3 Ocak 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

3 Ocak 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 —S0N TELGRAF- 3 2inci Bümun 1041 Cemal Akalın ,yalbaşı ikrami- yesini aklıktan sonra, göyle bir düşündü : — Pekâlâ, Neclüya verdiğim vöz ne olacak?, Neclâya verilmiş söz verdı, E- ier, yubaşı ikramiyesi çıkarsa bu zle geçen para bin liradan fazla olunsa, evleneceklerdi. Delikanlı, genç kızla, tam bir #enedir sevişiyorlardı. Geçen yık | başında, davetli okdukları bir ah- | bap evinde tanışmışlardı. İxi üç defa dansettikten sonra, Cemal Akalın, Neclâya hislerini açmış, genç kın sevebileceğini, andan hoşlandığım söylemişti. Genç adam, bu sözünde dur - #nuştu. Hakikalen, aradan az bir zaman geçti. Cemal Akalınla, Nec- M, çılgıncamına sevişmeğe başla- dlar, d Cemal Akalın, uzun uzun dü - gündü. Verdiği söz ne olacaktı?. Neclâ ile evlenecek miydi?. Eline (eçen iki bin beş yüz lira idi. Bur muün beş yüz lirasını borçlarına ikapatlı. Geriye kalan iki bin lira idi, O akşam, çalıştığı yazıhaneden biraz erken çıktı, Doğru eve ge- bir de bana sor, neler çektim. Bir | evlât, ne ile büyür?. Dile kolay.. | ANah, köpekleri ana yapmasın. | Cemal Akalın da yemeği bırak- | mnıçtı. Annesinin yanındaki is - kemleye oturdu. Onu teselliye ça- | saklışorsun. — Hayır, anne. Eminci, birşey yök. — Niyetin fena. — Ne gibi... — Evleneceksin., Cemal Akalın cevap — vermedi. Halifeler Diyarında No. 90 Yazanm : M SAMİ KARAYEL Çı'vuq Turgudun ©, beni tanıyamadı. Kurt Meh- Medi görerek takdim etmek için arkadaşlarına götürdü ve: — Altı senedir devşirdiğim ace- # neferlerden en iysi. Dedi. Sonra tepsinin önüne oturdu ve etrafındakileri selâmladı. Etra - fına baktı, Turgudü gördü, he - men üktüste selâm vererek yan> Na çağırdı Türgüt başmı saflı - gyârak çavuşun davetini reddetti. Çavuş, Turgudun bu haline gü cenmedi ve arkasını yastıklara da- — Nasıl yok... Var... Öyle bir var ki, hem de yalında olacak... bakalım, sen daha dünkü çocuk- sun. Yaşın ne, başın ne?. Bu ilk- baharda yirmi beşini bitiriyor - — Anne, üzülme artık, seni te- mnin ederim ki, birşey yok.. Hay- di, üsülme.. Yetişir.. İstediğin bir gey var enı, alayım, sana?. Huriye Hanım, birden ağlama- #arı artırdı. Hüngür hüngür, o - muzları sarsıla sarsıla ağlıyordu. Comal Akalın, birden şaşrmıştı. Ne yapacağını, ne söyliyeceğini bilmiyordu. Huriye Hanım hıçkırıkları ara- sında kesik kesik söylendi: — Bütün gençliğimi yalnız ge- | çizdim, Taze — yaşımda dul kal - dım.. Sen gidince, ben bu odalar- da yalnız başıma ne yaparım?, Ba- nâa da bir can yoklaşı, hayat ar - kadaşı lâzım değil mi?, Çektiğim nihnetler üzüntüler beni ihtiyar- dattı. Daha, kırk yaşımda kadınım. Cemal Akalın, birden herşeyi anlamıştı. Ciddileşti. Elini, ana - gman yarı beyazlaşmış saçları ü- zerinden çekti, Örüne baktı, dü- günüyordu. Aklına, hiç böyle bir gey gelmemişti: — Ya... diye, bir kere içini çek- &. Sonra, ilâve etti: — Peki, anne, senı eviendine « yüm çelimizdeki parayı da senin evlenmene sarfedelim. TAKSİM | Cohumbia Film Şirketinin Specinl Fransısca sözlü filmi , CASUSLAR AVCISI Büyük casusluk — ve enirika filmi, Casuslar arasında geçen maceralar. Oymyanlar: RALF BULLANY — FAY WRAY Aynes umumi arzu üzerine Türkçe Sözlü Büyük hârika filmi ÖLMEYEN VALSLAR haline gücenmedi Turgüdu, tekrar tekrar selâmh - yarak hürmette dulundu. Sakdin urkadaşı Eyüp bana: — Dikkat, Karabulut diyordu, burada bulunduğunuz — iyi oldu. Bak birbirlerine —nasıl muamele ediyorlar. Ne suretle hareket et mek lâzam olduğunu anlıyoruz. — Şu giden yeniçerilere bak. | Bu, bir süvari onbaşısıdır. Yani, sipahi... Horas ibiği renginde iki yenel elbier gymiş olan öteki zorh- | h yençerilerin borazanıdır. Yü - Zünde bıçak yarası olan da topçür | müş gibi olanların başına gelen- | Cağaloğlunda Kapalıfırında otu- Bazı insanlar daha ölmeden gömülüyorlar Çünkü Tatalepsi hadiselerinin ölüm den farkı yoktur Yazan: RAHMİ YAĞIZ Bütün din kitapları üzerinde bassasiyetle durdukları — mahşer ve büsübadelmevi bahsi hakiın - da insan muhayyilesine korku ve Gdehşetin en orijinal telâkkilerini işletecek seramoni silsileleri sa - yarlar. Yine bu telâkkilere göre mahşer gününe hazırlık mahiyetindeki ö- bür dünyaya ayak basış, yani ö- Vüm; mezarda sorgu meleklerinin tazyike geçtikleri ilk günde birin- ci dehşet ve korku seahnesinin a - çılmasile başlar. Bu dehşeti; ölüp de tanıdıktan sonra dünyaya dönenler bulun - madığı için etraflı malümat, tafsi- Kt ve safhalarile öğrenemiyoruz. Fakat, güzetelerde aradabir bil- yük puntularla — şöyle başlıklar, rastlanır: Öldü zannile gömüldük- ten senra mezarda kendine gelen A)tmlla da vak'anın tafsilâtı ya- zılıdır. Falan yerde oturan bay fi- Vân füc'eten ölmüş, teçhiz ve tok- 4in işi tamamlandıktan sonra me- zarlığa götürülüp gömülmüş, üs- tünden bir gece geçer geçmez de kefenle evine dönmüşi. Evinde dehşet — havası — etmiş, Ba- zzan facialar da olur - neden son- Ta biçarenin ölmediği, derin bir baygınlık geçirdiği, öldü sanıla - Tak gömüldüğü anlaşılmış... Hattâ 989 yılı ağustosunda Vi- yana gazetelerinden birinde bu - 'nu teyit edecek şöyle bir havadis de vardı. Dianna isminde bir kız ölmüş.. “Yıkayıp kurulamışlar.. Tabuta ya- tırmışlar; mezarlığa getirmişler... Mezarlığa girince tabutta uyanan Dianna dehşetle bu mukassi ku- tudan fırlamış... Mezarlıktan d şarı koşmuş... Caddeye çıkınca karşıdan gelen bir etomobilin alb- tında kahmaş, bu sefer sahiden rah- İ eneti rahmana kavuşmuş... Hekimlikte böyle ölmeden öl- lere Katalepsi hâdisesi — denili - yer (1), Memleketimizde bu çeşit vak'a- dar çok boldur. Birkaç örnek ver- mek için bunların en seçmelerini tarihlerile berâber aşağıya yazı- yorum: Büyük harbin üçüncü yılında ran 16 yaşında Murat izminde bir () İngilizce 'The Great Ansik- Tapedia'da — Katalepsi —en - yade çok asabi insanlarla büyük felâket geçirmiş, zihnen ve bede- men yorgun, veremin son devre - sine varmış kimselerde olur de niliyor. R. Y. mandahıydır. İsmine de Kabadas | yı derler, Daha öteki Kudurmuş Mustafadır. İstanbulda en ziyade kulak kesen adamı... İşte bu da on altıncı bölüğün barbedarlarından birisi... Bu ağalar nezaketle birbirle - rine selâm verdiler, Bir arabık, Turgut bana işaret ederek ye - rinden kalktı. Bahçeyi takiben d- şarı çıktı. Gemilerin direkleri dam- ların üzerinden gözüküyordu. Ben, Turgüdu takip ediyordum. Bahçenin bir köşesinde — oturan gemicilerden birine Turgut göz kırptı. Bu adam da yerinden kab karak bizi takibe başladı. Şöyle gizli bir köşeye geklik, 'Turgudün çağıydığı gemici ge niş ormuzlu, tıknazca, esmer renk- H, küçük ve çukur gözlü, gağga burunlu, ince, dudaklı sert bir a- damdı. Üstünde sırmalı gümüş düğ - eli elbişe vardı. Turgutla bera- ber anlıyamadığım bir lisanla bir bıı—.ıs.ı.. bir şehri velveleye boğ- .': şimdi Bu kız Lendrada Hayd Fark civarmda oruran orta halli bir mleye #acasup Mis İrli isminde genç bir kızdır. Geçenlerde öldüğü zannedile- cenaze hazırlıklarına başlanmış, fakat cenazeye - gelmiş olan aile tlarından bir doktor cesedi muayene ederek, şüpheye düşmüş defnedilmesine mâüni olmuştur. Filvaki yapılan müdavat sayesinde hir müddet sonra genç kızda hayat alâmetleri belirmiş ve nihayet İrli göz- açmıştır. Eğer doktorun müdahalesi olmasaydı, bu güzelim — kız | diri diri gömülmüş olacaktı. çocuk uzun bir göğüs hastalığın- dan sonra ölmüş, Anası, babası ağ- lamışlar... Çocuğu yıkamak için teneşire yatırmışlar... Yıkamırken Murat bir defa silkinmiş, kalk - mış... Tabii hoca filân tabanları yağlamışlar... Artık bu vak'a ü- zerine İstanbulda kalmak istemi- jyen Murat ve ailesi Anadoluya çe- kilmişler (2). 12 eylül 935 tarihli İstanbul gezetelerinde şöyle bir vak'a mev- cuttur: Alanya kazatının Hiseriçi ma- ballesinde Ayşe isminde bir ka » sonra gömülmesine izin verilmiş- dın ölmüş, muayenesi yapıldıktan tir. Vaktin geç olması hasebile ce- nazenin — kaldırılması ve gömül- mesi — erlesi güne — birakil - mş Ertesi günü teneşirde yıka- nirken birdenbire teneşirden fır- hyarak kendini yıkıyanlara: — Uyuyan msana yılan bile de- kunmaz, diri diri beni nasıl tene- şire uzatıp yıkamağa kalktınız? Diye avazı çıktığı kadar bağır - muaş, bunun üzerine Ayşe kadının ölmediği, defin ruhsat) veren ma- halit doktorun hataya düştüğü an- Taşılmıştır. Şu yukarıki iki hâdisede Ay - “ şe kadınla Muradın vıkanirken di- rilmişler, erkence hayata dönüş - le tam maddi bir (mezar azabi) n- dan kurtulmuşlardır. Halbuki gö- (2) Eylül 334 tarihli Tasviri Ef- kâr gazetesinde bu havadis (Tene- şirde yıkanırken dirilme) levha- sie mevcuttur. R.Y 'bana dönerek: — Kardeşinin mektubunu oku, Sonra konuşalım, dedi. Mektubu okudum, şunları yazık yordu: «Gemici birçok tehlikelere rağ- men sözünde durdu. Karaya ya - naşırken İtalyan gemicilerine az ikalsın yakalanıyordu. Bununla be- raber kurtuldu ve beni bıraklı. Sana da bir mektup yazmaklığm mı söyledi Turgul ilâve elti: — Korkma kardeşin Girittedir. Sevinmiştim. Çekerek Tur « gedun elini öptüm. O: — Ne demek yoldaş. Ben sana iyilik ettim. Her vakit de iyilik e- deceğim. Lâkin sen de bu iyilikle- rin altında kalmıyacağın: videt - miştin. İşte, şimdi bunu yapabi- Tirsin?. Okuyup yazmak öildiğini ve müldükten sonra kendine geldiği balde kurtarılan ve kurtacılamı - yarlar daha fazladır. İşte buna gü- zel bir örnek teşkil eden İstanbul- da geçmiş bir vak'a: Kocamustafapaşadaki Sünböl - efendi tekkesinin şeyhi Riza efendi 1306 yılında cuma günü vefat et- mniş. Nâşini o göce tekkenin gasil- hanesinde bırakmışlar, ertesi gü- mü yıkanıp kaldırmağa karar ver- | mnişler. Cumartesi günü tekkenin pişi- kademi ve birinci imamı — Hafız Şükrü yıkamış, türbedar Hacı Nu- ri, meydancı Hacı Ali, Zâkirbaşı Müsnü, müezzinbaşı Mehmet, Ser- tarik Hacı Kutbi, Hâcı Vahit şey- hi Hacı Alâettin, Merkezefendi Şeyhi Mes'ut, Yenikapı Mevlevi - banesi Şeyhi Celâl, Bahariye Şey- hi Hüseyin, Beyoğlu Şeyhi Atsul- lah, Kasımpaşa Şeyhi Ali Dedeler 'de imama yardım etmişlerdi. Cesedin yıkanma işi len ve kefenlemeğe başlandıktan son- ra ölü Şeyh Riza teneşirde otur- müş, gülümaecmiş, tokrar uzanmış yatmış. Tabil etrafındakiler bunu Şeyhin keramctline atfetmişler... Kefenlerne bitmiş, tabuta konmuş. Abdülhamit, cenaze alayının faz- | la kalabalık olmasını evhamı yü zünden menettiği için acele gö - mülmüş.. | — Bir müddet sonra bir adif icap | yüzünden mezar açıklılı zaman | Şeyh Rizanın kefeni ellerile par- | çaldığı ve kıvranarak — sonradan öldüğü anlaşılmış. Rira efendinin sandukasında şu tuplarında hayatını yaz ve mi lümat ver... Korkma! Açık yaz... Kardeşinden bubana yazılmış bir mektup var. Haydi yaz ver, baba- ma götüreceğim.. Çocuğum bize korsan derler.. Bu kadar.. ötesini Borma!, — Çok teşekkür ederim: — Teşekkür edecek birşey yok. | | Bizlm kuvvetimiz her yerdedir. | Bütün Akdeniz bizim emrimizde- dir. Ben, mektupları götürmek i- çin oraya gitmiyordum. — Yalnız papas Diyakos bize lâzun da on - dan. Dedikten sonra, Turgut yanın- daki adama dönwrek: — Hey Şoytan! diye — bağırdı. Yoklaşa kalem kâğıt ver. Heyret etmiştim. Yanındaki a- dim hakikaten bir şeytan gibiy - IETrıbuluıı yeniden kuvvetlu gönderiliyord f Tarda bulunup da harbe girmiyen | esirlerle birlikte harp ganaimi ——— —— biraderin bana söyledi. Beni mem- di. Ne korkunç isimdi!. Hayretler | nün etmek istersen iki Mmektup | içinde kaldun. Turgut vaziyetimi | yazmamı rica ederim. Mektubun | görerek: birisi baban için, diğeri de Elba- 1 — Bu, benim mülâzimimdir.. İs- | F ai seni korkuttu mu? Korkma, ! larin yani humbaracıların ku, - müddet konustular, sonra Turgut | sanda Dapas Diyakos ibin, Mek- OSMANLI - İTALYA HARBİNDE TRABLUS GARB ve ADALAR aESİ Hele Türk süvarilerinin yalın- kalıç bu bozgüna uğramış sürüye saldırışları çok müihiş oldu. Her sallanan kılıç bir kelle uçu- | rüyor ,ker — vücude temas - eden süngü hakkile vazifesini gören bir | silâhın muzaifer edasile kemik - geçirdiler. Düştandan iğlinami hman harp mülzemesi ve teçbi Türk mücahitleri, vaziyet ve (l ttan istifade ederek bu mun rçalıyor, etleri koparıyor, | »" n mantaka ve harp meydanı bir Bars | Tötiyetleri idame. kacarile i | gün tekrar harekete geçtiler. General Kanova hazırladığı yük taarruz (!) ve intikam mx mesinde bilgisizlik ve beceriksli Hik şüzünden tam mamasile (k paze) bir vaziyete düşmüş, B salyeri inhizammı rakamları gi liyerek Romaya verdiği rapo küçük göstermeğe çalışmış, Tusta muvaffak olmak, sür'atle talyan nüfuz ve hâkimiyetini sis etmek için yeniden kuvvet derilmesini istiyen bir rapor mış, umümi karargâha gönder mişti. Ü B Trablusa yeniden kuvvet olarak Aziz ildi. St eee S OĞ | Juııe:l.ıııııııınlvıln karar! 23 teşrinievvel muharebesinde, | TTmş bulunan İtalyan umumi Bersalyeri inkizamı ismi verilen | Türgühi yeni fırkalari gı yola çıkardı. bu karşılaşmada İtalyanlar bin - Trablusa oa gün evvel zafer n den fazla esir, üç bin kadar mak- | —— tal bırakmışlar ,binlerce yaralı ile | #ideleri, şarkılar ve şenlik hav: içinde getirdiği üç fırkayı bıra muzafleren çıktıkları Trablus şeh- rine haşları eğik, omuzları dü - | kan yirmi bir nakliye, on gün şük, mahçup ve perişan dönmüş- | ra bu fırkaların yerine yaralı ki fileleri yükliyerek bir has lerdi, Trablustaki Türk erkânı harbi - | katarı halinde tersyüzüne Ay Tmanının yolunu tutmuştu. jyesinin Bersalyeri inhizamını mü- teakip Trablusa kadar uzıyan ta- | — zater marşları söyliyerek 'Tr: Tus topraklarına, Türk vat kibe nihayet verişinin asıl sebebi Trablus limanında bulunan İtal- ğ ı ayak basan talrafuruş (veya yan SADi töğlaa Sae a aa D isiydrdakelar giadl, kaz halinde ve inlitilkrden mü Bozuluan düşman Trablus şeh - ilk evlerine kadar takip e- dildi. Şehirde mevcut ve cenah- İtalyan kıl'alar - burada mevzle girmişlerdi. Takibe devam eden | kahraman Türk kıl'aları, kuman- | danlıktan verilen emirle ve ak- şumın yaklaşması tüzerine kovala- mıya nihayet verdiler. Düşmanın yol boyuncu bıraktı- ğ harp malzemesi, iaşe maddele- ri, ilâç, cephane ve nakliye kolla- Takip şehre de teşmil edildiği takdirde Trablusta sokak muha - rebesi başlıyacak, fakat buna mu- kabil düşman donanması da 6 zırh- h ve sekiz kruvazörün kırk parça topile çehri bombardıman edecek, | fırkaları taşımakta olan nakli hem şehre giren Türk kıt'aları | lerle Trablustan yaralı ve bu ateşten zarar görecek, hem de |taşıyan transporların Trablus bir harabe haline gele - cekti. İstanbuldan —imdat kuvvetleri göndermek ümldi henüz Trablus mücahitlerince kesilmemiş olmak- la beraber, bir neferin büyük bir kıymet arzedişi ve Trablusun düş- mandan istirdndı tmidi takihe ni- hayet verilmesini zaruret haline koymuş, Bersalyeri inhizamı Trab- Tusa ayak basan beceriksiz müs- tevlilerin denize dökülmesile ne: tice alımmasına mâni olmuştu., italyadan yola çıkarılan lerle döneceklerini hatıra geli remedikleri için bu tuhaf görl şiin temaşa zevkinden mahrum ki hiyorlardı. ıDezamı — var) 20 bin İnsilil lirası teklif etmii Aziziyedeki — Osmanlı — ordu - gâhı, — vahalarda, — Zanzur. ve |* Lomdranın tengin Yahudilerii Hennide — bulunan — milis —it | gen bir aileye mensup genç ler şenlikleri ile Gleb 6 gecesi Kkadırıni mahkemeye düşen bo şanma davası Londra gazetele | yinde yeni bir dedikoduya mev oldu. — Burbara Şessi isminde Yabudi kızı Behrens isminde tarih vardır : Erdi Riza efendi, tâ merkezi cemale Gaslinde de hüdasın fetheyleyip —| dü çeşmi : 5 İngilizle u'lıııı'ııışlır Y3 sene Gösterdi bir keramet erbabı mü Slila Üle pan M a Zavallı Şeyh, bu tarihin aksine kendi idraksiz dostlarının eliyle erbabı vecde keramet göstermiş de- ğil, azapların en dehşetlisin ermişti. yaşıyacağını sözliyerek başka yere gitmiştir. Fakat bunların de çocukları vardır. Nihayet bana emniyeti olanın Şeytana da olması lâzımdır. Şeytan hemen cebinden bir kâ- Art kalem çıkarıp bana uzattı. Yaz- maktan başka çarem yoktu. Ya - Tam saat içinde bir köşeye çekilip âki mektup yazdım. Mektupları Turguda vereceğim esnada arkadaşlarımın bulundu - ğu tarafta dehşet verici bir kar- ı gaşalık olduğunu işittim, O tarala doğru dönmüştüm. Turgut: — Acele etme! dedi. Daha onlar herkesle döğüşecek kadar sarhoç olmadılar, Senin de dayak yiye - ceğin sıra gelecek, korkmal, Turguda dönerek mektupları werdim. Elini cebine attı, Cebin- den bir torba altın çıkardı ve be- 'ma uzatarak: — Al yoldaş, dedi bu da senin hizmetinin mükâfatı.. Bu iki mek- demiştir. ki: — Bu genç ve tecrübesiz bir kat dındır. Bu müracaatin ehemmi * yetini takdir etmemiştir. Çünkü böyle bir Afklll ve mürucaat kar | muma aykırı birer harekettir, Lâ * tup bundan daha çok ederse de ku- | kin şimdi kocasından boşanmış ot sura bakma!, kla haysiyet ve şerefi eksilmit (Devamı var) | elmuyor “yıyarak — şarap içmeğe — başladı. n d l

Bu sayıdan diğer sayfalar: