19 Temmuz 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

19 Temmuz 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HÂDiİSELER KARŞISINDA AMERİKAYA '.ZAŞINIYORLAR K B vutluk Kralı Zago ve Kralice jeraldin, bu seler de, Ame- | rikaya «öç edivorlarmış! Çünkü, | €n ziyade sahili selâmet, şimdilik prası kalmış! Okyanusları aşıp, nas:l gidecekler? Bu, bir mesele.. | İnşaallah rahat bir yolculuk ya- | parlar. Amerikaya taşınan taşınana... Artık, Amerikada nüfüs, tıpkı ab tın gibi, adiyen artıyor. A- merikalıların rahat — old Şüphe yok.. hur Ruzvelt, boyuna, yatı tiler yapmakta! Aliah, ağı gın, başka ne Bir habere göre, gazınolarda, içilmiyecek, onun şerbet içe- tedbiri olarak gü- zel. Hatırlarsınız, bundan birkaç yıl evvel de, bir çıkmış, tpkı kadın. çabucak ortadan kal Kahve yerine ayran, çay yerine dhlamur fena birşey le,âıl' Zaten ayranımız kabarmıyor mu?, hu da oldu mu, bu sıcak jünl değme keyfine!, NELERİ BOYUYORLAR? açık gözler var. 4, | allık, kaysılara düzgün, — LAvrupa Harbi ae ea aa Canavar düdüğü yerine Hemen bütün İngiliz gazetele- | zinde, okuyucularının n up - larma tahsis edilmiş sütunlar var- dır. Bu sütunlarda ciddi olduğu ka- dar acayip mütalcalara da tesadüf) edilir. elâ «Deyli Ekspres» de bir zat şunları yazıyor: *Kulak yırtıcı canavar düdük- İngiliz halkının manevi- erinde tesir vaptığına şüphe| lim. Düşman — tayyareleri yaklastığı zaman canavat düdük- leri verine yüksek haparlörlerle, balkın bildiği ve sevdiği iki şar- ka calınmalıdır. — Bunlardan biri «MiralayBogey'in marsı«, diğeri de) «Kara kurttan kim korkar?» şar- kısı olmalıdır.. Hesap meraklılarına Fransadaki Lil şehri Almanlar tarafından isgal edikdiği — &ırada, gehrin birçok yerinde yangınlar çıkmış, birçok binalar yanmış, kül| olmuştu. Bu meyanda bir tavuk giftliği de yanmış. Depolarında bu-| dluünan 40,000 düzüne yumurta da mahvolmuş. Bir istatistik meraklısı, bu 480 bin yumurta ile ne büyüklükte bir. gmlet yapılabileceğini, nekadar te- Telgraf'ın edebi romamı: 4 —e Zerean ae v mancamera GÖZYAŞLARI ETEM İZZET BENİCE # Nebile bana anlatmış! — Daha mektev çocuğu idim. © da mektebe gidiyordu. Sevi Beni canı, kalbi, benliği gibi se- viyordu, Aşkın alevi garçabuk bütün hüviyetimizi sarmı £ iz bu sevgipin delisiy men nikâklıyacaktı. Annem, ba- bam çok mutaassıptılar. Bana, göz açtırmak istemezlerdi. Ve.. çok na- u, çok ciddi, güvenilir bir kız tirdiklerine emindiler. Hal - buki, ben geceleri evde berkes uyuduktan sonra usulcacık çıkar, Baba ile buluşur, üç dört saat ge- zer ve yine usulcacık gelir, yata . iıma girerdim, Sonra.. Sonra onu gece yarısı eve, yatağıma bile almıya başlar mıştım, Halbuki e tam mektebini bitirdiği sene bin bahane ile, bin başka Ladınla evli. Ben i kimseye bir şey söyliyebildim, ne ey yapabildim. Mahke - meye mi gidecektim, anneme, ba- bama mı söyliyecektim.Ne yapa- bilecektim?. Ne desem, kime söy- lesem herkes beni ayıplıyacak, be- | yıp karadut diye sattılar mı, OLUYOR?, " manasını bilmediği için, koskoca H a ÇOCUKLARIN EĞLENCESİ Son Telgraf kavunlara pudra, karpuzlara ruj sürülsün! Beyaz dutları da boya» iz tamami | YAZIK Bürhan Cahit, evvelki gün bir yazısında emisivon kelimesini kul- | lanıyordu. Bizim Osman Cemal, böyle frenkçe kelime kullananla- ra karşı öyle hiddetleniyor ki... gazetenin ayni sahifesinin er küşesinde, Muhittin Bir- türkçemize yazıklır, diye rmuş, bu hallerden şikâyet t. Beyahu, bu lâkırd.. yı evvelâ, komşuna anlatsana!, Bana şu hâdiseyi — anlattıla: Bürhan det evvel, büyük şair mı dülhak Hâmitten bahsed: ranın Haylayflarında ve İranır Ba- gıbanlarında ilhamlarını topla - | maştı. Bağıban kelimesinin mana- 51 bahçıvan demek.. Bürhan Cahit bağızar, demek istiyecek.. Fakat, toplanttı. Yedikulede, Ihlamur nam semt- te, bilhaşsa pazar günleri, mahalle çocukları meydanı sularken, Ba- kırköyden dönen otobüsleri de su- luyorlarmış!. Şu sıcak günlerde, lâstik borunun pis suyile elbise - lerimizin ulanmasına tabil razı mayız. Bakırköyden, at yarış. ından dönen şık bayanların bi üstübaşı sırsıklam oluyoum: Yahu, bu çocuklara başka — bir eğlence tedarik edin de, bu işten vazgeçsinler! AHMET RAUF nin içinden | g 9 Rur sanayi mıntaeası İngiliz tayvareleri, son günlerde Almanların Rur havzasındaki bü- yük fabrikaları mütemadiyen tah- Tip etmektedir. Bunların içinde Alman sanayi” krallarından meşhur Hayrih Er - hard silâh fabrikaları vardır. Bu fabikalarda günde 20 ton demir işlenmekte ve azim miktarda top imal edilmektedir. Yüksek fırınları gece gündüz si- Ih imali için çalısan beynelmilel Burbah fabrikaları da bu mıntaka-| dadır. Bu fabrikaların yanında çi-| mento ve kömür — müstakkatı ile benzol çıkaran Halberzersutte fab-) ketinin on büvük —üksek fırını iş- lemektedir. Lüksenburg hududu civarındaki meshur çelikhanede harp gemileri ve tanklar icin zırh imali içcin gece| Ründüz beş bin amcle çalışmakta- dir. Hulâsa Rur. daha bunlardan bas- ka büvük fabrikalairle mühim bir sanayi mıntakasıdır. reyağı sarfolunacağını, ve bu mu-, azzam ömletle kaç kişinin karnı doyabileceğini soruyar. Onun içindir ki, işte şimdi böy- le kendi derdimin zehirini içime akıta akıta senelerimi yaşıyorum. Kanmamak varmıs amma.. Bir de- fa oldı unki daha acıklı. Onu da bir dinlemiştim. Babası; — Olmaz., Annesi; — Yapma, Demiş. Fakat, o yine Selâmiyi sevmiş, ona kanmış, nişanlanmış, 1 kalmışlar. Amma ün Selâmi bunu yüzüstü bı- rakmış, başka bir kızla sevişmiş. Ayrılık meydana vurunca da Nu- ru annesi, babası da koğmuşlar. Kız halasının evine sığınmış, fa- kat orada kalamamış, birken iki olmak için Darülâcezeye gönde - Tilmiş. İ Diyor — Selâmiye çok yalvardım, Anne olduğumu söyledim. Bana kıyma.. dedim. Fakat, aldırmadı bile. Bir omuz silkişle herşeyi; beni, çocu. B hepsini uDuttu. En son Fe- ride isminde bir kızı kendisine “metres aldı. Şimdi onunla oturu- yar, dt dndamdi” İ nÖ Hazin bir netice Esnaf cemiyetleri, fakir esnafı barındırma | işini ne vakıt başaracaklar ? Şehrimiz esnaf cemiyetlerinin a-| zalarına vadedip de bir türlü yap- mağa muvaffak olamadığı işlerden| birisini de yurt meselesi teskil et- mektedir. Nitekim sehrimizdeki fakir ve | bekâr esnaftan ekserisinin gece - sıcak bir yatak bulamayın fı- ırda, kahve, dükkân ve hatta araba, kayık içlerinde yattıkları bu cemivetlerin müşterek toplantı-| sında azaya tevzi edilen raporlarda €a yazılı olduğu halde aradan 8 - 9| ay geçmesine rağmen el'an bir ba- rımdırma veri acılamadığı tces k.b:mı- NERELERDE YATIYOR! Halbuki esnaf hastanesine mü- racaat eden hastaların verdikleri ikametgâh adreslerini — gösteren ve mezkür raporlandan aldığ aşağıdaki cetvel barındırma yer- lerine olan ihtiyacı '#bütün açık- liğı ile göstermektedir. " Hastaneye müracaat oden TIT muhtelif esnaftan ancak 421 i evde yattıklarını, M ü kahveli hamamlarda, 46 sı dükkânlarda, 37 si kayıkhane, & ü fabrikalarda, 4 ü motör ve ka- yıklarda, ö$ ü hanlarda, 10 « da Yurt ı:ılmu! eıer masraflı gö- vorsa metrük medreselerdi vekâlâ i: masrafla bural: taşralı esnafın geceleri hanıvım— lecekleri birer hale sokulmaları kündür. Ve yukarıdaki Okullara girme zat olduğundan gaze' leyli, meccani, v okullarının kayıt ve kıh.ıl Şart - larını okuyucularınıza her gün bildirerek genelerimize ve alle re- ı:lurhw kıu rorx_sııder mektebine 18 - 25 yaş arasındaki orta mektep me - zunu genc kız talebeleri sına başlanılmıstır. LA cani alan mektebin tahsil müddeti ! 3 yıldır. Dersler nazari ve ame - Kayıtlar 15 temmuzda bi tir. Kabul olunan altı a staj devresi geçireceklerdir. GAZİ TERBİYE ENSTİTÜSÜ Ankarada bulunan bu enstitü - nün türkçe - edebiyat, Tarih - coğ raf riyaziye, tabliye, resim - is, beden terbiyesi ve müzik şube- lerinin 1 mci sınıflarma talebe a- linmı 30 temmuz salı akşami na kadar devam olunacaktır. Lise meszunları bir imtihana — tabidir. İmtihan günleri her maarif mü- dürlüğünden öğrenilebilir. Ve.. benim için de artık herşey alışkarılık!. Asümanı da bir gün sıkıştır - mıştım. — Benlim maceramdan sana ne?. dedi. Fakat, söylettim: — Benim kadar çapkım kız az bulunur. Annem, babam, ağabey- lerim hâlâ: «Kızımız vars.. diye güveniyorlar.. Bana evlenmekten bahsediyorlar, gülüyorum. Kim çıksa, bir kulpunu buluyorum, at- latıyorum.. Eevlenmem, diyorum. Halbuki, ben haftada iki üç gece muhakkak evliyim. Anlatgyım: Liseye gidiyordum. Galiba sekizin imtiyanlarını veri- yorduk. Bir. Tibbiyeli, amma güzel bir tıbbiyeli yolumu bekli - yor, beni mektebe kadar götürü- yor, mekteplen eve kadar getiri- yordu. Her perşembe böyleydi. Belki, bir ay ona tek kelime söy- lemedim. Gidip gelirkon söylediği sözlerin hiçbirisen cevap verme - dim. Yine bir perşembeydi. Elim. h den çantam düştü. Çamurlandı. Hemen o yere eğildi. Çantayı a- dı. Cebinden mendil'ni çıkardı, temizledi. buyurunuz küçük ha- num, dedi, güldü. Ben de kendimi tutamadım, güldüm, mersi.. de- dim. İşte o günden sanra konuş- mıya başladlık ve o genç benim ilk aşkam oldu. Dehşetli sevişiyorduk. Doktor olur olmaz evlenecektik. Tam bir sene pazartesi ve per - şembe günleri meklebe gitme - dim, hep onunla gezdim. Bebekte gezdim, Maslakta gezdim, Hisarda | gezdim. Adada gezdim, Sularda gezdim, ve., bir gün gene Maslak. öi ÜÜÜ el n B vi Di eee e ae aa. » de 12 gi| balıkhanclerde, | ufak bir hizmette bulu- | Hikâyei filhal | Şehrin birçok yerlerinde, halkı boyuna aldat - | mak istediklerini, biz, yazarız da, | | alâkadarlar, inanmazlar, Dün bir | gazetede okudum. Belediyenin ik- | tısat müdürü olan zatı, Boğaziçin- | | de bir gazinoda, az kaldı, boğun- tuya geliriyorlarmış'. Tabil, o zat, bizim gibi halktan olmadığı makam sahibi bulunduğu için, der- | hal salâhiyetini istimal etmiş ve bu haddini bilmez gazinoyu üç üc gece müddetle seddeyle. miş!. Biz olsaydık, ne yapardık?. Di şünüyorum: Garsen gelecek, he- Sap pusulasını uzat Baka - caksınız, göreceksiniz ki, fazla yaz- mış.. Birşey söyliyeceksiniz. Gar- sonun sesi sizdem fazla çıkacak.. Meirdotel işe karışacak.. — Sizi haksız, garsonu haklı bulacak. Ni- hayet patron gelecek. Ne diyeceği | malüm. Polis cağırmak — istiyeceksiniz.. Meydan bırakmamak İstiyecekler. Asabileşeceksiniz, gayri ihtiyari biraz yüksek sesle kunuşmağa baş- | hyacaksınız, patron yanınıza gı lip sert tavır ve hitaplarla âdeta sizi tehdit edercesin: — Burası umumi yerdir, herke- sin huzur ve rahatını ihlâl ede mezsiniz. “Müessesemizii haysiyetini ve şerefini istihkar e- diyorsunuz, sizi zabıtaya teslim ederim, diyı Nihayet bir polis memuru gö - rünecek.. Sizi teskin ve teselliye ve hattâ, dışarı çıkıp biraz hava almağa davet edecek!. | — Sizin âsabınız, bütün bütün bo- zulmuştur. Eğlencesine de, gazino- suma da lânet edip, istedikleri pa. rayı verin çıkıp gideceksiniz. Bir istirahat ânınız, fitil fitil burnunuzdan gelmiştir, gittiğinize de, gideçeğinize de pişman ol - muşsunuzdur. Ertesi gün yazetelerde u bava- disi okuyorsunuz: / «Belediye iktısat müdürlüğü, ga- | yi miştir. Bundan böyle, halkımızın bu gibi yerlerde aldatılmasının kat'i olarak önüne geçilecektir.» ŞAT FEYZİ memuriyetler Kuleli askeri lisesine okur, ya- zar ve tercihan terzilik, kundu - racılık, berberlik, motörcülük, de- niz motörcülüğü, — marangozluk. hallaçlık, sıvacılık, duvarcılık, gar-| sonluk, ahçılık ve saire gibi azcok san'at islerinden anlıvan ve yaş - ları 40 dan fazla olmıyan hademe- ler aranmaktadır. 'Ücret liyakatlerine 35 liradır Talipler temmuz nihaye-| tine kadar Çenselköründeki mek- tep müdürlüğüne birer istida ile MUrac edebilirle-, Halıcoğlundaki topru okuluna ehliyetli bir elektrikci aranmak- tadır. Darphano ve ı":mz,n matbaasının | | fını haiz iki memur alınacal Talipler bu akşam saxi Vi dar Sultanahmette askeri müze yanındaki mezkür matbaa .nüdür- lüğüne müracaat etmelidirler. - — | ta idik. O biraz içmişti. .Sen herşeyinle benimsin değil mi?. dedi. Sakınacak ne vardı?. | Sevişiyord. Ri, biribirimizi seviy iki sene sonra evlenecektik. Evet seninim.. dedim. Ve.. işte o gün ka- | din oldum. Artık ondan saklı ve | kiymetli hiçbir şeyim voktu. Be- yoğlunda bir oda tutmuştuk. Mek- tepten kaçamak yapabildiğimiz za- man odamıza giderdik, Tahattık. Fukat, veni sene başında <artık mektebe gilmeni, istemiyorum. Seri çok kaskanıyorum, içim rahat edemiyor..> dedi, ben' mektebe de guz)dcnmedl Babam: Niç; istemiyorsun' istemiyorum işte, okuyamıyorum. Okuyup ta ne yapacağım. Ben ki. zım. Yarın bir kocaya varacak da. ğil miyim?» diye ayak diretmeğe başladım. Annem de:; Üyle.. dedi. Fakat, ondan sanra da evden pek çıkamamıya başladım. Yalnız s0- kağa göndermiyorlardı. Çıldıra - cak gibi oluyor, haftada bir iki de- fa olsun onu görmek istiyordum. İmkân yoktu. Nıhayet perşembe günleri evin kapısı özünden geç- miye başladı. Yatak odam soka - deydi. Perşembe ge- leri ve mektepten çıkab:kdikçe es. | de bütün lâmbalar sönüp herkes | uykuya daklığı zamanlar — gelir, penceremin altında hafif hafif 1s. hk çalar, beni Uyandırırdı. Pen- cereyi açar bir iki kelime ya ko- nuşabilir, ya konuşamazdım. Dü- şünürdüm, evi bırakayılı kaça - yım! Arama, o daha mektepteydi. (Devamı var) muayanesı Ayın 1 inci günü her zino ve eğlence Semtte kontrollara baş- lanması için kaymakam- lara emir - verildi Belodiye reisliği tarafından bu sabah kaymakamlıklara yapılan bir teblizatla beledive kanununun 15 inci maddesinin 8 inci fıkrası bükümlerine dahil ve sehir hu - dutları içinde çalısan mürebbiye, sütnine, hizmetçi, uşak, kapıcı, ça- maşırcı, ahçı, şoför, kayıkcı, san- dalcı, arabacı ve emsali işçiler için 81 temmuz akşamına kadar yeni cüzdan verilmesine devam olunu- ı tebli ıwl mucibince 1 ağustas zAbıhımln itibaren kaymakam - lıklar her semtte koantrollara baş- hyacaklar ve eski cüzdanlarını de- Biştirmemiş olanları derhal işten menedeceklerdir,. Bunları eski cüzdanla çalıştıran €ev ve apartıman sahinleri ile mü- essese sahipleri hakkında da öcza | verilecektir. ü c0 Kınalıadada yeni skele Denizyolları idarest Kınalında iskelesini tahkim ve tamirz yeni olr şekle sokmağı karari mıştir. Bu işe 2700 lira sarfoluna- €ak ve önümüzdeki ayın 10 unda başlanı! tır. Defterdarlık memur alıyor Şehrimiz defterdarlığı lise ve orta mektep mezunları arasından imtihan aç- mı:ur Bu imtihan ağuslosun 2 inci| cuma günü saat 14 de Üniversite hukuk fakültesi 1 inci sınıf ders - kadar defterdarlık sicil kal vesikalarile müracaat edeceklerdi. Mektepten mezun olun da tahsile İaşaallah olur Garino ve lokantaların sınıflara ayrılmasına ve her sınıf müesse- nin fiat listesine ait olan bele- diye karar suretini gazelelerde v- kudak, Listenin heycli umumiyesi | fena değil.. Ufaktefek hatal n sarfınazar.. yine mutlaka bir ku- sur aramak İâzım gelirse, geç ya- Pılan bir iş, denebil Şimdi, bizim asıl merak ettiği- miz nokta, bu listenin harfi har- fına tatbik edilip edilemiyeceği « | dir. Gönlül aızu eder ki, kayma - kamlar ve belediye zabıtası bu meselede lüzüumu kadar titiz ve fikri takip sahibi olsunlar, Bakalım, nasıl olacak?, BÜRHAN CEVAT Avrupa Harbinin Yeni Meseleleri (,,ın harbi, kamyon harbi... yeniden değişiklikler oldu. Son zamanlarda japon bü: Glniz orada bir fevkalidelik ol - duğunu göstermekten geri kalmı- yyor. Sonra Uzak Şark meselesi ye- ni bir safhaya giriyor. Çin - ja. pon harbinin arlık nihayete er - mesi için İngiltere tarafından el- den gelen faaliyet esirgenmiye - cek görünüyordu. Hep Avrupa harbine bağlı meseleler. Avrupa — kıt'asında — Fransanin mağlüp olması üzerine japonlar | Hindiçinide harekote geçti. Ame- | rikalılar diğer kıt'alarda olup bi- ten şeyler karşısında müessir bir fanliyette bulunmuyorlar. Şu hal- de İngiltere de artık japonya ile ihtilâfı uzatmakta bir fayda gür- müyor; dendi. Çin - japen harbi üç senedir de- vam etmektedir. Bu harp japon- lar için büyük masraflara, insanca çok zayiata sebep oldu. Çin milli | hükümeti de çekile çekile hariçle münakale yollarını japonlara ter. kederek nibayet yalnız şu üç yel- dan silâh tedarik etmek mecburi- yetinde kaldı: Hindiçinideki Dongdang, Hindi- ma ve bir de Sovyet Rusya yolları. diçini yolları artık japonların elindedir. Meşhur Borma yolu ise 700 küsur mil uzunluğunda ve dağ- lık araziden dolaşarak geçmekte, buradan münakalât çok masraflı olmaktadır. Kazalar eksik değil- Dağlardan yuvarlanan silâh ve cephane yüklü kamyonlar da az değildir. Buradan Çin milli bükümetine yapılan sevkiyat es. nasında her gün vasati olarak 2 ! | e 'ükna'erinde arüam ışsa da bu. vE MAHKEMELER Aldatılan nışanlı Türkân isminde bir kızla nişan- hi arasında cereyan eden bir döv- me hâdisesinin muhakemesine us- Vve 2 inci cezada bukılmıştır. Hâdise şudur: Sultanahmet civarında oturan ve 19 vasında “üzelce bir kız olan Türkân kışın bir sinemada Raşit isminde bir manifatura satıcısı ile tanısmış ve bu tanısma biraz sonra sevismeye müncer olmustur. İki-- me asklarını mesru bir izdir vaçla bağlamağı kararlaştırmış - lar ve nikâh için de yaz mevsimini) münasip görmüşlerdir. Bu karar- la geçen aya kadar icabeden ha - zırlıklar da tarmamlanmış, iş nikâh znerasimine kalmıştır. Fakat son zamanlarda beklenmiyen bir hâ- dise nikâhı geri bıraktırmış, Raşit buri bir işi için Anadoluya miştir. İşte bunun üzerine de v nız kalan Türkân Rahmi isminde bir gehçle tanisıp Raşidin 1p süpheye düşen Raşit bir n alarak İstanbula gelmiş lamamıştır. Aldatılan genç ak: ma kadar evin civarında dolas Reç vakit de Türkünın Rahmi ile | geldiğini görünce birşey söy - lemeden yanlarına yaklasın ev velâ Türkânı sonra da Rahmiyi vurmuştur. Muhakeme, şahit ceb-| bi için başka bir güne bırakılmış- tır. Beyoğlu camilerinde münhal — vazifeler * Evkaf müdürlüğü Bevoğlu mın- takası camilerindeki münhallere bazı müezzin ve kayyumlar almak için veni bir müsabaka açmıstır. Çırağanda küçük Mecidiye ca - mline 450 kuruş asli maaşla 2 inci müezzin ve kayyum, Beşiktaşlta Senlikdede camiine 300 kuruş asli vazifeli müezzin ve kayyum alı - nacaktır. İmtihan ağustosun $ inci pazartesi günü yapılacaktır. Ta - Holer Beyoğlu vakıflar müdürlüğü mebani kâalemine simdiden müra- caat edebileceklerdir. e RDeİş Yalovanın haritası Sahir ve kasabalarımızın hep - sinin haritaları pevderpey çıka - rılmaktadır. Bu meyanda Yab - vanın da haritasının — cıkarılmamı | kararlaştırılmıştır. Faaliyete ay başında başlamlacaktır. Açık muhabere Eskişehir H. Ç. isimli karilmize: İmtihan yalnız memurluklar i. çindir. Diğerleri için imtihan tur. Askerlikle alâkası olmuyanlar ber gün sast 10 - 16 arasımda Üs. küdardaki merkeze müracaat &- dip — kaydolunabilirler. İmtihan ayın 25 indedir ve Mmemurluklar için lise tahsili icap etmektedir. san telef olmakta imiş. Çungkinz- deki milli hükümet İçin — vesaiti makliye en büyük bir mesele ol- muştur, Öyle ki kamyon meselori silâh ve mühimmat temin edebil- mek işidir. Amerikadan üç müte- hassıs getirilerek calıştırılmakta olması da milli hükümetce buna verilen ehemmiyeti güsteriyor. Otomobil ve kamyon olarak mih- Hi hükümetin elindeki vesaitin 14 bin olduğu söyleniyor. Fakat bun. ların ancak $ 40 miktarı işletil- mekte, diğer kısını tamire çekil - mektedir. İşte müte - hassıslar bu işlerle meşgal imiş. Milli hükümet mukavemet et- | mektedir. Amerikalılar bunu gö- | rerek japonlara karşı daha dayanı. labileceğini, onun için Çin ile ja- ponya arasında sulh akdi için İn- gilterenin faaliyete geçmesi yerin- de olmadığını düşünüyorlar. Geçen sene tam bu ayda İngiltere | ile japonya arasında kimbilir ka- | çıncı defa müzakerelere girişil . miş, fakat Uzak Şark işlerinin a) ni zamanda Fransayı ve Amerika- alardaki ihtilâflara karışmaktan ziyade kendi kenı mayı tercih ediyarlar. O halde İn- giltere de Uzak Şarkta kaç sene- dir süren bir ihtilâfı yalnız başına devam ettirmeğe Jüzum gör yör demektir. Bundan ö :ıııkndıılııııkvnlmzhım— SN DA Fransa'nın iztırabı Yazan: AHMET ŞÜKRÜ ESMER Fransanın teslimine âmil olan sebebin, askeri hezimetlen ziyade siyasi düşünceye dayandığı gün geçtikçe iyi anlaşılıyor. Gerçi Fransa ağır bir hezimete uğramıştır. Fakat yalnız bu aske- ri hezimet Fransanın - teslimine #ebop teşkil edemiadi. Praüsü yal mız Avrupa kıt'asına münhasır bir memleket değildir. Avrupa kat'ae şanın dışında altmış milyon nüfus- lu geniş bir imparatorluğu vardır ve bu imparatorluğun ehemmi yetli bir parçası olan Cezayir, ö- tedenberi, Fransızların nazarında bir müstemleke olmaktan ziyade Fransız topraklarının Afrika kıt- ası içine doğru uzanışıdır. Bina- enaleyh Fransa hezimetten sonra da pekâlâ Afrikaya çekilip oradan Tagilterenin bugünkü vaziyotin- den daha emin ve daha rahat ola- cakt.. Fransanın teslimi. sağ cenah zümrelerinin bir. komplosu neti. cesi olduğundan şi'phe ediliyordu. Almanyanın ve bilhassa İtalyanın ötedenberi bu zümrelerle temas ha linde bulundukları malâmdur. Büyük ölçüde bunların nüfuz ve telkini ile Daladye hükümeti Mü nihte Almanya ve İtalya ile an . laşmıya çalışmıştı. Fakat Münihte anlaşırken, Başvekil Daladye ile hariciye vekili Bonnet arasında ihtilâf mevcut olduğu şimdi gö- rülmektedir. Bonnet, şarkta Al- manyaya serbesti verilmesine razı olmuş. Duladyo ise, Münihte yapı- lan konsesyon ile Almanyanın tat. min edileceğini zannetmiş. Almanya, Daladyenin zan ve tahmin ettiği yübi, Münihteki kon- sesiyon ile iktifa etmeyip de Fran- sayı ve İngiltereyi yeni talepler karşısında bırakınca, Daladye hid- detlenip Fransız harici politika - sının direksiyonanu eline almıştır. İngiltere ile sıkı bir tesanüde da- yanan bu politika malüm olduğu üzere harbe müncer oldu. Fransa harbe çok kötü şarilar altında gir- mişti. Bir taraftan sağlar, faşist dnlıllnle yapılan bu mücadeleyi gözle görmediler. Bu mücadele mıdı- Fransada komimizmin do. Kacağından korktular. Almanya ve İtalya ile temaslarını muhafaza ettiler. Diğer taraftan bu arada | Moskova - Berlin ile anlaşlığından Frunsız komünistleri de harbi tas- vip etmedi. Binaenaleyh iki dina- mik cenah olan sağ ve sol gücen- dirilmiş bir vaziyette idi ki, Fran- sa 1939 muharebesine girişti. Sağdan ve soldan gelen bu taz- tik karşısındadır ki Fransa yıkıl. di ve yıkılırken İtalya elini uzattı. Şimdi anlaşılıyor ki İtalyanın han be girmesi Fransıx sağlarile ter- tip edilen bir komplonun sahne - derinden biri imiş. Mukavemete devam etmek istiyenlerin azmini kırarak Fransayı teslini almıya le- bur etmek içinmiş, İtalyanın har- be girdikten sonra Fransaya karşı harekete geçmemesi de bunu te- yit etmektedir. Belki de mütareke. nin imzasından evvel “Almanya Fransaya bazı vâltlerde de bu - lunmuştur. Fakat Almanya ve İ- talya şüphesiz berşeyden ziyade bir şart özerinde ısrar etmişler - dir: Fransanın faşist olmasında, Cünkü faşist olmak, gerek dahili rejim bakımından ve gerek harici politika bakımından şümullü bir mana ifade eder. Fransa faşistliği | kabul etmekle, bu hareketin man- tıki neticesi olan her vaziyeti de kabul etmiş oluyo: Birimizin Derdi HepimizinDerdi Hastaya dayak atan doklor ! Halit Çevik yazıyor: «Çocuğumun — boğazındaki bademciklerin alınması için güreba hastanesine götürdük. Cocuk muayene edildi. Ba - demelğin biri alındı. Diğeri a- hnirken, çocuk iztıraba daya- namıvarak biraz çığlık ettiği için, ameliyatı yapan doktor- lar cocuğu döldüler ve yüzüs- tü bırakıp gittiler. Kendilerinden — dertlerine derman arayan hastalara ve bahusus öon yaşında bir gocu- #a bu şekilde muamele edil - nerede #örülmüstür? Bı hâdiseyi alâkadar makamla - rın nazarı dukıluıe kayma -

Bu sayıdan diğer sayfalar: