21 Ekim 1940 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

21 Ekim 1940 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Meşrutiyetten Mondros mulırekesıne KELL PERDE ARKASINDA OYNAYANLAR? Yazan: İskender F. SERTELLİ yhülislâm Musa Kâzım Efendiye Halk, No, 7T armason gözile bakıyordu! İbrahim paşa kabniesinde te- canüsü ihlâl edenlerden biri de Maarif Nazırı Babanzade İsmail Hakkı Beyin mevcudiyeti idi. Babanzade İsmall Hakkı -Bey çök dürüst bir adamdı; baskaları- fan beyni, başkalarının görüsü ile bareket edecek ikarakterde değil- di. Daha aradan bir ay bile gec- memişken, istifaya hazırlanmıştı. İsmail Hakkı Bey bir fikir e- damıydı. İdare adamı — olamazdı. Bilhassa böyle birbirine d sah- iyetlerin bir araya toplandığı ka- binede çalışamazdı. Maarifte hür ve müstakil kaabilseydi, belki mü- fid olabilecek ve belki de Avrupaf bir ıslahatı vanabilecekti. Fakat, perde arkasında rol alanlara âlet olamıyacağımı anlamıştı. * Farmason Şeyhülistam İbrahim paşa kabinesinde, bazı Avrunalıların «Enteresan Sevhü- islâm!» adımı verdikleri hakikas ten enteresan - tinlerden biri de Şeyhülislam Musa Kâzim Efendi idi. Halük, sakin, samimi görü - nüzdü. Onun için zeki deri Uzağı gören kabiliyeti hepsinden goktur derlerdi. Maliye nazırı Ca- vid Bey, kendi..nden bahseder - ken: — Musa Kâzım Efendinin ze- kâsı muayyen meseleler üzerinde işliyor. Umumi gürüs ve ihatası çok dardır!» dermiş, Cavid Beyin. Musa Kâzım Efen- di hakkında verdiği bu hüküm bir dereceve kadar - hâdisatın seyri- bakılırsa - doğru — sayılabilir. Zira, Musa Kâzım Efendi kadar bu kabineye intıbak etmis yekt - İttihadcılar, bu uysal Sev- bülislâma her istediğini yaptırı - yordu, Merhumun. İttihadcılar e- | linde sarıklı bir kukladan yoktu, Üstelik, halk, ona uysallığından baska gövle bir damgda da ba> farkı — Farmason Şeyhülislâm...» Muza Kâzım Efendi hakikaten - diter mesaj arkadasları cibi - mason olmuş muydu? Bu ciheti bilmiyoruz.. araştır- —maba lüzum görmüvoruz. Hâdise- leri obteklif mahiyette tesbite çalıştığımız için bu nokta üzerinde fazla cak değiliz. Ancak, müs- Tüman bir devletin başında bulu- nan bir Seyhülislâmin mason ol- ması edya tarihinde görülmüz bir | bödise değildi. Bu ftibarla halkın merakını tahrik eden farmason- hük keyfiveti. Müsa Kâzım Efen- dinin mesihat makamında bulun- ehemmiyet kesbediyor « | ivi sdare edildiği Fenerde Rum patrikhanesinde vanılan bir toplantıda bile, Sey- hülislâmın mason olması rivayeti bir hayli tetkik ve münakasa mev- zuu olup duürürken, günün birin- de bu devrin taril yazanlar süphe vok ki, Musa Kâzım Efen- dinin mason olu tasında duracaklar ve bunu müs- bet veva menfi bir sekilde tesbit edeceklerdir. Biz burada sadece halk arasın- da dolasan ve hakikate vakın bir iddia Nle masonluğu iHeri sürülen bu Seyhülislâmin uzun müddet, mason arkadaslarile nasıl anlaşa- bildiğine İsaret etmek istiyoruz. Beyrutta intisar eden Arabca (Elâhrar) gazetesinin bir nüsha- sında şövle bir hikâve vandır: «Mazul şer'iye hâkimlerin- den zeki bir Kâzım Efendiye derdini anla- tirken «Birader» işaretini veri - >r ve isl derhal halledi terfien başka bir memi tavin ediliyor.. Bunun Gibi, halk diline düşen bir cok dedikodular vardı. nesindeki Sevhülislâm böyle bir Bundan sonra Adliye Nazırı ve Sürayı devlet reisi Necmeddin Molla Bey, Evkaf Nazırı Hüyri Bey. Orman ve Ziraat Nazırı Mav- rokordato Efendi geliyordu. Bu zevat da hemen hemen nev'i sahsıtla münhasır - sahsiyetlerdi. | Bu arada Hayri Efendinin Evkal- ta - Evkaf hanları gibi - bazı ha- yırlı islere tesebbüs eti ö lüyordu Maamafih bütün bunlar, İbrahim Hakkı Pasa kabinesinin mütecanis olduğu ve memleketin davasında hiç bir zaman şüphe ve teerddüt hat- tâ emniyetsizliz. budutlarından bir adım bile ileri geçmiş değildi. Hele âyandan Orman ve Ziraat Nezaretine getirilen Mavrokardar to cenanları vek ömür bir adamdı. (İttihad ve Terakki) rüesasından her hangi birinin tavsiyesile ken- disine müracaat edenleri " derhal memuriyete kayırır ve Tivayete göre bu tavsiveler eder mühim şahsiyetlerden velmis ige, zarfı a- za karsısında n lırdı. Bunun icindir ki, kendisine, maiyetindeki memurlar: «<İmzava lerdi. (Devamı var) ——— ASKERLİK İŞLERİ Beyoğlu yabancı askerlik subesin - den: 1 — Beğiktaş ve Beyoğlu kazaları dahilinde bulunan — yabancılardan 336 hların 28 eylül 940 da sona eren son yoklamaları mrasında müracsat etmi- yen yüksek ehliyetnamelilerin 1/2 inci teşrin 940 da sevkten geri kalmamak için derhal gubemize müracant etme- deri. 2 — Yine bu bölgede oturan yaban çı ihliyat erattan şimdiye kadar yak - lammalarımı yaptırmamış — alanlarını 3890 numaralı kanunu m görmemeleri için bu ay ——— eee — e damalarını yaptırmaları İste. İbrahim Hakkı Paşa kabi- | | cp imzayı gördüğü zaman, bu im- | vax'ı ihtiram a- | | selâm veren nazır'» adını vermiş- | | temadiyen çalıyor ve irtibat memur- | Bomboş şehirde neler gördüm, neler duydum ? (1 inci sahifeden devam ) bin 596 kişiden ibarel olduğu öğ - yenilmiştir. Bu suretle Ankara nü- fusu 5 wılda 32,324 kişi artmıştır. Sayımı dün ilk defa Ankara bi- tirmiş; sayım saat 12.20 de netice- lenmiştir. İkinciliği İstanbul, üçün-| cülülğü de İzmir kazanmıştır. Sayrmın İstanbulda nasıl geçti- dini takip eden muharririmiz bu tarihi günün tafsilâtını şu suretle anlatmaktadır: Saat sabahın yedi buçuğu... Vilâyette | sayım merkez büğsuna ayrılan eski UmUumMl moclik salonunun telefonu acı acı Çaldı. Büre azasından belediye za- Bit ve müamelât müdürü B. Zühtü çu- bukcu oğlu: Du ilk telefon... Diye kombineyi hissedilir. bir hu yecahlâ eline aldı, Küçük bir muha- vereden sonra âleli yerine körken yine Ayni heyecanla bize döndü: * geti bildiiryor.. İstan - bulun an iki kazasında da sayım baş- lamıştır arkadaşlar... On beş dakika- danberi on İki bin memur her tarafta Saaliyete geçmiş bulunuyor.. — Haydi hayırlı olsun!.> — Hayırlı olsun!., B. Zühtü he son cümlesini biti- rip yreine — oturmamıştı ki küçük zil koca salonu çınlatarak tekrar ötlü. Bu ikinci telefon Beykoz kaymakamlığın - dandı. Kaymakam; mernürları Akba « ba ve civarı köylerine gölürecek kam- yonların Yuşa tepesi yolunda çamur. lara saplandığını haber veriyor ve işi geciklirmemek İçin atlarla — köylere göndermeğe mecbur kaklığını bildi - riyardu. Sayım gününün bu ikincl — raporu vukuat defterine — kaydedilirken zil yine çaldı ve arkasından bir bir daha.,, Telefon durmadan İşliyor, haber - ier, raporlar bltirini takip ediyur - du: İLK RAFORLAR «— Burası Rumelikavağı Deniz çok şiddeldi.. Fırtınadan sayım motöcleri müşkülâtla gidebiliyor. Boğuzdan yal- nız bir vapur içeri girdi. Bu da Zon- guldaktan gelen Ülgen. Büyükderede sayımı yapıldı! A «— Beyoğlundakt eksori apartıman- lazın kapıları kapalı... Kupıcılara ak- şamdan tenbih edilmediği için açık biralılmamış'» «— Kadıköyünde Altıyol —ağzında vesikasız birini yakaladık. Koluna be- yaz bir sargı geçirmiş; köndine kon- trol memuru #üsü veriyir. İsmi Ka - rebetmiş'.a e— İzinsiz sokağa çık - tığı için 283 Nra ceza kesiniz. Sahte bant kullanmaktan da müddetumumi- liğe teslim ediniz!. » — Avrupa ekspresi şimdi, — geldi. Yalmız üç yolca gelirdi. İstasyan bü- fesinde sayımın sonunu bekliyecek - ler değil mi?,> DOGĞAN VE ÖLENLERLE HASTALANANLAR Artık faaliyet bzlanmış ve on dü - kika içinde hummalı bir gekil almıştı. Büronun. telefemu hiç durmadan işler- | ken aşağı kattaki — kalem ve irtibat odalarına konulup ber biri birer kaza« ya bağlanmış Olan 12 telefon da mü- lan aldıkları raporları yükarıya ge- tiriyorlardı. Bu ara tarihi günün ilk doğum / vak'ası bildiriliyordur. Sirkecide Ebüsmut —caddesinde 74 Bumaralı evde oturan kolacı Davidin karısı Roca saat T45 G& bir erkek ço- cuğu dünyaya/ getirmişti. Sant 8 de iki mes'ut hâdise daha öğrenildi. | Fatihde Babahasan — mahallesinde | değmen B. Mustafa ile Beşiktaşta. Ka- zan sokağında 12 numarada mukidi üst teğmen B. Doğanın retikaları bi- yer kız Goğurmuüşlar ve bu — uğurlu yavrulara «İiknur Sayırar ile «Saime Sayım> adları verilmişti. Biraz sonra günün ilk ehastalik> ve sölüm> raporları geldi: Haydarpaşada Çayırönü sokağında S1 mumaralı evde otum Hikmet is - minde bir Byanın kanser — ameliyatı geçirdiği sol memesindeki yara dikiş- leri açılıp kanadığından imdadı sıhhi etomobili ile Maydarpaşa — nümune hastanesine kaldırılmıştı. — Kuşdilinde Şemettap sokağında 2 numarsda bu - dunan — bir hasta da ağırlaştığından doöktor. çağırılmıştı. Bu ara Yediku- ledeki taşta ADbasağa mahallesinde vak'ası olmuştu. VESİKASIZ İSTATİSTİK. ŞEFİ! Bast 8 buçukla Eyüp ve Beşiktaş Kkaymakamlıklarından 100 er cüt sa- yım fişi istendi. Hemen otomobil - lerle gönderildi. Bir aralık Bakırkö - yünden tuhaf bir haber geldi: «— İstazyon caddesinde; «ben İsta- Üstik umum müdürlüğü şube müdür- lerindenim> diyen birini tutluk, Ne yapalım? Küçük bir telefon — muhaveresi bu zatın hakikaten mezkür şube müdür- lerinden B. Hüsamettin Kiper oldu - Bunu meydana kaydu. Akşam trenile Ankaradan — gelmiş olan B. Hüsamettin gece ves'ka ala- mmadan Bakırköyündeki bir. ahbabına gitmiş ve sabahleyin de teftiş için çık- mıştı. Muümalleyh hemen serbest bi- ralüildi. ŞEHİRDE DOLAŞMA Soat dokuz buçük olmuştu. — Nüfas müdürü B. Faik ve muharrir arkadı- Bım Sadettin Işıkla şehri — dolaşmağa Çıktık. Kolları beyaz bantli memur - larla inzibat ve devriyelerden — başka irsana rastlanmıyan bomboş cadde - sısız sokakları otomobilimiz hızla Keçti. Beyazıt meydanında, — Fütihde tek bir çıtbile yoktu. O her gün ve Künün ber eaatinde bir insan seli ile Sehzadebaşı ölü bir süküt içinde du- rayordu. Ne kahvelerdeki gramofor ların, radyoların gen sesleri, ne tram- vayların çanları, ray gıcırtıları artık duyulmaz olmuştu. Birafın bu sessiz- liği, tenhalığı — içinde tek tük sayım memurları kapi önlerlade kayıt ya- piyorlardı. Fatih kaymakamlığında kaymakam B. Rebil ve merkez memuru saat beş- tenberi tertibata nezaret ediyorlardı. B. Rebil nütus müdürüne faaliyetin büyük bir bızla inkişaf ettiğini söy- liyerek . »— Ümit ediyorum ki ilk bit lerden biri bizim kaza olacak. arkadaşlar buna çalışıyorur!. dedi, MEZARLIRTA YATANLARI Buradaki — küçük bir tevakkuftapı sonra arabamız fökrar sessiz yollara daldı. Karagümrük, Edirmekapı ta < mamen ölgün bir vaziyetle İdi, Hatta) me evlerde bir harekel, ne pencere önlerinde tek bir baş — görünüyordu. Yalnız yemyeşil tretuvarların boyun- ca, tramvay <addesinin ortasında bir Kkaç ev kedisi miskin miskin dolu - Hiyr, ileride meydani boş Bulmüş üç dört serseri köpek tramvaylardan, o- tömöbillerden — kurtulmuş — olmanın evrdiği bir serbesti ve sevinçle oy - nuşıyorlardı. Ki ölüm Edirnekapıdan sur dişma çıkarken | şoförümüz — keskin bir korna çaldı. Buna nereden ve nasil ikleri beb N olmiyan bir sürü-manda homurda- narak cevap verdiler. Mezarlığın sağ tarafiındaki ana yola kayıtsızca yatmış haşvanlar; ahştıkları sükünetler ürk- müş gibi siyah vücutlerini toparlıyarak ni hastanesinde ve Beşik- | | kel kâylüler halime mezarların arasını dağıldılar. Biz bunlara hayretle bakışıp sa - hiplerini ararken mezar taşlarının a- yasına yer yer #iyah keçe ve hasır » lardan üç köşe çadırlar gürdük. Bün - ların her birinde birkaç iasan bulu- nuyordu. Köylü kıyafelinde olan, - yalarında bir iki ihtiyar kadın da bu- lunan mezarlık sakinleri biz. durunca Arabalerile | şehre kömür getirdiklerini sayım için | yerlerinden doğruldular. mezarikta gecelediklerini — söylediler. Bünlar kömür dolu arahalarını iç yola gekmişler, — manları da kendi haline birakıp slelâcele yaplıkları muvakkat ikametgihlarında — geceyi geçirmiş - lerdi. Sayımın sonüne kudar ga me- zarlıkta ahret sakinleri ile — başbaşa oturacaklardı. Mezazlığın — Otakçılara kıivrilan köşesinde — bir garip ika » metgâhla daha karşılaştık: İki mezar taşının üslüne —eeki bir hazır; tenle gibi çekilerek sadece yağ- murdan korunacak bir yer yapılmıştı. Siyah gerrilerle mezarların arasındı ki bu hasırın altında üstü başı pej mürde, saç sakalı birbirine karışmış 85 - 40 yaşlarında bir zavallı oluruyor, | melül melül düçünüyordu, Bizi gö “ Tünce doğruldu. Galiba sayım memu- u sanmıştı. Ağır ağır yanımıza geldi. Sabah rüzgârının soğuğu ve çiseleyen) yağmurun allında tirtir titeyordu. O- muzlarını kısıp ellerini hafif baff u- Büştürürük yılların aztirabını taşıyan bitkin bir sesle: «— Adım Ahmet, Dedi. Ahmet Kay- NEVROZİN Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizif” Nevralji, Kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhâl k İcabında günde üc kaşe alınabilir. Taklitlerinden Her verde pullu kutuları israrla İsteyiniz. DovlıtD—ıı’ollınnL-ıılınW Muhammen bedeli 160.000 (yüz altmış bin lira) lira olan 1000 V yağı 5/12/1040 perşembe günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü — İle söare binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin 9280 (ÇDokuz bin iki yüz elli) Iiralık İ seminat İle kanunun - tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayaı BiT 14,30-8 kadar Komisyon Reisliğine. vermeleri 1üzımdır, ge Sartnameler 200 kuruşa Ankara ve — Haydarpaya (10035) vezne! tadi |İstanbul Asliye Birinci Ticaret Mahkemes1?' /| Türk 'Ticaret Bankası Dolu gşübesin -| kâsından Şeref Saner taratıtbi ei den namına müharrer ve imezkür ban- Hal ile talep edilmiş ol! m—l’ ' Kanın İstanbul şubesince — ödenmesi | kanununun 638 inci .-mıv; ”f düzim gelen 200 kira tediyeli züylorasa | C€ Tirat Kdi olunan — Te e) tarih ve 204365/380 No, Iu çekin zayi | LLAN tarafından 45 gün e elduğundan bahisle İpaülme karer vö- dirde bu müddetin hitansında rilmesi Boluda Kanaat mağazam güre- — karar verileceği ilin ohmmur: | guzuz... Dün beş parasız hapisten çık-! tam. Yol inşaatında çalışmağa Trak- yaya gideceğim. Fakat açlık, yorgun- kük dizlerimde derman — birakmnadı. Mezarlığın arasına düşmüş kalmışım.> Sonra titreyen elini gerideki köylü | çadırlarına çevirerek ağır ağır ilâve eti Allâh böyle bir yuvamz, parasız Birakmasın! ilar, ekmek, zeylin verdiler. Şu hasırı da hediye ettiler, Üstümü öretyim diyet.> Ahmet Kaygurız susmuştu. — Ona birkaç para verip Eyüp yoluna kıvrı- hirken B. Faik; e— Hayat bul.> diye tecssürle murildandı. Önünden geç ülmiz bir evin açık pençeresinden ta- Gan şen bir gramci meleri sanki ona cevap verdik «— Vur patlasını, Çat oynasın bu hayat böyle' geçerl.> DİGER SEMTLKRDE Baat 10 olmuştu. Eyüp, Pener, Ba- lat, Cibali ceddesinde de vazifedar memurlardan başka hiçbir kimse bu- Tunmayor, koca — Haliç bugün — Gaha sesiz, Ölgün — daruyordu. Rast gelip Izahat aldığımız memurlar ekseri ma- hallelerde sayımın — bittiğini birkaç yer Kaldığını söyledüler. Büreya gel- diğimiz zaman yeni doğum ve ölüm vak'alarını öğrendik: Çarşıkapıda berber Mustafanın 64 aylık bir oğlu doğmuş fakat ölmüştü. Büyükderedo İzabada ve Ekonomidis ie Tarabyada Hüseyin, — Beyoğlunda Murat da ölmüşlerdi. Saat 14 de Beşiktaş « Bebek yalile Yeniköye ve oradan Maslak istika - | metinden Beyoğluna gittik. — İstanbul tarafı gibi Bağaziçi de sessiedi. Şişli - den sonra Harbiye - Taksim ve İstik- Mi caddesi genç, yaşlı — memurlarla dolmüştü, Hepal erkenden mintaka - larını bitirmiş diğer arkadaşlarını bek- liyerek dolaşıyorlardı. Galatada apar- taman pencerelerinden götlerili boş caddelere dikmiş, balkonlara çıkmış kadınlar, çocuklar topa inlizar edi > yorlardı. Tekcar büroya geldiğimiz za- man bu intizarın dahâ uzun sürece - ini öğrendik. Çünkü saat 12 olduğu halde yalmız Bakırköy ve limanda ta- at 1Li 28 geçe saçımın bittiği bildiril. mişti. Nihayet telefanlar birbiri ar - inde kimseyi | Bere - | n kıvrak nağ- ( [fliı ve hakiki Türk şekerini icad ederek dünyanın köşesine nam verdi. ALİ MUHiD Merkezi: Bahçekapı, Şubeleri; Bo; ., 3, Karaköy, Kadıköy: mağaza kabul eder. Kelepir küçük bir Demir Kasa Balın alınacaklır. (Kasa) ramu- vile 116 pasla kutusü — adresine yazılması, Fahibi ve neşriyatı idare eden muharriri ETEM İZZET- BENİCE Son Telgraf Matbaası kasına ebitli> haberini vermeğe büğ-. kladılar. PALOLA! ” Sayım — Üsküdarda sant 12,45 de, Kadıköyünde 12,50 de Eyüpte 1255 de, Beyoğlunda 13 de, Beykosdü 13,10 da, Sarıyerde 13,25 de, Beçiktaşta 13,45 de bitmişti. Fakat bir türlü Emniö - | nünden haber gelmiyordu. Nüfusu ke-| sİf olan bu kaza; kaymakamı B, Agâ- | hın bütün gayreline rağmen geçen sa- yımda olduğu gibi en sona kalmışlı. Nihayet gaat 13,55 de netice alındı ve Voli B. Lütfi Kırdar vilâyetteki ma - kamından telefonu açarak merkez ku- mandanlığ'nı «— Heybeli sayım bittb cümlele « zini söyledi. Bu top atılmasını bildi- ren parola İdi. Aradan birkaç dakika bile geçmemişti ki şehrin 7 yerinden alıları toplar muvakkat mahpusiyelin bilttiğini Dildiriyot ve halk sokaklara akın ederken berkes birlirine meraklr soruyordu! «— Acaba küç kişiyiz.. 90 milyonu gectik mit> İ HALÜK CEMAL Gavet hantas ve dakiklğili Umumi Acentalığı: İstanbul, Kutlu Han W& Satış mağaraları: ;’ ANADOLUPAZARI, Zafer Ticarethanesi, A, Baraççi, Snllaııhııoçj Y. Panciris ve Savaidis. l Alberto ASSANTE, İsti desi. Sehiri nher tarafına otobif MAZON MEYVA TUZU " Müferrih ve midevidir YAVUZ SULTAN SELİM Halifeler Diyarında No. 19 Yazan : M. Kumandanlardan Eğer veniçeriler ve bazı vüzera İleri hareket için gavret göstermi olsalardı Safevi devleti tamamile ortadan kalkacaktı. Büyük Asya İle Türklüğün rabıtası tamamile birleşecekti, * Yeniçeriler muzafferiyetten ve yağmadan Bonra her val Kibi.İleri gidemiyecek #ürdüler ve şu yolda söylendiler: — Kış geldi.. Geriye kışlağa dân- mek gerektir. Yavuz, mecburen geri dönmeğe karâr verdi. Caldıran muharebesinde bizim. tarafta dahi telelat vardı. Bahu- SAMİ KARAYEL çoğu şehit düştü sus Rumeli askerinin zayiatı mü - trimdi. lerbeyi Hasan na oğulları Ali beylerle biri € diğeri Sofya beyi idiler, Mora be- vi Tırhanzade Ali bey, Preveze beyi Süleyman, Burgecx tafa dey maktuller ler. Anadolu kolunda dahi Ayas bey, ğde bevi İskender bey, Yenişee beyi Karlıoğlu Sinan bey, Kay- seriye bevi Üveys bey, Karesi be- lüyor ki, gerek A gerek Rumeli askeri kumandan- larından birçokları şehit düşmüş- lerdi. Bilhâssa, Anadolu beyleri daha ivade telefat vermişlerdi. Çünkü Anadalu askeri her se- derde olduğu gibi Çaldıranda da | bozulmadan düşmana karşı koy- mustu. Lâkin, bütün zaylatımıza na - | zaran düşman ordusunda da hemen hiç kimse kalmamıştı. Sah İsmail bile iki yerinden ya- ralı olarak güçhal ile kaçabilmiş- ti. Şah İsmail payıtahtı alan Teb- | rize perişan bir halde girmeğe ce- | İran içlerine doğru Sah İsmallin bütün ordugâhı, hazinesi, Jevazımı ye Sahın ha - rTemleri zaptolundu. Pek çok esir ı Şah İsmailin kumandanlarından Rüstem han bizim tarafa geçip de- halet etmişti. Yanında iki oğlu d. vardı. Fakat Yavuz gerek Rüstem hanı vi Sultar zade Mehmet bey gibi | ve #srek oğullarım katlettirdi mnamdar kumandanlar şehit ol - anuşlardı. | Yavuz, Dukakin Ahmet pasa ile Piri paşavı bir kısım askerle Sa « | levletinin merkezi olan Teb- rize -önderdi. Bu nasalar Tebriz'kalesi kapı - larını actığı takdirde hic kimsenin burnu kanamıyacağını bildire cekti. Tebrizliler, paşaların teklifini kabul etti. Bütün kale Türk paşa- Tarını ve &uvvetlerini istikbal ve kala anahtarlarını teslim ettiler. Yavuz Sultan Selim de paşala- rın ardından gelmişti. Yavuz ve 'Türk ordusu alkışlarla, zafer ka- sideleri okuvarak Tebrize girdiler. Tebriz kendiliğinden teslim olduğu Ycın hiç kimsenin burnu kanamadı. Yavuz Sultan Selim cuma günü le cuma selâmlığını âr ulemaya ve şi- . İhsanlar denk neslinden Hüse- Bediuzzaman Mirza Sultan Sel verdi. 'Timı yin Bikra o Tekrizde hapis k anı celbetti, Şan b giydirdi. Yamna cturttu. Yemek- te, #azmekte boraber bulundurdu. Yavuzun bu harekâtı halkbey- KIBAZ, KAZIMSIZLIR, TEMBELLİĞİNDE, MİDE EKŞllİK ve YANMALARINDA ** rulabili! W Mide veBarsakları temizler, ıı.,nm.. ve yormaz. MAZON isim ve HOROS markasına ninde büvük tesir yaptı. Osmanlı mparatorluğunun şer'i ahkâm ile her türlü adaleti icraya kadir ol duğunu isbat etti, Yavuz, bilerek ve iyi düşünerek Tebrizde âdilâne ve siyasetle ha- reket etti. Yavuz, eğer yeniçerilerin ve ba- zı ümeranın isyankâr halleri ol - mmamış olsaydı, Tebrizden şimale doğru hareketler Baküya ve Şir - yana yakın olan Karabağ ovasın- da kışı geçirmek. bundan istifade ile van hanlığını iade etmek, Gürcistanı, Dağıstan hanlıklarını! dergâhı hümayuna kaviyyen rap- tmek, baharda Tebrize avdetle ahvale göre tedbirler ittihaz eyle- mek, bütün Azerbayecanın, Kür - distanın, Irakı Arabın Türklüğe raptımı temin ettikter sonra sefo- re bitam vermek niyetinde kdi. Yalrız Şirvanin, — Dağıstanın, Gürcistanın bize raptı, Kırım sü- | varisine faik ve fermam padişahh- ye muntazır elli altmış bin akıncı Süvariye malikiyet idi. Yavuzun şu dâhiyane tasavyu- ru yeniceri zorbalarının ayak di« Temesile geri kalmış bulunuyordu. Yavuz, yeniçerilerden korkmu- MİDE BULANTI ve BUZUK[IISMHI Hl“( niyetle B yordu. Fakat, bu herifler icabında dg herşeyi altüst edebilirlerdi. Bu sebeple idareli olmak icap edi - yordu. Yavuz da, bundan dolayı sustu. Yavuzun emeli çok büyüktü. Dâühiyane idi. Kışı Karabağda ge- çirmek irin ordusunu irkandil etti. Maksadı vazın derhal harekete geçmekti. Lâkin askerin ve ümeranın iti- vatı padiçaeli bü fikirden vazge © çerdi. Yeniceriler bağırışıyorlardı. — Sefer bitti. Düşmanın payı - tahıtı zaptolundu. Düşman mahve- | dildi. Artık İstanbula dönmeliyiz. Seferi terk ile hemen avdet o- kunmasını talep edenler zâhiren yenlçeri şımarıklığı idi. Batınan ise çehvet düskünü, işrete müpte- lâ ümeca ve erkân idi. Sultan Selim Tebrizde ancak bir hafta keldı. Töbriz hazinelerini, saraylarının zikıymet eşyasını İs- tanbüla yolladı. Yeniçeriler, Tebriri yağma ede- mediklerirden dolayı da şikâyette bulunuyorlardı. Hiç böyle şey mi olurdu?. Bütün hazin&leri yağlıma etmeliyailer. Devlet ” hazinesine İ-hiçbir şey kalmamalı-idi; - Yavuz ordusile Karsi reket etti. Acele l_'dlx Kü gerek Tebrizin ve STip nin asker besliyecek | h muşti. Evvelâ hududa sonra perişan bir haldı Şahın askerleri en sonfi ren gelen Türk uhet göle çevirmişlerdi. Yavuz, Tebrizden siyaset kullanarak sadı Tebriz ve civarı ziyade üzmemek içind havalide viyecek ıııl Yavuz, halkın husumttlal askeri hedef ettirmet Maksadı halkın tev!i hafaza idi, Karabağa doğru Kİd&ZZ çeriler isyan ettiler. İT pü b leniyete vurmuştu. KM mişlerdi. Toplanmıs lardı; .M.,ıl:;;_ ”'Eîf — Biz İştanbul. Erkânı devletten b işe mümaşatkâr Odi yedeci güruhunun Ğ9 e görüldü. ELLECİLİEĞESEZELE HACI BEKİRİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: