23 Eylül 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

23 Eylül 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ea Ka 2—SON TILGIA!—”MM HADISELER KA_RŞISINDA Sort Telgraf. BIRİSTAL ZABELÂLAR Dükkânların, mağazaların üze- Tindeki kırmızı bovalı tahta tabe- lalar, bir kararla”bundan sonra kı- L olacakmış. Kıristal zariftir, r. Nişantasında, yeni yımıın k bahçesine inen merdivenler de mermer olacakmış.. İstanbul, kıristaller, mermerler içinde, pırıl parıl yanan göğ'ka - maştırıcı bir hal alıyor. İnsan öm- reniyor. Artık, İstanbul o halde ki bal dök, yala... Fakat, bu kıristal tabelâları dük- | kân sahiplerine hediye mi ede - cekler, voksa, yaptırmak için her- kesi mecbur mu luu:ıklı.r" Asıl mesele HAYVANLARIN AZGINLI Hayvanata bir azgınlık sadır ol- du; Bir manda ihtiyar bir adamı, bir at bir çocuğu, bir eşek de yine bir çocuğu yaralamışlar.. Haydi, eşek eşektir, bilmez, aklı ermez, diyelim?. Fakat, şu manda Üe ata ne buyurulur?. At, kibarlığile, manda, ağır başlılığı ile maruf iki hayvan değil midir?, BEN HATA EİMİŞ İM Ben, hata etmişim. Meğer, Urfa yağı 160 kuruşa değil, 170, 180 ku- Tuşa çıkmış. Bizim Son Telgrafın j veznedarı Bay Cevdetin İstanbul AVRUPA HARBİNİN YENİ MESELELERİ Orta Avrupadan Uzakşarka kadar Yazan: ALİ KEMAL SUNMAN Geçen harpten sonra galiplerle Romanya; silvanyanın artık Macaristana ia- de edildiği görülüyor. Onun için bu hale bakarak bi- raz mülâhaza yürütmek müm - kündür: İngilizler ameli yollar - dan yürümeyi sever oldukları ci- hetle o muahedeleri muhafaza et- mek, bunlara alâkadarları riayet ettirmek çareleri yavaş yavaş el den gidince tadil ettirmek sure - tile sığlhır korumak imkânlarını düşünmemiş değillerdir. Bu harp çıkıncıya kadar İngilterede gö - rülmüş olan bir cereyan vardı. Bunu takip edenler Almanyayı memnun ederek sulhu korumak kabil olacak düşüncesile muahe- deleri tadil etmeyi muvafık bu - dlanlardı. Artık erla Avrupanın küçük milletleri ne olursa olsun, evvelâ Almanyaya eski müstem- lekeleri verilmeli, sonra orta Avçrupada Almanya serbest bırâ> kılmalı diyenlere karşı İngiliz si- yaseti daha geniş düşündü: Framsayı kat'iyyen feda etme - mek, küçük milletlerin bukukunu korumak.. — Çıkacaksın!. | Denilince ödüm yüreğim kopu- | yordu. Hastaneden çıkıp nereye sidecek, ne yapacaklım?. Tekrar İstavrinin mevhanesine mi?. İstavri kapıdan içeriye bile almazdı. Sonra: Rakı paraları?, Deyince ne yaparım? Bende me- Nereden alacağım, nerede ça- hsacağım, nereden kazanacağım?. Ltavriye: — Para M.— Desem mi — Paran yvlmı dı ne diye içtin? I ı | GÖZYAŞLARI ETEM İZZET BENİCE Balıkpazarından son aldığı yağın fiatı budur. Bay Cevdet dahi, ar- tık, yağ fiatının yüksek olmasın- dan şikâyotçi. Veznedar gibi, sa- bahtan akşama kadar para içinde olan bir insan da pahalılıktan şi- kâyet eder, ihtikâr var, derse, bi- zim gibi biçareler ne demez?, KESEYE DOKUNUYOR Sular idaresi, Avrupadan bin adet su saati getirtmiş.. Malüm ya, » birçok kimseler saatsizlikten dola- | yı su alamıyor, yahut, birçok eski #boneler, saatsiz ve götürü hesap görüyor ,yahut, birçok aboneler, saatle kanaat ediyor. Elektrik, havagazi, su aboneleri için saat mühim mesele... Haydi, şehirdeki umumi saatlerin bozuk olmasına alışlık. Fakat, öleki sa- atler keseye dokunuyor. KAHVE uş!. Geçenlerde, mühim miktarda kahve gekli. Ar- tık, kahve yok, kahve pahalı, na- karatı paydos.. Mahalle bakkalları bu kahve ikramı karşısında, Al- Jah vere de mahçup olsalar ve bu kahvenin hatırı için, diğer madde- lerin fiatlarından da bir miktar tenzilât yapsalar... » Bir fincan kahvenin kırk yıl ha- tırı yok mu?, AHMET RAUF kat keyfiyetin bu kadar basit ol- madığı çok geçmeden anlaşılmış, esasen bir kere Avrupaya hâkim olan kuvvetli bir Almanyanın na- sıl olup da yalnız Avrupa kıt'a - sındaki hüküm ve nüfuzu ile ka- mnaat edeceği çok söz gölürür bir mesele haline girmiştir. Alman- Z İtalya ve japonya arasındaki 937 anlaşmasının hudutları Herikere gidebilsii ahat İngi- dar maksadı su olduğu saklanmıyordu. Uzak şarkta japonlara karşı Al- manyanın yardımı lâzım; diyor- lardı. Çünkü Cindeki menafii öyle olur olmaz derecede ihmal edilir gibi değildi. O halde meseleyi bu kadar basit görenler için Almanya ile anlaşarak japon- yanın Üstüne yürümek kalıyordu. Fakat İngiliz efkârı umumiyesi | tehlikeyi daha başka cihette gör- dü. Almanya ile anlaşmak müm- kün olmıyacağı neticesine varıla- rak uzak şarkın mukadderatı için japonlarla doğrudan doğruya gö- rüşmek lâzım geleceğini düşü - menlerin dediği daha doğru gö - rüldü. Bir keyfiyot var: japonlar Cindeki istilâ emellerinden vaz- gereceğe benzemiyorlar. japonları alıkoymak icin müracaat edilecek carenin herhalde Almanların yar- dımını istemek olmıyacağı kanaa- tindekilerin moktai nazarı galip | gelince İngiltererin buğün giriş- | miş olduğu harbi başarmak için | #ünden güne kuvvet, azim — ve sebat ile uğraşırken uzak şarkta uysal bir vaziyet alması en ameli bir hal sayılmaktadır. Uysal ol - mak ancak küvvetli ol: hesa- bına bir siyaset olabilir. tak- dirde uysallığın manası başkadır. | Fakat İngiliz imparatorluğu gir- diği bu mücadeleden gemisini kur- tararak cıkacağına emin bulunu- * Sehrimizde ilk tahsil çağın- daki çocuklarını leyli olarak okut- mak istiyenler için Beşiktaşta Yıl- " dızdaki 1 inci, Küğıthanede 2 inci we Küçükyalıda 3 üncü yatılı ilk okullarla çocukları kurtarma yur- duna paralı talebe alınması ka - rarlaştırılmıştır. Aylık ücrel 13 lüradır. Der, üstelik iki külhanbeyine de beni adamakıllı döğdürür!, Hastanede ne yersem onunla so- kağa çıkacağım. Boşalan mide yi- *ne ekmek ister, Sonra nerede ya- facağım, nerede oturacağım, ne- rede içeceğim?. Birazıcık olsgun tanıdığım bütün meyhanelere, lokantalara ahçılara hepsine borçluyuzm. Tarlabaşında zemin katına tıkıldığım Katinanın evine de dönmenin imkânı yok!. Dürder Hradan iki buçuk aylık bi- rikti. Madam bir haftadır kapıyı açmıyor. — Parayı getir.. Odana gir!. Diyor, Zaten son iki geceyi İs- tavrigin meyhanesinde, meyhane kapandıktan sonra da Taksim bul- / varandakı tahta sıraların üzerinde çok | k |Menba sularında sıhhi | dedive yakında bunların hepsini Bağaj teşkilâtı Yolcular vapurlardan eşya çıkarma ve hamal derdinden kurtarılacaklar Yolcu vapurlarında bağaj teş- kilâtı yapılması için tetkiklere ge- çilmiştir. Bu teşkilâtın esası şudur: Her vapurda bir bağaj memuru bulunacak ve yolcular eşyalarını bir numara mukabilinde bu me - Mmurlara verecektir. Vapur bağaj memuru da yolcuların eşyalarını | bağaj merkezine ve yahut evleri- ne kadar götüreceklerdir. Bu su- retle hamallar yolculardan hiç para almıyacaklar, yalnız memur- lar belediyenin tayin ettiği hamal ücretini makbuz mukabilinde ala- caklardır. a Böylece hem hamalların yölcüs lardan fazla para almaları önler- miş olacak ve hem de volcular vapurdan eşya çıkarma dert ve mııikıılluıdın kurtarılmış ola - | caklardır. Trakya haberleri Edirneden bildirildiğine göre | belediye tarafından | yıl evvel in- | gasıma başlanılan mezbaha buz fabrikasile soğuk hava deposunun bina kısmı bitmek Üüzeredir. Ma- kine aksamının getirilmesi için de beledivece teşebbüslere gecilmiş- Diğer taraftan yeni göcmen ev- lerinin ve bu meyanda Kırklareli civarındakilerin kış bastırır ha - valar soğumadan ikmal edilmeleri icin alâkadarlara emir verilmistir. İstanbul - Silivri - Lüleburgaz ve Corlu - Edirne otobüslerine faz- Ja yolcu, alındığı ve Edirne istas- yonile şehir arasında arabacıların ihtikâr yantıkları hakkında şikâ- yetlerde bulunulmus, — tahkikata gecilmiştir. Ş Gündüzleri radyo dirleyemiyenler! | Memleketimizin bazı sehir ve kasabalarında elektrikler — yalnız aeceleri yanmakta ve gündüzleri umumi şehir cerevanı kesilmek - tedir. Bu vaziyetin mezkür yerler halkını sündüzleri elektrikten is- | Tlmde skteklan Tağire sehlslekiE | de radyolarını kullanamayıp din- | lemekten mahitlm bıraktığı görü- | lerek tetkiklere reçilmiştir. ierasr eai tesisat kontrolü Şehrimiz — civarındaki tekmil merrba sularında peyderpey sıhhi) tesisat vücude getirilmektedir. Be- kontrol edecek ve veni talimatna- mede gösterilen tesisat yapılmamış, olan suların membalarını kapata- caktır. Diğer taraftan Taşdeleh Süyu memrbar yolundaki istinat duvar- ları da Kadıköy evkaf enüdürlü - | —ünce yaptırılacaktır. Bir an evvel ., Adliye sarayının nerede yapı- Tacağı meselesi yine ortaya çıktı. Fakat, adliye sarayı hâlâ ortaya çıkmadı. İstanbul, sür'atle bir u- mumi hapishaneye muhtactır. Bu- gün tevkifhane izdiham arzeden bir ıuıy.uedıı- Bu şekilde, disip- lin temin etmek güctür. Her nerede yapılacaksa adliye sarayını, umumi hapishaneyi bir 'an evvel inşa ettirmek, İstanbulun li işleri bakımından çok lüzum- BÜRHAN CEVAT geçimmistim. Hastanede vücudüm tekrar yatak yüzü görünce — her tarafım gevşeyiverdi, ağrılar, sızı- lar hışlıdı. Dcmck artık rahatlık da yaramıy Cıldırmık h.cıı bile değil. İnsanın adı: — Berseri... Ayyaş!, ea bakışlar da değişiyor. Kimsenin aldırış ettiği yok! Ben de ağımmı açın kimseye bir şey sövlemiyorum. Serseriliği kabul - Jendim. Kim ne derse: — Doğrusu odur.. Divorum. Bütün teşebbüslerim, temaruzlarım ancak: İki gün daha yatsın!. Dedirtti. O kadar, zaten günün biri gitti. Bir gün dahâ yatıp çıka- cağım!. — Simdiden hiç bir şey bilmiyorum. Sokağın ortasında eli- mi kolumu sallıya, sallıya yepyeni bir tarihin icine gireceğim, Ba - ikalım ne olacak?, Ya tam bir serseri, bir katil, bir hırsız, bir şerir!. Yahutta bir ba- dak, bir aptal, âciz, mazlum. ağzı yok, itilen kakılan bir kendi ba- | sına kakmıs!. | burada güzel bir misal veriyor: | Açık iş ve memuriyetler Çocukca iddia Osmanlı imparatorluğunun yük- selme devrinde, birçok hıyuk in- sanlar arasında, iyi yetişmiş bir de mimarımız var: Koca Sinan... Umumi kültür. ve medeniyette, zamanının mühim bi: & (b)ıınıııl Türk cemiyeti, gayet ta- l tiştirebilecekti ve nitekim, yetiş- tirmiştir de... Dostumuz Selâmi İzzet Sedese bir türlü anlatamadığımız umumi kültür ve medeniyette kül bahsi, Ordusu Viyana kapılarına da - yanan bir cemiyet, mimaride ga- yot tabii olarak Sinanı yetiştin edebiyatta Baki çıkar ilâh... Bütün bunlar, birbirlerine bağlı olan iç- timai hâdiseler... Simdi, bazı Bulgar gazeteleri, "rk dwll Bulgar olduğunu iddia ediyorlar. Sinanın, Kayseri köylerinden birinde doğmuş, anasıl Türk oldu- isbata lüzum dahi yok. Çün- ceresi, hayatı, eserleri bu büyük adamın Türk olduğunu o kadar sarih ve canlı olarak anlatır ki, söz götürmez. Sinenın Bulgar olduğunu iddia edecek kadar ileri giden Bulg refiklerimiz, yalnız, bir hakikati tahrif etmekle iktifa e men, Türk cemiyetinin böyle bir sahsiyet yetiştiremiyeceğini —de ifade etmiş oluyorlar ki, asıl yanıl- dıkları nokta budur, Bir Barbares cıkıyor, Akdenizi Türk sölü haline sokuyor, Eğer, Bulgar dostlarımız, ayni arıyan Avrupa denizel- lerini düşünecek olursa, Sinanın asla, Türk cemiyetinden gayri bir vasattan — çıkamıyacağını — kabul ederler. REŞAT FEYZİ Şehrimiz üniversiltesi fen fa - kültesinin 18 lira maaş aslili kim- şahane lâboratuar memurluğu snünhal bulunmaktadır. Memurin kanunundaki şeralti haiz talipler mezkür fakülte idaresine müra- caat etmelidirler. Küçük Yozgat ve Kırıkkalede çalıştrılmak üzere askeri fabri - kalar unum MüÜdüflüğü 2 eczacı aramaktadır. Ayrıca Midyat bele- diyesinin de 30 lira maaşlı &cza - cılığı münhal bulunmaktadır. İzmir civarında - Çamaltındaki | tuzlalarda 3 ay çalıştırılacak ame-, leler aranmaktadır, Mezkür tuz- lalar müdürlüğüne müracaat olum-| malıdır. | İş Bankasına lâakal orla mek- tep mezunu olanlardan imtihanla 12 adet memuür alınacaktır. Şehri- aniz kadrosu dolduğu için bunlar taşra şubelerinde calıştırılacak - | lardır, 18 - 80 yaş arasında bulun- | maları icabeden talihler 5 teşrini-! evvt-l curmnartesi üne kadar Adana, Bursa, Diyarbakır, Erzu- Tum, Gaziantep, Konya, amsun vel &vu subelerinden herhangi biri- ne müracaat edebileceklerdir. İm- tihan da 7 teşrinievvel pazartesi günü mezkür şubelerde icra olu- nacaktır. Bu imtihanda muvaffak olan - | lar tecrübe için 15 gün meccanen ealıştırılacaklardır. Bu müddetin hitamında muvaffak olanlar he - men kadroya alınarak maaşa ge- çirileceklerdir. İmtihanda 12 kişi- den başka muvaffak olanlar bu - lunursa bunlar ilk acılacak mün- hallere sıra ile tayin olunacaklar. Hâkim burada zabıt — kâtibini susturdu. Ruhiden sordu: — İşaret edilen parça değil mi? Ruhi: — Evet reis bey buydu. Biraz | daha kaldı! | Dedim. Hâkim: — Bu kadarı kâfi. | Cevabını verdi ve zabıt kâtibi- ne emretti: | — Sondan işaret edilen kısmı okuyunuz.. Maznun hemen lâfa karıştı: — Arada gecen bes senvi tama men atlıyor muyuz reis bey?. Reis çok kestirme ve sert cevap verdi: İ — Eveti. Ve.. katil tevekkile başını önüne| eğdi, bekledi!. BANA HER YER TEKNE Zabıt kâtibi yine okumağa baş- Tamıştı: buydu Hususi okullar Şehrimizde ve diğer yerlerdeki bu kabil mekteplere giriş şekilleri değiştirildi Şehrimizde ve diğer şehirler - deki hususi mekteplere girmek is- tiyenler — hakkında dün Maarif Voküâletinden maarif müdürlü - #üne yeni bir emir gönderilmiş - tir. Bu emir şudur: «Şehadetname veyahut da taş- dükname ile hususi — mekteplere müracaat eden talebeler ellerin - deki bu evrakın gösterdiği derece-| lere #öre hususi mekteplere im- tihansız kabul olunacaklardır. Sehadetname veyahut tasdik - name göstermiyenler iseşgirmek istedikleri sınıflardan evvelki sı- | nıfların derslerinden imtihan ver- mek şartile kabul Olunurlar. Bu | imtihanlar; ders yılınır, 3 de biri geçtikten sonra yapılamaz. İmti- han müddeti geçtikten sonra hu- susi mekteplere yalnız «naklen» talebe kabul olunur, Tasdikname veya şehadelna - mesiz talebelerin mevzuubahs im- tihanlarının da; maarif müdür - Tüklerinin havalelerile resmi bir mektepte tahriri olarak yapılma- &t şart konulmuştur. Demir parmaklık üze- rinde istirahat olur mu? Beyazıt meydanının bir kültür sahası bulunmasına rağınen bu - radaki havuzun etrafında topla- nan halkın sırasızlıklan — demir parmaklıklar üzerlerine oturduk- ları ve bu suretle çirkin bir man- zara hasıl olduğu görükmüslür. Cumhuriyet Halk pattisi Be- yazıt semt ocağı; hem bu cirkinliği| izale etmek ve hem de biraz hava almağa çıkan halka istirahat im- kânını vermek üzere buraya kâfi miktarda sıralar konmasını bele- diyeden . istemiştir. Belediye reisliğinin vatandaş - ların istirahatini ve meydanın Rgü-| zelliğini nazarı dikkate alarak bul makul ve yerinde talebi is'af edip halki demir parmaklıklar üzerine oturmak meoburiyetinden kurtş - racajğı ümit olunmaktadır. UÇÜK HABERLER *# Roma büyük elçimiz Hüseyin Ragıp dün Romadan — şehrimize gelmiştir. » Bua yıl Hatayda pirinç boldur ve Hataylılara 4 milyon — Türk Hlrasına yakın para getireceği an- laşlınakladır. | * Sehrimizdeki tarihi evrakın | tn tasnifi için çalışan arşiv heyeti â- zaları 45 e çıkarılmıştır. Bunların tam tasnifi için 90 yıl lâzım gol- diği de anlaşılmıştır. * Cumhuriyet — bayramında Harbiyedeki Sipahiocağında sa - nayi birliği tarafından bir yerli mallar sergisi açılması düşünül - mektedir. * Sirketihayriyenin 58 numa- ralı vapurunun evvelki gece saat 22 de Arnavutköyünde dümen zin- ciri kopmuştur. — Yolcular telüşa düşmüşlerse de 66 numaralı va - | vur imdatlarına yetişip yedeğe ab mış ve hepsi Arnavutköyüne çı - karılmışlardır. * Türk - Rumen ticaret anlaş- masının bugün şehrimizde imzası beklenmektedir. we Türkkuşu paraşütçüleri dün Garziantepde muvaffakiyetli gös - teriler yapmışlardır. * Sel Ehlisalip Balkanlara inecekti m hu saydığım vukuat halk üzerine delişetli tesir. yapıyordu. Holk arasında dedikodu başlamıştı. Türk imparatorluğu — hudutlar? düşmanlar elinde baziçe olmuştu. İraniler hududu aşıyor, etrafı ta- lan ediyordu. donanması aları, Çanakkale bo- Anadolu iazına kadar ateşleri altına almış- lardı. Macarlar, Avusturyalılar, Al - manlar Balkanlara inmişlerdi. Ko- ca Balkan dağlarını aşıp Edirne üzerine yürümek üzere bulunu - POLİS vi MAHKLMELER Otlar arasında bir ceset ve kırılan araba Çatalcanın Çukurbostan çiftliği civarında vukua gelen kanlı bir ginayetin muhakemesine evvelki ezada başlanılınıştır. Hâ- 30 uncu günü ak - şamı mezkür siftlikte çalışanlar üç silâh sesi duymuşlar ve biraz sonra da derinden bir istimdat se- si işitmişlerdir. Bunu takiben yamaçtaki yolun üzerinden ekin yüklü bir araba san sür'atle uçmağa başlamış ve yıldırım bir hizla uçuruma yuvarlanmıştır. — Çiltlik sahibi Mustafa ile adamları seslerin gel- diği tarafa doğru koşmuşlar, fakat ortada parçalanmış bir araba ile yaralanmış beygirlerden başka kimseyi bulamamı Biraz dikkat edilince bu araba- nın Bayram adında bir köylüye ait olduğu anlaşılmış, Bayram civar- da mnranmışsa da bulunamamıştır. Çiftlik sahibi deminki silâh ses- leri ile arabanın sürücüsüz kalıp parçalanışı ve Bayramın kaybo - Tuşu arasında bi miş ve hâdiseyi #andarma karakoluna haber ver - mistir, Muhtarla jandarmalar, erkek ve kadın köylüler derhal etrafı daha dikkatle taramıya — başlamışlar; karanlık basınca da ellerine fe - nerler alıp gece yarısından sonra- ya kadar dağları, tepeleri ve ci- varı altüst ir. Nihavet G kadın bir ekin yığı- mının arkasında Bayramın cesedi- ni bulabilmişlerdir. AVUCA SIĞMIYAN TABANCA Bayramı kimin öldürdüğü bir müddet anlaşılamamıs, fakat biraz sonra Mustafa gündüz ceşme ba- şında cereyan eden bir münaka - sayı hatırlıyarak: «— Herhalde Bayramı Kâhya Mehmedin oğlu Hüseyin Ercan vurmustur. Çünkü bunlar iki h- yar -üzünden birbirlerile kavga- ya tutuşmuslar ve Bayram da Hüseyni tokatlamıştı» demisştir. Filhakika küçük bir tahkikat Bayramı Hüseyin Ercanın öldür- düğünü meydana çıkarmıştır. Henüz 17 yaşında bulunan ve cinayeti işlediği kocaman Nagant tabancası eline bile şığmıyan Hü- seyin Ercan mahkemede cürmünü tamamen itiraf etmiş ve: «— Bayram beni fokatladı. Son- ra takibe de hasladı. Korkumdan tabancamı cekip üç kurşunla vur- dum, Tabancayı bal çal - mıstım. Korkumdan sonra taban- cayı otların arasına sakladım» de- mistir. Muhakeme şahit celbine kalmış- smmn»mmv HthmMMh Birde su ihtikârı! Beşiklaşta oturan Bayan Neşide isimli bir okuyucu - muzdan aldığımız bir mek - tunta su ihtikârından bahse - dilerek şöyle denilmektedir: *Buzlu Hamidiye sularının bardakla 30 paraya ve menba sularının da yine buzlu ol rak 40 paraya satılması bele- diye talimatı muktezasından- dır. Fakat şehrimizin hemen her semtinde değil Hamidiye, terkos suları menba suyu di- ye 40 paraya satılmaktadır. Belediye hem de üxtlerine ma- Tuf suların levhası konulan bu. ları niye tahlil etmi, memur olan Türk dilâverleri o- lanca kuvvet ve şiddetlerile mu - kavemet etmekte kusur etmediler. Hadım Ali Paşa derhal Midilli- nin imdadına gönderildi. Ali Paşa düşman hücumlarının kırılmasına yarar bir surette hareket etti. Mü- essir oldu. Hadım Ali Paşanın kumatda - sındaki Türk donanması Fransız donanmasını sıkıştırarak mahvet- mek azminde idi. Fransız amirali Hadım Ali Pa- şanın manevrasını ve şiddetini an- Tayınca derhal Midillinin muha- sarasını bırakarak kaçtı, - denize açıldı. Kânunuseni Bir zaman bir fıkra dinlemiş - tim. Ben de artık tamamen oyuun: (Devamı — var) M.hhl.m_hi— hasarasını terkedip FERCRR U OÇU Bee L 5| tü Londra'nın kahrsi Yazan: AHMET ŞÜKRÜF Ağustosun sekizinci beri Londra şehri kuvvetlerinin taarruzlarılt ; olmaktadır. Her gün, yür yare, bulut gibi İnsiliz iltP luğunun kalbi vaziyeti nan bu şehrin semal, #elişi güzel, binlerce tf yağdınmaktadır. Yapılar Ti tün günlük bilan çosu İK voları tarafından — verilmi Bir gün tarihi bir kilise. bir mnağaza, — muhteşem Saravı, mütevazi işçi evleri İ gün bir ölel, bir müze, GEğ) isci evleri. Su kadar insaf kadar insan yaralı. Fakat nin maruz kaldığı felâket ifade edilemez, y Çoktanberi söyleniyordA Almanya, İngilterevi mıya ikna odemez vey: tanya adalarını işgali mazsa, böyle tahribat v lile sulhu cmpoze etmiyt caktır. Yani terör Müracaat edece?i son caktır. Her halde yedi beri terör halini alan b ÜÜ bombardımanı, Almanyı de sen koz olarak sakladifi dele vasıtası olsa gerektif. ğ delenin böyle tereddiye sından Almanlar da bir hİrT duymakta olacaklardır K lüldenberi yaptıkları işt belebilmisil adını vermek Alman tebliğleri, dalma belebilmisil» hareketinin mından bahsetmektedir. Bi lerle, terör harbine — İni başlamış olduklarını istiyorlar. Halbuki başlan Eıı'l harbin seyrini :::ıv hoilizlerin askeri hı ka yerlere bomba atmaktll ini biliyorlar, B Raystağ binası ve bunü hedeflere bomba - atmsılarfilj Almanların Londrayı xelisi ği bambardımana bi sonradız, Hakikat şudur ki Alm yavtığı terör, misliyle 40 değil, hatta hiçbir İngilit ketine karşı mukabele Almanyanın elinde son Ve hedefi Londra halkım! «yola getirmektir. 8 eylül arasındaki bomba rın baska hedefi nııııııı& 7 evlüldenberi hedef E Ni &et radyolarının söyledil gerek gazetelerinin yi ud ve İngütereden gelen bil şahitlerin anlattıklarına Vö olursa. Londra halkının # gi lesi, hiç de Almanların ÜÜĞi leri gibi olmamıştır. Teröf hiştir. Fakat Londra ha nirleri daha müthiştir. cihansümul! bir imparatofi ran bir ırkın evlâtlarıdı!. imparatorluğu kun_rıın " tin mücadeleler görmü müthiş imtihanı ilk defa gecirmekte olan x,dmxm'* lince; onlar da nihavet A | | '| milletin erkeklerini Hİ mahlüklardır. Ve bir ııııı*j /| #mtihan göstermiştir ki KSt | lıkta erkeklerden gerl KOÜYefİ lar. Bugün tarihin en b% cadelesi içindeyiz. Snee bağe M dranın üzerine yüklenmistli ge gösterdiği kahramanlık Öl #ilmek bir insanlık burcu*: | bilir; belki de Londranın ramanlığı, barbin — gidistSğl dönüm noktası teşkil bütün insanlığın mı tayinde bir âmil olacaktif" dalar Türklerin elinde hetle Framsız donanmasi irip barınamıyordu. Fransız donanması hf”' , rile acık denizde parça hicbir. Fransız dı mahvolap gitti ( _j İki sene sonra hH | panın, Venediğin don: a mavutluk sahilinde Santt! dasını kahren aldılar. Sonra Adalar denizite Jet g Bircok sahilleri yağma tılar. Bizim donanmamızt? İ kaçtığı zaman Hlyill tutuldu. Fırtına çol larına çıkacak hali yokti, Z Ü Sultan Beyazıdı Veli yus idi. Bütün vüzera halk dahi mütcessir V€ Düşmanlar memleketin fını sarmıştı. ' Beyazıdı Velinin çok 5, Tim ve selim oluşu mu yışı Türk düşmanların! havalandırmıştı. Venedik hükümeti TÜĞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: