31 Ocak 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

31 Ocak 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÇT 4—SON TELGRA Çok içniı'şiî. FAİK Yazan Barın kapısı hizla itildi ve içe- | vi biri girdi, Kapının — açılmasile #alona bir lâhza soğuk bir rüzgâr hücum etti.. Bu gelen iri yarı Flan- Ger'di. Sırtındaki fok balığı avcı- Jarına mahsus tüylü paltosile aca- ip bir hayvanı andırıyordu. Ya « mıradaki sandalyaya ilişerek ke - derli bir bakışla bana bakmağa ko- Yuldu. O zaman omzuna vurdum: — Nen var Flander? Önümdeki viski — bardağını bir şadumda dikti. Bu hareketi tuha- | famna gitti de güldüm, bunun üze- #ine: — Yoo, gülme! dedı, — Ne yapalım. — Canı sıkkın bir adama gü - Künmez, bugün biliyor musun çok muzlaribim. — Hayır ola anlat bakalım.. — Biliyor musun Suzan öldü. — Suzan mı? Kim bu Suzan? — Ah, ondan hiç kimseye bah- setmemiştim. O parlak ve mos'ut #ünü bekliyordum. — Arkadaşlara #ürpriz yapacaktım. Fakat işe bak iki öldü. Dün öğleden sonra limana | Girince, doğru oraya koştum, yak- tu. Meseleyi anlattılar, bir otomo- Bilin altında kalmış. Allahım neka- bahtem, Müthiş içerdi. Her karaya çıkı - #amızda durup dinlenmeden ka - fayı çekiyordu. Başı dümanlanınca| olmadık şeyler, vak'alar anlatırdı; fakat bu seder sesinde samümi bir | eda verdı. — İyi amma çu Suzandan biraz Gaha bahset, — ©O bemim nişanlımdı, eekiden mişalanmıştık. Uzun yıllardanberi bir şirket he- #ebına fok avhyorduk. Bu müddet marfında bana bu süzandan bah - #etmemiş olmasına şaştım. Acaba »eden çekinmişti? Neyse sabahm üçünde ordan çıktık, Koluma gire | Gi ve anlatmağa devam etti: — | *Suzan pek güzeldi, bir gelincik | Bibi idi. Onu ta çocükken tanımışlı, Annesi, kızını küçük bırakarak öl- Mrüştü. Annesi ölünce Flander kıza Bir pansiyon tutmuştu. Sonra e- genla evlenecekti. İşte bunum için - düğün haberini ansızın verecekti. Bir sürpriz yapmak istiyordu. İsti- iyordu amma, felek yür olmmasştı ŞARK Sınemasmır Arabacının Kızı Iıunyaşka HEİNRİCH GEORGE - filminin kazandığı fevkalide muvafinkiyet ve har taraflan vulnu füserine bu film ÜÇÜNCÜ HAFTA DA göslerilecekdir. Büper bular talep Halifeler Artık Çölün Biz Bola doğru yürürken sağ ta- ratamızda bıraktığımız akıncılarır yanız Memlükleri dahi hâlâ kiliç. darile doğruyorlardı Çu.uku Bemm. lükler akıncılarımıza kargı yüz çe- işti, * solü doğru topun sedasinan | gedliği yere doğru yürüyorduk. Yedinci harbedarlara yetişebil - dik 'Toz duman, otuz adım ilerimizi görmemize mâni oluyordu. Çavuş bizi sağa döndürdü. Harbedarları öne geçirlti. — e vir YAVUZ SULTAN SELİM No. 112 Yuıı ; M SAMİ KARAYEL TEŞETRÇRR TTTT ÇY CA F — 3) 2inci kânün 1947 Büu gece nerdesin? — Gel! diye beni sürükledi, işte söylediğim bar. | Çarnaçar girdik. Bunum içerisi | düman doluydu. Tezgâha sokula - | rak birer tabureye çöktük, Oturur | oturmaz Flander uyudu. Huyunu bildiğim için uyandırmadım, bar sahibini çağırarak: «Ne yapacağız?> | dedüm. Adam: — Arkadaşınızı mı? diye sordu. — Evet, — Yukarıda döşeli bir odamız var, yeni boşaldı. Arkadaşınızı ©- Taya çıkaralım. İstediği kadar u- $usun! Biliyor musunuz, bu #rka- Gaşınzı çok içiyor, Dün de buraya gelmişti. Bütün gün içti. — Bütün gün mü? — Evet, Arkadaşımı sarsmadan odaya çı-| kardık. Odada nefis bir kadın ko- kusu vardı. «Oh'» diyerek geniş bir| nefes aldım. Bunu gören bur sahibi izahat verdi: — Burada güzel bir kız oturu - yordü, zavallıcık bir otomobil al- tında kaldı, öldü. Çok gençti — Demek bu koku onun. — Evet efendim. * — Siz bu arkadaşı demek tanı - yorsunuz, buraya geliyordu. ) — Hayır efendim, ilk defa yalnız dün geldi, — Bu güzel kızın adı neydi? — Suzan. Flander'in kendine gelmesi için #ki gün geçti, artık denizdeydik. BSabahleyin güvertede gezinirken sordum: — Yahu şu Suzan meselesi neydi, anlaisana bir daha? Kuzardı ve kızdı: — Bırak Allah açkına, o gün ge- Tiba çok içmiştim, bu hikâyeyi de İkimin anlattığını bilmiyorum. Beyoğlu HALK SİNEMASI BUGÜN Matine 11 de Suare 8 de Taş Parçası Reşat Nurinin ölmez eseri Türkçe sözlü şarkılı Türk artistlerile yapılan HİLDE KRAHL 'Diyarında tam ortasında idik nanlar koşmağa başladılar. Düş. mman ateş ediyordu. Ok yağmuru al. tında İdik. Biz hem koşuyor, hem de önü- | müzde gidenlerin ölü ve yarallar | üzerinden atlıyarak ardından koş. mağa barladık, | Yürüyüşümüz birdenbine durdu. Artık cephemiz değişmişti. Hepi. mniz birdenbire durunca bisbirle . Timize çarpıştık. Artık salıranın tam artasında bu- dunuyarduk ,Düşman süvarileri at Jarını ine KOŞUUDArAk TARIHTEN C——»-—WBIR YAPRAK En EFaki İttifak | ı ; Yazan: ; 1 İ HİKMET NİSAN L Geçenlerde bir İngiliz mecmu- asında, tarihte en eski it:ifakın İngiliz - Portekiz iltifakı olduğu ve bu itibarla, geçen umumi harp te Portekizlerin bilfiil harbe işti- rak etmedikleri halde İngilizlerin müttefiki ailatile 1914 den 1916 ta- | rihine kadar pasif bir surette har- | be karıştıklarını okudu: Türkler Avrapaya yerleştikten ve orada kuvvetli bir imparator- luk tesis ettikten sonra, mütead- | | Git defalar gerek Avrupalılarla, ge-| rekse bilâ tefrik cins ve mezhep | hiristiyanlardan mütoşekkil «ehli Salip» ordularile muharebelere gi- rişmişler, bazan galip, bazan da mağlüp olmuşlar, fakat dalma si yasi ve milli varlıklarını kurta - rarak istiklâllerini muhafaza et - mişlerdir. Osmanlı devletinin — satvet ve kuvvetinden ürken ve onunla iyi | geçinmek lüzumunu takdir eden Avrupada, bu yakınlık politikasını ilk önce Fransa tatbik etmek iste- miş ve o zaman vukua gelen mü- | him bir hâdise bu teşebbüsü kuv- veden fiile çıkarmıştır. Bu müna- sebetle iki devlet arakında âkte - | dilen İtilâf dört asır sürmüş, yal - niz geçen harbiumumide kısa bir | müddet için inkıtaa uğramıştır. Bu dört yüz yıl içinde hiç bir | Fransız Kralı itilâfın bozulmasına taraftar olmamış ve - gariptir ki - | bu uzun destluk münasebetlerinde| Türkiyeden zaman zaman bir ta- | #om mütalebatta bulunmuşlar ve çok defalar memnun edilmişlerdir. Bunlardan birkâaçını kaydetmekle bu itllâfların bir tarihçesini çizmek #aideden hâli değildir: A— Franmıalarla Pavle hezime- tinder sonra yapılan ilk anlaşma, | Kanuni Sultan Süleyman ile bi- rinci François arasında imzalan - mış, padişah, Kralın sefiri olarak İstanbula gelen Frangipan'a efen- disine takdim edilmek üzere, tarih- de iz birakan meşhür nameyi ver- müştir: «Sen ki Pransz ülkesinin Krak «Françoissın ve tarafıma sadık se- «firini göndermişsin, memleketi - «nin düşman tarafından işgal e - edildiğini ve senin de şimdi hapis- «de bulunduğunu bildirip kurtul- «man için benden imdat ve yardım sistiyorsun...> İlâh... Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Barbarosu büyük bir fik ile Fransaya göndermekle kal- mamiş, — Pransızlara «makamat: | Süley | Türk ardusu | yerleştiril mukaddese» nin muhafazasını e- manet ettiği gibi 100/5 rüsuma tü- bi olmak şartile Türkiyenin her tarafında Fransızların serbestçe ti- carelle bulunmalarına da muvafa- Kat etmiştir ki, meşhur «Kapitü- Meyon» denilen «Uhudu atika» bu tarihde memleketin başına belâ ol- O vakittenberi Fransız siyaseti Memlükler, bücum — ederken mantoları rüzgürdan uçuşuyor, el lerinde kılıçları parlıyordu. Birim akıncılar da kırmızı külâhlarile Önde bir kalabalık yığına ateş etmiştim. Bir daha ağrıbozu bo . galttım. Bütün ağrıbozlar patlı . yordu. Sonra tambur çalındı. Hepimiz tüfekleri cmuzumuza astık, kılıç - lara asıldık. — Ya Allah, Hepimiz binden yalınkılıç düş- | nan üzerine atıldık. Bu düşman. lar, geri püskürtülmüş Memlük . lerin muavin kuvvetleri idi. Hay- vanlarını dolu diagin sahıvermiş. lerdi. Önümüzden o kadar çabuk geçtiler ki, biz ancak kılıçlarımızla igne namını ki sefirini göndererek Padişi Macaristana karşı sefere gi #ini, Akdenizde kışlamak üzere bir tın ; Vermesini rica ediyor. (1) Para cihetine pek yanaşmıyan Babiâli, diplomatik bir lisanla şu mukabelede bulunuyor: — Hiristiyanlara ve dinlerinin sair düşmanlarına ikrazatta bu - lunmak islâmlarca şer'an yasak- tır... Osmanlılar, dost ve müttefik. vücütlerile, — kuvvetlerile yardımı, nakdi muavenetten fazla kendilerine bir âdet ittihaz etmiş- | lerdir.. € — Dördüncü Henri ise, ma- hut «Capitulations» ları tecdit için, en müktedir sefiri olan jean de Göntesu - Biron'u İstanbula izam ediyor.. D — Meşhur Colbert, on dördün-| cü Lowis'ye rağmen, Marguis de | Noitenel'i Padişah ile yeni bir ti caret muahedesi mzalamak için r. Muahede im- zalanıyor, fakat Sultan Süleyman hayretini gizliyemiyerek | — Nasıl oluyor da, © kadar bü- yük bir Kral bu gibi ehemmiyetsiz tüccar işlerile meşgul oluyor?.. Di-| ye serzenişte bulunuyor., E — Ön altıncı Louis'nin İstan- | buldaki sefiri Mösyö de Saint Pri- | yest, Krala bir mektup göndererek | için iki muallimin izamını bildiriyor. Fakat r..nmdsl hata eden Verssilles sarayı, iki ye- rine on iki topçu, bir bahriye in- şaat mühendisi, bir dülger ve bir dökmeci ustası, iki dökmeci ame- | lesi yöllüyor., Hiç de beklenilmi: | yen bu «heyeti iyor ve beş sene ke kalıyor. F — Bütün Avrupaya ilânı harp!| edip meydan okuyan « Co'lv-lılıon.w Tüküm el TOR e ile dorlaki bağ-| larını kuvvetlendiriyor,. G — Consulat hükümetinin ise,| 25 haziran 1602 arihinde Türkiye ile akdetiği bir ahitnamede, ezcüm. e şu satırlar görülüyor: «Cumhuriyet hükümeti ile Babı- âbi, karşılıklı olarak topraklarının tamathiyetini tekelfül ederler... H — 1804 de Napalyon Bonapart, | gönderilen fovkalâde sefaret he- yetini kabul ettil esnada, başmu - | rahhasın : ı — Zatı haşmetlerinin şahsında, | imparatorluğumuzun en eski, en sadık ve en lüzumlu müttefikini selâmlamakla müftehiriz... Tine, Bönapart veriyor: — Osmanlıların saadet ve felâ- ketini mucip olacak her hal, Pran- #ızların da saadet ve felâketini mu- cip olacaktır... İşte zanmıma göre, tarihin kay - dettiği en eski ittifak İngiliz - Por- tekiz itlifakı değil, dört asırdan fazla bir zamandanberi devam e- den, muhelif safahatını arzettiğtmiz bu Türk - Fransız ittifakıdır. Sözle- | aynile şu cevabı tik, Üstünden sahipleri düşüp ö. len hayvanlar şaşkın şaşikın bir Yyandan bir yana koşuyorlardı. Fov- kalâde güzel hayvanlardı. Hay . vanlardan birisi arkadaşlardan bi. risiİNe bir tekme atarak dişlerini Ve çenesini çıkardı. “Ayaklarımda kunduralarım yine eskimişti. Hiç ayakkabı dayan - mayordu. — Ölülere — doğru so - kuldum, Birisinin ayağından gü- zel bir kırmızı çizme çıkararak a. yaklarıma giydim -Muharebe mey. danında galip ıebn taraf için her gey vardır. depoyuna Mnüracaste Jüzum yoktur. Diğer topladığımız ganimetleri ordu ile beraber gelen tüccarlara satıyor. duk. Bu tüccarların hepsi Rumlar- di, Tüccarlar alayların peşinden geliyorlardı. Bu fena birşey de . Bildi. Elimize ne geçerse bunlara satıyorduk. Taçımak müşkülâlı oz. tadan kalkmış oluyordu. | kararında olduğu du söylendi. Hat. | gözden geçirili | ke zamanında şimali Afrikada 100 | Tumus Trablustan, Sardenyadan ve ——— | hışırsa, General Vi DA İ e Si | Şimali Afrikada | -Fransız ordusu | Şimali Afrikanın vaziyeli git . tikçe ehemmiyetini arttırıyor. Ma. * reşal Petenin mütareke şartları baricindeki Alman taleplerine be- | yun eğmemek için, hükümetini Ce.| zeire ve yahut 'Fermusa nakletmek | tü en Fransız barp gemisinin Tu. londan ayrılarak, meçhul bir is- tikamete ağlebi ihtimal şimali AL rikaya gittiği de ilâve edildi. | Bir iddiaya göre de, Mareşal Grazismiyi şimali Afrikada geri . den vürülmak tehlikesi korkut - | muş ve bu sebepten Tünus be - yundaki tümenlerini İngilizlerin karşısına çekememiştir. Bu variyet karşısında, bir sual hatıra geliyor: Fransızların şimali Alriknda ne kadar kuvvetleri var? Suriyede olduğu — gibi, şimali Alrikada da Fransız kuvvetlerinin bakiki miktarı bir sırdır, Bununla beraber, Fransızların şimali Afri. kada yarım 'mi | hunduğu söylü Fakat kuvvetli tahmi Fransızların Fasta, Cexairde ve | 00000 | sda mevcut kuvvetler Bundan iki sene evvel, İtalyan- lar Tunüsu Fransıslardan apuçık istedikleri zaman, burasının mü. dafnası tedbirleri bir kere daha | Bn sebeple de küvvetlerin miktarı arttırılmıştı. | Denizcilik bakımından hâlen | Kazahlanka, Oran, Bizerta — ve Gabesde bulunan — Fransız deniz | vâbitlerinin ehemmiyetleri ma . lüm değildir. Ancak — buzların 50006 tonu geçmediği zannedil . Taektedir. Bu İlmanların İçinde | bühassa Bizerla bütün İngiliz fi- Yosunu koynuma alacak kadar mü. | kemmeldir. Havacılık bakımından, miltare. kadarı son model bomburdıman tayyaresi olmak üzere 700 tayya. veteri vardı. Havacılık bakımından bilhassa BSicilyadan gelecek kesif akınlara maruz kalakilirdi. Hattâ bir arabık, bir tayyare tamir fabrikası Inşası da düşünüldü ise de yapılmadı. Fakat buna mukabil Tunusta kuv- vetli tayyare üsleri vücude geti. rildi. Şimali Afrikadaki Fransız kuv. vetlerinin terhis edildiğine ihti . mal verilemez. Ancak bazı me - murlara, çötçilere ve muallimlere izin verilmiş olabilir. Hattâ işgal | edilmemiş olan Fransadaki vazi. | yetin de büyle olması muhiemel. dr. Şimali Fransz Afrikası, hâlen Göneral Veygandın idaresi altın. dadır. General Veygand Mareşal Pe - tene olan bağlılığın açıkça ifade etmiştir. Cezair valisi Amiral Ab. rial de General Veygandin — sağ kolu gibidir. Öyle görünüyor ki, eğer Almanya geçen haziranda im-| za edilen mütareke hükümleri ha. ricinde ve Fransanın şerefi ile Bayrimütenasip yeni şartları Ma- reşal Petene kabul ettirmeğe ça. çurmuştum. Lâkim muharebeden bir şey anlıyamamıştım. Anlaşıd. miyordu da.. Maamafih kumandanlar işi bi. Hiyorlar. Biz yalnı döğüşüyoruz. Akıncılarımız düşmana göz aç . tarmıyor. Hele o babayiğit Ana « dolu sipahisi... çok cengâver in. sanlar... Bunlara şeytan denebi. Tirdi, Akıncılarımız, sıkıştılar ma Oortadan hemen bir şeytan sürüsü Bibi yok oluyorlardı. Ve işi bise birakıyorlardı. Sabaha kadar akıncılar erdunun etrafında dolaşarak nöbet bekli . yorlardı. Gece sabaha kadar akın. cılar ordunun etrafında, gerile - rinde binlercesi devir yaparak do. Taşıyordu. Artık bir iki muharebeye gir . TC AYA İN ŞAİ ERA Caren | istilâsının muhalli mukavemetler. | muş, geriye | dan vermemek üzere baskın ve No: 654 Deniz Fedailer İTALYA HARBİNDE TRABL! OSMANLI - Yazan : RARMİ YAĞIİ GARB ve ADALAR MUHAREBESİ it;ılynn filosu ortalığı boş bulmuştu Zarh kuşağı altı pus ve güverte zırlıları o zamanın gemi toplarına mukavemet edecek yi Avnillâh, harbin bidayeti: Beyrutta bekliyor, lmanın müda- faası, halkın maneviyatını takvi. yeden ibaret bulunan vazifesini yapmakta devam ediyordu. Preveze, Reşadiye ve Şinkin bas. kınları ile Adriyatikteki İtalyan donanmasının harekâta devam et. tiği sıralarda her an Beyrula ya. pılacak bir deniz hücumu bekliyen elkârı umumiye, o sırada Avrupa devletlerinin muahazeleri, Osmanlı imparatorluğunun protestosu ve €n mühim sebep olarak da Trah. | las, Bingazi ve Dernede İtalyan le sahile inhisar etmesi Beyrut ve | Akdenizdeki Osmanlı adalarına ya- pılacak deniz hücumlarını alınoy- | 1811 teşrinlevvelinde A tikteki Osmanlı Jimanlarına tanr. ruz eden İtalyan filosu teşrinisa. ni ve kânünuevvel aylarile kânu- nusuni 1912 ayını yani üç aylık fa. aliyetini Trablus harekâtına has. mabhalli mukavemeti kır. n uğraşırken de gerek Av- rupa efkârı umumiyesinin, gerekse Osmanlıların protestolarına mey. taarruzlarını bu harekâtın sonuna | bırakmıştı, Könunusani muharebeleri Trab. hustaki İtalyan ordusunun arttı . rılması, getirilen yeni fırka ve | kolorduların da iştirakile hare- | kâtın Trablns şehri hudutlarından | çöle intikal ettirilişi, Sünusi mü. cahitlerile Türk askerlerinin müş. terek karşı koyuşları arasında in. kişafı artık donanmanın bu sa - billere bağlı kalması Hizumunu ortadan kaldırdığından — İtatyam donanması bütür forkalarile bir. Hikte Akdeniz harekâtına devam etmek, adalara taarruz ve işgal ey. Temek suretile vazifesine devamı kararlaştırmıştı. Limanında bir harp gemisi bu. İunan Osmanlı sahil şehirleri bu bahane ile taarruza uğruyor, Bah. riahmerdeki zayıf İtalyan filosu . Bun Türk destroyer ve gambel fi. | hotillüsı tarafından devamlı surette taciz ve tazyiki, İtalyanların Ak . denizde harekete geçmelerinde hir sebep ve koz gibi kullamlıyordu. İşte, harbin bidayetinde İtalyan donanmasının — hücum edeceğini ileri sürerek Beyrutun tahriplen vikayesi için bunların limandan a. hınmasını istiyen vali Hâzım bey paytahttan aldığı cevap üzerine süküt etmiş, ilk günlerde İlalyan. ların hücumunu bekliyen Beyrat | Timanı aylar geçip de bunun ya. | pilmadığın görünce artık bunu | düşünmeğe lüzum görmemişti. — | Fakat Avnullah süvarisi Şem . | gettin kaptan korvetin sekiz topile herhangi bir taarruza mukabele. ye hazır bulumuyor, ihtimal veri. den bir taarruz karşısında hemen | mendireğin haricine çıkıp diş . mana mukabele ile harbeylemeyi iş mühimdi. Bizim manga sol ta. raftan gidiyordu. Daha bir adım | — Dedi. Yüzbaşımız sinirli yürümemiştik, bir kayanın arkas, sından beş arkadaşımızın larının gövdelerinden kesildiğini gördük. Bunlar | Mem. lükler tarafından gece' #ğrıyan ileri hat nöbetçik Ali Sait bana: "' — Görüyor musun Karabülut! Görüyor musun şu Misır barbar. larının yaptıklarını, Kurt Mehmet, öteden bağındı: — Yoldaş! Gece oyunda kaza . nan, gündüz kaybeder, Heipeniz arkadaşlarımızın bu ha- Hine sinirlenmiştik, Asabiyetle yü. rüyorduk. Bazılarımız dişlerini g. Gr gicır biliyordu. tasarlamış ve hazırlıklarım Tamış, bekliyordu. p 13 şubat sabahı, aylardır FŞ y men bu iaarruz cereyan Beyrut; kış sabah'arma bafif sisli bir hava içinde mış, limanda gündelik ( ilk kısımları kendini göst Avnullah ve komodorluk Ü — de demirli bulunan Ankı ee.ır kenliz gabah hir netine koytlff t tu. S Gemiler berhangi bir tanfiğ B Avnillâhda döri tane 15 e tane de yedi buçukluk top cuttu. Bunlardan sancak muzluğu bataryasına at, iskele baş omuzluğunu Iâzim Bürhanetlin, sancak FŞ — muzluğuna mülâzim Nazil . kiç emuzluğuna da yüzbaşı | kumanda ediyorlardı. Kervetin topçu kaptanı Faik beydi, Muavinliğini N bane memuru mülâzir. Salf ifa ediyordu. 'Türk bahriyelileri, İtal #aarruzları anında iyi bir # bele göstermek tasavvuru! der. İşte bu tasavvurla n hunulurken beklenen taarruz 13 şubat sabahi de limana gelip çatan iki kruvazörünün — aleşile çaıkmış oldu. Gemilerde sabah hiz rülürken, Avnillühm rı fukta iki duman sütumu düğünü, harp gemisi çek benziyen bu duman rının her dakika biraz daşlığını süvariye rapor Beyrut komodarlağu örünen dumanların manmasına ait olması ihti bahsederek Avnillâh sü setlin kaplana haber gönde Süvari bu raporu biraz n komodorun haberini kahvi almiş, hemen yt Bu akşam: Şebzadebeti! TURAN Sinema — Tiyatro Sinema . Tiyatra . Vi San'atkâr NA ve arkadaşları, Büyük VARYETE numar#” LÂLELİ YANGİ YERLERİ Komedi - Dram 3 San'atkâr Naşit, Altı relünde Sinemada; İki film bi i— DÜŞES PETROV* CHARLES BOYER CLAUDETTE CO! 2— ÜÇ SİLÂHSOR KOVBOYLAR V- vIŞ — Hadi, hadi dörnuzl bize domuz diye | derdi O, âomuz dediği £ Tirdik ki, düşmana bir muzu gibi saldırmak ve Ö Tüzimdi. Bu sebeple hep İT Birdik: — İleri, On birinci bölük' Öğle oldu. Daha hâlâ Vi acak var, Susuzluktan ym düşüp bayılan arl Anvıırı yüzbaşı w dürüyor iyere mnııri' yordu, ğ Kurt Mehmetle ben OĞ rulmuştuk, Arkadaşlı çoklarının ayakları kaniti Cebri ve hızlı bir yü | piyordük. Ortalıkta düi #er yoktu. Biz, ufak uf melerle durmadan akt yürüdük. Demek, d Kaçmıştı, Şi z -

Bu sayıdan diğer sayfalar: