8 Temmuz 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

8 Temmuz 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ver elini sıkayim! Yazanı MAHMUD YESARİ 'Yeni tanışmıştık. Fakat üç dört| daşı vardır, onu da tanırsın. O da gün içinde o kadar senli benli ol- mustuk ki, bizi görenler kırk yıllık| ahbap sanırlardı. O, benden, birkaç yaş büyüktü. Gel gelelim içi benden genc kal - mıştı. Aklı fikri, gezmekte, eğlen- mnekte idi. Her tesadüfümüzde: — Azizim şöyle karşılıklı otur- sak da kafaları çekin uzun uzun konuşuo dertlessek. Diye yalvarıvordu. Güler yüzlü konuskan adamdı; fakat az zamanda çan ciğer olma- anıza rağımen, «içki âleminde» na- sıldı? Bunu bilmiyordum. Yalnız, içkinin herkese, baska başka tesir ettiğini biliyordum. Çok mu içi - yördu. Yaksa, iki kadehle sabah m ediyordu? İsince sızıyor mu, yok- €a çenesi mi açılıvordu? Dört beş kadehten sonra cıvıyıp çileden cı- kıverirse n 'Onunla karşılıklı oturunca, u - zun uzun ne konvsacaktık. Bana, dert mi dinletecekti? Bir gün, va- kamı bırkamadı. — Yarın aksam bulusalım. Ben telir seni evinden alıram. — Yarın akşam, başka bir ar- kadaşa söz vermiş Benim hesabıma meydan okur — Adam sen de! Atlatıver, te- resi! Ben de sözlestiöim arkadaşın be- — Söyle asude tenha bir yere göder, kafaları kirişleriz. Ondan #onrasımı bana bırak. Göreceksin, öyle ecöleneceğiz ki.. Elinden kurtulmanın kabil ola- mayacağını, ısrarının şeklinden an- Tuyordum. İkrama karşı sert dav- ranmak da ayıp olur, — Peki, dedim, öbür arkadaş gücenecek amma... 4 Elile sırtımı oksuyordu: *” — Gönlünü alırsın. Hatırından eıkamıyacağım bir arkadasla be- raberdim, dersin, yalan da değil. Ertesi akşam daha gün karar - nadan eve damlamıstı Gözleri sevineten — -arlıyordu. Sokakta yürürken koluma girmiş, bir teviye söylüvordu: — Ben sessiz bir yer biliyorum. Oraya gideriz. Mezeler de, servis de temizdir. Çok memnun kalacak- Bın. Gazino, dediği gibi sessiz; meze- “ler de, servis de temzdi. O, elile yeazinonun Masalarmı, iskemle - rini, duvarlarını eöstererek an- Jatıyordu. — Nasıl, yalan mı söylemişim? Buraya bir gün, A. ile gelmiştik. HAptal, bedenmedi. A, vi sen de mu- Hhakkak tanıyacaksın. B1 Ne soğuk adamdır, değil mi? AP-| ah aşkına, dinin jmanın gibi doğ- ru söyle. Soğuk herif değil midir? YÖnündeki ilk kadehin daha ya- Tısını içmişti; sarhoş olmasına im- kân yoktu. Suyunca vitmeğe ka - Tar vermiştim, - Evet, biraz soğuktur. Mözleri parladı, elini uzattı: —— Ver şu elini sıkayım. Tam adamsın, vallah. Onun bir arka- No. 105 Zaman fevt etıııîye'lim. Türklere Ehli güppenin biridir. Ben, kendisine; zünpesin! Derim de kızar. Züppe değil mi? Vaziyetini kavrar gibi oluyor - dum. İçki masasında onun illeti, adam çekiştirmek ve bunu tasdik ettirmekti. — BEvet, biraz züppedir, — Ver şu elini sıkayım. Yarım kadehi — yuvarladıktan sonra: — C. ile aran nasıldır? — Söyle böyle. — Birader, o ne bergele imiş bana, bir oyun oynadı, sorma. Her- gele olduğunu sen de biliyorsun amma Gsöylemek — istemiyorsun. Benden cekinme, Biz, kalender in- sanlarız. Açık açık söyle. Herge- ledir de!.. — Evet, biraz hergelecedir. — Ver şu elini sikayım, ıkhxııirhuıı doldurdu. bir yadum — D. nin hakkında fikrini sor- mak isterim. Yalancı, namussuz, olursa onun kadar olur. Bırak ne- zaketi şimdi. Hakikat, hakikattir. 'Yalancı, namussuz değil mi? — Evet, biraz yalanı sever, « — Ver çu elini sıkavım. Erkek adamsın. F, hakkında, ne düşü - nüyorsun. Muhakkak ki, ayni fi- kirdeyiz. Birader, o, ne dolandırıcı imiş meğer. Az kaldı, beni de çar- pacaktı. Allahdan ki, uyanık bu- Tundum. Seni çarptı galiba! Gü - lümsediğine bakılırsa, dolandırıcı olduğunu bikdiğim için çarpılma- dam. Saklama benden. Dolandırıcı dersen iftira mı etmiş olacaksın. Biz bizeyiz yahu. — Dolandırıcıdır, diyorlar. Rakıyı ağır ağır içiyor, arada bir| garsonu çağırarak meze ısmarlı - yondu: — Evlâdım bize yağsız tarafın- dan bir şiş yaptır. Sahanda yu - murta istiyoruz amma, kaşar vey- niri ile olacak. Salatayı tazele. Siz! de pek angarya servis yapıyor - suruz ya! İçtikçe, bütün tanıdıklarının a- yıplarını, kusurlarını, günahla - rını sayıp döküyor ve zorla, bana da tasdik ettiriyordu. Nihayet garsonu çağırdı: — Hesabı getir, dedi. Hesap gelince, keseye davran - madı. Bekleyen sarson, bana ba- kıyardu. Caresiz bosabı gördüm, kalktık. ©, tekrar koluma girmişti: — Şimdi. bir eve gideceğiz. Öyle| eğleneceksin ki.. Gittiğimiz evde de, ipliği pazara çıkarılmadık ne G. kaklı. Ne L De K. ne $. Eğlendiğimin pek farkında de- ğilim, eve turşu vibi döndüğümü biliyorum. Birkaç gün sonra, A, ya rastladım. Basık suretla: — Benim aleyhimde bulunmuş- sun, dedi. Ve ikrama uğradığım geceki ko-| nuştuklarırızı — duyduğünü söy - ledi. Günler gectikçe saşkına dö - nüyordum. — C, le gazinoda kimlerin aley- Yazan: M. SAMİ KARAYEL hareketinin tam sırasıdır ”— Türklere karşı bir ehlisal (seferi yapılacak sıradır. - Zamai fevtetmek olmaz. Buna muvaffak #elmak için padişahın kardeşi bü- yük bir istinattır. Fransa başvekilinin mutku bü- 'yük bir heyecanla dinlendi. Niha- iyet asıl meselenin yani, Sultan | Cem müzakeresine geçildi. |4 Fakat Fransa hükümeti bütün bu sözlerime rağmen samimi de- | iildi. Macar elçilerine de ayni na- | karatı tekrarlamıştır. Bazan, Fransa başvekili Sultan Cemin kendilerine teslim oluna - cağını söylüyor. Bazan da, Papanın yanıma ka- dar sel; gülürülebileceğinden güphi izhar eyliyordu. Bu sözler üzerine papa murah- hasları cevap veriyorlardı; — Papanın her türlü muhafazayı hazırlamış olduğunu arzeyleriz. Pana, murahhasları Sultan Ce- ü kimsenin taarruz edemiyeceği zdeler de oturtacaklarını - temin yordu. Mütemadiyen teşebbü. Satta bulunuyorlardı. Fransa karalı Papanın murah - haslarını nihayet huzuruna kabul etti. Murahhaslar Fransa kralına Papanın mahrem bir mektubunu verdiler, Papanın bu mahrem mektubun- lâsaten şunlar yazılı idiz dür, İtalya üzerine yürüyeceği mu. hakkaktır. Fransa karalının İtal- yan hükümetlerine yardım etme- sini rica ederim. Cem Sultanın da Papanın ruhani bimayesine tevdiü muvafık olur. F çekini; gözlerini yıldırmıştı. Bilhassa, Ro- dos şövalyeleri padişahtan kork- mağa başlamıslardı. Sultan Cemi Papaya teslim ederek başlarından atmak daha muvafık olacaktı. Çünkü. Rodos şövalyeleri oy - mıyacakları rolü kâfi miktarda oy- mnanışlardı. Türk şehzadesinden mümkün olduğu kadar nakdi ve PoO < Son Milli Küme Maçları Galatasaray Vefayı ve Fener- bahçe Beşiktaşı 5-2 yendi Dördüncü milli kümenin son maçlarına dün de Şeref stadında güneşin kızgın ve bunaltıcı sıcak- hığı altında tiribünleri âdeta is- teksiz işgal eden gayet mahdut bir seyirci kütlesi önünde devam e- dildi. Galatasaray: Osman - Faruk, Salim - Musa, Enver, Celâl, - Sa. Mhaddin, Eşfak, Gündüz, Süley- man, Cemil, Vela; Azat - Vâhit, Abduş - Zühtü, Sefer, Şükrü - Necip, Di. da Eşfakm plâse bir vuruşile ilk golü kazandı. Ve Süleyman 14 üncü dakika- da kolaylıkla ikinci sayıyı da ta- kımına kazandırdı. Bu iki gelden soura Vefalılar çok canlandılar. Ve Galatasaray kalesini tazyik etmiye başladılar. Bu esnada 20 mci dakikada sol açık Mehmet gü. xel bir şütle takımının birinci ge- lünü yaptı. Tekrar Galatasaray hücumları devam ederken 25 in- ci dakikada Cemil bir şütle üçün- bücumdan sonra Eşfak Vefa ka- lecisinin bâriz bir hatasından dördüncü golü de yaptı. Vefalılar tekrar harekete geç- tiler ve bu sırada 42 inci dakika- da Hakkı bir şütle Vefanın ikinci golünü de yaptı. Ve birinci dev. re 2-4 bitti. İkinci devreye Vefalılar başla- dılar. Bu devrede Galatasaray ta- kimını değiştirmiş ve Salimi sağ | açığa Eşfakı müdafaaya geçirmiş ti. Bu takımla yine oyuna hâkim elan Galatasaraylılar 10 uncu da- kikada Gündüzün bir şütile be- ginci göllerini de yaptılar, Ve o- yun zevkini kaybetti. Bu sırada | hakem Cemil ile Seleri tekme . leştiklerinden eyundan çıkardı. Ve iki takım da onar oyuncu ile devam mecburiyetinde kaldılar. Ve oyun da mütevazin bir şekil- de devam ederek maç 2-5 Gala- tasarayan lehine bitti. FENERBAHÇE — BEŞİKTAŞ daresinde Fenerbahçe ile Beşik- —RLDmmaz a hinde konuşuldu ise hepsi dangın değil mi? Bir hafta, on gün sonra idi: Bir tanıdık kulağıma eğikdi: — Geçenlerde bir gece, hovar- dalık etmişsiniz. Rakılar, meze - ler ısmarlamışsın. Haberim ol - mnadan mirasa mı kondun? Bir akşam bizi de davet ediver mne olur? İkramdaki kerameti anlamıstım.| Ammna iş işten geçmişti. Meğer o dedikodu ihtiyacını tatmin için be- ni sıkı sıkı davet ediyonmuş. Bunu anlamak bana biraz pahalıya mal olmuştu. Bu tehlikeyi. — nisbeten az zararla atlatmış! Tuya da oturabilirdi! bana ile birşeyler kaybedecekleri yok - ta. Çünkü, Papa — hiristiyanlığın hâmisi ve başı idi. Cem, Papada bulundukça Sultan Beyazıdı oy- matmak onu tehdit etmek yine el- lerinde demekti. Fransa kralı, şehzade Cemin Pa- palığa tevdini kabul etmişti. Ya- mız yolda giderken bir ârrraya uğ- ramaması için kat'i tedbirler alın. masını talep ediyordu. Papanın murahhasları, krı kat'i teminat verdiler. Yalnız şö- valyelerin de kendilerine yardım etmesini istediler. Elçiler, kral ile anlaştıktan sen- ra, ertesi gün Fransız başvekili Kilyom dö Reşforla mülâki oldu- lar. Bu mülâkatta başvekil, şehza- de Cemin her türlü tedabir ittihaz edilmek ve muhafazasına ilina e- lunmak üzere kral tarafından Pa- palığa tevdilne müsaade edildiğini söyledi. Elçiler başvekile cevap verdiler: — Fransa kralının muvafakati olmadan ne Papanın, ne de şöval. yelerin Sultan Cemi kimseye tes- Him etmiyecektir. Fakat, bu şart- ları şövalyelerin de kabul etmesini rica ederiz, dediler, Fransız başvekili elçilerin bu ktai nazarını kabul eyledi. Elçi- fevkalâde müchassis olmuş - lardı. “ Murahhasların bir mülddetten - beri sabırsızlıkla bekledikleri 'Türk gehzadesini teslim meselesi mu - walfakiyetle bitmişti Her iki taraf da mutabik kalınışlardı. taş yaptılar. İki takım da bugün gu kadrolarile sahada yer almış bulunuyorlardı. Fenerbahçe: Nuri . Muzaffer, Lebip - Ömer, Hayati, Fikret - Faruk, Basri, Yaşar, Naci, Rebii. Beşiktaş: Mehmet Ali - Taci, İbrahim - Ahmet, Feyzi, Hüse- yin - Hayati, Nazım, Hakkı, Şe. , Eçref. Oyuna Fenerin ortadan yap- tağı bir hücumla başlandı ve ilk dakikada Fenerin sağdan inkişaf) eden hücumunda Yaşar takımız man birinci gelünü kaydetmiye muvaffak oldu. açıldılar. Ve bir aralık Fener mi dafaası adam akıllı sıkıştı. Bun- dan sonra tekrar Fenerbahçeli- ler Beşiktaş kalesi önlerinde ça- hşmıya başladılar. Ve Fener ta- kımı Fikreti orta hafa yerleştir- geltti. Takımlar berabere olunca #evun sürat ve uv:lı bir zcrlğıı takip etmiye başladı. Ve maç dev.| renin sonuna kadar bu şekilde iki takımın gayretli oyunu ile 11 bitti. İKİNCİ DEVRE İkinci devre hakemin maçı ida- reden istinkâfı yüzünden yirmi beş dakika sonra yine Ahmet A- demin idaresinde başlanabildi. İ- ki takımda biraz sinirli oynuyor- lardı. Beşiktaşın ortadan yaptı- ia hücuma Fenerliler sağdan mu. kabele ettiler ve dördüncü daki- kada Basri güzel bir şütle Fe - merbahcenin ikinci golünü de yap tı. Bu gölden sonra oyun yine takımın güzel çalışmasile devam ediyor Fenerliler daha düzgün hü) cumlar yapıyorlardı. Fenerin bu düzgün oyunu Beşiktaşı sıkıştır- mıya devam ediyorken bir fiti- kik atışındun istifade eden Yaşar ZI inci dakikada Mehmet Aliyi atlatarak üçüncü Fener gölümü yapmıya muvalfak oldu, Bu gol Beşiktaş mühacimlerini gayrete getirdi ve Fener kalesine yapılan birkaç hücumu Fener müdafaası geri çevirdi. Tekrar Fenerliler Beşiktaşı zor luyorlardı. Nitekim soldan ilerli- yen bir hücumlarında Yaşarın bir şütünü Mehmet Ali bloke e- demedi topu hemen — yakalıyan Basri 28 inci dakikada sıkı bi şütle dördüncü Fener goölünü yaptı. Beşiktaşlılar bu ağır muğ. İâbiyeti tahfif için çalışırken 34 ü dakikada Fener müdafaa- sının yaptığı hatadan kazandıkla ltayı Hakkı göle çevirdi. ikabinde Fenerliler Rebü cenahından ilerliyerek Beşikta- şa yeni bir hücum yaptılar ve bu hücumda 36 ncı dakikada Faruk yakaladığı bu fırsatı bir şütle ge- İe çevirerek sayı adedini beye çı- kardı. Ve oyunun mütebaki kıs- ma da iki tarafın gayretli oyun- ları sonunda ve 2-5 Fenerbahçe- Yazan: Iskender F, SERTELLİ — Füakat, ben sizi temin ede- | Tâm ki, Şehsüvarın bu işle alâkası yoktur. Ancak, bu tecrübenizle or- taya yeni bir bakikatin çıkması- na imkân vermiş oldunuz?. — Ne oldu?. Başka birinden mi şüpheleniyorsunuz?. — Byet... — Kimdir 07. — Ressam Şekip Bey... A — Garip şey!. Neden doğdu bu üyhe?. güvhi — Sizdeki gerdanlığın sahte ol- duğunu Şehsüvara ısrarla söyle - Vasfi Bey hayretini gizliye . — Ne diyorsunuz.. Bu hakikat midir?. — Evet, Şehsüvar yeminle te- min ediyor. — Demek ki, Şehsüvar bendeki gerdanlıktan ressam Sekibe de bahsetmiş... Öyle mi?, — Şüphesiz. Siz ona paydan bahsedince, canı sıkılmış.. (Hırsızı buldum!) diye Şekip beye koş - müş. —O da Şehsüvara bu gerdanlı. glm sahte olduğunu söylemiş. —O lde hırsız, tâ kendisidir! Yahut, hırsızı tanıyor. İki ihtimalden han- gisi tahakkuk ederse etsin, Şekip Bey suçlu demektir. — Şimdi ne yapacaksmız?. min galebesile bitti. Bu suretle Milli küme maçları sona ermiş ve Fenerliler birinciliği Galatasaray ikinciliği Beşiktaş da beşinciliği Vefa da sekizinciliği kazanmış ol- dular. Fenerlileri ba seneki bü- yük muvaffakıyetlerinden dolayı eandan tebrik ederiz. ğ * Yüzme şampiyonluk seçme müsabakaları İstanbul yüzme şampiyonluğu #ecme müsabakalarına dün Bü- yükderede devam edilmiştir. 10 i mütecaviz bir sporcu kalabalı- #ının iştirak ettiği bu müsaba- kalarda 100 metre Sirtüstünde Mahmut yeni bir Türkiye reko- Tu vanmıstir. — Müsabakaları sı- rasile bildiriyoruz: ST 1 — Vedad (Havriye L.) 250, 2 — İsmail (Beykoz) 200 SERBEST KÜÇÜKLER: 1 — Ali (G. S.) 251, 2 — Sa- dullah (G. S.) 100 SIRTÜSTÜ: 1— Mahmut (H.P.) 1208 (ye| ni Türkiye rekpru), 2 — Fuad | (B.Z.) a 100 SIRTÜSTÜ KÜÇÜKLER: 1 — Kemal (G. S.) 1.27.6, 2 — Necati (Besitmas) | 1500 SERBEST: 1 — İbrahim (İstiklâl) 24.02, | 2 — Yuszuf (Beykoz) 800 KÜCÜKLER: 1 — Mehmet (G.S.) 1444,2— Sabahaddin (G.S.) 4X100 BAYRAK KÜCÜKLI 1 — Galatasaray takam, 2 — 4X200 BAYRAK: 1 Beykoz takim) 12.13 TOPU: Son olarak vapılan su topti mü- sabakarında Beykoz, Galatasa - rava 5—? galip gelmiştir. * Profesyonel güreş müsabakaları Profesyönel güreşmüsabakala- rı Fenerbahce stadında oldukça kalabalık bir sevirci kütlesi önün- de yapılmış ve şu neticeler mıistir: Akhisarlı Mehmet Ali Çatal- calı Sülevmanı, Bursalı Selim | Hüsnüvü, Molla Mehmet İzmitli | Enveri yenmişlerdir. | Molla Mehmet ile İsmail ara- sındaki güreş Molla Mehmedin sayı hesabile lehine neticelen- ,mistir. Z Mülâyim ile Habe- Kasım ara- sındaki müsabaka gene gürültülü olmus ve Habes Kasım berinü- tad sahayı terkederek bükmen mağlüp sayılmıştır. Son müsabaka Tekirdağlı Hüse- yin ile Alman güreşçi Villy Maru arasında idi. Bunu Tekirdağlı 20 nci dakikada tusla kazanmış- tır. Aşk ve macera romanı: 57 bolacağım.. Siz, benim saygısızlı jhundan bahsedersiniz. Biraz sonra Yıldırım Cemal Bey, yani ben, ha. kiki hüviyet ve kıyafetimle - t sadüfen uğramış gibi - buraya ge- lirim. Ondan ötesi kolaydır. Adanalı pamuk tüccarı Vasfi be- yin Yıldırım Cemalden başka bir kimse olmadığlı anlaşılmıştı. BSakallı Adanalı tüccar birden- bire ortadan kaybolmuştu. * Vasfi Bey kaçtı mı ? Neriman bahçede dolaşırken, şa-| ire sokuldu: — Vasfi Beyi gördünüz mü?. — Hayır. Biraz önce sizinle gö- Tüşüyordu. ? — Ondan sonra havuz başına a- çıldı.. Sakında aradım.. Bulama - dim. — Tuhaf şey!. Nereye gidebilir? — Bazan kalbi tutardı. Acaba bir köşede düşüp kalmasın, — Fazla içki içmedi sanıyorum. İnsanın kalbi biz bardak çarapla durur mu?. — Sizinki belki durmaz. Fakat, hastalıklı bir kalp, bir damla alkol ile de muztarip olabilir. Sehsüvar başını salladı: — Ben o adamın kalbini, bir bardak şarapla duracak veya müz- tarip olacak kadar zayıf görmü - — © halde ne tahmin ediyorsu. YENİ HAYAT nefis vardır. adrese dikkat: Galata Necatibey enddesi No. 92 Telefon: 40058 İSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI Cerrahpaşa hasianesi için alınacak meye konulmuştur. Tahmin bedeli 1280 1000 kilo idrofil pamuğu açık Üra ve ilk teminatı $0 liradır. Sat ge zabit ve müamelât müdürlüğü kaleminde görülecektir. İhale 18/7/840 gartesi günü enat 14 de dalmi encümende yapılacaktır. Taliplerin temnlat buz veya mektupları ve B0 yılına ait Ticaret odası vesikalarile ibale (5443) Bari hastalıklar mücadele merkezleri için Jüzumu olan 1500 kilo — Krezil eksilimeye konulmuştur. Tahmin bedeli €78 lira ve ilk teminatı 50 lira 6 Tuştur. Şartname zabıt ve muamelât müdürlüğü kaleminde — görülecektir. İl 15/7/040 pazartesi günü esat 14 de Galmi encümende yapılacaktır. — Tulip ilk teminat makbuz veya mektapları ve $40 yılına ait Ticarct odası vesild rile ihâle günü muayyen saatte — dalmi encümende bulunmaları. T. İŞ. BANKASI 1940 Küçük Cari Hesaplar İKRAMİYE PLÂNI (5448) DA B Sabip ve neşiryatı idare eden Başımı ETEM İZZET BENİCE Basıldığı yer: SON TELGRAF Matbaası nuz?. — Gitmiştir.. — Vedalaşmadan gitmek. Fa - kat bu, ne büyük bir saygısızlıktır. — Saygısızlık değil... Âdela re- zalet Ressam Şekip yavaş vavaş yü- üyerek Şehsüvara sordu; — Kimi arıyorsunuz, şalr Bey? — Adanalı pamuk tüccarı kaç- meş, azizim... — Ben size, biraz önce, onun gözleri velfecri okuduğunu söyle- medim mi?!, — Evet. Ben de beğenmiyordum © zatın bakışlarımı... Sekip güldü ve büyük bir so- Pukkanlılıkla ilâve etti: — Merak etmeyin.. Boşuna a- cele etmiştir. Kaçırdığı mal, bir mangır bile etmez. Şehsüvar gözünün ucile Neri- mana baktı: — Görüyorsunuz ya... Gerdan- lığın sahte olduğunu, tekrar ima süretile anlatmak istiyor. Neriman hanım merakını yene- miyordu.. Şekibin yanına şokuldu; — Vasti Bey bu gece bizim bah- cede bir gerdanlık bulmuş. Bu gerdanlığı, Şehsüvar Bey, gürdü- #ünü iddia ediyor. Siz de onun bir mangır değerinde olmadığını söye lüyorsunuz. Bu muammanın iç. 'yüzünü lütfen bana da anlatır mı- Bınız?. Zira, pekâlâ biliyorsunuz ki, bu mesele İle şahsan ancak ben alâkadarım. Çünkü, kaybolan ger- danlık, bizimdir. Şekip mütemadiyen gülüyardu. Karanlıkta bir sigara yaki aet banın Kaybolar gerdanlık, sizindir. onu ararm sizin bakkınızdır. Fakat, teslimi, dersiniz ki, bu hâdiseden dost Tınız da müteessirdir. Uzaktll yyakından bu işle alâkadar ölüü zi neden tabil görmüyorsunu — Nezaketinize teşekkür ed rim amma, zihnime takılıp Ki bir istifhamı bir türlü çözemi rum, Vasfi Beyin bulduğu gefi danlığın sahte olduğunu nere biliyorsunuz?. — Tahmin ettim. Çünkü, Vi Bey © gerdanlığı Şehsüvar B gösterirken, ben uzaktan sey yordum,. Taşları © kadar don! ki... bayağı bir cam parçası B elektrik ışığı altında ancak bu dar sönük kalırdı. Sehsüvar birdenbire şacırdı”) — Demek ki, Vasfi Beyin b gösterdiği gerdanlığı siz de dünüz, öyle mi?, — Evet. Fakat, ben uzaktan düm, Sizin gibi yakından deği Şimdi işin şekli değişmişti. #öze, akan sular durmuştu. Olabilir ya. Keskin bir göz, âlâ bu tahmini, yapabilirdi. Maamafih, Neriman hai güphesi tamamile zail olmuş Kildi. Şekibin sözleri ve tav © kadar cali, o derece şüphe v! derıcı bir mana ifade ediyordu Sehsüvar bile: — Yahu, sen demin böyle di yordun? Şimdi neden lâfı del tirdin?, Demekten kendini alamadı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: