyumcu | sarraflarına tebligatta bulunarak, gebepsiz olarak — pivasadan altın toplıyanlar hakkında şiddetli ted- birler almacağını söylemişlerdir. — Kolonyal hapishaneler — | Kolonyal hapishanelerin -doğu mıntakalarında da tesisi kararlaş- tırılmıstır. Şimdilik yalnız İmralı'da bulu- nan ve bir de Zonguldak kömi havzasında maden işlerinde mah- kümları istihdam eden bu kabil 1 müesseseler evvelâ Tun- celi vilâyetinde ihdas olunacaktır. Maya Tecrübesi Ekmeğin içine konan mayayı yapa- cak bir yerli fabrika kuruldu. Şimdi, bu yeni maya Üpi, tecrüibe edilecek- miş.. İnşallah iyi netice verir. Fakat, | yediğimiz ekmeğin içine konan ma - yanın neden tecrübeye mühtaç oldu- Bunu anlıyamadık. Cünkü, ümlt edi- yorduk ki, ekmeklerde kullanılan ma- yaların evsafı, terkibi malâmdur, naenaleyh, aranan şartları ihtiva eden maya kullanılır, etmiyen kullanılmaz. BUKRHAN CEVAD Köylü birdenbire yere kapan - muştı. Salihin kuvvetli kolları az işe yaramamıştı. Ayşe: — Birak yolcuyu, yoluna gitsin. Diye sesleniyordu. Topa| Salih, Ayşenin sözlerini işitmemiş gibi davranarak, köylünün elinden hay- vanı aldı.. Ayşeyi kucaklayıp mer- kebe bindirdi. — Haydi şimdi köye gideceğiz. Orada bir kahvemizi içtikten sonta| yoluna devam edersin. Köylü silkinerek ayağa kalktı. Ve zorluktan bir şey çıkmıyaca - ğını anlıyarak, merkebin. peşine düştü. - Çok gidecek miyiz? Salih uzakta ışıldıyan fener gösterdi: — İşte orası, Bu yürüyüşle yarım| saat bile sürmez. - Kim vurdu bu kızcağızı? — Bir kaza korkulacak bir şey yök. — Demin bir canavar vurdu de- miştin?! Şimdi neden çevirdin lâtı?.. Lâf çeviren yok. Şaka söy- lemiştim sana. Haydi yürüyelim, Ayşe merkep üstünde rahat gi- diyordu. Salih Ayşenin kolundan tu'uyor ve hayvanın yanından ay-| Tılmıyordu. Ayşe bir aralık: — Salih amca, dedi, bir baca- Hin sakat amma, maşallah merkep-| le yarış edecek kadar hızlı yürü- ün! Topal Salih güldü: (Levamı var) birkaç Bizi Yaşatan Cumhuriyet Büyük Türk ihilâli, yirminci yüz | yülin başında kopan bir fırlınadır. Bu fırtına, bir kasırğa hâalinde, kâinat ka- munlarını bir anda altüsi — etmiştir. Şahlanan — Türk atlarının - kişnemiye başladığı gün, bir kurtalaş cenginin harikalâde ve milhiş destanının Ana- dolü yaylaları üzerinde, bir beste ha- 'tinde dilden dile dolaştığı duyulmuştu. Kahramanlık, yiğitlik, mucize, zafer ve kurtuluş! Üzerinden birçok mülletlerin gelip | geçtiği küçük Asya, bütün tarihinde böyle bir Mtilâl görmemişti, Başı du- manlı dağfar. karlı tepeler, yeşil ya- maçlar, çağlıyan irmaklar bir şafak güselliği içinde zülümsemiş, Türk kur- tuluşunun doğuşunu seyrederken ken- dinden zeçmis, o harikulâde muhtleşem tabloyu, milyonlarca yıllık güneşin do- Buşundan farkedememişti. Cumhuriyet, bu doğuşun ceylân ta- vırlı, karaca gözlü güzel kızıdır, Cum- huriyet, Türk (tilâlinin çocuğudur. Cumhuriyet için kan akıttık, can ver- dik, Onun korunması için de yine kan akıtacağız, can vereceğiz. Ben, siz, o, herkes, bepimiz, bütün zördüğünüz yu kalabalık, buzün ve- kaklarda, yollarda, şehirlerde, köyler- de gördüğünüz bütün bu imsanlar; biz. hepimiz, bütün Türkler, bayram ya- pan, gülen, eğlenen, neş'elenen, xevi- nen «Yaşas, «Varola diye haykıran, biz, heplmiz, O'nun, Cumhuriyetin ço- caklarıyız O'nun, Cumhuriyetin bek- giziyiz. Cünkü, ipini yabancıların çekeceki idam sehpasına biri saltanat sürükle- müşti. Bizi yaşatan Cumhuriyet oldu. Ca- mımazı, malımızı, varimızı, yoğumuzu, herşeyimizi ona borçluyuz. Biri yaşalan Cumhuriyet oldu. KBiz de onun için yaşıyoruz. REŞAD FEVZİ araranan eee seannenanance Berberler hafta tati emiyor Haf'a tatiline tabi bulunan İs- tanbul berberleri cemiyetleri vası- Belediyeye yeni bi tasil müra- makta ve tatilin hiç olmazsa; ya - rım güne teşmil olunması rica o- lunmakladır. Belediye Iiktısat müdürlüğü bu hususta tetkikler yapmaktadır. erğek Bir batında üç çocuk Kazlıçeşmede iplikhane akaretle-' Tinde oturan kabzimal Sefer zev- cesi Bayan Cevahir dün bir batın- da üç çocuk doğurmuştur. Çocuk- ların üçü de gürbüz, sağ ve salim- dir. ğ Kınalında vapuru Devlet Denizyolları idaresi 60 bin lira sarfile tadil edilen Kınalıa-! da vapurunda yeniden bazı deği- şiklikler yapmağa karar vermiştir. Fırtına tahribatı Mermer yüklü bir mo- 'törün battığı bildiriliyor Perşembe akşamı - fırtına hak « kında dün ve bugün de şehrimize yeni malümat gelmiştir. Bu haberlere göre, İstanbula bağlı Mehmet kap'anın idaresin - deki 23 tonluk Hudaverdi motörü mermer yükü ile İstanbula ge - ürken Marmara Erğlisinde Dere ağzında parçalanıp batmıştır. Mo- törün kaptan ve mürettebatı kur- tulmuştur. Fırtınanın limanımızda yaptığı diğer tahribata gelince, Bebekte Sezai Kocakurda ait kotra Sava- rona yatının üzerine düşerek bat- mıştır. Çatladıkapı açıklarında da Yakup reisin yelkenlisi batmış, i- çindekiler kurtulmuştur. yi oğ ŞG Galata yolcu salonunda bir lokanta Galata yolcu salonunda, deniz müesseseleri memurlarına mah sus büyük bir lokanta açılması ka- | rarlaştırılmıştır. kantada yemeklerin nelaseti ve u- guzluğunu temin için lâzım gelen tedbirleri almıştır. Lokanta mo - dern tesisatı haiz bulunacak ve 200 kişi yemek yiyebilecektir. Ta- | bildot 25 kuruştur. Lokanta, önü - müzdeki yıl başında salonla bera- ber açılacaktır. çTi NĞEE Sıtma mücadelesinde bir. tebliğ Sılma müctdele mıntakaları da- | hilinde bulunan yerlerde tesis ve küşat edilecek tuğla, kiremit, ker- piç ocakları hakkında, birinci sınıf talimatın arafından alâkadarlara tebliğ | olunmuştur. e y İtfaiye için 105 tulumba İstanbul itfalye e ü vesaitle takviyesine devi maktadır. Bu kere de 105 adet mo- dern tulurrba almması kararlaş » | tırilmişti Bu tu! balar için 30 bin İlra sarfolunacaktır. Üsküdar adliyesi Üsküdarda yanan adliye bina * sının yerine yapılmakta olan yeni binanın inşası bitmiş, ahşap aksa- mun tamamlanmasına başlanmıştır. Bina önümüzdeki — ayın 15 inde merasimle açılacaktır. Sönrülü Hatay için nüfus cüzdanı Maliye Vekâleti hâlen nüfus sa- yımı yapılmakta olan Hatay vilâ- yetine kâfi miktarda nüfus cüz - danı gönderilmek üzere İsanbul ve diğer vilâyetlerden — ellerinde fazla bulunan nüfus hüviyet cüz- danlarının göndrilmesini istemiş - tir. İAVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELERi | Trol'deki Almanların nakli Avrupa harbinin yeni meselesi ara. sında bir de Tiroldaki Almanların nakli meslesi vardır. Bu mesele harplen ev. vel başlamıştır. Almanya ile İlalya birbirlerinin ra- halını kaçıran bu davayı halletmek is- | tediler. Nihayet — Tirol Almanlarının | Almanyaya nakline karar verildi. Bü anlaşmaya göre eranın Alman | ahalisi ya Alman, yahul İlalyan Lâbi- iyetini intihap edeceklerdir. Eğer Al- manlıı kabul ederlerse — Almanyaya gidecekler, İtalyanlığı kabul ederlers: memicketlerinde kalacaklardır. Orada 200 hin Alman vardır. Bun - lardan kaçının İtalyanlığı kabul ede- eki daha belli dekii. İlalyan tebaası olarak kalacakların artık Almanlıkla hiçbir alâkası ve hiç bir iddlası olmuyacaklır. Artık alman- vayı unutacaklar, çocuklarına öğret- miyeceklerdir. Şimdiye kadar bunları İtalyanlaşlırmak içcin sarfodilen mesai boşa çıkmıştır. Çünkü Tirol Almanları kendi haklarını arıyorlar, ekalliyet kuku olarak kendilerine zösterilmiş o- dan imliyazları ileri sürerek Alman - lıklarını elden birakmıyorlardı. Şimdi ilk hamlede 6 bin Almanın yer. derinden — çıkarılacağı anlaşlınca — iş alâkadarlarca ehemmiyet — kesbetmiş oldü. Alman gazeleleri bandan bahseder- kem yalız havadisi vermekle kalıyor- dar, başkaca fikir yürütmeyi muvalık bulmuyorlar. Yalnız V. Boobahter bun- dan bahsederken Hitlerin arık Alman. va ile İtalya arasında herhangi — bir arazi meselesi kalmıyacağımı söylemiş olduğunu hatırlatıyor. İsviçre gasete- deri Almanya dahilinde bu havadisin yayılması üzerine halk arasında büyük bir hoşamisuzluk uyandığını yazıyor- dar. Yüzde 90 Ballık Almanlarının Al- manyaya gelerek yerleşmeyi kabul el- Mİş olmalarına mukabil Tirel Alman.- Taraın bunü İstemiyeceklerini ilâve adiyorlar. İsviçre çazetelerinin tahmin- lerine zöre cenubi Tirol Almanlarının olsa ol ancak yarısı Almanyaya git- meyi kabul edeceklerdir. — Üsi tarafı yerlerinden, — yurtlarından — ayrılmayı kabul etmiyeceklerdir. Pakat Tirol Al- manlarının neriye — yerleştirilecekleri özmeselesi de ayrıdır. Lehistandaki Krakovinin garp tara- | fi bu Almanların yerleştirilmesine pek | aygun gelecekmiş. İklim ve şeralte pek | o mavafıkmış. Fakat bundan. çıkarılan başka bir mana vardır: Almanlar yeni | zetirecekleri Alman nüfusunü Lehis- | tana yerleştirmekle orada — İslâvlığa karşı tedbir almış oluyorlar. Asıt Al- man olan eyaletlerin komşusu bulu - man İslâv havalide böylelikle gitcide Alman yerleştirilirse oralarda bir za- man sonra Almanlığın emin olacağı söyleniyor. Görülüyor ki cenubi Tirel meselesinin böyle bir cephesi de var. Cenubi Tirotdan Almanlarm çıkışı hep birden olmuyacaktır. Bunun için muh- telif devreler ayrılıyor. Fakat bütün hareket GA2 senesinin — sonuna kadar bitmiş olacaktır. İtalyadaki yeni neşriyat hep Tirolün eskidenberi İlalyanlığını isbal yolun- dadır. Bunun için farihlen misaller ve deliller zetirmek ciheti ihmal edilmi- yor. Fakat mazi bir tarafa bırakılsın, Keçen Lommuzda Almanya ile İtalya arasındaki anlaşma üzerine İtalya hü- kümeti Tirolda ne kadar yabancı varsa evvelâ Gülrm çıkip gitmelerini süyle- miştir. Burası pek güzel bir yer olduğu için oraya senelerdenberi zelerek küşk- der yaplırmış, senenin hazı mevsimle. rinde zelerek orada tebdilihava etmeğe alışmış nice İngilir senginleri vardır. Bunlar da diğer yabancılar zibi Tirol havalisinden çıkmışlardır. Bu suüretle Almanya ile İtalya ara- sanda en mühim İhtilâf zemini ortadan kalkmış oluyar. .. Liman umum müdürlüğü bu lo- | gayri sıhhi müesseselere dair olan! tatbiki Sıhhiye Vekâ - | Ne Rusya, ne de İtalyâ Lehistanın ortadan kalkması ile — bif | vetil sebepler vardı, hem de pek mü- Lâkayt kalabilir Yazan: Ali Kemal SUNMAN Almanların garp cephesinde — taafe ruza ancak gelecek ay geçecekleri but günlerde gazelelerin başlıca kaydet * Ü üükleri bir rivayel balinde öğrenildik ÂŞ , V| Bir taarrurun şu veya bu zamandk yapılacağı ilân edilmiyeceğinden eğef Almanlarca böyle bir taarruz hakikar 'fen kararlaştırılmış ise bunun gelecek ayın ortasında yapılacağı sözleri ancak birer rivayellen ibaret kalacağı tabll- dir. Almanların büyük bir taarrusa İ üm tirişip zirişmiyeceklerini kendileri bir dir, Fakal öyle görünüyor ki bu uğure da milyonlarca Almanın feda edilmesi bile göze alındığı sözleri de harfi har- fine edilir gibi değildir. Evvelâ bir sulh taarruzu diye dip- Tomatlık — sahasında yapılan — hareket belirmişti Ki Alman taarruzu olarak hatıra gelen bir bu vardır. Bu da nus taklarla, dolayısile verilen cevaplarlâ anlaşıldı ve Almanyaya söylendi Kİ emrivakli kabul demek olacak herhan: gi bir sulh İnzillere e Fransanın dü- şündüğü şeylerden değildir. İngiltere- yaman sulhu muhafaza için hem kuve Balt zemin. O olmayınca artık bir kert harp başladıklan sonra mültefikler 4 çin harp gayelerine varmak kalıyor. Bir faaliyete — giriştikleri — besbellidir. Diğer Yaraflan Alman devlet relsine aifedilen bazı tasavvurlar vardır. Bu tasavvurlara — göre, — artık — AL <o manya tarafından Frunsa ile İngille- Yeye karşi Katİ elarak harp ilân edi- lecektir. Bunun manası şimdiye kadaf hep ileri sürülen çu iddladan vazge- çeilecek demektir: | Lehistanın işi bitirildikten sonra İn- giltere e Pramsa ile sülh aktine bİF münl yoktur. iddlası. Halbuki İngiltere e Fransa bunü böyle — düşünmüyorlar. — Kendilerinin müttefiki elan Lehistanın uğradığı tar arruzdan sonra başına getirilen âkıbeti - İj bir emrivaki olarak kabul etmek ile- meydan vermek demek olacağını gür — önüne getiriyorlar. Şu halde artık Al- manyanın İngiltere ile, Framsa ile bu- — , Künkü şeralt altında sulh aktedebil - — mesine imkân görülemeyince Almat- yanın bu iki garp devletine acıktan a — İ çığa harp Hân etmesi kalıyor. — Fakal bu da olür mü, olmaz mi bahsi ayrı- dir. Yalnız mühakkak görülen birşer varsa © da barp harekâtinın bundan | Sonra gilçide — şiddetleneceğidir. Ba İ harp harekktından maksal ise — garp cepbesinde büyük mikyasta bir Almaz daarruzunun vukuundan ziyade hava- dan ve denizaltından yapılmak istenca faarruzlardır. İngiltereye karşı Al - manya tarafından dendiği zibi harp ilân edilsin edilmesin, bundan sonrası için muhakkak çörülen keyfiyet yuduri Alman tayyareleri İngillereye hi - cum edeceklerdir. Pransanın üzerinde den bazı neşriyat bunun için bir has zarlık alâmeti sayılıyor. İ Alman gazetelerine göre — İngiltere tarafından Lehistana bir takım gastler verilmiş. Onun için sehirli gax kultane maktan İngiltere mes'ul tutulmak is- teniyor. Almanlara göre «hakiki harpa bun- dan sonra başlıyacağı söylenerek Al- man devlet reisinin salâhiyettar kime geleri toplarken, kendilerile görüşür- ken şu meseleleri mevruu bahsettiği octaya konmaktadır: Almanyada işile gücile meşxul orla sanıf halkın bu barp için düşündüzü medir?. Almanya hep müdafaa vazi- yelinde mi kalmalı, yoksa karada, ha- mu geçmeli?, Bu iki keyfiyelten acubi hangisi Almanların kavvel maneviye- sini arttıracak gibi olur?. b A Birimizin Derdi Hepimizin Derdi İ İ İ İ t i İ H İ İr E ; ? git H ! iH E İ T $ z

Bu sayıdan diğer sayfalar: